Devrimci Anarşist Faaliyet – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Fri, 02 Apr 2021 15:44:39 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Devrimci Anarşist Federasyon Kuruldu https://meydan1.org/2021/04/02/devrimci-anarsist-federasyon-kuruldu/ https://meydan1.org/2021/04/02/devrimci-anarsist-federasyon-kuruldu/#respond Fri, 02 Apr 2021 15:43:26 +0000 https://meydan1.org/?p=71187 12 yıldır bu topraklarda devrimci anarşizm mücadelesi veren Anarşist Gençlik, Karala, Devrimci Anarşist Faaliyet, Lise Anarşist Faaliyet ve Meydan Gazetesi olarak Devrimci Anarşist Federasyon’u kurduğumuzu deklare ediyoruz. Devrimci Anarşist Federasyon’un çağrı metni şu şekilde; Federasyon’a Çağırıyoruz! Adalet ve özgürlüğün iki yüz yıllık mücadelesidir anarşizm. Bireyin ve toplumun iktidarlı ilişkilerine, halkların düşmanı devlete, halkları sömüren kapitalizme […]

The post Devrimci Anarşist Federasyon Kuruldu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

12 yıldır bu topraklarda devrimci anarşizm mücadelesi veren Anarşist Gençlik, Karala, Devrimci Anarşist Faaliyet, Lise Anarşist Faaliyet ve Meydan Gazetesi olarak Devrimci Anarşist Federasyon’u kurduğumuzu deklare ediyoruz.

Devrimci Anarşist Federasyon’un çağrı metni şu şekilde;

Federasyon’a Çağırıyoruz!

Adalet ve özgürlüğün iki yüz yıllık mücadelesidir anarşizm. Bireyin ve toplumun iktidarlı ilişkilerine, halkların düşmanı devlete, halkları sömüren kapitalizme karşı koyuştur anarşizm. İsyanlarla delik deşik olmuş beş bin yıllık devletli dünyanın karşısındaki yüz bin yıllık devletsiz dünyaya dayanır gerçekliği. Bu gerçekliğin gücüyle anarşizm iktidarı yıkacak, adalet ve özgürlük için iktidarsız yaşamı yaratacaktır.

Biz bu coğrafyada 12 yıldır devrimci anarşist mücadeleyi ilmek ilmek örenleriz. Anarşizm örgütlenmektir diyenleriz. Dediğimizi eyleme dönüştürdük. Anarşist bir örgütlenmeyi adım adım deneyimliyoruz. Toplumdaki her bir bireye dayatılan bencillik ve rekabetçilik yerine dayanışmayı ve paylaşmayı büyütüyoruz. İtaat yerine isyanı örgütlüyoruz. Umudu kaygılardan kurtarıyor, korkunun üzerine cesaretle yürüyoruz.

Devletle kavgalıyız. Devlet adaletsizlik demektir. Bu adaletsizliği yıkacağız. Ermeniyiz, Kürdüz, Lazız… Azınlık değil çoğunluğuz; devlet ile karşı karşıya kalmış, katledilmiş halklarız. Kapitalizmle kavgalıyız. İşçiyiz, patronlarla kavgalı. Ve her işçinin kavgası bizim kavgamızdır. Erkek egemenlikle kavgalıyız. Kadınız, erkeklikle kavgalı. Erkek egemenliğin grisinin karşısında gökkuşağının renkleriyiz. Ağacın dereyle, aslanın ceylanla uyumuyuz. Ekolojik yaşamı kaynaklaştıran kapitalizmle kavgalıyız. Özgürlüğü için tüm tutsaklıklara karşı koyan gençleriz. Gençliğimizin gücüyle kavgaya kalkışanlarız. Biz Devrimci Anarşistler sokak sokak, mahalle mahalle, yediden yetmişe dayanışmayı paylaşanlarız, anarşizmi örgütleyenleriz.

Yaşanan adaletsizlikleri öncelik sonralık sırasına koymadan, konu konu ayrıştırarak örgütledik kavgayı. Ve kavgamız sürmekte. Gün geçtikçe anarşizm coğrafyamızda örgütleniyor. Farklı farklı bölgelerde ilişkiler genişliyor, güçleniyor. Şimdi 12 yılın bize getirdiği bir gerçekle karşı karşıyayız.

Ankara ve İstanbul’daki örgütlenmelerin bugüne kadar birbirleriyle dayanışma ilkesi ile işlettiği örgütlülük, büyüyen mücadelenin ihtiyacını karşılayamıyor. Benzer durumları yarın yeni bölgelerde de yaşayacağız. Bir başka benzer ihtiyaç da birbirinden bağımsız anarşist çalışmaların birbirleriyle bağlarının güçlendirilmesi gerekliliği. Tüm bu gereksinimleri gidermek ve kavgayı daha da genişletmek için federatif ilişkilere ihtiyaç duyuyoruz. Geleneğimiz olan örgütlü anarşizm, iki yüz yıllık tarihinde dünyanın dört bir yanındaki coğrafyalarda yarattığı yüzlerce federasyonla bunu bize gösteriyor. Evet bugün karşı karşıya kaldığımız gerçeklik federasyondur.

Bizler Anarşist Gençlik, Karala, Devrimci Anarşist Faaliyet, Lise Anarşist Faaliyet ve Meydan Gazetesi olarak paylaşma ve dayanışmayla dolu özgür dünyayı yaratmak için bu kavgayı bugünden itibaren Devrimci Anarşist Federasyon’la sürdüreceğimizi söylüyoruz. 

Herkesi bu kavgaya; adalet ve özgürlüğün kavgasına, ödünç aldığımızı ödünç vermeye; elimizdeki anarşizm tohumlarını Mezopotamya, Anadolu ve Trakya’da yeşertmenin kavgasına çağırıyoruz. Federasyon’a çağırıyoruz.

The post Devrimci Anarşist Federasyon Kuruldu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2021/04/02/devrimci-anarsist-federasyon-kuruldu/feed/ 0
Devrimci Anarşist Faaliyet’ten Abdülmelik Yalçın Kadıköy Sokaklarında Gözaltına Alındı https://meydan1.org/2020/12/28/devrimci-anarsist-faaliyetten-abdulmelik-yalcin-kadikoy-sokaklarinda-gozaltina-alindi/ https://meydan1.org/2020/12/28/devrimci-anarsist-faaliyetten-abdulmelik-yalcin-kadikoy-sokaklarinda-gozaltina-alindi/#respond Mon, 28 Dec 2020 09:10:30 +0000 https://meydan1.org/?p=68115 Devrimci Anarşist Faaliyet’ten (DAF) Abdülmelik Yalçın, Kadıköy’de gözaltına alındı. Yalçın’ın, Musa Piroğlu ile yapılan dayanışma eyleminde gerçekleştirdiği konuşmasından dolayı takip edilerek gözaltına alındığı öğrenildi.

The post Devrimci Anarşist Faaliyet’ten Abdülmelik Yalçın Kadıköy Sokaklarında Gözaltına Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Devrimci Anarşist Faaliyet’ten (DAF) Abdülmelik Yalçın, Kadıköy’de gözaltına alındı. Yalçın’ın, Musa Piroğlu ile yapılan dayanışma eyleminde gerçekleştirdiği konuşmasından dolayı takip edilerek gözaltına alındığı öğrenildi.

The post Devrimci Anarşist Faaliyet’ten Abdülmelik Yalçın Kadıköy Sokaklarında Gözaltına Alındı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/12/28/devrimci-anarsist-faaliyetten-abdulmelik-yalcin-kadikoy-sokaklarinda-gozaltina-alindi/feed/ 0
Musa Piroğlu’na Yapılan Polis Saldırısına Karşı Kadıköy’de Eylem Gerçekleştirildi https://meydan1.org/2020/12/23/musa-pirogluna-yapilan-polis-saldirisina-karsi-kadikoyde-eylem-gerceklestirildi/ https://meydan1.org/2020/12/23/musa-pirogluna-yapilan-polis-saldirisina-karsi-kadikoyde-eylem-gerceklestirildi/#respond Wed, 23 Dec 2020 16:57:33 +0000 https://meydan1.org/?p=67955 Dün Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) Güney Kürdistan’da KDP ile Türkiye’nin savaş politikalarına ve DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in tutuklanmasına karşı İstanbul’un Aksaray semtinde eylem gerçekleştirdiği eyleme polis saldırmış ve HDP Milletvekili Musa Piroğlu’ya saldırarak tekerlekli sandalyesinden düşürmüştü. Bugün, yaşanan gözaltılara ve Musa Piroğlu’na yapılan saldırıya karşı HDP Kadıköy ilçe binası önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Aralarında Devrimci […]

The post Musa Piroğlu’na Yapılan Polis Saldırısına Karşı Kadıköy’de Eylem Gerçekleştirildi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Dün Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) Güney Kürdistan’da KDP ile Türkiye’nin savaş politikalarına ve DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in tutuklanmasına karşı İstanbul’un Aksaray semtinde eylem gerçekleştirdiği eyleme polis saldırmış ve HDP Milletvekili Musa Piroğlu’ya saldırarak tekerlekli sandalyesinden düşürmüştü.

Bugün, yaşanan gözaltılara ve Musa Piroğlu’na yapılan saldırıya karşı HDP Kadıköy ilçe binası önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Aralarında Devrimci Anarşist Faaliyet’in de bulunduğu çok sayıda devrimci örgüt dayanışma için eylemdeydi.

Devrimci Anarşist Faaliyet (DAF) adına söz alan Abdülmelik Yalçın; “devrimcilere yapılan saldırıların hesabını mücadelemizle soracağız”, dedi.

The post Musa Piroğlu’na Yapılan Polis Saldırısına Karşı Kadıköy’de Eylem Gerçekleştirildi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/12/23/musa-pirogluna-yapilan-polis-saldirisina-karsi-kadikoyde-eylem-gerceklestirildi/feed/ 0
Covid19 Değil Akp19 Yasakları – Devrimci Anarşist Faaliyet https://meydan1.org/2020/11/19/covid19-degil-akp19-yasaklari-devrimci-anarsist-faaliyet/ https://meydan1.org/2020/11/19/covid19-degil-akp19-yasaklari-devrimci-anarsist-faaliyet/#respond Thu, 19 Nov 2020 17:09:35 +0000 https://meydan.org/?p=66754 “İktidar Krizi Salgın Yasaklarının Arkasına Saklıyor.” İktidar Covid19 önlemleri adı altında ucu açık ve anlaşılmaz yasaklar açıkladı. Salgın süreci boyunca göstermelik önlemleri uygulayan iktidar gerçekçi önlemleri uygulamadı. Önlemleri fakir ve zengin yaşamını ayrıştırarak uyguladı. Bu ayrıştırma sadece ekonomik değildi, tarafı olduğu kültürel kesimleri kayırmasıyla sosyal bir ayrıştırmaya da dönüştü. Başkanın açıkladığı son salgın yasaklarında da […]

The post Covid19 Değil Akp19 Yasakları – Devrimci Anarşist Faaliyet appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

“İktidar Krizi Salgın Yasaklarının Arkasına Saklıyor.”

