Fotoğraflar – Anarşist Kadınlar https://kadinlarsokakta.org KADINLAR SOKAKTA Thu, 09 Jul 2020 15:43:11 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.7.2 https://kadinlarsokakta.org/wp-content/uploads/2019/03/cropped-ethel-32x32.jpg Fotoğraflar – Anarşist Kadınlar https://kadinlarsokakta.org 32 32 ”DEVLET BABA”NIN TACİZCİ OĞULLARI -Şeyma Çopur https://kadinlarsokakta.org/2020/07/08/devlet-babanin-tacizci-ogullari/ https://kadinlarsokakta.org/2020/07/08/devlet-babanin-tacizci-ogullari/#respond Wed, 08 Jul 2020 15:45:59 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=2947 Bursa’da bir kadın aynı iş yerinde çalıştığı erkek tarafından sözlü ve fiziksel olarak taciz ediliyor. Üstelik bu erkek iş yerinin müdürü pozisyonunda. Yaşanan tacizin ardından kadın mahkemeye başvuruyor, olayın peşini bırakmıyor. Mahkeme, erkek müdürün eylemini “cinsel saldırı” olarak değerlendiriyor ve erkeğe ceza veriyor.

Hayır, hayır, tabi ki böyle olmuyor. Tacizci müdür de olayın peşini bırakmıyor. E öyle kolay mı serde erkeklik varken, serde müdürlük varken? “Yanlış anlaşıldım.” diyor, “Kızım gibi görüyorum.” diyor, şöyle böyle diyor ve dava yargıtaya taşınıyor.

Yargıtay dosyayı değerlendiriyor. Aslında tacizci müdür kadına “Fıstık gibisin, çok güzelsin.” demiş, demekle kalmamış, kadının kalçalarına dokunarak fiziksel olarak da tacizi sürdürmüşken yargıtay müdürün eylemini “babacan bir tavır” olarak yorumluyor. Son anda bir hakim, müdür ve çalışan arasındaki hiyerarşik ilişkiye dikkat çekerek eylemin cinsel saldırı olarak değerlendirilmesi gerektiğinde ısrar ediyor ve karara şerh koyuyor.

Bu şerhle yetinenlere göre adalet yerini buluyor. Ama bu şerhin de aklımızdaki bazı sorulara yanıt olamadığı ortada. En önemli soru “Ya şerh olmasaydı?” Eğer şerh konulmuş olmasaydı ne olacaktı bu dava? Tacizci erkek kendini ve tacizini aklamış olacaktı şüphesiz. Kadın türlü sıfatlarla damgalanacaktı o iş yerinde, tabi orada çalışmayı sürdürebilirse… Ve en kötüsü, ‘’adaletinden zeval olunmaz’’ devletin kararıyla tacize uğrayan bir kadın kendi yaşadıklarından, kendisinden bile şüphe edecekti belki de. Kadınlara saldıran her erkek için türlü ‘’babacanlık’’ aklamalarıyla cezai indirimlerin mevcut olduğu devletin adaletsizliğinde, kadınlar hakkında verilen her karar pamuk ipliğine, şansa ya da erkek adaletin bir hakiminin şerhine bağlı.

Bu seferki olayın gündemleşmesi sayesinde, bugün yargıtay bir açıklama yapmak zorunda kaldı. “Babacan tavır” kararının tanık ifadelerine göre verildiğini söyledi. Tanık, olay anında kadının herhangi bir rahatsızlık ifadesi olmadığını gördüğünü, gülüştüklerini duyduğunu söylemiş. Yargıtay da buradan yola çıkarak cinsel saldırı olmadığına kanaat getirmiş. Peki taciz edildiğini söyleyerek mahkemeye başvuran kadının beyanı?

Madem tanık ifadesi kanaati değiştiriyor, öyleyse tanıklıklarımızdan bahsedelim biz de. Yaşadığımız sistemde kadınlar giydikleriyle, tavırlarıyla, yaşam biçimleriyle her zaman damgalanmaya, yaftalanmaya, yargılanmaya açık bir konumda bulunuyor. Kadın yaşadıklarını topluma açıklamayagörsün, hemen “Sen de niye böyle yaptın? Kendin kaşındın…” diye başlıyorlar. Hal böyleyken çalıştığı iş yerinde kendisinden yaşça büyük ve hiyerarşik olarak yüksekte bulunan bir erkeğin zorbalığına, şiddetine, “belli belirsiz” tacizine uğrayan bir kadının “halinden memnun” göründüğünün söylenmesi ne anlama gelir? Kadın rahatsızlık duyduğunu ve bunu belirttiğini ifade ediyorken olayı dışarıdan gözleyen birisinin tanıklığıyla kanaat getirilmesi neye denk düşer? Cevap, sayısız örnekle karşımıza çıkan, erkek devletin erkek adaletinde, adalet dedikleri adaletsizliklerde.

