Bir Çeşit “Clickbait”: Godwin Çevirisi Üzerine

Anarşist Eserlere Dönük İlginin Kaynağı ve Yeni Kitaplar

Korona krizi sürecinde dünyanın hemen her coğrafyasında anarşistler -özellikle örgütlü anarşist hareketler- örülen dayanışma pratiklerinde, bu süreçte yaşanan isyanlarda ve işçi hareketlerinde aktif bir şekilde yer alıyor. Anarşist hareketlerin geniş çapta ve farklı alanlardaki pek çok pratiği de anarşizmin devrimci mücadeleler içerisinde dünyayı dönüştürmede oldukça iddialı bir ideoloji olduğunu ortaya koymaya devam ediyor. Toplumsal hareketlere büyük etkileri olan bu pratikler toplamının da kuşkusuz ki düşünsel/yazınsal alanı beslediğini görmek mümkün.

Anarşizmin merkezine aldığı iktidar sorununun artık birçok mücadele alanında dikkate alınması sebebiyle bir ideoloji ve felsefe olarak ortaya çıkışına, gelişimine dair daha detaylı çalışmalar yapılıyor. Anarşizmin düşünsel temellerine dair araştırmalara ihtiyaç hissedildiği için modern dönemde etkili olan Godwin’e de bir ilgi mevcut.

Türkçe’ye daha önce doğrudan hiçbir kitabı çevrilmemiş olması sebebiyle Kasım 2020’de Doğu Batı Yayınları etiketiyle Anarşizmin Felsefi Temelleri adıyla Godwin imzalı olarak yayınlanan kitap oldukça önemli, değerlendirilmesi gereken bir kitap oldu.

Anarşizmin modern ideoloji olarak ortaya çıkmasında etkili olmuş düşünürlerden biri olan William Godwin’in haliyle merakla karşılanan bu kitabının okumasını yapmayı ve değerlendirmeyi anarşist literatür açısından önemli görüyoruz.

Kitabın Başlığı ve Anarşizmin Felsefi Temelleri Üzerine Bir Tartışma

Anarşizm Aydınlanma Çağı’nın düşünsel temellerinden oldukça etkilenmiş ve 19. yüzyıldaki toplumsal sorunlar ve hareketlerle ilişkili olarak ortaya çıkmış modern bir düşünce sistemi, yaşam biçimi ve ideolojidir. Fakat yönetim ve erk karşıtlığı olarak “anarşi” düşüncesinin kökleri Batı felsefesinde Kinikler ve Stoacılara, doğuda Lao Tzu’nun Taocu düşüncelerine kadar uzanmaktadır. Bir ideoloji olarak ortaya çıkmasında Aydınlanmacı düşüncenin etkisini kabul etmekle beraber anarşizm doğayla uyumlu yaşamayı savunan düşünsel geleneğin de bir parçasıdır. Özellikle Kropotkin’in tarihte halkların otoritelere karşı verdiği özgürlük mücadeleleri geleneğinin modern dönemde anarşizmle sürdüğü anlayışı da bu anlatımın bir yansımasıdır.

Bu sebeple bir ideoloji olarak “anarşizm” kavramının var olmadığı bir zamanda yaşayan ve bu isimle böyle bir kitabı bulunmayan Godwin’in yazılarının derlemesinden oluşan kitabın Anarşizmin Felsefi Temelleri ismiyle yayınlanmasının fazla iddialı, hatta yanlış olduğunu ve yorum barındırdığını söyleyerek değerlendirmeye başlayabiliriz. Kimi derleme kitaplarda böylesi çerçeve başlıklar kullanılıyor olsa da Godwin’in düşüncelerinin tek başına anarşizmin felsefi temellerini oluşturduğunu düşünmeye yol açacak böylesi bir başlık kullanımının doğru olmayacağı söylenmelidir.

Kabul etmek gerekir ki Godwin’in, yönetim ilkesini ve özel mülkiyeti reddetmesinin temeli olan, insanın düşüncesini ve tüm yaşamını kontrol altına alan metafizik, dogmatik ve tanrısal düşüncelere karşı aydınlanmacı, insan aklına güvenen düşünceleri anarşist felsefe için önemli bir temeldir. Fakat modern bir ideoloji olarak anarşizmin yönetim ilkesine karşı çıkıştaki tek arka planı değildir. Kendisini tarihte ilk kez anarşist olarak adlandıran ve anarşizm ideolojisinin ortaya çıkışında daha doğrudan yer alan Proudhon’dan yıllar önce büyük bir karşı çıkışla modern araç ve yaklaşımları kullanarak hükümetsizliği savunsa da Godwin’in değindiği noktaların tek başına doğrudan anarşizmin felsefi temelleri olmayacağını belirtmek gerekir. Esasında bu kitabın önsözünde de belirtildiği gibi Kropotkin Godwin’den anarşizmin politik ve ekonomik ilkelerine belirli bir formda değinen ilk kişi olarak söz etmektedir.