İktidar Covid19 önlemleri adı altında ucu açık ve anlaşılmaz yasaklar açıkladı. Salgın süreci boyunca göstermelik önlemleri uygulayan iktidar gerçekçi önlemleri uygulamadı. Önlemleri fakir ve zengin yaşamını ayrıştırarak uyguladı. Bu ayrıştırma sadece ekonomik değildi, tarafı olduğu kültürel kesimleri kayırmasıyla sosyal bir ayrıştırmaya da dönüştü. Başkanın açıkladığı son salgın yasaklarında da bu açıkça ortadadır. Atölyelerde, fabrikalarda, inşaatlarda işçiler çalışıyorken patronlar izolasyonlarını sürdürmekteler. Kahvehaneler ve kıraathaneler kapanıyorken AVM’ler açık kalıyor, dip dibe yapılan ibadetler sürüyor. Bunlar bize, yapılan bu ayrıştırmayı apaçık göstermektedir. Bu yasakların Covid19 ile alakası yoktur. Yasaklar, krizle karşı karşıya kalan toplumun kontrolünü sağlamak ve krizi anlaşılamaz, algılanamaz kılarak saklama çabasının bir ürünüdür.

14 Maddede Akp19 Krizi:

1. Dış Siyasette Kriz: Akp19 iktidarını korumak için, dışarıda saldırgan savaş stratejisi ile gerilimi yükseltiyor. Libya’dan Kıbrıs’a, Irak’tan Suriye’ye dış ilişkilerde çevresindeki her “komşusuna” saldırarak kapmaya çalıştığı pozisyonu kapamıyor. ABD ve Rusya abilerince azarlanan ve pataklanan küçük kardeş olmaktan kurtulamıyor. Fiyaskoyla sonuçlanan saldırgan savaş stratejisi karizma kaybıyla sürüyor.

2. İç Siyasette Kriz: Kendi varlığını devletin varlığı için bir beka meselesine indirgeyen iktidar olası erken seçimi geciktirmeye çalışıyor. Muhalefetin iç ilişkilerine saldırırken kendi iç ilişkilerindeki çözülmelerin artışından açıkça kaygılanıyor. MHP’nin yarı yolda bırakma özelliğinden korkuyor. Dolar ve Euro’nun önlenemez yükselişinin, bakanların birer birer istifası ile sonuçlanacağını biliyor. Yeni bahaneler bulamadığı için kapanmış dosyaları açarak yeni baskılar yaratmaya çalışıyor. Şimdiyse Covid19 bahanesi ile toplumsal bir baskının peşinde. Bekçisi ve polisiyle sokaklarda karşı kültüre saldırıyor.

3. Ekonomik Kriz: TL’nin değer kaybetmesi, artan borçlanma, artan işsizlik, enflasyon gibi ekonomideki sorunlar Covid19’la beraber büyümüştü. Ekonomi Bakanı “Dolara bakmıyorum ben”, “İstesek dövizi indiririz ama istemiyoruz” derken kendi indi koltuğundan. Bakanın istifasıyla apaçık görünen kriz şimdi Covid19’dan kapanan işletmelerin kriziymiş gibi gösteriliyor, gösterilecek. Ama kapanan işletmeler, işsiz kalan milyonlarca işçi Akp19’un çalan çırpan, zengini zenginleştiren, fakiri fakirleştiren ekonomi stratejilerinin sonucudur.

4. Ekonomik Kriz: Yasaklar en çok genç işçilerin çalıştığı sektörleri etkileyecektir. Genç demek dinamizm demektir, eylem demektir. Akp19 gençler tarafından sorunun nedeni olarak görülmek istemez. İstemediği için de krizin nedenini Covid19 gibi göstererek gençlerin dikkatini dağıtmaya çalışır.

5. Sektörel Kriz: Covid19 salgını süresince bazı sektörlerde aşırı yükseliş yaşanırken bazı sektörlerde aşırı düşüş yaşandı. Kurye ve kargo şirketleri, marketçilik vb. patlama yaşarken kahvehaneler, kafeler, restoranlar, sinemalar, tiyatrolar düşüş yaşadı. Birçok iflas gerçekleşti. Bu sektörlerdeki işçilerin işsiz kalması, diğer sektörlerdeki işçileri de etkiledi. Dışarıda işsizliğin artışı, patronlar için daha ucuz emek demektir. İçeride ise işçinin, işsiz kalma korkusuyla sömürüye susması ile sonuçlanmaktadır.

6. Ayrımcılık Krizi: Ekonomik bir ayrımın belirginleştiği 19-65 yaş yasağında, ekonomik artısı olmayan bireylerin yaşamlarının yasaklarla kısıtlanması Covid19 salgınında iktidarın önemli bir önlemi gibi gösterildi. Aslında iktidar için ekonomik gereksizlikleri belirgin olan bu bireylerin eve kapatılıp kapatılmaması sadece şovdu. Bu kesimlerin tüm gün evin dışında olan işçi yakınlarının Covid19’u eve taşıma olasılığıyla karşı karşıya kalmaları, yasağın mantıksal açıdan anlamsızlığını gösterdi. Bu yasak bireylerde kaygının, korkunun artması ve kapalı kalma psikolojisiyle depresyona dönüşmüştü.

7. Örgütlenme Krizi: İktidar Covid19 yasaklarıyla kendisi için bir başka krizi de engellemek istiyor. Toplumun birebir ilişkilerinde gerekli olacak fiziki mesafeyi ısrarlıca “sosyal mesafe” olarak tanımlaması, sosyalleşme mekanlarının büyük baskılarla yıpratılması ve şimdi tekrar kapatılması yaşanan krizin konuşulmasını engellemeye yöneliktir. Mahalle arası kahvehaneler, kafeler, lokaller, kültür merkezleri kapatılarak bireylerin iletişiminin engellenmesi istenmektedir. Alışveriş merkezleri açık, sosyalleşme merkezleri kapalı; atölyeler fabrikalar açık, o fabrikalarda çalışan işçilerin katılacağı etkinlik merkezleri kapalı. Bu yasaklarla krizi konuşmamızı engelleyen iktidar belki yakında “Covid19 salgını konuşmayla yayılıyor!” diyerek konuşmayı da yasaklamak isteyecektir.

8. Örgütlenme Krizi: Akp19’un yayıldığı yerler kapanamaz. Covid19 yayılsın ya da yayılmasın iktidar kendi etkinliklerini, mitinglerini sürdürür. Ekmek, çay izdihamları düzenleyebilir. Şova dönüşen açılışlara binler hala otobüslerle taşınabilir.

9. Medya Krizi: Medya sektöründe diziler, filmler, yarışmalar yüzlerce kamera önü, kamera arkası set işçisiyle sürüyor. Medya, pozisyonu itibariyle durdurulamaz ve durmuyor. Çünkü medya iktidarın olmazsa olmaz gücüdür.

10. Medya Krizi: Salgının bilgisi bilinçli olarak çarpıtılıyor. Salgınla alakalı bilgiler hem çarpıtılıyor hem de gerekli ve gereksiz bilgiler aynı anda yayınlanarak anlaşılması engelleniyor. İktidar kendi kontrolü dışında toplumun bilgilendirilmesini de tacizlerle, tehditlerle baskılamak istiyor. Tabipler Birliği üzerindeki baskı bunun bir göstergesidir.

11. Bilgi Krizi: Bilgiyi kontrol eden toplumu ve bireyi kontrol eder. Bu bakışla kurulmuştur eğitim sistemi. Yani her eğitim sistemi bir başka kontrol gücüdür. Şimdi Covid19 salgını süresince ulaşılamayan uzaktan eğitim başlığında toplumun bilgiyle olan önemli bir bağı kopartılmıştır. Bahane yine Covid19’dur. Zenginin özel derslerle sürdürdüğü eğitimi fakirin “eğitimsizliğiyle” sürmektedir. Çocuğunun eğitimini sağlayamayan anne babalar geleceksizleştiğini düşündüğü çocukların buhranını yaşarken çocuklar da geleceksizliğin tedirginliğini yaşamaktadır.

12. Sağlık Krizi: Salgınla karşı karşıya kalan hastaların teşhisten tedaviye kadar yaşadıkları bir zulümdür. Burada yine zengin-fakir ayrımı nettir. Özel hastanelerin seviyesine asla ulaşamayan devlet hastaneleri aşırı doluluk yaşanmasına rağmen dolu değilmiş gibi gösterilmektedir. Covid19 virüsünün bulaşıp bulaşmaması, pozitif ya da negatif olmak… Kim evde, kim hastanede yatabilir? 14 günlük süre gerçek midir? Hava ile bulaşır mı? Su ile mi bulaşır? Bu karmaşayı çözemeyen toplum, sağlık hakkının ve hizmetinin şartlarını konuşamaz bir kafa karışıklığındadır. Doktoru hastane acillerinde zar zor görürken medyanın tüm kanallarında uzaktan tedavi yapılmaktadır.

13. Sağlık Krizi: Akp19 tarafından bir sektöre dönüştürülen sağlık sistemi içerisinde dolaylı değil direk köleye dönüşmüş temizlikçisinden hemşiresine, doktoruna tüm sağlık işçilerinin psikolojileri alt üst olmuştur. Ara ara küfür edilen kahramanlar çelişkisini yaşayan ve her gün Akp19’un “yakınımdır” baskısını, Covid19’un bulaşma baskısıyla beraber yaşamaktadırlar.

14. Sonlanma Krizi: Akp19’un sonlanma krizidir. Akp19, yaklaşık 19 sene olacak iktidarı süresince Covid19’dan daha bulaşıcı olmuştur ve hastalığı hafif geçmez, ağır geçen vakalarla dolu öldürücü bir virüstür. Gencin, halkların, işçinin, kadının, lgbti’nin, ağacın, derenin, toprağın, adaletin ve özgürlüğün düşmanıdır. Covid19’un tedavisi için ilaçlar, aşılar aranmaktadır. Biliyoruz ki bu salgın ilk değildir. Bizler binlerce yıldır yüzlerce salgının atlatıldığını biliyoruz. Covid19 da atlatılacaktır. Ve bizler biliyoruz ki adaletin ve özgürlüğün karşısındaki iktidar salgını Covid19’dan daha tehlikeli olsa da her iktidar salgını isyanlarla, devrimlerle yıkılacaktır. Yeni bir dünyayı yaratmak için her virüs aşılanacak, her iktidar yıkılacaktır.

