Berkin Uyumuyor

berkin

Yunanistan devleti beş sene önce ekonomik kri­ze karşı isyan sürecinde kar­deşimiz Alexis’i katil polisin silahından çıkan bir kurşunla öldürdü. Krize karşı isyan Ale­xis isyanına dönüştü ve tüm Yunanya adeta alev alev yan­dı. Yunanya’ daki yoldaşlarımız tüm dünyaya bu isyanın yeni bir yüzyılın başlangıcı olduğunu söylediler.

Tüm dünya Yunanya isya­nını seyrediyor, Yunanis­tan devleti ise; iktidarını kay­betme korkusuyla tüm gücüyle saldırdıkça saldırıyordu. Sal­dırılara karşın isyan genişliyor Yunanya’nın sınırlarını aşıyor­du. Dünyanın her yanından da­yanışma eylemleri yapılıyordu. İşte tam bu sırada, bizler de burada, İstanbul’da karşılamış­tık isyanı. Kardeşimiz Alexis’i dayanışmayla kucaklamış, onu unutmayacağımızı haykırmak için sokaklara çıkmıştık. Taksim İstiklal Caddesi’nde bulunan Yunanistan Konsolosluğu’ nun önünde toplanarak, kanı tem­sil eden kırmızı boyalı ampulle­rimizi fırlatmıştık konsolosluk binasına. Yaptığımız açıklama­da “İktidar kardeşlerimizi öldü­rüyorsa isyan kaçınılmazdır.” demiştik. Aynı süreçte, 16 ya­şındaki yoldaşımız Alexis için, mendil sattığı sırada zabıtalar­ca öldürülen Bülent Çalıkıran için, düşüncelerini eyleme dö­nüştüğü dergisini satmaktan suçlanarak tutuklanan, önce karakolda polislerce, sonra ce­zaevinde gardiyanlarca işken­ceyle öldürülen Engin Ceber için ve yaşadığımız coğrafyada devlet tarafından katledilen tüm kardeşlerimiz için yapmış­tık açıklamamızı.

Biz de 16-17 yaşındaydık ve taşıdığımız pankartı­mızda “Biz de 16 Yaşındayız” yazıyordu. Biliyorduk, devlet her yerde aynı katliamcı dev­let, polis her yerde aynı katil polisti ve onların adaleti, ada­letsizlikti.

İstanbul’dan başlayan ve bütün şehirlere yayılan Tak­sim Gezi isyanında, bir kez daha yaşadık bunu. Devlet ve devle­tin polisi; 14’ünde, 19’unda de­medi, kardeşlerimizi katletti. Ethem, Mehmet, Abdullah, Ali İsmail, Medeni, Ahmet ve halen direnen Berkin Elvan, gözlerini kaybeden onlarca kardeşimiz, tutsak düşen yüzlerce kar­deşimiz… Rant dönüşümüne karşı koyan kardeşlerimiz kat­lediliyordu. Kardeşimiz Hasan Ferit’i i se r ant ç eteleri k at­letti. Devlet’in katlettiği kar­deşlerimiz, isyanlarımızda kara bir yas oldular. Ancak yasımız, öfkemizi daha da pekiştirdi. Ya­sımızla artan öfkemizin karası elimizde bayrak oldu.

2008 yılında Yunanya’da olduğu gibi, 2013 yılında İstanbul’da cesur barikatlar ve mutluluk havai fişekleri, geceyi gündüz yapan yanan arabanın ateşi; yaşadığımız coğrafya için yeni bir yüzyılın başlangı­cıydı. İsyan’ın ilk gecesinden itibaren sokaklarda çatışanla­rın, barikatlarda bekleyenlerin uykusu yoktu. Heyecandan yü­rekleri kıpır kıpır olanlar uyuya­mazdı. Uyumayanların ayıklığı değil miydi günlerce ve gece­lerce devletin korkusu.

AVM’lerde yaşayanlar, AVM kapılarında buluşup poşetlerini dolduranlar, Taksi­min TC’ci turistleri dayanama­dılar uykusuzluğa. Eğlenmeye, çoşmaya gelenler eğlenceyle çoşarak gittiler. Yaşadıkları uyurgezer dünyaya yavaş ya­vaş döndüler. Bazısı tuvaleti bahane etti. Bazısı kürtleri. Bazısı siyasileri. Bazısı ihabet içinde tarafını değiştirdi. “Bu­rada faiz lobisi var” dedi. Yani kapitalizm uykusunu uyuyanlar uykularına döndüler.

Açken uyuyamayanlar kaldı isyanda, uyuya­cak yatağı olmayanlar. Rant­sal dönüşümde uyuyacak evi yıkılacak olanlar kaldı isyanda. Uyumadan kaldılar. “İki gün­dür beş dakika uyumadım” di­yen Abdullah Cömert’ler kaldı. Şimdi Berkin’i yaşatmak için uyutuyor ya doktorlar; tedavi­si için uyutuyorlar. Ama yinde içimden bir ses haykırıyor ade­ta “Berkin uyumuyor” O uyu­mayanlardan. O özgürlük için, adalet için uyumuyor. Şimdi rü­yalarında bile bir elinde taş, bir elinde eldivenle gaz fişeklerini atıyordur. Gazın içinde nefese nefese kalıp biraz dinlendikten sonra dönüyordur çatışmaya. Sokak gazdan bomboş kalınca ilk dönenler var ya işte onlar­dandır Berkin.

Şimdi uyuyanlara sesle­niyorum. Uyurgezerle­re; uyanın uyuduğunuz uyku­dan, feysbuk’tan twitır’dan, ayfondan, blekbery’den, börgırking’den, mek donalds’ tan, sınav, okul, dershane, üniversite kaygısından, kapi­talizmden devletten. Uyanın artık uykunuzdan, biraz özgür­lüğü yaşayın çünkü biraz da yaşasanız; kafanıza fişek bile gelse uyuyamazsınız. Tedavi için uyutsalar bile uyumazsı­nız. Berkin gibi…

Yüzünde peçe, elinde taş ve gözlerinde ışık Binlerce Berkin olmuş sokaklarda, hepimiz Berkin’iz iktidara!

Berkin’i dün sokakta gördüm;  suratında peçesi, elinde taşıyla. Dün dedi­ğim; geçen gün de arkadaşım Ankara Tuzluçayır’da görmüş barikatta. Bense Okmeydanı’nda. Oradan Kadıköy’e geçtik beraber. Kadıköy gazdı. Saatlerce so­kaklardaydık. Ara ara gördüm Berkin’i. Gaz gelince dağılıyorduk. Sonra Ankara’da, Ethem’in mahkemesinde her yer gaz dolunca taşı sallamış polise… Yani; Berkin uyumuyor.

Yazan : Abdulmelik Y – İnadına Dergisi 1.Sayı