Ali Ağaoğlu – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Tue, 10 Feb 2015 17:01:37 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 “Park Etme, Çek Dozerini” – Emre Bayyiğit https://meydan1.org/2015/02/10/park-etme-cek-dozerini-emre-bayyigit/ https://meydan1.org/2015/02/10/park-etme-cek-dozerini-emre-bayyigit/#respond Tue, 10 Feb 2015 17:01:37 +0000 https://test.meydan.org/2015/02/10/park-etme-cek-dozerini-emre-bayyigit/ 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına tepki olarak Etmeydanı’nda toplanarak ayaklanma başlatan Yeniçerilerin bir bölümü, kısa süre sonra Belgrad Ormanı içlerine sürülmüş; köşeye sıkışan Yeniçeriler 3 ay boyunca etkisiz hâle getirilemeyince de orman ateş çemberine alınmıştır. Böylece ateş çemberi içinde kalan Yeniçerilerle birlikte önemli miktarda orman alanı da yanmıştır. Bu Fatih Ormanı’nın karşılaştığı ilk büyük çaplı […]

The post “Park Etme, Çek Dozerini” – Emre Bayyiğit appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına tepki olarak Etmeydanı’nda toplanarak ayaklanma başlatan Yeniçerilerin bir bölümü, kısa süre sonra Belgrad Ormanı içlerine sürülmüş; köşeye sıkışan Yeniçeriler 3 ay boyunca etkisiz hâle getirilemeyince de orman ateş çemberine alınmıştır. Böylece ateş çemberi içinde kalan Yeniçerilerle birlikte önemli miktarda orman alanı da yanmıştır. Bu Fatih Ormanı’nın karşılaştığı ilk büyük çaplı talan hamlesiydi. Bundan sonraki süreçte denetimsiz ağaç kesimleri nedeniyle orman alanı 1840’larda 12 bin hektara, 1870’lerde ise 7 bin 500 hektara inmişti.

O günden bugüne sürmekte olan talan politikaları, kentsel dönüşüm kisvesi altında devam ettiriliyor. Örneğin, 90’lı yıllarda Şişli Belediye Başkanı olan Gülay Aslıtürk tarafından imar izni ve ruhsat verilen ve içinde sayısız ağacı, canlıyı barındıran ormanlık alanda, “Park Orman” adında, 1600 metrekarelik bir yüzme havuzu, yürüyüş ve bisiklet parkuru, piknik alanı, konser alanı, amfi tiyatro ve bir özel hastane kliniği (Memorial) inşa edilmişti.

2001 yılına kadar bir süreliğine kapalı tutulan Park Orman’ın da içinde bulunduğu Fatih Ormanı talanı, TOKİ tarafından Ali Ağaoğlu’na devredilen arazide yapılan “Maslak 1453” projesiyle birlikte yeniden tetiklenmiş oldu.

Park Orman’a 2008 yılında, “Tabiat Parkı” statüsü kazandırıldı. Borusan Holding 2008 yılında, yıllığı 4 milyon liraya bu alanı kiraladı. 2010 yılında, Serdar Bilgili’nin sahibi olduğu Ege Turizm Gayrimenkul Yatırımları A.Ş. ve ortağı Doğuş Holding’e 29 yıllığına, yıllığı 740 bin liraya devredildi. Park Orman için Ocak 2014’te Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından rapor hazırlandığı, raporda projenin uygulanması halinde bir doğa katliamının olacağı görüşlerine yer verildiği öne sürüldü. Raporu hazırlayan 1. Bölge Müdürü Haluk Özder ile Şube Müdürü Umut Cebeci’nin görevlerinden alındığı iddia edildi. Evet, 4 milyondan 740 bin liraya düşüş, sürecin başında her şeyi gözler önüne seriyor: Bilgili ve Şahenk, İstanbul’a yönelik bir başka talan projesi olan ve “Galataport” adıyla bilinen Karaköy-Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Liman sahasının 30 yıllığına kiralanmasında da ortaklar.

