“Londra’da Kaçırılıp Seks İşçiliğine Zorlandım” (BBC Türkçe)

Anna 2011 yılında eğitim amacıyla Romanya’dan İngiltere’nin başkenti Londra’ya taşınmıştı. Garsonluk, temizlikçilik, matematik öğretmenliği gibi geçici işler yaparak para kazanıyordu. Ama bir Mart günü sokaktan kaçırıldı, İrlanda’ya götürüldü ve 9 ay boyunca cehennemi yaşadı.

Anna kaçırıldığında evinin çok yakınlarındaydı. Kuzey Londra’da Wood Green’de evine doğru yürürken kulaklıklarında Beyoncé’nin I Was Here şarkısı çalıyordu.

Evin önüne gelince anahtarı çıkarmak için çantasını açtı. Tam o sırada biri arkasından yaklaşıp boynunu sıktı, ağzını kapadı ve koyu kırmızı bir arabaya bindirdi.

Arabada iki erkek ve bir kadın vardı. Anna’ya vuruyor ve Rumence bağırarak tehditler savuruyorlardı. Kadın Anna’nın çantasını ve gözlüklerini aldı. Söylediklerini yapmazsa Anna’nın Romanya’daki ailesini öldürmekle tehdit ettiler.

Anna o anları şöyle anlatıyor:

“Neler olduğunu, nereye götürüldüğümü anlayamadım. Organlarımı mı çalacaklardı, tecavüz mü edeceklerdi, beni öldürecekler miydi? Aklıma her türlü olasılık geliyordu.”

Çantasını alan kadın Anna’nın cüzdanını, telefonunu karıştırmaya başladı. Pasaportu da çantasının içindeydi – Anna odasına hırsız girdikten sonra pasaportunu hep yanında taşımaya başlamıştı.

Anna arabadan kaçmaya çalışmanın beyhude bir çaba olacağını anlamıştı. Onu havaalanına götürdüler. Yanında adamlardan sadece biri vardı. Anna kaçmak için tek fırsatının o an olabileceğini düşündü. Havaalanı çalışanlarından yardım isteyebilir miydi?

Tehdit altında olduğunuzda çığlık atmaya da korkuyorsunuz. Tüm kimlik bilgilerimi almışlardı. Annemin nerede yaşadığını, hakkımdaki her şeyi biliyorlardı.”

Anna o an bu riski alamadı.

Kontuarda beklerken Anna ağlıyordu ve suratı kıpkırmızıydı ama görevli Anna’nın ne halde olduğunu fark etmedi ve onlara biniş kartlarını verdi.

Adam dikkat çekmemek için Anna ile sevgililermiş gibi davranıyordu. Güvenlikten hızlıca geçerek uçağa bindiler ve en arka koltuklara oturdular. Adam hareket eder, çığlık atar ya da ağlarsa onu öldüreceğini söyledi.

Anna uçak kaptanının anonsundan İrlanda’ya, daha önce adını hiç duymadığı bir havaalanına gittiklerini anladı.

Uçaktan inerken Anna’nın yüzü ağlamaktan şişmişti ama hostesler de aynı bilet bankosundaki görevli gibi, durumda bir gariplik olduğunu fark etmedi.

“Beni satmak için kaçırdıklarını o an anladım”

Anna uçaktan inince koşarak kaçmaya kararlıydı. Ama indikleri havaalanı bir otobüs terminali kadardı ve orada onları yine Romanyalı iki adam bekliyordu.

Şişman olan adam Anna’ya bakıp gülümsedi ve “Neyse ki bu seferki güzel” dedi. Anna o an neden kaçırıldığını anladı; “O an beni satmak için kaçırdıklarını anladım.”

Onu kirli bir daireye götürdüler. Daire, bahis dükkanlarının yakınındaydı. İçeride perdeler kapalıydı, alkol, sigara ve ter kokuyordu.

Evdeki erkekler sigara içerek bilgisayar ekranlarına bakıyordu. Masanın üstünde 10’dan fazla telefon vardı. Telefonlar sürekli çalıyor ya da titriyordu. Neredeyse çıplak olan kızlar odalar arasında gidip geliyordu.

Kırmızı bir sabahlık giymiş bir kadın Anna’ya yaklaşıp üstündeki kıyafetleri yırttı. Anna’nın kabus dolu günleri o an başladı.

