Çorum – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Sat, 31 Mar 2018 16:32:58 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Çorum’da Kuş Gribi Şüphesi! https://meydan1.org/2018/03/31/corumda-kus-gribi-suphesi/ https://meydan1.org/2018/03/31/corumda-kus-gribi-suphesi/#respond Sat, 31 Mar 2018 16:32:58 +0000 https://seninmedyan.org/?p=34020 Çorum’un Alaca ilçesinde bazı kanatlı hayvanların ölümü üzerine İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ekipleri özel kıyafetlerini giyip, kanatlı hayvanların öldüğü bölgelerde geniş çaplı çalışma başlattı. Ekipler mahalle ve köylerde canlı kanatlı hayvanları topladı. Çuvallara konulan kanatlı hayvanlardan alınan örnekler, incelenmek üzere Ankara’ya gönderildi. İlçe sakinleri ise kuş gribi şüphesi ile bazı tavuk çiftlikleri ile […]

The post Çorum’da Kuş Gribi Şüphesi! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Çorum’un Alaca ilçesinde bazı kanatlı hayvanların ölümü üzerine İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ekipleri özel kıyafetlerini giyip, kanatlı hayvanların öldüğü bölgelerde geniş çaplı çalışma başlattı. Ekipler mahalle ve köylerde canlı kanatlı hayvanları topladı. Çuvallara konulan kanatlı hayvanlardan alınan örnekler, incelenmek üzere Ankara’ya gönderildi.

İlçe sakinleri ise kuş gribi şüphesi ile bazı tavuk çiftlikleri ile köylerde üretimi yapılan kanatlı hayvanların toplanarak itlaf edildiğini iddia etti. Kaz yetiştiricisi Emir Belgiç, kazlarda kuş gribi olmadığını söyledi. Belgiç, “Kuş gribi var diye geldiler 9 tane kazımı aldılar ama kuş gribi yok ortada. Rapor istedim; vermediler. Benim kazlarımda hastalık yok. 22 tane kazım vardı, 9 tanesine el koydular. Gerisini de ben kendim kesip gömdüm. Kuş gribi var diye beni de korkuttular ama kazlarım sağlıklıydı. Benim yan komşumdan da 40 tane kaz aldılar” dedi.

Çorum Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü yetkilileri ise bir ay önce ihbar üzerine Alaca ilçesinde inceleme yaparak şüpheli görülen kanatlı hayvanlara el konulduğunu söyledi. Geçen yıl Çorum merkezde bulunan bazı tavuk çiftliklerinin de kuş gribi şüphesiyle karantinaya alındığı ancak korkacak bir durumun söz konusu olmadığı iddia edildi. Yetkililer, kuş gribi olup olmadığına dair Alaca ilçesinde ekiplerin çalışma gerçekleştirdiklerini ve numunelerin Ankara’ya gönderildiğini söyledi.

The post Çorum’da Kuş Gribi Şüphesi! appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/03/31/corumda-kus-gribi-suphesi/feed/ 0
Çorum’da 2 Bin Yıllık Hermes Heykeli Bulundu https://meydan1.org/2017/12/27/corumda-2-bin-yillik-hermes-heykeli-bulundu/ https://meydan1.org/2017/12/27/corumda-2-bin-yillik-hermes-heykeli-bulundu/#respond Wed, 27 Dec 2017 15:32:13 +0000 https://seninmedyan.org/?p=24760 Çorum’da bir çiftçi tarafından Roma dönemine ait olan ve ‘Hırsızlar Tanrısı’ olarak adlandırılan Hermes’in 2 bin yıllık heykeli bulundu. Çorum’da bir çiftçi yaklaşık 6 ay önce tarla sürdüğü sırada ‘Hırsızlar Tanrısı’ olarak bilinen Hermes heykeli buldu. Çiftçi heykeli müzeye götürüp teslim etti. Müzede yapılan inceleme sonucunda heykelin Roma dönemine ait olduğu ortaya çıktı. 2 bin […]

The post Çorum’da 2 Bin Yıllık Hermes Heykeli Bulundu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Çorum’da bir çiftçi tarafından Roma dönemine ait olan ve ‘Hırsızlar Tanrısı’ olarak adlandırılan Hermes’in 2 bin yıllık heykeli bulundu.

