Rüzgar Neyi “Sürdürüyor”?

27 Nisan 2015
8 dakika okuma

Kapitalizmin “Sürdürülebilirlik” Efsaneleri

“Sürdürülebilirlik” kelimesi, son zamanlarda yaşamımızın her aşamasında artık sık sık duymaya başladığımız bir kelime oldu. “Sürdürülebilir Turizm”den tutun da “”Sürdürülebilir Enerji”ye kadar çok geniş bir yelpazeyi niteleyen bu kelime, aynı zamanda da kapitalizmin çeşitli araçlarla yaşam üzerinde yarattığı tahribatların da önüne geçilmesi için bir alternatif olarak da sunuluyor. Bugün nükleer enerjinin alternatifi olarak, Rüzgar Enerjisi ve Güneş Enerjisi gibi, “sürdürülebilir kaynaklar” öneriliyor.

Fakat burada gözden kaçan bir şey var, o da içinde yaşadığımız sistemin doğası ya da kapitalizmin devamını sağlayan dinamikler meselesi. Kapitalizmin temel ilkesi, sonsuz tüketim üzerine kurulmasıdır. Bugün yana yakıla enerji kaynağı yaratmaya çalışanlar, senin benim evde kullandığımız buzdolabı ya da ampuller için değil, sistemin lokomotifi olan devasa endüstrilerin ihtiyacı için bu çabayı harcarlar. Keza, dünyada en çok enerjiyi harcayan sektörlere baktığımızda bunlardan ikisinin savaş sanayi ve demir çelik sanayi olması burada anlatmaya çalıştıklarımızı özetler niteliktedir.

Bugün sınırsız enerji ihtiyacı için yaşadığımız toprakları adeta bir eneri tarlasına çeviren ve dünyanın her noktasını nükleer ve benzeri ölümcül santraller ile donatan kapitalizmin, niyetlendiği rüzgar ve güneş santrallerinin ne kadar “sürdürülebilir olduğunu tartışmak gerekir. Öncelikle “sürdürülebilirlik” naralarını atan “ekolojik kapitalizm”in kendisinin tüketim çılgınlığına bir dizgin vurmak gibi niyetinin olmadığını görmek lazım. Onların sürdürülebilirlikten anladığı şey “yaşamın sürdürülebilmesi” değil, kapitalizminin ya da tüketimin sürdürülebilmesidir. İşte bu yüzden, şirketler bizlere tüketmeyin demez tüketin ama sizler için ürettiğimiz ekolojik ürünleri tüketin der. İşte bu yüzden, şirketler daha az enerji değil, daha çok tüketim için daha çok enerji der.

Rüzgar Enerji Santrallerinin Masumiyeti

İşte böylesi bir gerçeklik içerisinde, kurulacak olan rüzgar enerji santrallerinin devasa boyutlarda olacağı ve yapılan araştırmalar ile yaşanan deneyimler sonunda ortaya çıkan tehlikelerin de doğru orantılı olarak devasa boyutlarda olacağı aşikar.

Peki nedir bu rüzgar enerjisinin doğurduğu tehlikeler?

Öncelikle rüzgarın “yenilebilir” bir enerji olmadığından başlarsak, meseleyi temelden ele almış oluruz. Rüzgar, havanın hareketi ile meydana gelir. RES’lerin pervaneleri hava akışının hızını yavaşlatarak rüzgarı azaltır, hatta uzun mesafede yok ederler. Bütün yeryüzündeki hava koridorları birbirleriyle bağlantılı olduğundan bunlardan herhangi birindeki tıkanıklık büyük ölçekte değişiklikleri de tetikler.

Sonrasında, kurulum aşamasından devam edebiliriz. Katliam, tribünlerin oldukça büyük olan parçalarının, santralin kurulacağı bölgeye taşınması ile başlar. Bu parçaların taşınması için ihtiyaç olan geniş yollar için bir çok orman “temizlenir”. Ayrıca bölgenin rüzgarından tam verim alınabilmesi için, santralin kurulacağı tepe traşlanır, yani bölgedeki bütün ağaçlar kesilir. Tribünler genelde çok büyük olduğu için, parçaların montajının sahada yapılması gerekir bu yüzden de burada kurulacak atölyeler için yeni katliamların kapıları aralanır.

Öte yandan, tribünlerde oluşacak olası arızaların yangınlara yol açabileceği bu yangınların da, kurulum aşamasında yok edilen orman ve tarım arazilerinin geri kalanını tehdit unsuru oluşturması olasıdır. Bununla beraber, direklerin devrilmesi, pervanelerin kopması ya da pervanelerde meydana gelen buzlanmaların oluşturduğu dev buz parçalarını etrafa saçılmaları gibi “kazaların” oldukça yaygın olduğu, farklı  coğrafyalarda ki örneklere bakılarak görülebilir.

Rüzgarda elektrik elde eden pervaneler dönerken dalga boyları yüksek sesler çıkarmaktadır. Bu seslerin bir bölümü işitilebilir uğultular iken büyük bir bölümü de insanın işitme aralığından dışarıda, ancak maruz kalındığında huzursuzluk verecek cinstendir. Bu yüksek dalga boylu ve düşük frekanslı dalgaların uzun ve kısa vadede açığa çıkardığı zararlar henüz tümüyle tespit edilememiştir.

