2019 – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Fri, 09 Nov 2018 07:28:28 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Haremlik-Selamlık Uygulaması, Antik Yunan Karşıtlığı, Ensar Desteği; MEB 2019! https://meydan1.org/2018/11/09/haremlik-selamlik-uygulamasi-antik-yunan-karsitligi-ensar-destegi-meb-2019/ https://meydan1.org/2018/11/09/haremlik-selamlik-uygulamasi-antik-yunan-karsitligi-ensar-destegi-meb-2019/#respond Fri, 09 Nov 2018 07:28:28 +0000 https://seninmedyan.org/?p=45129 Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2019 bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe komisyonu toplantısında, komisyondaki diğer vekillerin sorularını yanıtladı. Tüm okulların karma olmasından vazgeçilip geçilmeyeceği sorusuna, “Bazı okulların kız, bazı okulların erkek okulu olarak düzenlenmesinin bir çeşitlendirme anlamında benim için hiçbir sakıncası yok.” beyanında bulundu. Ensar Vakfı’na tanınan imtiyaz ve maddi desteğe […]

The post Haremlik-Selamlık Uygulaması, Antik Yunan Karşıtlığı, Ensar Desteği; MEB 2019! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2019 bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe komisyonu toplantısında, komisyondaki diğer vekillerin sorularını yanıtladı.

Tüm okulların karma olmasından vazgeçilip geçilmeyeceği sorusuna, “Bazı okulların kız, bazı okulların erkek okulu olarak düzenlenmesinin bir çeşitlendirme anlamında benim için hiçbir sakıncası yok.” beyanında bulundu.

Ensar Vakfı’na tanınan imtiyaz ve maddi desteğe ilişkin soruları, “Asla böyle bir şey yok” diye karşılayan Selçuk, Köy Enstitüleri modeline ilişkin “Bu model güzel bir model ve evrilip geliştirilebilir de bir model. Ancak ben çocuğumu vereceğim Köy Enstitülerine; diyeceğim ki ‘Adam olsun, vatana millete hayırlı olsun’ ama oradaki bazı kişiler, ‘Antik Yunan’ı bu çocuklarla buluşturacağım ve onların böyle doktrini olması bizim için hedeftir’ dediğinde bu da benim karşı olduğum bir şey. Bence bu enstitü modeli, gerçekten ilgilenilmesi, çalışılması ve devam etmesi gereken bir modeldi ama politize edilirse… Yetkinlikleri konusunda müzikle, ahşapla alakaları konusunda, kerpiç kesmekle alakaları konusunda çok fazla araştırmam var benim, güzel dediğim şeyler bunlar ama çatışmaya ya da tartışmaya yol açan hususlar varsa ben bunu da söylemek zorundayım. Yani bilimin namusu neyi gerektiriyorsa ben onu söyledim, geçmişteki yazılarımda, şu anda da onu söylüyorum.” yorumunda bulundu.

Bakan Selçuk’un yorumları, 2019’da eğitim alanında bizi bekleyen gelişmelerin yeni habercisi. Çeşitlilik olarak görülen, haremlik-selamlık okulları; MEB desteğini bekleyen Ensarvari birçok vakıf; bilimin namusu, örf ve töresini kurtarmaya and içmiş Eğitim Bakanı!

The post Haremlik-Selamlık Uygulaması, Antik Yunan Karşıtlığı, Ensar Desteği; MEB 2019! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/11/09/haremlik-selamlik-uygulamasi-antik-yunan-karsitligi-ensar-destegi-meb-2019/feed/ 0
AKPMHPCHPHDP… İttifaklar https://meydan1.org/2018/11/08/akpmhpchphdp-ittifaklar/ https://meydan1.org/2018/11/08/akpmhpchphdp-ittifaklar/#respond Thu, 08 Nov 2018 17:10:50 +0000 https://test.meydan.org/2018/11/08/akpmhpchphdp-ittifaklar/ Devletli siyasetin gündemini bir kez daha “Devlet” belirledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz haftalardaki bir grup toplantısında söylediği, “yerel seçimlerde ittifak yapma niyetinde değiliz” sözleri yerel seçimlerin birincil gündem olmasının önünü açtı. Tartışmalı bir sürecin kapısını da aralayan Bahçeli’nin bu sözleri, kimi muhalif kesimler için ise “ittifakın bozuluyor olduğu” ve böylece “yerel seçimlerde iktidara […]