Devrimci Anarşist Faaliyet


The post Covid19 Değil Akp19 Yasakları – Devrimci Anarşist Faaliyet appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/11/19/covid19-degil-akp19-yasaklari-devrimci-anarsist-faaliyet/feed/ 0
Devrimci Anarşist Faaliyet: Kaybettikçe, Korktukça Saldırıyorlar https://meydan1.org/2020/09/25/devrimci-anarsist-faaliyet-kaybettikce-korktukca-saldiriyorlar/ https://meydan1.org/2020/09/25/devrimci-anarsist-faaliyet-kaybettikce-korktukca-saldiriyorlar/#respond Fri, 25 Sep 2020 13:33:11 +0000 https://meydan.org/?p=64477 Devrimci Anarşist Faaliyet, bugün sabah saatlerinde HDP’ye yönelik yapılan baskınlara dair bir metin yayımladı. Son zamanlarda olduğu gibi güne yine devletin baskı araçlarının başında gelen gözaltı haberleriyle başladık. Henüz gözaltı haberleri yeni gelmeye başlamışken iktidarın güdümündeki medyaya servis edilen haberlere göre Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyesi 82 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılmıştı. Gözaltı bahanesi ise […]

The post Devrimci Anarşist Faaliyet: Kaybettikçe, Korktukça Saldırıyorlar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Devrimci Anarşist Faaliyet, bugün sabah saatlerinde HDP’ye yönelik yapılan baskınlara dair bir metin yayımladı.

Son zamanlarda olduğu gibi güne yine devletin baskı araçlarının başında gelen gözaltı haberleriyle başladık. Henüz gözaltı haberleri yeni gelmeye başlamışken iktidarın güdümündeki medyaya servis edilen haberlere göre Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyesi 82 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılmıştı. Gözaltı bahanesi ise bu sefer Kobanê Direnişi oldu.

Devlet, 2014 yılında IŞİD’in Kobanê’ye saldırması üzerine başlayan eylemleri bahane ederek daha önce gözaltına aldığı, hatta tutukladığı isimleri gözaltına almaktan, en temel hukuk kurallarını ihlal etmekten çekinmiyor. Çekinmiyor çünkü iktidarını kaybetmekten korkuyor.

7 Haziran 2015’te HDP önceki yılların aksine parti olarak girdiği seçimde barajı geçince AKP tek başına hükümet kuramamış ve savaş çıkarmaktan çekinmeyerek yüzlerce insanı gözaltına almaya başlamıştı. MHP ile fiilen kurulan iktidar ortaklığı sonucunda milliyetçi politikalarını daha da arttıran AKP, o tarihten bu yana HDP’nin yüzlerce üyesini gözaltına alarak, yerel seçimde kazandığı belediyelere kayyumlar atayarak partiyi hareket edemez hale getirme amacında. Ama bu onlara yetmiyor. Son yıllarda ekonominin iyiden iyiye çöküşe geçmesiyle birlikte, toplumda buna karşı oluşan tepkinin önüne geçmek ve iktidarın kaybedilmemesi uğruna yaşadığımız topraklarda var olan düşmanlık arttırılıyor. Özellikle HDP üzerinden kurulan düşmanlık politikalarıyla sadece devletin değil sokaktaki faşistin de Kürtlere saldırılarının arttığına şahit oluyoruz. HDP’ye yönelik gerçekleştirilen son gözaltılar da iktidarın bu politikasının bir parçası.

Ancak şunu vurgulamak gerekir ki daha önce gözaltına aldıklarınız hatta tutukladıklarınız, özgürlüklerine kavuşunca nasıl mücadeleye devam ettiyse bundan sonra da mücadeleye devam edecek. Devlet baskı politikalarına devam edip yargıyı bir sopa olarak kullanarak onlarcasını, yüzlercesini gözaltına alsa hatta tutuklasa da karşısında her zaman kendisine karşı mücadele edenleri bulacak. Baskılar, gözaltılar ve tutuklamalar devrimcileri yıldıramayacak.

Devrimci Anarşist Faaliyet

The post Devrimci Anarşist Faaliyet: Kaybettikçe, Korktukça Saldırıyorlar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/09/25/devrimci-anarsist-faaliyet-kaybettikce-korktukca-saldiriyorlar/feed/ 0
“Korona Krizi’ne Dair” – Devrimci Anarşist Faaliyet https://meydan1.org/2020/05/02/korona-krizine-dair-devrimci-anarsist-faaliyet/ https://meydan1.org/2020/05/02/korona-krizine-dair-devrimci-anarsist-faaliyet/#respond Sat, 02 May 2020 09:58:06 +0000 https://meydan.org/?p=57772 Dünya aralık ayından beridir Covid-19 virüsünün yarattığı hastalığın biyolojik, ekonomik, ekolojik, sosyal, sağlıksal ve teknolojik etkilerini yaşıyor. Hastalığın salgına, salgının krize dönüşümünü yaşadık, yaşıyoruz. Ülkeler arası farklılıklar olsa da devletlerin politikaları birbirlerine benzer politikalar. Yasaklamalarla, denetim ve kontrol sistemleriyle otoritesini sürdürmek ister. Salgının, sağlıksal etkilerini değil sosyolojik etkilerini önemser. Kapitalizm her zaman krizlerden faydalanma ilkesini […]

The post “Korona Krizi’ne Dair” – Devrimci Anarşist Faaliyet appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Dünya aralık ayından beridir Covid-19 virüsünün yarattığı hastalığın biyolojik, ekonomik, ekolojik, sosyal, sağlıksal ve teknolojik etkilerini yaşıyor. Hastalığın salgına, salgının krize dönüşümünü yaşadık, yaşıyoruz. Ülkeler arası farklılıklar olsa da devletlerin politikaları birbirlerine benzer politikalar. Yasaklamalarla, denetim ve kontrol sistemleriyle otoritesini sürdürmek ister. Salgının, sağlıksal etkilerini değil sosyolojik etkilerini önemser. Kapitalizm her zaman krizlerden faydalanma ilkesini işletir. Bazı sektörlerinde düşüş olsa da bazı sektörleri yükselir. Ancak kaybettikleri kazandıklarıyla kapanmaz. Genel çöküş, korona krizinin sebep olacağı çöküşle daha da hızlanacaktır.

2500 senelik salgın deneyimi, bizlere iktidarların salgınların başlangıç süreçlerinde zayıfladığı gerçeğini gösterir. Bu zayıflama, salgının şoku ve şiddeti ile alakalı olarak kaçınılmazdır. Hiçbir salgında sürecin olağan seyri değiştirilemiyor ve salgınlar kendi kendine seyrelerek sonlanıyor. Bu size iddialı bir söylem gibi gelebilir ama hiçbir veba salgını izolasyon ve sterilizasyonla sonlanmamıştır. Yani doktorların ya da eczacıların vebayı sonlandırdığını söyleyemeyiz. Söyleyemeyeceğimiz bir başka şey ise geçmişteki ve günümüzdeki salgınların sadece ekolojik etkileşimlerle alakalı olduğudur. Günümüzde hem bu salgını hem de benzer salgınları ısrarla sanayi sistemi ve ekolojik tahribatlarla ilişkilendirme çabası vardır. Bu çaba zaman zaman kendini bir saplantı gibi “Bu iklim değişikliklerinin sonucu, Oh!” diyerek gösterir. Oysaki salgınlar tarihi, belirttiğimiz gibi 2500 seneliktir. Kendi kendine başlayan ve kendi kendine biten bir salgının başlangıç sürecinde zayıflayan iktidar, tedaviye değil kontrole yoğunlaşarak zayıflayan iktidarını güçlendirmek ister.

Yaşadığımız coğrafyada hükümetin politikaları, daha çok korona krizini kotaramayan kurumların kontrolünü artırarak kendini kurtarmak olmuştur. Yanlış uygulamalarla salgının yayılması hızlandırılmıştır. Genel seçimleri kazanan hükümet, ülkenin büyük şehirlerinin çoğunu yerel seçimlerde muhalefete kaptırdığı için korona krizinde uyguladığı saçma sapan uygulamalarla belediyelerin krize karşı kampanyalar yapmasını engellemiştir. Özellikle maske dağıtımlarını belediyelerin yapmasını engelleyen hükümet, bu engellemeyi başka alanlarda da sürdürmüştür. Belediyeler “her şeye rağmen dayanışma içindeyiz ey halkımız” tavrında olsalar da hükümetin bu uygulamasını fırsat bilerek dayanışmaları azalttılar. Hükümetin en belirgin politik fiyaskosu ise İçişleri Bakanlığı’nın saat 22.00’de duyurduğu sokağa çıkma yasağı sebebiyle, binlerce kişinin fırınlara, marketlere sıkışmasıdır. Böylece bulaşmadıklarına da bulaşan Covid-19 virüsü, daha fazla yayılmıştır. Bu fiyasko sonrasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, göstermelik olarak istifa etmiş ve Başkan Tayyip Erdoğan istifayı kabul etmemiştir. Sonuçta değişen hiçbir şey olmamıştır. Hafta içi kalkan sokağa çıkma yasağı, hafta sonu ve bazı günlerde de uygulanmaya başlanmıştır.

Muhalefet, korona krizine yoğunlaşmaz ve kendi kesiminde bir paylaşma dayanışma kültürü örgütlemezken; hükümeti ekonomik ve sağlıksal açılardan eleştirmekle yetiniyor. Bu süreçte bile, korona krizi dışında konuları gündeme getirerek sevimsizliğini sürdürüyor.

Devrimci sendikaların dışında kalan sendikalar da muhalefetin paralelinde bir politika izliyorlar.

Gündelik yaşamlarımızı korona krizi kaplıyor. Kendi isteğimizle sürdürdüğümüz olağanüstü hal bizi kapatıyor. Kapandıkça oluşan olumsuz etkileşimler bireysel davranışlarımızı farklılaştırıyor. Farklılık tüm ilişkilerimizde yavaş yavaş hissediliyor. Konuşmalarda kabalaşma, çevre çeperimizdekilere tahammülsüzlük, başkalarına karşı düşmanlaşmalar oluşuyor. Öteki daha ötekiye, yabancı daha yabancıya dönüşüyor.

