Çeviri – Anarşist Kadınlar https://kadinlarsokakta.org KADINLAR SOKAKTA Fri, 03 Jul 2020 10:16:40 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.7.2 https://kadinlarsokakta.org/wp-content/uploads/2019/03/cropped-ethel-32x32.jpg Çeviri – Anarşist Kadınlar https://kadinlarsokakta.org 32 32 Zapatista Kadınlar “Kadın Buluşması”na Çağrıyor https://kadinlarsokakta.org/2019/09/26/zapatista-kadinlar-kadin-bulusmasina-cagriyor/ https://kadinlarsokakta.org/2019/09/26/zapatista-kadinlar-kadin-bulusmasina-cagriyor/#respond Thu, 26 Sep 2019 18:59:06 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=2478 Tüm dünyada mücadele veren kadınlara:

Mücadeleci kız kardeş, compañera, kadın;

Seni olduğumuz kadınlar gibi selamlıyoruz, yerli ve Zapatistalar olarak. Muhtemelen İlk Buluşmamızı hatırlıyorsundur, yaşamamız gerektiği konusunda bir anlaşma yapmıştık. Her yaştan ve toplumsal konumdan kadının öldürülmesinin ve kaybedilmesinin sürdüğünü elbet görüyoruz. Kadın olduğumuz için öldürüldük ve kaybedildik, ve sonra bunun bizim hatamız olduğu ve giyinişimiz, yürüyüşümüz, belli saatlerde belli yerlerde dışarıda olmamız nedeniyle bu şeylerin gerçekleşiyor olduğu söylendi. Kötü hükümette hem erkekler hem de kadınlar hiç dışarı çıkmamız gerektiğini ima edecek saçmalıklar buyurdu. Bu zihniyete göre kadınlar evine kapatılmalı, dışarı çıkmamalı, eğitim görmemeli, çalışmamalı, keyif almamalı ve özgür olmamalı.

Kapitalist ve ataerkil sistemin kadın olarak doğduğumuz için bizi suçlu ilan eden ve şiddete, ölüme veya kaybedilmeye mahkum eden bir hakim gibi olduğunu açıkça görebiliyoruz.

Kız kardeş ve compañera, bunu kelimelere dökmek çok zor; bu adlandırılamayacak kadar büyük bir kötülük. Şimdi ona “femicide” (kadın cinayeti) veya başka bir şey diyorlar, fakat isim hiçbir şeyi değiştirmiyor, ölümler ve kaybedilmeler artmaya devam ediyor. Ve sonra katillerimiz ceza almadığında ve sadece kötü bahtımızın kurbanları olduğumuzu veya daha da kötüsü, belayı aradığımızı söylediklerinde tekrardan etkin bir şekilde öldürülmeyelim ve kaybedilmeyelim diye ailelerimiz, arkadaşlarımız ve yakınlarımız mücadele etmek zorunda kalıyor.

Kız kardeş, compañera, bu aşırı derece aptallık. Ayrımcılığa karşı evde, okulda, işte ve toplu taşımada hem tanıdıklarımıza hem de tanımadıklarımıza karşı ayrımcılık karşıtı mücadele ediyoruz ve üstüne üstlük buna bizim sebep olduğumuzu, ölmenin bizim hatamız olduğunu söylemek istiyorlar. Hayır, biz ölmüyoruz, biz tecavüze uğruyoruz, öldürülüyoruz, kesiliyoruz ve kaybediliyoruz. Bizi suçlayan herkes cinsiyetçi ve kadınlar dahi cinsiyetçi düşünce sergileyebilir.

***

Compañera, kız kardeş, İlk Buluşma’da yaşamak için bir anlaşma yaptığımız düşünülürse, şimdi bu anlaşmayı yerine getirmek için neler yaptığımızı veya yapmadığımızı değerlendirmek zorundayız.

Bu nedenle, Mücadeleci Kadınlar’ın İkinci Enternasyonal Buluşması için çağrı yapıyoruz; gündemimizde tek bir konu var: Kadına şiddet. Bu konuyu iki şekilde ele almak istiyoruz: Şiddeti kınamak ve katliamı durdurmak için neler yapacağımızı tartışmak. Bu yüzden, kız kardeş, compañera, öfkemizi hep beraber ifade edebilelim ve tüm dünyada başımıza neler geldiğini açıkça beyan edebilelim diye seni bizimle buluşmaya davet ediyoruz.

Biz bunun önemli olduğunu düşünüyoruz, çünkü acımızı dağıtmaya çabaladıklarını görüyoruz: Bir yerde tecavüze uğrayan bir kadından, başka bir yerde darp edilen bir kadından, ötede kaybedilen bir kadından, berikinde öldürülen bir kadından bahsediyorlar. Bunu, başka bir yerdeki herhangi bir kadının sorunu olduğunu, böyle bir şeyin bizim başımıza gelmeyeceğini, sorunun ciddi olmadığını ve kötü hükümetlerin sorunu çözeceğini düşünelim diye yapıyorlar.

Fakat bu doğru değil – Bizim ya da bize yakın birinin başına gelecek; bu ciddi bir sorun, çok ciddi bir sorun ve kötü hükümetler beyanlar açıklamak ve suçluları bulacakları konusunda ısrarcı olmak dışında başka hiçbir şey yapmayacak. Ama suçlu derken katilleri, tecavüzcüleri veya kaçıranları kastetmiyorlar; öfkeyle camları kıran ve heykellere yazılama yapan kadınları kastediyorlar.

İşte ataerkil kapitalist sistem böyle işliyor kız kardeş, compañera: Bir cam kırığı veya duvardaki bir yazılama bir kadının hayatından daha önemli. Bu böyle devam edemez.

Size yıllar önceki bir dönemi, ayaklanmamızdan ve kayıtsızlığa karşı savaştan öncesini, buradaki plantasyonlarda bir tavuğun bir kadından değerli olduğu zamanları anlatmak istiyoruz. İnanması zor mu? İşte zamanında öyleydi, plantasyon sahiplerinin kendilerine söyledikleri de buydu. Şimdiyse kırık bir cam ve yazılama yapılmış bir duvar nedeniyle sarsılıp dehşete kapılarak biz kadınlar hakkında çok daha kötü şeyler söylüyorlar. Hakikat şu; sadece tecavüze uğramıyoruz, öldürülmüyoruz ve kaybedilmiyoruz -bunların yaşandığı doğru-, aynı zamanda hiçbir şey yanlış değilmişcesine sessiz, itaatkar ve uslu durmayacağız.

Öyle mütemadiyen saldırıya uğradık ki bu durum sistem için iyi bir ticari iş haline gelmiş görünüyor: Daha fazla kadın öldürüldükçe, tecavüze uğradıkça, darp edildikçe veya kaybedildikçe daha çok kâr üretildi. Belki de bu yüzden kadına dönük savaşı durdurmuyorlar. Tüm dünyada her gün daha fazla kadının öldürülmesini veya kaybedilmesini ve sistemin sadece bwordpress hesaplarına dikkatini vererek sakince ve memnuniyetle ilerlemesini açıklamanın başka bir yolu yok.

Yaşarsak, suistimal edilmezsek ve gaddarca davranılmazsak ticari işler ziyanla sonuçlanacak olabilir mi? Görünüşe göre büyük kapitalistlerin kârının dünyada gaddarca davranılan kadınların sayısıyla artıp artmadığını, darp edilen, kaybedilen ve öldürülen kadınların sayısıyla onların milyonlarca dolarının, eurosunun veya başka bir kurdaki parasının denk düşüp düşmediğini incelemek zorundayız. Bunu şu nedenle söylüyoruz; çünkü sistemin sadece kâr marjını ne etkiliyorsa onu umursadığını çok iyi biliyoruz. Ayrıca sistemin savaş ve yıkımdan kâr elde ettiğini de biliyoruz. O yüzden ölümlerimizin ve acını çektiğimiz şiddetin kapitalistler için kâr edilebilir olduğunu ve yaşamlarımızın, özgürlüğümüzün ve huzurumuzun sisteme parasal kayıp olarak yansıdığını biliyoruz.

