Ahmet Atakan – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Tue, 11 Sep 2018 11:06:53 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Ahmet Atakan Katledilişinin 5.Yılında Anıldı https://meydan1.org/2018/09/11/ahmet-atakan-katledilisinin-5-yilinda-anildi/ https://meydan1.org/2018/09/11/ahmet-atakan-katledilisinin-5-yilinda-anildi/#respond Tue, 11 Sep 2018 11:06:53 +0000 https://seninmedyan.org/?p=43139 Gezi İsyanı’ndan sonra devam eden sokak eylemlerinde Antakya’da ODTÜ’de gerçekleşen direnişe destek eylemleri sırasında gerçekleşen polis saldırısında yaşamını yitiren Ahmet Atakan, dün mezarı başında anıldı. Gezi isyanında polis tarafından katledilen Ali İsmail Korkmaz ve Abdullah Cömert’in ailesinin de geldiği anmaya çok sayıda kişi katıldı. Ahmet Atakan’ın kardeşi Zafer Atakan, katledilen herkesin acısını yaşadıklarını dile getirdi […]

The post Ahmet Atakan Katledilişinin 5.Yılında Anıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Gezi İsyanı’ndan sonra devam eden sokak eylemlerinde Antakya’da ODTÜ’de gerçekleşen direnişe destek eylemleri sırasında gerçekleşen polis saldırısında yaşamını yitiren Ahmet Atakan, dün mezarı başında anıldı.

Gezi isyanında polis tarafından katledilen Ali İsmail Korkmaz ve Abdullah Cömert’in ailesinin de geldiği anmaya çok sayıda kişi katıldı.

Ahmet Atakan’ın kardeşi Zafer Atakan, katledilen herkesin acısını yaşadıklarını dile getirdi ve eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği getirene kadar mücadele edeceklerini söyledi. Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan ise beş yıldır Ahmet’i katledenlerin bir türlü bulunmadığını ve adalet arayışlarını sürdürdüklerini söyledi.

 

The post Ahmet Atakan Katledilişinin 5.Yılında Anıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/09/11/ahmet-atakan-katledilisinin-5-yilinda-anildi/feed/ 0
Gezi Ailelerine ‘Açlık Grevi’ Soruşturması https://meydan1.org/2017/05/31/gezi-ailelerine-aclik-grevi-sorusturmasi/ https://meydan1.org/2017/05/31/gezi-ailelerine-aclik-grevi-sorusturmasi/#respond Wed, 31 May 2017 14:26:21 +0000 https://seninmedyan.org/?p=7825 Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de yaşamlarını yitiren Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ve Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan’a KHK ile ihraç edilen ve bu nedenle açlık grevi eylemi gerçekleştiren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek verdikleri gerekçesiyle soruşturma açıldığı öğrenildi. Annem ve Ali Ismailin Annesi hakkında Nuriye ve Semih'e destek Amaçlı Açlık grevi gerçekleştirdikleri gerekçesiyle savcılık […]

The post Gezi Ailelerine ‘Açlık Grevi’ Soruşturması appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de yaşamlarını yitiren Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ve Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan’a KHK ile ihraç edilen ve bu nedenle açlık grevi eylemi gerçekleştiren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek verdikleri gerekçesiyle soruşturma açıldığı öğrenildi.

Emsal Atakan ve Emel Korkmaz, Anneler Günü’nde bir günlüğüne açlık grevi yapmıştı. Olayı Ahmet Atakan’ın ağabeyi Zafer Atakan duyurdu. Atakan, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Annem ve Ali Ismail’in Annesi hakkında Nuriye ve Semih’e destek amaçlı açlık grevi yaptıkları gerekçesiyle savcılık soruşturma açmış” dedi.

 

The post Gezi Ailelerine ‘Açlık Grevi’ Soruşturması appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/05/31/gezi-ailelerine-aclik-grevi-sorusturmasi/feed/ 0
Gezi Direnişi 4. Yılında: Unutmayacaklarımız https://meydan1.org/2017/05/30/gezi-direnisi-4-yilinda-unutmayacaklarimiz/ https://meydan1.org/2017/05/30/gezi-direnisi-4-yilinda-unutmayacaklarimiz/#respond Tue, 30 May 2017 17:09:52 +0000 https://seninmedyan.org/?p=7679 31 Mayıs Gezi Direnişi’nin 4. yıldönümü.  Medyan Haber olarak bizler de bu isyanda unutmadıklarımız ve hiçbir zaman unutmayacaklarımızı sizlerle paylaşıyoruz. Unutmadıklarımız Kimin yalan söylediğini bilmekti. Oğlum/kızım sakın dışarı çıkma demek yerine V For Vendetta Maskesiyle Sokağa Çıkmaktı Kepçeyle polise kafa tutup kafasının üstüne yapmaktı  Yemeğini Camın önünede direnenlerle paylaşmaktı Diğer canlıların da bizden yana olduğunu bilmekti […]

The post Gezi Direnişi 4. Yılında: Unutmayacaklarımız appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
31 Mayıs Gezi Direnişi’nin 4. yıldönümü.  Medyan Haber olarak bizler de bu isyanda unutmadıklarımız ve hiçbir zaman unutmayacaklarımızı sizlerle paylaşıyoruz.

Unutmadıklarımız

Kimin yalan söylediğini bilmekti.