Bahçe, park ve sahillerin kapalı olması, fiziki mesafe olarak tanımlanması gereken mesafenin sosyal mesafe olarak tanımlanması sebebiyle sosyalleşeceğimiz yakınlarımızdan ve arkadaşlık komşuluk ilişkilerinden uzaklaşıyoruz; bu da psikolojimizi bozuyor. Kapatılmanın üzerine, yarını için yaşayan bizlerin yarınını bilemiyor olması ekleniyor. Bu durum kaygı ve korkuyu arttırarak psikolojik bozulmayı pekiştiriyor.

Gündelik yaşamın bozulmasının ilk kurbanı kaçınılmaz olarak kadın oluyor. Olağanda baskı altında olan kadının maruz kaldığı baskı, olağanüstünde de artıyor. Sosyal sıkışmışlık, korona krizinde erkekle daha çok karşı karşıya kalan kadın için kabusa dönüşüyor.

20 yaş altı ve 65 yaş üstü ise adeta lanetlenmişçesine bir muamele ile karşı karşıya kaldılar. Çocuklar için uzaktan eğitimle başlayan teknolojik farklılaşma, toplumun tamamında gözlemlenmekte. Gençler için de yaşlılar için de sosyalleşme sanallaştı. Yüz yüze iletişimler grup görüşmelerine dönüşürken, sanal seminerler de gençler için alternatif etkinlikler oluyor. Yaşlıların teknoloji ile tanışıklıkları arttı. Sosyal medyada hem yeni açılan hesaplarda hem de kullanılmayan hesapların kullanılmaya başlanmasında artış var. 5 inçten 50 inçe sıkışan yaşamlarımız da böylece daha fazla sıkıştı.

Toplumsal yaşamımız, bu bozulmalardan ve toplumsal farklılaşmalardan etkileniyor. Salgının devlet tarafından duyurulduğu günden bugüne, toplumsal statülerde belirginleşen mesleklerin dikkat çekici olanları doktorluk, hemşirelik, hastane işçiliği, polislik, zabıtalık, belediye işçiliği, market işçiliği, kargo işçiliği, kurye işçiliği, inşaat işçiliği, sanayi işçiliği ve tersane işçiliğidir. Toplumun belirli bir kesiminin ihtiyaçları kargolar tarafından karşılanmaya başlanmıştır. Kargo ve kurye işçilerinin yaptıkları iş on kat artmıştır. Alışveriş depolarında çalışan depo işçileri de aynı yoğunluğu yaşamaktadırlar. Marketlerde kuyruklar oluşmasına rağmen işçi sayısı artmazken özel güvenlik sayısının artması dikkat çekicidir. Bir başka dikkat çekici şey ise sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde işçilerin kapsam dışı tutulması yani özel izinli olmalarıdır. Genel bir sokağa çıkma yasağının uygulanmamasının, hükümetin özgürlükçülüğünden kaynaklanmadığı ortadadır. Böylesi bir yasağın uygulanmamasının sebebi; fabrikaların, inşaatların ve tersanelerin işleyişlerini sürdürüyor olmalarıdır. Toplumun, kendi koydukları yasakların işyerlerinde uygulamamasını umursamayan hükümet, fiziksel mesafeye uymayanlara ve maskesi olmayanlara çeşitli para cezaları kesiyor. Bu para cezalarının kesilmesi, kolluk kuvvetlerinin keyfiyetinde olduğu için halkla polis arasında birçok olay yaşanıyor.

Devrimci muhalefet, korona krizini tüm gerçekçiliğiyle kavramıştır. Ancak konumundan kaynaklı zayıf bir etkisi var. Malum yeni olmasa da bir olağanüstü halden çıkılmış ve hükümetin baskıları altında kalınmıştır. TC’nin Rojava politikaları paralelinde birçok örgütlenme baskılanmıştır. Ve örgütlü halk da aynı baskılanmayı yaşamıştır. Korona krizinde bile TC’nin Rojava politikaları değişmemiştir. TC içerde ve dışarda operasyonlarını sürdürmektedir.

Devrimci muhalefet büyük şehirlerde çalışmalarını öyle ya da böyle sürdürmektedir. Örgütlerin ve mahallelilerin katıldığı İlçe-Mahalle Dayanışma Ağları kurulmuştur. Bu dayanışma ağlarında gıda, hukuk ve sağlık konularında dayanışmalar gösterilmektedir. Devrimci muhalefet işçilerin riske rağmen işlerinin sürdürülmesine ve işyerindeki kötü koşullara karşı sokakta da örgütlenme çalışmalarını sürdürmektedir.

Devrimci muhalefet içindeki dayanışma ağlarının bir parçası olan biz Devrimci Anarşistler, ağlardan ayrı olarak da kendi paylaşma dayanışma çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Çalışmalarımızı, Ankara’da Karala örgütlenmesine katılarak sürdürüyoruz. İstanbul’un birçok ilçesinde ve mahallesinde ilişkili olduğumuz evlerle iletişimler kuruldu. Bununla yetinmeyip ekonomik olarak homojen olmayan, heterojen olan mahalle yapılarında ihtiyacı olanlara ulaşabilme düşüncesiyle telefon numaralarının ve çağrımızın olduğu altı bin afişi yaklaşık kırk mahallenin duvarlarına yaptık. Bu afişlemelerle -ihtiyacı olanın alacağı ihtiyaç karşılamak isteyenin vereceği- bir sistem kurarak, köprü bir yaklaşımla dayanışmayı büyütmeyi de amaçladık. Kendi ekonomik, hukuksal, sosyal, sağlıksal imkanlarımızın azlığını böylece çoğalttık. Afişlemelerden şimdilik istediğimiz dönüşü alamasak da yaklaşık yüze yakın evle dayanışma içindeyiz. İşçilerle hukuksal dayanışmalarımız sürüyor ve birçok ulaşım sorununda çözümün bir parçası olduk.

Devrimci Anarşistler olarak yaşadığımız coğrafyada korona krizinin etkilerini paylaşma ve dayanışmayla karşılamaya çalışıyoruz. Yerel çalışmalarımızı sorumlulukla sürdürmekteyiz. Küresel etkileşimi de kurabilmek için diğer örgütlenmelerle iletişimimizi kuvvetlendirdik. Sürekli değişen durumların bilgisini güncellemekteyiz. Devletin medyasından bilgi edinmektense iletişimimizi kuvvetlendirerek kendi bilgimizi ediniyoruz. Deneyim aktarımları, sorunların çözümündeki düşünce çeşitliliğini artırdı. Korona krizini bizden önce yaşayanlar, süreçlerinin bilgisini bizlerle paylaşarak yapabileceklerimizi güçlendirdi. Bu aktarımları ikili bir ilişkiden çıkarmak için iletişim videoları sosyal medyadan yayınlandı. Böylelikle Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya bu videolar aracılığıyla aktarımlar genelleştirildi.

Örgütlülük gücümüzdür. Dayanışma gücümüzdür. Paylaşma gücümüzdür. Sözlerimizin gerçekliğini sağladıkları için tüm yoldaşları ve korona krizine karşı koyabilmek için örgütlediğimiz paylaşma dayanışma kampanyamızın bir parçası olan herkesi şimdiden selamlarız.

Yaşasın Anarşizm

Devrimci Anarşist Faaliyet

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 53. sayısında yayınlanmıştır.

The post “Korona Krizi’ne Dair” – Devrimci Anarşist Faaliyet appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/05/02/korona-krizine-dair-devrimci-anarsist-faaliyet/feed/ 0
Devrimci Anarşist Faaliyet’ten 1 Mayıs Pankart Eylemi: “Yaşasın 1 Mayıs” https://meydan1.org/2020/04/30/devrimci-anarsist-faaliyetten-1-mayis-pankart-eylemi-yasasin-1-mayis/ https://meydan1.org/2020/04/30/devrimci-anarsist-faaliyetten-1-mayis-pankart-eylemi-yasasin-1-mayis/#respond Thu, 30 Apr 2020 06:02:13 +0000 https://meydan.org/?p=57621 Devrimci Anarşist Faaliyet bu sabah saatlerinde 1 Mayıs’a yönelik bir pankart sallandırma eylemi gerçekleştirdi. Devrimci Anarşist Faaliyet’in eyleme dair hazırladığı bildiri metni ise şu şekilde: Yaşasın 1 Mayıs! Bijî, Yek Gûlan! Üsküdar Ünalan Köprüsü’nde sallandırdığımız “Yaşasın 1 Mayıs” pankartımızla 1886’dan 2020’ye 1 Mayıs kavgası sürüyor. Bu kavga emeğin kavgasıdır; adil, özgür, paylaşma ve dayanışmayla dolu […]

The post Devrimci Anarşist Faaliyet’ten 1 Mayıs Pankart Eylemi: “Yaşasın 1 Mayıs” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Devrimci Anarşist Faaliyet bu sabah saatlerinde 1 Mayıs’a yönelik bir pankart sallandırma eylemi gerçekleştirdi.

Devrimci Anarşist Faaliyet’in eyleme dair hazırladığı bildiri metni ise şu şekilde:

Yaşasın 1 Mayıs!

Bijî, Yek Gûlan!

Üsküdar Ünalan Köprüsü’nde sallandırdığımız “Yaşasın 1 Mayıs” pankartımızla 1886’dan 2020’ye 1 Mayıs kavgası sürüyor. Bu kavga emeğin kavgasıdır; adil, özgür, paylaşma ve dayanışmayla dolu bir dünyayı yaratmak isteyenlerin kavgasıdır. Herkesi kavgaya çağırıyor, kavgaya kalkışanları eylemin bereketiyle selamlıyoruz.

1 Mayıs Bildirimiz:

Bizler patronların emeğini sömürdüğü işçileriz. Emek nedir ki? Bir işi yapmak için o işe ayrılan mekânda ve o işe ayrılan zamanda o iş için kullanılan enerji mi? Emekçi olmak da bu emeğin ücretlendirilmesi karşılığında emeğini kiralamak ya da satmaktır. Ama bu alışveriş hiç de adil değildir. Bu emek bizimse emeğimizi ücretlendiren, ücretin ne kadar olup olmayacağını kararlaştıran kim? Toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için yani tüketimi için, üretimin gerçekleşmesi gerekir. Ve üretim için de emek gerekmektedir. Toplumun ihtiyaçlarını belirleyen ve belirlenen bu ihtiyaçların karşılanmasını kararlaştıran kim? Emeğimiz her şeyi yaratıyorsa emeğin kullanılmasında bir şeyin ihtiyaç olup olmadığına, emeğin nasıl ücretlendirileceğinin kararlaştırılmasında biz emekçiler neden yokuz? Koşullarımıza, saatlerimize, yorulup yorulmadığımıza neden biz karar vermiyoruz?

