Kara Tahta’da “Bir Kısa Film Nasıl Çekilmez” Aktarımı Yapıldı

#26Atölye Kara Tahta’da “Bir Kısa Film Nasıl Çekilmez” aktarımı Gürşat Özdamar tarafından gerçekleştirildi.

Aktarıcı Gürşat Özdamar’ın meddah ve dengbejlerin hikaye anlatıcılığından, sinemanın da temel olarak bir hikaye anlatmak üzerine kurulu olduğundan söz etmesiyle başlayan aktarım, sinemanın daha en başında kısa görüntülerle başladığına işaret edilmesi, aslında filmlere kısa uzun diye yapılan ayrımın endüstrinin dayatması olduğundan bahsedilmesiyle sürdü. Ardından, bir film yapım sürecini 9 parçaya ayrılan bir şema Kara Tahta’ya çizildi ve her bir bölüme ayrıntılı değinmeler yaparak, nasıl aklımızdaki filmin ortaya çıkmasına engel teşkil ettikleri örneklendirildi. Film yapmak isteyen bir kişinin daha en başında, MEB ya da YÖK’e bağlı kurumlarda eğitim almasının onun yaratıcılığını engelleyen konumundan söz edildi. Böyle bir kişinin anlatmak isteyeceği hikayenin ister istemez sorunlu olacağından, haliyle filminin de başarısız olacağından söz edildi.

Yapım ve çekim aşamalarındaki olumsuzlukların da oluşturulmak istenen filmin önündeki büyük zorluklar olduğundan bahsedilen aktarımda, bir şekilde tamamlanan filmin izleyiciye ulaşmasındaki bir diğer büyük engel olarak da festivaller ve yarışmalardır görüşü dillendirildi. Bankaların ya da şirketlerin sponsorluğunda yapılan festivallerin ister istemez bir sansür mekanizmasını besledikleri, bu festivallere seçilen jürilerin film yapanları kendi kapitalist ve otoriter algılarına göre yönlendirerek baskıladıkları ve özgün bir şey yapma noktasında engel oldukları vurgulandı.

Tüm bu olumsuzlukların ancak film üretim biçimlerinde paylaşma ve dayanışmaya dayalı kolektif bir çabayla aşılabileceği, yeter ki anlatacak ve anlatmak istediğimiz iyi bir hikayemizin olmasının yeterli olduğu görüşü dillendirildi.

Gürşat Özdamar’ın konuşmasının ardından söz alan katılımcılar, kendi film yapım süreçlerinde yaşadıkları sıkıntılardan söz açtılar. İnternetin film dağıtımı noktasında bir alternatif gibi görünmesine karşın, popülerleşme tehlikesine karşı temkinli olunması gerektiği üzerine düşünceler paylaştılar. Günümüzde az sayıda da olsa gerçekleşen nitelikli yapımlar salon bulamazken Recep İvedik gibi filmlerin bu denli çok izleniyor oluşundaki sıkıntılardan söz ettiler.

Çarşamba günü aktarım yapacak olan sinema oyuncusu Yılmaz Yalçın’ın da katıldığı aktarımın ardından Kafe kısmına geçildi ve sinema üzerine sohbetler bir süre daha devam etti.