Cins – Devrimci Anarşist Faaliyet https://anarsistfaaliyet.org Yaşasın Devrimci Anarşist Faaliyetimiz! Tue, 09 Mar 2021 12:26:34 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.7.4 Anarşist Kadınlar 8 Mart’ta Sokaklardaydı: Kalplerimiz Özgürlük İçin Atıyor! https://anarsistfaaliyet.org/cins/anarsist-kadinlar-8-martta-sokaklardaydi-kalplerimiz-ozgurluk-icin-atiyor/ Tue, 09 Mar 2021 12:26:08 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=9054

Anarşist Kadınlar, her yıl olduğu gibi bu yıl da 8 Mart’ta kara mor isyanla sokaklardaydı. Ankara’da 8 Mart’ta Sakarya Caddesi’nde, İstanbul’da 6 Mart günü Kadıköy İskele Meydanı’nda Büyük Kadın Buluşması’nda, 8 Mart’ta ise Taksim’deki Gece Yürüyüşü’nde her sokaktan kadınların öfkesi, isyanı, mutluluğu, coşkusu taştı. Kalbi özgürlük için atan bütün kadınlar buluştukları her sokağı, polisin bütün engelleme girişimleri ve tehditlerine rağmen, eylem alanına dönüştürdü.

Ankara :

 

İstanbul:

]]>
Erkek Egemenliğe ve Erkek Devlete Karşı Mücadeleye! https://anarsistfaaliyet.org/cins/erkek-egemenlige-ve-erkek-devlete-karsi-mucadeleye/ Mon, 25 Nov 2019 10:13:33 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=8095

Devletin köklerine kadar saplanmış olan erkek egemenliğini yıkmak için ve erkek devleti yok etmek için mücadele eden tüm kadınları selamlıyoruz.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde, kapatıldıkları hücrelerden sokaklara taşarak özgürlük için mücadele eden tüm kadınların mücadelesini selamlıyor, Anarşist Kadınlar’ın 25 Kasım çağrısını paylaşıyoruz.

Bu Bir Talep Değil Özgürlük Çağrısıdır! Erkekliği Koruyan Tüm Kurumlar #Kapatılsın!

25 Kasım yaklaşıyor… Dünyanın her yerinde, kadınlar şiddete karşı mücadelenin sembolü olan 25 Kasım’da sokaklara çıkmaya hazırlanıyor. Biz de erkeklerin egemen olduğu bu dünyada “İsyan!” diyerek çıktık yola, her gün yaşadığımız şiddetin son bulması için tek çaremizin örgütlenmek olduğunu bilerek…

Kadınların İsyanı Evlere Sığmıyor!

Birçoğumuz erkeklerin dünyasında evdeki emeğin hiç olduğunu, kadının görevinin erkeğe hizmet etmek olduğunu, eve kapatılan kadınların ev içinde yaşadığı şiddetin görünmez olduğunu, bu sistemde erkeğin kadını ezmesinin meşru olduğunu yaşayarak öğrendik. Kadının yerinin “ne yaşarsa yaşasın” ailesinin yanı olduğunu devletin yasalarından öğrendik. Dinlerin buyruğuyla kadının “iffet” ine zeval gelmesin diye bedenimizden utanmayı, bedenimizi kapatmayı öğrendik. Öfkelendik, üzüldük, her şeyi bırakıp gitmek istedik elbette. Hem de defalarca… En yakınımızdaki bile “sabret” demedi mi bize?

Erk’eğin Eli, Erk’eğin Dili, Erk’eğin Varlığı Kadınlara Düşman!

Uğradığımız şiddet bazen 3. sayfadaki bir ayrıntı oluveriyor, bazense manşet oluyoruz gazetelerde. Kim görüyor peki yaşadıklarımızı, kim duyuyor sesimizi? Gören, duyan da kaç gün hatırlıyor hikayemizi?

Haberlere göre erkekler de bir anlık sinirinin kurbanı, boşanma mağduru. “Olağan budur” diline alışıp, susup, sessizce oturup izlememizi; “Sıra bana ne zaman gelecek” korkusuyla beklememizi istiyorlar.

