“Gece İşçileri Çetesi” ve Marius Jacob


Size saatin kaç olduğunu sorduğunda, cüzdanınızı size hissettirmeden yürütmüş efsanevi bir hırsız Alexandre Jacob ya da bilinen adıyla Marius Jacob…
Jacob 29 eylül 1879’da Marsilya’da doğmuştur.11 yaşına kadar Marsilyada kaldıktan sonra yük gemileriyle bir çok liman gezmiştir.1896’da Marsilya’ya dönüp dizgicilik (Matbaada harf dizimi) yapmaya başlamıştır. Bu sırada Jacob, Kropotkin’in anarşist fikirleri ile tanıştı.Bu özgürlükçü düşünceler Jacob’u çok etkilemişti ve hemen yeni tanıştığı bu fikirler doğrultusunda eyleme geçme kararı aldı.
İlk eylemi seçimin yapıldığı gün seçim sandıklarına bomba koymak oldu.Bu eyleminin sonunda Jacob 6 ay hapis cezası aldı.Hapiste düşünceleri daha da derinleşen Jacob hapisten çıkınca hırsızlık yapmaya başladı.
1899’da başladığı hırsızlıkların ardı arkası kesilmedi. Genellikle kiliseler ve lüks otelleri hedef aldı.Bir keresinde kumarhanede usta bir oyunculukla oynadığı sara krizi geçiren hasta numarasıyla arkadaşı bütün kumar masalarını boşaltmıştı.Efsane büyürken,birinin gammazlaması sonucu yakalanan Jacob 5 yıl hapis cezası aldı. Ancak Jacob burada deli rölü yaparak akıl hastanesine tedaviye götürülmeyi başardı. Akıl hastanesindende kaçarak eylemlerine devam etti.

Jacob 12 kişilik bir çete kurdu.Çete büyük soygunlar yaparak “Gece İşçileri Çetesi” olarak nam salmaya başladı. Fransa demiryollarının gelişmeside çetenin ekmeğine yağ sürmüş oldu. Demiryolu üzerinde bir çok hırsızlık yaptılar ve haberleri avrupanın bir çok şehrine yayılmaya başladı. Çete genellikle zengin papaz,  hakim,  askerlerin evlerini soydu. Kamu hizmeti yapan doktorlara, mimarlara, yazarlara dokunmadı. Jacob eylemlerinde hiçbir zaman ateşli silah kullanmadı. Soyduğu lüks evlere düzenden intikam alan notlar bıraktı. Bir yargıcın evine “Barışı sağlayan yargıclara savaş açıyoruz” bir katedrale ise “Her şeye müktedir olan tanrı şimdi bul bakalım seni soyanları” notlarını bıraktı.
1900-1903 yılları arasında tam tamına 156 soygun yapan “Gece İşçileri Çetesi” topladıkları para ile çok rahat bir biçimde anarşist dergi ve bröşür basma imkanı buldular.

Çete 21 Nisan 1903 günü, Abbeville’de soygun yaparken tuzağa düşürüldü.Polislerin çeteyi yakalama anında Jacob’un arkadaşlarından biri polis memurunu silahla vurdu. Bu olayla birlikte “Gece İşçileri Çetesi” dağıldı. Jacob ve 23 arkadaşı ağır ceza mahkemesinde yargılandılar.
Dava sırasında Jacob hiçbir zaman ayağa kalkmadı, hakimle konuşurken şapkasını çıkarmadı ve yemin etmeyi reddetti. Jacob’un tutumu ve davaya çok sayıda polis ve gazetecinin katılması davanın büyük yankılar oluşturmasını sağladı. Gece işçileri çetesi artık bitmişti tüm üyeleri kodesi boylayacaklardı fakat efsane bir çığ gibi büyüyordu. Fransanın tüm kasabalarında, liman şehirlerinde Gece İşçileri Çetesi konuşuluyordu.

Dava esnasında Jacob yaptığı hırsızlıkları alaycı bir şekilde anlattı. Çetenin “mağdurları” bu ifadeler verilirken yüzleri kızararak davayı izliyorlardı. Jacobnun ifadeleri izleyiciler tarafından tepki alsada yaptıkları hırsızlığın varlıkların adil bir şekilde dağıtılması olarak tanımlaması ile birlikte izliyicileri kendi tarafına çekmeyi başardı. Jacob’un ajite edici konuşmaları sayesinde Çetenin yaptığı hırsızlıklar halkın gözünde meşru bir zemine oturmuştu. Tabiki bundan soylular, valiler, hakimler, polisler, devlet adamları çok rahatsız oluyorlardı.

Bu ilginç davayı izleyen muhabirler arasında Maurice Leblanc’de vardı. Daha sonra Jacob’un hikayeleri “kibar hırsız” Arsen Lüpen karakteri ile gazetede yazı dizisi olarak yayımlanmaya başlandı. Daha sonra 6 ciltlik kitap haline getirilerek piyasaya Arsen Lüpen olarak sunuldu.Arsen Lüpen’den etkilenen Peyyami Safa Cingöz Recai karakteri ile roman yazmıştır.

25 yaşındaki Jacob ömür boyu hapse mahkum edildi. 6 Ocak 1906’da Salut Adalarına gönderildi.
* (Salut adaları Şeytan Adası olarak bilinir 1852 – 1946 yılları arasında fransız mahkumlar için kullanılmıştır.)
Burada çok ağır şartlardaki hapishanede kalan Jacob gardiyanlıkların insanlıktan çıkıp ne kadar sadistçe davrandıklarını, jurnalcilerin (ispiyoncuların) ne kadar aşağılık olduklarını gördü. Hapishanede ceza hukuku ve felsefe yapıtları okudu, burada da kendini geliştirmeye devam etti. Tabi bu arada hapishaneden kaçma çabasıda devam ediyordu. Kayıtlara işlenmiş olan 17 kaçma teşebbüsü vardı ve bu hareketleri yüzünden tam 9 yıl hücre cezası almıştı.
Guyan zindanlarında yaşananların gündeme gelmesi üzerine Jacob taraftarları mahkemeye başvurdu.Jacob’un cezasında indirime gidildi.Jacob 25 yılını tutuklu bir biçimde geçildikten sonra 30 Aralık 1928’de serbest bırakıldı. İçerden çıktıktan sonra gezgin olarak satıcılığa başladı.
1937 yılında İspanya’da çarpışan anarşist yoldaşlarının silahlanması için elinden geleni yaptı. Yoldaşlarına maddi ve manevi destekte bulundu. 1952 yılında ilk kez biyografi yayınlanan Jacob Bois-Saint-Denis’teki külübesine çekilerek 2 sene burada yaşadıktan sonra 26 ağustos 1954 gününde ölmüştür.

Jacob yarattığı efsane ile birçok kültürde kendine benzer hayali kahramanların çıkmasına neden olmuştur. Günümüzde Jacob kimi zaman Cihangir’de göbeğiyle kaşar , kimi zaman Kadıköy’de çantasıyla karpuz , kimi zamanda Beşiktaş’ta bir kıyafeti , koltuk altında araklarken karşımıza çıkmaktadır.