bulgaristan – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Sun, 04 Feb 2018 08:18:40 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Bulgaristan’da Açlık Eylemi Yapan Tutsaklar Kazandı https://meydan1.org/2018/02/04/bulgaristanda-aclik-eylemi-yapan-tutsaklar-kazandi/ https://meydan1.org/2018/02/04/bulgaristanda-aclik-eylemi-yapan-tutsaklar-kazandi/#respond Sun, 04 Feb 2018 08:18:40 +0000 https://seninmedyan.org/?p=28243 Sofya Hapishanesi’nde tutsakların hapishane marketinin kapatılmasının üzerine marketin geri açılması talebiyle başlattıkları açlık eylemi kazanımla sonuçlandı. Bulgar Tutsaklar Derneği hapishane yönetiminin marketi açtığını aktardı. Kazichene Hapishanesi’nde ise tutsaklar hapishane yönetiminin yeni uygulamalarına karşı eylemlerini sürdürüyor

The post Bulgaristan’da Açlık Eylemi Yapan Tutsaklar Kazandı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Sofya Hapishanesi’nde tutsakların hapishane marketinin kapatılmasının üzerine marketin geri açılması talebiyle başlattıkları açlık eylemi kazanımla sonuçlandı. Bulgar Tutsaklar Derneği hapishane yönetiminin marketi açtığını aktardı.

Kazichene Hapishanesi’nde ise tutsaklar hapishane yönetiminin yeni uygulamalarına karşı eylemlerini sürdürüyor

The post Bulgaristan’da Açlık Eylemi Yapan Tutsaklar Kazandı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/02/04/bulgaristanda-aclik-eylemi-yapan-tutsaklar-kazandi/feed/ 0
Bulgaristan’da Irkçı Sınır Devriyesi https://meydan1.org/2016/05/07/bulgaristanda-irkci-sinir-devriyesi/ https://meydan1.org/2016/05/07/bulgaristanda-irkci-sinir-devriyesi/#respond Sat, 07 May 2016 12:56:28 +0000 https://test.meydan.org/2016/05/07/bulgaristanda-irkci-sinir-devriyesi/ Avrupa’da göçmenlere yönelik ırkçı uygulamaların bir yenisi, Bulgaristan’da gündeme geldi. Bulgar Yurttaşlarını Koruma Örgütü, Bulgaristan’da, sınırdan geçmeye çalışan göçmenleri yakalayıp polise teslim eden “gönüllü” devriyelere ödül vermeye başladı. Söz konusu ırkçı örgüt aynı zamanda, milliyetçi Bulgarlara seslenerek, herkesi göçmenleri durdurmaya ve polise haber verme çağrısında bulunuyor. Bulgar Yurttaşlarını Koruma Örgütü, kendilerine yönelik eleştirileri, “ormanlarda yürümek […]

The post Bulgaristan’da Irkçı Sınır Devriyesi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gazetesi- Bulgaristan'da Irkçı Sınır Devriyesi

Avrupa’da göçmenlere yönelik ırkçı uygulamaların bir yenisi, Bulgaristan’da gündeme geldi.

Bulgar Yurttaşlarını Koruma Örgütü, Bulgaristan’da, sınırdan geçmeye çalışan göçmenleri yakalayıp polise teslim eden “gönüllü” devriyelere ödül vermeye başladı. Söz konusu ırkçı örgüt aynı zamanda, milliyetçi Bulgarlara seslenerek, herkesi göçmenleri durdurmaya ve polise haber verme çağrısında bulunuyor.

Bulgar Yurttaşlarını Koruma Örgütü, kendilerine yönelik eleştirileri, “ormanlarda yürümek her Bulgar vatandaşının hakkıdır” diyerek kamufle etmeye çalışsa da; söz konusu ormanda birçok göçmene kötü muamele yapıldığı ve bundan Bulgar polis teşkilatının da bilgisi olduğu gelen bilgiler arasında.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 33. sayısında yayımlanmıştır.

The post Bulgaristan’da Irkçı Sınır Devriyesi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/05/07/bulgaristanda-irkci-sinir-devriyesi/feed/ 0
“Osmanlı Döneminde Bulgaristan’daki Anarşistler” – Zlatko F. https://meydan1.org/2015/02/17/osmanli-doneminde-bulgaristandaki-anarsistler-zlatko-f-2/ https://meydan1.org/2015/02/17/osmanli-doneminde-bulgaristandaki-anarsistler-zlatko-f-2/#respond Tue, 17 Feb 2015 17:00:20 +0000 https://test.meydan.org/2015/02/17/osmanli-doneminde-bulgaristandaki-anarsistler-zlatko-f-2/ Bulgaristan’daki anarşist görüşün kökenlerini erken Ortaçağ Slav komünlerine bağlayan birçok kanıt vardır. Bu komünler o kadar eşitlikçidir ki, bazı Bizans tarihçileri bu düzeni “anarşi” olarak adlandırıyorlardı. Bu topraklarda devlet gücü iyice yerleştikten sonra, ezilenlerin mücadelesi çoğunlukla dini tarikatlar biçiminde olmuştur. Bunların en güçlüsü olan Bogomilizm; yasaları, vergileri, devleti ve dini otoriteyi reddetmesiyle anarşist düşünceye yakın […]

