Ekonomik Krize Afrin Tamponu – İlyas Seyrek

 

3. çeyrekte “%11 büyüme”nin gerçekleştiği 2017 yılının ardından Afrin saldırısı, erken seçim iddiaları, zamlar, düşürülemeyen işsizlik ve enflasyon gibi olay ve olgular 2018 yılında TC ekonomisi için ne anlama geliyor?

Ekonomik verilere biraz baksak yukarıdaki sorulara ve arttırabileceğimiz benzeri sorulara ilişkin birkaç öngörüde bulunabiliriz.

“2017’de Ekonomi Büyüdü!”

Ekonominin gidişatına yönelik önemli göstergelerden biri kuşkusuz GSYİH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla)’nin artışı, yani büyüme oranıdır.

2017 yılının 3. çeyreği ile ilgili olarak TÜİK tarafından açıklanan %11’lik büyüme, TC’nin ekonomi gündeminde ilk sırayı aldı. Bu oran iktidar partisine bir propaganda aracı sağlamasının yanında, başka tartışmalar da yarattı. Geçtiğimiz günlerde de (İstanbul Sanayi Odası verilerine göre) imalat sektöründe ve (Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıkladığı verilere göre) Ocak ayının ihracat rakamlarında artış gözlendiği haberleri yayınlandı.

Fakat AKP’lilerin abartarak kutladıkları bu “balon büyüme oranları”nın gerçekliğine de bakmak gereklidir. Çünkü bu oranın konuşulduğu dönemden bugüne açıklanan başka ekonomik veriler, büyümenin dengesizliğini ortaya koyuyor. İktidar tarafından her zeminde gündem edilen bu “büyüme”, pek çok siyasi ve ekonomik gerçeğin üzerini de örtüyor.

Yayılan “ekonominin iyiye gidiyor olduğu” yalanının siyasi bir motivasyondan daha fazla anlamının olup olmadığı da tartışılanlar arasında. İktidar partisinin aldığı oy oranlarının ekonomik büyümeyle paralel bir şekilde arttığını öne süren düşüncelere göre AKP, ekonominin tekrar büyüyeceği düşüncesi ve Afrin saldırısıyla arkasına aldığı milliyetçi dalgayla birlikte seçimleri erkene çekmek isteyebilir.

İhtimal dışı gözükmeyen erken seçimin nedeni olarak görülen “ekonominin büyüdüğü” söyleminin doğruluğunu, diğer ekonomik verilerle birlikte değerlendirmek gerekir.

Ekonomik Kriz Göstergeleri

“Avrasya Tüneli Geçiş Ücretlerinde Güncelleme” ve bunun benzeri başlıklarla ATV, Akit gibi iktidar yanlısı medyaya ait haberlerde sıkça karşılaşır olduk. Büyüme haberleri verildikten sonra ekonomiye dair olumsuzlama yapılamayacağı için zam haberlerini “güncelleme” diye sunmak, iktidar yanlısı medyayı komik duruma düşürdüğü gibi ekonomik duruma dair bir veri de sağladı.

Pek çok ürüne zam geldi, TL dolar ve avro karşısında belini doğrultamadı, cari açık büyüdü. Enflasyon ve işsizlik hala yüksek bir seyir izlerken %7,5 kredi kartı batığı ve 1,5 milyon davalı insanın bulunduğu bu dönem, ekonomik açıdan olsa olsa krediye dayalı balon bir büyüme dönemi olarak adlandırılabilir.

Ayrıca yaratacağı ekonomik sonuçlar sebebiyle değerlendirmemiz gereken bir Rıza Sarraf-Hakan Atilla davası da bulunuyor. Şimdilik gündemden düşse de davada Halkbank’ın eski genel müdür yardımcısı Hakan Atilla’ya verilecek cezanın belirlenmesiyle birlikte Halkbank’a para cezasının gelmesi ve sonrasında TC’deki bankaların kredi piyasasına erişimini zorlaştıracak önlemlerin alınması gündemde. Bu gerçekleşirse TC’nin her ay 16-18 milyar dolar borçlanmak zorunda kalabileceği tartışılıyor. Tüm bu olanların enflasyona ve resesyona neden olabileceği ve böylece yine bu ekonomik çöküşten en çok etkilenecek kesimin ezilenler olacağı çok açık.

Afrin Saldırısı ve Kriz

Tüm bu ekonomik olumsuzluklar ve risklerle birlikte düşünüldüğünde, TC ekonomisi balon büyüme rakamlarına rağmen kırılganlığını koruyor. Suriye Savaşı’nın bir enerji paylaşımı savaşı olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurursak TC, Suriye devleti topraklarını ve özelde Afrin’i bir enerji hattı olduğu için önemsiyor.

Hiç kuşkusuz, enerji hattından pay alabilme ihtimali TC’nin bu saldırıdan başarılı çıkmasıyla alakalı. Bu saldırıdan başarısız çıkarsa ya da uzun bir müddet bu saldırıyı devam ettirmek zorunda kalırsa piyasalar ve halk buna nasıl karşılık verir tartışmak, görmek gerek. Oluşturulan milliyetçi dalga ile desteğini kazandığı kesimlerin, saldırının uzamasıyla birlikte yüklendiği ekonomik zorlukların etkisiyle bu desteği geri çekme ihtimali de mevcut. Piyasaların bu riski ne kadar kaldırabileceği bilinmez ama TC bu saldırıyı ekonomik krize karşı bir tampon, ekonomik çöküşten kurtulma manevrası olarak görüyor.

İlyas Seyrek

[email protected]

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 43. sayısında yayınlanmıştır.