Fabrika – Devrimci Anarşist Faaliyet http://anarsistfaaliyet.org Yaşasın Devrimci Anarşist Faaliyetimiz! Fri, 15 Jan 2021 17:51:55 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.7.4 Genç İşçi Derneği Direnen Migros İşçilerinin Yanında: Dayanışma Gücümüzdür! http://anarsistfaaliyet.org/fabrika/genc-isci-dernegi-direnen-migros-iscilerinin-yaninda-dayanisma-gucumuzdur/ Fri, 15 Jan 2021 17:45:17 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=8967

Genç İşçi Derneği bugün sendikalı oldukları için baskı uygulanan ve ücretsiz izin adı altında işten çıkartıldıkları için Kocaeli Şekerpınar deposunda direnişe geçen Migros işçilerine dayanışma ziyareti gerçekleştirdi. Dayanışmanın gücünü bilen; her şeyi omuz omuza başarabileceğimizi, bütün direnişleri kazanabileceğimizi, bütün patronlara diz çöktürebileceğimizi bilen işçiler bir aradaydı. Direnişi 11.gününde kararlılıkla sürdüren Migros işçilerini selamlıyoruz. Dayanışma gücümüzdür.

Migros İşçisi Yalnız Değildir!

Yaşasın Sınıf Dayanışması!

 

ENG: GİDER* is Standing with Migros Workers Who Resist: Solidarity is Our Strength.

We visited Migros workers who started their resistance at the Kocaeli Şekerpınar warehouse because of the oppression due to their union membership and dismissed under unpaid leave, to show our solidarity as GİDER. As workers who know the power of solidarity; We were together as workers who knew that we could accomplish everything, we could win all the resistance, we could kneel all the bosses via standing shoulder to shoulder. On the 11th day, we salute Migros workers who continue their resistance with determination. Solidarity is our strength.

Migros Workers Are Not Alone!

Long Live Class Solidarity!

*GİDER  (Genç İşçi Derneği): Young Workers’ Association

]]>
Ekonomik Krize Karşı Genç İşçiler Meydanlardaydı http://anarsistfaaliyet.org/fabrika/ekonomik-krize-karsi-genc-isciler-meydanlardaydi/ Sat, 01 Feb 2020 07:29:18 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=8106 Ekonomi krize karşı genç işçiler meydanlardaydı. Kavgayı sokakta kazanmak için eyleyenlere selam olsun! Yaşasın Özgürlük, Yaşasın Anarşizm!

Genç İşçi Derneğini’nin açıklaması:

Bugün Genç İşçi Derneği olarak sloganlarımızla, kara bayraklarımızla ve isyanımızla Bakırköy’deki kriz mitingindeydik.
Bizler çocuğuna pantolon alamayanlarız. Bizler doğalgaz faturasını ödemeyemediği için bebeği hasta olanlarız. Bizler asgari ücretle günde 14 saat çalışanlarız. Bizler maaşını 4 aydır alamayanlarız. Bizler kirasını ödeyemeyenleriz. Bizler yaşamları çalınanlarız. Ezilenleriz. Onlar ezenler. Onlar hakkımızı vermeyecekler. Alacağız. Onlar ekmeğimizi vermeyecekler. Alacağız. Onlar adaleti vermeyecekler. Alacağız. Onlar özgürlüğü vermeyecekler. Alacağız. Hak verilmez alınır; zafer sokakta kazanılır!
Bugün de olduğu gibi kendisi kriz olan kapitalizme karşı hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Bütün patronların hırsız olduğunu vurgulamaya devam edeceğiz. Bu kavga, sadece bugünün kavgası değildir. Şimdi mücadele zamanı. İktidarlar var olduğu sürece,  kapitalizm var olduğu sürece bu kavga sürecek. Her yerde ezen-ezilen adaletsizliğine karşı kara bayrağımızla sürdüreceğiz kavgamızı. http://gencisci.org/vermeyecekler-alacagiz-8-aralik-kriz-mitingi-2019/

 

