direniş – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Sun, 24 May 2020 11:12:26 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Almanya’da Göçmen Tarım İşçileri Grevde https://meydan1.org/2020/05/24/almanyada-gocmen-tarim-iscileri-grevde/ https://meydan1.org/2020/05/24/almanyada-gocmen-tarim-iscileri-grevde/#respond Sun, 24 May 2020 11:12:24 +0000 https://meydan.org/?p=58844 Bornheim’daki Rumen tarım işçileri grevde. Yaptıkları yaban kedisi* grevi, ırkçı ve aşırı sömürü koşulları altında bile mücadelenin mümkün olduğunu gösteriyor. Bu yazı ilk olarak akweb.de sitesinde yayınlanmıştır. 15 Mayıs Cuma günü Bornheim’daki (Kuzey Ren-Vestfalya) Spargel Ritter şirketinin 250 mevsimlik işçisinden bazıları kuşkonmaz ve çilek tarlalarında çalışmayı bıraktı ve yerel basını bilgilendirdi. Yönetim polisi aradı, ancak […]

The post Almanya’da Göçmen Tarım İşçileri Grevde appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Bornheim’daki Rumen tarım işçileri grevde. Yaptıkları yaban kedisi* grevi, ırkçı ve aşırı sömürü koşulları altında bile mücadelenin mümkün olduğunu gösteriyor. Bu yazı ilk olarak akweb.de sitesinde yayınlanmıştır.

15 Mayıs Cuma günü Bornheim’daki (Kuzey Ren-Vestfalya) Spargel Ritter şirketinin 250 mevsimlik işçisinden bazıları kuşkonmaz ve çilek tarlalarında çalışmayı bıraktı ve yerel basını bilgilendirdi. Yönetim polisi aradı, ancak yıldırma girişimi başarısız oldu. Grev medya tarafından geniş bir şekilde ele alındı.

İşçiler, vaat edilen 1.500 ila 2.000 avro yerine 100 ila 250 avroluk gülünç derecede düşük ücret aldıkları ve boş bir binada mezarlık ile kanalizasyon arasında insanlık dışı koşullar altında yaşadıkları için kızgın. Grev sonucunda, derhal erken işten çıkarılma ve barınma yerlerinden atılma tehdidi ile karşı karşıya kaldılar. Spargel Ritter, Mart’tan beri hatta bazı kaynaklara göre, Ocak ayından beri iflas etti ve şimdi Bonn yakınlarında bulunan hukuk firması Andreas Schulte-Beckhausen tarafından yönetiliyor. Nisan ayında firma, Almanya’daki göçmen mevsimlik işçilerini, şirketin iflas durumunda olduğunu bildirmeden işe aldı. Görünen o ki tasfiye memuru, şirketi yeni yatırımcılar için cazip hale getirmek için gerekli tüm araçları kullanıyordu.

Protesto, 18 Mayıs Pazartesi günü, yaklaşık yüz harici destekçinin katıldığı barınma konteynırlarında anarko-sendikalist sendika FAU tarafından düzenlenen bir mitingle devam etti. Özellikle kadın işçiler sömürülmelerini protesto ederken etkileyici ve öfkeli konuşmalar yaptılar. Daha sonra, ücretlerini ödemediği halde bir kısmını ödediğini iddia eden şirketin yakındaki avlusunda birlikte gösteri yaptılar. Karşılarında ücretleri yerine polisler ve saldırgan güvenlik görevlilerinin oluşturduğu bir zincir buldular. Tasfiye memurunun stratejisinin işçileri bölmek ve birbirlerine karşı getirmek olduğu açıkça anlaşıldı: Bazılarına 600 avro, diğerlerine ise sadece 50 veya 70 avro ödendi. Güvenlik görevlileri, ödemeler sırasında FAU avukatının bulunmasına karşı çıktı ancak polis avukat mevcudiyetini zorlayınca kabul ettiler. Göçmen işçilerin tecrit edilmesi genellikle bu tür aşırı sömürünün büyük ölçüde göz ardı edilmesine yol açarken, Bornheim davası ülke çapında bir sansasyona neden oldu. FAU Bonn’un attığı tweetteki gibi pazartesi zor bir gündü: “Zor bir gün sona eriyor. Sonuçtan tatmin olamasak da: Birkaç yüz avroluk ücretin ödenmiş olması, sınıf düşmanının paniğinin sonucudur. Yarın 2. tura geçeceğiz.”

