Büşra Cengiz – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Fri, 11 Sep 2015 12:47:57 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Unutmayacağız Affetmeyeceğiz https://meydan1.org/2015/09/11/unutmayacagiz-affetmeyecegiz/ https://meydan1.org/2015/09/11/unutmayacagiz-affetmeyecegiz/#respond Fri, 11 Sep 2015 12:47:57 +0000 https://test.meydan.org/2015/09/11/unutmayacagiz-affetmeyecegiz/ Arkadaşlarımız Kobanê’ye geçemedi, ama onların düşünceleri, hayalleri, umutları hiç bir zaman son bulmayacak. Oyuncaklar başka başka çantalarda, hayaller başka başka yüreklerde Kobanê’ye akmaya devam edecek. Efrin, Kobanê ve Cizire kantonlarının oluşumunun ardından Rojava Devrimi’nin gerçekleşmesi ve Kürt halkının öz örgütlülüğü, bölgede çıkarları olan devletleri rahatsız etti. IŞİD, bu devletlerin de desteğiyle saldırı gerçekleştirince Kobanê’yi ortadan […]

The post Unutmayacağız Affetmeyeceğiz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- Unutmayacağız Affetmeyeceğiz

Arkadaşlarımız Kobanê’ye geçemedi, ama onların düşünceleri, hayalleri, umutları hiç bir zaman son bulmayacak. Oyuncaklar başka başka çantalarda, hayaller başka başka yüreklerde Kobanê’ye akmaya devam edecek.

Efrin, Kobanê ve Cizire kantonlarının oluşumunun ardından Rojava Devrimi’nin gerçekleşmesi ve Kürt halkının öz örgütlülüğü, bölgede çıkarları olan devletleri rahatsız etti. IŞİD, bu devletlerin de desteğiyle saldırı gerçekleştirince Kobanê’yi ortadan kaldırabileceklerini düşündüler. Ancak IŞİD, bölgede yaşayan halkların öz savunma birlikleri olan YPG ve YPJ güçleri tarafından önce duraklatıldı, ardından da geri püskürtüldü. Şimdi de uzaklaştırılıyor. Sonunda kaybeden, savaş boyunca IŞİD’i desteklemeyi sürdüren TC devleti oldu.

Savaşın sonlarına doğru, ağır silahlar ve bombalarla yıkıntıya dönen Kobanê’ye bakıp “düştü, düşecek” diyenler, orada yıkılanın yalnızca binalar olduğunu, halkların öz örgütlülüğüyle örülen yaşamın ise bu saldırılarla yok edilemez olduğunu anlamakta zorlandılar.

Ellerine geçirdikleri kazma kürekle direnenleri, ilerlemiş yaşlarına rağmen ellerine silah alıp nöbet tutanları, okullarını bırakıp direnişe katılmak için sınırdan geçmeye çalışırken askerlerce vurulanları anlamadıkları gibi. Kobanê’nin sesini dünyaya duyurmak için tüm sokakları eylem alanına çevirenlerin, üzerlerine gerçek mermiler yağdırılmasına rağmen geri çekilmemelerini de anlayamadılar. Tüm dünyadan devrimcilerin Kobanê için bir şeyler yapmak isteğiyle Suruç’a akın etmelerini de.

Parayla maaşa bağladıkları, sahte cennet vaatleriyle beyinlerini yıkadıkları IŞİD’in, bir nevi cihattaymış gibi saldırarak, boğaz keserek, kadınlara tecavüz ederek ya da köle gibi pazarda alıp satarak ortaya koyduğu manzara, bir süre sonra değişti. Değişmek zorundaydı. Çünkü aslında Kobanê, IŞİD’in işgal etmek istediği herhangi bir yerden farksız, ama Kobanêliler için, Rojava Devrimi için yaşamsal. Yaşamla ölümün, yaşatmakla katletmenin savaşıydı bu. Ve yaşam mutlaka kazanacaktı. Kobanê’de bu oldu, yaşam kazandı.

Sıra Kobanê’nin yeniden inşasına gelmişti. Bu konuda herkes neler yapabileceğini konuşmaya başlamıştı. Öncelikli olarak hastaneye ihtiyaç vardı, bir sağlık ocağına en azından. Konuta da.