Tarih : 8 Aralık 2019

]]>
“Sıkma Dişini Sık Yumruğunu” Demek İçin 8 Aralık’ta Bakırköy’e http://anarsistfaaliyet.org/fabrika/sikma-disini-sik-yumrugunu-demek-icin-8-aralikta-bakirkoye/ Fri, 06 Dec 2019 15:18:17 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=8100

Yaşamlarımızı  çalan bu sistemin kendisi krizdir. Kriz, kapitalizmin kendisidir. Bu sömürü sistemine, yaşamlarımızı çalanlara, yoksulluğa, zamlara karşı dişimizi sıkmanın değil; yumruklarımızı sıkmanın vaktidir. “Sıkma Dişini Sık Yumruğunu” diyen Genç İşçi Derneği’nin kortejinde, 8 Aralık’ta Bakırköy’deyiz.

 

 

Kriz kapıda mı? Kapı kırıldı. Yaşamlarımızı çalıyorlar.

Market kasalarında fişteki rakama şaşıyoruz. Şaşkınlıkla fişi yukarıdan aşağı defalarca tek tek topluyoruz. Rakam değişmiyor, zar zor ödüyoruz. Gizli gizli yapılmış zamların farkındayız. Bunalıyoruz dişimizi sıkıyoruz, marketten çıkıyoruz.

 

Evde tek tek kesilmiş faturalar. Kullanılanın iki katı vergi ödüyoruz. Buna katkı şuna katkı, bahaneli bedel, bahanesiz yandaş bedeli, payı… Ödeyip ödeyemeyeceğimizi bilmeden evde kalakalıyoruz. Bunalıyoruz dişimizi sıkıyoruz.

 

Evden altıda çıktığımızda tam saatinde işte oluyoruz. İşten çıkar çıkmaz sıkışa sıkışa, koşa koşa geldiğimiz eve saat sekizde giriyoruz. Şıkıştığımız minibüslerde, otobüslerde 14 saatlik serüvenin stresinde birbirimize bulaşıp geriliyoruz. Bağırıp çağırıp birbirimizi kırıyoruz. Bir boşluk bulup camdan baktığımızda tek şoförlü tek yolculu arabalardaki bolluğa önce imrenerek sonra iğrenerek bakıyoruz. Bunalıyoruz ve dişimizi sıkıyoruz.

 

14 saatlik işçiliğimiz süresince krizdeyiz ya; şef, müdür, patron bizden daha beter haldeler. Kriz bizden çok patronu çarpmış. Patron parasından biraz para kaybetmiş. Diğerlerinin ise işçinin beş maaşı kadar olan maaşları aksamış. Kesintiler kısıntılar dönemi başlıyor ya, elbette ilk kesilen kısılan biz oluyoruz. Maaşlar aksıyor krizdeyiz, kesiliyor krizdeyiz, yol yemek kısılıyor krizdeyiz, kovuluyoruz krizdeyiz. Bunlardan bunalıyoruz dişimizi sıkıyoruz.

 

Kriz mi? Bu kriz mi? Bu yaşamlarımızın çalındığı sistemin kendisi. Bu kapitalizm. Krizler sisteminin kendisidir kapitalizm. Sömürü sisteminin adeta bir başka aldatmacısıdır kriz. Kapitalin beklenmeyen (ama beklenen) hareketidir kriz. Biz hep bu beklenmeyen ama beklenen harekette yoksulken daha fazla yoksullaşırız. Ama onlar bolluklarından bolluk kaybetmezler ve hatta bazıları krizde kazanır. Biz bunları yazan yazıları, yaşamlarımızı çalan bu adaletsizlikleri okudukça da bunalırız. Ama farkındalıklarımız arttıkça dişimizi değil yumruğumuzu sıkarız. Sıkılmış yumruktan korkarlar, onlar da besleye besleye büyüttükleri kolluk kuvvetlerini çağırırlar, önce yazıları yazanları, sonra onları dağıtanları, sokakları afişleyenleri, meydanlarda haykıranları baskılarlar. Kulaktan kulağa bile bu farkındalıkların konuşulmasını istemezler. Ama baskıları durduramaz bunu. Yaşamları çalınanların “Hırsızsınız!” haykırışlarını durduramaz.

