Anarşist Kadınlar https://kadinlarsokakta.org KADINLAR SOKAKTA Mon, 17 May 2021 15:52:07 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.7.2 https://kadinlarsokakta.org/wp-content/uploads/2019/03/cropped-ethel-32x32.jpg Anarşist Kadınlar https://kadinlarsokakta.org 32 32 6 Mart 2021- İstanbul-“Kalbimiz Kadınlarla Atıyor” https://kadinlarsokakta.org/2021/03/06/6-mart-2021-istanbul-kalbimiz-kadinlarla-atiyor/ https://kadinlarsokakta.org/2021/03/06/6-mart-2021-istanbul-kalbimiz-kadinlarla-atiyor/#respond Sat, 06 Mar 2021 15:30:57 +0000 https://kadinlarsokakta.org/?p=3066

Her yıl olduğu gibi bu yıl da 8 Mart için sokaklardaydık. İstanbul’da, 6 Mart günü gerçekleştirdiğimiz Büyük Kadın Buluşmasına “Kalbimiz Kadınlarla Atıyor” yazan pankartımızla; döviz ve bayraklarımızla katıldık. Serasker Caddesi’nden başlayarak buluşma alanına doğru gerçekleştirmek istediğimiz yürüyüş polis tarafından engellenmek istense de kadın dayanışmasının gücüyle yürüyüşümüzü gerçekleştirerek alana ulaştık.

Arama noktalarında polisin kadınlara, LGBTİ+ bayraklarına ve trans+ kortejine yönelik saldırısına rağmen alan içinde bir araya gelen yüzlerce kadın sloganarımızla, halaylarımızla isyanın sesini yükselttik. Buluşmanın sonrasında ise “polise görevini yaptırmamak”la suçlanan 9 arkadaşımız işkenceyle gözaltına alındı. Her 8 Mart’ta olduğu gibi, bu 8 Mart’ta da kalbimiz kadınlarla atıyor. Kalbimiz kadınlarla ve kadın mücadelesiyle attıkça erkek- devletin korkusu büyüyor. Bu korku, kadınların özgürleşmesi korkusudur. Ancak biz sokaklarda olmayı, birbirimizle dayanışmayı, örgütlenerek mücadele etmeyi sürdüreceğiz.

Kadınlar Sokağa Özgürleşmeye!

 

