Yola çıktık, yoldan çıktık! Evet artık patikadayız

“Bulvarların, duble otobanların, gökdelenlerin, pet şişelerin, köşelerin ve köşe dönmelerin bu kadar kutsandığı bir süreçte, yola çıktık, yoldan çıktık! Evet artık patikadayız…”
Karadeniz ve Türkiye’nin her yerinde yapılan ve yapılması planlanan HES’lere, Nükleer ve Termik santrallere kısacası yaşamı yok edecek projelere karşı Karadenizde HES’lere direnen bölgeleri, yöre halkını ziyaret eden “Karadeniz İsyandadır Platformu aktivistleri” yaşam yolculuğunu ve tanıklıklarını anlattı.
9 Temmuz’da İstanbul, Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli yerlerinden hareket ederek Hopa’da buluşan yaşam savunucularının ilk durağı 31 Mayıs günü Başbakan Erdoğan’ı protesto olayları sırasında polisin sert müdahalesi ve gaz sonucunda yaşamını yitiren Metin Lokumcu’nun mezarı oldu.

Karadeniz İsyandadır Platformu adına açıklama yapan Banu Öztürk, sözlerine “Yola çıktık, yoldan çıktık! Bulvarların, duble otobanların, gökdelenlerin, pet şişelerin, köşelerin ve köşe dönmelerin bu kadar kutsandığı bir süreçte, yola çıktık, yoldan çıktık! Evet artık patikadayız…” ifadeleriyle başladı.

Öztürk, yolculukları sırasında, Hopa, Fındıklı, Arhavi, Hemşin, Pazar, Senoz, Maçka, Dernekpazarı, Of, Tonya, Giresun, Ordu, Gebze, Sinop, Loç ve Amasra olmak üzere toplam 16 ayrı noktada konakladıklarının bilgisini vererek, tanıklıklarını şu ifadelerle dile getirdi:

HER YERDE BİR BAŞKA TANIKLIK

“Hopa’da isyanın sıcaklığına, Arhavi’de mücadeleye yeni başlamanın heyacanına, Fındıklı’da direnişin kararlılığına, Solaklı’da vadinin talan edildiğine, vadinin yukarısındaki Karaçam’da talana karşı direnildiğine, Of ve Dernekpazarı’nda her türlü baskıya rağmen yaşamı savanmak için farklı görüşten insanların bir araya geldiğine, Tonya’da HES karşıtı mücadeleyle siyanürle altın işletilmesine karşı yürütülen mücadelenin birlikte verilmesi gerektiğine, Ordu’da halkın gücünün iş makinelerini dereden nasıl çıkardığına, Sinop’ta nükleer, termik ve HES mücadelesinin birlikte yürütülmesi gerektiğine, Senoz’da şirketle uzlaşma yoluna giden Senoz Derneği girişiminin mücadelenini yararına olmadığına, verilmiş sözlerin hiçbirinin yerine getirilmediğine, Ayancık’ta termik mücadelesi verilirken HES’leri görmezden gelmenin pişmanlığıyla mücadelenin evrildiğine, Loç’ta ise kararlı direnişin zaferine tanıklık ettik ve ortak olduk.

Deresinden ağıt yakan, türkü söyleyen, toprağından çayını alıp belini büken, Karadeniz’in iklimi gibi inatçı olan Karadeniz kadınının mücadelenin ilk başladığı yıllarında olduğu gibi ön saflarda, mücadelesini azimle sürdürdüğünü gördük. Daha önce şirketleri vadilerinden kovmuş, iş makinelerinin üzerine bastonla yürümüş Senoz’un Gürgenli Nine’si, Hemşin’in Seher Teyze’si, Gerze’nin bastonlu Fikriye ninesi gibi birçok kadının yaşamlarına, sularına, çayına, fındığına sahip çıkmak için hazır olduğuna bir kez daha şahit olduk.”

Öztürk, tanıklıklarına bir önceki yolculuklarında HES’lerin ne olduğunu bilmeyenlerin ve mücadeleden haberdar olmayanların da artık yerellerinde var olan tehlikenin farkına varmış olduklarını ve mücadele etmelerinin gerekliliğine inandıklarını gözlemlediklerini ekledi.

Banu Öztürk, yolculukları boyunca tanık oldukları üzere vadilerde başlayıp Hopa’da yükselen isyanın, bütün Karadeniz vadilerine ve mücadele alanlarına yayıldığını, bundan sonraki sürecin yönünüde bu isyanın belirleyeceğini belirtti.

Dayanışma