Zorunlu Askerlikte OHAL Karmaşası – Gökhan Soysal

 

OHAL kapsamında çıkarılan 691 sayılı KHK ile Askerlik Kanunu’nda yapılan değişiklik kafaları karıştırdı. “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve askerliğe elverişli oldukları anlaşılan yükümlülerden, yoklama kaçağı ve bakayalar dahil bu Kanunda yazılı geçerli mazereti olmayanlar, Millî Savunma Bakanlığınca belirlenecek celp ve sevk esaslarına göre silah altına alınırlar” içerikli bir madde getirilmesine rağmen asıl olarak var olan kanunlarda bir değişiklik yapılmadı. Çünkü hali hazırda madde düzenlemesindeki kişilerin de içinde yer aldığı yükümlü sayılan kişiler, belirlenen sevk ve esaslara göre zorla silah altına alınmaktadır.

Askerlik Kanunu’nun 1’inci Maddesinde ‘Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, işbu kanun mucibince askerlik yapmağa mecburdur.’ denilerek her erkeğe askerlik yükümlülüğü getirilmiştir. 691 sayılı OHAL KHK’sındaki düzenlemeyle birlikte akla ilk gelen durum OHAL dönemi KHK’larıyla birlikte işinden atılanları hedef alan bir amacın güdüldüğü. Çünkü KHK’da yapılan düzenlemeye baktığımızda OHAL KHK’larıyla işten atılanlar için kullanılan “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan” ifadenin yine kullanılmış olması dikkat çekmektedir. Bunun sonucunda bu düzenlemenin özellikle KHK’larla işten atılan memurları doğrudan ilgilendirdiğini düşündürtmektedir.

Anılan bu düzenleme, doğabilecek yeni karışıklıkları önleme amacını gütse bile terörist oldukları iddiasıyla görevden men edilenlerin durumunu daha fazla karıştırmadan nasıl çözebileceği merak konusu oluşturmaktadır. Çünkü görevden çıkarmaların bizzat kendisi darbe girişimden önce var olan kurallara aykırılık taşımaktadır. Şöyle ki görevden çıkarmalar, herhangi bir yargılama sonucu değil OHAL KHK’sı ile doğrudan gerçekleştirilmiştir.

Zorunlu askerlik yükümlülüğü bulunan kişi, bir ceza yargılaması sonrası mahkumiyet cezası alırsa ancak hapishaneden çıktıktan sonra zorunlu askerlikle yüz yüze geliyordu. Ancak şu anki durumda OHAL KHK’sı ile memurluktan çıkarılan on binlerce kişi bulunmakta ve üstelik bu memurluktan çıkarma herhangi bir yargılama sonucunda olmadığı gibi henüz bir ceza yargılamasına da tabi tutulmayan on binlerce kişi bulunmaktadır. Asıl sorun burada başlamaktadır ve OHAL KHK’sının da buna ilişkin olduğu varsayılabilir. Kabul edilmiş hukuk düzeni içinde olması gereken açığa alınan kamu görevlisinin yargılama aşamasından sonra suçlu bulunması durumunda memurluk görevinden tamamen alınması ve çekeceği cezadan sonra askerliğin gündeme gelmesiydi. Devletin burada herhangi bir yargılama olmadan terörist olarak değerlendirdiği insanlar üzerinde istediği şeyi yapabileceğini düşündüğü açıktır.

Ayrıca OHAL’i bahane ederek terör operasyonları iddiasıyla muhaliflerin üzerinde çok büyük baskı kuran devletin, bu düzenlemeyle de yeni bir baskı dalgası yaratma riski de çok yüksektir. Bu düzenlemeden temel hak ve özgürlükleri etkilenmesi ihtimali olan vicdani retçiler de yer almaktadır. Madde düzenlemesinde yer alan belirsizliğe bir belirsizlik daha katılmıştır. Bu belirsizlik de bu konuda düzenleme yapma yetkisinin Savunma Bakanlığına verilmiş olmasıdır. Savunma Bakanlığının yapacağı düzenleme, OHAL KHK’sına açıklık getirecektir. Bu nedenle OHAL KHK’sında yer alan düzenlemenin ne amaçladığı konusundaki belirsizlik, Savunma Bakanlığınca yapılacak yeni bir düzenlemeyle birlikte büyük ihtimal ortadan kalkacaktır. Ancak bu yönde bir işaret, şimdilik bulunmamaktadır.

Gökhan Soysal

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 40. sayısında yayınlanmıştır.