Hemen herkesin yapabileceği bir şeyler muhakkak olmalıydı. Gençler de bu inşaya bir yerinden dahil olmak istiyorlardı. Onlar da çocuklar için bir şeyler yapmayı planladılar. Bu savaşın en ağır yüklerinden biri çocukların omzundaydı. Belki oyun oynama yaşındaydılar. Ama savaşın ortasındaydılar. Buldukları mermileri bilye gibi oynamak olmuştu oyunları. İşte şimdi, hiç tanımadıkları insanlar onlara oyuncak getirecekti.

Gençlerin kimisi oyuncak alabilmek için harçlıklarını biriktiriyor, kimisi kapı kapı dolaşıp oyuncak topluyordu. Çantalar, oyuncaklarla beraber umutlarla da doldurulmuş ve yola çıkılmıştı. Ama devlet yine devletliğini göstermiş, patlattırdığı bir bomba ile bu yolculuğu Kobanê’ye varmadan sonlandırmıştı.

Eylem alanlarında, direnişlerde yan yana durduğumuz, omuz omuza mücadele ettiğimiz, arkadaşlarımız, kardeşlerimiz, yoldaşlarımız, devletin sinsi bir planı sonucu katledilmişti. Kader’leri, Bedrettin’leri, Suphi’leri, Arin’leri katledenler bu kez 33 arkadaşımızı aldı aramızdan. Polen’i, Büşra’yı, Ezgi’yi, Çağdaş’ı, ellerinde kara bayraklarıyla iktidarlara, devletlere öfkesini dillendiren Alper’i, Vatan’ı, Evrim Deniz’i, Med Ali’yi… Çünkü devlet, Kobanê devrimini istemediği gibi şimdi de Kobanê’nin yeniden inşasına tahammül edememiş, dayanışmayı engellemek üzere bombasını bu kez de Suruç’ta patlatmıştı.

Oysa anlamadığı bir şey daha vardı devletin. O da, ölümle bizi korkutamayacakları gerçeği. Evet, arkadaşlarımız Kobanê’ye geçemedi, ama onların düşünceleri, hayalleri, umutları hiç bir zaman son bulmayacak. Oyuncaklar başka başka çantalarda, hayaller başka başka yüreklerde Kobanê’ye akmaya devam edecek. Çünkü her birimiz, yüreğimizde yeni bir dünya taşıyoruz. Ta ki özgür bir yaşamı yaratana kadar.

Anarşist Gençlik’in Suruç Katliamı’nda yaşamını yitiren arkadaşlarının anısına yazmış oldukları yazıdır.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 28. sayısında yayımlanmıştır.

The post Unutmayacağız Affetmeyeceğiz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/09/11/unutmayacagiz-affetmeyecegiz/feed/ 0
“Şirketlerin Yoluna Taş Koyuyoruz” – Büşra Cengiz https://meydan1.org/2015/03/07/sirketlerin-yoluna-tas-koyuyoruz-busra-cengiz/ https://meydan1.org/2015/03/07/sirketlerin-yoluna-tas-koyuyoruz-busra-cengiz/#respond Sat, 07 Mar 2015 19:08:54 +0000 https://test.meydan.org/2015/03/07/sirketlerin-yoluna-tas-koyuyoruz-busra-cengiz/ Kapitalizm şehirlerdeki yaşamın zenginler için elverişli olmasını sağlarken, bunun dışında kalan kırsalları da kendi hizmetine sunuyor. Gelişme, kalkınma, ilerleme derken yüzlerce proje üretenler, yüzlerini nükleer santrallere, HESlere, GESlere, RESlere ve termik santrallere dönüyor. Bunun temelini şehirlerdeki AVM’lere, şirketlere, fabrikalara enerji sağlamak ile kurarken, yine kendi cebini dolduruyor. Durmadan büyüyen endüstri, enerji ihtiyacını “daha ucuza gelen” […]

The post “Şirketlerin Yoluna Taş Koyuyoruz” – Büşra Cengiz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- Şirketlerin Yoluna Taş Koyuyoruz Büşra Cengiz

Kapitalizm şehirlerdeki yaşamın zenginler için elverişli olmasını sağlarken, bunun dışında kalan kırsalları da kendi hizmetine sunuyor. Gelişme, kalkınma, ilerleme derken yüzlerce proje üretenler, yüzlerini nükleer santrallere, HESlere, GESlere, RESlere ve termik santrallere dönüyor. Bunun temelini şehirlerdeki AVM’lere, şirketlere, fabrikalara enerji sağlamak ile kurarken, yine kendi cebini dolduruyor. Durmadan büyüyen endüstri, enerji ihtiyacını “daha ucuza gelen” kömürden sağlıyor ve çarkın dönebilmesi için her gün bir maden daha kazılıyor.