 

Adil ve Özgür bir dünya için. Yaşamlarımız çalınmadan sıkmalıyız yumruklarımızı. Çünkü her yerde her zaman bu ezen- ezilen adaletsizliğine karşı sıkılı yumruklarla kalkıştık kavgaya. Sen de sıkma dişini sık yumruğunu. Beraberce adaleti haykırmak için meydanlarda.

8 Aralık Pazar 13:00 Bakırköy Pazaryeri

]]>
Yoksulluğumuzun Öfkesi, Bu Öfke Zenginlerin Bolluğunu Bitirecek http://anarsistfaaliyet.org/fabrika/dortkardes/ Thu, 07 Nov 2019 09:35:44 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=8089

 

Faturalar birikti; elektrik, su, gaz… Elektrik, yaşamlarını yitirdikleri gün kesildi. Su da bir iki güne kalmaz kesilirdi zaten.

74 doğumlu birisi bilir elektriksiz, susuz, gazsız yaşamayı; alışkındır. Yaşamıştır bu zorlukları. Cüneyt 74 doğumlu, 45 yaşında. Oya 54, Yaşar 56, Kamuran 60 yaşında. Dört kardeş de dayanıklıdır elektriksizliğe, susuzluğa, yoksulluğa. Zaten yoksulluğa dayanılır da, yalnızlığa dayanılmaz. Kardeşlerin de dayanamadıkları bu ki değiştirmişler düşüncelerini, yaşamak yerine yitmeyi seçmişler. Komşun açken tok durulmaz ya, artık komşun yok; bu dayanılmaz. Aynı mahallede, sokakta yaşayıp kimseleri tanımamak, tanınmamak zor olan. Faturanı, kiranı ödemek için borç istemek zor; ama daha zoru derdini paylaşamamak. Derdini paylaşamadığından dayanışma mı isteyeceksin? Bu yalnızlık zor. Anneden babadan borç kalmış, abla da abi de hasta; yetişmek de yetişememek de zor. Yozlaşan ilişkiler, düşmanlaşan ilişkiler, değişen bina, sokak, mahalle, şehir… Değişen sağlık sistemleri, arana arana bulunamayan iş… Değişen fatura hesaplamaları değişen kira hesaplamaları… Değişen kapitalist dünyanın değişmez yasası; “güçsüzler kaybeder, güçlüler kazanır” işledi ve tüm bu zorluklara dayanamayan, dayanacak bir başkasını bulamayan kardeşler intihar etti. Şimdi “Bu kapitalizm!” diyen birçok psikolojik ve sosyolojik ve iktisadi çözümlemeyle yazılar yazılacak; gündemleşecekler. Evet onları kapitalizm katletti. Hatta Trump, Tayyip, Putin, Esad bile katletti diye yazılar yazılabilir. AKP karşısında hep başarısız olan CHP de etkendir… Hatta milliyetçi-muhafazakarlarca “PKK ve PYD TC’yi istikrarsızlaştırdığı için” etkilendikleri de yazılabilirler.

Kaldırıp kafalarımızı bir bakmalıyız. Sokakların arasında, binaların içinde, kapıların arkasında; göremediğimiz kardeşlerimizi görmeliyiz, hasta abimizi ve ablamızı bulmalıyız. Eğer yarın hangi komşumuzun intihar ettiğini twitterdan, televizyondan görmek, gazetelerden okumak istemiyorsak. Çünkü çok uzak olanlar aslında çok yakınımızda.

Kafamızı kaldırıp bakmalıyız. Bakmazsak birbirimize, nasıl tanırız birbirimizi? Nasıl paylaşma ve dayanışmadan bahsedebiliriz? Nasıl dertlerimizi paylaşabiliriz, nasıl sıkıntı ve sorunlarımızın çözümünü konuşabiliriz, bu sömürü dünyasının adaletsizliklerinden bahsedebiliriz; çözüm için “birlikten, beraberlikten, örgütlenmeden” bahsederiz? Nasıl örgütleniriz? Örgütlü olmazsak nasıl değişir bu düzen?

