arabuluculuk – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Thu, 09 Nov 2017 18:16:48 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Kullan-At Kılavuz: Arabuluculuk Düzenlemesi – Gökhan Soysal https://meydan1.org/2017/11/09/kullan-at-kilavuz-arabuluculuk-duzenlemesi-gokhan-soysal/ https://meydan1.org/2017/11/09/kullan-at-kilavuz-arabuluculuk-duzenlemesi-gokhan-soysal/#respond Thu, 09 Nov 2017 18:16:48 +0000 https://test.meydan.org/2017/11/09/kullan-at-kilavuz-arabuluculuk-duzenlemesi-gokhan-soysal/ Kullan-at Kılavuz Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler…   12 Ekim 2017 tarihinde kabul edilen 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile birçok kanunda değişikliğe gidilmiştir. Bu değişikliklerin en önemlisi ise zorunlu arabuluculuğun getirilmesi olmuştur. 25 Ekim 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kanunun zorunlu arabuluculuk […]

The post Kullan-At Kılavuz: Arabuluculuk Düzenlemesi – Gökhan Soysal appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Kullan-at Kılavuz Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler…

 

12 Ekim 2017 tarihinde kabul edilen 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile birçok kanunda değişikliğe gidilmiştir. Bu değişikliklerin en önemlisi ise zorunlu arabuluculuğun getirilmesi olmuştur. 25 Ekim 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kanunun zorunlu arabuluculuk sistemini düzenleyen maddeleri 3 ay sonra yürürlüğe girecek olup diğer maddeler 25 Ekim tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda da arabuluculuk tarafların iradesine bırakılmışken yeni düzenlemeyle birlikte “bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması” dava şartı haline getirilmiştir. Yani arabulucuya başvurulmaması halinde davanın esası incelenmeden usulden reddine karar verilecektir. Bahse konu olan durumları daha somut hale getirirsek kıdem, ihbar, kötü niyet tazminatı ve sendikal tazminatlar, ücret, ikramiye, fazla mesai, yıllık izin ücreti, prim, genel tatil ücreti alacakları, işe iade davaları için önce arabulucuya gidilmesi artık zorunlu.

Belirtmek gerekir ki iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle açılacak olan maddi ve manevi tazminat davaları ve sigortasız çalıştırılan veya sigortası eksik yatırılan işçilerin açtığı hizmet tespiti davaları için arabulucuya gitmekse zorunlu değil.

İşçinin haklarına darbe vuran bir önemli değişiklik de zamanaşımı konusunda yapılmıştır. Bu kanun değişikliğiyle beraber tazminatlarda 10 yıl olan zamanaşımı süresi, bu yasa ile birlikte 5 yıla indirilmiştir. Yani iş sözleşmesinden kaynaklı istenecek tazminatın 5 yıl içinde (eskiden bu süre 10 yıldı) talep edilmemesi halinde işçi alacağını alabilmek imkansız hale gelmektedir.

İşe iade talebiyle açılacak davalarda iş sözleşmesinin feshinden itibaren bir ay içinde, diğer alacak davalarında ise yeni düzenlemeye göre 5 yıl içinde yetkili arabuluculuk bürosuna veya ilgili mahkeme yazı işlerine başvuru yapılması gerekmektedir.

Arabulucunun, görevlendirmenin yapıldığı tarihten itibaren uzatma süresiyle birlikte 4 hafta içerisinde başvuruyu sonuçlandıracağı hüküm altına alınmıştır. Uyuşmazlığın arabulucuda çözümlenememesi halinde dava açılabilecektir.

Arabulucununsa gerçekte işçinin hak ettiği alacağıyla işverenin teklifi arasındaki oransızlığı engellemeye yönelik nasıl bir eylemi olacak, bunu tahmin etmek zor değil. Diyelim ki kıdem tazminatı alacağınız 18 bin lira. İşverenin bu miktara ne kadar yakın bir miktar teklif edeceği ve işçinin de hak ettiği tutarın ne olduğunu bilmesi -eğer hukuki danışmanlık almıyorsa- çoğu zaman imkânsız olacağı için işveren “meseleyi” oldukça düşük bir miktara “kapatmış” olacaktır.