Susmak mümkün mü her gün katledilirken, korkarak sinmek çare mi dertlerimize? Biz sabrettikçe daha da büyümüyor mu erkeklerin şiddeti, daha da görünmez olmuyor mu yaşadıklarımız?

Sabrımız taşıyor!

Kadınlar ne zaman yaşadığı şiddetten kurtulmak için devlete başvursa, başvurduğu devlet mekanizmalarının her bir basamağında tekrar şiddete uğramadı mı?

Devlet ise hiç kadınlardan yana olmadı. Olmadı çünkü bir erkek bir kadına istediği gibi şiddet uygulayabilirken bir kadın kendisini öldürmeye de çalışsa, şiddet de uygulasa asla bir erkeğe karşı koyamaz, yaşamını savunamazdı. Çünkü devlet erkektir ve erkeklerin dünyasındaki adalet de kadınlar için hep adaletsizlik oldu.
Erkeklerin “adalet” dedikleri de bu değil miydi zaten? Bizi kapatıp “suçlu” ilan ettikleri; bizi katledenleri ödüllendirdikleri erkek adalete inanmıyoruz!

Bizler devletin köklerine kadar saplanmış olan ataerkiyi görüyor ve erkek devleti yok etmeyi istiyoruz. #25Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde tüm kadınları kapatıldığımız hücrelerden sokaklara taşarak özgürlüğümüzü almaya çağırıyoruz!

]]>
Anarşist Kadınlar Erkek Egemen Sisteme Karşı Sokaklardaydı https://anarsistfaaliyet.org/cins/anarsist-kadinlar-erkek-egemen-sisteme-karsi-sokaklardaydi/ Fri, 08 Mar 2019 21:08:05 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=7878  

1857’den bu yana erkek egemen sisteme karşı mücadelenin sembolleştiği gün olan 8 Mart’ta, bu yıl da kadınlar yine sokaklardaydı. Tacize,  tecavüze, şiddete ve iktidarın tüm biçimlerine karşı mücadelenin her gün olduğu vurgusuyla Anarşist Kadın yoldaşlarımız, 8 Mart haftasında İstanbul ve Ankara’da mücadeleyi sokaklara taşıdılar.

Anarşist Meydan Gazetesi’nin Mart sayısının hazırlanmasından dağıtımına İstanbul ve Ankara’da sözünü toplumsallaştıran Anarşist Kadınlar, yaptıkları bildiri dağıtımlarıyla erkek egemen sisteme, devlete ve kapitalizme karşı tüm kadınları mücadeleye çağırdılar.

Yoldaşlarımız, faili erkek cinayetlere, onları koruyan devlet yasa ve yönetmeliklerine, yaşam alanlarını her geçen gün daraltan muhafazakar politikalara karşı sözünü söylemek için İstanbul Taksim’deki ve Ankara Sakarya Caddesi’ndeki yürüyüşe katıldılar. Güvenlik adı altında, sokakları kadına kapayan polisin baskılarına karşı sokakları terk etmeyerek, devletin erkek egemen zorbalıklarına sözlerini haykırdılar.

Devrimci Anarşist Faaliyet olarak yoldaşlarımız Anarşist Kadınları ve mücadelelerini selamlıyoruz.

]]>
OHAL’DEN BAŞKA(N) HALLERE MÜCADELEDEYİZ https://anarsistfaaliyet.org/cins/ohalden-baskan-hallere-mucadeledeyiz/ Fri, 13 Jul 2018 07:09:41 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=7744
20 Temmuz 2016’dan hemen önce, siyasal iktidarı ele geçirmek için yıllardır koalisyon içerisinde olan iktidar odaklarının iktidar kavgasına tanıklık etmiştik. Sürecin bu iki odaktan birinin diğerini bertaraf etmesinin dışında, esas hedefin ezilenler olacağı ve yeni baskı sürecinin mücadele edenlere yönelik işletileceği açıktı.
 
OHAL’den önce izlenen terörokrasi politikaları ve ilan edilen kısmi OHAL’lerle şekillendirilmeye çalışılan politik süreç, mevcut siyasi iktidarın çıkarlarına daha çabuk ve daha kolay cevap verecek şekilde 20 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL’le başka bir boyut kazandı.
 