The post AKPMHPCHPHDP… İttifaklar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Devletli siyasetin gündemini bir kez daha “Devlet” belirledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz haftalardaki bir grup toplantısında söylediği, “yerel seçimlerde ittifak yapma niyetinde değiliz” sözleri yerel seçimlerin birincil gündem olmasının önünü açtı.

Tartışmalı bir sürecin kapısını da aralayan Bahçeli’nin bu sözleri, kimi muhalif kesimler için ise “ittifakın bozuluyor olduğu” ve böylece “yerel seçimlerde iktidara alan kaybettirebilireceği” algısı yönünde (maalesef) bir beklenti yarattı. Bunun karşısında ittifakın bozulmadığını, her iki partinin de kendi potansiyel oylarını tekrar toplayabilmesi için, yaşanan olayların danışıklı dövüş olduğunu da konuşanlar var. Danışıklı dövüş veya değil, yerel seçimlerde ittifakın olmaması, MHP’nin AKP ile kurduğu ittifak üzerinden milliyetçi kesimlerin ilgisini çeken (son dönemde istifaların ve MHP’ye geçişlerin yaşandığı) İyi Parti’nin altını boşaltabilecek bir durum.

MHP’nin yerel seçimlere yönelik tavrının netleşmesinden önce, geçtiğimiz ay, İstanbul’da aday çıkarmayacağını açıklamasının ardından AKP’lilerin “herhangi bir yerde bizim aday çıkarmamamız gibi bir durum söz konusu olamaz” açıklaması, MHP’de “küçümseniyoruz” algısına yol açmış ve rahatsızlık yaratmıştı. Ayrıca MHP’nin çok sayıda faşist çetecinin de hapisten çıkarılması için istediği, yaklaşık 63 bin kişinin yararlanabileceği af teklifi ise, AKP ile kurduğu Cumhur İttifakı’nın önemli iç tartışmalarından ilkini oluşturmuştu. Tartışma uzun bir zamana yayılmış ve sonunda karşılıklı sert sözlere evrilmişti. Bir de daha af teklifi tartışmaları devam ediyorken bu kez “öğrenci andı” ve Türkçülük yapmak üzerinden bir tartışma yaşandı. İşte tüm bu olaylar ve gerginlikler de (eğer danışıklı dövüş yoksa) yerel seçimlerde partilerin birlikte hareket etmesinin önündeki görülen engeller.

İttifak bozulsun ya da bozulmasın Devlet Bahçeli’nin startını verdiği seçim süreci, Melih Gökçek’in MHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adayı olacağı ve AKP’nin karşısında CHP’nin ve HDP’nin ortak bir adayla, örneğin son dönemde adı sıkça gündeme gelen Celal Doğan üzerinden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için ittifak yapacağı söylentileriyle birlikte başlamış oldu.

Ayrıca geçen ay Tayyip Erdoğan’ın Kürdistan’daki belediyelere “gerekirse tekrar kayyum atanabileceği” yönündeki tehdidi ve yüzlerce muhtarın da görevden alınabileceğini açıklaması, özellikle yerel seçimlere dair umutları bulunanlara hatırlatılması gereken noktalardan bir kaçı.

Hangi seçim olursa olsun, neyi seçersek seçelim bu siyasi sürecin kurucusunun ve sürdürücüsünün siyasi iktidarlar olduğunu da unutmamak gerek. Bunu da hatırlayarak daha şimdiden, yani seçimlere 5 ay varken, toplumsal muhalefet seçimlere yüzünü dönmeden ve yeni bir tuzağın içerisine çekilmeden toplumsal sorunların ve ekonomik krizin çözümüne odaklanmanın daha ivedi olduğunu anlamak ve bunu her ortamda vurgulamak gerekmektedir.

