ANA SAYFA | SOKAK | FABRİKA | CİNS | TENEFÜS | TOPRAK | ENGLISH | İLETİŞİM |
Bilinçli-Bilinçsiz Anarşizm Çarpıtmaları

Bilinçli-Bilinçsiz Anarşizm Çarpıtmaları

Modern propaganda yöntemi ve tekniklerinin mucidi konumunda bulunan Nazi Almanya’sı Halkı Aydınlatma ve Propaganda bakanı Joseph Goebbels, manipülasyonun mucididir belki de. Ancak özellikle I. Dünya Savaşı’ndaki müttefiklerin kullandığı propaganda tekniklerinden etkilenerek bu bakanlığın oluşturulduğu çok fazla bilinmez. Basın, güzel sanatlar, film, müzik, tiyatro, edebiyat ve radyo birimleri oluşturarak, ortaya çıkacak olan bilginin denetimini yapan devlet kurumları ve hatta özel kurumlar devletin ve kapitalizmin işleyişinin eksiksiz bir şekilde işlerliğini sürdürebilmesi için her yerde oluşturulmuştur. İngiltere’nin ve sonraki Dünya Savaşı’nda da ABD’nin bilgi çarpıtma, bilgiyi ortadan kaldırma teknikleri Nazi Almanya’sı tekniklerinden çok daha gelişmiş bir haldedir. Fark şudur, propaganda diye eleştirilen bu bilinçli bilgi çarpıtması, reklam, halkla ilişkiler vb. olumlu ifadeler altında gerçekleştirilir.
Orwel’ın 1984 romanındaki, bilgiyi denetleyen, gerektiğinde yok eden “Doğruluk Bakanlığı” örneği, aslında hangi devlete yönelik bir eleştiri olduğu 1940’ların sonunda tüm dünyada büyük bir tartışmaya dönüşmüştür. Oysa gerçek şudur, dolaşıma girecek bilgiyi kontrol etmek, gerçek olmayan bilgiyi kendi aygıtlarını kullanarak dolaşıma sokmak, gerçek olan bilgiyi yok etmek gibi yöntemler en eski devletlerden bu yana, tarih yazımı adı altında uygulanan yöntemlerdi.

Anarşistlerin Ekonomi Tartışmaları (5) Patronsuz İşçiler- İşçilerin Öz-yönetimi

2001 Aralık’ında Arjantin halkı sokaklara döküldüğünde, bu durum dünyanın birçok yerinde şaşkınlık yaratmıştı. Güney Amerika’daki diğer ülkelere kıyasla ekonomisi daha güçlü olan bir ülkede böyle bir durumun yaşanmasını en son bekleyen, kesinlikle IMF’ydi. Küresel kapitalizmin planları hiç de istediği gibi gitmemişti. Durumdan rahatsız olan sadece küresel sermaye grupları değildi, halkın içine düştüğü durum belirsizdi. Hükümet […]

Anarşistlerin Ekonomi Tartışmaları(4) Komünleştirme Nedir?

1960’ların sonunda, Avrupa’da toplumsal hareketlenmeler bir krize girdi. Toplumsal devrim, hem teorik olarak hem de pratikte darbeler aldı. Özellikle bu durumu, proletaryanın kapitalist üretim içindeki yerinin olumlanmasından kaynaklandığını vurgulayan kesimler ortaya çıktı. İçine girilen krizin nedenini sınıfların olumlanmasına bağlayanlar, bu durumun toplumun diğer ezilen kesimlerinin görmezden gelinmesine yol açtığını vurguladı. Bu kesimler, bu olumlamadan ziyade […]

Anarşistlerin Ekonomi Tartışmaları (3) Kapsayıcı Demokrasi

Kapsayıcı Demokrasi Hareketi, siyaset felsefecisi ve ekonomist Takis Fotopoulos’un 90’ların sonuna doğru geliştirmeye başladığı bir fikirdi. Klasik demokrasiyi, liberter sosyalizm ve yeni toplumsal hareketlerdeki radikal akımları sentezleyerek oluşturduğu model, Fotopoulos’un önemle üzerinde durduğu bir durumdan yola çıkılarak oluşturulmuş; çok boyutlu kriz. Fotopoulos’un modeli, sadece ekonomik değil, aynı zamanda ekolojik, sosyal, kültürel ve siyasi krizlere de […]