The post “Osmanlı Döneminde Bulgaristan’daki Anarşistler” – Zlatko F. appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Bulgaristan’daki anarşist görüşün kökenlerini erken Ortaçağ Slav komünlerine bağlayan birçok kanıt vardır. Bu komünler o kadar eşitlikçidir ki, bazı Bizans tarihçileri bu düzeni “anarşi” olarak adlandırıyorlardı.

Bu topraklarda devlet gücü iyice yerleştikten sonra, ezilenlerin mücadelesi çoğunlukla dini tarikatlar biçiminde olmuştur. Bunların en güçlüsü olan Bogomilizm; yasaları, vergileri, devleti ve dini otoriteyi reddetmesiyle anarşist düşünceye yakın düşer.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise, ezilenlerin toplumsal mücadelesi hajduk (haydut) gruplar biçimini almıştır. Bunların çoğu, eşkıya olsalar da, yoksul halkla iyi ilişkilenmiş ve takdir edilmişlerdir.

Hajduklar, adalet ve özgürlük savaşçıları olarak o kadar ün kazanmışlardır ki, Bulgar “rönesansı” döneminde (19. yüzyılın ikinci yarısında), milliyetçi hareketin eğitimli özgürlük savaşçıları için bir model ve örnek olmuşlardır. Bütün baskıların öyle ya da böyle İmparatorluk eliyle gerçekleştirildiği bu zamanlarda, İmparatorluğu yok etmekle, Bulgar halkı adına bağımsız bir ulusal devlet kurmak arasındaki farkı anlayan çok insan yoktu. Yine de özgürlük savaşçılarının hareketi içinde Balkan Halkının Federasyonu için, hatta devletsiz bir toplum kurulması için, güçlü bir eğilim vardı.

Bulgaristan’daki devrimcilerin ve uluslararası örgütlü anarşizmin ilk teması 1869 Nisanında oldu. “Genç Bulgaristan” örgütünden iki temsilci, Cenevre’de Mikhail Bakunin ve Sergey Neçhaev’le buluştular. Aynı yıl Bakunin, dergisinde “Bulgar Devrimi İçin Bir Taslak” yazdı; Neçhaev de “Kolokol” dergisinde, Türk ve Romanya devletlerine karşı Bulgar özgürlük davasını desteklediğini belirtti; Romanya’da bulunan Bulgaristanlı devrimcilerle ve özellikle, Neçhaev’in “Devrimcinin El Kitabı”nı dağıttığı için birkaç ay boyunca tutsak edilen Hristo Botev’le kalıcı bir ilişki kurdu. Nikolay Meledin ve Nikolai Sudzilovsky gibi Rusya’da bulunan başka anarşistler de Bulgaristan’daki devrimcilere yabancı değildir, ama bunlar resmi Bulgar tarihinde geniş ölçüde görmezden gelinir.

Bağımsız Bulgar krallığının (1880’lerde) kurulmasının hemen ardından, ideolojik olarak modern anarşizme çok yakın olan “Pauperlikers” adında özgür bir toplumsal hareket ortaya çıkmıştır. Çoğunlukla güncel metinlerin Bulgarcaya çevirilerini yapmışlardır. Hareket, 15 yıl içinde kapitalist toplum ve yerel Marksist parti liderlerinin cadı kazanında erimiştir.

Birinci Dünya Savaşı öncesinde Bulgaristan halkı için en popüler politik mesele Osmanlı İmparatorluğu sınırlarında kalanların kurtarılmasıdır. Bu yüzden (1890’ların sonunda) oluşan ilk anarşist çevreler daha çok bu meseleye yoğunlaşmışlardır.

Bugün, bunların en bilineni “Tayfalar”dır. Cenevre’de Bulgarca anarşist metinler yayınlayıp dağıtan küçük bir öğrenci grubu olan “Cenevre Atölyesi”nden başlamış; Bulgaristan’a dönmeleriyle birlikte daha geniş bir grup oluşturarak kendilerine “Gemiciler” adını vermişlerdir. Grubun faaliyetlerinin çoğu Osmanlı İmparatorluğu’na karşı olmuştur. En büyük eylemleri II. Abdülhamit’e karşı suikast girişimi, İstanbul’daki Osmanlı Bankası’nı bombalama girişimi ve başarıya ulaşan, Selanik’teki Osmanlı Bankası’nın bombalanmasıdır (1 Mayıs 1903). Bu eylemler, İmparatorluğun içindeki Batı kapitaline yöneliktir, yani İmparatorluğun kendisine.