İlyas Seyrek

[email protected]

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 47. sayısında yayınlanmıştır.

 

The post AKPMHPCHPHDP… İttifaklar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/11/08/akpmhpchphdp-ittifaklar/feed/ 0
Taht Kavgası – Halil Çelik https://meydan1.org/2017/09/26/taht-kavgasi-halil-celik/ https://meydan1.org/2017/09/26/taht-kavgasi-halil-celik/#respond Tue, 26 Sep 2017 09:26:36 +0000 https://test.meydan.org/2017/09/26/taht-kavgasi-halil-celik/ Seçimlerin peşi sıra dizildiği, her yıl yeni bir seçim dönemine girdiğimiz son dört yılın ardından, daha şimdiden adı konulmamış yeni bir seçim dönemi başladı: 2019 Başkanlık Seçimi. Hem yerel seçimin hem genel seçimin olacağı, hem de TC tarihinde ilk defa başkanlık seçiminin olacağı bir yıl olacak 2019. OHAL ile birlikte fiilen işleyen başkanlık, KHK’lar ile […]

The post Taht Kavgası – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Seçimlerin peşi sıra dizildiği, her yıl yeni bir seçim dönemine girdiğimiz son dört yılın ardından, daha şimdiden adı konulmamış yeni bir seçim dönemi başladı: 2019 Başkanlık Seçimi.

Hem yerel seçimin hem genel seçimin olacağı, hem de TC tarihinde ilk defa başkanlık seçiminin olacağı bir yıl olacak 2019. OHAL ile birlikte fiilen işleyen başkanlık, KHK’lar ile işlevsizleşen meclis, kayyumlar ile “arındırılmış” belediyeler görünen o ki, 2019’da yeni bir boyut kazanacak. Bunun hazırlıkları devlet iktidarının iki bloğunda da başlamış durumda. “Seçim startı verildi” gibi haberleri henüz pek duymasak da iktidar ve ana muhalefet partilerinde hassas terazi ile ince ince hesaplanan bir dönem başladı.

2019’da Cumhurbaşkanlığı seçimi ile beraber Başkanlık Sistemi’ne tam anlamıyla geçilmiş olacak. Tayyip Erdoğan yeni bir rejim, yeni bir sistem ile 10 yıl daha TC’yi biçimlendirmek istiyor. Öte yandan muhalefet ise geçtiğimiz referandumda bu durumu engellemeye çok yaklaştığı düsturuyla Tayyip Erdoğan’ı seçtirmemek için stratejiler geliştiriyor. Yandaş kalemşörlerin vurguladığı “Başkan Erdoğan” döneminin başlaması ya da Saray/AKP/Erdoğan’ın siyasi iktidardan devletleşmeye evrilen iktidarının son bulması olarak bu seçime de yine hayati bir önem atfedilmeye başlandı bile.

Erdoğan’ın Dönüşü ve Dönüşüm

Referandumun ardından buruk da olsa, eksik de olsa istediğini alan Erdoğan ve partisi AKP, referandumdan bu yana önemli bir çalışma başlattı. Bakanların pozisyonlarından başlayan kadro değişimi AKP’nin tüm yapısına yayılıyor. Adına önce metal yorgunluğu, ardından profesyonel deformasyon denen dönüşümün amacının ne olduğuna dair farklı yorumlar yapılıyor olsa da AKP’de resmi olarak başkan olan Erdoğan, ilk günden beri metal aksamı dönüştürüyor. Bu dönüşüm en son İstanbul’da İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda Erdoğan’ın “Kongre sürecinde gerçekleştireceğimiz bu değişim asla bir tasfiye değildir. Bizim siyaset terbiyemizde vefa çok önemlidir.” sözleriyle perçinlendi. Yine aynı toplantıda İl başkanları, Erdoğan’ı “küskünler ordusu oluşturmamak gerektiği” yönünde uyardı. Tüm bu gelişmeler göz önünde bulundurulacak olursa, metal dönüşümü sürecinin Erdoğan için kritik bir süreç olacağı anlaşılıyor.

