Vicdani reddimi açıklıyorum!

Barış İçin Vicdani Ret Platformunun 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Gününde düzenlemiş olduğu buluşmada 28 kişinin vicdani reddini açıklamasının ardından bugün bir genç daha vicdani reddini açıkladı. Mutlu Haner, “barışın tesisi için savaşın gerekliliği anlayışını ve militarist sistemin kendi görüşüne temel aldığı bu acı denklemi reddediyorum” dedi.
Mutlu Haner diğer vicdani retçilerle ve Barış İçin Vicdani Platformu üyeleriyle biraraya gelerek İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısında vicdani reddini açıkladı. Haner ilk olarak Nazan Askeran’ın 2004 yılında açıkladığı vicdani ret metnini okudu ve ardından kendi metnini okudu.
Mutlu Haner savaşın günümüzde artık iki veya daha fazla ordu arasında meydana gelen çatışma olmadığını, savaşanlar ve savaşmayanlar arasında ayrımın homojen bir yapı olarak seyir ettiğini, sorunun çözümünün “savaşa hayır” diyenlerin saflarda yerlerini almasıyla mümkün olduğunu ifade etti.
Barış İçin Vicdani Ret Platformu üyeleri de basın toplantısında şüpheli asker ölümlerine, kışlalarda yaşanan asker intaharlarına, kürt gençlerine ve çocuklarına yönelik imha politikalarına dikkat çekti. Ayrıca halen Eskişehir askeri cezaevinde tutuklu bulunan vicdani retçi Enver Aydemir’in derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. Barış İçin Vicdani Ret Platformu İnsan Hakları Derneği önünden Galatasaray’a yürüyerek bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Van’ın Özalp ilçesinde bir çocuğun ölümüyle sonuçlanan patlamaya ilişkin yapılan basın açıklamasında, “Kışlaların içinde gençler, dışında çocuklar ölüyor bu ölümlere son verilmeli” denildi.
Savaştan en çok çocukların etkilendiğini, askeri mühimmat ve cephane yüzünden insanların, özellikle de çocukların öldüklerini ya da yaralandıklarını söyleyen Ercan Aktaş, “Bombalardan kurtulan çocuklar ise ‘taş atmak’tan büyük cezalara çarptırılıyor”, 23 Mayıs pazar günü Eskişehir’de Uğur Yiğit adlı gencin “beni kimse askere gönderemez” deyip evinin bodrumunda kendini astığını, Van’da askerlik yapan 21 yaşındaki Sait Kızılkaya’nın öldüğünü, Arda Dölcü’nün “Askerdeyken yediğim dayaklardan dolayı psikolojik tedavi görüyorum. Bunun hesabını kim verecek” dediğini hatırlattı, “Uğur Yiğit’in askere gitmek istememesinin sebebi açıktır. İntihar, kaza, eğitim zaiyatı denilerek acaba kaç ihmal, kusur, cinayet örtbas edildi?” diye sordu.

Çarşamba günü Eskişehir’de Enver Aydemir’in duruşması olduğunu hatırlatan Aktaş, o gün adliye önünde basın açıklaması yapacaklarını duyurdu.

Mutlu Haner’in vicdani ret açıklaması aşağıdadır;
Savaş dediğimiz şey artık iki veya daha fazla ordu arasında meydana gelen çatışma değildir. Savaşanlar ile savaşmayanlar arasında ki ayrımın ortadan kalktığı çağımızda giderek homojen bir yapı olarak seyir eden bu ahlak sorununun çözümü savaşa hayır diyenlerin saflarda yerlerini almalarıyla mümkün kılınacaktır. Aşikare bir biçimde militarist sistemce dayatılan “barışın tesisi için savaşın gerekliliği” anlayışını ret ediyorum. Böylesi bir durum, böylesi bir kabül, ahlaksal ikilemlerin pratik koşullara indirgenmesinin doğuracağı sakıncaları da gösteren potansiyel bir savaş davetiyesinden başka bir şey değildir. Militarist sistemin kendi görüşüne temel aldığı bu “acı denklemi” onun bu anlayışını ahlaki açıdan her daim çürük gösterecektir. Askerliği ret ediyorum, çünkü tahakküm mekanizmalarının bireyle tek taraflı olarak kabül gördüğü bir anlaşmanın tarafımca feshini en tabii hakkım olarak görüyorum.
MUTLU HANER

Sokak