1490 dönüm büyüklüğündeki “ParkOrman Kent Ormanı Projesi”, her biri 250-300 m2 olan bungalov şeklindeki 108 villa, 18 bin kişilik çok amaçlı salon ve lüks restoranlar, mağazalar, 5 katlı otopark şeklinde olması planlanan yapılaşma, 80 milyon Euro’ya tekabül ediyor. Konaklama alanları, kısmen orman dokusu içine gizlenen, kısmen de yeni ağaçlandırılmış bir bölgede olacak. Park Orman’ın ortasına sergi alanları, oyun parkları, koşu yolları, salıncaklar, hamaklar, Osmanlı ve Japon bahçeleri yapılacak. Yaptığı son açıklamada; “Ocak’ta Park Orman, Şubat’ta Galataport için düğmeye basıyoruz… Park Orman da İstanbul için çok önemli bir proje olacak. Halkın hafta sonu gezebileceği bir mekan olacak. İstanbul maalesef AVM’den oluşan bir sosyal yaşantıya sahip olmaya başladı(!) Burada yaşayanların doğru düzgün bir parkı yok. Projede Doğuş Grubu ile ortaklığımız yüzde 50-50. Biz burada Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın kiracısıyız. Herkes ağaçları kesip gökdelenler dikeceğimizi sanıyor. Öyle bir şey olmayacak. İstanbul’un en önemli parkını yapacağız. ABD’de önemli parklar dizayn etmiş mimarlarla ortak çalışacağız” şeklinde konuşan Serdar Bilgili, “Tek bir ağacı dahi kesmeyeceğiz” demekten de geri durmadı. Bilgili’nin konuşmasına göre, pazarlama kataloglarında yer alan dört katlı villalar ise, “minik ahşap evler”den öte bir şey değil zaten!

Fatih Ormanı; içerisinde saplı-sapsız meşe, macar meşesi, gürgen, kayın, kestane, akçaağaç, dişbudak ve yaban domuzu, kurt, sincap, çakal, tilki ve köstebek gibi türleri de barındıran, bir yanında Belgrad Ormanları, diğer yanında Park Orman’ın bulunduğu İstanbul’un sayılı doğal ormanlarındandır.

Ana sponsorlardan Garanti Bankası’nın, Karadeniz’de yapımı sürmekte olan HES’lerin büyük bir kısmının sahibi, Galataport Projesi’nde 702 milyon dolarla ihaleyi kazanan ortağı Doğuş Holding’e ait olması, Park Orman’ın da “çok önemli bir proje” olduğunu doğrulamakta zaten. Ortaya sunulan projenin uygulanması hâlinde, doğal topoğrafyanın, bitki örtüsünün ve yaban hayatının çok büyük ölçüde zarar göreceği, çok sayıda ağacın kıyıma maruz kalacağı da kesin.

Fatih Ormanı Projesi’nden 3. köprüye, buradan 3. havalimanına kadar, biz İstanbul’da yaşayanlar dahası benzeri bir çok projeyle yaşam alanları talan edilen bu toprakların insanları belki de eşi görülmemiş bir “Soylulaştırma Projesi” ile karşı karşıyayız. Tümden yıkılan mahalleler, TOKİ binaları, rezidanslar, HES inşaatları, duble yollar derken devasa bir şantiyenin içine hapsediliyoruz. Ama işin asıl korkutucu yanı, bu şantiyeden doğacak yeni şehir anlayışıdır. Her ne kadar eskisinin de bir hayrını görmemiş olsak da, yeni kent anlayışının yoksullara, ağaçlara, sokak hayvanlarına ve onların yarattığı kültüre kapalı olduğu kesin.

Bütün bunlar göz önüne alındığında, zaten kendisi yolsuzluk olan devlet ve yaptıkları kirli işleri yeşile boyayarak görünmez hale getiren şirketlerin saldırılarına karşı; biz yoksulların da, biz “ötelenmek” istenenlerin de payına mücadele etmek, yaşam alanlarımızı bu talancılara karşı savunmak düşüyor.

Emre Bayyiğit

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.


The post “Park Etme, Çek Dozerini” – Emre Bayyiğit appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/02/10/park-etme-cek-dozerini-emre-bayyigit/feed/ 0
21. YY. Teslimiyet Teorileri ve Pratikleri: “Savaşı Görmeyip “Barışa Bak”anlar” – Merve Arkun https://meydan1.org/2014/12/25/21-yy-teslimiyet-teorileri-ve-pratikleri-savasi-gormeyip-barisa-bakanlar-merve-arkun/ https://meydan1.org/2014/12/25/21-yy-teslimiyet-teorileri-ve-pratikleri-savasi-gormeyip-barisa-bakanlar-merve-arkun/#respond Thu, 25 Dec 2014 19:41:37 +0000 https://test.meydan.org/2014/12/25/21-yy-teslimiyet-teorileri-ve-pratikleri-savasi-gormeyip-barisa-bakanlar-merve-arkun/ Kasım ayının ilk günlerinde, İstanbul’da bulunan Taxim Hill Otel’de düzenlenen bir basın açıklamasıyla duyuruldu “Barışa Bak” projesi. “Ordu demokrasinin temeli” diyerek 12 Eylül Darbesi’nin destekçilerinden olan ve Liberal Düşünce Topluluğu kurucularından Atilla Yayla’dan, Berkin Elvan’ın annesini yuhalatarak Erdoğan’a destek çıkan Yavuz Bingöl’ün “haysiyet suikasti”ne kurban edildiğini söyleyen Meryem Gayberi’ye kadar, toplam 69 imzacıyla “çözüm sürecinin […]