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2021/03/06/6-mart-2021-istanbul-kalbimiz-kadinlarla-atiyor/feed/ 0
Kadınların Öfkesi Arjantin’i Ateşe Verdi https://kadinlarsokakta.org/2020/12/21/kadinlarin-ofkesi-arjantini-atese-verdi/ https://kadinlarsokakta.org/2020/12/21/kadinlarin-ofkesi-arjantini-atese-verdi/#respond Mon, 21 Dec 2020 06:22:30 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=3036 Arjantin’in Mendoza kentinde geçtiğimiz günlerde 33 yaşındaki Pablo Ramón Arancibia, sosyal medya üzerinden tanışıp evine davet ettiği 14 yaşındaki Florencia Romano’yu katletti. Kadın mücadelesini sürdüren kadınların öfkesi Arjantin’i ateşe verdi. Ardı arkası kesilmeyen kadın eylemlerinin parladığı Arjantin’de “Adalet Sarayı”nı yakan kadınlar yine öfkeleriyle parladı. Bitmek bilmeyen şiddete, tacizlere, tecavüzlere, kadın cinayetlerine DUR demek için birleşen kadınlar, her gün daha fazla kadın ile beraber adalet için sokaklardaydı.
Her yerde olduğu gibi Arjantin’de de kadınların öfkesi dinmiyor. Her geçen gün adaletin ne olduğunu bilmeyen, kendi adaletsizliğini uygulayan iktidar tarafından adalet saraylarında kadınlara dair kararlar veriliyor. Biz kadınlar ise onların adaletine hiçbir zaman güvenmiyoruz ve kadın dayanışmasıyla örgütlenerek birbirimizin sesi oluyoruz. Arjantin’de artan kadın cinayeti, tecavüz, şiddet ve kürtaj yasası gündeminden dolayı kadın örgütleri haykırıyor. Çünkü her kadın biliyor, iktidarın adaleti gerçek adalet değil erkek adalettir.
Arjantin’de 2018 senesinde meclise sunulan kürtaj yasası “her kadının hakkı olsa da” oylamaya konuldu. Kadınların bedeni hakkında karar verme yetkisini kendinde gören erkek iktidarın meclisinde yapılan oylama esasen kadınlar için olumlu sonuçlanmıştı. Ancak adaletsiz Senato’da aynı karar reddedildi; kadınların öfkesiyse harlanmaya devam etti. Geçtiğimiz günlerde yine sokaklarda türlü türlü eylemle ses çıkaran kadınlar, örgütlü mücadeleyle kürtaj yasasını tekrar gündeme getirdi. Mecliste “onaylanan” kürtaj yasası, yeniden Senato’da oylamaya sunuldu. Bu kez reddetmek onlar için kolay olmayacak çünkü korkuyorlar, çünkü kadınların örgütlü isyanı onları korkutuyor. Kadınlar özgürlükleri için birleşince sarayları yıkıp yakarlar.
2015 yılında 14 yaşındaki Chiara Páez’in tecavüze uğrayıp katledilmesinin ardından yapılan eylemlerde “Ni Una Menos!” (Bir Kişi Daha Eksilmeyeceğiz!) sloganları atan örgütlü kadınlar çok ses getirmişti. Öyle ki yaşadığımız coğrafya dahil pek çok coğrafyada katliamlara karşı kadınlar aynı sloganla, farklı dillerde sokaklara çıkmıştı. Arjantin’de her 18 saatte bir kadının katlediliyordu, kadınların örgütlenmesi toplumsallaştı. Kadınlar, adaletsizliklere karşı mücadelelerinde farklı kampanyalar da yürüttü. Mesela El Salvador’da tecavüze uğrayıp kürtaj olan 19 yaşındaki genç kadın Evelyn Beatriz Hernández Cruz 30 yıl hapisle cezalandırılmıştı. Üstelik Chiara Páez tecavüzün ardından kürtaj olmuştu. Adalet saraylarında adaletten söz eden erkek iktidar, tecavüz sonucu hamile olan kadının kürtaj olmasıyla ilgili başlayan bir davada erkeği değil kadını suçladı. Bu mu adalet anlayışları? Bu mu adalet? Evet, onlara göre adalet buydu. İktidarın adaletsizliği burada da kendisini gösterdi ve kadınların öfkesini besledi.
19 Aralık günü 14 yaşındaki Florencia Romano’nun katledilmesinin ardından ortaya çıkan gerçekler kadınların öfkesini sokaklara taşıran son damla oldu. Florencia Romano’nun katledildiği sırada attığı çığlıkları duyan bir komşu, polisi ısrarla arayıp adresi vererek ihbarda bulunmuştu. Birkaç sokak ötede bir karakol bulunmasına rağmen adrese polis gönderilmedi. Bu ihbarın ses kaydı Arjantin’de sosyal medyada yayınlandı. Bu ses kaydını duyan kadınlar sokaklara döküldü ve Mendoza’daki Adalet Sarayı’nı ateşe verdi. Kadınlar öfkenin ateşiyle, adaletsizliğin bir sembolü olan adalet sarayını, ama daha da önemlisi erkek egemenliği yok etmek için büyük bir adım attı.Belki hiçbir zaman ortaya çıkarılmayacak, görülmeyecek ve duyulmayacak bir kadın cinayeti ortaya çıkabildi; ortaya çıkan ses kayıtları sayesinde ihbarı ilk alan polis açığa alındı. Ses kaydı yayınlanmasaydı iktidarın eli kolu olan polislerden herhangi biri açığa da alınmazdı ancak kadınların bir gecede sokakları doldurmasıyla açığa alınmak “zorunda kaldı”. Çünkü kadınlar iktidarın erkek adaletine güvenmedi, ses çıkardı. Çünkü kadınlar örgütlülükle sokaklarda adaletsizliğe karşı çıktı. Çünkü kadınlar adaletsizliklere göz yummayıp isyanlarını haykırdı. Çünkü kadınlar özgürlükleri için birleşince sarayları yıkıp yakabilirler. Çünkü biz kadınlar, her zaman biliyoruz ve söylüyoruz: Saraylarınız Yıkılacak, Kadınlar Özgürleşecek!