Sorular, sorular ve bu soruların cevaplarını aramak; işte Büyük Bir Mayıs Kalkışması da bundandır. Bundan yüz yıl evvel 1886’da Haymarket’te anarşist yoldaşlarımızın milyonlarca işçiyi örgütledikleri “günde sekiz saat” şiarıyla başlayan Büyük Bir Mayıs Kalkışması.

Biz emeği için kavgaya kalkışanlarız. Üreten bizsek yöneten istemeyebiliriz. Bu bizim hakkımız. Ve patron ya da politikacıların bizi, emeğimizi yönetmesini istemiyoruz. Toplumsal işleyişte neye ihtiyacımız olup olmadığını kendimiz konuşarak, tartışarak kararlaştırabiliriz. İşte istediğimiz özgürlük bu.

1886’dan 2020’ye birçok kriz yaratmıştır kapitalizm. Bazı krizler kapitalizmin kendi krizleridir. Bizler bunlara sadece maruz kalırız. Bazı krizleri de bizler yaratırız. Örgütleniriz, haklarımızı isteriz, haklarımız için kavgaya kalkışırız. Zaman zaman dizini kırsak da kapitalizmin sonunu henüz getiremedik. Ama umutsuzluk yok, çünkü yakındır sonu kapitalizmin. Bazen de şimdi olduğu gibi krizler, her şeyin dışında gelişir. Korona krizi böyle bir krizdir. Kendi kendine var olan ve kendi kendine yok olacak bir kriz. Tabi ki korona krizi süresince her şeyi ranta çeviren kapitalizm, bu krizlerden de karlı çıkma isteğinde olacaktır. Bazı sektörleri kaybederken bazı sektörleri kazanacaktır.

Şimdi yine bir yönetim sorunuyla karşı karşıyayız. Sürecin nasıl ilerleyip ilerlemeyeceğini ya da dayanışmanın nasıl örgütleneceğini kararlaştıranlar bizler değiliz. Korona krizinde dikkatli ama paylaşma dayanışmayla birlik ve beraberliğimizi kuvvetlendirmeliyiz. Ve kuvvetlendiriyoruz. Ama nedir birlik ve beraberlik, paylaşma ve dayanışma? Anarşizmin olmazsa olmaz bu kavramları, örgütlülüğün kavramlarıdır. Toplum örgütlüdür, toplumdaki her birey de örgütlüdür. İhtiyaçların karşılanması, örgütlüyken mümkündür. Herkes verebildiği kadar verirken ihtiyacı kadarını alabilmelidir. Beraberce dedik, bunu demek çok önemlidir. Bu, özgür bir toplumun özgür bireylerini anlatır. Adeta özgürlüğün teminatıdır. Cinslerin ayrışmaması ve erkeğin kadına, yaşlının gence, çalışanın çalışmayana tahakkümünün olmamasıdır. Irkçılığın, türcülüğün olmayacağının teminatıdır. Tüm farklılıklara rağmen beraber yaşayabilmektir.

Yoldaşlarımız sorular sordular ve bu soruları cevapladılar. Bunları birbirlerine anlattılar. Ne emeği kutsayıp emeğin iktidarını savundular ne de başka bir şeyin iktidarını. Çünkü biliyorlardı, iktidar varsa adalet ve özgürlük yoktur. Birimiz bile özgür değilsek hepimizin tutsaklaşacağını.

İktidar, Korona Krizi bahanesiyle bizleri birer birer kapatılmaya alıştırıyor. Salgının yayılmaması için sokağa çıkma yasağı uygularken biz işçileri sokaklara, sokaklardan da atölyelere, fabrikalara, şantiyelere kapatıyor. Salgın yayılıyor, hep hastalanan ve hastalanıp yaşamlarını yitiren bizler oluyoruz. Şimdi yoldaşlarımızın 1886’dan beridir adalet ve özgürlük için başlattıkları kavganın gününü yine korana krizi bahanesiyle yasaklıyorlar.

Yasaklarınız durduramaz bizleri, biz milyonlarız. Milyonlarca emekçiyiz, ezileniz. Bu çalan çırpan, katleden yönetimleriniz bitecek ve biz yönetimsiz bir dünya yaratacağız. Adiliz ve özgür, ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz çünkü tüketeceğimizi üreteceğiz ve yönetiminizi istemiyoruz.

Yaşasın beraberliğimiz, örgütlülüğümüz!

Devrimci Anarşist Faaliyet

The post Devrimci Anarşist Faaliyet’ten 1 Mayıs Pankart Eylemi: “Yaşasın 1 Mayıs” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/04/30/devrimci-anarsist-faaliyetten-1-mayis-pankart-eylemi-yasasin-1-mayis/feed/ 0
Tuzla’da 1 Mayıs Eylemi https://meydan1.org/2020/04/29/tuzlada-1-mayis-eylemi/ https://meydan1.org/2020/04/29/tuzlada-1-mayis-eylemi/#respond Wed, 29 Apr 2020 16:44:18 +0000 https://meydan.org/?p=57616 İstanbul 1 Mayıs Platformu’nun çağrısıyla Tuzla’da işçiler,sendikalar ve devrimci örgütlerin katılımıyla 1 Mayıs eylemi gerçekleştirildi. Devrimci Anarşist Faaliyet(DAF) ve Genç İşçi Derneği ‘nin de katıldığı, Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki İçmeler köprüsünde gerçekleştirilen eylemde, 1 Mayıs’larda yaşamını yitiren işçileri anmak için yapılan saygı duruşunun ardından basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada, içinde bulunduğumuz Korona Krizi sürecinde işçilerin ve yoksulların […]

The post Tuzla’da 1 Mayıs Eylemi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
İstanbul 1 Mayıs Platformu’nun çağrısıyla Tuzla’da işçiler,sendikalar ve devrimci örgütlerin katılımıyla 1 Mayıs eylemi gerçekleştirildi.

Devrimci Anarşist Faaliyet(DAF) ve Genç İşçi Derneği ‘nin de katıldığı, Tuzla Tersaneler Bölgesi’ndeki İçmeler köprüsünde gerçekleştirilen eylemde, 1 Mayıs’larda yaşamını yitiren işçileri anmak için yapılan saygı duruşunun ardından basın açıklaması gerçekleştirildi.

Açıklamada, içinde bulunduğumuz Korona Krizi sürecinde işçilerin ve yoksulların görmezden gelindiği, yok sayıldığı, daha çok sömürüldüğü ve ölüme mahkum edildiği belirtildi. Salgının yayılmasına sebep olan ve etkisini artıran kapitalist sisteme karşı, işçi sınıfının birlik ve mücadelesinin gereği vurgulandı.

Okunan basın açıklamasının ardından, fiziksel mesafe uygulanarak gerçekleştirilen halay sonrası eylem, “Yaşasın 1 Mayıs, Biji Yek Gulan” ve “Her Gün 1 Mayıs, Her Gün Kavga” sloganlarının ardından sona erdirildi.

The post Tuzla’da 1 Mayıs Eylemi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/04/29/tuzlada-1-mayis-eylemi/feed/ 0
Devrimci Anarşist Faaliyet’ten 1 Mayıs Bildirisi: “1 Mayıs İçin Kavgaya Kalkışanlarız, İktidarınızı İstemiyoruz!” https://meydan1.org/2020/04/28/devrimci-anarsist-faaliyetten-1-mayis-bildirisi-1-mayis-icin-kavgaya-kalkisanlariz-iktidarinizi-istemiyoruz/ https://meydan1.org/2020/04/28/devrimci-anarsist-faaliyetten-1-mayis-bildirisi-1-mayis-icin-kavgaya-kalkisanlariz-iktidarinizi-istemiyoruz/#respond Tue, 28 Apr 2020 17:13:17 +0000 https://meydan.org/?p=57562 Devrimci Anarşist Faaliyet, 1 Mayıs bildirisi yayınladı. Bildiride 1886’da Haymarket’ten bu yona anarşistlerin işçiler arasındaki örgütlenmesine vurgu yapılırken gündemdeki korona krizi hakkında da değerlendirmeler gerçekleştirdi. Her şeyi ranta çeviren kapitalizmin korona krizi sürecinde de karlı çıkma isteğinde olacağı belirtilirken iktidarın olduğu yerde adaletin olmadığı vurgulandı. Bildirinin tamamı şu şekilde: Bizler patronların emeğini sömürdüğü işçileriz. Emek […]

The post Devrimci Anarşist Faaliyet’ten 1 Mayıs Bildirisi: “1 Mayıs İçin Kavgaya Kalkışanlarız, İktidarınızı İstemiyoruz!” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Devrimci Anarşist Faaliyet, 1 Mayıs bildirisi yayınladı. Bildiride 1886’da Haymarket’ten bu yona anarşistlerin işçiler arasındaki örgütlenmesine vurgu yapılırken gündemdeki korona krizi hakkında da değerlendirmeler gerçekleştirdi. Her şeyi ranta çeviren kapitalizmin korona krizi sürecinde de karlı çıkma isteğinde olacağı belirtilirken iktidarın olduğu yerde adaletin olmadığı vurgulandı.

Bildirinin tamamı şu şekilde:

Bizler patronların emeğini sömürdüğü işçileriz. Emek nedir ki? Bir işi yapmak için o işe ayrılan mekânda ve o işe ayrılan zamanda o iş için kullanılan enerji mi? Emekçi olmak da bu emeğin ücretlendirilmesi karşılığında emeğini kiralamak ya da satmaktır. Ama bu alışveriş hiç de adil değildir. Bu emek bizimse emeğimizi ücretlendiren, ücretin ne kadar olup olmayacağını kararlaştıran kim? Toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için yani tüketimi için, üretimin gerçekleşmesi gerekir. Ve üretim için de emek gerekmektedir. Toplumun ihtiyaçlarını belirleyen ve belirlenen bu ihtiyaçların karşılanmasını kararlaştıran kim? Emeğimiz her şeyi yaratıyorsa emeğin kullanılmasında bir şeyin ihtiyaç olup olmadığına, emeğin nasıl ücretlendirileceğinin kararlaştırılmasında biz emekçiler neden yokuz? Koşullarımıza, saatlerimize, yorulup yorulmadığımıza neden biz karar vermiyoruz?