The post 21. YY. Teslimiyet Teorileri ve Pratikleri: “Savaşı Görmeyip “Barışa Bak”anlar” – Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Kasım ayının ilk günlerinde, İstanbul’da bulunan Taxim Hill Otel’de düzenlenen bir basın açıklamasıyla duyuruldu “Barışa Bak” projesi. “Ordu demokrasinin temeli” diyerek 12 Eylül Darbesi’nin destekçilerinden olan ve Liberal Düşünce Topluluğu kurucularından Atilla Yayla’dan, Berkin Elvan’ın annesini yuhalatarak Erdoğan’a destek çıkan Yavuz Bingöl’ün “haysiyet suikasti”ne kurban edildiğini söyleyen Meryem Gayberi’ye kadar, toplam 69 imzacıyla “çözüm sürecinin sağlıklı yürütülmesi” amacıyla yola çıkıldığı söylendi. Düzenlenen toplantıda, barış konserlerinden trenlerine kadar “barış” dolu hayallerden bahsedilirken; var olmak için direnenlerin mücadelesi “provokasyon” ilan edildi.

“Hükümetten bağımsız” ve “sivil” bir oluşum olarak ortaya çıktığı iddia edilen projenin yankıları sürerken, “Barışa Bak”ın amaçlarını, imzacılarını ve “ne yöne baktığı”nı tartışmakta fayda var.

Başlatılan bu projeyle “barışa bak”ma iddiasını taşıyanlar, yaşadığımız coğrafyada on yıllardır yaşanan savaşın, topraklarından edilen binlerce insanın, kaybedilen ve katledilen bir halkın hesabını yapmanın da ötesinde yaşamını savunmak için direnenleri -tıpkı iktidarın yaptığı gibi- “provakasyon”larla ve “darbe girişimleri”yle suçlarken; projeyle çizilmek istenen “barış”, tam da hükümetin Yeni Türkiye şablonuna bakarak çiziliyor. Devletin çözüm adı altında Kürt halkına yönelik işlettiği inkâr ve imha politikasına karşı girişilmiş mücadeleyi, barıştan uzaklaştırma olarak ilan eden “barışsever”lerin barıştan anladıklarının ne olduğu açık. AKP hükümetine yönelik müteşekkirliklerini her fırsatta dillendiren “Barışa Bak”çılar, kardeşlik altında devletin gizli stratejilerinin sürdürücüsü konumunda. Meşruluklarını, “biz ne o taraftanız, ne bu taraftanız” diyerek dayandırdıkları pozisyonlarıyla; devletçi algıyı farklı bir yerden zihinlere kazımaya, Kürt halkının mücadelesinin altını boşaltmaya çalışıyorlar.

Genellikle iktidar yanlısı akademisyen, yazar ve gazetecilerden oluşan “Barışa Bak” çağrıcıları toplam 69 imzadan oluşuyor.17 Aralık sürecinde iktidar paydaşları arasında belirginleşen AKP-Cemaat ayrışmasında, safını “paralel yapıya karşı seçilmiş hükümetten yana” koyan Barışa Bak projesi çağrıcılarından bazılarının, “iktidar yanlısı performanslarıyla” kısa özgeçmişleri şöyle:

Yıldıray Oğur

ODTÜ Siyaset Bilimi mezunu olan Yıldıray Oğur, 2003 yılında Genç Siviller hareketinin kurucuları arasında yer aldı. Radikal, Taraf gazeteleri ile Birikim dergisinde yazılar yazan Oğur, 2013 yılında, iktidarı açıktan destekleyen Türkiye gazetesinde yazmaya başladı. Türkiye’de yazmaya başladıktan sonra Erdoğan’ın fiili danışmanı haline gelen Oğur’un köşe yazıları, Erdoğan’ın bazı mitinglerinde tarihsel alıntılar yaptığı temel kaynak oldu.