Bu nedenle gelmenizi ve ihbar etmenizi istiyoruz, bunu bir hakim veya bir polis memuru veya bir gazeteci için değil, sizi başka bir kadın, diğer kadınlar ve mücadeleci birçok kadın duysun diye istiyoruz. Böylece compañera, kız kardeş, acın tek başına sadece sana ait olmayacak, diğer ızdırapla birleşecek ve bu ızdıraptan doğan sadece büyük ve derin bir acı değil, aynı zamanda tohum işlevi görecek öfke olacak. Buralarda söylediğimiz üzere, eğer bu tohum örgütlenme ile ekilip biçilerse, böylelikle acı ve öfke direniş ve ayaklanmaya dönüşebilir, bununla birlikte kişisel olarak etkilenip etkilenmeyeceğimizi görmek için durmayı bırakıp, önce bize karşı şiddeti durdurmak, ardından kadınlar olarak özgürlüğümüzü kazanmak için bir şeyler yaparız.

Kadınlar, köylü kadınlar, yerli kadınlar ve Zapatistalar olarak bizim deneyimimiz budur. Barışı, özgürlüğü ve adaleti bize kimse vermeyecek. Mücadele etmek zorundayız kız kardeş ve compañera, özgürlüğümüzü kazanmak ve onu nihai Hükümdardan zorla almak için mücadele etmeliyiz.

Bu nedenle, kadına yönelik şiddete odaklanmamızın sadece onu kınamamız için değil, aynı zamanda bu suçları önlemek için ne yapmakta olduğumuzu, ne yapmış olduğumuzu ve ne yapabileceğimizi söyleyebilmemiz için olduğunu belirtiyoruz.

Kadınlar olarak mücadelenin birçok yöntem ve biçimine sahip olduğumuzu biliyoruz, çünkü sizi İlk Buluşma’da gördük ve dinledik. Bazılarının kendi yönteminin en iyisi olduğunu, diğerlerinin yöntemlerinin işe yaramaz ve yanlış olduğunu düşündüğünü biliyoruz. Herhangi bir anlaşma ile sonuçlanmasa dahi bu şeyleri müzakere etmek iyidir.

Fakat Zapatista kadınlar olarak bizim gördüğümüz sorun şu: Kimin kimden daha feminist olup olmadığını tartışmak ve müzakere etmek için hayatta olmamız gerekli. Ve gerçek şu ki bizler öldürülüyoruz ve kaybediliyoruz.

Bu yüzden bu buluşmaya davet tek bir konu hakkında: Kadına karşı şiddet ve iki ayrı kısmı; kınama ve bize karşı olan bu savaşı nasıl durduracağımıza dair öneriler. Hepimizin aynı yöntemle mücadele vereceği yönünde bir anlaşmaya varamayacağızdır; herkesin kendi yöntemleri, gündemleri ve coğrafyaları olduğunu biliyoruz. Fakat mücadelenin farklı biçimlerini dinlemek, bizim için neyin işe yarayabileceği ve yaramayacağına bakarak mücadelelerimizi şekillendirecek fikirler sunabilir.

Sistem acımızı, çaresizliğimizi, endişemizi ve etkisizliğimizi çığlıklarla sınırlandırmamızı tercih ederdi. İşte şimdi birlikte çığlık atma zamanı, fakat öfkeyle ve kızgınlıkla. Ve her birimiz kendi başına, dağılmış ve yalnız değil – ki böyle öldürüyorlar, kaybediyorlar ve bize tecavüz ediyorlar -, aksine kendi zamanımızdan, mekânımızdan ve yöntemlerimizden gelip buluşarak birlikteyiz.

Compañera ve kız kardeş, ya sadece acıdan çığlık atmayı öğrenmek yerine yeni bir dünyayı hayata getirecek çığlığı atmak için yöntemi, mekânı ve zamanı keşfedebilseydik? Bir düşün kız kardeş, compañera, vaziyet o kadar kötü ki hayatta kalmak için yeni bir dünya yaratmak zorundayız. Sistem gerçekte işte bu kadar kötü, yaşamak için kökünü kazımak zorundayız – biraz tamir etmemeli, yeni bir görünüm kazandırmamalı veya biraz daha düşünceli ve daha az kötücül olmamasını talep etmemeliyiz. Hayır. Yok etmek, kaybetmek ve geride hiçbir şeyi, külleri dahi kalmayacak şekilde öldürmek zorundayız. Biz durumu işte böyle görüyoruz compañera ve kız kardeş, ya sistem ya da biz. Ve kuralları biz değil sistem koydu.

Sizleri 26 Aralık 2019’daki başlayan bu buluşmaya davet edip, 27 Aralık, 28 Aralık ve son günü olan 29 Aralık’ta kalmaya çağırıyoruz.

Buluşma, “Komutan Ramona’nın Ayak İzleri” adını verdiğimiz Semillero’da, Tztoz Choj bölgesindeki “Sözcüklerimizin Hortumu” adlı Morelia Carakol’da [Salyangoz Kabuğu] düzenlenecek. Burası İlk Buluşma’nın da düzenlendiği yer.

Caracol’a doğrudan ulaşarak, burada isim etiketlerini ve program takvimini alacaksınız ve araçları sürecek compañeras seni iyi, normal veya nasıl olursa olsun herhangi bir erkeğin girişine izin verilmeyen gerçek Semillero’ya sizi ulaştıracak. Böyle derken şunu kastediyoruz, semillero dağlar tarafından çevrelendiğinden hiçbir erkek seni uzaktan dahi göremeyecek.

Yanlarında kendilerinin adına yanıt verecek kadınlar eşlik ediyorsa ve yapabilecekleri herhangi bir aptallığın sorumluluğunu ve mesuliyetini alan bir kadın varsa buluşma süresince erkekler Caracol’da bekleyebilir. Bu bölgeye “karışık” diyeceğiz. Diğer bir ifadeyle, kendilerini erkek ve kadın olarak tanımlayan herkes orada bulunabilir. Ayrıca semillero’da buluşmaya katılan bir Zapatista kadın komisyonu, ne olup bittiğini anlamaları için Caracol‘a giderek buluşmada neyin kınandığını söyleyebilir. Ve bir nebze olsun vicdan sahibi olacaklarını varsayarsak, bu erkeklerin diğer erkeklere giderek neyin söylendiğini, her şeyden önemlisi en mühim şeyi, yani onların anlamasını, iyi davranmasını veya bok edişlerine son verişini beklemeyeceğimizi, bunun yerine ilk olarak kendimizi savunmayı örgütleyeceğimizi ve sonra her şeyi, kelimenin tam anlamıyla HER ŞEYİ değiştireceğimizi anlatabilirler.

Bir şey daha compañera ve kız kardeş, İlk Buluşma’da iyi yapmadıklarımızı da gözden geçireceğiz. Bu yüzden bu buluşmayı aynı yerde düzenlemek istedik, çünkü hatalarımızı düzeltip düzeltemeyeceğimizi görmek istiyoruz.

İlk Buluşma’da fark ettiğimiz bir başka şey ise, kayıt ve program hazırlama sürecinde kayıt ve program hazırlamaya yardım edenlerin düşüncesine en uygun olan önerilere biraz iltimas geçildiği ve bazı kadın ve etkinliklerin dışlanmasıydı. Kayıt ve program hazırlamada çalışanların kendileriyle aynı düşünenlerin etkinliklerine öncelik tanıması nedeniyle bu durum yaşandı ve sonrasında diğerleri için zaman ve alan kalmadı.

Bunun tekrarlanmaması, bazı kadınların diğerlerinden daha değerli görülmemesi için yerli Zapatista kadınlar olarak, kayıt ve program hazırlama süreci dahil olmak üzere her şeyi kendimiz yapacağız. Bunu daha önce yapmadık, fakat daha önce araç sürücüsü de olmamıştık ve gördüğünüz üzere bunu yapmayı öğrendik. O yüzden batırabiliriz ve program eksiksiz bir şekilde işlemeyebilir, fakat bunun sebebi bizim gibi düşünen kadınları diğerlerinden daha fazla sevmemizden değil, öğreniyor oluşumuzdan kaynaklanacaktır.