Gerçekleşen dönüşümün dışında, AKP tarafı farklı bir çalışmaya daha başlamış durumda. Yıllardır AKP’nin halkın nabzını tutmak adına, sürekli kendi tabanına anketler yaptırdığı ve bu anketlerden hareketle politika yaptığı biliniyor. Bu seçim döneminde ise anketi kendine muhalif olanlara yaparak onların talep ve tercihlerini de hesaba katmayı planladığı kulisleri paylaşılıyor. Yıllardır kutuplaştırma siyaseti izleyen Erdoğan’ın, muhaliflerin taleplerinin ne olduğunu anketler ile öğrenmesi garipsenecek bir durum olmasının yanı sıra, oy kazanma çabası olarak da yorumlanabilir.

Erdoğan’ın başkan seçildiğinde, başkan yardımcısı pozisyonunda bulunacakların kim olabileceğine dair bir listesinin olduğu bir başka tartışma konusu. Listede konuşulanlardan Tansu Çiller ismi şaşkınlık yaratsa da Devlet Bahçeli gibi beklenen isimler de konuşuluyor. Erdoğan’ın böyle bir kulis bilgisi paylaşmasının nedeni, milliyetçi-muhafazakar tabanı etkileyecek olumsuzlukları ortadan kaldırma amacı olabilir. AKP cephesinde oy çatlağı olmaması planlanırken, öte yandan karşısındaki blokun tek adayda birleşebilme ihtimalini de elinde bulundurduğu devlet iktidarı sayesinde ortadan kaldırmaya çalışıyor. 2019’a dair başta Kılıçdaroğlu olmak üzere aday olabilme ihtimali olan herkese yönelik en ince ayrıntıya kadar çalışılıyor.

YSK ile oyunun kurallarını sürekli kendi lehine değiştiren Erdoğan’ın, OHAL’i ve KHK’ları kullanarak baskı, gözaltı ve tutuklamalarla herkeste yaratmak istediği bir korku olduğu da aşikar. Savaş stratejisi gereği Kürt halkı ve mücadelesine yönelik her şeyi yok etme politikası güdüyor. Ayrıca yandaş basınla karşı propagandalarını aralıksız sürdürüyor. Erdoğan’ın başkanlığa dair çalışmaları, Kürdistan’da yürüteceği politikanın ne seyirde olacağını şimdiden gösteriyor.



Metal yorgunluğu; sürekli çalışan ya da belli bir yükün sürekli uygulanması sonucu metal malzemelerin istenilen dayanma özelliğini yitirmesi, ya da sürekliliğin bozulmasına verilen isim. Yani uçağa gövde veren çelik kaplamalar zaman içinde kendi kendine gevşeyip niteliklerini kaybediyorlar; sonra ne oldu, nasıl oldu bilemeden uçak düşüyor! 

Kaybetmeyi Kabullenmiş Bir Muhalefet

Referandumda resmi olarak kaybetmiş; moral olarak kazandığını ilan etmiş olan Hayır bloğunun ana akım bileşenleri de, Erdoğan ve AKP kadar hassas bir süreçte olduklarının farkındalar. Kemal Kılıçdaroğlu ve partisi CHP, AKP karşıtlığı politikasını terk ederek, bu yeni seçim sürecinde farklı bir strateji ile politika belirlemeye başladı.

Kuruluşundan bu yana devlet iktidarının niteliğini belirlemiş olan CHP anlayışı gün geçtikçe eridi. CHP muhalefetinin, oyunun kurallarını belirlemek şöyle dursun, oyun bozanlığa karşı kuralları hatırlatacak etkisinin dahi kalmadığı bir dönemdeyiz. Böyle bir dönemde, AKP’nin Kürt vekillere yönelik planlarının bir parçası olarak milletvekilliği dokunulmazlığı kaldırma hamlesine “Evet” diyerek başta Selahattin Demirtaş olmak üzere HDP’li vekilleri tutuklanmasının neden oldu. Ancak topaç döndü ve MİT tırlarının cihatçı çetelere sevkiyat yaptığının ispatını gün yüzüne çıkaran CHP’li milletvekili Enis Berberoğlu da OHAL uygulamaları rahatlığıyla tutuklandı.