Oğlum/kızım sakın dışarı çıkma demek yerine V For Vendetta Maskesiyle Sokağa Çıkmaktı

Kepçeyle polise kafa tutup kafasının üstüne yapmaktı 

Yemeğini Camın önünede direnenlerle paylaşmaktı

Diğer canlıların da bizden yana olduğunu bilmekti

Her  şeyin altından kalkacağını bilmek ya da düşünmekti

Onların öldürmek için attığı şeyi yaşatmak için kullanmaktı

Holosko’nun nelere kadir olduğunu bilmekti

Göz görmese de hissetmekti

Heykele bile gaz maskesi takmaktı

Çocukları için sapanla direnen teyzeydi

Gözünden yaralanan köpeğe yardım etmekti

Onların tomasına karşı kepçeyle direnmekti

Slogan bulamasa dahi duvarları onlara bırakmamaktı

Direnmekti

Havai Fişekle Direnmekti

Hep birlikte direnmekti

Doğrudan Demokrasiydi

Elden Eleydi

Ne zaman direneceğini bilmekti

Herkes verebildiğini vermesi, ihtiyacı kadarı almasıydı

Bazen de tek başına direnmekti

Şimdi Zamanıydı

Zorda olanlara evinin kapılarını açmaktı

Kaldırım taşlarından yapılan barikattı

 

Hiçbir Zaman Unutmayacaklarımız

Abdullah Cömert  “Sesim kısık vaziyette ama, bugün gene saat 6’da alanlardayım; sadece devrim için” demekti

“Korkacaksın, titreyeceksin, yıkılacaksın adi hükümet!” diyerek sokaklarda direnmekti Ali İsmail Korkmaz

Yaşamı pahasına özgürlüğü savunmaktı Ethem Sarısülük

Hasan Ferit Gedik, mahallesinde çocuklara uyuşturucu satan çetelere karşı gece gündüz mücadele etmekti

Mehmet Ayvalıtaş yaşamı ve özgürlüğü için yarını düşünmemekti

Hayallerini satmamak demekti Ahmet Atakan…

Medeni Yıldırım demek, devletin yüzyıllardan beri Kürdistan’da yaşattığı katliamlara karşı Berxwedan Jîyane demekti

Devletin çaldığı çocukluğumuzdu Berkin Elvan…

The post Gezi Direnişi 4. Yılında: Unutmayacaklarımız appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/05/30/gezi-direnisi-4-yilinda-unutmayacaklarimiz/feed/ 0
Gezi’nin Anneleri Gülmen ve Özakça İçin Destek Açlık Grevine Başladı https://meydan1.org/2017/05/14/gezinin-anneleri-gulmen-ve-ozakca-icin-destek-aclik-grevine-basladi/ https://meydan1.org/2017/05/14/gezinin-anneleri-gulmen-ve-ozakca-icin-destek-aclik-grevine-basladi/#respond Sun, 14 May 2017 10:37:31 +0000 https://seninmedyan.org/?p=5525 Gezi İsyanı sırasında katledilen Ali İsmail Korkmaz ve Ahmet Atakan’ın anneleri açlık grevindeki akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’yla dayanışmak için Antakya Parkı’nda açlık grevine başladı.

The post Gezi’nin Anneleri Gülmen ve Özakça İçin Destek Açlık Grevine Başladı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Gezi İsyanı sırasında katledilen Ali İsmail Korkmaz ve Ahmet Atakan’ın anneleri açlık grevindeki akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’yla dayanışmak için Antakya Parkı’nda açlık grevine başladı.

The post Gezi’nin Anneleri Gülmen ve Özakça İçin Destek Açlık Grevine Başladı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/05/14/gezinin-anneleri-gulmen-ve-ozakca-icin-destek-aclik-grevine-basladi/feed/ 0
”Abdullah Cömert Katledildiği Sokakta Anıldı” https://meydan1.org/2016/07/09/abdullah-comert-katledildigi-sokakta-anildi/ https://meydan1.org/2016/07/09/abdullah-comert-katledildigi-sokakta-anildi/#respond Sat, 09 Jul 2016 12:01:02 +0000 https://test.meydan.org/2016/07/09/abdullah-comert-katledildigi-sokakta-anildi/ Taksim Gezi İsyanı eylemlerinde Antakya Armutlu’da başından vurularak katledilen Abdullah Cömert, katledildiği sokakta ailesi, dostları ve yoldaşları tarafından anıldı. Hatay Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Ahmet Atakan Sokağı’nda bir araya gelinerek Abdullah Cömert’in katledildiği sokağa doğru yürüyüş gerçekleştirildi. “Her yer Gezi, her yer direniş”, “Ali, Ahmet, Abdullah kavgamızda yaşıyor” sloganları eşliğinde gerçekleşen yürüyüşe Abdullah Cömert, […]

The post ”Abdullah Cömert Katledildiği Sokakta Anıldı” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
abdullahcomert

Taksim Gezi İsyanı eylemlerinde Antakya Armutlu’da başından vurularak katledilen Abdullah Cömert, katledildiği sokakta ailesi, dostları ve yoldaşları tarafından anıldı. Hatay Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Ahmet Atakan Sokağı’nda bir araya gelinerek Abdullah Cömert’in katledildiği sokağa doğru yürüyüş gerçekleştirildi.

“Her yer Gezi, her yer direniş”, “Ali, Ahmet, Abdullah kavgamızda yaşıyor” sloganları eşliğinde gerçekleşen yürüyüşe Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz ve Ahmet Atakan’ın anneleri de katıldı.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 34. sayısında yayımlanmıştır.

The post ”Abdullah Cömert Katledildiği Sokakta Anıldı” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/07/09/abdullah-comert-katledildigi-sokakta-anildi/feed/ 0
Ethem’in Faili Polis https://meydan1.org/2014/03/02/ethemin-faili-polis/ https://meydan1.org/2014/03/02/ethemin-faili-polis/#respond Sun, 02 Mar 2014 14:14:00 +0000 https://test.meydan.org/2014/03/02/ethemin-faili-polis/ Ethem Sarısülük’ün davası, “devletin adaleti”nin adaletsizlik olduğunu hepimize bir kez daha gösterdi. Dava süreçleri boyunca katil saklandı, hakim ve savcı uyudu, devletin polisi duruşmaya katılıp katilden hesap sormak isteyenlere saldırdı. Yakın zamanda ise yaşanan son gelişmeyle, “yargılamadan çekinme” kararı kabul edilmeyen 6. Ağır Ceza Mahkemesi duruşmanın gelecek celsesinin 7 Nisan’da görüleceğini açıkladı. Bu açıklamadan hemen […]

The post Ethem’in Faili Polis appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Ethem Sarısülük’ün davası, “devletin adaleti”nin adaletsizlik olduğunu hepimize bir kez daha gösterdi. Dava süreçleri boyunca katil saklandı, hakim ve savcı uyudu, devletin polisi duruşmaya katılıp katilden hesap sormak isteyenlere saldırdı.