Buluşmayı tamamen kendimiz düzenleyebilmemiz için şimdi bizler görevleri dağıtıp, düzenlemeyi yapıyoruz. O yüzden kayıt için e-posta gönderdiğinizde (nereye ve ne zaman göndermen gerektiğini ileri bir tarihte sana söyleyeceğiz), e-postanı okuyacak olanın, üyesiysen örgütünü, grubunu ve kolektifinin adını veya tek katılacaksan senin ismini not alanın yerli Zapatista kadınlar olacağından emin olabilirsin, ve seni listeye aldığımızı öğrenebilmen için bir yanıt göndereceğiz. Eğer e-postanda buluşmada yapmak istediğin bir şeyi yazarsan, onu programa koyacağız. Bu nedenle kaydını İspanyolca yollamanızı istiyoruz, çünkü dillerimiz Maya kökenine sahip ve biraz İspanyolca bilmemize rağmen diğer dilleri bilmiyoruz. Batırırsak ve ismini not etmemişsek endişelenme, çünkü buraya geldiğinde kayıt olabilirsin ve sana Mücadeleci Kadınlar’ın İkinci Enternasyonal Buluşması için isim etiketini veriyor olacağız.

Şimdi tarihi ve mekânı bildiğine göre, kendin gelecek şekilde veya başkasını göndererek veya neler olduğunu ve neler söylediğimizi bildirmek üzere birini görevlendirerek ayarlamalara başlayabilirsin. Uzaklarda olsan bile, mücadeleci kadınlar olarak bizim görevimizin size verdiğimiz küçük ışığın sönmesine izin vermemek olduğunu göreceksin. Küçük bir kıvılcımın ışık için değil, fakat lanetli ataerkil kapitalist sistemin tamamını yakıp kül etmek için olduğunu göreceksin.

Şimdilik bu kadar kız kardeş ve compañera. İleri bir tarihte kayıt e-postasını ne zaman ve nereye göndermen gerektiğini bildireceğiz. Şimdilik en önemli bilgilere sahipsin: 26, 27, 28 ve 29 Aralık 2019 tarihinde, İlk Buluşma’nın gerçekleştiği ve bu kelimeleri yazıp seninle kucaklaştığımız bu yerde, yani…

Güneydoğu Meksika’nın dağlarında,

Mücadeleci Kadınlar’ın İkinci Enternasyonal Buluşması için Zapatista Kadınlar Koordinatörleri

Selva-Fronteriza Bölgesi:

Marisol
, Yeni, 
Mirella, 
Neri, 
Yojari, 
Arlen
, Erica, 
Mariana, 
Mayder, 
Cleyde, 
Evelin, 
Alejandra and 
Nayeli

Chiapas Tepeleri Bölgesi:

Yessica
, Zenaida, 
Lucía, 
Teresa, 
Fabiola, 
Flor, 
Gabriela, 
Lidia, 
Fernanda, 
Carla and 
Ofelia

Selva Tzeltal Bölgesi:

Dalia
, Rosalinda, 
Marina, 
Carolina, 
Alejandra, 
Laura, 
Ana, 
Cecilia, 
Julia, 
Estefanía, 
Olga and 
Eloisa

Tsots Choj Bölgesi:

Gabriela, 
Elizabeth I, 
Maydelí I, 
Elizabeth II, 
Guadalupe
, Leydi, 
Lauriana, 
Aliz, 
Ángeles, 
Maydelí II, 
Jhanilet
, Fabiola, 
Mariela, 
Daniela, 
Yadira, 
Yolanda, 
Marbella, 
Elena and 
Elissa

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2019/09/26/zapatista-kadinlar-kadin-bulusmasina-cagriyor/feed/ 0
Zapatistalardan Dünyanın Dört Bir Yanında Mücadele Eden Kadınlara https://kadinlarsokakta.org/2019/03/01/zapatistalardan-dunyanin-dort-bir-yaninda-mucadele-eden-kadinlara/ https://kadinlarsokakta.org/2019/03/01/zapatistalardan-dunyanin-dort-bir-yaninda-mucadele-eden-kadinlara/#respond Fri, 01 Mar 2019 09:03:06 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=2282 Kime: Dünyanın dört bir yanında mücadele eden kadınlara

Gönderen: Zapatist kadınlar

Kız kardeşler, yoldaşlar!

Sizi haberdar etmek istediğimiz şey biraz üzücü; Mart 2019’da Zapatista topraklarımızda, İkinci Uluslararası Mücadele Eden Kadınlar Buluşması’nı yapamayacağız.

Yeni hükümetlerin daha önce açıkça yapacaklarını söylediği büyük kapitalistlerin mega projeleri ortaya çıktı. Maya Treni’nden, Tehuantepec Kanalı planından, ahşap ve meyve ürünleri için ağaç dikiminden bahsettiler. Ayrıca madencilik şirketlerinin ve büyük gıda şirketlerinin de topraklara gireceğini söylediler. Topraklarımızı metaya dönüştürerek biz yerli halkları yok etme girişiminde bir tarım planı da var. Carlos Salinas de Gortari’nin başarıyla tamamlayamadığı şeyi tamamlamak istiyorlar çünkü biz, onu isyanımızla durdurduk.

Bu projeler felakettir. Yalanlarıyla bunu ne kadar örtbas etmek istedikleri önemli değil. Gerçek şu ki onlar yerli halklara karşı her şeyi elde etmeye çalışırlar; topluluklarını, topraklarını, dağlarını, nehirlerini, hayvanlarını, bitkilerini ve hatta taşlarını bile. Yani onlar, sadece biz Zapatistalara değil, aynı zamanda yerli olduğunu söyleyen tüm kadınlara da karşıdır. Ve sonra erkeklere de karşıdır, ancak şimdi biz kadınlardan bahsedeceğiz.

Topraklarımızın artık bizim için değil, gelip yürüyüş yapacak, büyük otelleri, harika restoranları ve bu lükslere sahip olmak için gerekli işletmeleri olan turistler için var olmasını istiyorlar. Topraklarımızın, değerli ahşaplar, meyve ve su üreten çiftlikler; altın, gümüş, uranyum ve toprakta var olan, kapitalistlerin istediği tüm mineralleri çıkarmak için madenler haline gelmesini istiyorlar. Onurumuzu ayda birkaç kuruşa satmak için onların piyonları, köleleri olmamızı istiyorlar. Bu kapitalistler ve yeni hükümetlerde onlara itaat edenler, istediğimiz şeyin para olduğunu sanıyorlar.

Onlar bizim özgürlük istediğimizi anlayamazlar; sahip olduğumuz birazcık şeyi; fotoğrafsız, röportajsız, kitapsız, danışmansız, anketsiz, oy kullanmadan, müzeler ve yalanlar olmadan mücadele ederek kazandığımızı anlamazlar.

“Kalkınma” dedikleri şeyin bir yalan olduğunu, ilerlemeci ya da gerici dünyalarında dövülmeye, tecavüze uğramaya ve öldürülmeye devam eden kadınların güvenliğini bile gözetemediklerini anlamazlar. Siz bu kelimeleri okurken, bu ilerlemeci ya da gerici dünyalarda kaç kadın öldürüldü yoldaşlar, kız kardeşler?

Belki biliyorsunuzdur ama yine de size söyleyeceğiz: Zapatista bölgesinde uzun yıllar boyunca tek bir kadın bile öldürülmedi. Ama evet, onlar bizim geri kalmış, cahil, önemsiz olduğumuzu söylüyorlar.

Belki en iyi feminizm nasıldır bilmiyoruz, belki lügatın nasıl değiştiğini veya toplumsal cinsiyet eşitliğinin ne olduğunu bilmiyoruz. “Toplumsal cinsiyet eşitliği” dedikleri şey bile adil değil, çünkü sadece kadınların ve erkeklerin eşitliğinden söz ediyorlar. Biz bile, cahil ve geri kalmış insanlar olarak, ne erkek ne kadın olan, “otroas” dediğimiz ama onların kendilerine nasıl isterlerse öyle diyebildiği ve alay edildikleri, zulmedildikleri, şiddet gördükleri ve katledildikleri için saklanmadan oldukları gibi olma hakkını kazanmanın onlar için kolay olmadığı, ne erkek ne de kadın olan insanlar olduğunu iyi biliyoruz. Onları hala erkek ya da kadın olmaya mı zorlayacağız? Biz bu insanlara saygı duymazsak, bize kadın olarak saygı duymamalarından nasıl şikayet edebiliriz? Ama hey, belki de bu, başka dünyalardan bakış attığımız şeyler hakkında konuşmamız ve bunlar hakkında pek bir şey bilmememiz yüzündendir.