Erdoğan karşısında sürekli olarak kaybeden konumunda olan Kılıçdaroğlu ve CHP’li kurmaylar bu defa atılacak adımı 2019 Başkanlık Seçimi hassasiyeti ile değerlendirerek tutuklamaya farklı bir tepki vermeye karar verdiler. Başta Berberoğlu’nun tutuklanması olmak üzere OHAL ve KHK’lar ile yaşanan tüm adaletsizliklere karşı bir adalet kampanyası başlattılar. CHP içerisinde tabanın buna hazır olup olmadığı gibi gereksiz bir tartışma yürütmektense, Kılıçdaroğlu zamanında tepki vermenin gerekliliğiyle tek başına da olsa bir adalet yürüyüşü başlatma kararı alarak, gerçek muhalefete yani sokağa adımını attı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü, toplumsal muhalefet açısından adaletsizliklere karşı birleşmenin merkezi olarak görüldü. Referandum sürecinde “Hayır” blokunun oluşturduğu birliğin sürdürücülüğü rolü biçildi. 24 günlük Adalet Yürüyüşünün ardından, İstanbul’da yapılan miting ile bu birleşim adeta taçlandırıldı. Maltepe’de gerçekleştirilen miting, çok uzun bir aradan sonra muhalefetin yapmış olduğu en kalabalık miting oldu. Mitinge katılan kişi sayısı hakkında yandaş basın o kadar çok manipülasyon yaptı ki, katılımın ne kadar yüksek olduğu böylece kanıtlanmış oldu. Ayrıca CHP elitlerinin sürekli tartıştığı “tabanın buna hazır olup olmaması” konusunun da açılmamak üzere kapandığı görüldü.

Bildiğimiz CHP

Adalet Mitinginin CHP’nin kendi muhalefeti açısından oldukça başarılı bir strateji olduğu yorumları yapılırken, bu mitingin 2019 Başkanlık Seçimleri çalışmasında önemli bir adım olduğu değerlendirildi. Yürüyüş ve mitingin ardından CHP kendince sokakta durmayı sürdürerek Çanakkale’de bir Adalet Kurultayı gerçekleştirdi. Ancak Adalet Kurultayı, yürüyüş ve miting gibi neredeyse tüm yazan çizenlerin benzer şeyler söylediği bir kurultay olmadı. “Bildiğimiz CHP” olarak kurultaydaki yemek yeme sorunlarından tutalım da yapılan panellerdeki tartışma konularına, Hafıza Sokağı adı verilen bölümdeki resimlere, çağrılanlar ile çağrılmayanlara kadar neredeyse her şey tartışma konusu oldu. Adalet Mitinginin ardından sol muhalefet ile ortaklaşacağı düşünülen CHP’nin, gerçekleştirdiği kurultayda AKP tabanı olan milliyetçi-muhafazakar kesimi de kazanma çabası olduğundan, kurultayda böyle sorunların yaşandığı yorumları yapılıyor.

CHP’nin başkanlık seçiminde Erdoğan’ın karşısına kimi çıkaracağı henüz açıklanmamış olsa da CHP Başkanı Kılıçdaroğlu şimdiden kulislerde konuşulan bir isim. Bütün bir Adalet sürecinin tek başına başlatıcısı olması göz önünde bulundurulduğunda, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı olası görünüyor.

Tüm bu stratejiler bir kenara bırakılacak olursa, CHP’nin bu süreci sokakta inşa etmesi, CHP’nin toplumsal muhalefet içerisindeki konumunu değiştirmemiştir. CHP’nin sokağa çıkmasının nedeni, devlet olanaklarından yoksun kalmaları ve siyaset yaptıkları alanda itibarsızlaşmasındandır. Yoksa ne Kılıçdaroğlu ne de CHP sokakta muhalefet yapmayı meşru göremezler!

