Yazılar

Suyun Boru İçine Hapsi HES

Basitçe tanımlarsak, hidroelektrik santraller, yüksekteki suda bulunan enerjiyi, suyun aşağı düşüşünde elektrik enerjisine dönüştürme tesisleridir. Bu işlem bazen bir vadide akan akarsuyun önüne örülmüş duvarla suyu tutan bir baraj yoluyla; bazen de bir dağın yamacından akıp giden derenin boru içine hapsedilmesiyle gerçekleştirilir. Yeryüzüne çıkarılan kömür ve petrol gibi fosil yakıtların yakın zamanda tükeneceği endişesi kapitalizmi…

5 dakika okuma

Zehirli Gaz Borsası – KYOTO PROTOKOLÜ

“Sürdürülebilir bir kalkınma için yenilenebilir enerji” söyleminin içeriğini gerçek manada incelemek, bugün Kyoto Protokolü ile karşımıza çıkan, ancak önümüzdeki süreçlerde bu ve benzeri birçok anlaşma ve bu anlaşmaların ‘imzalanması’ için verilecek olduğunu bildiğimiz suni mücadeleleri yorumlamak açısından, oldukça önem taşımaktadır. 1992’de Rio de Janeiro’da (Brezilya) gerçekleştirilen Dünya Zirvesi’nde kabul edilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve…

11 dakika okuma

Kapitalizmin Enerji İhtiyacına “Çevreci” Bir “Alternatif”

Kapitalizm doğası gereği dokunduğu her şeyi bir üretim nesnesine çevirme eğilimindedir. Bir kapitalist bir elma ağacına baktığında orada bir ağaç değil, bir kaç kutu elma suyu, o elmaları toplayan işçiler/makineler, o elmaların işleneceği fabrikalar, elma suyunun raf ömrünü arttıracak kimyasallar ve nihayetinde tüm bu süreçlerin işleyebilmesini sağlayacak olan enerjiyi düşünür. Bir kapitalist için konu enerji…

3 dakika okuma

DiKKAT! AB Yasası

Yağmurun altında ıslanmak de dereye girip serinlemek de suç olabilir 1972’de Meadow ve arkadaşlarının hazırladığı “Büyümenin Sınırları” isimli çalışma, ekonomik büyümenin ilk kez bir sorun olarak ortaya konulduğu çalışmaydı. Ekonomik büyümenin yavaşlatılması ve az gelişmiş coğrafyaların kalkınma mitinden vageçmesi gerektiği yaklaşımı, bu araştırmanın temelini oluşturuyordu. Benzeri çalışmalarda, ekonomik büyüme diye ifade edilen sürecin, aslında kapitalizm…

15 dakika okuma

Yenilenebilir Enerji Sürdürülemez Yaşam

Yaklaşık 300 yıldır kapitalist sömürünün birebir öznesi haline gelen doğa, insanın bitmek bilmeyen enerji açlığının mağduru olarak küresel alarm veriyor. Kapitalizm bir yandan insanı doğadan ayrıştırarak her birini daha ‘verimli’ sömürmeyi başarmışken bir yandan da sömürüsünü daha uzun erimli sürdürebilmek için ‘çevreci’ yöntemler geliştirmeye çabalıyor. Tüm bunların karşısında yaşam için direnenlerin sesi, doğanın katline ferman…

7 dakika okuma

Uluslararası Su Şebekesi

2009’dan beri iki kez İstanbul’da toplanan uluslararası su kongrelerini sadece medyadan, örneğin NTV’nin Yeşil Ekran programından izlediyseniz, bu kongrelerin sanki “su kaynaklarını” korumak için çalıştığını düşünmüş olabilirsiniz. Verilen demeçlerden duyduğunuz kadarıyla, uzmanlar ve bürokratlar durumun ne kadar vahim ve de acil olduğunu anlatmış, politikacıları ve şirketleri ikna etmiş, onlar da hizmet aşkıyla bir an önce…

5 dakika okuma

Bilimsel Sosyalizmden Ekososyalizm Çıkar mı?

1960’lı yıllarda SSCB Devleti’nin Kazakistan ve Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri’ndeki pamuk üretimini artırarak dünya pamuk pazarında kapitalist rakiplerine üstünlük sağlamak istedi. Sovyet bilim insanlarının, yapılacak müdahele sonrası Aral Gölü’nün kuruyacağını rapor etmesine rağmen, Politbüro Seyhun ve Ceyhun nehirlerinin sularının, pamuk tarımı yapılacak arazilere yönlendirilmesini onayladı. Dünyanın en büyük 4. gölü olan Aral Gölü, kendine akan…

12 dakika okuma

Yeni Nesil Truva Atları ve Fon Döngüsü

Truva kentine hediye edilen atın hikayesi, Yunan mitolojisinin en bilinen hikayelerindendir. Hikayede, Truva kenti on yıldır Yunan ordusunun kuşatması altındadır. Bu sürede başarılı olamayan ordu, tahtadan devasa bir at yapar ve geri dönmek üzere çadırlarını yakarak, denize yelken açarmış gibi yapar. Geride bıraktıkları bir asker de Truvalılara, Yunan ordusunun bu atı kazasız belasız eve dönmek için Tanrıları…

12 dakika okuma

Yaşamı Yok Eden Enerjilere Hayır!

Çernobil katliamının 28. yıldönümünde, yaşam savunucuları Kadıköy Boğa’dan yürüyerek bir basın açıklaması yaptılar. Eylemde “Nükleere inat yaşasın hayat”, “Katil Çernobil, bu kaçıncı ölüm” sloganları atılırken, nükleer santrallerin yanı sıra hidroelektrik, termik, rüzgar tribünleri gibi diğer enerji santrallerinin de yaşamı yok ettiği vurgulandı. Ayrıca devletlerin nükleer enerjiyi savaş amaçlı kullandığına da dikkat çekilerek “Savaşçıl, barışçıl nükleere…

5 dakika okuma

Çernobil’in 28. Yılında Unutmamak Unutturmamak İçin

Yaşam Savunucuları Mücadeleye Çağırıyor Üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen Çernobil nükleer katliamının etkileri halen sürüyor. Karadeniz başta olmak üzere Asya ve Avrupa kıtalarının tamamında yüksek oranda artış gösteren kanser vakaları, ölü ve sakat doğumlar bu katliamın yalnızca insanlar üzerindeki etkilerini göstermektedir. Bölgeden apar topar uzaklaştırılan insanların ardından geride kalanlar için yalnız yaşam değil ölüm de…

2 dakika okuma