Ezgi Başaran

İnan Suver ölürse sorumluluk senindir

Radikal

21/09/2011
Müdürün hoyratça söylediği gibi ölürse İnan… Sorumluluk elbette ki ondadır, GATA sevkini geciktirendedir, vicdani retçiliği suç ilan edendedir.

“O lafı duydum ya, yerimde duramıyorum, otur desen oturamam, kalk desen kalkamam. Bak işe de gidemedim zaten. Neyse çocuklar okula başladı da bu halimi görmüyorlar” dedi Remziye. Küçük, zayıf, kırılgan ve bıkkın kadın Remziye, vicdani retçi İnan Süver’in karısıdır.
***
İnan askerlik yapmayı reddettiği için 1.5 yıldır hapiste. Birkaç kez askere alındı, firar etti. Firar ettikçe cezası arttı. Cezası arttıkça psikolojisi bozuldu. Bir kez cezaevinden de firar etti, sonra yakalandı. Geçen hafta son ‘ikametgâhı’ Balıkesir L Tipi Cezaevi’nin havalandırma boşluğundan tırmandı, sonra tellere takılıp 2 metreden aşağıya güm! Kolu incindi falan filan ama asıl hayati tehlikeyi çarptığı yer değil kendisi yapıyor kendine.
***
Ölüm orucuna başladı, hemen olayın ertesinde. Remziye, yıllardır bir vicdani retçinin karısı olarak en az İnan kadar uykusunda karabasanlarla cebelleşen, bir yandan bir tekstil atölyesinde çalışıp çocuklarını okutmaya çalışan yalnız kadın, hemen Balıkesir’e koştu.
***
45 dakika, parmaklıkların arasından görüştüler. Remziye’nin amacı İnan’ı orucu bırakması, yani bir lokma ekmek yemesi için ikna etmekti. “Yapamadım. O kadar asabi olmuş ki İnan. Aynı soruyu sorup duruyor: Ben ne suç işledim ki, 1.5 yıldır mahpusum? Ne dediysem olmadı, iki kelime ediyorum, kızıyor, sonra özür diliyorum. Böyle böyle boşa geçti dakikalar. Mahvoldum, döndüm” diyor Remziye. Dönerken “Senin kocan terörist, senin kocan PKK’lı” laflarını işiterek…
***
Dün cezaevi müdürünü aradı İnan’ın durumunu öğrenmek için. Cevap şu: Valla kocan çok bitkin, bir kenarda yatıyor, orucu da bırakmıyor. Gel sahip çık. Ölürse sorumluluk almam!
Askerlik yapmak istemediği için diğer tutuklular dahil tüm cezaevi ahalisi tarafından ‘adam edilmesi gereken bir vatan haini’ damgası yapıştırılan İnan Süver, elbette bu damga gereğince muamele görüyor. Ölüm orucunda olmasına rağmen revire taşınmıyor, bayılsa serum bağlanmıyor, tansiyonunun iniş-çıkışları kimseyi ilgilendirmiyor. Hatta 2 ay önce çıkan GATA’ya sevk edilmesi kararı ne hikmetse bir türlü cezaevine ulaşmıyor.
***
Remziye, o lafı duyduğundan, yani müdürün ağzından “Ölürse sorumluluk kabul etmem” kelimeleri döküldüğünden beri ne yapacağını bilmiyor. 17 yaşından beri âşık olduğu kocasının ruhu eline silah almayı mümkün kılmadığı için yıllardır başka tür bir mahpusluk, böyle kahredici bir yoksunluk yaşıyor. Ne yapacağını artık gerçekten bilemiyor. Kocasına sahip çıksaymış çünkü çok bitkinmiş İnan.
***
Remziye bir eş olarak hapisteki kocasına nasıl sahip çıkabilir? Peki ya cezaevi müdürü, müdür müdür ki böyle konuşur? Eğer ki, İnan’a bir şey olursa ya da müdürün hoyratça söylediği gibi ölürse İnan… Sorumluluk elbette ki ondadır, GATA sevkini geciktirendedir, vicdani retçiliği suç ilan edendedir.
***
Zannediliyorsa.. “Harekâtlardan Kara’sını mı yapsak Hava’sını mı” teatileri yapılırken, donanmaların Akdeniz’e salınabileceği söylenirken, İslam dünyasının lideri olmamız an meselesiyken, Müslüman yazarların en büyük derdi Başbakan’ın laiklik tavsiyesi olmuşken, yani birileri savaş planları yapıp, merhametleri ümmetçilikle test edilen başka birileri ‘laik atak’ geçirirken… Zannediliyorsa.. İnan gibi küçük insanlar ha varmış, ha yokmuş kim fark eder? Yanılırlar. İnan’ın silaha değmeden yaşamak hakkını savunacak, bu hakkı elinden alındığında hesap soracak çok insan var bu memlekette.

Alıntı