Salı günü, mevsimlik işçiler ve dayanışma eylemcileri bu kez Bonn şehir merkezinde, tasfiye memurunun ofisinin dışında başka bir miting için bir araya geldiler. Oradan da on kişilik bir işçi grubunu kabul eden Romanya Büyük Elçiliği’ne gittiler. Konsolos, işçileri sakin ve düşünceli olmaları yönünde uyardı. Konaklama yerlerine dönmeli ve beklemelilerdi çünkü konsolos o sıra Alman Tarım Bakanı Julia Klöckner’ın daveti üzerine Berlin’de bulunan Romanya Çalışma Bakanı Violeta Alexandru ile temas halindeydi. Konsolosa göre, Berlin’den sonraki ikinci durağı zaten Bonn olacaktı ve Çiftçiler Sendikası ile görüşecekti.

Çarşamba günü, bakan gerçekten de lojmanlara geldi. Hiçbir sendika temsilcisine izin verilmeyen Rumen işçilerle uzun bir görüşmeden sonra “her şeyin çözüldüğünü” açıkladı. Ödeme meselesi bizzat kendisi tarafından takip edilecek ve bakanlık Romanya’ya ücretsiz bir dönüş sağlayacaktı ya da Alman Çiftçiler Birliği ile mutabık kalınarak başka bir şirkete devredecekti. Görüşme bittikten sonra on kişilik gruplar -bilinmeyen bir yerde yapılacak ödeme için- otobüslere bindirildi. Destekçiler işçilerle birlikte tüm ödemeler için bir avukatın ve tercümanların bulunduğundan emin oldular, ancak önce cep telefonlarını teslim etmeleri gerekiyordu.

Bu şüpheli ödeme prosedürüne güvenilemediğinden, taraftarlar “bilinmeyen yerlere” giden otobüsleri izledi. Gözü dönmüş polis ise tabi ki bunu engellemeye çalıştı. Otobüsler, güneşin alnında ödemelerin yapıldığı  alanda duruncaya kadar, bu takip çilek tarlalarında saçma sapan vahşi batı tarzı bir kovalamacaya dönüştü. Avukat, işçilerin herhangi bir fesih anlaşması imzalamadığından emin oldu ve birçok işçi mahkemede ücret taleplerini kontrol etmek için avukata vekaletname verdi. FAU Çarşamba akşamı asgari kazanımlara ulaşıldığını duyurdu.

Sistematik Bölünme

Grevde Romanya’dan ve Polonya’dan tüm işçilerin yer almaması, farklı sözleşmelerin yol açtığı bölünmeden kaynaklanıyor. Daha yüksek ücretler vaat edilen Haziran ayına kadar değil de Eylül’e kadar sözleşmesi olan işçiler grev nedeniyle tehlike altındaki iş sözleşmelerini fark ettiler ve ortaya çıkan huzursuzluğu eleştirdiler.Mevsimlik göçmen işçilere ek olarak, Nisan ayının sonundan bu yana Almanya’dan yaklaşık 200 işçi işe alındı. Bu gruptan bir işçinin bize söylediği gibi, çeşitli ülkelerden gelseler de Almanya’da ikamet ettikleri için onlar “Alman takımı” olarak adlandırılıyor. Çiftçilerin hasadı korumak için yaptığı yardım çağrısına yanıt veren gençler ve kısa süreli çalışma veya işsizlik nedeniyle acilen paraya ihtiyaç duyan insanlardan oluşan rengarenk bir mürettebat. Doğu Avrupa’daki işçilerin aksine, parça başı esasına göre değil saatlik ücretle çalışıyorlar ve ırkçı farklılaşmayı belirginleştirmek için asgari ücret olan 9,35 avrodan birkaç sent daha fazla alıyorlar. Bunun bir başka nedeni de Almanya’dan eğitim almamış işçilerin bu tür işleri daha uzun süredir sürdüren Doğu Avrupalı işçilerle aynı hızda çalışamayacaklarıdır.

İş yerinde, “Alman” ve “Rumen” sütunlar – bunlar patronlar ve ustabaşıları tarafından kullanılan bölücü terimlerdir – çilek tünellerinde çalışırken kesinlikle ayrı tutulur, ancak dolu kasalar teslim edildiğinde birbirleriyle karşılaşırlar. Ancak, iletişim genellikle dil engeli nedeniyle başarısız olur. Cuma günü “Rumen sütununun” eksik olduğu fark edildi, ancak grev kelimesi Cumartesi gününe kadar “Alman sütununa” ulaşamadı. “Alman sütunu” Cumartesi ve Pazartesi günleri çalışmaya devam ettikten sonra, patronlara göre “çalışma ortamı” çok sıcak olduğu için Salı günü evlerine gönderildiler.

Geçtiğimiz haftalarda, Almanya’daki tarım ve mezbaha işçilerinin rezil çalışma ve yaşam koşulları hakkında artan raporlar olmuştur. Bunun temel nedenleri, işçilerin maruz kaldıkları ve enfeksiyonlara karşı koruma eksikliği nedeniyle mevcut korona durumunda daha da tehdit edici olan insanlık dışı yaşam koşullarıdır. Almanya vaka sayılarının azlığını kutlarken özellikle güvencesiz koşullar altında yaşayan ve çalışan insanların arasında enfeksiyonların yayılması şaşırtıcı değildir. Sankt Augustin’deki mülteci konaklama yerleri, Dissen’deki mezbaha ve Baden-Württemberg’deki ölen bir Rumen saha çalışanı bu skandal durumlara örnektir.