Sorular, sorular ve bu soruların cevaplarını aramak; işte Büyük Bir Mayıs Kalkışması da bundandır. Bundan yüz yıl evvel 1886’da Haymarket’te anarşist yoldaşlarımızın milyonlarca işçiyi örgütledikleri “günde sekiz saat” şiarıyla başlayan Büyük Bir Mayıs Kalkışması.

Biz emeği için kavgaya kalkışanlarız. Üreten bizsek yöneten istemeyebiliriz. Bu bizim hakkımız. Ve patron ya da politikacıların bizi, emeğimizi yönetmesini istemiyoruz. Toplumsal işleyişte neye ihtiyacımız olup olmadığını kendimiz konuşarak, tartışarak kararlaştırabiliriz. İşte istediğimiz özgürlük bu.

1886’dan 2020’ye birçok kriz yaratmıştır kapitalizm. Bazı krizler kapitalizmin kendi krizleridir. Bizler bunlara sadece maruz kalırız. Bazı krizleri de bizler yaratırız. Örgütleniriz, haklarımızı isteriz, haklarımız için kavgaya kalkışırız. Zaman zaman dizini kırsak da kapitalizmin sonunu henüz getiremedik. Ama umutsuzluk yok, çünkü yakındır sonu kapitalizmin. Bazen de şimdi olduğu gibi krizler, her şeyin dışında gelişir. Korona krizi böyle bir krizdir. Kendi kendine var olan ve kendi kendine yok olacak bir kriz. Tabi ki korona krizi süresince her şeyi ranta çeviren kapitalizm, bu krizlerden de karlı çıkma isteğinde olacaktır. Bazı sektörleri kaybederken bazı sektörleri kazanacaktır.

Şimdi yine bir yönetim sorunuyla karşı karşıyayız. Sürecin nasıl ilerleyip ilerlemeyeceğini ya da dayanışmanın nasıl örgütleneceğini kararlaştıranlar bizler değiliz. Korona krizinde dikkatli ama paylaşma dayanışmayla birlik ve beraberliğimizi kuvvetlendirmeliyiz. Ve kuvvetlendiriyoruz. Ama nedir birlik ve beraberlik, paylaşma ve dayanışma? Anarşizmin olmazsa olmaz bu kavramları, örgütlülüğün kavramlarıdır. Toplum örgütlüdür, toplumdaki her birey de örgütlüdür. İhtiyaçların karşılanması, örgütlüyken mümkündür. Herkes verebildiği kadar verirken ihtiyacı kadarını alabilmelidir. Beraberce dedik, bunu demek çok önemlidir. Bu, özgür bir toplumun özgür bireylerini anlatır. Adeta özgürlüğün teminatıdır. Cinslerin ayrışmaması ve erkeğin kadına, yaşlının gence, çalışanın çalışmayana tahakkümünün olmamasıdır. Irkçılığın, türcülüğün olmayacağının teminatıdır. Tüm farklılıklara rağmen beraber yaşayabilmektir.

Yoldaşlarımız sorular sordular ve bu soruları cevapladılar. Bunları birbirlerine anlattılar. Ne emeği kutsayıp emeğin iktidarını savundular ne de başka bir şeyin iktidarını. Çünkü biliyorlardı, iktidar varsa adalet ve özgürlük yoktur. Birimiz bile özgür değilsek hepimizin tutsaklaşacağını.

İktidar, Korona Krizi bahanesiyle bizleri birer birer kapatılmaya alıştırıyor. Salgının yayılmaması için sokağa çıkma yasağı uygularken biz işçileri sokaklara, sokaklardan da atölyelere, fabrikalara, şantiyelere kapatıyor. Salgın yayılıyor, hep hastalanan ve hastalanıp yaşamlarını yitiren bizler oluyoruz. Şimdi yoldaşlarımızın 1886’dan beridir adalet ve özgürlük için başlattıkları kavganın gününü yine korana krizi bahanesiyle yasaklıyorlar.

Yasaklarınız durduramaz bizleri, biz milyonlarız. Milyonlarca emekçiyiz, ezileniz. Bu çalan çırpan, katleden yönetimleriniz bitecek ve biz yönetimsiz bir dünya yaratacağız. Adiliz ve özgür, ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz çünkü tüketeceğimizi üreteceğiz ve yönetiminizi istemiyoruz.

Yaşasın beraberliğimiz, örgütlülüğümüz!

Devrimci Anarşist Faaliyet

The post Devrimci Anarşist Faaliyet’ten 1 Mayıs Bildirisi: “1 Mayıs İçin Kavgaya Kalkışanlarız, İktidarınızı İstemiyoruz!” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/04/28/devrimci-anarsist-faaliyetten-1-mayis-bildirisi-1-mayis-icin-kavgaya-kalkisanlariz-iktidarinizi-istemiyoruz/feed/ 0
DAF: “Korona Krizine Dikkat! Paylaşma ve Dayanışmayla Beraberce!” https://meydan1.org/2020/03/21/daf-korona-krizine-dikkat-paylasma-ve-dayanismayla-beraberce/ https://meydan1.org/2020/03/21/daf-korona-krizine-dikkat-paylasma-ve-dayanismayla-beraberce/#respond Sat, 21 Mar 2020 18:30:43 +0000 https://meydan.org/?p=56248 Devrimci Anarşist Faaliyet, dünyada ve yaşadığımız coğrafyada giderek yayılan KoronaVirüs salgınının devletlerin ve kapitalizmin yanlış politikaları sonucu bir kriz haline gelmesine ve salgının etkilerinin giderek artmasına karşı toplumsal dayanışmanın örgütlenmesine yönelik bir çağrı yayınladı. İstanbul’un genelinde afişleme çalışmalarına bugün başlandı. Çağrının tam metni: Korona Krizine Dikkat! Paylaşma ve Dayanışmayla Beraberce! Bir krizle daha karşı karşıyayız. […]

The post DAF: “Korona Krizine Dikkat! Paylaşma ve Dayanışmayla Beraberce!” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Devrimci Anarşist Faaliyet, dünyada ve yaşadığımız coğrafyada giderek yayılan KoronaVirüs salgınının devletlerin ve kapitalizmin yanlış politikaları sonucu bir kriz haline gelmesine ve salgının etkilerinin giderek artmasına karşı toplumsal dayanışmanın örgütlenmesine yönelik bir çağrı yayınladı. İstanbul’un genelinde afişleme çalışmalarına bugün başlandı.

Çağrının tam metni:

Korona Krizine Dikkat! Paylaşma ve Dayanışmayla Beraberce!

Bir krizle daha karşı karşıyayız. Krizin adı Korona. Korona salgını bölge bölge, gün gün ilerliyor. Virüs elden ele, nefesten nefese bulaşıyor; camda, kumaşta, metalde, plastikte yaşıyor.

Virüsün belirtileri belli. Kuluçka süresini, hastalığın nasıl başladığını ve nasıl sonlandığını her gün dinliyor ve izliyoruz. Virüsü tanıyoruz, o da bizi tanıyor; yani yeni yeni tanışıyoruz. Yarın ne yapıp ne yapmayacağını bilmiyoruz. Değişecek mi? Değişmiş halleriyle insanlığı yenecek mi? Ya da insanlık virüsü durduracak mı? Virüsü yenecek mi? Bunlar şimdilik bilinmezler.

Aşı, Covid-19, hastalık, pandemik, salgın, tedavi gibi sağlıksal tanımları içeren bir terminoloji bir anda katıldı günlük konuşmalarımıza ve gündelik yaşantımıza. Bu sağlıksal sorun yavaş yavaş aştı kendisini ve yaşamsal bir krize dönüştü. Ekonomik ve sosyal tüm yaşamımız alt üst oldu.

Virüsü durdurmak için geçici uygulamalarla, genelgelerle tüm dünyada yeni bir yaşam yaratılıyor. Bencilliğin, rekabetin ve ihtirasın yani iktidarın dünyası perçinleniyor. Yalnızlık artıyor. Toplumsal dayanışma, bu yalnızlık yüzünden mahallelerde komşudan komşuya yapılamıyor. Toplumda yalnızlaşan birey, devletin-hükümetin kurumlarının ve kapitalizmin şirketlerinin adaletine kalıyor. Yani adaletsizliğe!

Korona artık bir kriz. Bir virüs salgını olarak başlayan bu sağlıksal gündem, ekonomik ve sosyal bir adalet gündemine dönüşmüştür. Tarih, yüzlerce salgının kendini krize dönüştürmesini yazar. Her salgın, ilahi ve ilahi olmayan iktidarı kuvvetlendirir; bireyi hiçleştirir, hasta sayısı ya da yaşamını yitirmiş ölü sayısı olarak istatiksel bir sayıya indirger. Hiçleşen birey hiçleşen toplum demektir. Başta şaşıran ve saçmalayan iktidar da bir iktidarsızlık süreci yaşar. Önce ortadan kaybolurlar çünkü korkarlar. Yavaş yavaş bu süreç atlatılır ve sonra her şey kontrollerindeymiş gibi davranarak iktidarlarını perçinlemek isterler. Şimdi Korona krizinin hangi evresindeyiz bu bilinmez ama hükümet standart salgın sürecindeki iktidar davranışlarını yapıyor.

Korona tehlikeli mi? Tabi ki tehlikeli ve biz kazandığıyla yaşayan, katı yatı olmayanlar için daha da tehlikeli. Çünkü bizim için kriz arttıkça ekonomide olumsuz etkileşimler de artacak. Gündelik yaşamı idame ettirmeye çalışırken ihtiyaçlar karşılanamayacak. Sosyal yalnızlaşma, kaygı ve korkuyla artacak. Paranoyaklık ve umursamazlık paralel bir yükselişteyken toplumsal iletişim azalacak. Bunlar, salgın süreçlerinde örgütsüz toplumların yaşadığı gerçekler. Salgın süreçlerinde her şeyden daha çok ihtiyacımız olan şey örgütlülüktür.

Korona krizine örgütlü bir şekilde karşı koymalıyız. Adaletine inanmadığımız devletin ve kapitalist şirketlerin şefkatinde değil toplumsal paylaşma, dayanışma ilişkilerini kuvvetlendirerek yaşamımızı kazanabiliriz.