Hukuki düzenlemeler nasıl olursa olsun önemli olan işçinin, işveren karşısındaki gücü olduğu için bu topraklarda oldukça asgari seviyeye çekilmeye çalışılan örgütlenme oranları da düşünüldüğünde arabuluculuğun getireceği tek şeyin, işçinin uzun yıllar yargı önünde dolaştırılmasıyla gözünün korkutulup hakkının çok daha azına razı olmasına zorlamak olacaktır.

Hükümet eğer işçinin alacaklarına bu kadar değer veriyor olsaydı işçinin zar zor hukuki yoldan giriştiği grevin “ertelenmesi” yoluna giderek işverenin elini güçlü tutmaya çalışmazdı. 3 ay öncesinde devlet başkanının söylediği sözler hala aklımızda: “Biz göreve geldiğimizde OHAL vardı. Ama bütün fabrikalar grev tehdidi altındaydı. Hatırlayın o günleri. Şimdi böyle bir şey var mı? Tam aksine. Şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifadeyle anında müdahale ediyoruz.” Arabuluculuk düzenlemesiyle OHAL kapsamında olmasa da OHAL’in verdiği rahatlıkla greve gitmeyen işçinin dahi geç de olsa hakkın tam olarak almasının önüne geçileceği açıktır. 

Av. Gökhan Soysal

[email protected]

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 41. sayısında yayınlanmıştır.

The post Kullan-At Kılavuz: Arabuluculuk Düzenlemesi – Gökhan Soysal appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/11/09/kullan-at-kilavuz-arabuluculuk-duzenlemesi-gokhan-soysal/feed/ 0
Kadınlar Evine Dönmeyecek – Ayşe Yılmaz https://meydan1.org/2017/11/05/kadinlar-evine-donmeyecek-ayse-yilmaz/ https://meydan1.org/2017/11/05/kadinlar-evine-donmeyecek-ayse-yilmaz/#respond Sun, 05 Nov 2017 20:01:09 +0000 https://test.meydan.org/2017/11/05/kadinlar-evine-donmeyecek-ayse-yilmaz/ Babaya da, polise de, devlete de sözümüz aynı: Kadınlar evine dönmeyecek! Bir kadın, evli olduğu erkek tarafından şiddet gördüğünde, ailesine dönerse çoğu kez babanın cevabı bellidir: “Olsun, aranız düzelir, ne olursa olsun senin kocan o. Yuvanızı bozmayın. Evine dön kızım.” Şiddet devam ettiğinde, çaresiz kaldığını düşünen kadın bu sefer polise giderse yine aynı sözleri duyar: […]

The post Kadınlar Evine Dönmeyecek – Ayşe Yılmaz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Babaya da, polise de, devlete de sözümüz aynı: Kadınlar evine dönmeyecek!

Bir kadın, evli olduğu erkek tarafından şiddet gördüğünde, ailesine dönerse çoğu kez babanın cevabı bellidir: “Olsun, aranız düzelir, ne olursa olsun senin kocan o. Yuvanızı bozmayın. Evine dön kızım.” Şiddet devam ettiğinde, çaresiz kaldığını düşünen kadın bu sefer polise giderse yine aynı sözleri duyar: “Karı-koca arasında olur böyle ufak tefek şeyler. Yuva yıkmaya değmez… Evine dön kardeşim.” Kadın artık  dayanamadığında boşanmak isterse, bu sefer aynı şeyi arabuluculuk sıfatıyla devlet söylüyor: “Evine dön kızım.”

“Adliyelerde herkesin önünde özellikle aile mahremiyetini ortadan kaldıracak şekilde mahkemelere gitmek yerine boşanma konusunda bir dava açmadan aile arabuluculuk kurumuna giderek bu konuda mümkünse uzlaşmayı ya da boşanacaklarsa arabulucu ya da hakemin marifetiyle mahkemeye gitmeye gerek kalmadan bir aile arabulucuğu üzerinde çalışıyoruz.”

Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı, iş mahkemelerinde arabuluculuğun zorunlu kılınmasının ardından, boşanma davalarında da böylesi bir uygulama çalışmasının yapıldığı “müjdesi”ni verdi.  İş davalarında patronun tarafında olan arabulucuların boşanma davalarında erkekten yana olacağı  su götürmez bir gerçekken, neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu da “aile mahremiyeti” açıklamasıyla ortaya çıkıyor.

Boşanmalarda arabuluculuk, ilk olarak Mayıs 2016’da önerilmişti. Boşanmayı “aile mahremiyeti” olarak gören iktidar, boşanmalarda “erkeklerin mağdur edildiği” bahanesiyle mahkemeye gitmeden önce arabuluculuğu önermişti. Gelen tepkiler üzerine meclise sunulan yasa tasarısı geri çekilmişti. Ekim ayında, müftülere de nikah kıyma yetkisi veren yasanın onaylanmasının hemen ardından, arabuluculuk önerisi tekrar gündeme geldi.

Düzenleme ile arabuluculuk görevinin kamu çalışanları tarafından gerçekleştirileceğine değinilirken “kamu çalışanı”nın niteliğine dair bir açıklama yapılmadı. Ancak evlenmek isteyenler için müftü ve imamları görevlendiren bir iktidarın; boşanmak isteyenler için kimleri görevlendireceği çok da belirsiz olmasa gerek. Genellikle imam hatip lisesi mezunu, imam, müftü gibi; yani dini eğitim almış kişilerin  arabuluculuk yapacağını düşünürsek, düzenlemeye ihtiyaç hissettiren “kaygı”nın yani “erkeklerin mağdur edilmesinin” de ortadan kaldırılacağı kesin. Ayrıca bu düzenlemenin ardından da nafaka ve çocukların velayeti gibi konularda da “erkeğin mağduriyetinin” ortadan kaldırılması için yeni düzenlemelerin de gündeme gelebileceğini öngörmek zor değil.

İktidar bu düzenlemeyle yıllardır kadının aleyhine çıkardığı yasalara bir yenisini daha ekliyor. “Ailenin kutsallığı”nı pekiştirirken bu yasalar, kadını toplumda daha da görünmez kılıyor.  Kadının tüm varlığı ailenin kutsallığına kurban ediliyor, aile ne kadar kutsal ve sarsılmaz olursa iktidarda o  kadar sorgulanamaz ve sarsılmaz oluyor.

Erdoğan “ istesiniz de istemeseniz o yasa geçecek” diyerek bu politikaların iktidar için ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Ancak “o yasalar geçse de geçmese de” biz kadınlar bu politikalarla, bu politikaların uygulayıcısı erkeklerle, bu politikaları dayatan iktidarlarla mücadele etmeyi sürdüreceğiz.


Ayşe Yılmaz

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 41. sayısında yayınlanmıştır. 

The post Kadınlar Evine Dönmeyecek – Ayşe Yılmaz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/11/05/kadinlar-evine-donmeyecek-ayse-yilmaz/feed/ 0
Müjde Kimin İçin? – Rifat Güven https://meydan1.org/2017/05/02/mujde-kimin-icin-rifat-guven/ https://meydan1.org/2017/05/02/mujde-kimin-icin-rifat-guven/#respond Tue, 02 May 2017 09:50:54 +0000 https://test.meydan.org/2017/05/02/mujde-kimin-icin-rifat-guven/ Devletin ezilenlere yeni bir ‘müjde’si var: Arabuluculuk. Hükümet referandum sonrasına yeni bir yasa tasarısı sunmaya hazırlanıyor. 2014 yılından beri yürürlükte olan, fakat zorunlu olmayan arabuluculuğa başvurma şartı, artık zorunlu hale getiriliyor. Yani daha önce işçi-patron davalarında, sömürülen işçiler doğrudan iş mahkemelerine dava açabiliyorken artık öncelikle arabulucuya başvurmaları gerekiyor. Arabulucuya gidilmeden başvurulan iş mahkemeleri davaları usulen […]

The post Müjde Kimin İçin? – Rifat Güven appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Devletin ezilenlere yeni bir ‘müjde’si var: Arabuluculuk.

