Gangnam’dan Atla Gel Guryong’a

Bir yer var… Adı Guryong. Aslında adı var, ama kendi haritada yok. Burası Güney Kore’de yapılan 1988 Seul Olimpiyatları esnasında şehri güzelleştirmek için yerlerinden silahla ya da öldürülerek çıkartılan insanların yaşamaya başladığı bir gecekondu semti. Yaklaşık 3 bin kişinin yaşadığı Guryong sakinlerinin hiç bir mülkiyeti, işi ya da sağlık güvencesi yok. Bir çoğu hayatını kağıt toplayarak, güvencesiz kısa süreli işlerde çalışarak, temizliğe giderek ya da hırsızlık yaparak idame ettirmeye çalışıyor. Elektrikleri kaçak, ısınmayı kömürle yapıyorlar, ve sobadan çıkan yangınlar, onlar için artık bir ‘vaka’ değil. Guryong’da en son çıkan yangında 20 ev ve canı, küllerle birlikte yok olup gitti. Taksi şoförlerinin bile gitmek istemediği bu gecekondu semti, geçtiğimiz ay bir özel şirket tarafından ziyaret edildi. Gecekondu sakinlerine ‘size daha uygun’ evler yapacağız denilerek belirli planlar gösterildi. Gecekondu sakinleri ise, politikacıların hiçbir sözüne güvenmediklerini, gelir kaynağı olmayan kendilerini bile borçlandırıp bölgeden zorla çıkartacaklarını söylüyor. Aslında bu derme çatma evlerin arkasından uzanan Gangnam’ın muhteşem gökdelen manzarası, hikayeyi daha anlaşılır kılıyor.

Taksi şoförlerinin gitmek bile istemediği Guryong ile Gangnam’ın arasında sadece 6 şeritten oluşan bir yol ve 30 hektardan oluşan ağaçlık bir arazi bulunuyor. 1988 yılında Seul Olimpiyat Oyunları hazırlıkları sırasında buraya yerleşen 2 bin kişi bugün metrekaresi 10 bin dolardan başlayan evlerin satıldığı Gangnam’ın kıyısında açlık ve sefalet içinde yaşam mücadelesi veriyor. Yüksek yaşam standartlarına sahip Gangnam’da ise dillere destan bir zenginlik var. Son moda trendleri takip eden, zengin, sosyetik, diğer bölgelerde yaşayanlardan ayrışan bir yaşam tarzına sahip insanların oturduğu Gangnam, Seul’un diğer zengin bölgelerinden önemli bir farka sahip: Gangnam, ‘sonradan görme’ zengin kesimin büyük çoğunlukta yaşadığı bir bölge. Dolayısıyla da, alt sınıfların içinde olabileceğini sandığı, özendiği ve fırsatını bulduğunda her an kaçabileceği bir yaşam standardını temsil ediyor.

Bir süredir kulaklarımıza çalınan, orda burda dinlediğimiz PSY’nin ‘OPPA’ Gangnam Style!’ şarkısı da, klibi de PSY’nin ifadesine göre, Gangnam’daki aşırı tüketimi, lüks düşkünlüğünü yermek için yapılmış. PSY bu şarkıda seçkin ailelerin Gangnam’daki müsrif yaşamlarını, ama en çok da bu lüks yaşama özenerek böyle yaşamayı bir halt sananları eleştirmek istemiş. Şarkı sözlerinin bir kısmı şöyle: “Gün boyunca sıcak ve insancıl bir kız, bir fincan kahvenin özgürlüğünde nasıl eğleneceğini bilen kaliteli bir kadın, gece çöktüğünde, kalbi yanan bir kadın, böylesine kıvrımları olan bir kadın.”

Gangnam’da günlükleri 10.000 won(15 tl) olan kadınlar, her ne olursa olsun sabah Starbucks’a gidip 6000 won’a kahve içmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Akşam evlerinde 4000 won’a aldıkları kuru makarnayı yemek onlar için hiç dert değil. Çünkü evlerinde kimseye ‘görünmüyorlar’. Fakat onlar için Starbucks, ‘bir fincan kahvenin özgürlüğünün yaşandığı’ bir statünün simgesi artık. Akşam eve döndüğünde ise, her şey kaldığı yerden..

Güney Kore, ekonomik model olarak Türkiye’nin en çok örnek aldığı ülkelerden birisi olarak stratejik ortaklık sözleşmeleriyle ekonomik gündemden hiçbir zaman düşmedi. Geçirdiği krizin ardından aylık 60-70 dolara çalıştırdığı işçiler ve en son Samsung’da ortaya çıkan çocuk işçi gerçekleriyle, dünyanın en hızlı ve istikrarlı büyüyen ülkeleri arasına girdi. Ülke içindeki ekonomik eşitsizlik, toplumun en büyük genel karakteristiğini oluştururken, toplumsal kimlik bunalımları da bu eşitsizlikler üzerinden şekillendi.

Anlayacağınız Gangnam Style şarkısı bize buradan görünen ya da Amerikalıların anladığından daha farklı bir ifadeye sahip Güney Kore’de. Elbette şarkıyı anlamayan bizler için yeni bir Macarena’dan ya da Pump İt’ten daha farklı olmayacaktır ifade ettikleri. PSY şahsı muhteremin türlü komikliklerle anlatmaya çalıştığını dünyada kaç kişi anlayabilmiştir, onu bilmem. Gerçekten anlatmak isteyen böyle bir yol mu izlemeli, orası da muamma. Zaten kendisi de bir Gangnam’lı olan Psy’nin yaptığı milyon dolarlık sponsorluk anlaşmaları ile müzik şirketleri ile imzaladığı sözleşmeler bir yana, en son BM Genel Sekreteri Ban ki Moon abisiyle çektirdiği fotoğraf, işin en ‘gangnam style’ görüntüsüydü belki de. Kesin olan bir şey var ama, anlatılan yalnızca Korelilerin hikayesi değil..

*Merak edenler için Yang Yun-ho yapımı Holli-dei adlı Kore filmi, gerçek bir hikayeyi, devletin 88 Güney Kore Olimpiyatları’nda “misafirlere çirkin görünür” diye yıktığı gecekondularda çıkan isyanı anlatıyor. Güzel bir film değil belki ama, iyi bir dönem filmi olarak izleyiniz…

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 5. sayısında yayımlanmıştır.