Bildiğimiz şey, özgürlüğümüz için savaştığımız ve şimdi özgürlüğümüzü savunmak için savaşmamız gerektiğidir, böylece büyükannelerimizin çektiği acı, kızlarımız ve onların kızları tarafından çekilmeyecektir.

Biz savaşmak zorundayız ki tarih tekerrür etmesin ve sadece yemek yaptığımız, dünyaya getirdikten sonra utanma, aşağılanma ve ölüm içinde büyüdüklerini göreceğimiz çocuklar doğurduğumuz o dünyaya geri dönmeyelim.

Biz aynı şeye geri dönmek için silahlanmadık. Biz 25 yıldır, turistlere, patronlara, ustabaşılara hizmet etmek için direnmiyoruz. Biz otel ve restoranlarda birkaç peso için yabancılara hizmet eden işçiler olmak için eğitim, sağlık, kültürün yaratıcıları olmayı bırakmayacağız. Önemli olan az ya da çok peso olup olmaması değil, önemli olan onurumuzun bir bedeli olmamasıdır.

Çünkü onların istediği bu, yoldaşlar, kız kardeşler; kendi topraklarımızda, topluluğumuzu yok etmelerine müsaade etmek için sadaka alan köleler haline gelmemizi istiyorlar.

Yoldaşlar, kız kardeşler!

2018 toplantısı için bu dağlara geldiğinizde, bize saygıyla ve bazen de hayranlıkla baktığınızı gördük, her ne kadar herkes bu şekilde gelmemiş olsa da. Bizi eleştirmeye gelen insanlar da olduğunun farkındayız. Dünyanın büyük olduğunu ve orada birçok düşüncenin var olduğunu, hepimizin aynı şeyi yapamayacağını bazı insanların anladığını, bazılarınınsa anlamadığını biliyoruz.

Ve şimdi bize, iyi ya da kötü bir şekilde emir verilen hizmetçiler ya da bazen el sanatları, bazen meyve ya da sebze, bazen herhangi bir ürününün ücreti için, kapitalist kadınların yaptığı gibi, pazarlık yapılan kimseler olarak üzüntü ya da acımayla bakmanızı istemiyoruz. Oysa bu kapitalist kadınlar alışveriş merkezlerine alışverişe gittiklerinde pazarlık yapmazlar, kapitalistlerin söyledikleri ücreti öderler ve hatta bundan keyif bile alırlar.

Hayır, yoldaşlar, kız kardeşler. Biz bu megaprojelere karşı her şeyimizle ve tüm gücümüzle savaşacağız. Eğer onlar bu toprakları ele geçirirlerse, bu Zapatistaların kanı ile olacak.

Bu yeni hükümet, kadın olduğumuz için, beklediğimiz şey iyi bir işveren ve iyi ücret olduğundan, patronlara ve ustabaşlarına boyun eğeceğimizi sanıyor ya da buna inanıyor.

Ama hayır, istediğimiz şey kimsenin bize tanımadığı özgürlüktür; kanımızla bile olsa savaşarak onu kazanırız.

Yeni hükümetin güçleri, paramiliterleri, milli muhafızları geldiğinde onları hürmetle, şükranla, neşeyle mi karşılayacağımızı sanıyorsunuz? Hayır, ne olursa olsun, onları mücadeleyle karşılayacağız ve Zapatista kadınlarının satın alınmadıklarını ve pes etmediklerini öğrenip öğrenmeyeceklerini göreceğiz.

Bundan sonrası artık güvenli değil, çünkü kapitalizmin her şey için saldırdığını ve ne pahasına olursa olsun her şeyi istediğini biliyoruz. Bunu yapacaklar, pek çok insanın onları desteklediğinin, zulmedebileceklerinin ve insanların yine de onları alkışlayacaklarının bilincindeler. Bize saldıracaklar ve bizi bitirene kadar, oy sayılarının iyi olup olmadığını görmek için anketlerini kontrol edecekler.

Biz bu mektubu yazarken paramiliterlerinizin saldırıları çoktan başladı. Daha önce olduğu gibi: PRI, sonra PAN, sonra PRD, sonra PVEM ve şimdi MORENA’dan geliyorlar.

Yoldaşlar, kız kardeşler!

Mücadeleyi bırakmayın. Bu kahrolası kapitalistler ve onların yaptıkları yanlarına kar kalan yeni hükümetleri bizi yok etse bile, siz kendi dünyanızda savaşmaya devam etmelisiniz.

Çünkü biz buluşmada, dünyanın herhangi bir köşesindeki tek bir kadın, kadın olmaktan korkmasın diye mücadele edeceğimiz konusunda anlaşmıştık. Orası da sizin köşeniz yoldaşlar ve kız kardeşler, Zapatista topraklarında bizde olduğu gibi, orada da şimdi sıra sizde.

Bu yeni hükümettekiler bizi kolayca yeneceklerini, az olduğumuzu ve başka dünyalarda bizi kimsenin desteklemediğini düşünüyorlar. Ama ne olursa olsun, yoldaşlar ve kız kardeşler, bir kişi kalsak bile, o kişi özgürlüğümüzü savunmak için savaşacaktır.

Ve biz korkmuyoruz, yoldaşlar ve kız kardeşler! 25 yıldan daha evvel kimsenin bizi görmediği, sonra da bizi şu ankinden daha az gördüğünüz zamanlarda korkmadıysak şimdi de korkmuyoruz.

Yoldaşlar, kız kardeşler!

Size verdiğimiz ateşi koruyun.

Sönmesine izin vermeyin.

Bizim ateşimiz burada kanımızla sönmüş olsa bile, hatta başka yerlerde de sönmüş olsa bile, kendi ateşinizi koruyun, çünkü zor zamanlardan geçsek de biz kimsek öyle kalmak zorundayız ve biz mücadele eden kadınlarız.

Hepsi bu, yoldaşlar ve kız kardeşler. Özet şu ki biz buluşmayı yapmayacağız.

Eğer kendi dünyanızda bu buluşmayı yaparsanız ve size Zapatistaların nerede olduğunu, neden gelmediğini sorarlarsa, onlara gerçeği söyleyin, Zapatist kadınlar olarak, kendi özgürlükleri için, kendi köşelerinde savaştıklarını söyleyin.

Yoldaşlarınıza ve kız kardeşlerinize iyi bakın.

Size Zapatistalar hakkında düşünmemenizi çünkü artık bittiklerini, artık Zapatista diye bir şey olmadığını söyleyebilirler.

Bizi mağlup ettiklerini düşündüğünüz zaman, size baktığımızı göreceksiniz ve içimizden biri habersizce yaklaşıp sadece siz duyun diye kulağınıza fısıldayacak: “Size verdiğimiz küçük ateş nerede?”

Güneydoğu Meksika dağlarından.

Zapatist Kadınlar, Şubat 2019.

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2019/03/01/zapatistalardan-dunyanin-dort-bir-yaninda-mucadele-eden-kadinlara/feed/ 0
Zapatistalardan Dünyanın Dört Bir Yanında Mücadele Eden Kadınlara Mektup Var! https://kadinlarsokakta.org/2019/02/17/zapatistalardan-dunyanin-dort-bir-yaninda-mucadele-eden-kadinlara-mektup-var/ https://kadinlarsokakta.org/2019/02/17/zapatistalardan-dunyanin-dort-bir-yaninda-mucadele-eden-kadinlara-mektup-var/#respond Sun, 17 Feb 2019 20:03:22 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=2082

Kime: Dünyanın dört bir yanında mücadele eden kadınlara

Gönderen: Zapatista kadınları

Kız kardeşler, yoldaşlar:

Söylemek ya da sizi haberdar etmek istediğimiz şey biraz üzücü, çünkü söyleyeceğimiz şu ki; bu Mart 2019’da, Zapatista topraklarımızda, İkinci Uluslararası Mücadele Eden Kadınlar Buluşması’nı yapamayacağız.

