E-Scooter: Ulaşıma Çözüm mü Sorun mu?

Büyükşehirlerin büyük semtlerinde belirmeye başladılar ilk olarak. Yaptıkları kazalar, aldıkları yatırımlar, haklarında getirilecek yasal düzenlemeler, kendi aralarında girdikleri rekabetler ve hem ihtiyaç karşılama hem de eğlence aracı olarak tercih edilmeleri sebebiyle giderek popüler hale geldiler. Onlar korona krizi sürecinin yeni trendi: elektrikli scooter uygulamaları.

Tüm dünyada son 10 yılda giderek yaygınlaşan çevrimiçi ulaşım uygulamaları bu coğrafyada da korona virüs salgınından önce -kısa mesafelere ulaşmak, toplu taşıma araçlarına varmak için- kullanılmaya başlanmıştı. Korona salgınının ortaya çıkışı ile fiziksel mesafeyi korumak isteyen ve toplu taşımadan uzak duran insanlar için bireysel seyahat, bisikletler ve scooterlar giderek daha fazla tercih edilir oldu. Satın alma ya da uygulamalar aracılığıyla kiralama yöntemleri ile insanlar için günlük bir tercih haline geldi. Ancak son dönemde artan otomobil fiyatları bu alandaki sahiplik oranını düşürüyor ve kiralama şirketlerini daha da yükseltiyor.

Ulaşım Sorununa Karşı Alternatif Bir Araç!

Küresel, neoliberal kapitalizmin gelişebilmesi, kendisini yeniden üretip sürdürebilmesi amacıyla kent mekanlarını da birer meta olarak kullanması ile ilişkili olarak büyüyen kent merkezleri ve metropoller dünya nüfusunun önemli bir bölümünü barındırmaya veya bu nüfusu doğrudan etkilemeye başladı. Toplumsal ihtiyaçları bütünlüklü bir şekilde karşılama amacı olmayan bu ekonomik sistemde genişleyen, nüfusu giderek yoğunlaşan kent mekanlarında, metropollerde ulaşım ihtiyacının karşılanması da karmaşık, çok parçalı/aktörlü hale geliyor. Özellikle geri bırakılmış ülkelerde daha yoğun yaşanan hava kirliliği, trafik ve ulaşım sorununun çözümü için önerilen çevrimiçi motosiklet, scooter ve bisiklet paylaşım/kiralama uygulamaları mevcut ekonomik koşulları düşündüğümüzde mekansal, sosyal pek çok çelişkiyi daha fazla görünür hale getiriyor.

Kentsel ulaşım hızlı bir dönüşümün kıyısında görünüyor. Çevrimiçi teknolojilere dayalı paylaşımlı ulaşım uygulamaları insanların seyahat etme ve şehirlerin planlanma ve inşa edilme şeklini ve dolayısıyla toplumun mekanını etkilediği için toplumsal yapı ve ilişkileri de etkiliyor.

Esnek yapısı sebebiyle de küresel, neoliberal ekonomik sisteme oldukça uygun olan bu uygulamalar giderek büyük bir sektör haline geliyor. 2020 itibariyle dünya çapında 20 milyar dolarlık değere sahip olan bu şirketlerin 2030 yılında değeri 42 milyar dolara çıkacağı öngörülüyor. 2019 yılında yaklaşık 774 bin olan paylaşımlı e-scooter sayısının ise 2024’de 4.6 milyona çıkacağı öngörülüyor. Hatta bu popülerlik sonucunda TCDD’nin de Çuf Çuf isimli scooterlar ile bu sektöre dahil olacağı haberleri yayılıyor.

Toplumsal Soruna Bireysel “Çözüm”

Toplumsal yapıların, mekanizmaların sonucu olarak ortaya çıkan toplumsal sorunların ortadan kaldırılması için bütünlüklü politika ve araçların planlanması ve uygulanması gerekirken kapitalist sistem çözüm için yine küçük, yüzeysel ve bireysel alanları işaret ediyor. “Her koyun kendi bacağından asılır” anlayışını daha sistematik, çağa uygun bir şekilde revize eden sistem teknolojik gelişmeleri, araçları ve bu gelişimin kültürünü bu alanlarda kullanıyor.

