Gerçeklikten Sanala Dönüşen SANAL iNSAN

21. yüzyıl dünyasının bize dayattığı bir yaşam biçimi var; sanal sosyallik-sosyal medya. Zamanımızın çoğunu sosyal medyada geçiriyoruz. Onsuz bir yaşam düşünemiyoruz bile. Sosyal medyada gülüyor, eğleniyor, üzülüyor, tatmin oluyoruz. Ona hapsolmuşken bizi özgürleştirdiğini düşünüyoruz. Sosyal medya sanallığının gerçekliği içinde yaşıyoruz artık. Burası öyle bir dünya ki hiç tanımadığımız insanların hayatını takip ediyoruz. Dahası, biz de hiç tanımadığımız insanlar tarafından takip edilmek, “fenomen” olmak istiyoruz.

Fenomen, felsefede, duyularla algılanabilen, görünür olan için kullanılır. Ama günümüzde fenomen denilince akla gelen, hayranlık uyandıracak kadar dikkat çekici olan şey veya kişi oluyor. Dedik ya, kendi gerçekliğini yarattı diye, işte fenomen de onlardan biri. Daha çok sanalda yaşayan, orada var olan bu kişilere “e-insan” demek de pekala mümkün.

Psikolojik Fenomenlerin Etkisindeki “Fenomenler”

İlginçtir ki sosyal medyada yeni anlamıyla fenomen olmak demek aslında bazı psikolojik fenomenlerin (eski anlamıyla) farkında olmadan etkisinde kalmak ya da bu psikolojik fenomenlere bilerek başvurmak da demek. Peki eski anlamıyla yeni anlamı nasıl bir araya geliyor fenomenlerin, birkaç örnekle görelim.

Halo Etkisi: Bir kişi hakkında ilk görüşte edindiğimiz izlenime göre değerlendirme yapma olarak tanımlanan “halo etkisi” fenomeni, sosyal medya fenomeni olmak isteyen birisi için de çok önemlidir. Sayfasının ya da profilinin ilk bakışta ilgi çekici, farklı, çok renkli olarak bulunmasının, fenomen olma yolunda katkısı yüksektir. İçerikten çok biçim öne çıkarılır, çok beğeni almak için birbirinden değişik selfie çekme yarışı başlar. Birçok kişi ilginç fotoğraflar elde etme adına, uçurum kenarlarında selfie çekerken yaşamını yitirmiştir.

Dunning-Kruger Etkisi: Bir konuda becerisi ya da yeteneği olmayan kişinin kendini yalnızca o konuda değil her konuda uzman gibi görmesi, diğer insanları küçümsemesi olarak tanımlanan Dunning-Kruger etkisi de, sosyal medya fenomeni olmak isteyenlerde sıkça görülüyor. Hatta neredeyse birçok sözlük ya da forum siteleri yalnızca bu kişilerin toplandığı ve birbirlerine üstünlük kurmaya çalıştıkları bir alan olarak hala varlıklarını koruyor. Televizyondaki yarışma programları katılımcıları da çoğu zaman bu fenomenin etkisindedir.

Benjamin Franklin Etkisi: Nötr bir ilişkide olduğunuz birine bir iyilik yaparak sizden daha fazla hoşlanmasını sağlamak olarak tanımlanan Benjamin Franklin etkisi, sosyal medyada belki de en yaygın olarak kullanılan fenomen. Bir sosyal medya fenomeni olmanın ölçütlerinden birisi beğeni sayısının yüksekliği. Bunun için arkadaş ya da takipçi sayınızın yüksek olması gerekiyor. Peki bu sayıyı nasıl yükseltebilirsiniz? Fenomenler eğer bunu satın almıyorsa şöyle yapıyor, önce tanıdıkları ya da tanımadıkları herkesi arkadaş olarak ekliyorlar, onların gönderilerini beğeniyorlar, onların da kendilerini takip etmesini, kendi paylaşımlarını beğenmesini sağlıyorlar.

Kudüs Etkisi: Sosyal medya fenomeni olmak isteyenlerin sosyal medyayı bir din, kendilerini de bir dini lider, bir mesih gibi görmelerinin bir sebebi psikolojide Kudüs etkisi olarak adlandırılan fenomen olabilir. Bu psikolojik fenomen, Kudüs’ü ziyaret edenlerin kentin muhteşemliğinden etkilenip, kendilerini bir dini lider ya da mesih gibi görmeye başlamalarını anlatmak için kullanılıyor.

Handikap Etkisi: Aldığı risk ne kadar büyükse söylediklerinin etkisi de o kadar büyük olur şeklinde tanımlanan Handikap etkisi de sosyal medya fenomeni olmak isteyenlerin farkında olmadan başvurdukları bir başka psikolojik fenomen. Sosyal medyada gerçekliği olmayan, şaibeli, sansasyonel etkisi kuvvetli paylaşımlar her zaman daha ilgi çekici oluyor. Sürekli böylesi paylaşım yapan birisi de elbette diğerlerinin arasından sıyrılacak, akılda kalmaya başlayacak, sosyal medya fenomeni olma yolunda hızlı adımlarla yürüyecektir.

Sosyal Medyanın Asosyal İnsanı

Tüm bu ve benzeri yöntemler sosyal medyada öne çıkmamızı, takip edilmemizi, beğenilmemizi kolaylaştıran, çabuklaştıran yöntemler. Bu yöntemlerin yanında elbette belli bir zaman harcanması da gerekiyor. Uykusuz geceler, yemek yenmeden geçen saatler… Ve nihayetinde tüm bu çabalar bir karşılık bulduğunda, kişi sosyal medyada bir fenomen olarak kabul edildiğinde, aslında, binlerce takipçi arasında gerçek bir arkadaşı dahi olmayan, kimseyle gerçek bir iletişim kuramayan asosyal bir varlığa dönüşüyor.

Fenomen kişiyi artık daha zor günler beklemektedir. Çünkü bundan sonra artık tek bir amacı vardır, o da ne olursa olsun fenomen olma durumunu sürdürmek. Daha önce akla gelmeyen, denenmeyen şeyler yapayım derken kendisi kendisi olmaktan çıkar, gerçek karakteri ile sanal karakteri yer değiştirir ya da birbirinin içinde yok olur gider. O şimdi bir sosyal medya fenomenidir, ama bir süre sonra bir hiçtir. Ya da yalnızca elektronik bir varlık. Duyguları, düşünceleri, arzuları, sevinçleri olmayan bir elektronik varlık.

Bir bakıma e-insan denebilecek bu yeni durumla, bir zamanlar “Herkes bir gün 15 dakikalığına meşhur olacak” diyen Andy Warhol’un öngörüsü gerçek mi oluyor? Ya da devletlerin insanı yalnızlaştırmak ve yönetmek için eli daha da mı güçlenmiş oluyor? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Ancak bu kadar sanalın arasında korkutan bir gerçek var ki o da, insanın doğaya hakim olma çabasıyla başladığı bu yolculukta kendi sonunu hazırlıyor oluşu.

Şahin Efe

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 47. sayısında yayınlanmıştır.