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2020/12/21/kadinlarin-ofkesi-arjantini-atese-verdi/feed/ 0
Şiddete Karşı Kadıköy Sokaklarındayız https://kadinlarsokakta.org/2020/08/14/siddete-karsi-kadikoy-sokaklarindayiz/ https://kadinlarsokakta.org/2020/08/14/siddete-karsi-kadikoy-sokaklarindayiz/#respond Fri, 14 Aug 2020 10:45:36 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=3009 Yaşadığımız topraklarda biz kadınlar her gün en yakınımızdaki erkekler tarafından şiddete uğruyor, katlediliyoruz. Şiddetten kurtulmak, özgürce yaşamak için tek çaremizin kadın kadına bir mücadele olduğunu biliyoruz. “Onları” bir erkek tarafından şiddete uğrayıp karakola gidince polislerin “aile içinde olur böyle şeyler” demesinden; tacizcileri, tecavüzcüleri, kadınları katleden erkekleri aklayan devletin adaletinden, kadın düşmanı yasalarından tanıyoruz.

Geçtiğimiz haftalarda devlet “aileyi parçalar, eşcinselliği meşrulaştırır” diyerek İstanbul Sözleşmesi’nin tarafı olmaktan çekilmeyi gündeme getirdi. Böylece devletin her fırsatta kadınlara nasıl saldırdığını ve devletin erkekliğini bir kez daha görmüş olduk. Ancak erkeklerin ve erkek devletin saldırıları biz kadınları yıldırmadı, yıldıramayacak.

Dün gece “İstanbul Sözleşmesinden çekilebiliriz.” diyen erkek devlete cevabımızla Kadıköy sokaklarındaydık. Bugüne kadar mücadelemizi devletin kararlarıyla değil kadın kadına dayanışmayı örgütleyerek verdik, bugün de “KADIN DAYANIŞMASI YAŞATIR” diyerek bu dayanışmayı büyütüyoruz. Yaşamımız hakkından kararlar almaya çalışan devlet kadınlardan korksun.

KADINLAR ŞİDDETİ AFFETMEYECEK!

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2020/08/14/siddete-karsi-kadikoy-sokaklarindayiz/feed/ 0
“Yaşamımızdan Vazgeçmiyoruz” Demek İçin Sokaktaydık https://kadinlarsokakta.org/2020/08/06/yasamimizdan-vazgecmiyoruz-demek-icin-sokaktaydik/ https://kadinlarsokakta.org/2020/08/06/yasamimizdan-vazgecmiyoruz-demek-icin-sokaktaydik/#respond Thu, 06 Aug 2020 12:03:36 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=3001 yıllardır “aile yıkıyor”, “eş cinselliği meşrulaştırıyor” sözleriyle içi boşaltılmaya çalışılan İstanbul Sözleşmesi geçtiğimiz haftadan bu yana devletin gündeminde. Her gün en az bir kadının katledildiği, sayısız kadının şiddete uğradığı topraklarda yaşıyoruz biz kadınlar. Devletin gündeminde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek kadınları eve, aileye kapatmak varken biz kadınların gündeminde her anını tehlikeyle sürdürdüğümüz yaşamlarımız var. Yaşamlarımız ve özgürlüğümüz için 5 Ağustos günü birçok farklı şehirde kadınlar sokaktaydı, biz de Anarşist Kadınlar olarak Ankara ve İstanbul’da isyanımızı yükselttik

İstanbul Szöleşmesi’nden çekilerek kadınların yaşamına saldıran devlete karşı “Devlet Kadınlar’dan Korksun”, “Dayanışma Yaşatır”, “Kadınlar Şiddeti Affetmeyecek”, ” Yaşasın Kadın Dayanışması”, “” dövizlerimizle eylemdeydik.

