Akrabalar Arası Yeni Ortaklık: SİHA – Ece Uzun

“Uçakta Sezgin Tanrıkulu’nun arkasına oturdum.. Boğma teliyle işini bitir biz sana hapiste bakarız diyenler fav”

Bu sözler Hukuk Fakültesi’nde çalışan bir araştırma görevlisinin attığı tweetten. Tweet, geçtiğimiz ayın sonunda SİHA’ların Hakkari’de piknik alanı olarak kullanılan bir bölgeye attığı bombayla bir kişiyi katletmesini gündem eden ve SİHA’ları eleştiren CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’ya yönelik devletin başlattığı linç kampanyasının hemen arkasından atıldı. İktidarın cumhurbaşkanından bakanlarına, televizyonlarından gazetelerine hepsi Sezgin Tanrıkulu’yu lanetleyip “teröristleri” koruduğu algısını üretmeye başladı. İktidar böylece SİHA’ları eleştirenleri şıkıştıracağının altını çizdi.

Devlet, bu katliamı gündem eden Tanrıkulu’yu sıkıştırmasının ardından ikinci refleks olarak SİHA’ları savunma durumuna geçti.

SİHA’ların yapılan operasyonlarda hava desteği sağlaması, “binlerce fit yükseklikten bile hedefini görüyor olması” gibi katliamlarda fayda sağlayacağı yönleri yükseltildi ve SİHA’ların “yerli ve milli” olduğu özellikle belirtilerek de en azından milliyetçi kesimler açısından tartışmalara son verilmek istendi.

Peki devletin tartışmalara son verilmesini istemesinin, ısrarla katledilenlerin “terörist”, SİHA’ların operasyonlar için faydalı olduğunu vurgulamasının arkasındaki nedenler neydi?

TSK tarafından yeni yeni kullanılmaya başlanan SİHA’ların “terörle mücadelede giderek etkin bir araç olacağı” sıkça kullanılan propagandayı oluşturmakta. İşte bu nedenle devletin katliam yaparak sivil insanları öldürüyor olması ve başarısız görünüyor olmasından çekiniliyor. Örneğin artık “binlerce fit yükseklikten görüş yapabilen” bir araçla gerçekleştirilen katliamın kaza olarak gösterilme ihtimali azalıyor. Kısacası katliamının açıkça gözler önüne serilebileceğini gören devlet, SİHA’sına sarılıyor.

SİHA’nın canı gönülden savunulmasının bir başka sebebinin daha olduğunu varsayarsak bu da Erdoğan’ın akrabalık ilişkilerine verdiği değerle ilgili diyebiliriz. Akrabalarıyla iş yapmayı seven Erdoğan, TC’nin en önem verdiği politikalardan olan “terörle mücadele”de kullanılan araçlardan birini yani Bayraktar model SİHA’yı, dünürünün şirketine (damadı Selçuk Bayraktar’ın babası Özdemir Bayraktar’ın Baykar adlı şirketi) yaptırıyor. Yani bu durum Erdoğan’ın şirketin teknik müdürlüğünü yapan damadının ve sahibi dünürünün üretimi olan SİHA’ları sahiplenmesinin belki de “duygusal” tarafı.

Erdoğan, SİHA’larla birlikte, aile ilişkileri sebebiyle ekonomik meseleleri, yarattığı/yaratmak istediği “güçlüyüz ve mücadele ediyoruz” imajıyla da politik hamleleri kontrol altında tutmak istediği için SİHA’sının eleştirilmesine izin vermiyor. Bu sebeplerle kurduğu bu “Yeni Türkiye”de işte böylesi “başarı”/katliam hikayelerinin Erdoğan’lar, Bayraktar’lar ve Albayraklar’dan çıkması muhtemel.


Ece Uzun

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 40. sayısında yayınlanmıştır.