Kafamızı kaldırıp bakmalıyız. Çünkü ezenlerin karşısında biz ezilenler birbirimiz tanırız aslında, sadece bakmamız yeter. Tanışıp bilmeliyiz birbirimizi, elden ele vereceğimiz taşlara değil birbirimize güvenmek için. Kamuran, Yaşar, Oya, Cüneyt kardeşlerle böylesine tanışmanın üzüntüsü ve böylesine ayrılmanın öfkesi ile bu sömürü sistemine karşı koymanın, örgütlenmenin zorunluluğunu yaşıyoruz.

Tohumu üzüntü olan hasat öfkedir.

Ve bu öfke zenginlerin bolluğunu bitirecek.    

]]>
Direnen Özsüt İşçileri Kazandı http://anarsistfaaliyet.org/fabrika/direnen-ozsut-iscileri-kazandi/ Tue, 30 Jul 2019 17:51:34 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=8014

3 Temmuz’dan bu yana maaşlarını, kıdem ve ihbar tazminatlarını alamadıkları için Özsüt’ün Kadıköy Rıhtım’daki şubesi önünde eylem yapan ve polisin taciz ve saldırılarına rağmen eylemlerini sürdüren Özsüt işçilerinin direnişi kazanımla sonuçlandı.

15 Temmuz’dan bu yana maaşları ve tazminatları ödeneceği sözleriyle oyalanan Özsüt işçileri, tüm baskı ve yıpratma politikalarına karşın kararlı tavırlarıyla direnişi sürdürdü. İşçilerin bu kararlı mücadelesinde onları yalnız bırakmayan Genç İşçi Derneği, patronlar karşısında işçilerin sesini yükseltti. Saldırı ve gözaltılara rağmen her gün şube önünde gerçekleştirilen eylemlerle patrona geri adım attırıldı.

Örgütlü mücadelenin, kararlılığın ve dayanışmanın gücüyle coğrafya genelinde 142 şubede yaklaşık 386 işçinin maaşları yatırıldı. Direniş, eylem ve sokak bir kez daha kazandı.

Patronlar Sarayda, İşçiler Sokakta!

Hak Verilmez Alınır, Zafer Sokakta Kazanılır!

 

]]>
Patronlar Sarayda, İşçiler Sokakta! http://anarsistfaaliyet.org/fabrika/patronlar-sarayda-isciler-sokakta-2/ Thu, 25 Jul 2019 11:55:03 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=8002

Temmuz ayında başlattıkları direnişle haklarını aramaya koyulan 12 Özsüt işçisinden 10’u aylardır yatırılmayan maaşlarını ve şirketten bütün alacaklarını almayı başarmıştı. Alacakları patronlar tarafından kendilerine verilmeyen 2 Özsüt işçisine şirket tarafından ödenme sözü verilmişti. Ancak sözlerini tutmayan patronlar işçileri oyalamaya çalışınca, haklarını alabilmiş işçi arkadaşlarının da dayanışma gösterdiği 2 işçi direnişe devam etme kararı aldı.  22 Temmuz Pazartesi gününden itibaren  direnişte olan Özsüt işçileri Kadıköy Özsüt önünde oturma eylemi gerçekleştirmek istedi. İşçilerin bu haklı mücadelesi karşısında susmakla yetinen Özsüt patronlarının vurdum duymaz tavrı yetmezmiş gibi dün  oturma eylemine polis saldırdı. Yapılan saldırıda, dayanışma için gelen Genç İşçi Derneği’ nden ve DAF’tan 11 yoldaşımız, toplamda 22 kişi gözaltına alındı.

İşçilerin kararlı ve örgütlü mücadelesi tüm baskılara ve zorlamalara karşı kazanacak! Özsüt İşçilerinin kararlı mücadelesini  selamlıyoruz.

Bugün saat 17:00’da işçilerin haklı mücadelesinin sesini yükseltmek için Kadıköy Özsüt önünde direnişte olacağız.