Yakın zamanda ise yaşanan son gelişmeyle, “yargılamadan çekinme” kararı kabul edilmeyen 6. Ağır Ceza Mahkemesi duruşmanın gelecek celsesinin 7 Nisan’da görüleceğini açıkladı. Bu açıklamadan hemen önce, yargılama sürecine ve yaşadıkları adaletsizlere dikkat çekmek için Sarısülük Ailesi’nin yazdığı metni özetleyerek sizlerle paylaşıyoruz.

23 Eylül 2013 Birinci Duruşma:

Sabah saat 08.30’da “adliye sarayı” polis ablukasına alınmış hatta o kadar abartmışlar ki tüm koridorlar polisler tarafından tutulmuş. 6. ACM duruşma salonu içinde 100-150 sivil giyimli çevik kuvvet salonu işgal ederek aileyi, avukatları ve mahkemeye destek veren birçok insanı tahrik etmek ve olay çıkarmak amaçlı salonda yerlerini almışlardı. Ahmet Şahbaz sanık sandalyesine korumalar eşliğinde getirilmiş ve mahkeme heyetinin karşısına peruk, takma kaş, takma bıyık ve gözlükle oturtulmuştu. Yani sanık olarak geldiği salonda kimliğini gizleyen bir sanık vardı. Ve artık yeni bir kavram girmişti hukuk literatürüne “Gizli sanık”. Nitekim mahkeme salonunda çıkan arbedede Şahbaz’ın foyası ortaya çıkmış, takke düşüp kel görünmüştü. Mahkeme başkanı Afak İlleez çıkan arbededen sonra duruşmanın kapalı yapılmasına karar vermiş ve mahkemenin can güvenliğinin olmadığı gerekçesiyle 1 ay sonraya ertelemişti. Bir sonraki duruşmaya adliye iç güvenliğini askerin sağlayacağına hükmedip Türkiye tarihinde ilklerin arasında yerini almayı başarmıştı.

Özetle: Polis+Savcı+Hakim işbirliği= Dava görül(e)medi.

28 Ekim 2013 İkinci Duruşma:

Duruşma öncesi bomba ihbarı gerekçe gösterilerek salona köpek robokop-asker sokularak arama yapıldı. Arama sırasında katil polis Ahmet Şahbaz’ın avukatları içeri alınırken, Sarısülük ailesi ve avukatları bekletildi. EGM tarafından görevden alınmanın aksine ödüllendirilerek Urfa’ya tayin edilen Ahmet Şahbaz duruşmaya getirilmedi. Mahkeme heyeti sanığın yakalanması talebini savcıya yöneltince uyuklayan savcı(bu mahkemede de savcı kendinden geçmiş, hayallere dalmıştı) yerinden doğruldu ve “İddianame mi okunacak” diye sordu. Salonda gülüşmeler olurken, “Günaydın” sesleri de geldi. Mahkeme başkanı Şahbaz’ın avukatlarının isteğini kabul ederek Şahbaz’ın ifadesinin Urfa’dan telekonferans yöntemiyle alınmasına karar verdi ve duruşma ertelendi. Tam da burada karar verilirken dışarıda bekleyen kitleye polis hiçbir yasal dayanağı olamayacak şekilde, kadın-erkek-çocuk-yaşlı-engelli tanımayarak azgınca saldırmış ve onlarca insan yaralanmış bir o kadar da gözaltı olmuştur.

Özetle: Polis vurdu, savcı serbest bıraktı, heyet katili korudu.

2 Aralık 2013 Üçüncü Duruşma:

Sarısülük ailesi, avukatlar ve çeşitli demokratik kitle örgütleri 2 Aralık’ta mahkeme salonunda yerimizi aldık. Bir eksik vardı tabi. Ethem’i öldüren Ahmet Şahbaz. Sanığın oturması gereken yere bizler oturduk, ne yaman çelişki değil mi? Şahbaz duruşmaya Şanlıurfa 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nden sesli ve görüntülü konferans yöntemiyle bağlanarak katıldı. Şahbaz’ın bir önceki duruşmada olduğu gibi duruşmaya peruk, takma bıyık ve o muhteşem karizmatik gözlükleriyle katıldı.

Şahbaz savunmasında, “Maktulün ölümüne sebep verenler havaya ateş ederken bana taş atanlar ve saldıranlardır” diyerek gözümüzde daha da bir canileşti adeta.

Şahbaz, “Sabıkam yok” deyince salonda pek çok kişi “Var” “Katilsin” “Ethem’i öldürdün” diye haykırdı. Şahbaz, kimlik kontrolü sırasında ev adresinin sorulması üzerine “Yok” yanıtı verdi. “Nasıl yok” seslerinin yükselmesi üzerine de “Urfa İl Emniyet Müdürlüğü” yanıtını verdi.

Mahkemenin adil davranacağı konusunda tereddütleri olduğunu ifade eden Sarısülük ailesinin avukatları, böylesi bir yargılamanın polisleri daha çok kişiyi öldürmeye teşvik edeceğinin altını çizdi. Avukatlar, “Biz sadece Sarısülük ailesi için değil; aynı zamanda Ali İsmail, Abdullah, Mehmet, Medeni, Hasan Ferit, Ahmet, Berkin Elvan ve gözünü kaybeden, yaralanan herkes için savunma yapıyoruz” dediler ve salonda avukatlara alkışlar yağdı. Duruşma boyunca mahkemenin tarafsızlığına yönelik çok sayıda eleştiri olduğunu söyleyen mahkeme heyeti, davadan çekildiğini ve dosyanın 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından inceleneceğini açıkladı. Kararın ardından duruşma sona erdi. Zira bu kararla tarafsız olmadıklarını ispat etmiş oldular.

Savcının duruşma sırasında uyuyakalması davayı takip edenlerin tepkisini çekti.

Özetle: Polis vurdu. Heyet uyudu. Heyet uyanınca davadan “çekindi”.

Bizim açımızdan belirsiz bir şey yok. FAİLİMİZ MEŞHUR.