Yeni hükümetlerin daha önce açıkça yapacaklarını söylediği büyük kapitalistlerin mega projeleri ortaya çıktı. Maya Treni’nden, Tehuantepec Kanalı planından, ahşap ve meyve ürünleri için ağaç dikiminden bahsettiler. Ayrıca madencilik şirketlerinin ve büyük gıda şirketlerinin de topraklara gireceğini söylediler. Topraklarımızı metaya dönüştürerek biz yerli halkları yok etme girişiminde bir tarım planı da var. Carlos Salinas de Gortari’nin başarıyla tamamlayamadığı şeyi tamamlamak istiyorlar çünkü biz, onu isyanımızla durdurduk.

Bu projeler felakettir. Yalanlarıyla bunu ne kadar örtbas etmek istedikleri önemli değil. Gerçek şu ki, onlar yerli halklara karşı her şeyi elde etmeye çalışırlar, topluluklarını, topraklarını, dağlarını, nehirlerini, hayvanlarını, bitkilerini ve hatta taşlarını bile.

Yani onlar, sadece biz Zapatistalara değil, aynı zamanda yerli olduğunu söyleyen tüm kadınlara da karşıdır. Ve sonra erkeklere de karşıdır, ancak şimdi biz kadınlardan bahsedeceğiz.

Topraklarımızın artık bizim için değil, gelip yürüyüş yapacak, büyük otelleri, harika restoranları ve bu lükslere sahip olmak için gerekli işletmeleri olan turistler için var olmasını istiyorlar.

Topraklarımızın, değerli ahşaplar, meyve ve su üreten çiftlikler; altın, gümüş, uranyum ve toprakta var olan, kapitalistlerin istediği tüm mineralleri çıkarmak için madenler haline gelmesini istiyorlar.

Onurumuzu ayda birkaç kuruşa satmak için onların piyonları, köleleri olmamızı istiyorlar.

Bu kapitalistler ve yeni hükümetlerde onlara itaat edenler, istediğimiz şeyin para olduğunu sanıyorlar.

Onlar bizim özgürlük istediğimizi anlayamazlar; sahip olduğumuz birazcık şeyi; fotoğrafsız, röportajsız, kitapsız, danışmansız, anketsiz, oy kullanmadan, müzeler ve yalanlar olmadan mücadele ederek kazandığımızı anlamazlar.

“Kalkınma” dedikleri şeyin bir yalan olduğunu, ilerlemeci ya da gerici dünyalarında dövülmeye, tecavüze uğramaya ve öldürülmeye devam eden kadınların güvenliğini bile gözetemediklerini anlamazlar.

Siz bu kelimeleri okurken, bu ilerlemeci ya da gerici dünyalarda kaç kadın öldürüldü, yoldaşlar, kız kardeşler?

Belki biliyorsunuzdur ama tabii ki size bunu söyleyeceğiz: Zapatista bölgesinde uzun yıllar boyunca tek bir kadın bile öldürülmedi. Ama evet, onlar bizim, geri kalmış, cahil, önemsiz olduğumuzu söylüyorlar.

Belki en iyi feminizm nasıldır bilmiyoruz, belki lügatın nasıl değiştiğini veya toplumsal cinsiyet eşitliğinin ne olduğunu bilmiyoruz. “Toplumsal cinsiyet eşitliği” dedikleri şey bile adil değil, çünkü sadece kadınların ve erkeklerin eşitliğinden söz ediyorlar. Biz bile, cahil ve geri kalmış insanlar olarak, ne erkek ne kadın olan, “otroas” dediğimiz ama onların kendilerine nasıl isterlerse öyle diyebildiği, ve alay edildikleri, zulmedildikleri, şiddet gördükleri ve katledildikleri için saklanmadan oldukları gibi olma hakkını kazanmanın onlar için kolay olmadığı, ne erkek ne de kadın olan insanlar olduğunu iyi biliyoruz. Onları hala erkek ya da kadın olmaya mı zorlayacağız? Bu insanlar bunu yapmak istemiyorsa ve onlara saygı gösterilmezse bu işi başaramayız. Biz bu insanlara saygı duymazsak, bize kadın olarak saygı duymamalarından nasıl şikayet edebiliriz? Ama hey, belki de bu, başka dünyalardan bakış attığımız şeyler hakkında konuşmamız ve bunlar hakkında pek bir şey bilmememiz yüzündendir.

Bildiğimiz şey, özgürlüğümüz için savaştığımız ve şimdi özgürlüğümüzü savunmak için savaşmamız gerektiğidir, böylece büyükannelerimizin çektiği acı, kızlarımız ve onların kızları tarafından çekilmeyecektir.

Biz savaşmak zorundayız ki tarih tekerrür etmesin ve sadece yemek yaptığımız, dünyaya getirdikten sonra utanma, aşağılanma ve ölüm içinde büyüdüklerini göreceğimiz çocuklar doğurduğumuz o dünyaya geri dönmeyelim.

Biz, aynı şeye geri dönmek için silahlanmadık.

Biz 25 yıldır, turistlere, patronlara, ustabaşılara hizmet etmek için direnmiyoruz.

Biz, artık, otel ve restoranlarda birkaç peso için yabancılara hizmet eden işçiler olmak için, eğitim, sağlık, kültürün yaratıcıları olmayı bırakmayacağız. Önemli olan az ya da çok peso olup olmaması değil, önemli olan onurumuzun bir bedeli olmamasıdır.

Çünkü onların istediği bu, yoldaşlar, kız kardeşler, kendi topraklarımızda, topluluğumuzu yok etmelerine müsaade etmek için sadaka alan köleler haline gelmemizi istiyorlar.

Yoldaşlar, kız kardeşler:

2018 toplantısı için bu dağlara geldiğinizde, bize saygıyla ve bazen de hayranlıkla baktığınızı gördük. Her ne kadar herkes bu şekilde gelmemiş olsa da, çünkü bizi eleştirmeye gelen ve bize kötü bakan insanlar da olduğunun farkındayız. Fakat bu önemli değil, çünkü dünyanın büyük olduğunu ve orada birçok düşüncenin var olduğunu, hepimizin aynı şeyi yapamayacağını bazı insanların anladığını, bazılarınınsa anlamadığını biliyoruz.

Ve şimdi bize, iyi ya da kötü bir şekilde emir verilen hizmetçiler ya da bazen el sanatları, bazen meyve ya da sebze, bazen herhangi bir ürününün ücreti için, kapitalist kadınların yaptığı gibi, pazarlık yapılan kimseler olarak üzüntü ya da acımayla bakmanızı istemiyoruz. Oysa ki bu kapitalist kadınlar alışveriş merkezlerine alışverişe gittiklerinde pazarlık yapmazlar, kapitalistlerin söyledikleri ücreti öderler ve hatta bundan keyif bile alırlar.

Hayır, yoldaşlar, kız kardeşler. Biz bu megaprojelere karşı her şeyimizle ve tüm gücümüzle savaşacağız. Eğer onlar bu toprakları ele geçirirlerse, bu Zapatistaların kanı ile olacak.

Bugüne kadar düşündüğümüz şey buydu ve öyle yapacağız.

Bu yeni hükümet, kadın olduğumuz için, beklediğimiz şey iyi bir işveren ve iyi ücret olduğundan, patronlarımız ve onların ustabaşılarına itaatkar biçimde çarçabuk başımızı eğeceğimizi sanıyor ya da buna inanıyor.

Ama hayır, istediğimiz şey kimsenin bize tanımadığı özgürlüktür, fakat biz, kanımızla bile olsa savaşarak onu kazanırız.

Yeni hükümetin güçleri, paramiliterleri, milli muhafızları geldiğinde, onları hürmetle, şükranla, neşeyle mi karşılayacağımızı sanıyorsunuz?