Çorum’da bir çiftçi yaklaşık 6 ay önce tarla sürdüğü sırada ‘Hırsızlar Tanrısı’ olarak bilinen Hermes heykeli buldu.

Çiftçi heykeli müzeye götürüp teslim etti.

Müzede yapılan inceleme sonucunda heykelin Roma dönemine ait olduğu ortaya çıktı.

2 bin yıllık olduğu anlaşılan heykel, uzmanlar tarafından restorasyonu yapılarak envantere kaydı yapıldıktan sonra müze koleksiyonuna alındı.

The post Çorum’da 2 Bin Yıllık Hermes Heykeli Bulundu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/12/27/corumda-2-bin-yillik-hermes-heykeli-bulundu/feed/ 0
Unutulamaz Affedilemez https://meydan1.org/2015/10/31/unutulamaz-affedilemez/ https://meydan1.org/2015/10/31/unutulamaz-affedilemez/#respond Sat, 31 Oct 2015 20:07:22 +0000 https://test.meydan.org/2015/10/31/unutulamaz-affedilemez/ Birçok farklı sendika, dernek ve örgütün katılımıyla 10 Ekim tarihinde Ankara’da düzenlenmek istenen Emek, Demokrasi ve Barış Mitingi’ne yönelik bir saldırı gerçekleşti. Devletin savaş politikaları ve farklı iktidar odaklarının savaş çıkarları dahilinde, geçtiğimiz Haziran ayında Amed’de, Temmuz ayında da Pirsûs’ta patlayan bombaların ardından bu kez de Ankara’da patlayan bombalar, yüzlerce insanı katletti. Ankara’da yaşanan katliam […]

The post Unutulamaz Affedilemez appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Birçok farklı sendika, dernek ve örgütün katılımıyla 10 Ekim tarihinde Ankara’da düzenlenmek istenen Emek, Demokrasi ve Barış Mitingi’ne yönelik bir saldırı gerçekleşti. Devletin savaş politikaları ve farklı iktidar odaklarının savaş çıkarları dahilinde, geçtiğimiz Haziran ayında Amed’de, Temmuz ayında da Pirsûs’ta patlayan bombaların ardından bu kez de Ankara’da patlayan bombalar, yüzlerce insanı katletti. Ankara’da yaşanan katliam günü ve sonrasında yaşanan eylemlikler ve anmalarsa, coğrafyanın dört bir yanına yayıldı.

 

 

10 Ekim

ulus1 -Ulus güzergâhı üzerinden, katliamın yaşandığı gar önüne yürümek isteyen halka, polis biber gazı ve coplarla saldırdı.

 

batman1 – Ankara’da yaşanan katliama karşı, Batman’da sokağa çıkan halka yönelik polis saldırısı gerçekleşti.

 

antep1 – Antep’te, halk katliama karşı yürüyüş gerçekleştirdi.

 

nurtepe1 – Nurtepe’de halk, Ankara Katliamı’na karşı yürüyüş gerçekleştirdi.

 

koln – Almanya’nın Berlin ve Köln şehirlerinde; Londra’da Ankara Katliamı’na karşı yürüyüş gerçekleştirildi.

 

 

taksim1 – Gerçekleşen katliama karşı, aralarında Devrimci Anarşist Faaliyet’in de bulunduğu birçok devrimci kurum ve sendika, Taksim Tünel’de toplanıp Galatasaray Meydanı’na doğru bir yürüyüş gerçekleştirildi.

 

 

20151010_181321 Devrimci Anarşist Faaliyet 10 Ekim günü Taksim yürüyüşünden.