Duvara asılmış kırmızı, saten bir kumaşın önünde, üzerinde sadece iç çamaşırlarıyla fotoğrafları çekildi. Anna bu fotoğraflarla internette pazarlanacaktı.

Ona birçok farklı, sahte kimlikler yaratıldı – adı Natalia, Lara, Rachel ya da Ruby oldu. 18, 19 ve 20 yaşında Litvanyalı, Polonyalı ve bazen de Macardı.

Sonrasında binlerce erkekle seks yapmaya zorlandı. Aylarca gün ışığı görmedi. Sadece müşteri olmadığı zamanlarda uyumasına izin veriliyordu ama sürekli müşteri geliyordu. Günde 20 erkekle birlikte olmak zorunda kaldığı oluyordu.

Bazen ona yemek bile vermiyorlardı, bazense ince bir dilim ekmek ya da başka birinden arta kalan yemeklerini yiyordu.

Açlık, uykusuzluk ve sürekli olarak istismar edilmekten çok hızlı şekilde çok kilo kaybetti. Beyni düzgün çalışamıyordu.

“Müşteriler burada zorla tutulduğumuzu biliyor ama umursamıyordu”

Müşteriler yarım saat için 60-80 euro, bir saat için 160-200 euro ödüyorlardı. Bu paralar Anna’ya verilmiyordu.

Bazıları Anna’ya o kadar sert davranıyordu ki Anna kan kaybediyor, bazen ayakta durmakta bile güçlük çekiyordu. O kadar çok acı çekiyordu ki Anna birçok kez öleceğini sandı.

Anna müşterilerin, kadınların kendi rızaları dışında bu genelevde tutulduğunu bildiklerini söylüyor; “Burada zorla tutulduğumuzu biliyorlardı. Bunu biliyor ama umursamıyorlardı.”

Orada zorla çalıştırıldığı Anna’nın vücudundaki morluklardan bile anlaşılabilirdi. Biri geçmeden başka bir morluk beliriyordu. Müşteriler bu morlukları görüyor ama rahatsız olmuyorlardı.

Anna hepsinden nefret ediyordu.

Temmuz’da yani Anna’nın esaretinin dördüncü ayında bir gün at yarışları vardı ve telefonlar hiç olmadığı kadar çok çalıyordu.

Birkaç gün sonra polisler eve baskın yapıp tüm kadınları gözaltına aldı. Genelevi işleten adamlar ve başlarındaki kadın esrarengiz bir şekilde, bilgisayarları ve paraların çoğunu alarak ortadan kaybolmuştu. Anna onların polis baskınından nasıl haberdar olduklarını anlayamadı.

Polis dairenin, prezervatiflerin, iç çamaşırlarının fotoğraflarını çekti. Anna ve onun gibi orada zorla tutulan diğer üç kadına kıyafetlerini giymelerini söylediler. Anna hiç kıyafetleri olmadığını ve burada zorla, kendi iradeleri dışında tutulduklarını açıkladı.

“Hiçbir kıyafetimiz, kimliğimiz olmadığını görmek kolaydı. Polislere bunu söyledim ama dinlemediler.”

Ama yine de Anna gözaltına alındığına seviniyordu. Polisin eninde sonunda onların insan kaçakçılığı kurbanı olduklarını anlayacağından emindi.

Dört kadın geceyi bir hücrede geçirdi ve ertesi sabah mahkemeye çıkarıldılar.

Avukat, kadınlara kısa bir duruşma olacağını, genelev işletmekten suçlu bulunacaklarını, ceza alıp birkaç saat sonra serbest bırakılacaklarını söyledi.

Avukata göre ortada çok ciddi bir sorun yoktu. At yarışları sürerken seks işçilerinin ve bazen de onları pazarlayanların gözaltına alınıp serbest bırakılması normaldi.

Mahkeme salonundan çıktıklarında Anna koşup kaçmayı düşündü. Gidecek bir yeri ve parası olmadığını biliyordu. Zaten kaçmaya fırsatı da olmadı – onu kaçıran adamlar mahkeme salonu dışında arabanın kapıları açık şekilde bekliyordu.

Anna’nın Romanya’daki annesi haberlerde genç Romen kadınların İrlanda’da genelev işlettiklerini duydu. Haberlerde kendi kızının ismi de geçiyordu.