Hükümet referandum sonrasına yeni bir yasa tasarısı sunmaya hazırlanıyor. 2014 yılından beri yürürlükte olan, fakat zorunlu olmayan arabuluculuğa başvurma şartı, artık zorunlu hale getiriliyor. Yani daha önce işçi-patron davalarında, sömürülen işçiler doğrudan iş mahkemelerine dava açabiliyorken artık öncelikle arabulucuya başvurmaları gerekiyor. Arabulucuya gidilmeden başvurulan iş mahkemeleri davaları usulen doğrudan reddediliyor.

Peki nedir bu arabuluculuk? Devletin kendi sitesinde, yani Adalet Bakanlığı’na bağlı Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın sitesinde tanımı şöyle yapılıyor; “Arabuluculuk, günümüzde dostane yollarla uyuşmazlık çözüm yöntemleri içinde en yaygın olarak bilinen ve uygulanan uyuşmazlık çözüm yöntemidir.”

Adı üstünde, arabuluculuk. Ama kimlerin arasını nasıl bulacak, adaleti nereden koyacak? Bunlar muğlak!

Aslında pek muğlak da sayılmaz. Zaten fabrikalarda, şantiyelerde, mağazalarda, yıllardır köle gibi çalıştırılan, iş alanlarında sakat bırakılan, iş cinayetlerinde katledilen işçiler; haklarını, onlara dayatılan tek alan olan mahkemelerde aramaya çalışırken bir de şimdi bu çıktı başlarına. Dava dosyaları yıllarca bekletilen, tazminatları yıllarca devlet ve patronlar tarafından gasp edilen işçiler, bu sefer de arabulucu denen komisyoncular tarafından sömürülecek. Komisyoncular, hani bir şey alıp satarken arabuluculuk sıfatı ile para kazananlar. Tabi ki devletin arabulucusu ticaretteki komisyoncu ile tamamen aynı değil. Arabulucu ezilenle ezeni aynı pozisyonda değerlendirmekle kalmayacak, ayrıca adaletini güçlü olandan yana kullanabilecek. Neden mi?

Mahkemeye başvurulmadan önce gidilen arabulucunun masraflarını iki taraf eşit şekilde ödeyecek, asla eşit olamayan iki taraf. Cebinde minibüs parası bile olmayan tarafla, minibüsü satın alacak kadar parası olan taraf eşit şekilde ödeyecek! Yalnızca bununla sınırlı da değil, bir de işin rant ve rüşvet kısımları var. Bu anlaşmazlıklarda taraflardan ekonomik olarak güçsüz olanın yani işçinin rüşvet gibi bir yöntemle kararı etkilemesi zor görünürken patronların bu yöntemden yararlanma ihtimalleri çok yüksek. Ayrıca bu uygulamadan ekonomik bir fayda sağlayan arabuluculuğun kendisinin bir rant ve sektör kapısı olması ayrıntılarına girmiyorum bile.

Adaleti baştan sakat olan bu anlayış, ezilenlere bu uygulamayı işleri hızlandıracağı, anlaşmazlıkları mahkemeye gitmeden çözebileceği iddiasıyla bir müjde olarak sunuyor.

Hız kimin için avantajlı peki? Yıllarca iliklerine kadar sömürülen, aşağılanan, hakları yok sayılan işçiler için mi; yoksa acımasız bir rekabet peşinde koşan patronlar için mi?

Arabuluculuk kimin için müjde peki? İş mahkemelerinde adalet adına süründürülen, bir de bu uygulamayla daha da fazla ekonomik ve sosyal hak kaybına uğrayacak olan işçiler için mi, yoksa bu uygulamayla adaleti bir kez daha ekonomik ve sınıfsal gücüyle kazanacak olan patronlar için mi?

Müjde kimin için?

Rıfat Güven

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 38. sayısında yayınlanmıştır.

The post Müjde Kimin İçin? – Rifat Güven appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/05/02/mujde-kimin-icin-rifat-guven/feed/ 0