 

finlandiya1 – Viyana’da ve Finlandiya’da gerçekleştirilen eylemlerle, Ankara’da yaşanan katliam kınandı.

 

 

– İstanbul Gazi Mahallesi’nde, katliama karşı sokağa çıkan halka yönelik polis saldırısı gerçekleşti. Saldırının ardından başlayan çatışmalar, Cemevi önünde devam etti.

 

11 Ekim

– Anarşist Gençlik ve Lise Anarşist Faaliyet, yaşanan katliama karşı okul boykotu çağrısı yaptı.

 

 

– DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, iki günlük genel grev çağrısı yaptı.

 

amed1 – Yaşanan katliama karşı Amed’de düzenlenen yürüyüşe polis saldırısı gerçekleşti.

 

gazi Guray – Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren Eren Akın, Malatya’da; Gazi Güray, Mersin’de toprağa verildi.

 

 

 

– Dersim halkı katliama karşı yürüyüş gerçekleştirdi.

 

mugla – Muğla Menteşe’de, Ankara Katliamı’na karşı yapılan eyleme polis saldırdı. Gaz bombası ve plastik mermilerin kullanıldığı saldırıda, 17 kişi gözaltına alındı.

 

– Ankara’da yaşanan katliama karşı, Çorum’da oturma eylemi yapıldı.

kıbrıs1 – Ankara Katliamı’na karşı, Lefkoşa Barış Platformu’nun çağrısıyla, Kıbrıs’ta da bir eylem gerçekleştirildi.

 

kartal cemevi3 – Katliamda yaşamını yitirenlerden İnşaat-İş Sendikası üyesi Kemal Tayfun Benol ve Tekin Arslan’ın İstanbul’a getirilen cenazelerini karşılamak için, Kartal Eğitim-Sen’den Kartal Cemevi’ne yürüyüş gerçekleştirildi.

 

 

12 Ekim

selanik 2 Yunanistan’ın Selanik şehrinde Devrimci Anarşist Faaliyet’in de “Unutmak Yok, Affetmek Yok” yazılı pankartla katıldığı bir yürüyüş gerçekleştirildi. Atina’nın Sintagma Meydanı’nda, Alfa-Kappa üyelerinin de katılımıyla, Ankara Katliamı’na karşı bir eylem düzenlendi.

 

Abdulaziz Taruk – Amed’de Ankara Katliamı’na karşı gerçekleştirilen eylemde yaşanan polis saldırısında, 63 yaşındaki Abdulaziz Taruk yaşamını yitirdi.

 

toronto1 İtalya’nın Toronto kentinde de, katliama karşı yürüyüş gerçekleştirildi.

 

dicle deli Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren üç çocuk annesi Aycan Kaya Batman’da, Dicle Deli ise İstanbul’daki Silivrikapı Mezarlığı’nda gerçekleşen cenaze töreniyle sonsuzluğa uğurlandı.

 

ali kitapci Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren anarşist yoldaşımız Ali Kitapçı, Ankara’da gerçekleşen cenaze töreninin ardından, Karşıyaka Mezarlığı’nda sonsuzluğa uğurlandı.

tayfun benol 5 İnşaat-İş Sendikası kurucularından olan ve Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren Kemal Tayfun Benol’un cenaze töreni öncesinde Kadıköy’de bulunan 26A Kafe önünden “Senin Gibi Genç Senin Gibi Güleç Yaşayacağız” pankartı ile başlayan yürüyüş, Kadıköy Haldun Taner Sahnesi önüne kadar sürdü. Ardından Karacaahmet Şakirin Camii’sine gidildi. Benol’un buradan alınan cenazesi, “Unutmak Yok, Affetmek Yok” ve “Tayfun Benol Ölümsüzdür” sloganları ile Başıbüyük Mezarlığı’nda sonsuzluğa uğurlandı.