Annesi zaten daha önce Anna’nın Facebook hesabında onu kaçıranların paylaşmış olduğu çıplak fotoğrafları da görmüştü. Fotoğrafların altında İrlanda’da seks işçisi olarak kazandığı parayı ve yeni hayatını öven mesajlar yer alıyordu. Bunların hepsi Anna’yı kaçıranlar tarafından yazılmış mesajlardı.

Fotoğrafları sadece annesi değil, tüm arkadaşları ve Romanya’daki komşuları da görmüştü. Hiçbiri Anna’nın kaçırıldığını ve kendi rızası dışında, zorla seks işçisi yapıldığını bilmiyordu.

Annesi önce bir şeyler yapmayı denedi. Ama kızını arasa da ulaşamıyordu.

Anna, “Annem Romanya’da polise gitmiş. Ama polis ona ‘Kızınız reşit ve ülke dışında. Ne istiyorsa onu yapabilir’ demiş” diyor.

Sonunda müstehcen fotoğraflar nedeniyle Facebook Anna’nın hesabını sildi.

Polis baskınından sonra dört kadının yeri sürekli değiştirildi. Başka şehirlerde, farklı otellerde ve evlerde kaldılar. Hayatları ise her zamanki gibi adeta bir cehennemdi. Gece gündüz istismar ediliyorlardı.

Orta Doğu’ya kaçırılacaktı

Anna durumunun daha da kötü olamayacağını düşünüyordu. Ta ki bir gün ona işkence eden adamların onu Orta Doğu’ya götürme planları yaptığını duyana dek…

Anna artık kaçmanın bir yolunu bulmalıydı.

“Hâlâ tam olarak nerede olduğumu bilmiyordum. Ama Belfast, Dublin ya da İrlanda’nın hangi şehrinde olursam olayım, kaçma şansımın Orta Doğu’dakinden çok daha fazla olduğunu biliyordum.”

Ayağında parmak arası terliklerle çok yavaşça kapıyı açtı. Çok hızlı ve çok sessiz olmak zorundaydı. Aylardır ne koşmuş ne de doğru düzgün yürümüştü ama şimdi çok hızlı olması gerekiyordu.

Aslında Anna’yı kurtaran, geneleve gitmektense kadınları kendi evine çağıran adamlar olmuştu.

Anna bu eve gitme işlerini çok korkutucu bulurdu; “Orada sizi bekleyenin bir deli mi olduğunu, size neler yapacağını bilemezsiniz.”

“Ama ne zaman tutulduğumuz evin dışına çıksam, kafamda bulunduğumuz bölgenin bir haritasını çıkarıyordum. Geçtiğimiz yolların, binaların isimlerini kafama kaydediyordum.”

Anna’nın Andy adında hapis yatmış uyuşturucu satıcısı bir müşterisi vardı. Elektronik kelepçe takmak kaydıyla salıverilmişti.

Andy Anna’yla seks yapmak değil, sadece konuşmak istiyordu. Bir arkadaşı genelev işletme işine girmek istiyordu ve Andy de bu konuda bilgi topluyordu.

Anna “O noktada bir kumar oynamak zorundaydım. O adama güvenmiyordum ama bana saklanabileceğim bir yer sağlama teklifinde bulunmuştu” diyor.

Anna, kafasında oluşturduğu yarım yamalak haritaya dayanarak Andy’nin evini buldu. Zili çaldı ama kapıyı kimse açmıyordu. Beklemekten ve kendisini esir tutanların onu bulmamasını ummaktan başka yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Anna’nın kumarı işe yaradı. Andy elektronik kelepçesi gereğince gece yarısından önce eve döndü ve kapıda bekleyen Anna’nın orada kalmasına izin verdi.

Anna’nın ilk yaptığı şeylerden biri annesini aramaktı.

Telefon çaldı ve annesinin sevgilisi telefonu açtı. Arayanın Anna olduğunu anlayınca adam bağırarak ona bir daha kendilerini aramamasını ve ziyaretlerine gelmemesini söyledi.

“Ona,Tamam, işinizi kolaylaştıracağım. Biri sizi arar ve tehdit ederse benim sizin için ölmüş olduğumu söyleyin’ dedim.”

Adam telefonu Anna’nın suratına kapattı.

Anna o an pasaportu ve kimliği olmamasına, geneleve yapılan polis baskını tecrübesini yaşamış ve kurban olduğu halde suçlanarak ceza almış olmasına rağmen, polisi aramaya karar verdi. Bu kez polis onu dinledi.