Çok Şey Öğrenebileceğimiz Yaban Kedisi Grevi

Rumen saha çalışanları başlangıçta kendi kaderlerine terk edildiler. Onların haykırışları, başta önce FAU olmak üzere sol kanattan destekçiler tarafından duyuldu. Peki ya en büyük inşaat sendikası IG BAU? Peki ya DGB federasyonu? Parlamento üyeleri? İhtimal yok! Az para ve az kaynakla, FAU Bonn, somut dayanışmanın başlıca örneği olarak dil engeline rağmen işçileri her adımda desteklemeyi başardı.

Bu mücadele her şeyden önce güvencesiz ve örgütlenmemişlerin bile kendilerini savunabileceğini gösteriyor. Bu deneyim gelecek için cesaret veriyor. Ve şu anda Çiftçiler Birliği aracılığıyla başka çiftliklere yerleştirilenlerin grev virüsünü başka alanlara taşıyıp taşımayacaklarını göreceğiz. Romanya’da tüm büyük günlük gazeteler Bornheim’daki grevi duyurdu. Bu da mevsimlik işçilerin özgüvenlerini ve haklarını güçlendirebilir.

Korona krizinde, enfeksiyon tehlikesi göz önüne alındığında, koronadan önce de felaket olan, ancak yıllarca gizli kalan çok sayıda toplumsal sorun tartışma konusu haline geldi. Kriz durumunda, insanlar başlangıçta bireysel düzeyde yük ve sıkıntılarla başa çıkabilirler. Ancak çeşitli sektörlerde, toplu mücadelelere kolayca dönüşebilecek mikro direniş süreçleri şu anda gerçekleşmektedir. Bazı durumlarda bu mücadeleler bir araya gelirken, diğerlerinde bölünmelerin ve hiyerarşilerin üstesinden gelinmesi gerekir.

*Yaban Kedisi Grevi: Büyük sendikaların izni, desteği olmadan işçilerin özörgütlenmesi ile gerçekleştirilen grevlere verilen isimdir.

Çeviri: Burak Aktaş

The post Almanya’da Göçmen Tarım İşçileri Grevde appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/05/24/almanyada-gocmen-tarim-iscileri-grevde/feed/ 0
Şili’de Mapuçeler Doğa Talanına Karşı Direnişte https://meydan1.org/2020/05/18/silide-mapuceler-doga-talanina-karsi-direniste/ https://meydan1.org/2020/05/18/silide-mapuceler-doga-talanina-karsi-direniste/#respond Mon, 18 May 2020 09:49:50 +0000 https://meydan.org/?p=58596 Fotoğraf, geçtiğimiz perşembe günü, Mapuçeler’in Las Cardas bölgesinde Carabineros’un yaşadıkları yerleri işgal etmesi üzerine direnişe geçip yeniden kazandığı görüntülere ait. Şili devleti, bu bölgeleri Mininco adlı doğa talanı gerçekleştiren kütük şirketine vermek istiyor. Ancak Las Cardas’ta yaşayan halk, Mapuçeler, bu talana karşı göz yaşartıcı gazlara, gözaltı ve tutuklamalarına rağmen direniyor. Ayrıca eylemlerde Lebu hapishanesinde tutulan […]

The post Şili’de Mapuçeler Doğa Talanına Karşı Direnişte appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Fotoğraf, geçtiğimiz perşembe günü, Mapuçeler’in Las Cardas bölgesinde Carabineros’un yaşadıkları yerleri işgal etmesi üzerine direnişe geçip yeniden kazandığı görüntülere ait.

Şili devleti, bu bölgeleri Mininco adlı doğa talanı gerçekleştiren kütük şirketine vermek istiyor. Ancak Las Cardas’ta yaşayan halk, Mapuçeler, bu talana karşı göz yaşartıcı gazlara, gözaltı ve tutuklamalarına rağmen direniyor.

Ayrıca eylemlerde Lebu hapishanesinde tutulan Mapuche siyasi mahkumlarının derhal serbest bırakılması istenirken ve bölgede kurulmaya çalışılan militarize yapılara karşı örgütlenme devam ediyor.