 

 

Katliamda yaşamını yitiren inşaat işçisi ve İnşaat-İş Sendikası üyesi Tekin Arslan’ın cenazesi, Kartal Meydanı’nda yapılan anmanın ardından defnedilmek üzere Tuzla Aydınlı Köyü Mezarlığı'na getirildi. Arslan, binlerce kişinin hep birlikte attığı “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganları ile sonsuzluğa uğurlandı. Katliamda yaşamını yitiren inşaat işçisi ve İnşaat-İş Sendikası üyesi Tekin Arslan’ın cenazesi, Kartal Meydanı’nda yapılan anmanın ardından defnedilmek üzere Tuzla Aydınlı Köyü Mezarlığı’na getirildi. Arslan, binlerce kişinin hep birlikte attığı “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganları ile sonsuzluğa uğurlandı.

 

Birçok devrimci kurumun da katılımıyla, Kadıköy Boğa’da, katliama karşı yürüyüş gerçekleştirildi. Birçok devrimci kurumun da katılımıyla, Kadıköy Boğa’da, katliama karşı yürüyüş gerçekleştirildi.

 

elazıg Elazığ Karakoçan’da da, Ankara Katliamı’na karşı bir eylem gerçekleştirildi.

 

 

13 Ekim

 

Lise Anarşist Faaliyet, Ankara’da gerçekleşen katliama karşı, Kadıköy Bahariye Caddesi’ne “Unutulamaz Affedilemez” yazılı pankart astı. Asılan pankartın polisler tarafından sökülmesi üzerine, tekrar pankart asıldı. Lise Anarşist Faaliyet, Ankara’da gerçekleşen katliama karşı, Kadıköy Bahariye Caddesi’ne “Unutulamaz Affedilemez” yazılı pankart astı. Asılan pankartın polisler tarafından sökülmesi üzerine, tekrar pankart asıldı.

 

İzmir’de bulunan Alsancak Garı önünde katliama karşı basın açıklaması gerçekleştirildi. Yalova Üniversitesi’nde düzenlenen eyleme ise polis saldırdı. İzmir’de bulunan Alsancak Garı önünde katliama karşı basın açıklaması gerçekleştirildi. Yalova Üniversitesi’nde düzenlenen eyleme ise polis saldırdı.

 

–  DİSK, KESK, TMMOB, TTB’nın yaptığı genel grev çağrısının ardından, birçok kurumun katılımıyla Beyazıt Meydanı’nda eylem gerçekleştirilmek istendi. Cerrahpaşa’dan Beyazıt Meydanı’na yapılmak istenen yürüyüşün polis tarafından engellenmesinin ardından, oturma eylemi yapılarak, eylem sonlandırıldı.

 

beyazıt DİSK, KESK, TMOB, TTB’nin çağrısıyla gerçekleşecek anmaya gitmek için Kadıköy’den yola çıkan devrimcilere yönelik polis saldırısı gerçekleşti. Saldırıda 4 kişiyi gözaltına alan polis, anmaya gitmek isteyen başkalarına da engel oldu.

 

genclik boykot 5 12-13 Ekim’de “Yaşamı Durduruyoruz” şiarıyla, coğrafyanın birçok yerinde grevler ve boykotlar örgütlendi. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde ve İstanbul Üniversitesi’nde de öğrenciler derslere girmeyerek boykot gerçekleştirdiler.

 

kızılay 1 Ankara Katliamı’na karşı Kızılay’da yapılmak istenen anmaya polis engel oldu. Kızılay’a doğru yürümek isteyen halka polis saldırısı gerçekleşti.

 

Alanya Adliyesi önünde, Ankara’daki katliama ilişkin basın açıklaması yapan avukatlara polis saldırdı. Alanya Adliyesi önünde, Ankara’daki katliama ilişkin basın açıklaması yapan avukatlara polis saldırdı.

rıhtım 5 Kadıköy Rıhtım’da, Ankara’da yaşanan katliama karşı oturma eylemi gerçekleştirildi ve katliamda yaşamını yitirenler anıldı.