 

]]>
İşçilerin Ateşi Patronları Yakacak http://anarsistfaaliyet.org/fabrika/iscilerin-atesi-patronlari-yakacak/ Mon, 24 Dec 2018 06:00:54 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=7813

22 Aralik’ta Bakırköy Meydanında gerçekleştirilen kriz karşıtı mitingte, “Kriz Siz Kurtuluş Biziz” pankartıyla Genç İşçi Derneği de alanlardaydı. Kara kızıl bayraklarıyla yürüyen; krize karşı paylaşma ve dayanışma vurgusuyla örgütlü mücadeleyi yükselten, ekmek adalet ve özgürlük sloganlarıyla meydanları dolduran GİDER e Selam Olsun!

İşçilerin Ateşi Patronları Yakacak!

 

]]>
İnşaat İşçisi Köle Değildir! http://anarsistfaaliyet.org/fabrika/insaat-iscisi-kole-degildir-2/ Fri, 28 Sep 2018 13:37:01 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=7799

3. Havalimanı’nda barınma-yemek koşullarına, iş cinayetlerine karşı taşeron inşaat işçileri eyleme geçmiş, eylemlerini sendika aracılığıyla direnişe dönüştürmüşlerdi. Direnişe saldıran devlet 600 taşeron inşaat işçisini gözaltına almış aralarında sendikacıların da olduğu 24 direnişçiyi tutuklamıştı. Bugün tutsak edilen işçiler ve sendikacılar için üç sendika aracılığıyla bir açıklama yapıldı. Açıklamaya devrimci örgütler de hem katılarak hem de dayanışma metnine imzacı olarak tutsak direnişçiler ile dayanışma gösterdi. Bizler de Devrimci Anarşist Faaliyet olarak taşeron inşaat işçileri ile dayanışmamızı sürdüreceğiz. Kapitalizmin adaletsizliklerine, bu adaletsizliklere yönelik devlet korunmasına karşı mücadeleyi yükselteceğiz. İnşaat işçisi köle değildir!

]]>
3. Havalimanı’nda Direnen İşçileri Selamlıyoruz http://anarsistfaaliyet.org/fabrika/3-havalimaninda-direnen-iscileri-selamliyoruz/ Sat, 15 Sep 2018 13:39:17 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=7786

Başladığı günden beri inşaat işçileri için bir umut kapısı gibi görünen 3. Havalimanı inşaatı, binlerce işçinin maaşlarını alamadığı, çalışma saatlerinden işçilerin kaldığı barakalara kadar katlanılamayacak kadar kötü koşullarda olduğu yüzlerce işçiye mezar olan bir şantiye oldu.

Üçüncü Havalimanı Projesi, patronlar için kârlarına kâr katacakları yeni yatırımlar yapmak için bir prestij projesi olarak görülürken hükümet içinse “Dünyanın en büyük 7. havalimanı” sıfatıyla caka satma imkânı tanıyacak bir proje.

Havalimanını, TC’nin kuruluş yıldönümü olan 29 Ekim tarihine yetiştirmek için işçileri yoğun ve kötü çalışma koşullarına maruz bırakanlar, bununla yetinmeyip şimdi de haklarını arayan işçilere; polisleriyle, askerleriyle, TOMA’larıyla saldırdı.

Binlerce işçi 14 Eylül sabahı iş cinayetleri, barakalardaki pire salgını, kötü yemekhane koşullarına karşı saat 06:30’da eyleme başladı. Şantiye önünde toplanan işçiler, servislerin şantiye dışına çıkmasını engelledi. Patronlar eylem boyunca hoparlörden anons geçerek eyleme katılan işçilerin cezalandırılacağına yönelik tehditler savurdu. Patronların tehdidine aldırış etmeyen işçiler “yan keski bizim elimizde, onlar anca konuşur” diyerek hoparlörün kablolarını kesti.

Devlet, çok geçmeden eylemi “kanunsuz ilan ederek yasakladı. Jandarma biber gazı ve TOMA’lar ile şantiyeye girdi ve işçilere saldırdı, şantiyede sendikalı işçi avına başladı. Devletin bu saldırısına rağmen  kararlılıklarını kaybetmeyen işçiler, taleplerinden bir adım geri atmadı. Patronlar ise “bunlar bir anda olacak şeyler değil” diyerek işçileri geçiştirmeye çalıştı. İşçiler talepleri karşılanana kadar eylemlerini sürdürmekte kararlılar.

