ODTÜ İşçileri Taşeronlaştırmaya Karşı Direniyor

Meydan Gazetesi- ODTÜ İşçileri Taşeronlaştırmaya karşı Direniyor

Güvencesizleştirme ve geleceksizleştirme politikaları özellikle taşeron işçileri hedefine almaktayken; işçiler ise her yerde direniyor. Kendilerine dayatılan keyfi uygulamalara ve sömürüye karşı, yaşamları için direnen işçiler, bir araya gelerek örgütleniyor.

ODTÜ’deki taşeron işçiler de kendilerine “ODTÜ Emekçi Meclisi” adını veren oluşumla, Ocak ayından bu yana, sömürüye ve taşeronlaştırmaya karşı direniyorlar. Meydan Gazetesi olarak, ODTÜ Emekçi Meclisi ile yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz.


Merhabalar, öncelikle ODTÜ Emekçi Meclisi’nin kuruluş aşamasından bahseder misiniz? Bu fikir nasıl ortaya çıktı ve nasıl hayata geçti? ODTÜ Emekçi Meclisi’nin nasıl bir yapısı vardır?

ODTÜ Emekçi Meclisi; geçtiğimiz Ocak ayında ODTÜ’de yapılan iş sözleşmesinin, biz taşeron işçilerin bilgisi dışında yapılıyor olmasının ardından, sözleşmedeki maddelerin işçilerin aleyhine olmasından dolayı, işçi arkadaşlarımızın bir araya gelerek oluşturduğu topluluktur. Kararların hep birlikte alındığı, herkesin söz sahibi olduğu, haftalık yapılan toplantılarda işçilerin sorunlarının ele alındığı bir meclistir.

ODTÜ Emekçi Meclisi’nde öz-örgütlülüğe vurgu yapıldığını görüyoruz. Bu konuda karşımızda pek az örnek duruyor. Bu konudaki çabalarınızın ve deneyimlerinizin benzer şekilde öz-örgütlü yapılanmaların oluşmasında ne gibi etkileri olabileceğini düşünüyorsunuz?

Öz-örgütlülükten kastımız sadece işçilerden oluşan ve kararları sadece işçilerin verdiği, herhangi bir siyasi yapının içinde ya da yanında olmayan bir öz-örgütlülüktür. Bu öz-örgütlülüğü yaratırken tüm işçi arkadaşlarımızla bir araya gelmeye çalıştık. Sorunlarımıza, dertlerimize ortak olduk. Yüzünü bile bilmediğimiz arkadaşlarımızla tanışmak, bizim için en önemli deneyim oldu. Emekçi Meclisimizin bu örgütlülüğünün ve mücadelesinin diğer bileşenlere de örnek olmasını umuyoruz.

ODTÜ Emekçi Meclisi, Rektörlük ve Medico (Sağlık ve Rehberlik Merkezi) önünde çeşitli eylemler düzenlemişti. Eylemlerinizden ve taleplerinizden bahsedebilir misiniz?

Nisan ayı başında Rektörlük önünde gerçekleştirdiğimiz eylemimizin ana talepleri arasında insanca yaşayabileceğimiz bir ücret; ODTÜ yönetiminin keyfi olarak kullandığı iş kollarının işçiler lehine düzenlenmesi; yetersiz sayıda personelle çok fazla iş yaptırılmasının durdurulması; idari amirler başta olmak üzere, yöneticilerden gelen her türlü psikolojik şiddetin, mobbingin, tacizin son bulması; korumasız ve gereken eğitim verilmeden yaptırılan işlerin son bulması; diğer personel ve öğrenci arkadaşlarımız gibi Sağlık Merkezi’nden faydalanmak; çalışma şartlarımızın düzeltilmesi; çocuklarımızın kreşten eşit koşullarda faydalanması; sağlık sorunları nedeniyle aldığımız raporlar nedeniyle ücretlerimizde kesinti yapılmaması vardı. Yaklaşık 300 kişinin katıldığı bu eylemde, rektörlük binası önünde taleplerimizi tek tek haykırdık ve bu taleplerin yazılı olduğu dilekçeleri rektörlüğe ilettik.

Son eylemlerinizde temsilciler rektörlük ile konuşmaya gitmişti. Rektörlüğün talepleriniz karşısındaki tavrı ne oldu?

ODTÜ yönetimi bizi dinledi fakat imkanları olduğu halde, hiçbir hak talebimize karşılık vermediler.

ODTÜ, emekçinin yanında olan bir okul olarak bilinse de, sizin talepleriniz karşısındaki tutum bu görünen ODTÜ profiline ters düşüyor. Sizler bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yine Nisan ayında düzenlediğimiz bir eylemde, ODTÜ yönetiminin işçilere yapılan haksızlığa sessiz kalmasına karşı, yönetime bir mektup yazmış ve düşüncelerimizi onlara iletmeye çalışmıştık. Öğrencilerin ve akademisyenlerin de destek verdiği eylemde, yönetime yazdığımız mektubu okumuş, taleplerimizi de yinelemiştik. Mektubumuzun son sözü de: “Unutmayın ki en büyük isyanları aç karınlar doğurur” idi.

Son günlerde ODTÜ Emekçi Meclisi’ndeki işçilerin DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’na üye olduğunu biliyoruz. Sendikalaşma sürecinizden bahsedebilir misiniz?

ODTÜ Emekçi Meclisi olarak, haftalık düzenli yaptığımız toplantılar sonucunda aldığı karar neticesinde, DİSK Genel-İş Sendikası’yla sendikalaşma sürecine başladık. Kısa sürede de yeterli sayıya ulaştık.

Önümüzdeki süreçte nasıl eylemlerde bulunmayı planlıyorsunuz?

Haklarımızı alıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz.

Meydan Gazetesi olarak, sömürüye ve taşeronlaştırmaya karşı vermiş olduğunuz mücadelenizi selamlıyoruz.

Meydan Gazetesi için bu röportajı gerçekleştiren Taçanka’dan yoldaşlara teşekkür ederiz.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.