Öncelikle ödemediğimiz-ödeyemediğimiz için faturalarımız kesilmeden tüm arkadaş dostları aramak ve hal hatır sormakla başlayabiliriz. Buna ihtiyacımız yok mu? Var. Sonrasında tanıdığımız tanımadığımız tüm komşularımıza selamımızı vermeliyiz. Dikkatli davranarak belli mesafeleri koruyarak komşularımıza bir ihtiyaçlarının olup olmadığını sormalıyız. Sorunlara beraber cevaplar aramalıyız. Bireysel ekonomimize ve enerjimize paralel paylaşma dayanışma iletişimimizi planlamalıyız. Planlarımıza çevremizdeki arkadaş ve dostlarımızı çağırmalıyız. Korona krizi bilgilerini verileştirerek bireysel yorumlarımızı kuvvetlendirmeliyiz. Paranoyaklık ve umursamazlık hastalıklarına kapılmamalı, çevremizde kapılanları da uyarmalıyız. Bu iki hastalığın, salgını arttıran iki unsur olduğunu unutmamalıyız. Ekonomik sorunları çözemeyeceğimizi düşünmeden, kişiler arası ekonomik olandan olmayana köprüler kurmaya çalışmalıyız. Faturalardan dolayı elektrik, gaz, su gibi ihtiyaçların kapatılmasını veya kesilmesini beraberce engellemeliyiz (Şimdilik Ankara, İstanbul  gibi bir kaç belediye gaz ve su kesilmeyeceğini açıkladı).

Bu özörgütlenme çabalarımız çalışmalarımız sonrasında toplumsal muhalefetin örgütlü topluluklarıyla ilişkilenmeliyiz. Biz Devrimci Anarşist Faaliyet olarak bu paylaşma dayanışma sürecinin örgütlenmesinin bir kuvveti olarak davranacağız. Biz birbirimize lazımız.

Kurtuluş yok tek başına! Ya hep beraber ya hiç birimiz!
Paylaşma Dayanışma için: 05531340334

DEVRİMCİ ANARŞİST FAALİYET

https://anarsistfaaliyet.org/sokak/korona-krizine-dikkat-paylasma-ve-dayanismayla-beraberce/

The post DAF: “Korona Krizine Dikkat! Paylaşma ve Dayanışmayla Beraberce!” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/03/21/daf-korona-krizine-dikkat-paylasma-ve-dayanismayla-beraberce/feed/ 0
Sınırları Aşan Dayanışma: DAF ve A.P.O.’dan Göçmenlerle Dayanışma İçin Ortak Metin https://meydan1.org/2020/03/13/sinirlari-asan-dayanisma-daf-ve-a-p-o-dan-gocmenlerle-dayanisma-icin-ortak-metin/ https://meydan1.org/2020/03/13/sinirlari-asan-dayanisma-daf-ve-a-p-o-dan-gocmenlerle-dayanisma-icin-ortak-metin/#respond Fri, 13 Mar 2020 16:44:47 +0000 https://meydan.org/?p=55981 Devrimci Anarşist Faaliyet (DAF) ve Yunanistan’dan Anarşist Politik Örgütlenme (A.P.O.) bugün savaşa, faşizme, milliyetçilik ve ırkçılığa karşı göçmenlerle dayanışmayı yükseltmek için ortak bir bildiri yayınladı. Bildirinin tam metni: DEVRİMCİ ANARŞİST FAALİYET VE ANARŞİST POLİTİK ÖRGÜTLENME’NİN SAVAŞA, FAŞİZME, MİLLİYETÇİLİK VE IRKÇILIĞA KARŞI GÖÇMENLERLE DAYANIŞMA ORTAK BİLDİRİSİ Savaş ve faşizm, sistemin kendi temel ilkesinden –bir insanın başka […]

The post Sınırları Aşan Dayanışma: DAF ve A.P.O.’dan Göçmenlerle Dayanışma İçin Ortak Metin appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Devrimci Anarşist Faaliyet (DAF) ve Yunanistan’dan Anarşist Politik Örgütlenme (A.P.O.) bugün savaşa, faşizme, milliyetçilik ve ırkçılığa karşı göçmenlerle dayanışmayı yükseltmek için ortak bir bildiri yayınladı. Bildirinin tam metni:

DEVRİMCİ ANARŞİST FAALİYET VE ANARŞİST POLİTİK ÖRGÜTLENME’NİN SAVAŞA, FAŞİZME, MİLLİYETÇİLİK VE IRKÇILIĞA KARŞI GÖÇMENLERLE DAYANIŞMA ORTAK BİLDİRİSİ

Savaş ve faşizm, sistemin kendi temel ilkesinden –bir insanın başka birisi tarafından ezilmesi ve sömürülmesi- doğan çelişkilerinin sonucunda ortaya çıkan derin ve topyekün krizine karşı verebileceği tek “tepki”dir.

Siyasi ve ekonomik iktidarlar kapitalizmin kıyısında köşesinde kalmış halklara karşı; savaş, askeri operasyonlar, rejimlerin yıkılıp yerine yenilerinin dayatılması yöntemlerini kullanarak ve tüm alanları, zenginlik kaynaklarını, hatta tüm toplulukları kontrol etmek amacıyla koşulsuz şartsız bir saldırıya yelteniyorlar. Bu; zenginliğin küresel finansal elitlerin elinde fazladan toplanması ayrıca küresel, bölgesel ve yerel güçler arasında uluslararası rekabet bağlamındaki jeopolitik güç dengesinin yeniden ayarlanması için milyonlarca insanı yoksulluğa, hastalığa ve zorunlu göçmenliğe mahkum eden bir durumdur.

Son birkaç günde savaştan, sefaletten kaçma ve daha iyi bir yaşam umuduyla Yunanistan-Türkiye sınırlarına gelen binlerce göçmen, AB ve Yunanistan Devleti’nin katil ve ırkçı politikalarıyla karşı karşıya geliyor. Asker, polis ve parastatal (hükümete ait olan ve genellikle politik güçleri de olan yapılar) gruplar yolları kapattılar. Avrupa Kale’sine giriş yollarını engellemek için silah kullanmaktan çekinmiyorlar.

Sınır koruması görevini üstlenmek ve kendi sınırları dahilindeki binlerce göçmen ile toplama kamplarındaki göçmenler arasında modern bir ırk ayrımını empoze etmek; Yunanistan Devleti için Avrupa Birliği’nin politikalarına ve aktif olarak askeri güç, savaş gemileri, füze sistemleri gönderdiği NATO’nun savaş makinesine bağlılığını göstermenin başka bir ifadesidir.

Kürt halkının yok edilmesi amacıyla sürekli savaş operasyonları yürüten ve İslamcı grupların desteğiyle Kuzey Suriye’ye karşı işgal ve askeri müdahaleyi tırmandıran T.C için ise; kendi bölgesindeki milyonlarca göçmenin -T.C-Avrupa Birliği anlaşmasının bir sonucu olarak- tuzağa düşürülmesi ve Evros sınırlarındaki binlercesinin de şovunun yapılması durumu, Orta Doğu’nun daha geniş bir bölgesindeki siyasi amaçlarına hizmet etmesi için kullandığı başka bir araçtır.

Hem Yunanistan hem de Türkiye devletleri, artan rekabet bağlamında milliyetçiliği, hoşgörüsüzlüğü ve nefret söylemini destekliyorlar. Amaçları korkuyu toplumda yaymak ayrıca devlet ve patronlar tarafından acımasızca sömürülen ve yağmalanan toplumsal çoğunluğu kendi çıkarlarının siyasi, ekonomik iktidarlarla ortaklaştığına ikna etmektir.

Yunanistan’da faşistler, adalara ulaşmayı başaran göçmenlerin adalara ayak basmalarını engelleyerek, göçmenlerin Ege Denizi’nde katledilmesine sebep oluyor, sınır hattında Meriç Nehri boyunca yunan askerleri ile beraber nehri aşan göçmenlere işkence ederek Türkiye tarafına gönderiyorlar. Aynı şekilde Türkiye’deki faşistler de Suriye’den Türkiye’ye sığınmış göçmenlere mahallelerde saldırıyor, işkence ediyorlar; evlerini ve dükkanlarını yıkarak göçmenlerin Avrupa’ya gitmesi için tehdit ediyorlar.

Ege Denizi’nin iki tarafındaki anarşistler olarak inanıyoruz ki savaş toplumlarının, yoksulluk ve fakirleşmenin yükselmesinin; milliyetçiliğin ve toplumsal faşistleşme sürecinin yeniden canlanmasının insanlık için yıkıcı sonuçları olacaktır. Halklar arasındaki sınıfsal ve sınır tanımayan dayanışmanın, sömürülenlerin örgütlü mücadelesinin; sömürüsüz, savaşsız bir yaşamı, eşitliği ve barışı kurmak için gerekli ortamı evrensel düzeyde sağlayacak olan, devletlerin ve kapitalizmin dünyasının yıkılmasını sağlayacağına inanıyoruz.

GÖÇMENLER İÇİN HAREKET SERBESTLİĞİ VE DÜZGÜN YAŞAM KOŞULLARI!
HALKLARA KARŞI SAVAŞAN DEVLETLER KAYBEDECEK!
DEVLET SINIRLARINA KARŞI DAYANIŞMA!

Devrimci Anarşist Faaliyet (DAF) / Türkiye

Anarşist Politik Organizasyon / Yunanistan

English: https://anarsistfaaliyet.org/english/common-statement-of-apo-anarchist-political-organization-federation-of-collectives-and-daf-revolutionary-anarchist-action-against-war-fascism-and-racism-solidarity-with-the-refugees-and-immigra/

The post Sınırları Aşan Dayanışma: DAF ve A.P.O.’dan Göçmenlerle Dayanışma İçin Ortak Metin appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/03/13/sinirlari-asan-dayanisma-daf-ve-a-p-o-dan-gocmenlerle-dayanisma-icin-ortak-metin/feed/ 0
Devrimci Anarşist Faaliyet’ten Suriye’deki Savaşa İlişkin Bildiri https://meydan1.org/2020/03/01/devrimci-anarsist-faaliyetten-suriyedeki-savasa-iliskin-bildiri/ https://meydan1.org/2020/03/01/devrimci-anarsist-faaliyetten-suriyedeki-savasa-iliskin-bildiri/#respond Sun, 01 Mar 2020 20:01:30 +0000 https://meydan.org/?p=55381 Devrimci Anarşist Faaliyet, Suriye’deki savaşa ilişkin bir bildiri yayımladı. Bildiride Suriye’nin İdlib bölgesinde yaşanan son gelişmeler ele alınırken devletin savaştan nemalanması aktarılıyor. Savaşın teferruatları olarak değerlendirilen göçmenlerin durumuna vurgu yapılan bildiri, bütün savaş propagandalarına karşı mücadelenin sürdürülmesi ve özgür bir dünyayı inşa etme çağrısıyla sona eriyor. anarsistfaaliyet.org sitesinden yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde: Suriye’de savaşın […]

The post Devrimci Anarşist Faaliyet’ten Suriye’deki Savaşa İlişkin Bildiri appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Devrimci Anarşist Faaliyet, Suriye’deki savaşa ilişkin bir bildiri yayımladı. Bildiride Suriye’nin İdlib bölgesinde yaşanan son gelişmeler ele alınırken devletin savaştan nemalanması aktarılıyor. Savaşın teferruatları olarak değerlendirilen göçmenlerin durumuna vurgu yapılan bildiri, bütün savaş propagandalarına karşı mücadelenin sürdürülmesi ve özgür bir dünyayı inşa etme çağrısıyla sona eriyor.

anarsistfaaliyet.org sitesinden yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:

Suriye’de savaşın ve TSK desteğindeki cihatçı çetelerin sıkıştığı son nokta olan İdlip’te uzun zamandır beklenenler olmaya başladı. Şubat’ın 27’sini 28’e bağlayan gece -TC’nin Suriye Ordusu’na İdlip’te aldığı yerlerden çekilmesi konusunda verdiği “ültimatomun” dolmasına az bir süre kala- TSK’ye bağlı birlikler hava saldırısına uğradı. Bu hava saldırısı sonucu resmi rakamlara göre 34 asker öldü. Saldırı, TC kaynaklarına göre Suriye tarafından gerçekleştirildi.

Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Ankara’ya verilen ince mesajda, TSK unsurlarının Soçi Mutabakatı uyarınca oluşturulmuş gözlem noktalarından çıkmamaları gerektiği belirtiliyordu. Bakanlığın yaptığı açıklamadaki “vurucu” mesaj, “Suriye hava kuvvetlerinin HTŞ hedeflerine operasyon yaptığı ve TSK birliklerinin söz konusu bölgede olmamaları gerektiği” şeklindeydi. Rusya ısrarla vurguladığı bu açıklamalarıyla TC’nin, tüm dünyanın terör örgütü olarak kabul ettiği El Kaide türevi HTŞ ile sahadaki ortaklığına vurgu yapıyordu. 

Devletin kullandığı hamaset dilinin oldukça yükselmesi, medyanın savaş üniformalarını kuşanırken sergilediği hız ve muhalefetin neredeyse hemen hepsinin bu duruma çabucak adapte olmasının gösterdiği gibi savaş, hızlı bir şekilde büyüyor. Son hava saldırısı ise Suriye’de 2011’den beri süren savaşın tarihsel dönemeçlerinden biri. Bu tarihsel dönemeçlerden birini, 13 Mayıs 2013’te Reyhanlı’da 53 insanın yaşamına mal olan bomba saldırısı sonrası yaşamıştık. Reyhanlı Katliamı sonrası dönemin başbakanı Erdoğan, “Biliyorsunuz Suriye’de savaş halindeyiz” demişti. Suriye’de kiminle ve neden “savaş halinde olunduğu” söylenmemekle birlikte, ilerleyen yıllarda bu savaşın başka sarsıcı yansımalarını coğrafyamızda Suruç, Ankara, Reina, İstanbul Yeşilköy Havalimanı katliamlarında çok yakınımızda hissetmiştik. 

Devletin Savaş Fırsatçılığı

Halklar açısından bu kadar büyük yıkımlara yol açan Suriye Savaşı’nın, diğer taraftan TC başta olmak üzere bölgesel ve küresel devletler açısından “kullanışlılığı” ise son derece aşikar. TC, Suriye’deki savaşı iç politikada milliyetçiliğin yükseltilmesi; OHAL  ve benzeri baskı uygulamalarıyla sokak muhalefetinin bastırılması için araçsallaştırdı. Benzer şekilde Afrin, Fırat Kalkanı ve Serekaniye gibi bölgelerdeki askeri ve idari varlığıyla milliyetçi-muhafazakar tabanına yönelik “Neo Osmanlıcı” vaatlerinin altını fiilen doldurdu. 

Biliyoruz ki savaşlar, devletler için sınırları dahilindeki muhalefeti bastırmanın, iktidara yönelik sesleri susturmanın, eylemleri durdurmanın, toplumu “olağanüstü hal” uygulamalarına alıştırmanın süreçleridir. Savaş süreciyle beraber devletin “demokratik” uygulamaları rafa kaldırılır. Toplumsal baskı ve pasifizasyon artar. 

Devam eden savaş süreci, topluma yönelik her geçen gün artan baskı mekanizmalarını daha da hareketlendirmek için kullanılacaktır. Mevcut işleyişe yönelik aykırı söz ve eylem cezalandırılacak, devlet şiddeti en belirgin haline bürünecektir. Devlet bir yandan bu süreçleri istediği gibi şekillendirirken diğer yandan savaşı ekonomik amaçları için kullanacaktır.

Ekonomik Krize Çözüm Olarak Savaş

Ekonomik kriz ezilenlerin yaşamlarını yok ediyor; ekonomik kriz, savaşla hasır altı ediliyor!

Aralık ayında asgari ücret açıklanmıştı: 2.324 TL! Sendikaların açıklamalarına göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2 bin 219,45 TL. İşçiye açlık sınırından sadece 105 tl fazlası reva görülmüş. Üstelik Türkiye’de çalışan işçilerin %43’ü asgari ücretle çalışıyor. Aynı yıl TC devletinin TSK için harcadığı bütçe ise 19 milyar dolar. 

2019 verilerine göre Türkiye’deki 25 milyarder patronun serveti 43,1 milyar dolar ediyor. Son 6 yılda geçinemediği için intihar eden işçi sayısı ise 351!

Patronlar servetlerine servet katarken meclis önünde “Geçinemiyorum!” diyerek kendini yakan inşaat işçisi, oğluna pantolon alamadığı için intihar eden torna işçisi, iş bulamadığı için belediye başkanının önünde kendisini yakan genç işçi, aldığı maaşla ay sonunu getiremediği için sonunda kendisini 1600 derecelik demir eritme kazanına atan sanayi işçisi… 

Kimi çalışıyor, elde avuçta olan geçinmesine yetmiyordu; kimi iş arıyor, bulamıyor, bir lokma yemeğe muhtaç bırakılıyordu. Ekonomik kriz ezilenleri yaşamdan koparacak noktaya getirirken zenginler servetlerinden bir şey kaybetmek bir yana dursun krizi fırsata dönüştürüp yeni savaşlar yaratarak paralarına para katıyordu. Yeni savaşlar yeni ihaleler demekti onlar için. Televizyonlarda savaş çığırtkanlığı yapma ve süsleyip püsleyip “şehit asker” haberleri verirken sorgulanamayan ihalelerle pastadan paylarını büyütme dönemleriydi.

Savaşın Teferruatları: Göçmenler

Suriye’nin İdlib bölgesinde TSK’ye yapılan hava saldırısı sonrasında, devletin göçmenlerin kara ya da deniz yoluyla Avrupa’ya geçişlerini engellememe kararı aldığı bildirilmişti. AKP Sözcüsü Ömer Çelik “Mülteci politikamız aynıdır ama ortada bir durum var, artık mültecileri tutabilecek durumda değiliz.” dedi. İzmir, Çanakkale ve İstanbul’daki birçok göçmen, sahillere ve Trakya’ya yönlendirildi. Uzun zamandır Avrupa, İdlib’deki durumun kötüleşmesi halinde Türkiye’deki göçmenlerin Batı’ya hareketinin hızlanmasıyla tehdit ediliyordu. 

Göçmenleri her fırsatta bir koz olarak kullanan devlet, 27 Şubat sonrasında bu kozuna hevesle sarıldı. AB’ye ve Batı’ya vermek istediği mesajı açık olarak veremeyenler, insan yaşamları üzerinden tehditlerle Suriye’de kendisine destekçi aramaktadır. Göçmenleri kendi stratejik pozisyonu için kullanmaktan çekinmeyen ve bunu medyası aracılığıyla dünyaya servis eden devlet, kendisine alan açmaya ve “üzerinde oyunlar oynanan” devlet değil “oynayan” devlet olmaya çalışmaktadır.

Devletlerarası Stratejik Pozisyon

Devletin tezkere sonrası aleni hale gelen savaş stratejisi, sadece mevcut bölgedeki siyasi ve ekonomik kazanıma odaklı değildir. Hedeflenen, aynı zamanda devletlerarası siyasi arenada “sözü geçen devletler”den biri olmaktır. Libya’dan Kıbrıs’a, Mısır’dan Suriye’ye sürmekte olan savaşlarda taraf olmak, taraflardan birini desteklemek, doğrudan savaşa müdahil olmak gibi eylemlerle bu arenada pozisyon almayı hedefleyen devlet, iç politikadaki “başına buyrukluğu” sınırları dışında da işletmeye çalışıyor. Bu başına buyrukluk, ülkücü niyetlerle “fetih politikalarına” evriltilerek sınırlar dahilindeki milliyetçi muhafazakar zihniyetten her koşulda destek sağlanıyor. Dış politikada sözü geçen devlet imajı çizilerek, saldırgan politikalarla statü elde etmeye uğraşarak meşruluk sağlanmaya çalışılıyor. 

Destansı söylemlerle uzun vadeli hedeflerini (2023, 2071 gibi) her fırsatta dile getirenler için ne 27 Şubat’ta yaşananların ne de başka zaman yaşanacak can kayıplarının önemi vardır. Devletçi söylemlere uygun şekilde yoğrulan her megaloman proje, ülkücü niyetler ve kutsallıkla pazarlanırken savaşta kaybedilen canların hesabı sorulamamakta ve devletin şehitlik muğlaklığında eriyip gitmektedir. Devletlerin çıkarları uğruna birer “teferruat” olarak görülenler bir sonraki hafta, ay ya da yıl hatırlanmayacaktır. 

İktidarlar, kendi çıkarları uğruna milyonlarca insanın yaşamlarını talan etmekten çekinmemekte ve her savaşta olduğu gibi bu savaşta da ezilenleri daha fazla ezmeye çalışmaktadır. Ezilenler olarak yapmamız gereken iktidarların savaşında birer piyon olmak değildir. Bizim yapmamız gereken talan edilmeye çalışılan yaşamlarımızı savunmak, bütün savaş propagandalarına karşı mücadelemizi sürdürmek ve özgür bir dünyayı inşa etmektir.

Devrimci Anarşist Faaliyet

The post Devrimci Anarşist Faaliyet’ten Suriye’deki Savaşa İlişkin Bildiri appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/03/01/devrimci-anarsist-faaliyetten-suriyedeki-savasa-iliskin-bildiri/feed/ 0