Hayatlarımız Paralimpik

Londra’da ATOS sponsorluğuyla 14.sü düzenlenen Paralimpik Olimpiyatları sonlandı. 4200 katılımcının 3500’ü zengin dünya ülkelerinden katılırken, savaşta herhangi  bir uzvunu kaybederek sakatlanmış 800.000 kişinin yaşadığı Afganistan’dan olimpiyatlara sadece Muhammed Fahim katıldı. Bakalım Kabil Paralimpik Olimpiyatları’nın sponsoru ATOS olacak mı?

Londra’da ATOS sponsorluğuyla 14.sü düzenlenen Paralimpik Olimpiyatları sonlandı. 4200 katılımcının 3500’ü zengin dünya ülkelerinden katılırken, savaşta herhangi  bir uzvunu kaybederek sakatlanmış 800.000 kişinin yaşadığı Afganistan’dan olimpiyatlara sadece Muhammed Fahim katıldı. Bakalım Kabil Paralimpik Olimpiyatları’nın sponsoru ATOS olacak mı?

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Paralimpik olimpiyatları boyunca olimpiyatlara katılan atletlerin hayata nasıl tutunabildikleri, olimpiyatların engelli bireylerin hayatını nasıl dönüştürebildiği yönünde bir çok haber yapıldı. Haberler, görüntüleri izleyen insanlar için oldukça yoğun duygular yaratmayı amaçlasa da, meseleye biraz daha farklı yönden bakanlar için gerçeği görmek hiç de zor değil.

Paralimpik Olimpiyatlarının şaşaalı açılış gününde, kapının önünde biriken bir grup protestocu vardı. Londra’da engelli ve engelsiz yüzlerce kişi, IT grubunun merkezi önünde toplanarak bir eylem yaptılar. Eylemin sebebi ise olimpiyatlardan biraz daha öncesine dayanıyor.

Geçtiğimiz seneden bu yana, Avrupa’ya yayılan kriz, İngiltere’yi de kesinti politikalarının içine sokmuştu. Krizin faturasını birilerine çıkarmak durumunda olan İngiltere için, hedef tahtalarından birine de engellileri koymak gerekiyordu. Bu doğrultuda İngiltere medyası, engellilere ayrılan ödeneklerin ülke ekonomisine zarar verdiğini ima eden yayınlar yapmaya başladı. Bu dönemde engellilere karşı artan nefret cinayetleri bu propagandanın bir göstergesiydi. Ardından koalisyon hükümeti engellilerin maaşlarında yeni bir düzenlemeye gitmeye karar verdi.

Bu çerçevede IT grubu, İngiltere Çalışma ve Emeklilik Müsteşarlığı tarafından engellilerin iş yapabilirliği konusunda karar mekanizması olarak yetkilendirilerek, devlet ile 400 milyon pound’luk bir anlaşmaya imza attı. Bu yeni düzenleme kapsamında IT grubu, engellilerin işe uygun olup olmadığı ve aldıkları yardım ödeneklerini hak edip etmediklerini yeniden değerlendirecekti. IT, geçtiğimiz yıldan bu yana, şu ana kadar engelli ödeneği alan 738.000 kişiden %40’ına işe uygundur raporu vererek maaşlarında kesintiye gidilmesini sağladı. Şirketin hükümetin kendisine verdiği görevi- yani “ödeneklerde kesintiye gitme işini” fazla fazla yaptığı kesin; fakat bu kararların ne derece sağlıklı olduğunu ise istatistikler gösterdi.

Geçtiğimiz yıl, 9 aylık bir sürede maaşları ellerinden alınan engelli vatandaşlardan 1.100’ü çeşitli nedenlerle ya hayatını kaybetti ya da intihar etti. Yaptığı işi oldukça ciddiye alan IT, teste girip işe uygunluk raporunu teslim almadığı gerekçesiyle, komadaki bir engellinin ödeneğini kesmeyi de ihmal etmedi. Daha öncesinde de şirket, ölümcül akciğer hastalığı olan Larry Newman’ın da ödeneğini keserek birkaç ay içinde hayatını kaybetmesine neden olmuştu. Bu süreçte devletin politikasına ortak olan ve bu yeni düzenleme ihalesiyle milyonlarca pound kazanan IT grubu, engellilerin ve tedavi olamayan binlerce insanın ölümünden doğrudan sorumlu olduğunu reddetti. Ancak yetinmedi, engellilerin bir azim timsali olarak resmedildiği Paralimpik Olimpiyatları’na ortağı ATOS aracılığıyla sponsor oldu.

Aslında Paralimpik Olimpiyatlarının organizasyonuna bakınca, var olan bu ironik durum açıkça görülmekte. Oyunun şampiyonu ya da yarışın sonunda madalyayı kazanan taraf, dünya zenginliklerinin çoğunu elinde tutan ve refah içindeki ülkelerden geliyor. 4.200 katılımcının yüzde 40’tan fazlası sadece 9 zengin ülkeden; 165 katılımcı ülkeden yüzde 80’i ise yalnıca zengin ülkelerden geliyor.

Öte taraftan, ülkelerinde devam eden savaşlar, iç karışıklıklar, yetersiz sağlık hizmetleri ya da kötü yol şartları yüzünden engelli atlet potansiyelinin oldukça yüksek olduğu üçüncü dünya ülkelerinde olimpiyatlara katılım yok denecek kadar az. Afganistan’da sadece savaşta 800.000 kişi engelli hale gelmesine rağmen, 2012 olimpiyatlarında Afganistan’dan Muhammed Fahim dışında hiç kimse katılmadı. Bu fakir bölgelerde yaşayan engellilerin çoğu yarışmalarda kullanılan ekipman fiyatlarını (örneğin Oscar Pisarius’un sahip olduğu kauçuk bacakların fiyatı €15.000) karşılayabilecek ekonomik yeterliliğe sahip değil. Olimpiyatların ilk gününde verilen 5 bisiklet madalyasının hiçbirinin fakir ülkelerden olmaması ise, tesadüf değil. Mümkün olan katılımın çoğu ise körler alanında, nedeni basit: bu alanda ekipman ihtiyacı yok.

Tüm bu olanaksızlıklara rağmen fakir ülkeler arasında başarılı olanlar da var. Bu ülkelerin ortak noktası ise, savaşın yaşandığı ülkeler olması. Bunlardan biri 1988’den bu yana oturarak voleybol alanında 6 altın madalya kazanan İran. Oyuncuların çoğu ise Irak-İran çatışmasında sakat kalan savaş gazileri. İran’ın en büyük rakibi 2004’te bu üne kavuşan Bosna Hersek. Bu takımın kaptanı Sabahudin Delalic ise 1992’de Balkanlarda yaşanan çatışmalar esnasında bir bacağını kaybetmiş.

Belki de şöyle demeli; Paralimpik oyunlarında taraflar belli, kartlar açık oynanıyor. Madalya alsın ya da almasın, kazanan da kaybeden de değişmiyor. Zaten gelinen noktada paralimpik olimpiyatlarında madalya peşinde koşmanın pek bir anlamı da yok, çünkü bu sistem içinde ezilenlere her gün paralimpik.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 3. sayısında yayımlanmıştır.