Hayır, ne olursa olsun, onları mücadeleyle karşılayacağız ve Zapatista kadınlarının satın alınmadıklarını ve pes etmediklerini öğrenip öğrenmeyeceklerini göreceğiz.

Bundan sonrası artık güvenli değil, çünkü kapitalizmin her şey için saldırdığını ve ne pahasına olursa olsun her şeyi istediğini biliyoruz. Ve bunu yapacaklar, çünkü pek çok insanın onları desteklediğinin, zulmedebileceklerinin ve insanların yine de onları alkışlayacaklarının bilincindeler. Bize saldıracaklar ve bizi bitirene kadar, oy sayılarının iyi olup olmadığını görmek için anketlerini kontrol edecekler.

Biz bu mektubu yazarken paramiliterlerinizin saldırıları çoktan başladı. Daha önce olduğu gibi: PRI, sonra PAN, sonra PRD, sonra PVEM ve şimdi MORENA’dan geliyorlar.

Yoldaşlar, kız kardeşler:

Mücadeleyi bırakmayın. Bu kahrolası kapitalistler ve onların yaptıkları yanlarına kar kalan yeni hükümetleri bizi yok etse bile, siz kendi dünyanızda savaşmaya devam etmelisiniz.

Çünkü biz buluşmada, dünyanın herhangi bir köşesindeki tek bir kadın, kadın olmaktan korkmasın diye mücadele edeceğimiz konusunda anlaşmıştık,

Orası da sizin köşeniz yoldaşlar ve kız kardeşler, Zapatista topraklarında bizde olduğu gibi, orada da şimdi sıra sizde.

Bu yeni hükümettekiler bizi kolayca yeneceklerini, az olduğumuzu ve başka dünyalarda bizi kimsenin desteklemediğini düşünüyorlar.

Ama ne olursa olsun, yoldaşlar ve kız kardeşler, bir kişi kalsak bile, o kişi özgürlüğümüzü savunmak için savaşacaktır.

Ve biz korkmuyoruz, yoldaşlar ve kız kardeşler.

25 yıldan daha evvel kimsenin bizi görmediği, sonra da bizi şu ankinden daha az gördüğünüz zamanlarda korkmadıysak, şimdi de korkmuyoruz?

Yoldaşlar, kız kardeşler:

Size verdiğimiz ateşi koruyun.

Sönmesine izin vermeyin.

Bizim ateşimiz burada kanımızla sönmüş olsa bile, hatta başka yerlerde de sönmüş olsa bile, kendi ateşinizi koruyun, çünkü zor zamanlardan geçsek de biz kimsek öyle kalmak zorundayız ve biz, mücadele eden kadınlarız.

Hepsi bu, yoldaşlar ve kız kardeşler. Özet şu ki, biz buluşmayı yapmayacağız ve dolayısıyla katılmayacağız.

Eğer kendi dünyanızda bu buluşmayı yaparsanız ve size Zapatistaların nerede olduğunu, neden gelmediğini sorarlarsa, onlara gerçeği söyleyin, Zapatistaların kadınlar olarak, kendi özgürlükleri için, kendi köşelerinde savaştıklarını söyleyin.

Hepsi bu kadar, yoldaşlarınıza ve kız kardeşlerinize iyi bakın.

Size Zapatistalar hakkında düşünmemenizi, çünkü artık bittiklerini, artık Zapatista diye bir şey olmadığını söyleyebilirler.

Fakat bizi halihazırda mağlup ettiklerini düşündüğünüz zaman, size baktığımızı göreceksiniz ve içimizden biri habersizce yaklaşıp sadece siz duyun diye kulağınıza fısıldayacak: “Size verdiğimiz küçük ateş nerede?”

Güneydoğu Meksika dağlarından.

Zapatista Kadınları, Şubat 2019.

Spanish: http://enlacezapatista.ezln.org.mx/2019/02/11/carta-de-las-zapatistas-a-las-mujeres-que-luchan-en-el-mundo/

English: https://www.amwenglish.com/articles/letter-from-zapatistas-to-women-who-fight-all-over-the-world/

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2019/02/17/zapatistalardan-dunyanin-dort-bir-yaninda-mucadele-eden-kadinlara-mektup-var/feed/ 0
Our Freedom Is In Our Struggle https://kadinlarsokakta.org/2017/03/03/our-freedom-is-in-our-struggle/ Fri, 03 Mar 2017 07:53:37 +0000 http://kadinlarsokakta.org/a/?p=2027 ref-engIn women’s freedom struggle, discussion of “right to vote” goes back to 19th century, the time when “right to vote” campaigns were at their peak. Although “universal right to vote” has been imposed as a political reality from the time it was put in effect along with the West type of “liberal democracies” existing in many parts of the world; it is a subject of an ongoing discussion for us, women, who have been witnessing that liberal democracies have not brought about any kind of “freedom” and who are sure that it will never do.

When “right to vote” is presented on the basis of equality of woman and man, it will trap woman into a big delusion. Like many other subjects that liberal democracy puts under the scope of rights and freedoms, it presents a fait accompli, avoiding in depth discussion of theoretical and practical aspects of the subject, and an evaluation of the implementations with regards to the individuals who will exercise these “rights and freedoms”. This feature of liberal democracy is related to its state structure which will not let questioning of the political, economic and social mechanisms and will impose these mechanisms on individuals. As for the ones who question this state structure and its mechanisms have been labeled as opposing “equality of woman and man”.

The discussions related to women’s “right to vote” exist both in the past, and also today. Observing the discussions made during 19th century in the North America geography where these campaigns were at their peak, enables us not only to see the relationship between the mere “right to vote” and woman struggle, but also to think about concepts like woman as a political subject and political equality, which are part of the woman struggle.

The Struggle of “Right To Vote”

The fact which is discussed about “right to vote” campaigns during 19th century in North America, is the ideas that promoted this political demand. “Right to vote” campaigns aimed primarily to empower women inside traditional institution of marriage. And contrary to what one might guess, this movement was mainly middle class and conservative.

During the period when the campaigns were at their peak, conservative movements like American Temperance Society, Purity League, who thought they would get rid of social exorbitance by giving woman the right to vote. In other words, the aim was to “better preserve the social values” and “social purity” by giving woman the right to vote. The “woman” that is promoted here for the right to vote, was promoted through maternity inside the traditional social structure.

On the other hand, the right to vote were also supported by people who thought woman must be free from the oppression of the church and home. However, what made the movement grow and gain widespread support was the fact that the right to vote supporters wanted to vote to make herself “a good Christian, housewife and citizen of state”.

In a political environment like this, the discussion of “right to vote” becomes even more important. According to Emma Goldman, the right to vote campaigns distracted from the real struggle. She said the basic struggle could only be put up by reorganizing the society as a whole, by women creating free and meaningful lives for themselves.

At a time when the women struggle focused on “the right to vote”, anarchist women not only questioned the state structure, but they went further and questioned patriarchal family structure and social gender. They argued that the oppression of women was basically related with sex and fertility. They asserted that sexual factors were also used beside economical factors, to keep women under pressure.

Their conclusion was related with how the woman will be a political subject. Not through the ballot box; They defended that to become a subject, they needed to be politically, economically, psychologically and sexually independent from men and male-dominated institutions.

Being A Political Subject

Today, the agenda of referendum must also be questioned with respect to woman as a political subject. The historical background of the right to vote as a “gained political right” must be taken into consideration while questioning. Because;

The guiding of woman struggle towards joining the elections with the claim that voting will politicize us women is a delusion. This approach can neither be defined as a struggle against patriarchy, nor it will allow woman to make her case as a political subject through elector-elected relationship in the existing system which perpetuates patriarchy.
The claim that the woman, who is not allowed outside a mere “sub-heading” in the election propaganda, is “equal political subject”, is a big lie. Expecting a positive and result oriented change from a political mechanism identified with patriarchal system, is not realistic.

Patriarchy is one the basic constitutive dynamics in the political-social-economical mechanisms that we live in, and it is shaping society to full extent. Opposing this form of power is only possible through a struggle in entirety. Moves like referendum or election in order to be decisive over the organization of economical and political structure and the state mechanism, cannot create lasting solutions. Freedom of woman will not be realized by temporary measures taken by joining politics with state.

