Vicdani Ret Buluşması Gerçekleştirildi

15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü’nde Vicdani Ret Derneği, ilk etkinliğini Dünya Vicdani Retçiler Haftası’nda, 18 Mayıs Cumartesi günü gerçekleştirdi. Cezayir Toplantı Salonu’nda düzenlenen bir dizi panelin ardından Galatasaray Meydanı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirildi ve 19 kişi daha vicdani reddini açıkladı.

Panelin ilk oturumunda söz alan Avrupa Vicdani Retçiler Bürosu’ndan Murat Kanatlı, Avukat Davut Erkan, vicdani retçi Halil Savda, Asker Hakları İnisiyatifi’nden Tolga İslam vicdani ret düzenlemelerinin hukuki boyutunu, vicdani retçilerin devam etmekte olan davalarını, “halkı askerlikten soğutma”yı-318. maddeyi ve şüpheli asker ölümlerini, askerde yaşanan hak ihlallerini anlattılar.

Panelin ikinci oturumunda vicdani retçi Ali Fikri Işık, Muhammed Serdar Delice ve Merve Arkun, ayrıca Umut Suver (vicdani retçi İnan Suver’in oğlu) ve Ani Balıkç ı(Sevag Şahin Balıkçı’nın annesi) yer aldı. Merve Arkun, Muhammed Serdar Delice ve Ali Fikri Işık vicdani retlerini açıklamaya nasıl karar verdiklerini, bu süreçte neler yaşadıklarını anlatırken Umut Suver babası cezaevindeyken yaşadıklarından bahsetti. Kışlada öldürülen er Sevag Şahin Balıkçı’nın annesi ise yaşadıkları hukuksal adaletsizliklerden bahsetti.

Panellerden sonra sloganlarıyla Cezayir Toplantı Salonu’ndan Galatasaray Meydanı’na yürüyen vicdani retçiler burada bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını okuyan Vicdani Ret Derneği Eşbaşkanı Oğuz Sönmez, derneği çok anlamlı bir günde, 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü’nde kurulduğunu belirterek vicdanı ret hakkının kabul edilmesi için mücadele edeceklerini, sivil ölüm yaşayan retçilerle, kaçak ya da firari olarak suçlananlarla, askeriye içerisinde her türlü disiplin altında baskıya, dayağa maruz kalanlarla ve kamuoyuna intihar, kaza, şehit olarak yansıyan şüpheli şekilde öldürülen askerlerin yakınlarıyla dayanışma içerisinde olacaklarını ifade etti. Ardından vicdani ret açıklamaları yapıldı. Açıklanan vicdani retlerin çoğu Hatay Reyhanlı’da katledilen halklara ithaf edildi.

İNSANIM, VİCDANLIYIM REDDEDİYORUM DİYENLER

Nergis Şen: “1. sınıftan 8. sınıfa dek 1440 gün her sabah kapatılmam için kurulan okullarda üniformalı bir şekilde sıraya girip rahat ve hazır ol komutlarını dinledim… Hiçbir iktidara, otoriteye ve militarizme itaat etmeyecek anarşist bir kadın olarak vicdani reddimi açıklıyorum. Hayatlarımız çalınmadan, hayallerimiz buluşmalı.”

Melike Bozkurt: “Resmi olarak askere çağrılmasam da yaşamımın her alanında koca bir orduda yaşıyor gibiyim… Kadının pasif ve edilgen pozisyonundan yükselen erkek iktidarına karşı hayatımın tüm alanına yayılan militarizmi anarşist bir kadın olarak reddediyorum. Ve hayatlarımız çalınmadan hayallerimiz buluşmalı diyorum.”

Halil Özgür Çelik: “Barış süreci yaşanıyor ama bugün açıklanan retler yoğun savaş sürecinde açıklananlardan farklı anlam taşıyor. Çünkü Suriye’de insanlar katlediliyor, Rojava’da Kürt halkı yine savaşa ve inkâra direniyor… Ben devrimci anarşist bir birey olarak özgür bir yaşama olan inancımla devleti ve kapitalizmi hayatımın tüm alanlarından çıkarıyor, vicdani ve total reddimi açıklıyorum.”

Selin Karakartal: “Bu sisteme itirazım var. Bu sistemde, kadınların görevi “vatana millete hayırlı evlat yetiştirmek” ve en az 3 asker doğurmak! Ölmek ve öldürmek kimseye dayatılamaz, kimsenin boynunun borcu değil. Reddediyorum.”

Metin Bayrak: “Devletlerin “siyaseten doğru” uygulamalarını meşru görmediğimi ilan etmek şiddetin her türünü reddetmek, erkek egemen maço kültürüne teslim olmamak, dünya barışına katkı sağlamak, egemenlerin söylemini dillendirip zulme ortak olmamak için savaşa, şiddete, militarizme ve her türlü biçimine karşı önce vicdani retçi sonra da total retçiyim.”

Melis Tantan: “Özgürlüğün sınıfsız ve sınırsız bir dünya ile gerçekleşebileceğine inandım. Reddetmeden özgür olunamayacağını öğrendim. Şimdiyse tüm bu reddedişlerimi vicdani reddimle birleştiriyorum. Sistemin kendisini, yarattığı Türk’ü, Sünni’yi, Erkek’i ve dayattığı Kadın’ı reddettiğim için vicdani reddimi açıklıyorum.”