Heyet çekildi, bir üst mahkeme çekilme kararını yerinde bulmadı ve “kesin hükümle” 6. ACM’ye iade etti. 17 Aralık yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık operasyonunda jet hızıyla Adalet Bakanlığı’na giden dosyalara yine jet hızıyla bakılıyor ama Ethem Sarısülük dosyasına bir türlü sıra gelmiyor! Gezi isyanını, bu görkemli direnişi ve bu isyan ve direnişte katlettikleri canlarımızı, tüm yaralanan, sakat kalan, tutuklanan ve babasının deyimiyle “üç mevsimdir uyuyan” Berkin’imizi unutturmaya çalışıyorlar. Katledilen diğer tüm çocuklarımızın davalarının bir an önce açılmasını istiyoruz. Kimseden ricacı değiliz. Kimseye minnet etmiyoruz. Biz biliyoruz ki dava dosyası önlerinde duruyor.

Sarısülük Ailesi

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 16. sayısında yayımlanmıştır.

The post Ethem’in Faili Polis appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/03/02/ethemin-faili-polis/feed/ 0
Karşılaştırmalı Medya https://meydan1.org/2013/11/17/karsilastirmali-medya/ https://meydan1.org/2013/11/17/karsilastirmali-medya/#respond Sun, 17 Nov 2013 14:05:15 +0000 https://test.meydan.org/2013/11/17/karsilastirmali-medya/ Sosyal medya, yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Yaşadığımız coğrafyada ise sosyal medya araçlarından en çok kullanılanlar Facebook ve Twitter. Facebook, kullanıcıların düşüncelerini, beğenilerini, beğenmediklerini kişisel bilgileriyle beraber paylaştıkları bir ağ. Facebook’tan farklı olarak Twitter ise 140 karakterlik ifadelere olanak vermesiyle, çok şeyi az kelimeyle anlatmanız gereken, Facebook’tan daha kişisel bir sosyal iletişim aracı. Bu […]

The post Karşılaştırmalı Medya appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Sosyal medya, yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Yaşadığımız coğrafyada ise sosyal medya araçlarından en çok kullanılanlar Facebook ve Twitter. Facebook, kullanıcıların düşüncelerini, beğenilerini, beğenmediklerini kişisel bilgileriyle beraber paylaştıkları bir ağ. Facebook’tan farklı olarak Twitter ise 140 karakterlik ifadelere olanak vermesiyle, çok şeyi az kelimeyle anlatmanız gereken, Facebook’tan daha kişisel bir sosyal iletişim aracı. Bu yüzden Twitter, Facebook’a oranla özellikle güncel meselelerde daha çok dikkate alınıyor.

Facebook ve Twitter siyasal anlamda da bir örgütlenme aracına dönüşmüş durumda. Bunun en büyük örneğini Taksim Gezi İsyanı’nda gördük, bu ağların sadece magazin ve eğlence için olmadığını anladık. Özellikle isyan süresince Twitter kullanımının biçim değiştirmesi ve kullanımıyla ilgili veriler, bu siyasallığın anlaşılmasında önem taşıyor. İsyanın daha ilk haftasında 91 milyon tweet atıldı. Kimisi Talcid tarifi verdi, kimisi wifi noktalarını söyledi, insanlar barikatlara çağırıldı, polisin nöbet tuttuğu yerler ilan edildi… Sadece süreç içerisinde değişmedi bu ağların kullanımı, sonrasında da devam etti.

İsyandan önce Twitter’da kelime bulutu “ben, benim, güzel, çok, araba, konser, para…” iken Taksim Gezi İsyanı’yla birlikte kelime bulutu altüst oldu ve kelimeler “biz, hepimiz, insanlar, halk, hayat, istifa, korkak medya…” olarak değişti. İsyan bir anlamda bu sosyal ağların politikleştirici etkisini arttırma fırsatı oldu. Taksim Gezi İsyanı’nda devlet ve polis terörü tarafından katledilen direnişçiler, en çok konuşulanlar arasındaydı.

Bu yazıda bir karşılaştırma yaptık. İsyan sürecindeki yandaş medyayı ve direnişçilerin aktif olarak kullandığı sosyal medyayı karşılaştırarak isyanın medya gerçeğini bir kez daha göstermek istedik. Karşılaştıralım bakalım kim gerçekçi, kim yalancı!

Yandaş Medya-Sosyal Medya Karşılaştırması

Mehmet Ayvalıtaş, 2 Haziran gecesi Taksim Gezi direnişiyle dayanışmak için 1 Mayıs Mahallesi’nde düzenlenen eylem sırasında, TEM Otoyolu’nda eylemcilerin üzerine sürülen bir arabanın altında kalarak yaşamını yitirdi. Ancak 3 Haziran günü yayımlanan yandaş gazetelerin manşetlerinde, Mehmet’in ezilerek katledilmesine ilişkin hiçbir bilgiye yer verilmedi. Yandaş medya bunun yerine, direnişin başlangıcından dördüncü gününe kadar meydana gelen hasarın maliyetini yazmayı tercih etti.

Türkiye gazetesi manşetini “Acı bilançoyu İçişleri Bakanı açıkladı: Zarar 20 Milyon”; Zaman gazetesi ise “Çevre Duyarlılığı Yakıp Yıkmaya Dönüştü” şeklinde atarken, Akşam gazetesi manken Azra Akın’ın yeni sevgilisiyle ilk defa Taksim direnişinde görüntülenmesi haberini sürmanşetine taşıdı. 4 Haziran günü Milliyet gazetesi Mehmet Ayvalıtaş’ın katledilmesini Tayyip Erdoğan’ın “Tencere tava, hep aynı hava” sözünü başlık atarak verdi. Posta gazetesi polis kurşunuyla yaşamını yitiren Ethem Sarısülük’ün öldürülmesini, Mehmet Ayvalıtaş ile birlikte resimlerini yan yana koyarak, “İki Ölüm Birden” başlığıyla 80 kelimeyi geçmeyen bir haberle verdi. Haberde Ethem’in polisin sıktığı kurşunla katledildiğinin “bir iddia” olduğu vurgulanırken, Mehmet’in katledilmesine ilişkin, resminin kullanılması dışında bir kelime dahi etmedi. Aynı günlerde yayımlanan Milli Gazete’nin manşeti, hafızalardan silinmeyecek türdendi. “TAKSİM Bu Kapağın Altında” diyerek ana sayfasına bir bira şişesi resmi yerleştirerek Taksim’de direnen binlerce direnişçinin “bilinçaltında yatan gerçeğin alkol” olduğunu iddia ederek, isyanın psikolojik çözümlemesini yapmaya kalkıştı!