Yaşasın Kadın Daynışması, Yaşasın Mücadelemiz!

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2020/08/06/yasamimizdan-vazgecmiyoruz-demek-icin-sokaktaydik/feed/ 0
Kadın Dayanışması Yaşatır! https://kadinlarsokakta.org/2020/08/04/kadin-dayanismasi-yasatir/ https://kadinlarsokakta.org/2020/08/04/kadin-dayanismasi-yasatir/#respond Tue, 04 Aug 2020 15:57:08 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=2998 Yaşadığımız topraklarda her gün on binlerce kadın erkekler tarafından şiddete uğruyorken ve her gün en az bir kadın erkek şiddetiyle katlediliyorken devlet “aile yapımıza uygun değil” ,“batıdan gelme”, “ eşcinselliği meşrulaştırıyor” diyerek İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi tartışıyor.

Ancak biz kadınlar devletin bir imzayla verdiği söze kanmadığımız gibi o sözden dönerek biz kadınlara saldırmasına da izin vermeyeceğiz.

Şimdi “Şiddete alışmıyoruz, yaşamlarımızdan vazgeçmiyoruz” diyerek her yerdeyiz. Zaten hiç terk etmediğimiz sokakları el ele, emin adımlarla yürüyoruz. Sosyal medyada birinin profilinden diğerine uzanıyor direnişimiz, çalan her kapıda bir evden diğerine duyuluyor: “Kadınlar yaşamı  için, devletin saldırılarına karşı sokakta.” Duymayan kalmasın; kadınlara saldıranların başına dünyayı yıkana kadar, kadınlar özgürleşene kadar sokaktayız!

Yani biz bitti demeden bitmez, bitmeyecek.

5 Ağustos Çarşamba günü saat 19.00’da Kadıköy- Beşiktaş İskelesi önündeyiz.

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2020/08/04/kadin-dayanismasi-yasatir/feed/ 0
19 Temmuz 1936: İberya Anarşist Devrimi 84 Yaşında! https://kadinlarsokakta.org/2020/07/19/19-temmuz-1936-iberya-anarsist-devrimi-84-yasinda/ https://kadinlarsokakta.org/2020/07/19/19-temmuz-1936-iberya-anarsist-devrimi-84-yasinda/#respond Sun, 19 Jul 2020 16:31:27 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=2991

İberya’nın Özgür Kadınlar Örgütü Mujeres Libres, o gün bugündür dünyadaki birçok kadın hareketine ilham kaynağı olmuştur. Kadınlar ne sadece işçidirler, ne sadece köylü, ne sadece eş, ne sadece anne, ne de sadece anarşist. Kadınlar biçimlendirilmiş bu toplumsal roller dışında, öncelikle kadındırlar. Sadece kadın oldukları için ezilmekte olduklarını fark ettiklerinde ise kendi kurtuluşlarını kendilerinin sağlayabileceklerini anlamışlardır. Onlar İberya’da kendi devrimlerinin peşinden yürümüşlerdir. Böylelikle İberya’da yaşanmış anarşist devrim, aynı zamanda kadınların kurtuluşuna varacak yeni bir hareketin başlangıcı, kadının özgürleşmesine adanmış bir mücadelenin hafızalarımıza kazınan adı olmuştur; Mujeres Libres.