Polis ve özel harekat sabaha karşı şantiyeye baskın düzenleyerek barakaları bastı, aralarında sendika temsilcisi işçilerin de olduğu 600’e yakın işçiyi işkenceyle gözaltına aldı.

İşçileri kölelik koşullarında çalışmaya zorlayan, Üçüncü Havalimanı’nın patronlar ve proje sahibi devlet görevlileri, bir kez daha işçilerin öz örgütlülüğü ile karşılaştı. Öz örgütlülük ile gerçekleşen bu eyleme yönelik saldırılar sürse de tüm saldırılara ve gözaltılara karşı inşaat işçileri haklarını direnerek alacaktır.

Yaşasın işçilerin öz örgütlülüğü!

Yaşasın Direniş!

 

]]>
OHAL’DEN BAŞKA(N) HALLERE MÜCADELEDEYİZ http://anarsistfaaliyet.org/cins/ohalden-baskan-hallere-mucadeledeyiz/ Fri, 13 Jul 2018 07:09:41 +0000 http://anarsistfaaliyet.org/?p=7744
20 Temmuz 2016’dan hemen önce, siyasal iktidarı ele geçirmek için yıllardır koalisyon içerisinde olan iktidar odaklarının iktidar kavgasına tanıklık etmiştik. Sürecin bu iki odaktan birinin diğerini bertaraf etmesinin dışında, esas hedefin ezilenler olacağı ve yeni baskı sürecinin mücadele edenlere yönelik işletileceği açıktı.
 
OHAL’den önce izlenen terörokrasi politikaları ve ilan edilen kısmi OHAL’lerle şekillendirilmeye çalışılan politik süreç, mevcut siyasi iktidarın çıkarlarına daha çabuk ve daha kolay cevap verecek şekilde 20 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL’le başka bir boyut kazandı.
 
Operasyonlar, Tutuklamalar ve KHK’larla Yıpratma Politikası
 
Bu tarihten itibaren iktidar kendi varlığını daim kılmak; çaldığı iradelerimiz üzerinden egemenliğini yükseltmek için her geçen gün baskısını arttırdı. Hemen her gün farklı bahanelerle devrimcilere yönelik operasyonlar, gözaltı ve tutuklamalar; her gün ilan edilen yeni KHK’larla işlerinden atılanlar ve önerilen, değiştirilen, oldu-bittiye getirilen yeni yasalar bu sürece damgasını vurdu.
 
Özellikle KHK’lar aracılığıyla, sadece baskı politikaları yapısal olarak değiştirilmedi. Aynı zamanda, KHK’lar aracılığıyla kamusal ya da özel alanda birçok işçi işinden atıldı. Tüm bu işten atmalarla, OHAL sürecinde zaten yasaklanmış olan grevler ve işçi direnişlerinin tamamen önüne geçilmeye çalışıldı. İşçiler çalıştıkları yerlerde KHK tehdidiyle işten atılmakla terbiye edilmeye çalışıldı.
 
Bu sürecin toplumsal yaşama izdüşümü, devletin muhafazakar politikalrı eliyle gerçekleşti. OHAL sürecinde, nefret cinayetleri, kadına yönelik şiddet, devletin homojen kültürüne ait olmayan farklılıkları yok etmeye yönelik baskılar daha da arttı. Devlet, kendi siyasal düzenine uygun kültürü, kapattığı ya da tek tek satın alarak yanlısı haline getirdiği medyayla; kendine uygun vatandaşlar ve dindar nesiller yetiştirmek için şekillendirdiği eğitim sistemiyle; toplum içerisinde devlet imkanlarıyla organize olan cemaatler aracılığıyla tektipleştirme projesini hayata geçirdi.
 
Tüm bunları ekonomik bir krizin içinde, sanki o kriz yokmuş gibi bir gerçeklik yaratarak ve bunun propagandasını yaparak gerçekleştirdi. Daha önce yaşanan yolsuzluklar, savaş ekonomisi aracılığıyla denge kurma çabaları; yabancı devletlerin lobi çalışmaları diye adlandırılarak sıkıntısız bir OHAL ekonomisi senaryosu yazıldı.
 