 

 

14 Ekim

Anarsist Genclik pankart Anarşist Gençlik, Ankara Katliamı’na karşı, İstanbul Üniversitesi’ne “Unutmak Yok, Affetmek Yok” yazılı pankart astı ve katliamda yaşamını yitiren Tayfun Benol anısına, mezunu olduğu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin koridorunda anma köşesi oluşturdu.

 

Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren Alınteri okuru ve İnşaat İşçileri Sendikası üyesi Serdar Ben’in cenazesi, Gazi Mahallesi Şair Abay Lisesinin önüne getirildi. Buradan gerçekleşen yürüyüşün ardından cenaze, ertesi gün defnedilmek üzere Cemevi’ne götürüldü. Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren Alınteri okuru ve İnşaat İşçileri Sendikası üyesi Serdar Ben’in cenazesi, Gazi Mahallesi Şair Abay Lisesinin önüne getirildi. Buradan gerçekleşen yürüyüşün ardından cenaze, ertesi gün defnedilmek üzere Cemevi’ne götürüldü.

 

 

 

15 Ekim

Serdar Ben’in cenazesi, Gazi Mahallesi eski karakol önünden yapılan yürüyüşle Gazi Mezarlığı’na getirildi. Aralarında Berkin Elvan ve Ethem Sarısülük’ün ailelerinin de bulunduğu binlerce kişi, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarıyla, Ben’i burada son yolculuğuna uğurlandı. Serdar Ben’in cenazesi, Gazi Mahallesi eski karakol önünden yapılan yürüyüşle Gazi Mezarlığı’na getirildi. Aralarında Berkin Elvan ve Ethem Sarısülük’ün ailelerinin de bulunduğu binlerce kişi, “Katil Devlet Hesap Verecek” sloganlarıyla, Ben’i burada son yolculuğuna uğurlandı.

 

 

Rethymno daf Yunanistan’ın Rethymno kentinde Ankara Katliamı’nı protesto etmek için, Devrimci Anarşist Faaliyet’in de katılımıyla bir yürüyüş düzenlendi. Kent meydanında başlayan yürüyüş, yaklaşık 200 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.

–  İrlanda’nın Dublin kentinde, Ankara Katliamı’na karşı eylem ve katliamda yaşamını yitirenler için anma gerçekleştirildi.

 

17 Ekim

kesk rıhtım DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve siyasi kurumların çağrısıyla Kadıköy Rıhtım’da oturma eylemi gerçekleştirildi.

– Antakya’da, Ankara Katliamı’na karşı düzenlenen eyleme polis saldırdı.Polis saldırısında 6 kişi gözaltına alındı.

18 Ekim

inşaat iş taziye Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren İnşaat-İş Sendikası üyeleri Kemal Tayfun Benol, Tekin Arslan, Serdar Ben, Erol Ekici, Gazi Güray ve İsmail Kızılçay için Kadıköy Rıhtım’da taziye çadırı açıldı. Birçok devrimci kurumun katılım gösterdiği taziye çadırında, katliamda yaşamını yitiren Tayfun Benol’un oğlu Deniz Benol da, konuşma yaparak, katliamda yitirilenleri andı.

 

 

The post Unutulamaz Affedilemez appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/10/31/unutulamaz-affedilemez/feed/ 0
“Linç Kültürü Devletin Kültürüdür” – Hüseyin Civan https://meydan1.org/2014/10/26/linc-kulturu-devletin-kulturudur-huseyin-civan/ https://meydan1.org/2014/10/26/linc-kulturu-devletin-kulturudur-huseyin-civan/#respond Sun, 26 Oct 2014 19:39:34 +0000 https://test.meydan.org/2014/10/26/linc-kulturu-devletin-kulturudur-huseyin-civan/ Kobanê dayanışma eylemleri süresince, farklı şehirlerden bir dizi linç haberi geldi. Esenyurt’ta Kabil Okyaytan’ın uğradığı saldırı, bütün saldırıların niteliğini anlamak açısından önemliydi. Okyaytan, önce bıçaklandı, sonra soyuldu ve yine darp edildi. Benzeri olaylara bu kadar sık rastlanıyor olması, “linç” denilen eylemin yaşadığımız coğrafyada sık başvurulan bir devlet hamlesi olduğunu gözler önüne seriyor. Aslında bu durum, […]