Kısacası Godwin’in farklı yazılarının içerisinden belirli alt başlıklara dair cümle ve paragrafların derlemesinin bu başlıkla belirtilmesi en basit tabirle bir çeşit clickbait’i anımsatmaktadır. Kitapçılarda, kütüphanelerde “anarşizmin felsefi temelleri” başlıklı bir kitabın “ilgi çekeceği” çok açıktır.

Kitabın İçeriği ve Anlaşılma/Yanlış Anlatma Sorunu

Kitabın bu iddialı başlığının ardından sayfalarını çevirdikçe içeriğine dair de değerlendirme yapmak gerektiği anlaşılıyor. Godwin’in farklı eserlerinden derleme yapılarak oluşturulan bu kitapta ele alınan alt başlıkların içeriğinin oldukça kısa olması bu alt başlıkların anlaşılmasını zorlaştırıyor. Özellikle içeriği üç-dört paragrafı geçmeyen kimi alt başlıkların -felsefi olmaları sebebiyle- anlaşılmasını beklemek büyük bir iyimserlik. Bu durum, bir Aydınlanma Çağı düşünürünün örneğin özgür irade gibi bir felsefi tartışmaya dair yazdığı düşüncelerinin bütünlüklü bir şekilde değil de kısaca alıntılanması, Godwin’in fikirlerini bize tam olarak ulaştıramaması anlamına geliyor.

Ayrıca kimi altbaşlıkların içeriğini oluşturan paragraflar arasındaki bağlantısızlık da o alt başlığın anlaşılmasını güçleştiriyor. Paragraflar arasındaki bağlantısızlığı yaratan durum da her alt başlıkta birden farklı eserlerden pasajların alıntılanmasından kaynaklanıyor. Godwin’in düşüncelerini bize aktarmak için girişilen bu çabanın böylesi bir aktarımla başarıya ulaşması pek mümkün değil. Bir derleme kitabın değerli olmasının ölçütünü çok sayıda başlığa değinmesiyle değil de değinilen başlıklarda bütünlüklü ve anlaşılabilir olmasıyla ilişkilendirmek gerekiyor.

Kitabın içeriği hakkında önemli bir başka sorun da devrim ve anarşi başlıklarına dair. Elbette sorun Godwin’in devrim ve anarşi kavramlarına yönelik düşüncelerini aktarmak değil. Sorun başlığın içerikle uyuşmaması.

Anarşizmin Felsefi Temelleri başlıklı bir kitapta Godwin’in devrim ve anarşi gibi kavramları değerlendirme şeklinin farklılığı sebebiyle anarşizmin temelde bu kavramları eleştirdiği gibi bir anlam üretilebilir. Yani kitap anarşizmin devrime karşı olduğu gibi anarşiye, kendisine de karşı olan bir düşünce biçimi olduğunu iddia eden art niyetli, çarpıtmacı ve indirgemeci yaklaşımlar için bir kaynak olabilir.

Sonsöz: “Yıkıcı Dürtü Yaratıcı Dürtüdür”

“Yıkmak yaratmaktır.” demiş Bakunin. Bu sözüyle kalıplaşmış, doğru bilinmiş ve herkesçe kabul edilmiş “pozitif”lere karşı yaşamın akışını ve dönüşümün sürekliliğini sağlayacak olan “negatif”in önemini anlatmaya çalışmıştır. Bu sözden yıkımın yaratıcılığı da beraberinde getirmesi gerektiğini anlayan bir geleneğin bir parçası olarak, aslında burada değerlendirmesi yapılan kitabın kendi amacına daha iyi ulaşması için mütevazi bir destek amaçlanmaktadır.

Evet Godwin’in birçok eserine, onun ve düşüncelerine dair yapılan tasniflere ulaşarak derlenen bu kitap “Godwin’in düşünceleriyle tanışabilmemiz” için oluşturulan bir çabadır. Bu çaba, emek önemlidir. Fakat kitabın isminin de bu tanışmayı daha doğru tarifleyecek şekilde seçilmesi bu çabanın daha iyi gerçekleştirilmesini sağlardı.

İlyas Seyrek