Devrimin yıldönümünde, tarih boyunca mücadele etmiş bütün kadınları selamlıyoruz.

https://www.facebook.com/watch/?v=304589374072968

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2020/07/19/19-temmuz-1936-iberya-anarsist-devrimi-84-yasinda/feed/ 0
”DEVLET BABA”NIN TACİZCİ OĞULLARI -Şeyma Çopur https://kadinlarsokakta.org/2020/07/08/devlet-babanin-tacizci-ogullari/ https://kadinlarsokakta.org/2020/07/08/devlet-babanin-tacizci-ogullari/#respond Wed, 08 Jul 2020 15:45:59 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=2947 Bursa’da bir kadın aynı iş yerinde çalıştığı erkek tarafından sözlü ve fiziksel olarak taciz ediliyor. Üstelik bu erkek iş yerinin müdürü pozisyonunda. Yaşanan tacizin ardından kadın mahkemeye başvuruyor, olayın peşini bırakmıyor. Mahkeme, erkek müdürün eylemini “cinsel saldırı” olarak değerlendiriyor ve erkeğe ceza veriyor.

Hayır, hayır, tabi ki böyle olmuyor. Tacizci müdür de olayın peşini bırakmıyor. E öyle kolay mı serde erkeklik varken, serde müdürlük varken? “Yanlış anlaşıldım.” diyor, “Kızım gibi görüyorum.” diyor, şöyle böyle diyor ve dava yargıtaya taşınıyor.

Yargıtay dosyayı değerlendiriyor. Aslında tacizci müdür kadına “Fıstık gibisin, çok güzelsin.” demiş, demekle kalmamış, kadının kalçalarına dokunarak fiziksel olarak da tacizi sürdürmüşken yargıtay müdürün eylemini “babacan bir tavır” olarak yorumluyor. Son anda bir hakim, müdür ve çalışan arasındaki hiyerarşik ilişkiye dikkat çekerek eylemin cinsel saldırı olarak değerlendirilmesi gerektiğinde ısrar ediyor ve karara şerh koyuyor.

Bu şerhle yetinenlere göre adalet yerini buluyor. Ama bu şerhin de aklımızdaki bazı sorulara yanıt olamadığı ortada. En önemli soru “Ya şerh olmasaydı?” Eğer şerh konulmuş olmasaydı ne olacaktı bu dava? Tacizci erkek kendini ve tacizini aklamış olacaktı şüphesiz. Kadın türlü sıfatlarla damgalanacaktı o iş yerinde, tabi orada çalışmayı sürdürebilirse… Ve en kötüsü, ‘’adaletinden zeval olunmaz’’ devletin kararıyla tacize uğrayan bir kadın kendi yaşadıklarından, kendisinden bile şüphe edecekti belki de. Kadınlara saldıran her erkek için türlü ‘’babacanlık’’ aklamalarıyla cezai indirimlerin mevcut olduğu devletin adaletsizliğinde, kadınlar hakkında verilen her karar pamuk ipliğine, şansa ya da erkek adaletin bir hakiminin şerhine bağlı.

Bu seferki olayın gündemleşmesi sayesinde, bugün yargıtay bir açıklama yapmak zorunda kaldı. “Babacan tavır” kararının tanık ifadelerine göre verildiğini söyledi. Tanık, olay anında kadının herhangi bir rahatsızlık ifadesi olmadığını gördüğünü, gülüştüklerini duyduğunu söylemiş. Yargıtay da buradan yola çıkarak cinsel saldırı olmadığına kanaat getirmiş. Peki taciz edildiğini söyleyerek mahkemeye başvuran kadının beyanı?

Madem tanık ifadesi kanaati değiştiriyor, öyleyse tanıklıklarımızdan bahsedelim biz de. Yaşadığımız sistemde kadınlar giydikleriyle, tavırlarıyla, yaşam biçimleriyle her zaman damgalanmaya, yaftalanmaya, yargılanmaya açık bir konumda bulunuyor. Kadın yaşadıklarını topluma açıklamayagörsün, hemen “Sen de niye böyle yaptın? Kendin kaşındın…” diye başlıyorlar. Hal böyleyken çalıştığı iş yerinde kendisinden yaşça büyük ve hiyerarşik olarak yüksekte bulunan bir erkeğin zorbalığına, şiddetine, “belli belirsiz” tacizine uğrayan bir kadının “halinden memnun” göründüğünün söylenmesi ne anlama gelir? Kadın rahatsızlık duyduğunu ve bunu belirttiğini ifade ediyorken olayı dışarıdan gözleyen birisinin tanıklığıyla kanaat getirilmesi neye denk düşer? Cevap, sayısız örnekle karşımıza çıkan, erkek devletin erkek adaletinde, adalet dedikleri adaletsizliklerde.

