“Casa Pound Üçüncü Milenyum Faşizmi mi?” – Giacomo S.

19 Ocak akşamının geç saatlerinde, İtalya’nın kuzeyindeki Cremona şehrinde “Casa Pound” isimli faşist grup, yoldaşların işgal evi olan “CSA DORDONI” sosyal merkezine saldırdı. Bu faşist saldırıyı gerçekleştiren 60 kişinin çoğu, Kuzey İtalya’nın başka şehirlerinden gelmişti. Bu da saldırının faşistlerce uzun zamandır tasarlandığını gösteriyordu. Saldırı sırasında bazı yoldaşlar içerideydi ve mekanı başarıyla savundular. İçeriye hiç bir faşist giremedi ama bir yoldaş baygın halde yere düştüğünde, onu metal sopalarla darp ettiler. Faşistler saldırı yerinden kaçarken polis geldi ve onların kolayca kaçmasına izin verdi. Polis hemen sonra, sosyal merkezi savunurken baygın düşen yoldaşa yardıma gelenlere saldırdı.

Ertesi gün, bütün İtalya’da çeşitli gruplardan yoldaşlar CSA DORDONI’yle dayanışma eylemleri ve gösteriler düzenlerken, saldırıya uğrayan yoldaş hastanede komada yatıyordu. Cremona’da olanlardan sonra polisin tutumu apaçıktı. Polis faşistlerce saldırıya uğrayanları ve işgal evini savunanları suçladı. Bu saldırıya, anti-faşistlerin cevabı güçlü oldu. Bir hafta sonra, Cremona’da şehrin merkezinde ofisi bulunan “Casa Pound”un kapatılması için, bütün İtalya’ya eylem çağrıları yapıldı. 24 Ocak Cumartesi günü, Cremona şehri, İtalya’nın her yerinden gelen anti-faşistlerle doldu. Tüm İtalya’da polis karakolları, eylemi durdurmak amacıyla firmaların anti-faşistlere otobüs kiralamasını engellese de, onlarca otobüs ve bulunan başka yollar aracılığıyla binlerce insan, her türlü faşizme ve polis baskısına “Hayır!” demek için şehre gelmişti. Faşistlerin ofisine yaklaşıldığında, polis aniden gaz bombalarıyla saldırdı. Bir kez daha polis ve faşistlerin güvenliğini sağlayan kurumlar iş birliği yapmış ve her türlü toplumsal muhalefete karşı savaşmıştı.

Casa Pound, aslında yirmi yıllık bir gruptur; devletin, ezilenlerin her türlü sınıf mücadelesini bastırmak adına güçlü bir sağ harekete duyduğu ihtiyaç sonucu doğmuştur. Tarihi boyunca bu grup ve resmi kurumlar arasındaki iş birliği hep var olmuştur. Grup, ekonomik nedenlerle ev bulamayan sadece İtalyan olan ailelere bir çözüm getirme iddiasıyla, Roma’nın merkezinde bütün bir binayı işgal ederek doğdu. İtalya’da faşist geçmişi olan bir grup, ilk defa işgal merkezi oluşturmuştu. Bu durumda, merkez sağ koalisyonuna dayanan Roma belediyesi bu işgale sessizce izin verirken; iktidar partisi, İtalya’nın çeşitli yerlerinde antifaşist örgütlere karşı baskıcı uygulamalar gerçekleştiriyordu. Yıllar geçtikçe Casa Pound kendini büyüttü, İtalya’nın farklı bölgelerinde yeni işgal merkezleri açtı. Yeni üçüncü milenyum faşist örgütü olduğu iddiasıyla; eski başbakan Silvio Berlusconi ile koalisyon yapmış olan faşist parti “Fiamma Tricolore” içinde 2006’da bir siyasi harekete dönüştü. Bu seçim deneyiminden sonra, bazı sağ partilerin finansal desteği sayesinde Casa Pound, Fiamma Tricolore’den ayrılıp “bağımsız” bir siyasi parti oldu ve bazı seçimlere girdi.

Casa Pound’u ulusal burjuvazinin çıkarlarının korunması olarak gören yerel ve ulusal kurumların işbirliğiyle Florence’da göçmenlere yönelik şiddet ve yoldaşlara saldırılar, geçtiğimiz yıllarda katlanarak arttı. Bir göçmen, bir Casa Pound üyesi tarafından öldürüldü. Casa Pound aslında, toplumsal görüşü İtalyan faşist hareketin başlangıcından gelen ve kendisini bugünün sağ ve sol anlayışından çok uzakta tanımlayan bir partidir. Faşist rejimin temel idealleri olan İtalyan birliği, ulusal bağımsızlığa öncelik ve şirket yanlılığı bu partinin kökenini oluşturur. Parti bu özellikleri, büyük kültürel ve toplumsal olaylarla karıştırarak farklı dernekler kurmakta, farklı siyasal görüşteki insanları davet etmekte ve çirkin faşist eylemlerini örtbas etmek için toplumun farklı kesimlerinde propaganda yapmaktadır.

Propagandaları, devlet uygulamalarına karşı öfke duyan toplumun alt kesiminin bu öfkesini, aslında aynı politikalar yüzünden en sefil durumda yaşayan göçmenlere yöneltmeye dayanan bir popülizme odaklanmaktadır. Diğer bir yandan, tarihteki tüm faşistler gibi, ulusal çıkar adına önemlerini savunan ve güvenliklerini sağlayan sahipleri vardır. İtalya’da anti-faşist hareket, bu grubun tüm girişimleriyle mücadele ederek toplum içerisinde güçlenmeye çalışmaktadır. Bu yüzden tüm İtalya’daki yoldaşların, devlete karşı, kapitalizm ve tarihsel yaratımı faşizmin karşısındaki her şeye dişlerini geçirmeye çalışan devlet köpeklerine karşı durmaları gerekmektedir.

Faşizme geçit yok!

Giacomo S.

Livorno Anarşist Kollektifi

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.