“Gemiciler”in fedakar ve yürekli eylemleri, özellikle Bulgaristan’da, örgütlü özgürlük hareketleri üzerinde anarşist düşüncenin etkili olmasını sağladı. Fakat aynı yılın sonunda gerçekleşen Ilinden-Preobrazhenie Ayaklanması’nı hazırlayan süreçte yer alan başka yüzlerce anarşist vardır. Ayaklanma ile birlikte bir toplumsal devrimin yaşandığı Stranca’da halkı örgütleyen Mihail Gerdzhikov, önemli bir anarşist ve (örgütün öncülü) FAKB’nin kurucularındandır. Ayaklanmayı örgütleyenlerin, katılanların, ünlü şarkılarda anılanların çoğu iyi bilinen anarşistlerdir ama bunlar sonradan, insanların kendi tarihinin bilgisi tümüyle devlet propagandası egemenliğine girmeye başladığında, rahatça unutulmuştur.

Balkan Savaşları’ndan sonra Bulgaristan sınırları dışındaki Bulgaristan halkının özgürleştirilmesi davası tamamen devlet propagandasına ve devlet-güdümündeki hareketlere dönüşmüştür. Anarşist hareket de faaliyetlerini sınırların içindeki mücadeleye ve Bulgaristan devletine karşı yönlendirmiştir. Bu yıllar, gittikçe yayılan devlete karşı harekete geçmenin birçok insana doğal geldiği, hareketin en güçlü yıllarıdır. Fakat bu başka bir hikaye.

Zlatko F.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Osmanlı Döneminde Bulgaristan’daki Anarşistler” – Zlatko F. appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/02/17/osmanli-doneminde-bulgaristandaki-anarsistler-zlatko-f-2/feed/ 0
Osmanlı’da Anarşizm – Sarayın Kapısına Dayanan Anarşistler: İtalyan İşçi Birliği https://meydan1.org/2014/12/24/osmanlida-anarsizm-sarayin-kapisina-dayanan-anarsistler-italyan-isci-birligi/ https://meydan1.org/2014/12/24/osmanlida-anarsizm-sarayin-kapisina-dayanan-anarsistler-italyan-isci-birligi/#respond Wed, 24 Dec 2014 19:25:33 +0000 https://test.meydan.org/2014/12/24/osmanlida-anarsizm-sarayin-kapisina-dayanan-anarsistler-italyan-isci-birligi/ Osmanlı’da Anarşizm Anarşizmin bu topraklarda toplumsal bir etki yaratabilmesi, çok da uzak olmayan bir geçmişe sahip olsa da, anarşizm, bu coğrafyadaki başkaldırı ve mücadele geleneğiyle bağını kurabildiği oranda “sadece bir entelektüel çaba” olmaktan çıkabilmiştir. Bu coğrafyada, kökleri 19. yüzyılın sonlarına kadar ulaşan anarşizmin, dönemin bütün dünyada ses getiren anarşist yönelimlerinden etkilenmemesi imkansızdı. “Eylemle propaganda” döneminin […]

The post Osmanlı’da Anarşizm – Sarayın Kapısına Dayanan Anarşistler: İtalyan İşçi Birliği appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Bu topraklar üzerinde yaşayan anarşizmi incelemek, üzerine yorum geliştirmek tabi ki kolay bir iş değil. Özellikle son dönemde dünya üzerinde yaşanan toplumsal hareketlerle beraber düşünüldüğünde, anarşizmin toplumsal hareketler üzerindeki etkisinin giderek artmakta olduğu söylenebilir. Bu artan etki, kendini sadece anarşizmin doğrudan etkisi olarak göstermemekte. Anarşizmin siyaset arenasına soktuğu ve tartıştırdığı meselelerin ve kavramların, toplumsal hareketler üzerinde bıraktığı etkisi, hareketlerin mücadele hattı, yöntemi ve mücadelenin dayanağını oluşturan noktaları bütünüyle değiştirerek kendini göstermektedir. Bu değişimi, bu coğrafya üzerindeki toplumsal hareketlerde de gözlemlemek mümkündür.

Tüm bu dolaylı etkilerin yanında, anarşizmin doğrudan toplumsal hareketlere etki eden yanını içinde bulunduğumuz on senelik süreçte yaşamaktayız. Anarşist bir mücadelenin gelenek haline geldiği topraklardaki deneyimler, mücadelenin kendini yeni göstermeye başladığı diğer coğrafyalar açısından yardımcı olma niteliği taşıyor. Öte yandan anarşizmin yerelliklere özgü mücadele anlayışını savunan doğasıyla, bu deneyimlerin farklı özgün koşullarda nasıl daha da farklılaştırılabileceğini gözler önüne seriyor.

Bu topraklardaki anarşizmin, belki de taşıması gereken en önemli özelliği bu. Kendi özgün koşullarında kendini yaratan, kendi coğrafyasındaki mücadelelerin geleneğini bünyesinde barındıran, daha örgütlü, devrimci ve iktidarın bütün yeni biçimlerine karşı yaratıcı ve kalıcı faaliyetler ve söylemler geliştirebilen bir anarşizm.