Diğer yandan kadınların yaşamın her an ve alanında sayısız kere tacize uğradığını kim inkar edebilir? Ancak öyle olağanlaşmış ki taciz kimileri için… Bakışlarını kadının üzerinden ayırmayan erkek de, sokak ortasında laf atan erkek de tacizci sayılmıyor kimilerince. Sanki kötü niyet taşımayan bir refleksmiş gibi bahsediliyor bu eylemlerden. Her gün yaşanan bu tacizleri görüp de görmeyen, duyup da duymayanların olduğu, hatta artık bunun olağanlaştırıldığı bir sistemde, tacizci müdürün eylemi de “babacan”laştırılabiliyor bir çırpıda. Nice babacan tavırlar biliyoruz değil mi Ensar’daki gibi ya da kendi çocuklarına cinsel işkence yapanlar gibi? Devlet babanın da “babacan” şekilde affettiği, unutturmaya çalıştığı “babacan tavırlar” bunlar.

Uzun sözün kısası, devlet baba ve babacan tacizciler el ele verip tacizi, tecavüzü, şiddeti aklamaya çalışıyorlar. “İyi” niyetleriyle, “belli belirsiz” dokunuşlarıyla, sıfatlarının ya da yaşlarının arkasına saklanarak… Babalığınızı da babacanlığınızı da istemiyoruz!

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2020/07/08/devlet-babanin-tacizci-ogullari/feed/ 0
184. Gün! Gülistan Doku Nerede? https://kadinlarsokakta.org/2020/07/06/184-gun-gulistan-doku-nerede/ https://kadinlarsokakta.org/2020/07/06/184-gun-gulistan-doku-nerede/#respond Mon, 06 Jul 2020 10:10:22 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=2940 Gülistan’ın annesi bir ağıt yakıyor, “Kızım Neredesin*” diye soruyor. Gülistan’ın annesi devlete hesap soruyor. Devlet Gülistan’ı kaybedenleri tanıyor, devlet Gülistan’ı kaybedenleri koruyor. Susmayacağız, vazgeçmeyeceğiz “Gülistan nerede?” diye sormaktan. Gülistan’ı kaybedenleri affetmeyeceğiz #KadınlarAffetmeyecek #GülistanDokuNerede

https://twitter.com/i/status/1280078623794487298
]]>
https://kadinlarsokakta.org/2020/07/06/184-gun-gulistan-doku-nerede/feed/ 0
Kadınlar İçin Devlet Düşman- Zeynep Tan https://kadinlarsokakta.org/2020/07/05/kadinlar-icin-devlet-dusman-zeynep-tan/ https://kadinlarsokakta.org/2020/07/05/kadinlar-icin-devlet-dusman-zeynep-tan/#respond Sun, 05 Jul 2020 16:53:58 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=2930 10 gün önce gözaltına alındı Rojbin Çetin. Devletin evine yaptığı baskınla, baskına getirilen köpeğin saldırısıyla, işkenceyle… Rojbin’in gözaltı süresinin 4 gün daha uzatıldığını öğrendik 2 gün önce. Devlet kadına yönelik şiddeti, tacizi, işkenceyi yaşamın rutini haline getirmeye çalışırken devlete inat “Rojbin’in yanındayız” demenin ihtiyacını duyuyoruz. Çünkü kadınlar sokakta, iş yerinde, evde kısacası yaşamın her alanında şiddete maruz kalırken bizler susmamayı, itaat etmemeyi seçiyoruz. Devletin gözaltında uyguladığı çıplak aramaya, cinsel şiddete ve işkenceye inat yılmıyoruz, yan yana olmaktan vazgeçmiyoruz. Çünkü biliyoruz, sessizlik sadece işkenceyi ve tacizi büyütecektir.