The post Şili’de Mapuçeler Doğa Talanına Karşı Direnişte appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/05/18/silide-mapuceler-doga-talanina-karsi-direniste/feed/ 0
Korona Krizini Takip Eden Ekonomik Kriz Sonrası Lübnan’da Eylemler: Asker, Bir Eylemci Öldürdü https://meydan1.org/2020/04/30/korona-krizini-takip-eden-ekonomik-kriz-sonrasi-lubnanda-eylemler-asker-bir-eylemci-oldurdu/ https://meydan1.org/2020/04/30/korona-krizini-takip-eden-ekonomik-kriz-sonrasi-lubnanda-eylemler-asker-bir-eylemci-oldurdu/#respond Thu, 30 Apr 2020 14:25:07 +0000 https://meydan.org/?p=57667 Korona virüs krizinin de oldukça etkilediği ekonomik krizin sarstığı Lübnan’da bankalara karşı eylemler düzenliyor. Birçok şehirde eylem düzenlenirken banka genel merkezleri, şubeler ve ATM’ler hedef alındı. Lübnan’ın birçok şehrinde salgına rağmen gösteriler yapıldı. Eylemlerde eylemciler yolları kapattı, askeri araçlara saldırdı, başkentte bazı bankalara bu sabaha karşı motolof kokteylleri atıldı. Eylemleri bastırmaya çalışan askerler, Trablusşam kentindeki eylemlerde 26 […]

The post Korona Krizini Takip Eden Ekonomik Kriz Sonrası Lübnan’da Eylemler: Asker, Bir Eylemci Öldürdü appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Korona virüs krizinin de oldukça etkilediği ekonomik krizin sarstığı Lübnan’da bankalara karşı eylemler düzenliyor. Birçok şehirde eylem düzenlenirken banka genel merkezleri, şubeler ve ATM’ler hedef alındı.

Lübnan’ın birçok şehrinde salgına rağmen gösteriler yapıldı. Eylemlerde eylemciler yolları kapattı, askeri araçlara saldırdı, başkentte bazı bankalara bu sabaha karşı motolof kokteylleri atıldı.

Eylemleri bastırmaya çalışan askerler, Trablusşam kentindeki eylemlerde 26 yaşında bir eylemciyi öldürdü. Bir eylemcinin öldürülmesinden sonra eylemler şiddetini arttırırken kolluk kuvvetleri ve halk arasında yaşanan çatışmalarda ordu gerçek mermi kullandı. Halk kendisini gerçek mermi ve göz yaşartıcı gaza karşı taşlarla korumaya çalışıyor. Bu çatışmalarda 60 eylemci yaralandı.

Lübnan’da ekim ayından beri ülkenin dört bir yanında eylemler devam ederken korona krizi sürecinde durulmuştu. Enflasyondaki hızlı yükseliş ve para birimi Lübnan Lirası’nın (LBL) ABD doları karşısında ciddi bir şekilde düşmesi korona virüse rağmen eylemleri tekrar yükseltti.

The post Korona Krizini Takip Eden Ekonomik Kriz Sonrası Lübnan’da Eylemler: Asker, Bir Eylemci Öldürdü appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/04/30/korona-krizini-takip-eden-ekonomik-kriz-sonrasi-lubnanda-eylemler-asker-bir-eylemci-oldurdu/feed/ 0
Menemen Belediyesindeki İşçiler Direnişte https://meydan1.org/2020/03/05/menemen-belediyesindeki-isciler-direniste/ https://meydan1.org/2020/03/05/menemen-belediyesindeki-isciler-direniste/#respond Thu, 05 Mar 2020 20:03:57 +0000 https://meydan.org/?p=55636 Ücretlerinin düşürülmesine karşı çıktıkları için işten atılan Menemen Belediyesi işçilerinin direnişi 25 günü geride bıraktı.  İşten atılan işçilerin direnişi sürerken çalışan işçiler ise ücret ödemelerinin aksadığını söylüyor.  Hakları için Menemen Cumhuriyet Meydanı’na kurdukları çadırda direnen işçiler hem belediye başkanı hem de CHP yönetimi tarafından görmezden gelindiklerini belirtti.

The post Menemen Belediyesindeki İşçiler Direnişte appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Ücretlerinin düşürülmesine karşı çıktıkları için işten atılan Menemen Belediyesi işçilerinin direnişi 25 günü geride bıraktı. 

İşten atılan işçilerin direnişi sürerken çalışan işçiler ise ücret ödemelerinin aksadığını söylüyor. 

Hakları için Menemen Cumhuriyet Meydanı’na kurdukları çadırda direnen işçiler hem belediye başkanı hem de CHP yönetimi tarafından görmezden gelindiklerini belirtti.