Mehmet Ayvalıtaş’ın katledilmesinin haberini yandaş medya görmezden geldi ancak Mehmet’in öldürülmesi sosyal medyada büyük yankı uyandırdı ve Twitter’da 12.615 kere tabela edildi.

Abdullah Cömert, 3 Haziran gecesi Antakya’da düzenlenen Taksim dayanışma eylemleri sırasında, polisin başına hedef alarak sıktığı gaz fişeğiyle katledildi. Sözcü gazetesi Abdullah Cömert’in katledilmesinin haberini ancak 5 Haziran günü “Gezi’ye İlk Kurban” manşetiyle verirken, tıpkı Güneş gazetesinin yaptığı gibi, katledilen Mehmet Ayvalıtaş’ın ölüm haberini yok saydı.

Abdullah Cömert’in ölüm sebebi sosyal medya tarafından haftalarca gündem oldu ve Twitter’da 14.708 kez tabela edildi.

Ankara Güvenpark’ta 1 Haziran günü düzenlenen eylemde, katil polis Ahmet Şahbaz’ın sıktığı kurşunla başından vurulan Ethem Sarısülük, 14 Haziran günü yaşamını yitirdi. 15 Haziran’da yayımlanan bazı gazetelerde cinayet, kısa bir haber şeklinde yer aldı.

Polis Taksim Meydanı’nı ele geçirip, yeniden saldırmaya başladığında ise birkaç gazete dışında, bu saldırılara ilişkin hiçbir haber yapılmadı. Polis Ethem’in Ankara’da düzenlenen cenaze törenine saldırdığında, yandaş medya bu saldırıyı da görmezden geldi. Aynı gün Kazlıçeşme’de düzenlenen AKP mitingi 17 Haziran tarihli Yeni Şafak ve Yeni Akit gazetelerinde “Burası Türkiye”ve “Milli Direniş” manşetleriyle yer aldı. Gazetelerde ne polisin saldırısına karşı sürmekte olan direnişten ne de katledilen kardeşlerimizden bahsedildi.

Ethem Sarısülük, yandaş medya tarafından göz ardı edilse de sosyal medya kullanıcıları polisin saldırı aracı olarak sadece gaz ve suyu kullanmadığını gördü. Polisin direnişçilere yönelik orantısız gücü Twitter’da 17.329 kez tabela edildi.

Devletin Diyarbakır’ın Lice ilçesine inşa etmek istediği kalekola karşı 28 Haziran günü eylem yapan halkın üzerine jandarma ateş açtı ve 18 yaşındaki Medeni Yıldırım açılan ateş sonucu katledildi. Bu katliam Bugün gazetesinin manşetinde “Lice’de Kanlı Provokasyon” başlığıyla verildi. Akşam gazetesi Lice’de katledilen Medeni’nin haberini “Olayların Nedeni Kalekol Değil, Uyuşturucu Rantı” başlığıyla verdi. Sözde barış sürecinde olduğunu iddia ederken yeni kalekollar yapmaya devam eden iktidar partisi AKP’nin gazetesi Zaman ise “Çözümü Baltalama Eylemleri Sürüyor” diyerek, devlet eliyle gerçekleştirilen bu cinayeti manipüle etmeyi sürdürdü.

Medeni’nin askerin ateş açması sonucu katledilmesi sosyal medyayı ayağa kaldırdı. Bu katliam, Twitter’da 11.673 kez tabela oldu.

Eskişehir’deki eylemlerde polis-faşist işbirliğiyle dövülen, hastaneye gittiğinde sağlam raporu verilen, eve döndüğünde beyin kanaması belirtileriyle tekrar hastahaneye giden ve uzun süre yoğun bakımda kalan Ali İsmail Korkmaz, 10 Temmuz günü tüm direncine rağmen yaşamını yitirdi. 11 Temmuz günü yayımlanan gazetelerden Takvim, ülkelerin iftar hesaplamalarını “İftar Vakti” manşetiyle yazarken, işkenceyle katledilmenin haberine ana sayfasında yer bile vermedi. Vatan gazetesi ise AKP’nin talan projelerinden sadece biri olan “4. Köprü” yü göze parmak şeklinde manşetine taşırken, Ali İsmail’in katledilişine ana sayfasında küçük bir yer ayırdı.

12 Temmuz’da manşetlere baktığımızda Yeni Akit gazetesinin, direnişe destek veren kişilere “Taksim’in Keneleri” diye hitap edildiğini gördük.

Ali İsmail Korkmaz’ın ölümünden sorumlu olanlar sadece onu ölümüne döven faşistler ve polis değildi. Ali İsmail’in gittiği hastanedeki doktorlar da bu cinayetin bir parçası oldular. Dövüldüğü esnada görüntü alan kameraların kayıtlarının silinmiş olması halk tarafından büyük tepkiye neden oldu. İnternette “katil polis” sıfatının en çok kullanılmasına neden olan da Ali İsmail’in ölümüydü. Ali İsmail’in katledilmesi Twitter’da 229.106 kez tabela oldu.

Ahmet Atakan, 10 Eylül günü Antakya’da ODTÜ’yle dayanışma eyleminde gaz fişeğinin başına isabet etmesiyle bulunduğu binanın çatısından düşerek yaşamını yitirdi. 11 Eylül’de çıkan gazetelerin birçoğu Ahmet Atakan’ı polisin gaz fişeğiyle değil, binadan düşerek öldüğünü yazdı. Ahmet Atakan’ın katledilmesi üzerine düzenlenen eylemler sırasında Türkiye ve Yeni Akit’in manşetlerinde “Merkez Üssü Hatay” ve “Ölü Seviciler İş Başında” yazıyordu.

Ahmet Atakan’ın ölümünün en başında yandaş medya, çatıdan düşerek öldüğünü söyleyip bilgileri yanıltıcı şekilde verse de direnişçiler, Taksim Gezi İsyanı’nının ilk gününden beri yandaş medyaya güven olmayacağını biliyorlardı. Ahmet Atakan’ın katledilmesi, sosyal medyada polis şiddetinin en çok konuşulduğu dönemde, Twitter’da 416.707 kez tabela oldu.