Tüm bu kaygıları barındıran bir bakış açısıyla, özellikle Osmanlı’nın son dönemlerinde faaliyet yürüten, yürüttükleri faaliyetlerle mevcut siyasete etki eden anarşist hareketleri, örgütlenmeleri ve anarşistleri Meydan Gazetesi’nin bu sayısıyla birlikte irdelemeye başlıyoruz. Bu bölümünde çok derine inmeden Osmanlı’daki anarşizme genel hatlarıyla değinerek bir giriş yapmaya çalıştık. Şu ana kadar, Osmanlı’nın son dönemlerinde anarşist harekete ilişkin yazılanların yetersizliğini göz önünde tutarak hazırlayacağımız bu yeni bölümle, aynı zamanda boşluk gördüğümüz bu literatüre katkı yapmayı umuyoruz. Yine aynı bölüm kapsamında, Dario Antonelli’nin Meydan Gazetesi için kaleme aldığı İtalyan İşçileri Birliği’yle ilgili köşe yazısını da yayınlıyoruz.

 

Osmanlı’da Anarşizm

Anarşizmin bu topraklarda toplumsal bir etki yaratabilmesi, çok da uzak olmayan bir geçmişe sahip olsa da, anarşizm, bu coğrafyadaki başkaldırı ve mücadele geleneğiyle bağını kurabildiği oranda “sadece bir entelektüel çaba” olmaktan çıkabilmiştir.

Bu coğrafyada, kökleri 19. yüzyılın sonlarına kadar ulaşan anarşizmin, dönemin bütün dünyada ses getiren anarşist yönelimlerinden etkilenmemesi imkansızdı. “Eylemle propaganda” döneminin en etkili olduğu yıllarda, Osmanlı Devleti’nde anarşizmin kök salmaya başlaması rastlantı olmasa gerek. Osmanlı Devleti içindeki farklı etnik unsurların (özellikle Ermenilerin), özgürlükleri için girişmiş olduğu bir dizi “eylemle propaganda” sadece yöntemsel bir tercih değildi. Anarşizm, Osmanlı Devleti içerisinde Ermenilerin bir dizi örgütlenmesinde ideolojik olarak da yer bulmuştu.

Aleksander Atabekyan Aleksander Atabekyan

Bu ideolojik örgütlenmede, Kropotkin’e yakın isimlerden biri olan Aleksandr Atabekyan’ın rolü büyüktür. 1891’e kadar birçok Batılı anarşistle iletişim halinde olan Atabekyan, dönemin tüm Ermeni devrimci hareketlerinde önemli bir kişiliktir. 1891’de, Londra’da aralarında Kropotkin’in de bulunduğu bir toplantıda Rusça makaleleri basmayı ve yaşadığı coğrafyaya ulaştırmayı üstlenir. Bu niyetle 1895’te Hamanykh’yi (komün) basar. Dergide sadece anarşizm ve Ermeni Devrimci Hareket’e ilişkin makaleler yoktur. Aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin yürüttüğü Ermeni katliamı da derginin önem verdiği konular arasındadır.

Atabekyan, Ermeni Devrimci Federasyon’un içinde de önemli bir yere sahiptir. Bu federasyonun II. Abdülhamit’e girişeceği suikastler, bu eylem biçiminin Osmanlı Devleti’nde giderek artan bir siyasal ifade biçimi kazanmasına neden olacaktır.

Atabekyan’la hemen hemen aynı döneme denk düşen, anarşist yazının ilk eserini Kıbrısizade Osman Bey’in Fransızca yazdığı “Socialisme et Anarchie” oluşturur. Kitap, Sofya’da 1895’te basılmıştır. Bu kitap, anarşizm üzerine basılmış ilk kitaptır. Kitabın, anarşizm tarihinde çok sönük kalmış, ancak anarşist hareket açısından bir o kadar da zengin bir tarihe sahip Bulgaristan’da çıkması gayet anlamlıdır.

Bu dönemin politik zenginliğinin içinde, özellikle Ermenilerin ve Yahudilerin anarşist girişimleri dikkat çekmiştir. Osmanlı içindeki bu anarşist çevrelerin faaliyetleri, modernleşmeye çalışan Osmanlı içerisindeki, modern Batıya daha yakın (hem düşünsel, hem mekânsal) konumları olabilir. Ancak akıldan çıkarılmaması gereken bir nokta da, özellikle Batı dışı anarşizmlerin bu çevrelere etki edebileceği olasılığıdır. Nitekim bu girişimlerin Sofya ve Selanik menşeili girişimler olması dikkat çekicidir.