Kobanê Direnişi süresince yazdığı köşe yazılarında, “çözüm süreci”nin muhataplarından Kürt hareketini eleştirmiş; devletle aynı perspektifte, devlet-polis şiddetinden kaynaklanan ölümlerden, hareketi sorumlu tutmuştu. Bu beyanlar, Yıldıray Oğur’un iktidarla yaşadığı söylemsel uyumun daha da belirginleşmesini sağladı. Meydan Gazetesi’nin yine aynı bölümünde “akil heyeti”ni deşifre ederken yer verdiğimiz Oğur, devletin “barış” söyleminin en önemli yaratıcılarından.

Oral Çalışlar

Aydınlık çevresinden eski bir sosyalist olan Oral Çalışlar bugüne dek Cumhuriyet, Taraf, Radikal gibi siyasi yelpazenin farklı kulvarlarından birçok gazetede köşe yazıları yazdı. “Akil İnsanlar” heyetinde yer almasının ardından iktidarla olan ilişkisini belirginleştiren TESEV üyesi Çalışlar, şimdilerde de liberal yazarların kendilerine yer bulduğu “serbestiyet.com” sitesinde yazıyor.

Orhan Miroğlu

1970’li yıllarda Kürt hareketi içerisinde yer alan; 1980 yılında girdiği cezaevinden 1988 yılında tahliye olan Miroğlu, Ülkede Özgür Gündem, Özgür Politika, Birgün ve Taraf gibi gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. 2010 yılındaki Anayasa Referandumu sürecinde iktidara yakınlaşan Miroğlu, bu yakınlaşmayı ilerleyen yıllarda öylesine içselleştirdi ki; kendi geçmişini bile inkâr etmeye başladı. 12 Eylül döneminde, tutsak kaldığı Diyarbakır Cezaevi’nde sistematik işkenceye maruz kalan Miroğlu, yakın dönemde katıldığı bir TV programında “Devlet eliyle sistematik işkence kesinlikle yoktur!” diyerek, bu içselleştirmeyi somutluğa kavuşturdu.

Yaşadığı “politik değişiklik”in ardından, sınırlı sayıda gazetecinin binebildiği Erdoğan’ın uçağında kendisine yer buldu ve 2012 yılından itibaren iktidara yakınlığıyla bilinen Star Gazetesi’nde yazmaya başladı.

Nagehan Alçı

Boğaziçi Üniversitesi siyaset bölümü mezunu olan Nagehan Alçı, Hürriyet, Milliyet, Akşam gibi gazetelerde köşe yazarlığı ve Kanal D, Fox, CNN Türk gibi kanallarda da programlar yaptı. “Akil” heyette yer alan Alçı da, Barışa Bak projesi içerisindeki çoğu isim gibi, “zaman içerisinde saf değiştiren”lerden.

2009 yılında yazdığı “Bir Delikanlılık Portresi: Tayyip Erdoğan” yazısında Erdoğan’ı çokça eleştiren Nagehan Alçı; özellikle 17 Aralık sonrası, iktidarın hararetli savunucularından biri haline geldi.

Etyen Mahçupyan

Liberalliğiyle bilinen Etyen Mahçupyan, başbakan Davutoğlu’nun başdanışmanlığını yürütüyor.1996 yılına kadar kendi şirketlerinin yöneticiliğini yapan Mahçupyan, 1997’de Radikal’e, 2001’de ise Zaman’a geçti; siyasal çizgisinin “ne hızla” değiştiğini açıkça gösterdi.

TESEV Demokratikleşme Programı’nın 2012’den beri başkanı konumunda bulunan Etyen Mahçupyan, Hrant Dink’in 2007 yılında öldürülmesinden sonra Agos gazetesine geçmişti. Geçtiğimiz Mayıs ayından bu yana ise, iktidar yanlısı patron Ethem Sancak’ın gazetesi Akşam’da yazıyor.

Sinan Çetin

“Hiçbir düşünce kutsal değildir, her düşünce değişir ve gelişir, embesillerinki hariç” şeklindeki konuşmalarıyla, bir sosyalistten bir kapitaliste dönüşümünü rasyonalize eden Sinan Çetin; Plato adlı şirketinin patronluğunu yaparken, aynı zamanda emlak sektörüne de el atmış durumda. Cihangir’de sahip olduğu çok sayıda gayrimenkul üzerinden emlak ticaretine girişen Çetin, sektördeki “rant dostları”ndan Ali Ağaoğlu’nun da reklamlarını çekiyor.

