Bizden Hızlısı Mezarda

-On dakikaya pizza çıkıyor bu arada kutu katla!

+Kutu mu? Ben kuryeyim.

-Boş durma, durma haydi haydi!

-Pizza çıktı haydi fırla!

+Daha yeni geldim bir tuvalete gireyim.

-Bu paketi yetiştir sonra girersin.

(sonra)

-Bu paketi de yetiştir, herkes serviste. Sonra girersin tuvalete.

Paketten dönünce

-Kola dökülmüş ortaya bir paspas atsana

+Paspas mı? İki dakika soluklanayım

-Zaten aylak aylak dolaşıyorsun motorla, daha ne dinleneceksin?

(Pizza 15 dakikada çıkar)

-Pizza geç çıktı, bunu 15 dakikada yetiştirmen lazım.

+15 dakikada oraya nasıl gideyim, ışınlanayım mı?

-Sen gidersin, yetişemezsen parasını almazsın, sıkıntı yok, maaşından kesmeyeceğiz ya.

(Yetişemezsin)

-Para nerede?

+Yok.

-Pizza nerede?

+Yok.

-Para nerede?

+Yok.

-Pizza nerede?

+Yok.

-Geç mutfağa! Yardım et bari orada işe yara.

(Maaşından kesilmez ama, işine yüklerler)

Bu hikayeler benim bizzat yaşadığım ya da iş arkadaşlarımın yaşayıp benim birebir şahit olduğum hikayelerden kesitler. Zaten hızlı olan fast-food sektöründe daha da hızlısını yetiştirmeye çalışan motor kuryelerin yaşadığı, hemen hemen hepimizin anımsayacağı diyaloglar…

Bizim için pizzayı erken götürmek bir beceri değil, işimizin normalidir. Arabaların arasından santim santim kıvrılmak, önümüze kırılan direksiyonlara aldırış etmeden geçip arkamıza bile bakmadan hedefe doğru hızla gitmek, gündelik rütinlerimizdir. Yağmur? Bizim için işe biraz daha hareket katmaktır sadece…

Kaza mı? Demirden korksak trene binmezdik tabi ki de.. Ama 3-5 pizza için, müşterinin soğuk yediği bir pizza dilimi için, vardiya müdürünün priminin azalması tehlikesi bulunduğu için; tehlikeye atılan bizlerin yaşamları oluyor.

Bazı pizza şirketleri dönemsel olarak kampanyalar çıkartıyor. “30 Dakikada pizza kapınızda”gibi.. Bu 30 dakika meselesinde şirketin söylediği gayet açık, pizzayı kurye yetiştiremezse pizza şirketten.. Kuryenin de hiçbir şekilde maaşından kesinti yapılmaz. Fakat filli durumda işler biraz anlaşmaların üzerine çıkıyor. Pizzayı iki üç kez yetiştireme; hemen bütün angarya işler sana yüklenir. Motosiklet üzerinden canını yeterince tehlikeye atmadığın için; kutu katlama, ortaya paspas çekme, ya da mutfağa yardıma geçme tam sana uygundur. Tabi eğer deneme süresindeysen hemen şutlanırsın, diğer şekilde bezdirerek şutlarlar zaten.

Ya da sen ışınlanmayı kabullenirsin…

Bu mesleği senelerce yapmak zor zanaat. Şanslıysan birçok kaza geçirmiş ve hala yaşıyor, motokuryeliğe devam ediyorsundur. Genelde bütün motokuryeler birbirine şanslı oldukları, kıl payı yırttıkları kaza hikayelerini anlatırlar. Biraz işler ters gittiyse, içeride kalan son maaşını yakınlarına teslim ederler. Verdikleri kask parçalanmış, gıcırdıyan frenler tutmamıştır; ama yine hata sendedir, tazminat falan imkansız…

140journos adlı sayfanın motokuryelerle ilgili çektiği bir video var. Bir motorkurye arkadaşımız sayfaya “”Motorkuryelerin sorununu anlatan bir çekim yapar mısınız? Bu sektörde birçok sorun var.” diyerek mesaj atıyor. 140journos bu video çekimini onaylayıp mesaj geri döndüğünde mesajı yazan kurye arkadaşımızın yakınları cevaplıyor, çünkü arkadaşımız servis sırasında geçirdiği kaza sonucu yaşamını yitirmiş…

Dedim ya şans… Peki ama ne için ? Dominos, Pizzahut, Little Caesars, Pizzabulls’un  patronları daha fazla kazansın diye mi? Ya da mahallenin köşesindeki dürümcüde asgari ücretle 11 saat; adisyon başına 0,75 kuruş aldığın para için mi? Peki çektiğin çile? Ne için? Köşem dürüm biraz daha iyi kazansın diye? Hızlı sektörün en hızlıları olan biz motokuryeler artık işimizi şansa bırakmasak mı? Ne dersiniz?

Samet Kılıç – Motorsikletli Kurye

GENÇ İŞÇİ DERNEĞİ