Maliyeti ve gerekli altyapıya sahip olmaması sebepleriyle toplumsal karşılığı olamayacak ve sorunlara neden olan yapılara kökten bir cevap olamayan e-scooterlar bireysel bir çözüm, sorundan kaçış olarak ortaya çıkıyor. İnsanların, trafikte kalırlarsa en yakın scooter ya da motosiklet paylaşım uygulaması ile toplu ulaşım araçlarına ya da varacakları hedefe ulaşmalarını sağlıyor. Böylece sadece var olan trafik ve ulaşım sorununun etrafından dolaşarak ve onu öylece kendi haline bırakarak bir kesimin işini gerçekten görüyor. Bütün toplumsal yapıların, toplumun bütününün çözmesi gereken bir sorunu sadece bir kesim için çözmenin -toplumsal ve ekonomik- maliyeti her zaman yüksek olmuştur, bunu da unutmamak gerekiyor.

Orta Sınıfın Yeni Ulaşım Araçları

Büyükşehirlerin büyüksemtlerinde, ulaşım aksları çevresinde, iş merkezleri etrafında yoğun kullanılan bu ulaşım araçları özellikle beyaz yakalıların, orta sınıf genç kesimin, öğrencilerin tercihi olarak beliriyor.

Hızlı hareket etmeyi sağlayan, eğlenceli, bireyselleştirilen -toplumsal- ihtiyacı karşılayan ve giderek ulaşım konusunda bir yaşam şekli haline gelen bu araçlar belli kesimlerin kültürel bir kodu haline de geliyor. Genellikle çalıştığı alanın, işin mülkiyeti üzerine olmayan fakat kendisini sürekli geliştirmek zorunda olan beyaz yakalı kesimde mülkiyetten bağımsız bu araçları kullanmak daha yaygın görünüyor.

Bu mikro mobilite araçları daha ekonomiktir çünkü bir araç edinmek ve bakımını yapmaktan daha ucuzdur. Bu ulaşım türlerini kullanmak, uygun fiyatlar ve genellikle ücretsiz park yeri nedeniyle diğer faaliyetler için para tasarrufu yapmalarına olanak tanıyor. Orta sınıfın daha yüksek gelirlileri için özel, kişisel scooter sahibi olma davranışı da artış gösteriyor.

Ne Ekolojik Ne Ekonomik

Mikro mobilite araçları diye tanımlanan, elektrikli scooterlar da dahil olmak üzere bisiklet, elektrikli bisiklet gibi ulaşım araçları kısa mesafe ulaşımlarında otomobil kullanımının yerini ikame edebileceği söylemiyle ekolojik bir perspektiften de sahipleniliyor. Yaşam alanından ya da bulunulan yerden toplu ulaşım araç ve merkezlerine ulaşımda, ulaşım sistemlerinin birbirine entegrasyonunda tamamlayıcı bir araç olarak tariflenen elektrikli scooterların böylesi söylemler üzerinden kitlesel üretiminin ekolojik maliyeti tabi ki düşünülmüyor. A+ şeklinde tanımlanan, daha az su ve enerji harcayan çamaşır makineleri gibi makine, alet ve araçların ekolojik krizlerin önlenmesinde kurtarıcı olarak görülmesi nasıl bir yanılsamaysa ve bu makinelerin kitlesel üretimi için çok fazla enerji ve su harcandığı kesin olarak biliniyorsa, bugün bu ulaşım araçlarının üretilmesinde kullanılan doğal varlıkların da oldukça fazla olduğu bilinmelidir. Bir günde defalarca kez kullanılan scooterların çabucak bozuluyor olması ve hızlıca hurdaya çıkması sebebiyle geniş çaplı üretimi gerektiriyor. Daha yaygınlaşma sürecinin başında olduğumuz şu günlerde bile bozulan/hurdaya çıkan scooterlar sebebiyle e-scooter şirketlerinin milyonlarca lira/dolar para harcadıkları biliniyor. Bu ulaşım araçlarının fazlaca üretiminin, aynı enerji tüketimini ve fosil yakıtların oldukça fazla kullanılması sonucunu yaratacağını görmek gerekiyor.

Tüm bu yaşananların ve verilerin ışığında bu araçların yaşam alanlarımıza, toplumsal yaşama dair pek çok sorunu görünmez kılacağını, sorunların çözümünü engelleyeceğini ve yeni sorunlar yaratacağını öngörebiliriz. Ve tekrar vurgulamak gerekir ki ulaşıma dair sorunların kalıcı ve sürekli çözümü için sorunların kökenini, mekana dair ekonomik, toplumsal politikaların yaratıcısı olan yapıları/sistemi sorgulamak gerekiyor.

İlyas Seyrek

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 54. sayısında yayımlanmıştır.