Biliyoruz ki, 9 Temmuz itibarıyla işleyişe geçirilen yeni “Başkanlık Hali” de bir önceki dönemin devamcısı olacaktır. Belki de yaşanılan siyasi baskılar ve zorbalıklar, ekonomik krizler, karakteri değiştirilmek istenen ve böylelikle tektipleştirilmeye çalışılan topluma yönelik kültürel baskılar artacaktır.
 
OHAL’de Referandumlardan Seçimlerden Beklenti Politikası
 
Arttırılan baskı politikasıyla pasifize edilmeye çalışılan sokak muhalefeti, bu süreçte yanlış stratejiler ve öngörüsüz politikalar nedeniyle parlamenter muhalefet tarafından önce referandumlar sonrada başkanlık seçimleriyle sandığa ve seçim illüzyonuna mobilize edildi.
 
Siyasal iktidardan pay alma arzusuyla meclisten koltuk kapma yarışı içindeki partiler, içerisinde bulunduğumuz coğrafyada toplumsal muhalefeti sokaktan sandığa yönlendirerek yıpratmıştır. Eski ya da yeni devletli herhangi bir sistem, toplumu yöneten yönetilen ikileminde tutacaktır. Ve ezilenlerin ezenler karşısındaki pozisyonu değişmeyecektir. Sömürü her daim sürecektir.
 
Bu gerçeklikten uzak siyasi belirlenimler koyarak, OHAL’in içselleştirilmesine olanak verildi. OHAL’den tek çıkışın meclis olduğu hesabını yapanlar, kurdukları tüm stratejilerin OHAL’i de hazırlayan siyasal iktidarın büyük stratejisine yani “siyasal iktidarını meşrulaştırmaya” hizmet edeceğini hesaplayamadılar.
 
Devletin “sıkıştırma” hamlesinden, “oy atarak” kurtulmaya çalışıldı;“hiç değilse”, “kötünün iyisi”, “en azından” gibi ibarelerle başlayan cümlelerin doldurduğu siyasi programlarla içinde bulunulan durum aşılmaya çalışıldı. Buna benzer günü kotarma manevralarının biz ezilenlere ne kazandırdığı ortadadır; hiçbir şey. Dahası bu ve buna benzer tutumlarla, OHAL süreci içerisindeki gerçek mücadele görünmez kılınmaya çalışılmış, küçümsenmiş ve hatta sokak mücadelesinde ısrar etmenin sanki hiçbir sıkıntı yokmuş gibi sıkıntılar yaratacağı vurgulanmıştır.
 
Oysa açıktır ki, OHAL sürecinde farklı boyutlarıyla ezilenler üstünde baskı oluşturan tüm politikalar, sokak eylemleri ve mücadelelerle karşılanmaya çalışılmış iktidarın karşısında kolay geri adım atılmayacağı birçok kez sergilenmiştir. Üstelik bu mücadeleler kimi kez siyasal iktidara geri adım attırmış, mücadelenin toplumsal bir boyut kazanması sağlanabilmiştir. OHAL sürecindeki bu mücadeleci tavrı aklımızda tutmaya ihtiyacımız var. Neyi başardığımızı görebilmemiz, gösterebilmemiz açısından.
***************************
Biliyoruz, sokağa her çıktığımızda kazandığımızı ve boğmak istedikleri seslerimizle her haykırışımızı duyduklarında korktuklarını.
Biliyoruz, özgür dünyayı yaratmanın yolu sözünü söylemekten, omuz omuza sokağa çıkmaktan, yaşamımız için mücadele etmekten geçer.
Biliyoruz, sokak duvarlarla çevrelenmemiş özgürlüktür ve her sokağa çıktığımızda düşündüğümüzü eylemenin özgürlüğünü gerçek kılıyoruz.
OHAL’den önce de sonra da bu yüzden sokaktaydık; Başkanlık Hallerinde de sokakta olacağız. Özgür bir dünyayı anarşizmle yaratacağız.

DEVRİMCİ ANARŞİST FAALİYET

PDF’den kitapçığın tamamına ulaşmak için :

https://issuu.com/faaliyet/docs/ohal_kitap__k

]]>