1910’da, yani Haydar Rıfat Beynelmilel İthal Fırkalar içindeki “Anarşist Fırkalar; Proudhon-Bakunin”e yer verdiği tarihte, bu coğrafyadaki birçok ideolojiye kaynaklık eden İştirak ilk sayısını çıkarttı.

İştirak’ta anarşizm ve anarko-sendikalizmle ilgili de birçok makale yayımlanmıştı. Sosyalist bir çizgiye daha yakın olan gazetede, bu makalelerin yayınlanmasında Baha Tevfik’in etkisi göze çarpmaktadır. Baha Tevfik, 1914’te ölene kadar, İştirak içinde, anarşizmin kendine yer bulmasını sağlamıştı. Materyalizm, Nietzsche, birey vb. konularda yazılarıyla Baha Tevfik, Abdullah Cevdet, Hüseyin Hilmi gibi önemli karakterlerin arasında kendine özgün bir yer edinebilmiştir. Yazdığı “Felsefei Ferd” kitabıyla, liberal olduğu tartışmalarına net bir cevap vermiştir.

İştirak içerisindeki “anarşist çevreler”in, Atabekyan ya da Selanik’te faaliyette olan “anarşist çevrelerle” ilişkisine dair hiçbir veri bulunmamasına rağmen, İştirak’ı hazırlayan düşünsel süreçlerde, özellikle Selanik’te faaliyette bulunanların etkisi göz ardı edilemez. Müslüman olmayan tebaada anarşizm, Osmanlı Devleti karşısında radikal bir tutuma bürünerek radikal eylemleri de içeren bir harekete dönüşmüş, modernleşmeyle birlikte ortaya çıkan aydın çevre içerisinde anarşizm aynı zamanda entelektüel bir birikimin oluşmaya başladığı bir düşünce de olmuştur.

 

Sarayın Kapısına Dayanan Anarşistler : İtalyan İşçi Birliği

Ondokuzuncu yüzyılın 70’li ve 80’li yılları arası, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme dönemine girdiği, hükümetin zayıfladığı, Mısır üzerindeki hâkimiyetin zayıfladığı, Balkanlar’da savaşların ve ayaklanmaların yoğunlaştığı bir dönemdir. Bu durum, Akdeniz’in doğu havzasının, enternasyonalistlerin ve devrimcilerin dikkatlerini yönelttiği bir coğrafya olmasına yol açmıştı.

Aynı dönemler, bahsi geçen bütün bu bölgelerde enternasyonalistlerin ve devrimcilerin, İtalyan göçmen işçiler ve sınırdışı edilen siyasi işçilerin oluşturduğu grupları örgütlediği dönemlerdi. 1870’de aralarında anarşistlerin de olduğu kalabalık İtalyan topluluklarının yaşadığı Mısır-İskenderiye’de ilk anarşist örgütlenmeler oluştu. Bu örgütlenmelerden biri, 1877’de Verviers’teki (Belçika) AIT kongresinde temsil edildi.

Aynı süreçte İstanbul’da, İtalyan İşçi Birliği (La Società Operaia Italiana di Mutuo Soccorso) 1863’ten beri faaliyet gösteriyordu. Bu birlik, sürgündeki 14 İtalyan işçi tarafından kurulmuştu. Radikal düşüncelerden etkilenen bu birliğe sadece işçiler üye olabiliyordu.

Osmanlı'da Anarşizm3

30 Nisan 1876’da, AIT’in İsviçre seksiyonunun çıkardığı “Jura Federasyonu Bülteni”nde bir makale, Türkiye’deki duruma adandı. “Türk hükümeti sıkıntıda… Hersek’teki savaş İstanbul’da bir devrime yol açabilir” başlığıyla verilen haberde, altı aydır ücretleri ödenmeyen tersane işçilerinin Donanma Bakanlığı’na gittiği, burada bakanın işçilerin delegesini yumrukladığı, sonrasında Veziriazam’a gittiğini, buradan da kötü bir şekilde kovulduğunu, son olarak da padişahla görüşmeye saraya gittikleri, ancak saraya girmeden iki birlik asker tarafından etraflarının sarıldığı yazıldı.

Selanikli Gemiciler Selanikli Gemiciler

1878 Eylül’ünde İtalyan anarşist Errico Malatesta İskenderiye’dedir. Kasım’da İtalyan Konsolosluğu’nun önünde gerçekleştirilen bir eyleme katılan diğer anarşist eylemcilerle beraber, Fransız gemisiyle doğrudan Suriye’ye sürgün edilir. 1881’de, Londra’da düzenlenen anarşist kongrede, hem Osmanlı hem de Mısır temsil edilmiştir. Errico Malatesta, sadece Mısır Federasyonu değil, aynı zamanda İstanbul’daki anarşist örgütlerin de delegesi konumundadır.

Bu birkaç veri bile tarihin bu belirli kesitinin tam anlamıyla keşfedilmeye ve tekrar değerlendirmeye ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Özellikle Avrupa anarşizmi ve enternasyonalist hareketi ile genelinde Akdeniz havzasında, özelinde Türkiye’de anarşizmin ve işçi hareketlerinin arasındaki ilişkiye odaklanan çalışmaları devam ettirmeye daha fazla ihtiyacımız var.