Eylem Sezgin: “Anaların evlatsız, evlatların biçare kalmaması için herkesi vicdani rette davet ediyorum. Vicdani ret ile ölmeye ve öldürmeye tepkimi veriyorum. Vicdani ret ile öldürmeme hakkımı binlerce kez kullanıyorum.”

Ahmet Özgür Erdoğan: “Biliyorum ki, “HER EMİR ÖZGÜRLÜĞÜN SURATINDA PATLAYAN BİR TOKATTIR!” işte bu yüzden hayatımızın her alanına sızmakta olan militarizmi ve devleti devrimci bir anarşistin öfkesi ve inancıyla reddediyor; vicdani reddimi açıklıyorum!”

Başak Tan: “Halkı askerlikten soğutmanın suç değil, ulvi bir görev olduğunu düşünen biri olarak, bahsi geçen her yerde bu görevimi yerine getiriyorum, getireceğim. Militer her türlü unsuru ve zihniyeti, onlara direkt ya da dolaylı hizmeti vicdani olarak total düzeyde reddediyorum.”

Fırat Binici: “Şu anda burada yaklaşık 4 yıl önce askerliğini yapmış biri olarak bulunuyorum. Askerlik yaptığım dönem boyunca da militarizmin şiddetini daha net bir şekilde gördüm ve bir kez daha anladım ki devletler ve ordularının kendi varlıklarını sürdürebilmek için bireylerin kişiliklerini elinden alarak kendilerine itaat edecek, istedikleri zaman öldürecek ve ölecek olan birer kukla haline getirmekten başka hiçbir amaçları yoktur… Hiçbir devletin hiçbir ordunun savaşlarında ve katliamlarında piyonu olmayacağımı ve bir anarşist olarak vicdani reddimi açıklıyorum.”

Hakan Aktuğ Gültürk: “Her gün yakılan, yıkılan köyler; insanların üzerine yağdırılan bombalar, kimyasal silahlar; Roboski; 12 yaşındaki çocuğa sıkılan 13 kurşun… Bunlar, devletin katliamcı kimliğini en açık şekilde ortaya koyan olaylardan sadece bir kısmıdır. Bense bir anarşist olarak, Suriye ile çıkacak olası bir savaşta, adı ister Esad olsun, ister Tayyip, hiçbir şekilde egemenlerin yanında yer almayacak, ezilenlerle birlikte iktidarsız, özgür ve eşit bir dünya için mücadele edeceğim. Devlete olmayan borcumu ödemiyor; askere gitmiyorum.”

Okan Şahin: “Ben bir anarşistim. Tüm canlıların doğanın bir parçası olduğu, otoritesiz ve adaletli bir dünyada özgürce yaşamak istiyorum. Ordudaki hiyerarşik, emir-itaat düzenini ve öldürmeyi reddediyorum, vicdani reddimi açıklıyorum.”

Özgür Oktay: “Şiddetin ideolojisi olan militarizm okulda, şirkette de hayatımıza giriyor, korku ve itaat ile vicdanı yok ediyor. Vicdanım ölüme atılmayı ve insan öldürmeyi kabul etmiyor. Vicdanımı dinliyorum, korkmuyorum, bir anarşist olarak askerliği ve savaşa gitmeyi reddediyorum.”

Uğur Akbaş: “Devletin şiddetine, yasaklarına, gaz bombalarına karşı yılmayacağım, pes etmeyeceğim, mücadele etmekten vazgeçmeyeceğim. İnadına DİRENECEĞİM! İnadına LAF’ımı söyleyeceğim. Bir anarşist olarak inadına vicdani reddimi açıklıyorum.”

Zeynep Duygu Ağbayır –Menekşe Olgun: “Bilmem kaç bin liraya askerlik satan alan zengin çocuklarına vatan haini denmiyor da ben “erkekler bu saçma savaş oyununa alet edilmesin” deyince vatan haini ilan ediliyorum… Eğer o vatanda sevdiklerim sağ değilse, mazlumun hakkı kollanmıyorsa, yoksul halkın çocukları intihar, kaza deyip ölüyor ise, eğer psikolojisi bozuk bir şekilde dönüp kendine, annesine, kardeşine, eşine dert oluyorsa hiç kimse kusura bakmasın vatan sağ olmasın sevdiklerim sağ olsun!”

Özkan Öztürk: “Ben kalbinin ve vicdanının sesini dinleyen bir birey ve barışçı bir insan olarak her türlü hiyerarşiyi, şiddeti, savaşı, asker olmayı ve üniforma giymeyi; ölmeyi ve öldürmeyi reddediyorum… Vicdani reddimi özellikle iki kadına; Zulüm Bizden ise, Ben Bizden Değilim! diyen ve Filistin’de acımasızca katledilen barış aktivisti Rachel Corrie ve barış içinde bir dünya için otostop yaparak dünyaya barış mesajı vermeye çalışırken aynı cinsi paylaşmaktan bile utandığım bir erkek tarafından acımasızca tecavüz edilerek Katledilen Pippa Bacca’ ya ithaf ediyorum…”

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 10. sayısında yayımlanmıştır.