Diğer yandan kadınların yaşamın her an ve alanında sayısız kere tacize uğradığını kim inkar edebilir? Ancak öyle olağanlaşmış ki taciz kimileri için… Bakışlarını kadının üzerinden ayırmayan erkek de, sokak ortasında laf atan erkek de tacizci sayılmıyor kimilerince. Sanki kötü niyet taşımayan bir refleksmiş gibi bahsediliyor bu eylemlerden. Her gün yaşanan bu tacizleri görüp de görmeyen, duyup da duymayanların olduğu, hatta artık bunun olağanlaştırıldığı bir sistemde, tacizci müdürün eylemi de “babacan”laştırılabiliyor bir çırpıda. Nice babacan tavırlar biliyoruz değil mi Ensar’daki gibi ya da kendi çocuklarına cinsel işkence yapanlar gibi? Devlet babanın da “babacan” şekilde affettiği, unutturmaya çalıştığı “babacan tavırlar” bunlar.

Uzun sözün kısası, devlet baba ve babacan tacizciler el ele verip tacizi, tecavüzü, şiddeti aklamaya çalışıyorlar. “İyi” niyetleriyle, “belli belirsiz” dokunuşlarıyla, sıfatlarının ya da yaşlarının arkasına saklanarak… Babalığınızı da babacanlığınızı da istemiyoruz!

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2020/07/08/devlet-babanin-tacizci-ogullari/feed/ 0
Hayatımız Bizim Aileniz Sizin Olsun! https://kadinlarsokakta.org/2020/05/30/hayatimiz-bizim-aileniz-sizin-olsun/ https://kadinlarsokakta.org/2020/05/30/hayatimiz-bizim-aileniz-sizin-olsun/#respond Sat, 30 May 2020 15:26:07 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=2953 Devletin “İnfaz Yasası” adı altında meşrulaştırmaya calıştığı yasaya karşı Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu’nun çağrısıyla Kadıköy Rıhtım’da buluştuk.

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2020/05/30/hayatimiz-bizim-aileniz-sizin-olsun/feed/ 0
8 Mart 2020 “KADINLARA ÖZGÜRLÜK” https://kadinlarsokakta.org/2020/03/09/8-mart-2020-kadinlara-ozgurluk/ https://kadinlarsokakta.org/2020/03/09/8-mart-2020-kadinlara-ozgurluk/#respond Mon, 09 Mar 2020 15:24:00 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=2897 ‘’Özgürlük Benim, Yaşam Benim; Her Gün Benim ‘’ şiarıyla 8 Mart (dün) 14.00’da Kadıköy Kadın Buluşması’nda, akşam 19.00’da da Taksim Gece Yürüyüşü’nde buluştuk.

Kadıköy’de “Kadınlara Özgürlük” yazılı pwordpressrtımızla gerçekleştirdiğimiz yürüyüşümüzün ardından Beşiktaş İskelesi’nde yüzlerce kadınla biraraya geldik. Burada sloganlarımızla, ıslıklarımızla, halaylarımızıla erkek egemenlere ve onların erkek politikalarına karşı buradayız dedik. Kadın buluşmasının ardından, Gece Yürüyüşü için Taksim’e geçtik.

İstanbul Valiliği Taksim’de yapılacak 8 Mart Gece Yürüyüşü’nü engellemek amacıyla İstiklal Caddesi’ne çıkan tüm yolları kapatmıştı. Metrolar Taksim Durağı’nda durmadı, Füniküler hattı iptal edildi. İstiklal Caddesi’ne çıkan tüm sokaklar çelik bariyerlerle kapatıldı. Taksim ve çevresinde çok sayıda çevik kuvvet polisleri, TOMA ve zırhlı polis aracı konuşlandırıldı.

Ama biz kadınlar tüm yasaklara ve polis ablukasına rağmen çeşitli yollardan sloganlar atarak İstiklal Caddesi’ne yürüyüşe geçtik. Sıraselviler’deki İstanbul Kent Hastanesi önünde bulunan büyük bir kadın grubu polis tarafından sıkıştırıldı, Tarlabaşı tarafından İstiklal’e girmeye çalışan kadınlar da engellendi.
Yasak emrini veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “Kadınlar burada, Süleyman nerede?” sloganıyla tepki gösterdik.

Tophane’ye doğru yürüyen etraftakiler tencerelere vurarak bizlere destek verdi. Tophane’den Karaköy’e inen yüzlerce kadın burada trafiği keserek Eminönü’ne doğru yürüdü.

Polis eylem boyunca caddeye çıkmak isteyen gruplardaki toplam 34 kişiyi gözaltına aldı. Valilik kararıyla bariyer çekilerek kapatılan Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi gece yarısına doğru yaya trafiğine açıldı.

Gözaltına alınan kadınlar bugün serbest bırakılmışken, 8 Mart’ın coşkusu ve kadın mücadelesinin gücüyle bir kez daha belirtmek istiyoruz ki erkek egemen iktidarlar baskı, şiddet ve tehditlerle bizleri yıldırmak istese de özgürlüğümüz ve yaşamlarımız için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. 8 Mart’ta ve her gün sokaklarda olacağız.
Yaşasın Kadınlar! Yaşasın Mücadelemiz!

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2020/03/09/8-mart-2020-kadinlara-ozgurluk/feed/ 0