Gülsuyu’nda uyuşturucu çetelerinin mahalle halkına saldırması sonucu çıkan çatışmalarda 29 Eylül günü kafasının arkasından tam 6 kurşunla vurularak yaşamını yitiren Hasan Ferit Gedik’in katledilmesi, 30 Eylül günü “demokrasi paketi” gündemiyle örtüldü. 30 Eylül günü yandaş medyanın manşetlerinde, tam sayfa olarak “demokrasi paketi” yer aldı. Hürriyet ve Star gazetelerinde haber “Öncü Paket” ve “30 Eylül Devrimi” gibi manşetlerle yazarken, hiçbir gazetenin ana sayfasında Hasan Ferit’in katledilişine dair bir haber yer almadı. Gülsuyu’ndaki katliam haberini yapan Zaman, Habertürk ve Vatan gazeteleri ise ellerinde uzun namlulularla nöbette olan insanları sayfalarına koyarak, cinayeti manipüle etmeye çalıştı.

Hasan Ferit Gedik’in öldürülmesi ve Gülsuyu’nda yaşananlar yandaş medyada oldukça manipüle edildi. Hasan Ferit Gedik’in cenazesinin medyada anlatımı da tam bir fiyaskoydu. Babası cezaevinde olan ve ailesinin isteğiyle bekletilen cenazenin Armutlu Cemevi’nden Hasan’ın yaşadığı mahalle Gülsuyu’na götürülmesine izin verilmediğinden dolayı hem ailesi, hem arkadaşları, hem de cenazeye katılmak isteyenler günlerce sokak ortasında bekletildi. Yaşanan gelişmeler dakika dakika sosyal medya üzerinde paylaşıldı. Hasan Ferit’in cenazesi, Twitter’da 27.204 kez tabela oldu.

Son olarak diyebiliriz ki; sosyal medya, isyan sürecinde halkın gerçekleri görmesinin, duymasının ve bilmesinin en önemli aracına dönüşürken, “Yıllardır bizi uyutmuşlar” diyenlerin sayısının da ciddi oranda artmasını sağladı.

Deniz Seyrek /Merve Demir

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 14. sayısında yayımlanmıştır.

The post Karşılaştırmalı Medya appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/11/17/karsilastirmali-medya/feed/ 0
Ahmet Atakan’ın Otopsi Raporu “Ayarlandı” https://meydan1.org/2013/10/19/ahmet-atakanin-otopsi-raporu-ayarlandi/ https://meydan1.org/2013/10/19/ahmet-atakanin-otopsi-raporu-ayarlandi/#respond Sat, 19 Oct 2013 16:21:44 +0000 https://test.meydan.org/2013/10/19/ahmet-atakanin-otopsi-raporu-ayarlandi/ Antakya’da ODTÜ ile dayanışma için yapılan eylemde, polisin attığı gaz bombasının başına isabet etmesiyle yaşamını yitiren Ahmet Atakan’ın otopsi raporu açıklandı. Adalet Bakanı Başdanışmanı Adnan Boynukara, “Ahmet Atakan’ın otopsi işlemi tamamlanmış ve şu anki verilere göre ölüm sebebi yüksekten düşmeye bağlı ölüm olarak açıklanıyor” dedi. Ahmet Atakan için Adana Adli Tıp Kurumu’ndan verilen ön raporda, Ahmet’in […]

The post Ahmet Atakan’ın Otopsi Raporu “Ayarlandı” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Antakya’da ODTÜ ile dayanışma için yapılan eylemde, polisin attığı gaz bombasının başına isabet etmesiyle yaşamını yitiren Ahmet Atakan’ın otopsi raporu açıklandı.

Adalet Bakanı Başdanışmanı Adnan Boynukara, “Ahmet Atakan’ın otopsi işlemi tamamlanmış ve şu anki verilere göre ölüm sebebi yüksekten düşmeye bağlı ölüm olarak açıklanıyor” dedi.

Ahmet Atakan için Adana Adli Tıp Kurumu’ndan verilen ön raporda, Ahmet’in ölümünün “genel beden travmasına bağlı, kafatası kemiği kırıklarıyla birlikte omurilik kopması, beyin kanaması ve iç organ yaralanmasından gelişen iç kanama” sonucu meydana geldiği belirtildi.

Ahmet’in amcası Nevzat Atakan ise, Antakya’da verilen raporun ayrıntısına ulaşmak için Adana Adli Tıp Kurumu’na geldiklerini söyleyerek, “Doktorların belirlemiş olduğu gerekçe, kafada 4-5 santim derinlikte bir göçük oluştuğu ama neye dayalı olduğu bilinmiyor. Neyden dolayı belli olmayan gerekçe ile başından 2-3 santimlik bir çizik var. Daha detaylı rapor verilmesini isteyeceğiz” dedi.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 13. sayısında yayımlanmıştır.

The post Ahmet Atakan’ın Otopsi Raporu “Ayarlandı” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/10/19/ahmet-atakanin-otopsi-raporu-ayarlandi/feed/ 0
Örgütlü Bir Aile: Sarısülük Ailesi https://meydan1.org/2013/10/08/orgutlu-bir-aile-sarisuluk-ailesi/ https://meydan1.org/2013/10/08/orgutlu-bir-aile-sarisuluk-ailesi/#respond Tue, 08 Oct 2013 12:14:39 +0000 https://test.meydan.org/2013/10/08/orgutlu-bir-aile-sarisuluk-ailesi/   Onların mücadelesi özgürlük ve adalet için. Onların kavgası, katledilenlerin hesabını sormak için. Onların örgütlülüğü acıları paylaşarak azaltmak, katillere olan öfkeyi örgütlenerek büyütmek için. Onların mücadelesi Abdullah, Mehmet, Medeni, Ali İsmail, Ahmet ve Ethem için…   Canlarından bir parçayı, katil bir polisin sıktığı kurşunla kaybeden Sarısülük ailesinden Ethem Sarısülük’ün abisi Mustafa Sarısülük ile acılarını, öfkelerini […]

The post Örgütlü Bir Aile: Sarısülük Ailesi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

 

Onların mücadelesi özgürlük ve adalet için. Onların kavgası, katledilenlerin hesabını sormak için. Onların örgütlülüğü acıları paylaşarak azaltmak, katillere olan öfkeyi örgütlenerek büyütmek için. Onların mücadelesi Abdullah, Mehmet, Medeni, Ali İsmail, Ahmet ve Ethem için…

 

Canlarından bir parçayı, katil bir polisin sıktığı kurşunla kaybeden Sarısülük ailesinden Ethem Sarısülük’ün abisi Mustafa Sarısülük ile acılarını, öfkelerini ve mücadelelerini konuştuk.