Kazılan her bir maden onlarca yaşama son veriyor. Bu madenler için yüzlerce işçi göz göre göre ölüme yollanıyor. Kozlu’da, Soma’da, Ermenek’teki gibi yaşamlar yok ediliyor. Ancak devlet ve şirketler durmuyor, her yere yol açıyor; duble yolları, köprülü kavşaklar takip ediyor. Adım başı karşımıza bir inşaat çıkıyor. Bu inşaatların hammaddesi kırlardan, dağlardan, ormanlardan, köylerden sağlanıyor. Devlet ve şirketler bu topraklarda, “kamu yararı”na yaşamı katlediyor. “Kamu” ise bu yarardan payını, bahçesindeki ağacın kesilmesiyle, biraz uzağındaki ormanın yakılmasıyla, çocukluğunda yüzdüğü derenin kurumasıyla alıyor.

Taş ocakları da “kamu yararı”na yapılanların önemli bir parçası. Taş ocakları, geri dönüşü olmayan etkileriyle yaşamın her alanında tehlike yaratıyor. Taş ocaklarında yapılan her patlama, yüzlerce yılda oluşan yer altı su yollarının çökmesine sebep oluyor. Bu yeraltı suyuna sızan suyun da açığa çıkmasına, akış yönünün değişmesine, buharlaşmasına ve kaybına sebep oluyor. Bütün bunların sonucunda, bölgeyi büyük bir kuraklık bekliyor.

Taş ocaklarında yapılacak her bir patlatma işlemi, küçük çaplı bir deprem etkisinde. Bursa ve Trabzon’daki patlatmaların şiddeti rasathaneler tarafından 2,6 olarak ölçülüyor. Bununla birlikte patlatmalarla oluşan enerji birikimi, doğal depremleri tetikliyor. Ortalama bir ocakta ise haftada en az üç patlatma yapıldığını düşünürsek, bölgedeki yaşam alanlarını ne ölçüde etkileyeceği açık.

Taş ocaklarından çıkan kil ve toz, eğimli arazi üzerinden çevredeki su varlıklarına buluşarak, balıkların solungaçlarını tıkıyor ve toplu balık ölümlerinin sebebi oluyor. Bunun yanı sıra, patlatmalar esnasında oluşan kil ve toz bulutları yerleşim yerlerinin ve tarım arazilerinin üstüne çökerek ciddi akciğer rahatsızlıklarına neden oluyor, bitkilerin yapraklarını kaplayarak fotosentezi engelliyor. Böylece meyve oluşumu zayıflıyor.

Taş ocakları arkalarında devasa büyüklükte çukurlar bırakıyor, bu çukurlarda çöp ve atık maddelerin biriktiği, lağım sularının boşaltıldığı bir alana dönüşüyor. Bu atıklar da yine yer altı sularına sızarak, var olan suyu zehirliyor.

Şu sıralar talan projelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor, taş ocakları. 2004 yılında ÇED raporundan muaf tutulmasıyla birlikte, 85.000’i aşkın taş ocağına ruhsat verildiği biliniyor. Bu topraklarda azımsanmayacak kadar çok olan taş ocakları, Antalya ve Muğla’da da oldukça fazla. Kayıt dışı olanlar bir kenara Antalya’da 1059, Muğla’da 450 tane ocak bulunuyor. Kentsel dönüşüm yalanlarıyla talana devam eden şirketler, Düzce’den Bolu’ya, İzmir’den Ordu’ya kadar taş ocağı planlarını sürdürüyor.

Var olan taş ocaklarının genişletilmesi şimdi de Yalova ‘da karşımıza çıkıyor. Güneyköy başta olmak üzere, Orhangazi’yi, Fındıklı’yı, Kurtköy’ü, Soğucak’ı, Hamzalı’yı, Sugören’i, Cihanköy’ü ve Paşakent Mahallesi’ni etkileyecek olan taş ocakları halkın ve yaşam savunucularının tepkisini çekiyor. Yalova’da yapılan taş ocaklarında üç isim öne çıkıyor; Bahadır Madencilik, Gürer Madencilik ve Karayolları. Öncelikle bunlardan ilki olan Bahadır Madencilik’in var olan kapasitesini 8 kat büyütmek için yaptığı çalışmalar dikkat çekici. 