İtalya Anarşist Federasyonu’ndan Dario Antonelli

 

       

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 23. sayısında yayımlanmıştır.                            

 

 

The post Osmanlı’da Anarşizm – Sarayın Kapısına Dayanan Anarşistler: İtalyan İşçi Birliği appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/12/24/osmanlida-anarsizm-sarayin-kapisina-dayanan-anarsistler-italyan-isci-birligi/feed/ 0
19. Yüzyıldan Günümüze Bulgaristan Anarşist Federasyonu https://meydan1.org/2013/06/24/19-yuzyildan-gunumuze-bulgaristan-anarsist-federasyonu-2/ https://meydan1.org/2013/06/24/19-yuzyildan-gunumuze-bulgaristan-anarsist-federasyonu-2/#respond Mon, 24 Jun 2013 17:47:49 +0000 https://test.meydan.org/2013/06/24/19-yuzyildan-gunumuze-bulgaristan-anarsist-federasyonu-2/ FAB, iktidar kurumlarını tamamen yıkmayı, dolayısıyla bütün problemlerin kaynağını hedef alan, devrim düşüncesi etrafında toparlanmış insanların oluşturduğu bir gruptur. Toplumsal sorunları büyük ya da küçük, önemli ya da önemsiz diye ayırmadan, bu sorunların kökenine bakmaya çalışırız, yani insanın insan üstünde ki tahakkümüne ve bunun en güncel ifadesi devlete. Bulgaristan’da hükümetin devrilmesiyle sonuçlanan kitlesel hareketliliği Arap […]

The post 19. Yüzyıldan Günümüze Bulgaristan Anarşist Federasyonu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

FAB, iktidar kurumlarını tamamen yıkmayı, dolayısıyla bütün problemlerin kaynağını hedef alan, devrim düşüncesi etrafında toparlanmış insanların oluşturduğu bir gruptur. Toplumsal sorunları büyük ya da küçük, önemli ya da önemsiz diye ayırmadan, bu sorunların kökenine bakmaya çalışırız, yani insanın insan üstünde ki tahakkümüne ve bunun en güncel ifadesi devlete.

Bulgaristan’da hükümetin devrilmesiyle sonuçlanan kitlesel hareketliliği Arap Baharı’nın etkisine bağlayanlar oldu, Avrupa’da devam etmekte olan ekonomik krizi neden olarak gösterenler de. İnsanlar sokaklara çıktılar, büyük protestolar gerçekleştiler ve hükümet düştü. Farklı coğrafyalardaki toplumsal hareketlere ilişkin o kadar fazla söz üretilir oldu ki. “Küresel dünya” etkisi bu belki de. Ancak problem sadece bu coğrafya dışı anlamlandırma değil; bu dışardan yapılan anlamlandırmaya göre “yerel olmayanların” hareketliliğe etki etme çabaları.

İşte tam da böyle bir ortamda Bulgaristan Anarşist Federasyonu (FAB), ne olup ne bittiğini anlatan bir metin yayınladı. Metin, binlerce insanın sokaklara döken nedenin ne olduğunu anlamaya yönelik olarak yazılmıştı. Bu metin sürecin çerçevesini oluşturan, ancak yerel özne olmayanların ayrıntılı bir şekilde fark edemeyecekleri durumların fark edilmesi adına önemliydi.

Hareketliliğe uluslararası faktörlerin etkisi, STK’ların ve hatta mafyatik yapılanmaların bu hareketlilikten beklentilerini vurguladıkları yazıyla, Bulgaristan’da gerçekte ne olduğunun anlaşılmasına yardımcı oldular. Göstericilerin ana dinamiğini küçük mülk sahipleri, muhalefet partilerindeki işçiler, özel sektörde “biraz daha fazla kazanan” işçiler ve öğrencilerin oluşturduğunu tespit etmeleri önemliydi. İşsiz ve alt toplumsal kademelerdeki kesimlerin gösterilerde bulunmaması, gösterilerin talepleriyle ilgiliydi. Muhalefet partilerinin kazanımıyla sonuçlanan bu hareketliliğe ilişkin anarşist yorum gayet yerindeydi: bu tip gösterilere dahil olmak da, etkileyebileceğini düşünmek de yanıltıcıdır. Güçlü devrimci örgütlenmelerle ancak bir devrim gerçekleşir, devrimci hedefin olmadığı bu tarz gösteriler de her zaman “uluslararası etkilere” açıktır.

Farklı coğrafyalardaki hareketlenmelere ilişkin bu tarz açıklamalar, küresel iktidar odakları anlamlandırmaya ve müdahaleye bu kadar gönüllüyken çok gerekli. Biz de Meydan Gazetesi olarak bu gerekliliğin farkında olan FAB’la bir röportaj gerçekleştirdik.