Operasyonlar, Tutuklamalar ve KHK’larla Yıpratma Politikası
 
Bu tarihten itibaren iktidar kendi varlığını daim kılmak; çaldığı iradelerimiz üzerinden egemenliğini yükseltmek için her geçen gün baskısını arttırdı. Hemen her gün farklı bahanelerle devrimcilere yönelik operasyonlar, gözaltı ve tutuklamalar; her gün ilan edilen yeni KHK’larla işlerinden atılanlar ve önerilen, değiştirilen, oldu-bittiye getirilen yeni yasalar bu sürece damgasını vurdu.
 
Özellikle KHK’lar aracılığıyla, sadece baskı politikaları yapısal olarak değiştirilmedi. Aynı zamanda, KHK’lar aracılığıyla kamusal ya da özel alanda birçok işçi işinden atıldı. Tüm bu işten atmalarla, OHAL sürecinde zaten yasaklanmış olan grevler ve işçi direnişlerinin tamamen önüne geçilmeye çalışıldı. İşçiler çalıştıkları yerlerde KHK tehdidiyle işten atılmakla terbiye edilmeye çalışıldı.
 
Bu sürecin toplumsal yaşama izdüşümü, devletin muhafazakar politikalrı eliyle gerçekleşti. OHAL sürecinde, nefret cinayetleri, kadına yönelik şiddet, devletin homojen kültürüne ait olmayan farklılıkları yok etmeye yönelik baskılar daha da arttı. Devlet, kendi siyasal düzenine uygun kültürü, kapattığı ya da tek tek satın alarak yanlısı haline getirdiği medyayla; kendine uygun vatandaşlar ve dindar nesiller yetiştirmek için şekillendirdiği eğitim sistemiyle; toplum içerisinde devlet imkanlarıyla organize olan cemaatler aracılığıyla tektipleştirme projesini hayata geçirdi.
 
Tüm bunları ekonomik bir krizin içinde, sanki o kriz yokmuş gibi bir gerçeklik yaratarak ve bunun propagandasını yaparak gerçekleştirdi. Daha önce yaşanan yolsuzluklar, savaş ekonomisi aracılığıyla denge kurma çabaları; yabancı devletlerin lobi çalışmaları diye adlandırılarak sıkıntısız bir OHAL ekonomisi senaryosu yazıldı.
 
Biliyoruz ki, 9 Temmuz itibarıyla işleyişe geçirilen yeni “Başkanlık Hali” de bir önceki dönemin devamcısı olacaktır. Belki de yaşanılan siyasi baskılar ve zorbalıklar, ekonomik krizler, karakteri değiştirilmek istenen ve böylelikle tektipleştirilmeye çalışılan topluma yönelik kültürel baskılar artacaktır.
 
OHAL’de Referandumlardan Seçimlerden Beklenti Politikası
 
Arttırılan baskı politikasıyla pasifize edilmeye çalışılan sokak muhalefeti, bu süreçte yanlış stratejiler ve öngörüsüz politikalar nedeniyle parlamenter muhalefet tarafından önce referandumlar sonrada başkanlık seçimleriyle sandığa ve seçim illüzyonuna mobilize edildi.
 
Siyasal iktidardan pay alma arzusuyla meclisten koltuk kapma yarışı içindeki partiler, içerisinde bulunduğumuz coğrafyada toplumsal muhalefeti sokaktan sandığa yönlendirerek yıpratmıştır. Eski ya da yeni devletli herhangi bir sistem, toplumu yöneten yönetilen ikileminde tutacaktır. Ve ezilenlerin ezenler karşısındaki pozisyonu değişmeyecektir. Sömürü her daim sürecektir.
 
Bu gerçeklikten uzak siyasi belirlenimler koyarak, OHAL’in içselleştirilmesine olanak verildi. OHAL’den tek çıkışın meclis olduğu hesabını yapanlar, kurdukları tüm stratejilerin OHAL’i de hazırlayan siyasal iktidarın büyük stratejisine yani “siyasal iktidarını meşrulaştırmaya” hizmet edeceğini hesaplayamadılar.
 