The post Menemen Belediyesindeki İşçiler Direnişte appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/03/05/menemen-belediyesindeki-isciler-direniste/feed/ 0
1376 Kişiden “Ben de Oradaydım, Gezi’deydim” Açıklaması https://meydan1.org/2020/02/16/1376-kisiden-ben-de-oradaydim-gezideydim-aciklamasi/ https://meydan1.org/2020/02/16/1376-kisiden-ben-de-oradaydim-gezideydim-aciklamasi/#respond Sun, 16 Feb 2020 20:39:15 +0000 https://meydan.org/?p=54741 Gezi davasının 18 Şubat Salı günü yapılacak karar duruşması öncesi “Ben de oradaydım, Gezi’deydim” ortak açıklaması birçok sanatçı ve siyasetçiler tarafından yapıldı. 1376 kişinin imzaladığı metin şöyle: “Ben de oradaydım, ağaçlar, nehirler, dağlar kardeşim olduğu için Ben de Gezi’deydim, düşüncemi özgürce söyleyebileyim diye Ben de oradaydım, birlikte eylemenin, dayanışmanın güzelliğini yaşamak için Ben de Gezi’deydim, kimse ne […]

The post 1376 Kişiden “Ben de Oradaydım, Gezi’deydim” Açıklaması appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Gezi davasının 18 Şubat Salı günü yapılacak karar duruşması öncesi “Ben de oradaydım, Gezi’deydim” ortak açıklaması birçok sanatçı ve siyasetçiler tarafından yapıldı.

1376 kişinin imzaladığı metin şöyle:

“Ben de oradaydım, ağaçlar, nehirler, dağlar kardeşim olduğu için

Ben de Gezi’deydim, düşüncemi özgürce söyleyebileyim diye

Ben de oradaydım, birlikte eylemenin, dayanışmanın güzelliğini yaşamak için

Ben de Gezi’deydim, kimse ne giydiğime, kaç çocuk doğuracağıma, gülüp gülmeyeceğime karışmasın diye

Ben de oradaydım, yaşadığım şehir beton yığınına dönmesin diye

Ben de Gezi’deydim, barış içinde yaşamak istediğim için

Hepimiz oradaydık. Gezi’de dile gelen bu toplumun özlemleri ve talepleridir yargılanamaz.”

Metne imza atanların tam listesi:

Ayben Altunç, A. Serdar  Esen, A. Serdar Denktaş, Abdullah Çiftçi, Abdullah Demirbaş, Abdullah Düzgün, Abdullah Genç, Abdullah Koç, Abdullah Özbağcı, Abdullah Şener, Abdülhakim Daş, Abdülkadir Özkara, Adil Okay, Adnan Bostancıoğlu, Adnan Genç, Adnan Gölpınar, Adnan Özsökmenler, Adnan Varmaz, Adnan Yıldız, Ahmet Aykaç , Ahmet Çakmak , Ahmet Çömez, Ahmet Dindar, Ahmet Dumlu, Ahmet Ergun, Ahmet Ersoy, Ahmet Faruk Ünsal, Ahmet Kardam, Ahmet Kaygusuz, Ahmet Kılıç, Ahmet Okumuş, Ahmet Oral, Ahmet Ortaçdağ, Ahmet Sema Karadağ, Ahmet Şahin, Ahmet Tonak, Ahmet Yücegönül, Ahsen Esmer, Ahu Rubacı, Akın Atauz, Akın Birdal, Akın Dirik, Akın Güre, Akın Tek , Akın Türe, Akif Kurtuluş, Aksel Ağan, Alev Girli, Ali Açan, Ali Akal, Ali Bilge, Ali Burhan Ersan, Ali Çerkezoğlu , Ali Fuat Devecioğlu, Ali Fuat Karaöz, Ali İhsan Bekmezci , Ali İhsan Dalgıç, Ali ihsan Dinçar, Ali Kenanoğlu, Ali Mert Samen, Ali Onur, Ali Sesal, Ali Şana, Ali Şeker , Ali Şimşek, Ali Uçansu, Ali Yıldırım, Ali Yıldız, Ali Yüksel Şahin, Alican Önlü, Alican Seren, Alican Ünlü , Alidost Numan, Alihan Yavuz, Aliye Hitchcock, Alper Taş, Altan Aydın Kadayıfçı, Anıl Taşdöğen , Arat Dink, Arif Arslan, Arif Belgin, Arif Can Genç, Arif Çine, Arif Kümbül, Armağan Kargılı , Arzu Çerkezoğlu, Asaf Zeki Yüksel, Aslı Emek Kaygısız, Aslı Odman, Aslı Özdoyuran, Aslı Takanay, Asuman Demircioğlu, Ata Yazıcıoğlu, Atıf Aydın, Atike Zeynep Kılıç, Atilla Kılıç, Attila Durak, Attila Tuygan, Aybek Gözükızıl , Ayca Alemdaroğlu, Ayça Telgeren, Ayda Köseoğlu, Ayda Özlü Çevik , Aydın Bodur, Aydın Cıngı , Aydın Engin, Aydın Selcen, Aydın Taşdoğan, Aydogan Kars, Ayfer Akşit Hortaçsu, Ayfer Duldul, Ayfer Tunç, Ayhan Çelik, Ayhan Ergenç, Ayhan Uruç, Ayhan Yılmaz, Ayla Atalay, Ayla Sümer Tsekkas, Ayla Tokmak, Aylin Hacaloğlu, Aynur Gülsoy, Aynur Özuğurlu, Aysel Güzel, Aysel Sağır, Aysu Aymaz , Aysun Hankuet, Ayşe Acar Başaran, Ayşe Akbulut, Ayşe Akdeniz, Ayşe Bakkalcı, Ayşe Bilge, Ayşe Bugay, Ayşe Cemal, Ayşe Çamalan, Ayşe Çavdar, Ayşe Erdem, Ayşe Erzan , Ayşe Ferda Caner, Ayşe Filiz Gencer, Ayşe Gözen, Ayşe Güngör, Ayşe Kalatay, Ayşe Köse Badur, Ayşe Kulin, Ayşe Lebriz, Ayşe Müjde Türedi, Ayşe Sarısayın, Ayşe Sezer, Ayşe Sümer, Ayşe Sürücü, Ayşe Toprak, Ayşe Ülkü Özakın, Ayşe Yetmen, Ayşe Yıldırım, Ayşegül Altıntaş, Ayşegül Cebenoyan, Ayşegül Devecioğlu , Ayşegül Ertan, Ayşegül Kaya, Ayşen Candaş, Ayşen Şahin , Ayşın Ekinci, Ayşın Yeşilay İnan, Aytaç Yüksel , Aytekin Dedebek, Ayten Alkan, Aytül Kaplan, Azad Barış, Azat Öztürk, Aziz Uslu, Bahadır Altan , Bahan Gökçe, Bahri Gedik, Baki Balka , Banu Can, Banu Cennetoğlu, Baran Tuncer, Barbaros Şansal, Barış Açıkgöz, Barış Uygur, Baskın Oran, Bayram Erzurumluoğlu, Bedahet Tosun, Bedri Arık, Behçet Ağace, Behçet Çelik, Behiye Erinç Taş, Belgin Koç , Belgin Şahin, Belkis Ahi , Belma Fırat, Benoit Hankuet, Beril Eyüboğlu, Berk Şenol , Berke Gençce , Berke Göl, Berrin Kurtoğlu, Betigül Ceylan, Betül Cinmen, Beydağ Tıraş Öneri, Beyza Üstün , Bilal Gerçek, Bilal Şadi Oğuz, Bilge Gülsoy, Bilge Oykut, Bilgesu Sümer, Binnaz Toprak, Binnur Tanrıverdi, Bircan Yorulmaz, Birgül Erdinç, Birol Ozan, Birsen Güneysu Kalender, Birsen Temir Saraç, Birsen Tezer, Bora Edis, Burak Delier, Burak Şuşut, Burcu Çolak, Burcu Oy, Burhan  Atar, Burhan Sönmez, Bülent Atamer, Bülent Aydın, Bülent Bilmez, Bülent Dilaveroglu  , Bülent