7_18

Meydan: Bulgaristan’da politik düşünce ve toplumsal hareket olarak anarşist bir geleneğin olduğunu biliyoruz. Bu anarşist geleneğin şu anki anarşist düşünce ve harekete etkisi nedir?

FAB: Bulgaristan’daki anarşist gelenek genel hatlarıyla Bakunin ve Kropotkin’in düşüncelerini takip eden anarko-komünist çizgideydi. 19. Yüzyılın sonlarındaki ulusal özgürlük mücadelesi, Bakunin ve arkadaşlarıyla ilişkili. Bulgaristan Devrimci Merkez Komitesi, toplumcu anarşist düşünceleri benimsiyordu. Ne yazık ki Bakuninci gelenek şimdi güçsüzleşti. Kropotkin’in devrimden sonra oluşacak toplum tahayyülü bir hedefle ilgilidir. Şimdi bu tarz bir hedef eksikliği de var.

Meydan: Peki bu anarşist geleneğin örgütünüz FAB’ı şekillendirmede etkisi oldu mu?

FAB: 1945’ten 1990’a kadar devam eden “komünist” diktatörlük yoldaşlarımızın düşünce ve eylemlerini önemli ölçüde engelledi. 1919’da FACB (Bulgaristan Anarko-komünist Federasyonu) kurulduğunda örgüt yasadışıydı. 1990’daki “demokratikleşme”den sonra FAB olarak tanındı. FAB’ın içindeki çoğu kimse, II. Dünya Savaşı’na kadar anarşist düşüncelerden ya da anarşizmin özgür yorumlarından etkilenmişti. Dünya Savaşı’nın başına kadar aktif bir şekilde mücadele eden deneyimli yoldaşlarımız hala var, onlar da Stalinizmin ülkeye hakim olduğu zamanda hayatlarını cezaevlerinde, toplama kamplarında, polis gözetimindeki yerlerde harcamışlar. Deneyimli yoldaşlar çok değerli ancak şimdiler bunun kıymetini bilmiyor sanırım.

Örgütlenmeyle ilgili temel sorun şimdiki koşulların basit gerçekliğiyle örgütlenme arasında bir ilişki kuramamakta yatıyor.

Meydan: Biraz daha FAB’dan bahseder misiniz? FAB’ın yoğunlaştığı mücadele alanları neler?

FAB: Federasyon kelimesi, tam olarak bizim örgütlenmemizi iyi tanımlamıyor. Bunu tarihsel bağı göstermek açısından kullanıyoruz. FAB, iktidar kurumlarını tamamen yıkmayı, dolayısıyla bütün problemlerin kaynağını hedef alan, devrim düşüncesi etrafında toparlanmış insanların oluşturduğu bir gruptur. Toplumsal sorunları büyük ya da küçük, önemli ya da önemsiz diye ayırmadan, bu sorunların kökenine bakmaya çalışırız, yani insanın insan üstünde ki tahakkümüne ve bunun en güncel ifadesi devlete.

En çok yoğunlaştığımız mesele, örgütle ilgili diyebiliriz belki. Örgütün yapısını belirginleştirirken, otoriterliğe düşülmemesi önemsediğimiz bir mesele.

Daha toplumsal boyutta yoğunlaştığımız meselelerden biri, Bulgaristan’daki de-endüstriyalizasyon. Sanayi ve tarım işçilerinin sayısal olarak azaltılması ve işçi sınıfının prekaryalaştırılması ve lümpenleştirilmesi. Öğrenciler, toplumsal adaletle ilgili radikal düşüncelerin taşıyıcısı değiller. Yoksul bölgelerdeki gençler daha yüksek eğitim alabilecekleri yerlere gidemiyorlar ve iyi ücretli bir iş bulamıyorlar. Büyük bir çoğunluğu da göçmen işçi olarak ülkeden gidiyor.

Üzerinde durduğumuz bir diğer mesele de daha kötü sosyal konumda bulunan farklı etnisite de ki insanlarla ilişkiye geçmek, özellikle Romanlar ve Türklerle. Tabi ki bu çok zor, Bulgaristan halkının milliyetçi tutumlardan kaynaklı deneyimlerinden dolayı ilişki kurmak neredeyse imkansız. Bu milliyetçi tutum, özellikle ülkedeki “orta sınıf” arasında yaygınlaşıyor.

Meydan: Anarşizmi toplumsallaştırmanın giderek daha önemli bir hale geldiği zamanda, Bulgaristan’daki anarşizm hakkında ne söylersiniz? Anarşist bireyler, gruplar ya da örgütler var mı?

FAB: Aslında anarşizmle ilişkilenmiş farklı gruplar ve bireyler olduğunu söyleyebiliriz. Ancak “devrimci” yöntem biraz korkutuyor belki bu birey ve grupları. Toplumsal önyargılar ve kaygılar nedeniyle reformizmi tercih ediyor insanlar genel olarak. Bu onları kapitalist topluma entegre kılıyor, düşünceleri belki “sol” sayılabilir ancak bu tarz kafa yapısıyla hiçbir zaman anarşizme evrilmiyor.