Devletin “sıkıştırma” hamlesinden, “oy atarak” kurtulmaya çalışıldı;“hiç değilse”, “kötünün iyisi”, “en azından” gibi ibarelerle başlayan cümlelerin doldurduğu siyasi programlarla içinde bulunulan durum aşılmaya çalışıldı. Buna benzer günü kotarma manevralarının biz ezilenlere ne kazandırdığı ortadadır; hiçbir şey. Dahası bu ve buna benzer tutumlarla, OHAL süreci içerisindeki gerçek mücadele görünmez kılınmaya çalışılmış, küçümsenmiş ve hatta sokak mücadelesinde ısrar etmenin sanki hiçbir sıkıntı yokmuş gibi sıkıntılar yaratacağı vurgulanmıştır.
 
Oysa açıktır ki, OHAL sürecinde farklı boyutlarıyla ezilenler üstünde baskı oluşturan tüm politikalar, sokak eylemleri ve mücadelelerle karşılanmaya çalışılmış iktidarın karşısında kolay geri adım atılmayacağı birçok kez sergilenmiştir. Üstelik bu mücadeleler kimi kez siyasal iktidara geri adım attırmış, mücadelenin toplumsal bir boyut kazanması sağlanabilmiştir. OHAL sürecindeki bu mücadeleci tavrı aklımızda tutmaya ihtiyacımız var. Neyi başardığımızı görebilmemiz, gösterebilmemiz açısından.
***************************
Biliyoruz, sokağa her çıktığımızda kazandığımızı ve boğmak istedikleri seslerimizle her haykırışımızı duyduklarında korktuklarını.
Biliyoruz, özgür dünyayı yaratmanın yolu sözünü söylemekten, omuz omuza sokağa çıkmaktan, yaşamımız için mücadele etmekten geçer.
Biliyoruz, sokak duvarlarla çevrelenmemiş özgürlüktür ve her sokağa çıktığımızda düşündüğümüzü eylemenin özgürlüğünü gerçek kılıyoruz.
OHAL’den önce de sonra da bu yüzden sokaktaydık; Başkanlık Hallerinde de sokakta olacağız. Özgür bir dünyayı anarşizmle yaratacağız.

DEVRİMCİ ANARŞİST FAALİYET

PDF’den kitapçığın tamamına ulaşmak için :

https://issuu.com/faaliyet/docs/ohal_kitap__k

]]>
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü Yürüyüşü https://anarsistfaaliyet.org/cins/25-kasim-kadina-yonelik-siddetle-mucadele-gunu-yuruyusu/ Sat, 25 Nov 2017 21:55:04 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=7603

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü Yürüyüşü, polisin bütün engelleme girişimleri ve tehditlerine rağmen, her yıl olduğu gibi bu yıl da Taksim’de gerçekleştirildi.

Anarşist Kadınlar, gelenekleşen yürüyüşe “İyi ki Varsın Kadın” şiarıyla katıldılar. Hazırladıkları kara-mor sopalarıyla ve “Elimizde sopa kadınlar sokakta!” sloganlarıyla bir kez daha tacizetecavüzekadın katillerinehomofobiyetransfobiyemobbingeerkeğin-devletin-kapitalizmin her türlü şiddetine karşı isyan çığlıklarını yükselttiler.

İyi ki Varsın Kadın!
İyi ki Varsın Kadın Dayanışması!

]]>
Anarşist Kadınlar Amara’da https://anarsistfaaliyet.org/cins/anarsist-kadinlar-amarada/ Sun, 28 Dec 2014 13:58:53 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=6605 Anka7S

Anarşist Kadınlar’dan yoldaşlarımız  Urfa Amara’da düzenlenen Genç Kadın Konferansına katılarak, Kadın özgürlük mücadelesi ve Anarşizm başlıklarında konuşmalar yaptı.

İstanbul’dan iki gün önce otobüslerle yola çıkan kadınlar Amara’da bir araya geldiler. Anarşist kadınlar konferansın düzenleneceği çadırın önüne stant açarak hazırladıkları Türkçe-Kürtçe yayınların ve Meydan Gazetesi’nin dağıtımını yaptılar. Konferansta Anarşist Kadınlar adına yoldaşımız Merve Demir Kürtçe bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında Kobanê Direnişi’nden, Roboski Katliamı’ndan ve halkların özgürlük mücadelesinden bahsetti.
Kadının özgürlük mücadelesinin ataerkiye, devlete, kapitalizme ve tüm iktidarlara karşı bütünlüklü bir özgürlük mücadelesi olması gerektiğini vurguladı. Demir konuşmasını “Yaşasın Özgürlük, Yaşasın Anarşizm” sözleriyle sonlandırdı. Anarşist Kadınlar konferansın ardından bugün Mahser köyündeki halkla buluşarak Roboski anmasına katıldılar.

