Krizin Faturasını Ödemeyeceğiz! Krize Karşı Kadın Dayanışması

Ekonomik kriz, aslında sadece belli dönemlerde ortaya çıkan bir durum değildir. Çoğunlukla sömürünün yoğunlaştığı, büyük kırılmalarla zengin ve fakir arasındaki uçurumun açıldığı dönemleri ifade etse de; biz kadınlar biliriz kapitalist sistemin her gün yaşadığımız bir kriz olduğunu. Ve biliriz sömürülmeyeceğimiz bir şekilde, ihtiyaçlarımızı karşılamamızın yollarını.

Tarihteki deneyimlerimizden biliriz. Paris Komünü’nün kadınlarının sadece barikatların arkasından değil, Komün için yaşamı yeniden yaratmasından; ihtiyaçların üretimini ve tüketimini planlayıp hayata geçirmelerinden biliriz. Ya da Avrupa’nın ekonomik krizle boğuştuğu bir süreçte, hem de bir yandan da faşizme karşı savaşırken Mujeres Libres’in öz-örgütlülükleriyle organize ettiği kooperatiflerden, kolektiflerden; Katalonya’da yarattığı devrimden biliriz.

Ne erkeğe, ne devlete, ne de patronlara ihtiyaç duymadan yaratılan kadın deneyimleri, dün nasıl ekonomik ihtiyaçlara çözüm olduysa, bugün de aynı şekilde kadın öz-örgütlülükleriyle kapitalizmden uzak çözümler yaşanmaya devam etmekte.

Abahlali Kadınlar Birliği:

Kapitalizmin sömürüsü denildiğinde akla ilk gelen coğrafyalardan birisi Afrika’dır. Güney Afrika’nın yoksul gecekondu mahallelerinde 2005’ten bu yana, devlet ve kapitalizmin saldırılarına örgütlü bir şekilde direnen gecekondulular, Abahlali Basemondjolo/Gecekondulular Hareketi’ni yarattı. Mahalleli kadınların hareketten bağımsız bir şekilde kurdukları Abahlali Kadınlar Birliği, tacize ya da tecavüze uğrayan kadınların, rehabilite edilmesi ve tekrar yaşama katılması, mahallelerde yaşanan taciz ve şiddet olaylarının önüne geçilmesi, kıtada çok yaygın olan AIDS hakkında özellikle kadınların bilgilendirilmesi konusunda çalışmalar yürütüyor. Ayrıca, tekstil atölyeleri, ortak bahçeler ve el ürünleri atölyelerinden oluşan kooperatifler aracılığıyla, kadınlar kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılıyor. Açlık ve sömürüye terkedilen bir coğrafyada kadınlar, özörgütlülükleriyle bir yandan yaşamlarını sürdürüyor, diğer yandan mücadelelerini…

Zapatist Kadın Kooperatifleri

Güney Amerika’da Zapatist deneyim bugün, devlet ve kapitalizmden uzak bir yaşamın nasıl olacağına ilişkin devam eden en büyük deneyimlerden. 1993’te yayınladıkları bildiriyle, Zapatist Kadınlar kendi özgün politik varoluşlarını bu deneyim içerisinde kattılar. Kurmuş oldukları sağlık ve eğitim merkezleri aracılığıyla, bir yandan bu ihtiyaçlarını karşılarken, öte yandan gündelik işleyiş içerisinde kadın hareketliliğinin toplum içinde de artmasını hedefliyorlar. Zapatist Kahve Kooperatifleri’nin içerisinde yer almak dışında, sadece kadınların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurdukları mısır, fasulye ve kabak kooperatifleriyle, üretim-tüketim ilişkilerini kadın eliyle örgütlüyorlar. Zapatist Kadın Kooperatifleri, oluşturdukları tekstil atölyeleriyle; bölge halkının gıda ihtiyacı dışında giyim ihtiyacını da karşılamaya çalışıyor.

La Via Campesina Bağımsız Kadın Kooperatifi:

Uluslararası Çiftçi Hareketi olan Via Campesina, dünya üzerindeki farklı farklı “topraksız hareketlerin” ve yoksul köylülerin oluşturduğu bir federasyon gibi hareket ediyor. Küresel kapitalizme, GDO’lu ürünlere ve endüstriyel tarım uygulamalarına karşı köylüler arasında dayanışma ilişkilerinin oluşturulması ve baskılara karşı beraber mücadele edilmesi amacıyla kurulmuştu.

Kadınların bir hayli aktif olduğu hareket içinde sadece kadınlardan oluşan bir çok kooperatif ve kolektif de bulunuyor. Mozambik’ten Hindistan’a; Filistin’den Brezilya’ya kadar yayılan Bağımsız Kadın Kooperatifleri, hem kadınların gündelik yaşam içerisinde karşılaştığı tecavüz, şiddet ve taciz gibi saldırılarla mücadele ediyor hem de bu kolektiflerde ürettiklerini farklı kanallarla dolaşıma sokarak kooperatiflerin paydaşı olan kadınların ekonomik ihtiyaçlarının da karşılamalarını sağlıyor. Öte yandan Bağımsız Kadın Kooperatifi, her yıl ayrı bir kadın buluşması düzenleyerek “kadın çiftçilerin” sorunlarını masaya yatırıyor ve bunların çözümüne dair tartışmalar yapıyor.

Kadınların ortaya koydukları bu öz-örgütlüğe dayanan deneyimler her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Sadece, kapitalizm kaynaklı ve dönem dönem yoğunlaşan krizler nedeniyle değil. Dünyanın dört bir yanında, tarihin farklı zamanlarında kadınlar, krizlere kendi deneyimleri ve birliktelikleriyle hep çözüm bulabilmişlerdir. Ancak bu deneyimlerin en önemli yanı, aynı zamanda yeni bir yaşamın şimdiden inşa edilmesinin örnekleri olmasıdır.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 36. sayısında yayınlanmıştır.