Erdoğan’a Bir “Rakip” Daha Geliyor

RTE karşısına dikilecek olan bir diğer isim ise Meral Akşener. Kurmayların televizyon programında “Adayımız Meral Akşener” diyerek ağızdan kaçırırcasına etmiş oldukları sözler ile, Akşener de başkanlık yarışındaki yerini almış oldu. Meral Akşener’in alacağı oy nedir, merkez parti söylemleri ne kadar yer tutar bilinmez ama Erdoğan’ın Tansu Çiller hamlesi, Akşener’i yabana atmadığının göstergesi. Burada Erdoğan’ın amacı doğrudan Akşener’in oylarını almak değil, Akşener’in merkezine kayabilecek olan oyları engellemek olabilir.

CHP’nin Koşullarında Muhalefette Ortaklaşma

Devlet iktidarı dışında kalan muhalefet ile devrimci muhalefetin durumu ise karışık bir vehamet içerisinde. 7 Haziran sürecinde parlamenter muhalefetin önemli bir dinamiği olmuş olan HDP, bugün kriminalize edildikçe ediliyor. Devlet iktidarının hemen tüm kesimlerince adeta bir illegal örgüt muamelesi görüyor. Bu yüzden 2019’da HDP’nin alabileceği rolü konuşmak için oldukça erken. Öte yandan seçimler dönemi dışında devrimci muhalefetin bir parçası olarak hareket eden yapılar da, referandumda başlayan “Hayır” politikleşmesini bir süre “Referandum’u tanımıyoruz” a kadar giden söylemelerle devam ettirdi. Ancak bu söylemlerin ardı arkası bir anda kesildi. Adalet Yürüyüşü ile sol muhalefete el uzatan Kılıçdaroğlu’nun yaratmış olduğu politikliğe sığınan bu muhalefet, kendi renklerinden vazgeçerek yürüyüşe katıldı, kendileri organize ediyor gibi Adalet Mitingini sahiplendiler. CHP nasıl referandum sonrası söylemini 2019 Başkanlık Seçimlerine uyarladıysa, “referandumu tanımayanlar” da Kılıçdaroğlu’nun 2019 stratejisinde yerini aldı. Devrimciler için yoğunlaşan baskı, bir yılı aşan OHAL ve KHK’lara karşı politika üretmek, direnenlerin mücadelesini büyütmek dururken, Adalet mitinglerinde, kurultaylarında pozisyon almak; seçilmişlerin ve seçileceklerin stratejisine göre hareket etmek tercih edilir olmaya başladı.

Taht Savaşları…

2019 başkanlık seçimlerine dek önümüzde uzun bir zaman var. Ama taraflar, seçim her an olacakmış gibi tedirginlik içerisinde saf tutmuş durumdalar. Bu tedirginlik, “baskın seçim” tartışmaları ve seçimin 2018’de olacağı söylemleriyle daha da hissedilir oldu.

2019’dan geriye doğru gidecek olursak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine baktığımızda karşılaştığımız tablo hayli ilgi çekici. TC tarihinde Cumhurbaşkanlığı, Mustafa Kemal’in 1 oya karşı 158 oy ile seçildiği ilk seçimden Cemal Gürsel’in demokrasiyle(!) seçilmesine; Kenan Evren’in cumhurbaşkanlığından Turgut Özal’ın suikast polemiklerine kadar “Çankaya Savaşları” olarak bilindi. Çankaya Savaşları sadece entrikalar, yalanlar ve hileler değil, bunlarla beraber kanlı tarihler de yazmıştır.

2019 TC Cumhurbaşkanlığı seçimi bir Çankaya Savaşı olmayacaktır tabi ki. Çünkü artık Çankaya değil adres Saray, TC Cumhurbaşkanlığı değil makamın adı Türkiye CumhurBAŞKANı olacak. Çankaya Savaşlarında muhtıralara, darbelere, çatışmalara maruz kalan halklar; Saray’ın taht savaşlarında nelere maruz kalacak hep beraber yaşayarak göreceğiz.

Halil Çelik

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 40. sayısında yayınlanmıştır.

The post Taht Kavgası – Halil Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/09/26/taht-kavgasi-halil-celik/feed/ 0