The post “Linç Kültürü Devletin Kültürüdür” – Hüseyin Civan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Kobanê dayanışma eylemleri süresince, farklı şehirlerden bir dizi linç haberi geldi. Esenyurt’ta Kabil Okyaytan’ın uğradığı saldırı, bütün saldırıların niteliğini anlamak açısından önemliydi. Okyaytan, önce bıçaklandı, sonra soyuldu ve yine darp edildi. Benzeri olaylara bu kadar sık rastlanıyor olması, “linç” denilen eylemin yaşadığımız coğrafyada sık başvurulan bir devlet hamlesi olduğunu gözler önüne seriyor. Aslında bu durum, sivil bir tepki gibi gösterilmeye çalışlan “linç” eyleminin devletli kökenini ortaya koymak açısından önem taşıyor.

Mr. Lynch ve Yasaları

1911’de, ABD Oklahoma’da Laura ve L.D. Nelson isimli anne-oğul iki siyah, yaşadıkları bölgenin yakınlarında bir köprüde asılı olarak bulunurlar. Asılı haldeyken köprünün üstünde fotoğraf çektiren 58 “insan”la birlikte. Olaya neden olan iddia, beyaz bir çiftlik sahibinin ineğinin çalınmasıydı. Hırsızlık iddiasıyla gözaltına alınan anne-oğul, bir şekilde hücrelerinden çıkarılmış ve “ibret-i alem” olsun diye köprüden sallandırılarak asılmışlardır.

Bu tarihlerde, özellikle ABD’de bu örneklerin çoğaltılabiliyor oluşu, benzer eylemlerin siyahlara yönelik bir linç kampanyasına dönüşmesiyle ilgilidir.

Linç kelimesinin anlamı da bu hikayelerle ilintilidir. Kelimenin kökü herhangi bir anlama sahip değil. Kelime, ABD’de iç savaş sırasında ortaya çıkan bir kişinin isminden türeyerek gelmiş. Charles Lynch gibi Lynch soyadına sahip birkaç isimle ilişkilendirilen bu sözcük, soyadı Lynch olanların sosyo-ekonomik karakteriyle anlam kazanıyor. Bu karakterler, köle sahibi çiftlik ağaları ya da askerdir.

Bu köle sahibi çiftlik ağasının, “asayiş tam anlamıyla sağlanamadığından” mülk sahiplerinin arazilerini ve hayvanlarını korumak için kullandığı “filli yasalar” Lynch Kanunu diye adlandırıldı. Lynch Kanunu’nun mağdurları yoğunluklu olarak siyah ya da yoksul olanlardı. Kanun, suç işlendiği zaman zanlıyı yakalayıp, mülk sahiplerinden oluşanların kararıyla zanlının ağaca asılmasıyla işliyordu. Dolayısıyla kelimenin ilk anlamı, yargısız infazdı.