Barışa Bak projesinin imzacılarından Atilla Yayla ile birlikte de bir yayınevinin patronluğunu yürüten Sinan Çetin, katıldığı her programda iktidar güzellemesi yapmaktan geri durmuyor.

Markar Esayan

AKP-Cemaat kavgası öncesi Taraf gazetesinde yazarlık ve yayın koordinatörlüğü yapan Markar Esayan, yaşanan ayrışma sonrasında Yeni Şafak’ta yazmaya başladı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde “Affedersiniz benim için de çok çirkin bir şekilde Ermeni dediler” şeklinde konuşan Erdoğan’ı, “Biz Ermeniyiz, tecrübe ile sabit, hakiki ırkçıları gözünden tanırız; merak edilmesin. 12 yıldır AK Parti’ye destek veren bir Türkiyeli olarak, bu pazar da Yeni Türkiye için Erdoğan’a oy vereceğim.” sözleriyle aklamıştı. %10 barajı tartışmalarında AKP’nin yanında yer alarak, barajın kaldırılmasına yönelik tepkisini gösteren Esayan, HDP’den de bağımsız adaylarla seçimlere girmesini istemiş. İstikrar sürsün diye…

Rasim Ozan Kütahyalı

“Havuz medya” grubu gazetelerinden Takvim ve Sabah’ta köşe yazarlığı yapan Rasim Ozan Kütahyalı, Melih Gökçek’in sahibi olduğu Beyaz TV’de de futbol yorumcusu. Nagehan Alçı ile olan evliliğinden doğan çocuklarının “isim babalığı”nı Erdoğan’a yaptıracak kadar iktidarla “içli dışlı” olan Kütahyalı, kendi jenerasyonundan birçok yazar gibi, devrimcilere ve devrimci mücadeleye olan kinini kusmaktan geri durmuyor. “Ben bu devlet için kellemi ortaya koyanlardanım!” diye ifadelerini dillendirmekten geri durmayan Kütahyalı, futboldan siyasete engin bilgi birikimlerini, hükümetin ona sunduğu tüm olanaklardan yararlanarak anlatmaktan geri durmuyor.

Cengiz Alğan

“Barışa Bak” projesinin fikir sahibi denilebilecek Cengiz Alğan, eski bir DSİP yöneticisi. 2010 referandumunda “Yetmez Ama Evet” diyenlerden biri olan Alğan, 17 Aralık Yolsuzluk Operasyonu’ndan sonra, iktidar tarafındaki duruşunu iyice belirginleştirmiş; yolsuzluk operasyonun bütününü “seçilmiş hükümete darbe” şeklinde tanımlamıştı. Şimdilerde açıkça sürdürdüğü bu iktidar destekçiliğini Taksim-Gezi Direnişi sürecinde başlatan Cengiz Alğan, ortaya çıkan videolarda polisin sıktığı mermiyle katledildiği açıkça görülse de, Ethem Sarısülük’ün “karanlık güçlerce” öldürüldüğünü söylemişti.

Halil Berktay

“Barışa Bak” projesinin bir başka çağrıcısı, Oral Çalışlar gibi Aydınlık hareketinden olan eski sosyalist Halil Berktay, şimdilerde liberal bir akademisyen olarak tanınıyor. Çeşitli üniversitelerde öğretim üyeliği yaptı, bir dönem Taraf gazetesinde köşe yazıları yazdı, son dönemlerde ise iktidarı destekleyen isimlerin bir araya geldiği serbestiyet.com’da yazmaya başladı. Kendini anti-anti AKP’ci diye tanımlayan Halil Berktay, Taraf gazetesinde yazdığı dönemde 1 Mayıs 1977 katliamına ilişkin ortaya attığı bir iddia ile de gündeme gelmişti. Devlet tarafından gerçekleştirilen ve 36 kişinin yaşamını yitirdiği 1 Mayıs 1977 katliamına ilişkin Halil Berktay, “devrimci iki grubun çatışması” yorumunda bulunmuş; dolayısıyla bu katliamda kendince “devleti aklamıştı.”

 

 

Merve Arkun

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 23. sayısında yayımlanmıştır.

The post 21. YY. Teslimiyet Teorileri ve Pratikleri: “Savaşı Görmeyip “Barışa Bak”anlar” – Merve Arkun appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/12/25/21-yy-teslimiyet-teorileri-ve-pratikleri-savasi-gormeyip-barisa-bakanlar-merve-arkun/feed/ 0