 

Anna’nın Kuzey İrlanda’da olduğu ortaya çıktı. Bir polis, Anna ile bir kahvede buluşmak üzere sözleşti.

“Bana beyaz bir peçete uzattı ve üzerine beni kaçırıp esir tutanların isimlerini yazmamı istedi.”

Peçeteyi geri verdiğinde polis şok oldu. Polis Anna’ya yıllardır bu isimleri aradığını söyledi.

Polis soruşturması iki yıl sürdü. Sonunda Anna’yı kaçıranlar yakalandı ama Anna kendi ve annesinin güvenliği için çok endişe duyduğundan mahkemede onların aleyhine ifade veremedi.

Onun gibi zorla çalıştırılan kadınlardan biri adamlar aleyhine ifade vermeyi göze aldı. Çete Kuzey İrlanda’da insan kaçakçılığı, kadın satmak ve kara para aklamaktan suçlu bulundu.

Çete üyeleri 2’şer yıl hapis cezası aldı. Mahkeme sürerken 6 ay hapiste kalmış oldukları için, ceza aldıktan 8 ay sonra denetimli serbestlik ile hapishaneden çıktılar.

Çete üyeleri daha önce İsveç’te de aynı suçlardan 2 yıl hapis yatmıştı.

Anna, “Tutuklandıkları için mutluydum ama verilen ceza beni memnun etmedi. Sanırım bu hayatta hiçbir şey adil değil” diyor.

O sırada Birlik Partisi’nden Lord Morrow, çocukların ve kadınların genelevlerde, çiftliklerde ve fabrikalarda zorla çalıştırıldığına dair giderek artan sayıda hikaye duyduğu için, Kuzey İrlanda Meclisi’ne bu konuyla ilgili bir tasarı sunmuştu. Anna, kendisi gibi esir tutulan başka bir kadınla birlikte Lord Morrow’a ifade verdi.

2015 yılında kabul edilen İnsan Kaçakçılığı ve İstismarı kanunuyla, Kuzey İrlanda, Birleşik Krallık’ta parayla seks satın almanın suç olduğu ilk yer oldu. Ülkede seks satmak ise suç sayılmıyor.

Anna bu süreçte oynadığı rolden gurur duyuyor.

“Bu kanun kurbanı koruyup, seks satın alanı ve insan kaçakçılarını cezalandırıyor. Yani suç çemberini kırıyor.”

Anna’ya göre parayla seks satın alan erkeklerin küçük bir kısmı bile bu kanun yüzünden bunu artık yapmıyorsa, bu bile başarı.

Ve Anna bu kanunla, onun gibi kaçırılıp esir tutulan ve zorla seks işçisi olarak çalıştırılan kişilerin tutuklanma korkusundan da kurtulduğunu söylüyor.

2017 yılından bu yana, Anna’nın kabusunun başladığı İrlanda Cumhuriyeti’nde de parayla seks satın almak yasak.

Onarılamayacak yaralar

Dokuz ay süren seks köleliği Anna’nın vücudunda iyileştirilemez yaralar bıraktı. Vajinası ve anüsü zarar gördü. Beli ve dizlerinde geçmeyen ağrılar var. Kafasının arkasında, sürekli çekildiği için artık bir bölgede saç çıkmıyor.

Yaşadıkları ardında, fiziksel zararın yanında büyük psikolojik travmalar da bıraktı. Bazen uyuyamıyor, uyuyabilse bile kabuslar görüyor. Burnuna hâlâ o kokular geliyor; alkol, sigara, ter, sperm ve istismarcılarının nefes kokuları…

Ama Anna yine de geleceğe umutla bakıyor. Bedenini satan insanları yakalattı, kanunun değişmesine yardımcı oldu, ve konuşmadan geçen seneler sonunda annesiyle ilişkisi de artık iyi.

“Annemin başımdan geçenleri gerçekten anlaması için onunla çok uzun süre konuşmam gerekti. O benden öğrendi, ben ondan… Ama artık aramız iyi.”

Anna İngiltere’de üniversiteye başladı ama eğitim ücretini karşılayamadığı için bırakmak zorunda kaldı. Şu an otelcilik sektöründe çalışıyor ve durumu iyi.

“Fırsatım olduğunda eğitimime devam etmeyi tüm kalbimle istiyorum. Ama şu an çalışmalı, çalışmalı ve çalışmalıyım.”

Hikayedeki tüm isimler değiştirilmiştir.

Kaynak: BBC Türkçe