]]>
Anarşist Kadınlar Çağırıyor; “Saraylarınız Yıkıldığında Kadınlar Özgürleşecek!” https://anarsistfaaliyet.org/cins/anarsist-kadinlar-cagiriyor-saraylariniz-yikildiginda-kadinlar-ozgurlesecek/ Thu, 28 Feb 2013 11:25:23 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=5307 kadın eylem takvimi
Biz kadınlar tüketim saraylarınızda deliriyor, patronların saraylarında sömürülüyor, adalet saraylarınızdan tabutla çıkıyoruz. Sevginiz, gösterişiniz, verdiğiniz üç kuruş para ölüm oluyor. Öyle ki bu erkek dünyanızda yaşamak bazen ölmekten bile beter. Kaçacak delik, saklanacak in, sığınacak yer yok. Nereye gidersek gidelim karşımızda hep baskınız, hep şiddetiniz.

Yok artık! Ezilmek, katlanmak, bir şans tanımak, gidişine bırakmak. Biz kadınlar yıkacağız saraylarınızı, yıktıkça özgürleşeceğiz.

Kapınıza dayanacağız! Kolaysa duymayın sesimizi, görmeyin öfkemizi, saklayın yüzsüzlüğünüzü ve alçaklığınızı.
Kapınıza dayanacağız! Kolaysa dokunun bedenimize, sarılın öfkenize, takın kelepçelerinizi, tıkın işkencehanelerinize.
Kapınıza dayanacağız! Korkumuz yok erkek şiddetinizden, devletinizden, ailenizden, polisinizden, hukukunuzdan, gelmişinizden, geçmişinizden.
Randevuyu kestik. Mart ayında dayanıyoruz kapılarınıza; saraylarınızın önüne geliyoruz öfkemizi haykırmaya. Haydi kadınlar, el verin dayanalım kapılarına!

Kadinlarsokakta.org/[email protected]

Tüketim Saraylarınız Yıkılacak!

Yer: Şişli-Cevahir Alışveriş Merkezi Önü

Tarih: 02 Mart Cumartesi

Saat: 14:00

Adalet Saraylarınız Yıkılacak!

Yer: Çağlayan Adliyesi C Kapısı Önü

Tarih: 5 Mart Salı

Saat: 10:00

Patronların Sarayları Yıkılacak!

Yer: Tuzla ISMACO Direniş Çadırı Önü

Tarih: 8 Mart Cuma

Saat: 12:00

]]>
Anarşist Kadınlar, 11 Mart’ta İsyanlarını Sokaklara Taşıdılar https://anarsistfaaliyet.org/cins/anarsist-kadinlar-11-martta-isyanlarini-sokaklara-tasidilar/ Mon, 12 Mar 2012 19:40:06 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=4534

Anarşist kadınlar 11 Mart’ta düzenlenen Dünya Kadınlar Günü mitingine, uzlaşmayan bir kadının Louise Michel’in yazmış olduğu bu dizelerden yola çıkarak hazırladıkları pankartları ve kara mor bayraklarıyla katıldılar:

Şimdi suskun olan yığınlar
Okyanus gibi gürlediğinde;
Yığınlar ölmeye hazır olduğunda
Komün tekrar ayaklanacak.
Sayılamayacak bir kalabalık olarak geleceğiz
Bütün yollardan geleceğiz
Ve karanlıklardan sıyrılan intikamcı hayaletler gibi gelirken
Yumruklarımızı sıkacağız
Bayrağı ölüm taşıyacak
Al kanlara boyanmış kara bayrağı
Ve alev alev göğün altında
Özgürleşen toprak
Mor çiçekler açacak

Dünya kadınlar gününü bir mitingle beraberce kutlamak isteyen milyonlarca kadın bugün Kadıköy’de buluştu. Haydarpaşa Numune Hastanesi önünde toplanan kadınlar; ‘Emeğimiz, Bedenimiz, Kimliğimiz Bizimdir. Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz’ pankartının arkasında adete sel gibi aktılar, okyanus gibi çoştular.

