İktidar Sarhoşluğu

Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde/Senden ayığız bu sarhoş halimizde. Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı/İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde?
Ömer Hayyam

Times Gazetesi, “Yetkileri artırılmış bir başkanlık arayışı ve gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi Erdoğan’ın iktidar sarhoşu olup olmadığının kritik testleri olacak.” açıklamasını getirirken, iktidarın zehir gibi sözleriyle yasal sınırlama tanınan alkol meselesi de gündeme cuk oturuverdi.

Tabi ki Erdoğan alkol yasağı konusunda uzun bir süredir ısrarlıydı; 18 yaş altına, üniversitelerde kampüs içerisinde içki satışına, tekel bayilerin kapanış saatlerine, eğlence yerlerindeki yeni düzenlemelere, televizyon ekranlarından yayımlanan reklamlara, yakında yazılı basında da yasaklanacak olan içki reklamlarına kadar peşi sıra birçok yasağı da uygulamaya sokmuştu.

Yasakları öylesine nedenlere bağladı ki; şiddet, suç, intihar, kadın cinayetleri, sosyal-ekonomik problemler, trafik kazaları… Sanki tüm bunlar alkolün tehlikeli ve yıkıcı sonuçlarıymışçasına dillendirildi. Bazı modern(!) ailelerin çocuklarına milli içecek ayran yerine, bira içirdiğini vicdan muhasebesi yaparak vurgulayan sözleri adeta güldürecek cinstendi.

93 yıl önce cumhuriyetin kuruluşuna öncülük eden meclisin bir kutsal Cuma günü dualarla çıkardığı “Men-i Müskirat Kanunu”nu hatırlatan Erdoğan bir konuşmasında “Çağdaşlaşacağız, modernleşeceğiz, uygarlaşacağız, alafrangalaşacağız denilerek, taklitçi bir anlayışla alkol tüketimi özendirilmeye ve teşvik edilmeye başlandı” diyor. Bu arada ise seçim kampanyalarında diline pelesenk ettiği sözleri unutuveriyor; “Tüm çabamız çağdaş bir millet olmak içindir”…

Şimdi soruyoruz Erdoğan; 18 yaş altındaki çocuklar içki içmesin de, tutuklansın cezaevinde tecavüze uğrasın, üstüne işkence görsün, sonra sokağa bırakılıp kaderine terk mi edilsin? Askere aldığın gençler daha 20’sinde aşağılanıp, psikolojik işkenceyle sınanıp, üstüne dayanamayıp intihara mı sürüklensin? Ekonomik yetersizlik yani işsizlik diz boyu sürerken elektrik, su borcunu devlete ödeyemeyen koca cinnetle eşini, çocuklarını son olarak da kendini doğalgazla ısınamadan, zehirleyip yaşamına son mu versin? Mevsimlik tarım işçiliği yapan bir minibüsün arkasına sıkışmış 32 kişi sadece “yol çalışması var” ibaresi olmadığı için uçurumdan yuvarlansın, çoluk çocuk hepsi ölsün, kaza denilerek örtbas mı edilsin? Daha mı iyi? Değil tabi. Ancak bunların hepsi bu memlekette her gün oluyor ve bunlar yaşanırken ne bir yasa, ne bir ceza, ne de yeni bir düzenleme yok, ilişmedi kulağımıza. Üstelik bitmedi, sivil insanların üzerine yağdırdığın bombalar, attığın gazlar, yıktığın evler, kuruttuğun dereler, kestiğin ağaçlar…

Halk bıktı senin sarhoşluğundan!

Sen iktidar sarhoşluğuyla doya doya insan kanı içiyorsun, durmuyorsun, vazgeçmiyorsun, içtikçe eğleniyorsun, içinde boğuluyorsun. Söylesene seni ne, kim kendine getirsin, ayıltsın?

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 10. sayısında yayımlanmıştır.