Linç 1960’ların ortalarına kadar siyahlara karşı uygulandı. Hatta bu devletin, siyahlara yönelik bir politikası haline gelmişti. Devlet politikası ve linç arasındaki bu ilişki “linç”in mahiyetini anlamak açısından önem taşıyor.

linç

1934 Trakya Olayları

1934 yılında, Trakya’da yaşayan Yahudilere yönelik bir dizi linç girişimi yaşandı. Söz konusu TC tarihi olunca, devletin kuruluş aşamasında uyguladığı katliamları bir kenara bıraksak bile, benzer örnekleri çoğaltmak mümkün (6-7 Eylül Olayları, Maraş, Çorum, Sivas Katliamları). 1934 yılında yaşananlar, Nihal Atsız ve Cevat Rıfat Atilhan’ın Yahudilere yönelik ırkçı yazılarıyla beraber başlayan, Yahudilere ait evlerin, dükkanların yağmalandığı, onlarca Yahudi’nin öldürüldüğü ve on binlercesinin de göç etmek zorunda bırakıldığı 2 haftalık bir linç girişimiydi. Linç denildiğinde çok da akla gelmeyen Trakya Olayları ve buna benzer örnekleri çoğaltmak için TC’nin toplumsal tarihine bakmak yeterli olacaktır. Bu yaşananları Dersim benzeri katliamlardan farklı kılan, ortaya çıkan şiddetin doğrudan devlet eliyle değil de bireylerin ya da grupların eliyle yapılıyor olma durumuydu.

Devletin Görünmez Eli

Aslında linç eylemindeki devlet etkisini görünmez kılan da bu durumdur: Linç eyleminde bulunanların, suçu anonimleştirilerek toplumsal bir tepki havası veriliyor oluşu… Linç, meşru şiddet kullanma tekeline tek sahip devletin “yetemediği” yerlerde, bireylerin sözde kendi adalet kavrayışlarına uygun olarak suçluları belirleyip, o an ceza vermeleri gibi görülebilir.

Linç eylemine ilişkin yukarıdakine benzer bir açıklama, eylemin “normalleştirilmeye” çalışılması ile ilgilidir. Zaten medya da bu bakış açısına uygun olarak, lince maruz kalana değil, linç girişiminde bulunanlarla bir duygudaşlık yaratmaya çalışır. Bunun nedeni, bu normalleştirilmeyle ilgilidir. “Toplumsal hassasiyetler” adı altında işletilen aslında devletin normalleriyle ilgilidir.

Bu normaller, devletin varoluş değer ve pratikleriyle ilgilidir. Bu “normal”in dışında kalan her şey, toplumun varlığına tehdittir! O yüzden lince maruz kalan kesimler “marjinal” ilan edilmiştir.

Linç eylemleri genelde değerlendirilirken, ya münferit eylemler olarak gösterilip önemsizleştirilmeye çalışılır ve böylece devlet sorumluluğu üstünden atmış olur ya da konu, devlet iktidarından ayrı bir eylemlik olarak gösterilir. Yani linç eyleminde bulunanlar, devlet otoritesine güvensizlikten kaynaklı, bu normali korumaya çalışmaz. Eylemlerin hedefi zaten devlet otoritesini tehdit edenlere yöneliktir.

İstisnai Haller

Eylemde bulunan bireyler her ne kadar devletten ayrı tutulursa tutulsun, linç eylemi devletle alakalı bir eylemdir. Devletin, hukuk yoluyla oluşturamadığı düzeni sağlamak için şiddete ihtiyaç duyduğu zamanlarda ortaya çıkar.

Linç, devletle ilintilendirilmekten özellikle kaçırılır. Çünkü bu şiddet linç sırasında ortaya çıkan, Carl Schmitt’in deyimiyle “hukuk oluşturucu egemenliğe işaret etmektedir”. Burada mevzu bahis şiddet, devletin varoluş sorunuyla ilgilidir; bir yandan meşruluğunu hukuka dayandırmak, öte yandan düzeni sağlarken dayandığı hukukun dışına çıkmak…

Aslında mesele, siyasal iktidarın mı yoksa hukukun mu üstün olduğu tartışmasıyla doğrudan ilgilidir. Siyasal iktidarın “yasa kurucu” ve “yasa koruyucu” niteliğinin, onu hukuktan daha üstün bir konuma yerleştirmesi hukukun başat ontoloji tartışmalardandır.