Erdem, Bülent Mumay, Bülent Müftüoğlu, Bülent Sankur, Bülent Şık, Bülent Tuna, Bülent Utku, Bülent Yılmaz, Büşra Ersanlı, C. Murat Özgünay, Cabbar Barış, Cahit Mete, Canan Arın , Canan Yüce , Candan İmrak, Candan Yıldız, Canset Big Aksel, Cavit Uğur , Celal Ay, Celal Başlangıç, Celal Işık, Celal Korkut Yıldırım, Celal Polat, Celalettin Can , Cem Egeli , Cem Hamalı, Cem İşmen, Cem Özçelik, Cem Tüzün, Cem Uzkan, Cemal Küçükbaş, Cemal Polat, Cemal Şahan, Cemal Yardımcı, Cemalettin Canlı , Cemre Erul , Cenan Çağlar, Cengiz Aktar, Cengiz Altuğ, Cengiz Arın , Cengiz Babalık, Cengiz Cemri, Cengiz Gedikoğlu, Cengiz Karakuş, Cengiz Miroğlu, Cengiz Şanlı, Cengizhan Güngör, Cenk Güray, Cenk Yiğiter, Ceren İskit, Cevahir Coşkun, Cevdet Akgün, Ceyda Can, Ceyda Yeşilay , Cihan Alkan, Cihan Baysal, Cihan Faruk, Cihan Pelen, Cihan Şahin, Cihandar Yılmaz, Cihangir Yalçınkaya, Cihat Sevim, Civan Özkanoğlu, Coşkun Özçelik, Cumhur Bilgiç, Cüneyt Vardar, Çağatay Yağcı, Çayhan Dervişoğlu, Çelik Kefeli, Çetin Ali Nergis, Çiğdem Aydın, Çiğdem Cidam, Çiğdem Erkan, Çiğdem Gülbayır, Çiğdem Karabağlı, Çiğdem Özkara   , Çiğdem Öztürk, Çiğdem Rençber , Çiğdem Turgay, Defne Halman, Demet Akay, Demet Parlar, Demir Akman, Deniz Gümüşel, Deniz Güngören , Deniz Kurtuluş Özgünay, Deniz Mukan, Deniz Özkan, Deniz Subaşı, Deniz Sun, Deniz Yıldız, Derya Bengi, Derya Nüket Özer, Derya Şimşek Aksakal, Derya Tolgay, Derya Yılmaz, Didehan Dikici , Didem Gençtürk, Didem Göçer, Didem Pekün, Dilan Taşdemir, Dilara Akay, Dilara Akman, Dilek Çelikbilek , Dilek Dindar, Dilek Dobrucalı, Dilek Gökçin , Dilek Hattatoğlu, Dilek Kalça, Dilek Karabulut, Dilşa Deniz, Dilşat Canbaz, Doğan Çakmak, Doğan Özgüden, Doğan Taşkıran, Dursun Bektaş, Dursun Öztürk, Dursun Yıldırım, Duygu Karanlık, Duygu Melek Sürücü, Ebru Günay, Ebru Öztürk , Ebru Tülümen, Ecevit Ceylan, Ediz Hafızoğlu , Efkan Bolaç, Ekin Yılmaz Öztürk, Ekrem Baran, Ekrem Örenyol, Ekrem Takışoğlu, Elif Dikmen, Elif Sırlıoğlu , Elif Tatar, Emel Akal, Emel Deniz, Emel Homan, Emel Kurma, Emil Eker, Emin Ekici, Emin Yaşar, Emine Bekar, Emine Dayıoğlu, Emine Nur Çakır, Emine Türkmen, Emine Uşaklıgil, Emrah Sakallı , Emre Can Sarısayın, Emre Çetin Gürer, Emre Kardeş, Emre Pekgönenç, Emre Yılmaz, Ender Seren, Engin Olcay, Ercan Çağıran, Ercan İpekçi, Ercan Jan Aktaş , Ercan Özel, Ercan Zincir , Erdal Demir, Erdal Karayazgan, Erdem Çipa, Erdem Üngür, Erden Kosova, Erdoğan Aydın , Erdoğan Bayram, Erdoğan Dilber, Erdoğan Kahyaoğlu, Erdoğan Tanyel, Erdoğan Yıldız, Eren Bahser, Eren Küçükerdem, Ergem Hakcan , Ergin Cinmen, Ergun Babahan, Ergün Kılıç, Erhan Uyanık, Erkan Baş, Erol Çırak, Erol Demir, Erol Kaçar, Erol Katırcıoğlu , Erol Kızılelma , Ertuğrul Basmacı, Ertuğrul Kürkçü, Ertuğrul Mavioğlu, Ertuğrul Öksüz, Esen Arslandoğan, Esen Çamurdan, Esen Mutluay Ülgenerk, Esin Asena, Esmehan Aykol, Esra Akcan, Esra Alkan, Esra Koç , Esra Mungan, Evin Doğu, Evrim Kavcar, Eylem Can, Eylem Emel Yılmaz, Eylem Tuncaelli, Eyüp Akgün, F. Celal Sayarer, Fahrettin Atalmış, Fahrettin Karayel, Faik Borteçen, Faruk Dığış , Faruk Özdemir, Faruk Özkılınç, Fatih Polat, Fatin Kanat, Fatma Bostan Ünsal, Fatma Dikmen, Fatma Gök, Fatma Gökçe, Fatma Kurtulan , Fatma Zengin, Fatmagül Berktay, Fatoş Negiş, Feleknas Uca, Feray Seleker   , Ferda Caner, Ferda Önen, Ferhan Umruk, Ferhat Kentel, Ferhat Tunç, Ferhun