"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kadınların Vicdanının Sesi, Bu Kez Amed’den Yükseldi

Vicdani Retçi Kadınlar bugün, Mezopotamya Sosyal Forumu’nun son gününde, bir basın açıklaması yaparak vicdani ret açıklamaları gerçekleştirdi.
MSF’de gerçekleştirilen Vicdani Ret Buluşmasının ardından yapılan eylemde, daha önce İstanbul’daki bir eylemde vicdani ret metni okunan Sevgi Bedük bu kez metnini kendisi okurken; Muğla’dan Pelin Tezer’in yolladığı vicdani ret metni basınla paylaşıldı.

Bu eylemle birlikte bir kez daha savaşa karşı seslerini yükselten vicdani retçi kadınlar, “Bizler; devletin adaletinin peşinde değil, barışın ve yaşamın izindeki kadınlar olarak, toplu katliama kurban edilmiş Solin bebeğin katili ve bu katillerin onu meşrulaştıran elleri olmayı bugün bir kez daha Kürdistan topraklarından reddettiğimizi açıklıyoruz.” diyerek eylemlerini sonlandırdılar.

Pelin Tezer’in vicdani ret metni;

VİCDANİ REDDİMDİR !!!

Bir paket sigaranın üzerine bile “DİKKAT ÖLDÜRÜR” uyarısının yazıldığı günümüzde, sadece insanların telef olduğu değil, doğanın da büyük ve acımasızca hasar aldığı savaşa ve savaşın tüm yaptırımlarına kesinlikle karşıyım.

Kaldı ki, hayata henüz adım atmış, ömrünün en verimli yıllarını ve en değerli varlığı canını kaybetmek pahasına, gençlerin böyle bir zorunluluğa mecbur bırakılmaları birçok medeni dünya ülkesinde bir hak ihlalidir. Hele hele Türkiye’de bu hizmetin, keyfiyete göre zaman zaman “bedelli” alternatifinin olması, çitfe standarttır ve etik olarak da kabul edilebilir değildir. Bir şey satılık ise, onu almama hakkı da bakidir!
Ölüm riskinin olmadığı basit bir tatbikatta bile yörenin flora ve faunası büyük tahribat almaktadır. Özet ile, önce doğa sloganı ile her bireyin kendi kararını verme hakkına istinaden, tüm ideolojilerden bağımsız, VİCDANİ REDDİMİ açıklıyorum!

Sevgi Bedük’ün vicdani ret metni;

Ben Sevgi Bedük, 20 yaşında bir Kürt Kadınıyım.. Kürdistan topraklarında yaşanan savaştan sıyrılıp gelen insanlığın sesi olarak bizi ötekileştiren bu düzeni reddediyorum..!

Hayatın farkına vardığım andan itibaren T.C.’nin Kürdistan halkına uyguladığı sömürge ve savaşın içine düşmüş bulunmaktayım..!
Bir kadın olarak, tek görevi bakım hizmeti olan yardımcı güçler ordusu yaratmamı isteyen, toplumda etkisiz, ailede kimliksiz, yaşamda kişiliksiz hale getiren militarizmi; anarşist bir kürt kadını olarak reddediyorum..!

Uzun yıllardır bu topraklarda T.C. devletinin Kürdistan’da uyguladığı imha ve inkar politikalarını, öldürülen çocukları, yakılan bedenleri, kaybedilmiş hayatları görüyorum.. Bu savaşın öznesi olmak bir yana dursun bu kirli düzenin bir parçası olmayı reddediyorum..!

İçinde yaşadığımız politik süreçte barışa el uzatan annelerin feryat figanları içinde sınırlara bıraktıkları beyaz tülbentlerle birlikte bu kanlı savaşa bir son denilsin istiyorum..! Tüm düzen, insan canına kasteden bütün hiyerarşik sistemleri reddediyorum..! Aktif öznesi olduğum bu savaşta birincil dereceden etkilenen bir kadın olarak devleti ve onun hem adaletsiz hem de vicdansız olan hukukunu reddediyorum..! Ve ant olsun ki hiç bir toprak parçası daha değerli değildir insan kanından. Evet yaptığım devlet nezdinde bir suç, ben halkı askerden soğutuyorum..! Çünkü; Hayatlarımız çalınmadan, hayallerimiz buluşmalı..!