Haziran ayında, coğrafyanın dört bir yanında alev alev yanıyordu sokaklar. Yıllar boyunca polis şiddetiyle, devlet terörüyle, kapitalist projelerle baskılananlar, yok sayılanlar isyan etmiş; özgürlüğe olan inançlarıyla milyonlar olmuş akıyordu sokaklara.

Devletse beklemediği bir anda karşılaştığı bu halk isyanını nasıl bastıracağının telaşına düşmüş, polisini salmıştı direnişçilerin üstüne; yıldırmak için, korkutmak için, katletmek için! Binlercemiz yaralandı, bazılarımız sakat kaldı… Polisin saldırısı, kardeşlerimizin bazılarını aldı aramızdan. Mehmet, Abdullah, Ali İsmail, Medeni, Ahmet…

Ethem de onlardan biriydi. 1 Haziran günü televizyonlara düşen görüntülerde rastladık O’na. Ethem Ankara’da, Kızılay’da direniyordu. Birçok kardeşi gibi, bizim gibi, özgürlük için çıkmıştı sokağa. Yaşamı boyunca hep karşısında olduğu adaletsizlikleri ortadan kaldırmak için, özgür bir yaşamı kendi elleriyle örebilmek için dikilmişti polisin karşısına. Ama o gün devletin polisinin sıktığı kurşunla yaralandı Ethem, direnişçilerin yardımıyla hastaneye kaldırıldı. 14 gün boyunca direndiyse de özgürlük inancıyla çarpan kalbi, 14 Haziran günü sustu. Devletin katil polisi Ahmet Şahbaz’ın sıktığı kurşun, 14 Haziran günü aldı Ethem’i aramızdan.

Ölüm haberinin ardından da cenazesinde de sokaklar Ethem için doldu; Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de… Devletin polisi barikatların ardına hapsedip ailesinden, sevdiklerinden, dostlarından, yoldaşlarından uzak tutmak istese de Ethem’i, yapamadı. Ethem’in annesi seslendi onlara: “Çocuğumun önünden çekilin, bir resmini göreyim” Ve o gün, “Hepimiz Ethem’iz, öldürmekle bitmeyiz” sloganlarıyla toprağa verildi Ethem.

O’nun acısının ardından devlet susmalarını beklese de onlar susmadı; annesi, kardeşi, abisi, bütün Sarısülük ailesi… Onların acısı, kaybettikleri Ethem’lerinin ardından öfkeye döndü, katilin peşine düştü. Ne devletin baskısı korkuttu onları ne polisin tehdidi. Ethem’in annesi oğlunun ardından yas tutmadı, “Kavgasının arkasındayım, korkmuyorum” dedi, “Bin can daha veririm”diye meydan okudu katillere.

Çocukları katledilen diğer ailelerle bir oldular, birlik oldular, acılarını hep birlikte göğüslediler. Ali İsmail’in cenazesinde de, Mehmet’in cenazesinde de, barış istediği için katledilen Medeni’nin ailesinin yanında da onlar vardı. Çünkü biliyorlardı yüreklerini yakan acının aynı olduğunu, öfkenin aynı katillere olduğunu. Kardeşi İkrar “Ödediğimiz bedeller, kaybettiğimiz canlar bizi daha da güçlendirir” dedi, annesi Sayfı Sarısülük “Meydanlara inin, çocuklarınızın arkasında durun“ diye seslendi annelere.

Şimdi Sarısülük ailesi, birçoğumuzun haykırdığı gibi “mücadeleye devam” ediyor. Ethemlerinin ardından daha da büyüyen öfkeleriyle dimdik duruyorlar katil polisin, devletin ve devletin adaletsizliğinin karşısında.

Meydan Gazetesi: Merhaba. Kardeşiniz Ethem, geçtiğimiz Haziran ayında polisin sıktığı kurşunla katledildi. Katilin tutuksuz yargılanması kararını veren hakim, “Meşru müdafaa var. Vicdanım rahat. Milyonların bir araya gelmesi vereceğim kararı etkilemez” dedi. Cinayet kamera kayıtlarıyla, otopsi raporuyla kanıtlansa da devlet katili aklamak, cinayeti meşrulaştırmak için elinden geleni yaptı, yapıyor. Bu süreçten kısaca bahsedebilir misiniz?

Mustafa Sarısülük: Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu topraklar Haziran Direnişi’yle birlikte çok önemli bir tarihsel süreçten geçmekte. 12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra başlatılan cadı avları, uzun dönem bu toplumun suskun kalmasına sebep oldu. 90’lı yılların getirdiği bahar havası, işçi sınıfının emek ve demokrasi mücadelesini tekrar yükseltmeye başlamasıyla birlikte, toplumsal muhalefet yeniden canlanmaya başladı. Bu tarihsel zamanlarda devlet tarafından gerçekleştirilen gerici ve faşist katliamlara tanık olduk. Küreselleşme ve neo-liberal politikaları ülkemizde hayata geçirmek için amade ve uşaklıkta sınır tanımayan AKP iktidarı, bu politikaları hayata geçirmeye başladı. Yaklaşık 10 yılı aşkın bir süredir devam eden bu politikaların bir sonucu olarak toplumun bir başkaldırı içine girmesi aslında son derece normal. Kardeşim Ethem Sarısülük, Gezi Parkı süreciyle başlayan bu halk isyanı sonucunda, 1 Haziran günü, demokratik eylemlerde kafasına sıkılan kurşunla katledildi.