Anarşist Kadınlar, katılım gösterdikleri mitingde ‘seviyor, vuruyor, öldürüyor hayatımı benden o çalıyor; o erkek, öfkeyle isyanla haykır şimdi şu anda; isyan, devrim, anarşi, devletten dilenme isyanla özgürlüğe, kadınlar sokakta, anarşiyle isyanda, tecavüze, tacize, şiddete, militarizme, iktidarlara, kapitalizme isyan, her yer isyan her yer direniş ‘ gibi bir çok slogan atarak Kadıköy’e yürüdü. Yürüyüş esnasında kadınlar isyan çığlıklarını atarak isyan koşusu yaptılar.

Arama noktasına gelindiğinde ise Anarşist Kadınlar, arama noktalarından geçmeyeceklerini söyleyerek bir açıklama gerçekleştirdiler. Yapılan açıklamada; ‘Bizler bugün buraya isyanımızı dillendirmeye geldik. Hep birlikte bir kez daha haykırmaya geldik. Ancak Devletin kanlı elleriyle; kadın arkadaşlarımız tutuklanarak cezaevlerine konmuştur, gözaltında tecavüze, tacize ve şiddete maruz kalmıştır, aynı eller ölüm fermanı denilecek yasalar yaparak kadını bir kez daha mahkum etmiştir. Kadınları yok sayanve her gün bir bir öldüren bu ellere kendimizi aratmayacağız. Arama noktalarından geçmeyeceğiz’ denildi.

]]>
Anarşist Kadınlar tüm kadınları 11 Martta Kadıköy mitingine çağırıyor https://anarsistfaaliyet.org/cins/anarsist-kadinlar-tum-kadinlari-11-mart-kadikoy-mitingine-cagiriyor/ Fri, 09 Mar 2012 14:26:58 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=4530
İSYANIMIZI SOKAKLARA TAŞIYORUZ!

Biz kadınlar, bu topraklarda yıllardır devletler ve onların yasaları ile sömürülüyoruz, iktidarların bizlere verdiği “eşitlik” adı altında “erk”ek kültürünün dayatmasına maruz kalıyoruz, toplumun dayatmacı gelenek ve görenekleriyle, devletin zorunlu kıldığı evlilik kurumuyla ve militarist değer yargılarıyla yok sayılıyoruz.

Biz kadınlar, bu topraklarda yıllardır tacize, tecavüze uğruyor; töre adı altında öldürülüyoruz.
Hayallerimiz, bedenlerimiz, düşüncelerimiz ellerimizden alınmak isteniyor. Devletlerin yasalarına, iktidarların bize sunduğu eşitlik ve hak aldatmacasına, yok sayılmaya ve öldürülmeye tahammülümüz kalmadı.

Artık yeter!

Bizler özgür yaşamlarımızı istiyoruz!

Bunun için, hayatlarımızın her anında mücadele ediyor, direniyor,yüreklerimizdeki isyanı sokaklara taşıyoruz.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için bir araya gelen tüm kadınlarla 11 Mart Pazar Kadıköy mitinginde buluşuyoruz.

Anarşist Kadınlar olarak tüm kadınları kara mor bayraklarıyla isyan çığlığını yükseltmeye çağırıyoruz.

Tarih: 11 Mart 2012 Pazar

Yer: Kadıköy

Toplanma saati: 12:00

]]>
Kadın tutsaklarla dayanışma eylemi https://anarsistfaaliyet.org/cins/kadin-tutsaklarla-dayanisma-eylemi/ Fri, 09 Mar 2012 14:20:02 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=4527 Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Anarşist Kadınlar olarak Bakırköy Cezaevi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdik. ‘Özgürlük’ yazılı pankartımızla, kara-mor balonlarımızla cezaevi önüne giderek, özgürlük mücadelesi verdikleri için tutsak edilen kadın arkadaşlarımızın, bugün de yalnız olmadıklarını bir kez daha haykırdık. Yalınayak gerçekleştirdiğimiz eylemde attığmız ‘İçerde, dışarda hücreleri parçala’, ‘Jin, jiyan, azadi’, ‘Özgürlük tutsak alınamaz’ sloganlarıyla, özgürlük şiarımızı bir kez yükselttik. Basın açıklamasının ardından, kara-mor balonlarımızı gökyüzüne bırakarak eylemimizi sonlandırdık.