Siyasal iktidar, istisnai hallerde hukuku askıya alır. Hukuka rağmen, onu işlevsiz bırakan bu tutum, devletin hukuka dayalı meşruluğunu tehlikeye düşürür. Tehlikeye düşen aynı zaman da, şiddet tekelinin meşruluğudur. Bu durum siyasi iktidarın, hukuku kurduğunun göstergesidir. Bu durumda istisna olmaktan ziyade, “doğal”dır. Siyasal iktidar, yukarıda da belirtildiği gibi hukuka, kurucu ve koruyucu ilişki temelinde yaklaşır. Siyasal iktidarın hukuku belirlediği bu ilişki devletin varlığı sorunsalıyla ilişkilidir.

Giorgio Agamben’in “istisna hali” olarak adlandırdığı ilişki, iktidarın gücünü nereden aldığını analiz etmek adına önem taşır. İstisna haller, gerekçeler gösterilerek hukukun askıya alındığı süreçlerdir. Bu istisnai durumda, siyasal iktidarı hukukun üstüne taşıyan unsur; şiddet aracına olan yakınlıktır.

Carl Schmitt’e göre istisnai hallerde “devletin değerleri” devlet tarafından yok edilebilir. (Carl Schimtt’in Nazi Almanyası’nda, Nasyonal-Sosyalist Hukukçular Birliği’nden olduğunu düşündüğümüzde bu iddia çok şaşırtıcı gelmez.)

Paradoks

Devletin yarattığı değerler, uygulanacağı ortama ihtiyaç duyar. Dolayısıyla, hukuki düzenin anlamlı olabilmesi için düzenin oluşturulması zorunludur. Ancak düzen bozulduğunda, devlet bu değerlerden uzaklaşır. Hukuki düzenin dışına çıkar. Yani otorite, hukuk üretmek için haklı olmak gerekmediğini kanıtlar.

Varsayılan devletin gücünü hukuktan aldığı yanılsaması bir kez daha ortaya çıkmış olur. Devlet iktidarının işleyişi yasaların üstündedir.

Kamu Düzeni Hukukla Değil, İtaatle Sağlanır

Linç eylemi de bu istisnai hallerden biridir. Aslında devlet iktidarını sağlayan durum, bu istisnailiğin bir kültür olarak, egemenliğini tuttuğu sınırlar içerisinde vatandaşları tarafından yaşatılmasıdır.

Her linç, mevcut devletin değerlerinin tekrar ve tekrar üretilmesidir. Toplumsal hassasiyetler olarak kavramlaştırılan, devletin ezilenler üzerindeki baskısını, zorbalığını, yeri geldiğinde yok etme tekelini oluşturan değerlerdir.

İstisnasız bir şekilde, bu değerlerin ezilenlerin lehine olmayan değerler olduğu, hatta doğrudan ezilenleri iktidar ilişkisinde aynı konumda tutmak için yaratılan değerler olduğu açıktır. Linç eyleminin içerisinde bulunanlardan sağlanılan itaatle, devlet kamu düzenini sağladığını varsayar. Bu itaatkar insan grubunun mahiyeti her ne kadar Stockholm Sendromu benzetmesiyle açıklanabilir olsa da, ortada unutulmaması gereken başka bir durum daha vardır.

Linç, ötekinden korkan, ötekiyle başedemeyeceğini anlayanların uyguladığı bir yöntemdir. Linç eylemlerinin artması, itaat etmeyenlerin de arttığının göstergesidir. Serhildan süreciyle beraber yaygınlaşan, devletin bu iktidarlı değerler kümesinin karşısında; birbiriyle dayanışan ve paylaşan; özgürlük ve adalet için başkaldıranların oluşturduğu değerlerdir.

Hüseyin Civan

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 22. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Linç Kültürü Devletin Kültürüdür” – Hüseyin Civan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/10/26/linc-kulturu-devletin-kulturudur-huseyin-civan/feed/ 0