Bilindiği üzere Ethem’in vefatından sonra egemenler ve devlet yetkilileri o bilindik ağızlarıyla tekrar saldırıya geçtiler, kendilerine bağlı medyaları Ethem’in ölümünü adeta meşru göstermek için büyük bir telaş içine girdiler. Ve bununla birlikte polisin katliamcı mantığını gizlemek için siyasal iktidar tarafından hedef saptırılmaya çalışılarak ve devam eden yargı sürecine müdahale ederek faşist zihniyetlerini ortaya koydular.

Ethem’in polis tarafından öldürülmesinin ardından medyada, kardeşinizle ilgili çokça haber yazıldı, yayımlandı. Karakol inşaatında çekilen görüntülerine “terör kampında eğitim gördü” denildi, katili aklamak için Ethem’in “arkadaşlarının attığı taş ile yaralandığı” iddia edildi. Ethem’in nasıl öldüğü, kurşunu kimin sıktığı, yani cinayetin nasıl işlendiği açıkça ortadayken, böyle bir aklama politikası karşısında sizler ne hissettiniz?

Mustafa Sarısülük: Sizin de belirttiğiniz gibi, ekmek parası için gittiği karakol inşaatını terör kampı gibi göstermeleri veya “arkadaşlarının taş atması sonrası yaralandığı”nı söyleyen bu gerici zihniyete karşı en anlamlı duruşu, halkımız evladını bağrına basarak cevap verdi. Bizlerin Ethem’in ailesi olarak halkımıza bu dayanışma ve sahip çıkma anlamında tek söyleyebileceğimiz, teşekkür etmektir.

Devlet, “meşru müdafaa var diyerek” katil polisi yasasıyla korumaya, cinayeti hukukuyla ört bas etmeye çalışırken, katilin yargılandığı davadan bir beklentiniz var mı?

Mustafa Sarısülük: Devlet organize bir şekilde katletmeye devam ediyor. Zaten bağımsız olmayan bu yargıya, siyasal iktidar tarafından gerekli emirler öncesinden verilmiştir. Esasında bu ve benzer davalardan bir beklentimiz yoktur. Ama bu mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğiz. Bundan asla kimsenin şüphesi olmasın.

Biz bu davayı şu noktalardan önemsiyoruz. Katil devletin teşhiri için, hukukun olmadığını ve siyasal iktidarın pisliklerini teşhir etmek için çaba sarf edeceğiz. Zaten ilahi komedyanın ilk perdesi 23 Eylül’de görülmeye başlandı. Ve kamuoyu önünde devlet ve sözde adaletin el ele vererek, katil bir polisi nasıl aklandığına tanık olduk.

Yakın zamanda sözde “katilin yargılanması” için görülen duruşma da aslında devletin adaletsizliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Katil polis Ahmet Şahbaz’ın duruşma salonuna kılık değiştirilerek getirilmesi, mahkeme salonunun polis tarafından işgal edilmesi, polisin ve mahkeme heyetinin ailenize dönük baskısı duruşma salonunda yaşananların çok organize olduğunun göstergesiydi. Gerek duruşma öncesinde yaşanan gerginlikler, gerek duruşma salonunda katilin deşifre olmasıyla yaşanan gerginlik ve davanın kapalı görülmesine dair çıkan karar, mahkemenin “adalet” arayışından çok uzakta olduğunu gözler önüne serdi. Duruşma salonunda, kardeşinizin katili oradayken ve devletin polisiyle, savcısıyla, mahkemesiyle, yargısıyla korunurken sizler neler hissettiniz? 23 Eylül’de görülen duruşmadan kısaca bahsedebilir misiniz?

Mustafa Sarısülük: 23 Eylül’de gerçekleşemeyen mahkeme, aslında önceden bütün kurgusu yapılmış ve oynanmaya hazır bir tiyatro gösterisiydi. Salona ilk girdiğimizde 150-200 tane sivil giyimli, hepsi çocuk yaşta, polis ordusuyla karşılaştık. Mahkeme heyetinin haberinin olmadığını söylemesine rağmen, sonradan anlaşıldığı üzere polislerin Ankara Valiliği tarafından görevlendirildiğini söylediler. Hatta sanık avukatları, önceden heyetin huzurunda polislere nasıl davranmaları noktasında telkinlerde bulunmuş. O polisler oraya bilinçli şekilde getirilmişlerdi. Sanki onlara “Bakın ve izleyin, siz korkmayın. Siz yeter ki halkı ve halkın çocuklarını öldürün, işkence yapın. Bu mahkemelerde nasıl aklandığınızı kendi gözlerinizle göreceksiniz” denilmektedir. Mahkeme heyetinin mübaşiri, salonu ve davayı heyetten daha iyi göreceği kanısı daha ağır basıyor. Heyet tam anlamıyla, kendi gerici hukuklarını bile katlederek, davayla ilgili kapalılık kararı aldı. Sanığın tanınması için mahkeme salonuna normal bir şekilde getirilmesi gerekirken, katil peruk vb. şeylerle heyetten ve bizlerden gizlenmeye çalışılmıştır. Bu durum, daha önce örneği bile olmayan bir uygulamadır.

Peki kardeşinizi katleden devletin polisi, hakimi, savcısı, yargısı bu kadar organize ve planlı bir şekilde hareket ederken, sizler adaletin nasıl mümkün olabileceğini düşünüyorsunuz?

Mustafa Sarısülük: Bu dava, devletin ve gerici iktidarın geçmişten bugüne işlediği suçlardan aklanılması davasıdır. Bu dava ile bu ülkede biz ve bizim gibi insanlara adaletin olmadığı, bir kez daha ortaya çıktı. Halkımıza şunu söylemek istiyorum ki, bu ülkede adalet aramayın ve kendi adaletinizi ve hukukunuzu kendiniz yaratın. Zaten heyetin arkasında yazan “Adalet mülkün temelidir” söylemi de aslında her şeyi açıklıyor. Mülkün, mülkiyetin, egemenlerin, rantın, sermayenin ve hukukunun olduğu bir yerde, halka adalet çıkması beklenemez.

Bu söyleşi Meydan Gazetesi’nin 13. sayısında yayımlanmıştır.

 

 

 

 

The post Örgütlü Bir Aile: Sarısülük Ailesi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/10/08/orgutlu-bir-aile-sarisuluk-ailesi/feed/ 0