Anarşistlerin Ekonomi Tartışmaları (2) Devrimci Sınıf Mücadeleci Anarşizm

u yazı, Katılımcı Ekonomi’yi savunan Michael Albert ile birlikte internet üzerinde yaptığımız tartışma/araştırma için temel olmak üzere yazılmıştır. Kimsenin resmi sözcüsü olmasam da, bu yorumun örgütümün, yani Kuzeydoğu Anarşist-Komünist Federasyonunun (NEFAC) görüşleri ile geniş ölçüde tutarlı olduğuna inanıyorum. Bu yorum ayrıca www.anarkismo.net sitesinde vurguladığım enternasyonal eğilimim; örgütlenmeci anarşist-komünizmin tarihsel eğilimi (Platformculuk ve especifismo) ve devlet-karşıtı Marksizm ile örtüşüyor. Düşüncelerimin daha geniş ifadesini şu kitapta bulabilirsiniz: Devletin Ortadan Kaldırılması: Anarşist and Marksist Perspektifler (2007; Bloomington IN: AuthorHouse) Kaba hatlarıyla, kendi anladığım şekliyle anarşizmin ne olduğunu ve ona ulaşmak için gerekli stratejileri çizeceğim.

Anarşistlerin Ekonomi Tartışmaları (1) Katılımcı Ekonomi

Başka bir sosyal, siyasi ve ekonomik ilişki biçiminin olmayacağını uzun bir süredir savunanlar, bu duruma kendilerini bile inandırdılar. Kapitalizmin tarihin son aşaması olduğuna, insanlığın ulaştığı en uç nokta olduğuna, kapitalizm dışı bir toplumsal yapılanmanın hayal olduğuna inanılması beklendi. Aynı toplumsal devrimler öncesinde, iktidarların telkin ettiği gibi. İronik bir şekilde toplumun varlığını kapitalist amaçlarla açıklamaya çalışanlar, […]

Yunanistan’daki Ekonomik Kriz ve “Ödeme!” Hareketi

Dünya tarihinde birçok kez, toplumun ekonomik olarak güçsüz olan kesimi, adaletsiz ekonomik uygulamalara karşı örgütlenmiş, yüksek vergileri ödememek ve kesintilere rağmen hayatta kalabilmek için çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. Bu mücadelelerin en belirgin olanlarından biri İngiltere’de Thatcher hükümeti dönemine rastlayan “Kafa Vergisi”, bir başkası ise İrlanda’daki “Çöp Vergisi” idi. Yunanistan’da da ekonomik krizin ardından, yaklaşık iki yıldır […]

Yaşamlar F Tiplerine Sığar mı?

Ftipi cezaevlerindeki 8 metrekarelik tek kişilik hücrelere; 450 ekmek sığar, yan yana dizilmiş 640 kitap, 10 buzdolabı sığar, 2 çekyat, 10 tane yüz ekran televizyon, 3 kamyon tekerleği sığabilir. Ama bir insanın yaşamı asla sığamaz. F tipi yüksek güvenlikli cezaevleri ilk olarak 1996 yılında gündeme getirildi. F tipleriyle insanları tecrit altına almak isteyen devlet, dışarıdaki […]

İşçi-Patron Kavgasının Anarşist Kökeni, 1 Mayıs 1886

Dünya çapında bir dayanışma günü olarak kutlanan 1 Mayıs’ın kökeni, anarşist mücadeleyle yakından ilişkilidir. Ezilenlerin, efendilere karşı mücadelelerinin hatırlandığı 1 Mayıs’a anlamını veren 1886 yılının 1 Mayıs’ında işçileri örgütleyen dört anarşist işçinin idam edilmesi olayıdır. 1880’lerde ABD’de sendika hareketi içinde etkili olan anarşistler, sendikalar içinde doğrudan eylemi benimseyerek, günde sekiz saat iş talebini grevlere dönüştürdüler. […]

Unutmayız!

Bunu da talihsizlik diye yazacak medya tabi ki. Korkunç facia diyerek, en masum üzüntülerini sunacak. Alınmayan önlemlere dikkat çekilecek. Kader denecek, nerede ne olacağının bilinmezliği yaşamın sıradanlığına, tanrının emir buyurmasına indirgenecek. Acı denecek, üzüntü denecek, bir daha olmasın denecek, yirmi birinci yüzyıl türkiyesinde görmek istemediğimiz manzaralar denecek. Yaklaşık iki gün sonra gazetelerde kaybolacak üçüncü sayfa […]