İnan’ın ki firar değil, Ret!

İzin tecavüzü gerekçesiyle hakkında çıkarılan yakalama emri nedeniyle 5 Ağustos günü evinden gözaltına alınan daha sonra İzmir Ege Ordu KOmutanlığı Askeri Savcılığı’na çıkarılmak üzere yol tutuklaması ile tutuklanan Vicdani Retçi İnan hürriyetinden yoksun bırakılmasına ve vicdani ret hakkının tanınmamasına karşı başlattığı açlık grevinin 6. gününde. Daha önce iki ayrı firar suçundan 4 ay ve 3 ay 10 gün olmak üzere hapis cezası infaz edilen Vicdani Retçi İnan hakkında üç ayrı firar suçundan kesinleşmiş 35 ay hapis cezası mevcut.
Son olarak cezaevinden çıktıktan sonra 45 gün hava değişimi iznine gönderilen İnan birliğine bir daha dönmediği için hakkında yeni bir “zizin tecavüzü-firar” soruşturması açılmış bulunmakta.

Bugün (14.08.2010) Barış İçin Vicdani Ret PLatformu çeşitli kurum ve kişilerin de katılımıyla İnan’ın durumuna dikkatleri çekmek ve vicdani ret hakkının tanınmaması sonucu vicdani retçilerin yıllarca soruşturulması, yargılanması, işkenceye maruz kalması ve cezalandırılmasını protesto etmek için dayanışma eylemi gerçekleştirdi. Basın açıklamasını Ezgi Aydın okurken İnan’ın vicdani ret açıklaması olarak Van Askerlik şubesine göndermiş olduğu mektubu ise 24 Aralık 2009’da yakalanan ve tutuklanıp gönderildiği Maltepe Askeri Cezaevinde işkenceye maruz kalan, son olarak Anti-sosyal kişlik bozukluğundan bahisle çürük raporu verilen Enver Aydemir okudu. Daha sonra İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi başkanı Abdulbaki Boğa, Şanar YUrdatapan ve Yeşiller Partisi eşbaşkanı birer konuşma yaparak hem vicdani ret hakkının tanınması ve hem de Vicdani Retçi İnan’ın derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Vicdani Retçi İnan açlık grevine başlamasının ardından kaldığı Kasımpaşa Askeri Cezaevin’den Haydarpaşa GATA Askeri Hastanesi Psikiyatri kliniğine sevkedilmişti. Kendisine çürük raporu verilmesine karşı da direnen İnan; vicdani ret hakkının tanınmasını ve serbest bırakılmayı; Şirinyer Askeri Cezaevinde uğradığı işkencecilerin faillerinin ve sorumlularının yargılanmasını istiyor. Ve “bana çürük raporu verseniz dahi buradan ayrılmayıp eylemime devam edeceğim” diyor.

Eylemde okunan metin şöyle:

Türkiye, 28 NATO ülkesi içinde vicdani ret hakkını tanımayan tek üye.
Türkiye, 27 AB ülkesi içinde vicdani ret hakkını tanımayan tek üye.
Türkiye, 47 üyeli Avrupa Konseyi’nin vicdani ret hakkını tanımayan 3 ülkesinden biri. (Diğer iki ülke Azerbaycan ve Belarus)
2006 yılında, vicdani retçi Osman Murat Ülke’nin davasından dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde mahkum oldu. Yasalarını bu yönde düzenlemesi gerekiyor ama 4 yıldır altına imza attığı uluslararası sözleşmelere de uymuyor.
Tutuklanan ve işkence gören vicdani retçilerden dolayı, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi tarafından sürekli uyarılıyor. Ama aldırmıyor. Yine vicdani retçileri tutukluyor, işkence ediyor, yıldırmaya çalışıyor. Çaresizliğe düşüp, uyduruk doktor raporlarıyla “çürük”sün diyerek kurtulmaya çalışıyor.
Yine bir vicdani retçi, İnan Suver, geçtiğimiz hafta polis tarafından gözaltına alındı. 6 Ağustos Cuma gününden beri Kasımpaşa Askeri Cezaevi’nde tutuklu ve 9 Ağustos Pazartesi günü açlık grevine başladı. 12 Ağustos Perşembe günü de Haydarpaşa Askeri Hastanesi’ne kaldırıldı.
Evli ve 3 çocuk babası olan İnan, 2001 yılında askere çağrıldığında gitmedi. (Neden mi? Birazdan kendisi anlatır.)
Aynı yıl zorla askere alındı. Askerlik yapmak istemiyordu. (Neden mi? Birazdan kendisi anlatır.) Defalarca bunu söyledi, disiplinsizlik yaptı, olmadı, kaçtı.
2003 yılında yakalandı. “Şirinyer Askeri işkenecehanesi”nde kaldı. Aynı Sivas, Adana, Hasdal, Maltepe Askeri İşkencehaneleri’nde olduğu gibi her türlü işkeneceyi gördü (Burada ismini verdiğimiz Askeri Cezaevlerinde, vicdani retçi arkadaşlarımız; Mehmet Bal, Mehmet Tarhan, Enver Aydemir işkence gördüler). Akıl hastanesine yatırdılar. (Bu hikayeyi İnan birazdan uzun uzun anlatmayacak. Ama isterseniz diğerleriyle birlikte www.savaskarsitlari.org sitesinden ayrıntılı bir şekilde okuyabilirsiniz) Sonra yine kaçtı.
Geçtiğimiz yıl Ekim ayında, ne olduğunu daha yeni öğrendiği vicdani reddini açıkladı. Bir mektup yazdı. Birini www.savaskarsitlari.org sitesine diğerini de Van Askelik Şubesine gönderdi.

İşte size bu mektubu yani İnan’ın vicdani ret açıklamasını sunuyoruz:

adım inan suver.
babam kaçakcılıkdan, vede parasızlıkdan dolayı nüfus cüzdanımı ancak 4 yıl sonra cıkartabilmiştir. araştırmalarım hep neticesiz kaldı. kimine göre muradiye depreminde vardım kimide yokmuşumm. yani deprem olduğu yılda olmuşum. 365 günün bir gününü doğum günüm olarak bilemedim, kutlayamadım. vel hasılı kelam gelelim mevzuya.
mevzu sudur sayın değerli bol maaşlı insan katledicileri. ısınamıyordum size düşman dım ben size. cünkü..ben biliyordum 12 eylülde işgencelerde öldürülen insanları, ben biliyordum insanlık için mücadele eden devrimcileri idam sehpalarında sallandırdığınızı, ben biliyordum işsizlikten dolayı, kaçakcılık tan başka mesleği olmayan amcamı sizin öldürdüğünüzü, ben biliyordum köylerini yakıp evsiz yurt suz bıraktığınız insanları, ben biliyordum ana dillerini yasakladığın eğitimini yabancı dilde verdiğinden vede parasızlık dan dolayı eğitimsiz mesleksiz bir halkı, ben biliyordum öldürülen gazetecileri, ben biliyordum secimlerdeki barajları, ben biliyordum gelir dağılımda ki eşitsizliğinde bu ülkenin dünyanın en üst sıralarında bulunduğunu, ben biliyordum bu ülkede hiç bir başbakanın, bakanın, pasanın cocuğunun doğru düzgün askerlik yapmadığını, ben biliyordumki bu ülkede hiç bir halkın diğer bir halkla bir sorununun olmamasına rağmen, iki kardeşi bir birine öldürttüğünü. ben biliyordum parası olanın rüşvet ile bir şekilde kacak dolaştığını, ben biliyordum bedelli askerlik altında zenginlerin cocuklarının ayırt edildiğini ona rağmen, nasıl olurda sizin askeriniz olurdum zalimin yanında nasıl olurda olurdum . açlık sınırında yasayan insanlardan biride olan benim 1,5 yılımı istiyordunuz yıl 2001 olduğunda. bu ülkede yaşayan her bahtsız gibi beni de askere cağırdınız gelmedim mecbur ettiniz sonunda 2001 yılının 23 temmuzunda geldim. silah vermediniz, nöbette tuturmadınız, bir kac kere iştimaya girdim isede sonradan sıkıcı buldum girmedim ona da ses cıkarmadınız. fakat ben yinede kaşınıyordum sizce. firar ettim. yakalandım kaşıdınız. askeri ceza evi adı altında işgencehanelerinizde 7 ay kaldım. terbiye eddecektiniz güya. dozunu kacırdığıızdanmı dır bilmem ama tutturamadınız. ayarım bozuldu. akıl hastası oldum, bakır köy akıl hastahanesinde yattım. insanı şekillendiren yaşamıdır demiştim. bunları bana yasatmasaydınız sizden ve pisliklerinizin farkına varamayıp daha da nefret etmeye bilirdim. bunun için size teşekkür ederim. tam 8 yıl 2 ay 13 gündür kacağım bu süre içirsinde hiç bir gün sigortalı bir işte calışamadım ehliyette alamadım. arac ta kullanamadım. hic bir an bir polis memurunun yüzüne bakamadım her gördüğümde korktum. her asker gördüğümde üzüldüm hüzünlendim.hiç bir günün gecesinde sokakda turlayamadım, hiç bir gün meyhaneye kahve haneye giremedim. her sabah dönmeyecek cesine ayrıldım eşimden, evimden, cocuklarımdan. dostum düşmanım benim bu acığımı bana karsı koz olarak kullandı. gün geldi haksızlıklar karsısında sustum. sonunda hakiminde hesaplayamadığı ki bence galiba 7 firarımdan toplam 4 yıl ceza elime ulaştı. tahminimin dışında değildi beklediğim cezaydı. çünkü biz biliyoruz ki bu ülkede baklava calan cocukların, biz biliyoruzki bu ülkede düşüncesinden ötürü yıllarca ceza alan insanları. 2003 yılında izmir şirinyer askeri ceza evinde 120 gün aralıksız coplandığımda o bölgenin komutanı bu gün içerdedir. kısacası sözümün özü sudur komutanlar. ben vicdani red hakkı diye bir bilgiye sahip oldum. onu kullanıyorum. bilinki ben bu devletin düşmanıyım. ve sunuda bilin size karsı da olsa, silah almayacağım. bu yazdıklarım size birer mermi gibi işleyeceğini biliyorum cünkü. öldürmektense ölmeyi tercih ediyorum. ben burdayım, buyrun..

İnan, şu an bir askeri hastanede ve açlık grevinde. Bugüne kadar yaşananları da gözönüne aldığımızda, bizler de -aynı Uluslarası Savaş Karşıtları’nın yaptığı çağrıda da dile getirildiği gibi- İnan’ın yaşamından “endişeliyiz”. Bugüne kadar eline hiçbir şekilde silah almamış ve almamakta kararlı olan bir insana zorla askerlik yaptırmak, öldürmeyi öğrenmeye zorlamak, hangi hukukta vardır. İnan, askerden kaçarak bir suç işlemiş olamaz. O sadece “öldürmeyi reddetme” hakkını kullanmıştır. O nedenle biranönce serbest bırakılmalı ve yaşadığı işkencelerin sonucunda ortaya çıkan rahatsızlıklarını gidermek üzere Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nda başladığı tıbbi tedaviye devam edebilmelidir.

Tüm komuoyunu duyarlı olmaya çağırıyor,

Bir kez daha “Askere gitme, kardeş kanı dökme” diyoruz.

Barış İçin Vicdani Ret Platformu

Sokak