If the woman struggle is targeting a definite relation of domination and power, how can we talk about a political subject when the structures constructed by this relation of power are used? If patriarchy is one of the constitutive dynamics of this system, then opposing this form of relation is only possible through a politics in entirety.
When doing its politics, woman struggle will not try to make politics “in behalf of” women. The aim is to politicize and organize woman. It is not to use mechanisms that women will relinquish their volition.

The idea that people need to have equal opportunity is based on liberal political philosophy. It is this idea that suggests the need to change legislation prohibiting equal access of women to education, jobs and parliament. This, in fact, is nothing but aiming to compete inside the existing system. Thinking that woman and man will ever become equal in this mechanism, is baseless.

This fact is especially proven by the Western liberal democracies. “Gains” in the field of law, voting and employment neither changed the fact that the women are oppressed, nor they caused any improvements in this regard. If the key issue is the institutionalized social gender, the issue is not resolved until these institutions are abolished, it will only be made invisible.

What Are The Women Expecting From Referendum?

Women organizations have already started campaigning for the referendum. As do the majority of social opposition… Then, what are the women expecting from the referendum?

They are expecting to put an end to the omission of woman, harassment, rape, violence, war, massacres, extortion of all rights gained by women workers who are working for minimum wage and putting up union struggle, loss of all rights gained by women, depending lives and future of women to one person, the presidential system. But none of these expectations will end with a yes or no. None of these issues are the type of issues that can be resolved in the time frame of a referendum. Likewise, it will not be possible to prevent deepening of the existing issues by saying yes or no. The reason is that, in fact, state requires authority, hierarchy, domination, injustice and inequality. This is exactly the delusion that will be possessed by women organizations that squeeze upcoming International Women’s Day and even March 8 which is symbolized by the struggle, solidarity and organizedness of women, into “no” discourse in the current agenda of referendum.

It’s evident that woman freedom struggle will not benefit from this delusion. On the contrary, woman who thinks that she came closer to control, that she has an effect, will move away from daily realities. The delusion that she is getting rid of injustice, incarceration, poverty and deprivation that she is living, will cause her to feel confidence in the existing system because it’s “democratic”. The loss of this confidence is inevitable, even when the state has its most liberal and democratic image, when it’s shaken in no time by the state authority, domination and patriarchal structure.

Our volition, desire for a just and free world without gender, cannot be provided by mechanisms like elections or referendums. Our freedom and independence can only be realized by ourselves, as comrade Emma Goldman emphasized. “First, by asserting herself as a personality, and not as a sex commodity. Second, by refusing the right to anyone over her body; by refusing to bear children, unless she wants them; by refusing to be a servant to God, the State, society, the husband, the family, etc., by making her life simpler, but deeper and richer. That is, by trying to learn the meaning and substance of life in all its complexities, by freeing herself from the fear of public opinion and public condemnation. Only that, and not the ballot, will set woman free.”

]]>
Kadınlar Mücadeleye Çağırıyor https://kadinlarsokakta.org/2015/03/06/kadinlar-mucadeleye-cagiriyor/ Fri, 06 Mar 2015 14:46:30 +0000 http://kadinlarsokakta.org/a/?p=1971 womensprotestDünyanın bir ucundan bir ucuna ezilen kadın, dünyanın bir ucundan bir ucuna direnen kadın, dünyanın bir ucundan bir ucuna dayanışmayı yükseltecek olan kadın. Meydan Gazetesi olarak, dünyadaki ve coğrafyamızdaki anarşist örgütlerden kadınların, kadın mücadelesi ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü üzerine yazdıkları ve bizlerle paylaştıkları dayanışma mesajlarını, biz de sizlerle paylaşıyoruz.

Kadın Mücadelesine Her Zamankinden Fazla İhtiyacımız Var – Black Rose Anarşist Federasyon – ABD

Ataerki kadınları (ve erkekleri) yiyen bir canavardır. Ataerkinin çirkin yüzü, Özgecan Aslan’ın vahşice katledilmesiyle ortaya çıktı. Canavarın yüzüne attığı çizikler, ona karşı savaşının vasiyetiydi. Bu canavarı başka yerlerde de bulabiliriz: “Çok şişman” olduğu söylenerek aşağılanan genç kızın yüzünde ya da işinden eve dönüş yolunda bir trans kız kardeşe çalınan ıslıklar. Bugün kadınların mücadelesine her zamankinden fazla ihtiyacımız var çünkü hayatta kalmak için tek seçeneğimiz bu. New York Black Rose’da, toplumumuzda ve günlük hayatımızda ataerkiyi yok etmeye odaklanan, MUJERES adıyla bir anarşist kadınlar kolektifi örgütlüyoruz. Yakında bedenlerimizi ve sokaklardaki güvenliğimizi güçlendirecek birçok kampanya başlatacağız. İstanbul’daki “Anarşist Kadınlar” bize derinden ilham verdi.

New York, ABD’den dayanışmayla….

Özgecan Aslan, Yaşıyor!

 

Bizleri tahakkümü altına alarak yok etmek isteyen iktidarın tüm biçimlerini reddediyoruz – MAKİ’li Kadınlar – Antalya

Sadece kadın olarak doğduğumuz için çalınıyor yaşamlarımız.

Evde baba, abi baskısı; okulda taciz kaygısı; sokakta tecavüz ve katledilme korkusuyla gasp edilmek isteniyor bedenimiz, kimliğimiz. Yalnız başına otobüse bindiği için katledilen Özgecan; sevgilisinin arabasına binmeyi reddettiği için saçlarından sürüklenen ve katledilen Hüsne; kocası tarafından doğranıp çöp kutusuna atılan Kübra; sevgilisinin evine gittiği için “ölmeyi hak ettiği” iddia edilen Münevver ve katledilen nice kadın isyanımızdır.

Bizler, MAKİ’li Kadınlar olarak, kadını bir meta haline getirerek tüketen kapitalizmi; kadını katleden erkeği koruyan, kadın katliamını aklayan devleti; yaşamın her alanında bizleri tahakkümü altına alarak yok etmek isteyen iktidarın tüm biçimlerini reddediyoruz.

Zapatistaların özgür komünlerinden, Brezilya’nın topraksız kadınlarından, Kobane’nin itaatsiz kadınlarından ve direnen nice kadından alıyoruz yeni bir yaşama olan inancımızı. Bizleri görünmez kılarak toplumsal yaşamdan silmek isteyen, katlederek yok etmek isteyen tüm iktidarlara karşı kolektif paylaşımlarımızı büyütüyor ve inancımızı örüyoruz.

Hayatlarımız çalınmadan hayallerimizi buluşturuyor, dayanışmayla isyanımızı büyütüyor ve özgürleşiyoruz.

 

Kadınların Mücadelesi, Devleti Son Zerresine Kadar Yok Etmektir – İşçi Dayanışma Hareketi’nden (WSM) Kadınlar – İrlanda

Anarşist hareket, iktidarın yıkılması ve herkesin tamamen özgürleşmesi için çabalar; bu da ancak kadınların mücadelesiyle gerçekleşebilir.

Toplumdaki tüm kadınlar bir grup muktedirin bir başkasıyla değişmesini istemeyecek kadar uzun süredir baskı altındadırlar. Erkek egemen sistem, erkeklerin kadınlar üstünde biyolojik üstünlüğünü iddia ederek ve bu iddia aracılığıyla toplumdaki elit kesimin diğerleri üzerindeki üstünlüğünü haklı göstererek toplumdaki hiyerarşiyi desteklemektedir.

Kadınların mücadelesi sistemden tamamen silkelenip kurtulmak, erkek egemenliğini, iktidarı ve böylece devletin kendisini son zerresine kadar yok etmektir. Toplumda bütünsel ve radikal bir değişime ihtiyacımız var; bu sadece kesişen pratiklerle olabilir, bu pratiklerin örgütlenme ve direniş biçimleri hepimizin sömürü ve baskıya farklı şekillerde maruz kaldığımızı ancak hepimizin ortak amacının eşit bir toplum yaratmak olduğunu gösterecektir.