Kendilerine anarşist diyen ve bu dediklerinin arkasında duran insanlar yok değil, ancak örgütlü hareket çok da güçlü değil. Onları FAB’tan ayıran temel özellik, otoritenin belirtilerine karşı mücadele etmeleri. FAB otoritenin kendisiyle mücadele eder.

Meydan: Geçtiğimiz aylardaki isyan dalgasından sonra, Bulgaristan’daki şimdiki durum nedir?

FAB: “İsyan” sözcüğü durumu anlamak için birazcık güçlü bir sözcük. Biz bunun yerine “gösteriler” diyelim. Başından itibaren manipüle edilmiş ve ana akım burjuva reformizmine eklenmiş bir halde diyebiliriz. Ulusalcılık adı altında, polis kontrolündeki holiganlar sokakları herhangi radikal toplumsal ajitasyondan “temizledi”.

Şu an parlamentoda 4 parti bulunuyor. “Türk azınlığın” partisi, “sağcı” parti, “solcu” parti ve “ulusalcı, sağcı-solcu argümanları kullanan” parti. Tabi bu partilerin hepsi, içinde bulundukları sermaye gruplarının temsilcilerinden başka bir şey değil. Şu an hükümet oluşturulmasıyla ilgili bir prosedür işletiliyor. Anlaşılan o ki Rus oligarşisi, ABD’ninkinden daha iyi hizmet etmiş.

Gösterilere neden olan zamlar hala daha devam ediyor (elektrik zamları örneğin). Hatta zamlar daha da arttı, buna rağmen yeni gösteri yok. Yakın bir zamanda da sokak hareketleri görmek çok mümkün değil, yeni hükümet buna izin vermeyecek kadar güçlü gözüküyor.

Meydan: Peki yaşanan bu hareketliliği Bulgaristan’daki anarşist gruplar için bir olanak olarak görebilir miyiz?

FAB: Gösteriler, sloganlarımızı daha görünür kılabilir. Ancak Bulgaristan’daki insanları bu durum daha devrimci kılmaya yetmez. Yapacağımız herhangi etki, sokağa oy toplamaya gelmiş bir partiyle karışabilir. İnsanlar ikisi arasında bir ayrım yapamayacak bir politik durumun içinde. Tabi işin bir de FAB tarafı var. FAB örgütlenmeyi daha güçlü bir konuma taşımadan buna girişmez. FAB’ın asıl istediği, son gösterilerde, gösterilerin gölgesinde kalan “ezilenler”e ulaşmak.

Meydan: Devletler, özellikle toplumsal muhalefetin arttığı zamanlarda özellikle bu muhalefetin radikal kısmında kalanlara karşı sertleşir. Devletin bu iç politikasından doğan zorluklarla karşılaştınız mı?

FAB: FAB ilk günden bu yana güvenlik güçleri tarafından gözetim altında. Ancak “demokratik” hükümetin iktidarda olduğu günden bu yana, Bulgaristan’da anarşistlere yönelik açık bir devlet saldırısı yok. Belki gelecekte bekleyebiliriz. Ama uluslararası ve sosyal statüko korunurken, bu tarz bir tehlike yok gibi.

Meydan: Böyle bir ortamda uluslararası dayanışmanın önemi nedir? Diğer anarşist federasyonlarla yakın ilişkiniz var mı?

FAB: Uluslararası Anarşist Federasyonlar (IFA)’ın bir parçasıyız. Genellikle Balkanlardaki anarşistlerle ilişkilerimiz var. Karadeniz çevresindeki coğrafyalarda Rusça konuşan anarşistlerle internet üzerinden bir tartışma gerçekleştirdik. Gayet iyi bir deneyimdi. Yakın bir zamanda, bu tarz başka bir girişim olmadı. Bunun dışında, farklı coğrafyalardaki anti-otoriter gruplarlar ve yoldaşlarla dayanışma eylemleri gerçekleştiriyoruz.

Küresel bir anarşist hareketin ihtiyaçlarının ve düşüncelerinin karşılanması için, ortak bir gündem altında farklı coğrafyalardaki devrimci hareketleri birleştirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Böylelikle daha az güçteki federasyonlar güçlenmeye fırsat bulurken, tüm dünyada bir hareketlilik sağlanabilir. Sınıf temelli uluslararası bir dayanışma olmadan, anarşist hareket devletlerin insanları daha fazla ayrıma politikasının üstesinden gelemez.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 10. sayısında yayımlanmıştır.

The post 19. Yüzyıldan Günümüze Bulgaristan Anarşist Federasyonu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/06/24/19-yuzyildan-gunumuze-bulgaristan-anarsist-federasyonu-2/feed/ 0