Rüzgarın döndürdüğü paneller türbindeki çok güçlü bir mıknatısın dönmesini sağlayarak mıknatısın oluşturduğu manyetik alanın da yörüngesini sürekli değiştirir. Dönen mıknatıs, etrafındaki kablolarda bir elektrik akımı meydana getirir. Kayda değer bir elektrik akımı oluşturabilmek için ya paneller çok hızlı dönmeli ya da mıknatıs çok kuvvetli olmalıdır. Rüzgarın panelleri döndürme gücü belli bir sınırda olduğundan bu mıknatıs olabildiğince güçlüdür. İşte bu denli kuvvetli bir mıknatısın oluşturduğu elektromanyetik alan, etkileşim içinde olduğu alandaki birçok maddeye etkide bulunacaktır. Buna bağlı olarak etki alanında kalan tüm varlıkların kimyasal ve genetik yapısında değişiklikler meydana getirecektir. Elektromanyetik dalgalara maruz kalmak kanserin birincil nedenidir.

Göçmen kuşlar çok uzun mesafeleri katettiklerinden bünyelerindeki enerjiyi en verimli şekilde kullanabilmek için kendilerini büyük rüzgar akımlarına bırakarak daha az kanat çırparak göç ederler. Bu büyük rüzgar koridorları aynı zamanda göç yollarıdır. Rüzgardan elektrik elde eden santraller de hızlı dönmeleri istendiğinden bu rüzgar koridorlarına kurulurlar. Göç yollarında karşılarına çıkan bu dev pervanelere kapılan göçmen kuşların büyük bölümü bu pervanelerin kendilerine çarpmasıyla parçalanarak ölmektedirler.

Rüzgarlar hareket eden bir hava kütlesi olmalarının yanı sıra beraberlerinde nem ve sahip oldukları sıcaklık dolayısıyla ısı (bu ısı, gideceği yere göre soğuk ya da sıcak olabilir) da taşırlar. Yavaşlayan rüzgarlar, doğal hedeflerine ulaşamadıklarından iklim değişikliğine neden olurlar.

Temiz enerji mi? Bir de Yerellere Sorun!

Elbette bütün bunlara rağmen, kapitalistler rüzgar enerjisinin “temiz” enerji olduğu iddialarını sürdürürler. Bunda şaşırılacak bir şey yok! Fakat bu alanda mücadele verdiğini söyleyen kimi Stk ve kurumların,  nükleer enerjinin alternatifiymiş gibi bu “kaynakların” savunuculuğuna geçmesi düşündürücüdür. Birincisi, biz yaşam savunucularının kapitalizmin enerji ihtiyacını karşılamak gibi bir kaygısı olmamalıdır. İkincisi, rüzgar enerjisinin propagandası bu işi yapan şirketlerden daha hararetli bir şekilde yapan stk ve kurumların niyeti sorgulanmalıdır. ( bkz. “Rüzgar da Güneş de Kapitalizme Yetmez” ve “Yeni Nesil truva Atları ve Fon Döngüsü” Patika 1. Sayı)

Bizler, rüzgar ve güneş enerjisi gibi “sürdürülebilir” olduğu söylenen enerjilerin, aslında pek de temiz olmadığını ilk defa gündem edenlerdeniz. Fakat bu fikirleri ilk ortaya attığımızda “kimi “sürdürülebilirciler” iddialarımızı maksatlı olarak görmezden gelmiş, propagandalarına kaldıkları yerden devam etmişlerdir. Fakat bugün görülüyor ki, uygulanmaya başlayan RES projeleri, kuruldukları yerlerde canlı yaşamını ciddi anlamda tehdit etmeye başlıyor. Özellikle İzmir çevresinde Karaburun, Çeşme, Urla’nın da içinde olduğu yerleşimlerde, halk yaşadıkları yerleri talan eden Res’lere karşı direnişler örgütlemeye başlamışlardır. Yukarıda bahsettiğimiz sıkıntıları birebirde yaşayan bölge halkları, tribünlerin arıcılık ve hayvancılığı da tehdit ettiği hatta İzmir – Karaburun çevresinde yok oluşun eşiğine getirdiğini belirtmişlerdir. Ayrıca, bu tribünlerin kurulmaya başlandığı Trakya, kıyı Ege ve Antakya çevresinde, yerellerin bu konudaki rahatsızlıkları git gide yükseliyor.

Elimizde böylesine bir tablo varken hala rüzgar enerjisini savunuyor olmak, kapitalistler için olmasa da bu alanda çalışan birey ve kurumlar için en iyi tabirle talihsizliktir. Üstelik, Sinop’ta, Mersin’de Nükleere, Karadeniz’de HES’lere karşı çıkarken, bugün bu tribünlerden kaynaklanan tehlikelerle yüz yüze olan bölge halklarının içinde oldukları durumu anlamazlıktan ve duymazdan gelmek ise tam anlamıyla iki yüzlülüktür.

Özgür Erdoğan – Patika Dergisi 2. Sayı

Dipnotlar:

http://www.sarantalikoylum.com/index.php?option=com_content&view=article&id=586:res-e-yen-kurban-kofcaz&catid=48:manset-haberler&Itemid=182

http://www.windturbinesyndrome.com/img/Turkish-final.pdf

http://cozumekoloji.com/index.php/blog/87-ruezgar-enerji-santralleri-ve-kuslar/110-ruezgar-tuerbinleri-bazi-kus-ve-yarasa-populasyonlarini-tehdit-ediyor-arastirmacilar-goekyuezuenue-yaban-hayati-icin-daha-guevenli-hale-getirmenin-yollarini-ariyor

http://www.yuksekovaguncel.com/teknoloji/karaburunda-resler-yasami-tehdit-ediyor-h60907.html

http://meydangazetesi.org/elestiri/2013/08/ruzgar-da-gunes-de-kapitalizme-yetmez/