Normal şartlarda, yıllık 260.000 ton olan kapasite yıllık 2.000.000 tona çıkarılmak isteniyor. Bunun beraberinde 95 hektarlık orman arazisinin 78 hektarlık kısmı yok edilecek, 192.444 ağaç yok edilecek. Haftada 3 patlatma yapılacak ve toplam 1694 kilo patlayıcı kullanılacak; nakliye için günde yaklaşık 220 kamyon, köy yollarını kullanarak taş taşıyacak. Günde 54 ton su, köylerin şebekelerinden çekilerek taş ocağı için kullanılacak. Üstelik tüm bu veriler sadece bir şirketin yaratacağı tahribatı anlatıyor. Orada bulunan, üç büyük taş ocağı göz önüne alınırsa rakamlar daha da vahim hale geliyor. Çoğunluğu orman arazisinde ve tarım arazilerinin yakınında bulunan taş ocaklarının 550.000 m2 olan işletme izni 1.085.000 m2’ye çıkartılacak. Yıllık toplam kapasite 889.000 tondan 2.143.000 tona çıkarılacak. Her ay 30 patlatma yapılacak. Her seferinde 2686 kg patlayıcı kullanılacak. Köy ve mahalle yollarını kullanan kamyon sayısı 98’den 238’e çıkacak. Yaz boyunca ana haber bültenlerine konu olan ve kaygıyla suyu bitti bitecek denilen Yalova gibi bir yerde, bu taş ocakları için günde 117 ton su şehir ve köy şebekelerinden çekilecek.

Yaşamlarımızdan her geçen dakika bir parça daha götürülürken, talanın adı ve yeri değişiyor fakat failleri değişmiyor. Havamızı suyumuzu ve toprağımızı çalanların adı dün Loç Vadisi’nde HES olarak karşımıza çıktığı gibi, Bugün Yalova’da, İzmir’de taş ocağı oluyor, tıpkı yarın Mersin’de nükleer olacağı gibi…

Gelişme, kalkınma, ilerleme diyerek talan projelerine tumturaklı isimler verenlerin, aklımızı bulandırmaya çalışanların yalanlarına inanmıyoruz. Hava, su, toprak ve yeryüzündeki tüm canlılar için yaşam mücadelemize devam ediyoruz.

Büşra Cengiz

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 25. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Şirketlerin Yoluna Taş Koyuyoruz” – Büşra Cengiz appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/03/07/sirketlerin-yoluna-tas-koyuyoruz-busra-cengiz/feed/ 0
25 Kasım Öncesi Kadınlar Militarizmi Konuştu https://meydan1.org/2014/12/20/25-kasim-oncesi-kadinlar-militarizmi-konustu/ https://meydan1.org/2014/12/20/25-kasim-oncesi-kadinlar-militarizmi-konustu/#respond Sat, 20 Dec 2014 18:47:42 +0000 https://test.meydan.org/2014/12/20/25-kasim-oncesi-kadinlar-militarizmi-konustu/ Anarşist Kadınlar, Boğaziçi Üniversitesi’nde “Devlet Erkektir Şiddeti Militarizm” başlıklı bir panel gerçekleştirdi. Vicdani Ret Derneği Eş Başkanı Merve Arkun, gazeteci yazar Pınar Öğünç ve Anarşist Kadınlar’dan vicdani retçi Nergis Şen’in konuşmacı olduğu panelde, kadına yönelik şiddet ve kurumsallaşmış şiddet olan militarizm konuşuldu. Panelde ayrıca Kobanê Direnişi, kadınların bu direnişe etkisi de konuşuldu. Gerçekleştirilen panel sonrasında […]

The post 25 Kasım Öncesi Kadınlar Militarizmi Konuştu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Anarşist Kadınlar, Boğaziçi Üniversitesi’nde “Devlet Erkektir Şiddeti Militarizm” başlıklı bir panel gerçekleştirdi. Vicdani Ret Derneği Eş Başkanı Merve Arkun, gazeteci yazar Pınar Öğünç ve Anarşist Kadınlar’dan vicdani retçi Nergis Şen’in konuşmacı olduğu panelde, kadına yönelik şiddet ve kurumsallaşmış şiddet olan militarizm konuşuldu. Panelde ayrıca Kobanê Direnişi, kadınların bu direnişe etkisi de konuşuldu.

Gerçekleştirilen panel sonrasında Anarşist Kadınlar’dan Aslı Nevruz, Dilan Yaman ve Büşra Cengiz, vicdani retlerini açıkladılar.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 23. sayısınında yayımlanmıştır.

The post 25 Kasım Öncesi Kadınlar Militarizmi Konuştu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/12/20/25-kasim-oncesi-kadinlar-militarizmi-konustu/feed/ 0