Kitap: Sinema ve Anarşizm

“Ey şairler, ressamlar, heykeltraşlar, müzisyenler bize katılın! Kalemini, fırçanı ve fikirlerini devrimin hizmetine sun! Halkın ona zulmedenlere karşı onurlu mücadelesinde emeğinle gençliğimizin yüreğinde bir ateş yak.”
P. A. Kropotkin

Ocak 2015’te Agora Kitaplığı, Amerika’da College of Staten Island adlı okulda sinema dersleri veren akademisyen Richard Porton’un “Sinema ve Anarşizm” adlı kitabını, Osman Akınhay’ın türkçesiyle bastı.

“Anarşizm ve Sinema: Temsil ve Kendini Temsil Etme”, “Sinema, Anarşizm ve Devrim: Kahramanlar, Şehirler ve Ütopyacı Anlar”, “‘Çalışmaya İsyan Etme’ye Karşı Anarko-Sendikalizm”, “Sinema ve Anarşist Pedagoji”, “Yakalanması Zor Anarşist Estetik”. olmak üzere beş bölümden oluşan kitaptaki bölümler iç bütünlüğe sahip oldukları için, ayrı ayrı da okunabilir.

Sinema ve Anarşizm; anarşist felsefenin, anarşizm tarihinin ve bir düşünce olarak gündemleştirdiği bazı tartışma konularının, sinema sanatıyla gerçekleştirdiği etkileşim ile anarşist düşüncenin pratiğinin işlendiği belli başlı filmleri inceliyor. Griffith ile René Clair’in erken dönem sinemalarından Godard, Lina Wertmüller, Lizzie Borden ve Ken Loach’ın filmlerine kadar sinemada çizilen anarşizm portrelerini irdelerken; “Aşk ve Anarşi Üzerine Bir Film”, “Hal ve Gidiş Sıfır”, “Her Şey Yolunda”, “Ülke ve Özgürlük” gibi klasik filmlere dair yorumları ve eleştirileri ele alıyor.

Ayrıca Bakunin, Kropotkin ve Emma Goldman’dan Murray Bookchin’e, Paris Komünü’nü saran tarihsel mirastan İspanya Devrimi’nin anarko-sendikalistlerine ve 1968’in öfkelilerine kadar farklı anarşist geleneklere dair, sinema üzerinden bütünlüklü bir panorama çiziyor.

sinemaveanarşizm

Kitap, anarşist sinemacıların, yönetmenlerin çektiği filmlerin konusunun yanında; deyim yerindeyse kamera kullanımından diyaloglarına, karakter seçimlerinden çekildiği mekanlara kadar anarşist bir süreç pratiklermişçesine üretilmesini, bunun deneyimlenmesini de aktarıyor.

Anarşizmi toplumsallaştırma sürecinde bu yolu aydınlatacak sinema dahil sanat yaratımlarının oluşması, bu toplumsallaşmadan sonra yaratılacak ürünlerle ilgili tartışmaları da beraberinde getirecektir. Tabi ki burada ortaya çıkarılan beyin fırtınası bir tanımı kavramlaştıracak güce sahip değildir, zaman geçtikçe izleyeceğimiz filmler, geliştirilecek yeni perspektifler alanın kendini gerçeklerken karakterize etmesini sağlayacak ve aslında kendi sürecini kendi dinamiklerine uygun bir şekilde kuracaktır.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.