Eylemde okunan basın metni;

Basına ve kamuoyuna;
Bugün Özgürlük için direnen kadınların, küçük bedenleri büyük yürekleriyle direnen özgür çocukların yanındayız. Şu anda tutuklu bulunan tüm siyasi tutsaklarla dayanışmak için, bir kez daha özgürlük için buradayız.
Bugün 8 Mart dünya kadınlar günü ve her yıl olduğu gibi dünyanın farklı yerlerinde yaşayan tüm kadınlar bugünü kutlamak için bir araya gelecekler. ‘Devlet’ ve erkek egemen sistem ise bugünü direnerek kazanan kadınları kapatarak ve bu kazanımın anlamını görünmez kılarak sunuyor bizlere. Ancak bizler bugünlerimiz için, ekmek, barış ve adalet için, özgürlük için mücadele edenlerin mirasını taşıyoruz. Bugünü devletin anladığı, konuştuğu dilden değil; özgürlük için tutsak düşenlerin dilinden konuşuyor ve anlıyoruz.
İçinde yaşadığımız bu koca hapishanenin mücadeleden yılmayan suçluları olarak mahpustan kurtulacağımız günü değil; kendinden olmayanı, kendine tehdit oluşturanı suçlu sayıp, kapatan, şiddet ve işkenceyle terbiye etmeye çalışan, gözdağıyla korku yaratan devletin yıkılacağı günü kutlamak için gün saymaktayız ve ancak o günü kutlarız. Kurtarılmak içinse beklemeyeceğiz. Özgürlüğümüzü bugünden elimize alacağız. Nerde olursak olalım; içeride ya da dışarıda her gün Özgürleşeceğiz. Çünkü biliyoruz ki; özgürlük devletten asla talep edilemez, özgürlük mücadele ederek kazanılır.
Biz özgürlüğümüz için mücadele ederken devlet ise boş durmuyor. Bizleri gözaltına alıyor, tutukluyor. “Suçlu” ilan ediyor. Bizler toplumun itilmişleri, ötelenmişleri, yalıtılmışları, azılı suçluları ‘teröristleri’ oluyoruz. Bunun adına ise, ıslah edilmek deniyor. Ömrümüzün bir dönemi için rakamlar biçiyor. Hayallerimizi ertelemeye, yok saymaya çalışıyor. Ama biliyoruz ki; ne özgürlük ne de hayallerimiz tutsak edilemez, hele ki kadın ruhu asla tutsak edilemez. Devlet hayatlarımızı mücadeleye adamış biz kadınların arasına duvarlar örmeye çalışsa da görüyorsunuz ki başaramıyor. Bizler bugün de yine bir arada, el eleyiz. Bugün de yine hep birlikte haykırıyoruz özgürlük şiarımızı. Bugün de yine yüreklerimiz aynı anda çarpıyor.
Peki devletin kanlı tarihini, bu topraklarda yaşanmış ve yaşanmakta olan katliamların, soykırımların, yakılan köylerin, kaybedilen insanların, sayısız işkencenin hesabını kim verecek. Peki bu topraklardaki cezaevlerinde ki sayısız işkencenin, faili meçhul ölümlerin, sakat bırakılmışların, hastalanarak ölüme terk edilmişlerin, hayata dönüş adıyla yapılan infazların hesabını kim verecek? KCK adı altında bir halkın iradesine ve özgürlüğüne yönelik tutuklamaların, sadece insanca yaşamak için öldürülen milyonlarcasının hesabını kim verecek? Pozantı cezaevindeki çocuk tutsakların taciz ve tecavüzle istismara uğramasının hesabını kim verecek?
Kimseler vermedi, kimseler de vermeyecek.
Bizler öncelikle akıllarımızdaki, hayallerimizdeki ve özgürlüğümüz için gerekli sandığımız devleti, özgürlük önünde yegâne engel olan devleti, yaşattığın ve yaşattığımız devleti yok etmeliyiz. İşte böylece özgürleşeceğiz.

]]>