KaraTahta’da “Abluka’da Sanat: Kronstadt” Aktarımı Yapıldı.

Kara Tahta’da “Abluka’da Sanat: Kronstadt” aktarımı Onur Özkaya tarafından gerçekleştirildi.

Aktarımın ilk bölümünde Kronstadt ayaklanması ve devrim sürecine olan etkisi hakkında bilgiler verildi. Hem ayaklanmada yer almış hem de isyancıların çıkardığı “Vol’nyi Kronstadt” gazetesine yazılar yazmış denizciler Matros Stepan Stepanov ve Anatoli Jelezniyakov’un yaşamlarına dair kısa bilgiler verildi. Ardından sözkonusu şiirlerin seslendirilmesi ve incelenmesine geçildi. Halktan uzak, tüketim nesnesine dönüştürülmüş, iktidarlı sanatlara karşı özgür bir toplum için mücadeleye çağıran bir sanat kavrayışına sahip bu şairler üzerinden sanat ürünlerine ilişkin anarşist bakış açısından bahsedildi. Kronştadlı şairler ve dönemin anarşist sanatçıları açısından sanatın, mücadelenin bir aracı olmaktan ziyade mücadeleye içkin bir yapısının olduğundan bahsedildi.

Sonrasında katılımcıların da aktarım sürecine katılmasıyla birlikte abluka altına alınmış topraklarda sanat üretimleri, sansür ve otosansür, SSCB ve Kronştad deneyimi özelinde sansürün uygulanması ve takip eden süreçle bağlantıları üzerine konuşuldu.

SSCB sansürüne rağmen günümüze ulaşabilen şiirlerden bazılarının çevirileri:

Şafak söktü, yüksel ezilen kabile,
Yüksel parangalara vurulmuş insanlar!
Bir zamanlar acımasız boyunduruğunda ekilen tohum
Çokça meyve verdi şimdi.

Doğrult güçlü omuzlarını,
Kim senin bedelini kanla ödediğin yolu kapamaya cüret eder?
Monarşinin tahtına hizmet edenlerden hiçbiri
Senin ilerlemeni, özgürlük bayrağını elinden alamaz!

Kim senin kutsal tapınağına girmeye cüret eder,
Veya bu kutsal alanını kirletmeye?
Hiçkimse!
Çünkü sen bir kahramansın yüce dev,
Seni gören herkes, sessizliğe bürünür!

“Matros” Stepan Stepanov

Şahin, şahin!
Şimdi bana gülme.
Yazgımı hapiste bulmak zorunda olmama
Gökyüzünde senden daha da yüksekteydim,
dünyanın da üstünde
Senden ve kartaldan daha yüksekte.

Senin tanımadığın kutsal bedenler gördüm;
Birçok muhteşem sır öğrendim.
sık sık yıldızlarla konuşurdum,
Parlak güneş kadar yüksekten uçtum.

Ama gün hızla geçti ve bir sonraki geldi,
Ve ben isyankar bir ateş yaktım.
Özgürlük düşmanları peşimdeydi,
Ve kardeşlerim idi rüzgar ve fırtına

Ama karanlık bir bozkır gecesinde
Ölümcül bir fırtınada zayıf düştüm.
Ve o günden beri zincirlere bağlanmış bir hırsız gibi oturuyorum
Sadakatsiz ve yakalanmış bir köle gibi.

Şahin, şahin! Uçabildiğine,
Sınırsız dağların dizildiği boşluğa
Bulutlara selamımı söylemeyi unutma
Onlara zincirlerimi kırmam gerektiğini söyle,
Hayatımın yalnızca bir şafak vakti uyuklaması
Hayalden ibaret bir gündüz rüyası olduğu..

Anatoli Jelezniyakov

Kara bayrağın altında toplanın
Dürüstlüğün, mücadelenin ve emeğin insanları,
İsyan ateşlerini tutuşturun
Zincirlenmiş ve ezilmişlerin yüreklerinde.

Uyuklayan Rusyanızı uyandırın
İnsanları savaşa katılmaya çağırın
Şişmiş kan emicileri yere çalmaya
Ve tiranlığın boyunduruğunu kırmaya

Rütbeli hücrelere girin
Yoksulluk kölelerinin öldüğü yere
İncitilenlerin iniltilerinin yankılandığı
Ve karanlığın engelsizce egemen olduğu yere.

Girin, yürekleriniz titriyorda
Ruhlarınız doluysa iyilikle,
Kanın bahar selleri gibi aktığı yellere
Ve yoksulların iniltisinden yeryüzünün sarsıldığı.

Bizler bu uğursuz trajediden usandık
Kaderin bu bitmeyen işkencelerinden,
Öyleyse, anarşizmin dünyasına doğru ilerleyin
Kutsal Komün’ün dünyasına doğru.

“Matros” Stepan Stepanov