Tüm İktidarları, Baskı Unsurlarını Ezip Geçene Kadar Birinin Mücadelesi Hepimizin Mücadelesidir – FAQ Kolektifi – Kıbrıs

Kıbrıs’taki FAQ Kolektifi (feminist, anarşist, kuir) olarak farklı etnik kökenden, milletlerden, renklerden, sınıflardan, cinsel eğilimlerden ve farklı kültürel arka planlardan gelen kadınların; birçok farklı şekilde tahakküm altına alındığını biliyoruz. Bu bakış açısıyla biz pek çok gerçekliğin, ezilme katmanlarının ve içinde yaşadığımız ataerkil toplum içinde verilen kadın mücadelesinin içine derinlemesine girebiliyoruz.

Biz, cinsiyetçiliğe dayalı şiddete bağlı olan cinsel kimliklerin yükselişine cevap vermek adına, kadın mücadelesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz.

Ataerki, kapitalizm ve devlet gibi sosyal, ekonomik ve politik kurumların insanları nasıl ezdiğini; ırkçılığı, sınıfçılığı, cinsiyetçiliği ve kadın düşmanlığını tekrar ürettiğini biliyoruz. Buna karşı, kolektif yaşam, öz yönetim ve dayanışma gibi ilkelerle, anarşist ilişki biçimlerini bugünden deneyimliyoruz.

Bizler, farklı coğrafyalarda, farklı biçimlerde yaşanan baskının, şiddetin ve kadın cinayetlerinin, aynı toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklandığının farkındayız. Bu yüzden de tüm iktidarları baskı unsurlarını ezip geçene kadar, her bir mücadeleyi kendi mücadelemiz biliyoruz.

Özgürlük, Kadının Özgürleşmesinden Bağımsız Gerçekleşemez – TAÇANKA’lı Kadınlar – Ankara

Kadın mücadelesine ihtiyacımız var çünkü;

– Bizler, ezilenlerle mücadele diye haykırırken biliyoruz ki ezilenin ezileni olan KADIN. Mesela patronun altında ezilen işçi, işçinin altında ezilen KADIN.

– Devrimci mücadelede yıllarca arka plana itilen KADIN.

– Ev içi emeği göz ardı edilen KADIN.

– Tek görevi “karılık” yapmak, ev temizlemek, çocuk bakmak olarak görülen yine KADIN.

– Üstüne başına, hareketlerine, bakışına dikkat etmesi gerektiği düşünülen KADIN.

– Dikkat etmediğinde tacizi, tecavüzü hak ettiği iddia edilen KADIN.

– Erkek devletin, patriyarkal kapitalizmin, dinin tahakkümüne, baskısına, otoritesine en çok maruz kalan KADIN.

KADIN! KADIN! KADIN! KADIN!

Bu yüzden özgürlük, kadının özgürleşmesinden bağımsız gerçekleşemez.

Kadın mücadelesinin asıl öznesi olarak biz kadınlar iddia ediyoruz ki,

“ÖZGÜRLÜK SAVAŞAN KADINLARLA GELECEK!”

 

Kadın hareketi yeniden güçleniyor – La Alzada – Şili

Kadınların ataerkiye karşı mücadelesi, sadece başımıza bela olan ahlaki muhafazakarlıkla yüzleşmek için değil; iktidar ilişkilerini ve iktidar sistemlerini anlayıp aşmak açısından da yaşamsaldır. Kadın hareketi yeniden güçleniyor, diktatörler ve neoliberal hükümetlerin dayattığı korku ve ataleti atarak sokaklara çıkmaya başlıyor. Bu yüzden, özgürlükçü bir örgüt olarak La Alzada, sendikal mücadele ve gençlik mücadelesinde, kadın mücadelesinin ve kadın örgütlerinin güçlenmesi için, öncelikle kadınların ayaklanmasının gerektiğini savunuyoruz.

 

*Çizen: Molly Crabapple

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 25. sayısında yayımlanmıştır.

]]>
KURAKLIĞIN GELİNLERİ KENYA’DA GİZLİCE SATILIYOR https://kadinlarsokakta.org/2011/08/20/kurakligin-gelinleri-kenyada-gizlice-satiliyor/ Sat, 20 Aug 2011 04:54:55 +0000 http://kadinlarsokakta.org/a/?p=685 ‘Bazı insanlar yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak için kız çocuklarını satıyorlar. Bu çok yaygın; ama insanlar bu konuda sessiz kalıyorlar.’
Kuzey Kenya’da uzun süren kuraklık, dul kalan Ahmed ve onun yedi çocuğu gibi birçok aileyi yiyecek ve su ihtiyaçlarını karşılamaları için şehrin varoşlarına itti.
İnsanlar umutsuz stratejileri için kısa süreli yardıma başvuruyorlar. Kenya’da 18 yaşın altında evlenmek yasaya aykırı; bu yüzden ‘kuraklığın gelinleri’ olgusu fısıldanıyor.
Dünya’nın bu kısmında çocuk evliliği olağandışı bir durum değil. Habaswein Somalilileri gibi birçok topluluk, genç kız çocuklarının namusunu ve bekaretini korumak için evliliğin önemli olduğunu düşünüyor.

Genç yaşta evlenmeyen kadınlar kusurlu ve ailelerine yük olarak görülüyor. Yerel bir toplum sağlığı çalışanı ‘Bizim kültürümüzde kızlar dokuz yaşında evlenir.’ diyor. Genç bir kız evlenmek istemediğinde ise, ailesi tarafından buna zorlanıyor.

Pastoralist topluluklar arasında, gelinin fiyatı olan çeyiz olarak, gelinin ailesine çiftlik hayvanı veriliyor. Yerel bir yardım çalışanı Abdi Issak ise ‘İnsanlar çeyiz eğer varsa ve her şey bol ise evlenirler’ diye belirtiyor.

Hayvanlar iyi beslenebildiğinde, bunu insanların yüzlerinden anlarsınız, yüzleri ışıldar; çünkü bu onların evine daha fazla yiyecek götürebileceği anlamına gelir. Fakat hayvanların çoğu Afrika’da 10 milyon insanı etkileyen kuraklık yüzünden ölüyor. Ve hayvan leşleri de bu kuraklığın manzarasına dahil oluyor..

168 Dolara Satılık

Şimdilerde küçük kızlar, yerele uygun bir şekilde yaklaşık 15.000 Kenya Şilin’ine(168 Dolara) satılıyor. ’Eğer çocuk zenginse, bu fiyat 50.000 Şilin’e (559 Dolara) kadar çıkabilir.’ diyor Ahmed.

Açlık, karşılıklı alıp satmaya dönüşüyor.

Bölge şefi ‘Bir anne, diğer çocuklarına yemek sağlayabilecek parayı almak için; 14 yaşındaki kızını okuldan alıp, yaşlı bile olsa, bir adama satacak.’ diyor.

Bazı ailelerin on çocukları var ve bu çocukları besleyebilmek gerçekten çok zor.

Bölge şefi, geçen yılki kuraklık başladığından beri yerel ilkokula kayıt yaptırma sayısının 350’den 210’a düştüğünü belirtiyor. ‘Açlık nedeniyle yüzün üzerinde okuldan ayrılma vakası yaşandı.’ diye belirtiyor şef.

Birleşmiş Milletlere göre, Kuzey Doğu Bölgesi’nde beş kız çocuğundan yalnızca biri okula gidebiliyor.

Yardım ajansı World Vision 3060 çocuktan 400’ünü takip etmenin mümkün olmadığını belirtiyor. Bazı aileler çocuklarını,onları besleyip-bakabilecek akrabalarının yanına yolluyor. Bazıları ise evlerde hizmetçi olarak ya da büfelerde aşçı olarak çalışıyor.

World Vision’un yerel program menajeri Jacob Alemu, ‘Diğerleri ise ailelerinin kalan kısmının açlıktan ölmeyeceğinden emin olmak için evleniyor.’ diye belirtiyor.

(Çocuk evliliklerine ilişkin grafikler, videolar, hikayeler için childmarriage.trust.org sitesini ziyaret edebilirsiniz.)

]]>