Devletin düşmanlığının güncel bir yansıması oldu Rojbin’in yaşadıkları. Halkların yüz yıllardır yaşadıkları toprakları işgalle kana bulayan devlet, kadınların bedenlerinde de sürdürdü işgalini. Nasıl ki yıkmaya çalıştı evlerimizi, öyle lime lime etmeye çalıştı bedenlerimizi. Ortadoğu’da, Bosna’da, Almanya’da ve nice coğrafyalarda yaşandı bu savaş. Halkların düşmanı devletler, cinsel işkenceleriyle kadınların iki kez düşmanı oldu.

Tarih boyunca devletlerin olduğu her yerde savaşı ve yıkımı görebiliriz. Ve elbette bu savaşlarda yine en çok kadınların bedeninin sömürüldüğünü; işkenceleri ve tecavüzleri…

Nazi askerleri örneğin, Yahudi kadınları ya da engelli kadınları türlü işkencelerle katletmişti. Gettolarda ve toplama kamplarında kadınlar tecavüze uğramış, ağır işlerde çalıştırılmıştı ve hatta insan deneylerinde kobay olarak kullanılmıştı. Nazi askerlerinin tecavüzlerinin ardından hala “iş görebilir” diye sınıflandırılan kadınlar Polonya’ya ve Sovyet Rusya’ya sürgüne gönderilmişti. Tecavüze uğrayıp sürgün edilen kadınlara yönelik saldırılar “ırk uzmanları” tarafından da bir devlet politikası olarak sürdürülüyordu. Hamile olan kadınlar “ırk uzmanları” tarafından muayene ediliyor, çocukları “Almanlaştırılabilecek” olan kadınların doğum yapmasına “izin” veriliyordu. Çocukları “Almanlaştırılamayacak” kadınlara ise zorla kürtaj yapılıyordu. Kadınlara yönelik tecavüz, sistematik bir şekilde sürekli hale getirilmişti.

Kadınlara yönelik tecavüz ve katliamlar savaşın tek tarafının izlediği bir politika da değildi. Devletlerin savaşında her cephede hedefti kadınlar. Sovyet askerleri 1945 ve 1955 yılları arasında milyonlarca Alman kadına sistematik bir şekilde tecavüz etmişti. Almanya’da tecavüzlerle bağlantılı kadın ölümlerinin toplamda 240.000 olduğu tahmin edilir ve bu, “tarihteki en büyük kitlesel tecavüz” olarak bilinir. Gündeme gelen bu tecavüzlere dair Stalin ise “Binlerce kilometre öteden, kan ve ateşten geçerek gelen askerlerin kadınlarla biraz eğlenmesinin önemsenmemesi gerektiğini” söylemişti. 

1992 yılında başlayan Bosna Savaşı sırasında örneğin, Sırp askerleri tecavüz ve yağmalarla ilerlemişti. Bu askerler özellikle hedef aldıkları Müslüman kadınlar ve azınlık halklardan kadınlara yönelik kitlesel tecavüzler gerçekleştirmişti. Esir toplama kamplarında toplanan kadınların birçoğu da seks kölesi olmaya zorlanmıştı. 

Devletlerin kadın bedenine yönelik savaşlarının örneklerini uzak coğrafyalarda aramamıza da gerek yok. Yaşadığımız coğrafyada da 19-26 Aralık tarihinde devlet destekli çeteler Maraş Katliamı’nı gerçekleştirdi. Maraş’ta cihat çağrıları yapılırken alevi kadınlardan savaş ganimeti olarak bahsedilmişti. Bu katliamda katledilen 111 kişinin 17’si kadındı ve onlarca kadın tacize, tecavüze uğramıştı. Bu katliamın ardından hafızalarımıza en çok kazınanlar ise 8 aylık hamile olan Esma Suna ve gözleri görmeyen 80 yaşındaki Cennet Çimen’di. Esma Suna karnındaki bebeğiyle ağır işkencelere maruz bırakılarak sokak ortasında katledilmişti. Cennet Çimen ise saldırganlar tarafından “Gel, seni kurtaracağız.” sözleriyle kandırılıp önce gözleri oyulmuş ardından bir tuvalete kapatılıp vahşice katledilmişti.

