HOŞGELDİN DEMEYECEĞİZ !

5 MAYIS’TA SULARI SATANLAR HALİÇ KONGRE MERKEZİ’NDE TOPLANIYOR!
ULUSLARARASI SU FORUMU’NA DÜNYA HALKLARININ CEVABINI VERMEYE GİDİYORUZ!
SULARIN EFENDİLERİNİ KARŞILAMAYA GİDİYORUZ!

Dünyanın büyük patronları, müteahhitleri, bürokratları burada. Toplantılar yapmaya, bizler adına kararlar almaya ve bunları uygulamaya geldiler. Onların ve şirketlerinin ne yapmak istediklerini, niçin burada olduklarını biz çok iyi biliyoruz.

Onlar “çılgın” projelerini yaşam alanlarımıza uygulamaya geldiler. Çılgın projelerinin hedefinde; beton duvarlarla kapatılacak ve suyla doldurulacak vadilerimiz, suları boru içine hapsedilecek derelerimiz, kapaklanacak içme sularımız, paralı hale getirilecek tarla sulama sularımız, kontör kartlı sayaçlarla ön ödemeli olacak şehir şebeke sularımız, yalnız coca-cola gibi dev şirketlerin kullanımına tahsis edilecek yeraltı sularımız var. Dünyanın dört bir yanında, efendilerin belirledikleri pilot bölgelerde bu projeler hayata geçirilmeye başlandı bile.

1996 yılında hükümetler, kamu kurumları, su sektöründeki çok uluslu ve yerel şirketler, uluslararası örgütler (Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası gibi) hatta sözde muhalif ve duyarlı görünen ancak bu şirketler tarafından FONlanan sivil toplum örgütleri “Dünya Su Konseyi” adı altında bir araya geldiler.

Suyun alınır-satılır ticari bir mal olduğunu söylüyor, parası olmayanın suyu da olmayacak diyorlar. Bundan 20 yıl önce “Allah’ın suyunu parayla satmaya çalışanlar” azarlanırken; bugün bir yudum suyu dahi bedavaya bulamıyoruz. Türkiye’de suya şirketler tarafından el konulmasının en yaygın aracı olarak HES’ler kullanılıyor. Artık köylerimizdeki; akıp giderken ağaçları yeşerten, kurdu kuşu besleyen, tarlalarımızı suladığımız, üzerine türküler yaktığımız derelerimiz bile 49 yıllığına şirketlerin özel malı oluyor, bizimse izinsiz ya da parasız kullanmamız yasaklanıyor.

Şirketler, daha çok kâr uğruna yaşamı yok eden yıkım planlarını uygulamak için devletle iş birliği yapıyor. Devlet; kanunlarıyla şirketlerin talanına kılıf uyduruyor, katilleri koruma altına alıyor. Topraklarını şirketlere satmak istemeyen köylünün tarlasına, zorla el koyuyor, sonra tüm kullanım hakkını şirketlere kiralıyor.

Köylerde yaşam bu kırsal dönüşüm projeleriyle zorlaştırılıyor ve kentlere göç etmek zorunda bırakılıyoruz. Kentlerde de son yıllarda kullanımdan kaldırılan tatlı su çeşmelerinden ücretsiz içme sularına erişmek artık mümkün değil. Şehirlerimizde de su hizmetleri ve şebekeler hızla özelleştiriliyor, evlerimize kontörlü sayaçlar takılarak önceden ödemeyen susuz bırakılıyor. Bu yaşadıklarımız 5 yıl önce Güney Amerika’da yaşandı. Bugün Meksika’da derelerin suyunu kullanmak yasak olduğu gibi yağmur suyunu da biriktirip kullanmak yasak.
Efendiler, bu toplantılarda hangi deremizden kimlerin ne kadar para kazanacağını planlarken bizler suyun ticarileştirilemeyecek bir temel hak olduğunu haykırıyoruz.

Şimdi onlar, düzenleri daha iyi işlesin diye havamızı, toprağımızı, suyumuzu yani bize ait olanı bizden zorla almak için kurdukları Dünya Su Konseyi’nin toplantısını 3-5 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde yapacaklar. Kararlar alacaklar ve acımasızca uygulayacaklar. Onların yapmak istedikleri tek şey var; “daha çok para” için “daha fazla talan” ve bize kalan tek şey ise “isyanımız”.
Bizlerle masaya oturmaya çalışacaklarla uzlaşmayacak, vazgeçmemizi isteyenlere itaat etmeyeceğiz.

3 Mayıs Salı günü saat 10.00’da
Halıcıoğlu, Beyoğlu Adliyesi önüne

Hep beraber efendileri karşılama törenine!
Hoşgeldin demeyeceğiz.

Karadeniz İsyandardır Platformu
www.karadenizisyandadir.org

Dayanışma