Benzer örnekleri çok geçmiş tarihlerde aramamıza da gerek yok. Daha 2014 yılında IŞİD Ezidilerin yaşadığı Şengal bölgesinde toplu bir katliam gerçekleştirmişti. Savaş bu coğrafyada da yüzlerce can alıp kadınlara işkence, taciz, tecavüz ve zulüm getirmişti. Yüzlerce Ezidi kadın esir alınıp köle pazarlarında satılmış ve sistematik bir şekilde şiddete, tacize ve tecavüze maruz kalmıştı. 

2015 yılında Varto’da bir kadın gerilla öldürülmüştü, ismi Ekin Van… Devletin askerine öldürmek yetmediğinden cansız bedenine işkence edilmişti. Çırılçıplak soyulmuş, yerlerde sürüklenmiş ve çekilen fotoğrafları paylaşılmıştı. Devletlerin direnişi kuşanan kadınlara yönelik stratejisi daima böyleydi. “Devlet düşmanını cezalandırdı”yla meşrulaştırmaya çalışmıştı kimileri bu yaşatılanları. Yine aynı yıl içinde Silopi’deki sokağa çıkma yasakları sırasında 70 yaşındaki Taybet İnan keskin nişancılar tarafından evinin önünde vurularak katledilmiş ve cenazesi tam 7 gün sokak ortasında kalmıştı. Beyaz bayrak açıp bedenini almaya giden herkese devlet ateş açmıştı. Onun sokak ortasında 7 gün yatan bedeni, yaşadığımız topraklarda devletin kadın bedeninin ölüsüne dahi reva gördüklerini bir kez daha gözler önüne sermişti.

Kadın bedeni üzerinden verilir tüm savaşlar… Tüm coğrafyalarda yüzyıllar önce de bugün de gördüğümüz gibi devletin adının önemi yoktur; devlet devlettir. Devlet katliamdır, tecavüzdür. Dün Ekin Van ve daha nice örneğin ardından bugün Rojbin Çetin’e evinde taciz edildi, işkence yapıldı. Yarın bunları hiçbir kadın yaşamasın diye mücadeleye sarılmaktan başka çaremiz yok! 

Devletle Uzlaşmayacağız, Asla İtaat Etmeyeceğiz

Devlet soykırımlarla yok edemediği gibi halkları, cinskırımlarla da yok edemez biz kadınları, mücadelemizi. Düşmanlığını gözaltında işkencelerle, savaşta toplu tecavüzlerle sergileyen devlet, erkektir ve kadınların düşmanıdır. 

Kadınların türlü işkencelere, tacizlere maruz kalmasına sebep olan devletle asla uzlaşmayacağız. Devletin teşvik ettiği erkeklerin tacizi, tecavüzü, şiddeti karşısında asla susmayacağız. Uzlaşmamızı ve susmamızı isteyen devlete asla itaat etmeyeceğiz!

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2020/07/05/kadinlar-icin-devlet-dusman-zeynep-tan/feed/ 0
Kadınlara Gözaltında İşkence Var! https://kadinlarsokakta.org/2020/07/01/kadinlara-gozaltinda-iskence-var/ https://kadinlarsokakta.org/2020/07/01/kadinlara-gozaltinda-iskence-var/#respond Wed, 01 Jul 2020 13:05:00 +0000 http://kadinlarsokakta.org/?p=2596

Gözaltına alınırken işkenceye uğrayan Rojbin Çetin’in ve devletin baskıyla susturmaya çalıştığı Rosa Kadın Derneği’nin yanındayız. İşkencenin, cinsel saldırının insanlık suçu olduğunu haykırmak için bugün Kadıköy Süreyya Operası önünde basın açıklamamızı yaptık, isyanımızı haykırdık.
#KadınlaraGözaltındaİşkenceVar

]]>
https://kadinlarsokakta.org/2020/07/01/kadinlara-gozaltinda-iskence-var/feed/ 0