Özgür, Feride Eralp, Feridun Şaşal, Ferit Barut, Feryal Bekdik, Ferzan Yıldırım, Fethi İnan, Fevzi Karahan, Fevziye Ünal, Feyha Karslı, Feyzi Erçin, Fırat Arapoğlu, Fırat Seren, Fidan Eroğlu, Fidan Türkent, Figan Erozan, Figen Ertem, Figen Ildır, Figen Öcal, Fikret Öztop, Fikri Sağlar , Filiz Ekinek, Filiz İçli , Filiz Kahraman, Filiz Kalkan, Filiz Karahasanoğlu, Filiz Karakuş, Filiz Kardam, Filiz Kerestecioğlu, Filiz Şahin, Firdevs Güremen, Fisun Görkem, Fulya Erdoğan, Fulya Kanra, Fulya Öney, Funda Kaptanoğlu, Funda Oral, Füsun Kayra , Füsun Oğuz, Füsun Topuz, Galip Yazgan, Gamze Öğüt, Garabet Orunöz, Garo Kapriyelyan, Garo Paylan, Gaye Boralıoğlu, Gaye Onurer, Genco Erkal, Gençay Gürsoy, Gizem Kastamonulu, Gonca Şencan, Goncagül Gedikoğlu, Gökçe Öztürk , Gökhan Ahi, Gökhan Çağıran, Göknur Yumuşak, Göksun Gökçe Göndermez, Gönenç Atikler, Gönül Duygulu, Gönül Erterzi, Gönül İlhan, Gönül Sevindir, Gül Meriç, Gülcan Günay, Gülgün Özdil, Gülistan Koçyiğit , Güliz Kaptan, Güliz Sağlam, Gülizar Laçin, Güllüsah Sırlıoğlu, Gülnihal Tezer, Gülnur Aksop, Gülsen Çapa, Gülseren Mungan, Gülseren Onanç, Gülsüm Ağaoğlu, Gülsüm Nazlıoğlu, Gülsüm Sami, Gülsün Sop, Gülşen Altınova, Gülten Caniklioğlu , Gülten Gülay, Gülten Öztürk, Gümüş Özdeş, Günal Kurşun, Günay Göksu Özdoğan , Günay Kubilay, Günay Polat, Güneş Akçay, Güneş Murat Tezcür, Güngör Erçil, Güngör Kurubaş, Günseli Baki, Günseli Kaya    , Günseli Ünlütürk, Gürel Tüzün, Gürhan Ertür, Gürkan Develi, Gürsel Caniklioğlu , Güven Güzeldere, Güzide Kosifoğlu, Güzin Tümer, H. Yüksel Biçen, Habip Eksik, Hacer Ansal, Hacer Yıldırım, Hakan Ataman, Hakan Dilmeç, Hakan Ezgin, Hakan Güneş, Hakan Gürvit, Hakan Örmen   , Hakan Sönmez, Hakan Tahmaz, Hakim Tokmak, Hakkı Çetin Özdemir, Hakkı Kazan, Hakkı Özçelik   , Hakkı Uysal, Hale Soygazi, Hale Tenger, Halenur Bilgi, Halil Çamalan, Halil Dönmez, Halil Enis Karal, Halil Ergün, Halil Yenigün, Halim Bulutoğlu, Haluk Ağabeyoğlu, Haluk Kaya, Haluk Korkmaz, Haluk Soysal, Haluk Ünlü, Hamdi Ataoğlu, Hamdi Özkara, Hamdi Öztürk, Hamide Bezirci, Hamide Koyukan, Hamza Işık, Handan Yalvaç, Hanife Yüksel Vanvolsem, Harika Günay Karataş, Harun Turgan, Hasan Alikemal, Hasan Cemal, Hasan Cevat Özdil, Hasan Fehmi Nemli, Hasan Gürkan, Hasan Kara, Hasan Köse, Hasan Özgüneş, Hasan Şalcıav, Haşim Kara, Haşmet Camcı, Hatice Kuzu, Hatice Ödemiş, Hatice Özer, Hayati Demir, Haydar Ergülen, Hayko Bağdat, Hayrettin Belli   , Hayri Çırak, Hayriye Burakçı, Hazım Özdemir, Hikmet Yurtsever  , Hilal Ak , Hilal Kuey, Hilmi Kümbül, Hişyar Özsoy, Hulki Forta  , Hüda Kaya, Hülya Demir, Hülya Gülbahar, Hülya Havadır, Hülya Kanra, Hülya Karadeniz, Hülya Kurt, Hülya Oğuz, Hülya Savran, Hülya Uygun, Hürriyet Karadeniz, Hürriyet Yergün, Hüsamettin Alper, Hüsamettin Ersözlü, Hüseyin Çağlar, Hüseyin Demirdizen, Hüseyin İzzet İren, Hüseyin Kaçmaz, Hüseyin Kahraman, Hüseyin Öztürk, Hüseyin Palaz, Hüseyin Saçıkara, Hüseyin Sarıbaş, Hüseyin Sarısayın, Hüseyin Taka, Hüseyin Topaloğlu, Hüseyin Yaman, Hüsniye Demirci, Hüsnü Öndül, Irfan Bulut       , Irmak Zileli, Işık Alpman, Işık Yenersu, Işıl Özgentürk, Işıl Ünal, İbrahim Akın, İbrahim Aycan, İbrahim Coşkun, İbrahim Kilciler, İbrahim Sinemillioğlu, İhsan Eliaçık, İjlal Gitmez, İlayda Akın, İlhami Şen, İlhan Bayar, İlkay Alptekin Demir, İlke Çandırbay, İlknur Birol, İlter Sayın, İlyada Akın, İlyas Boydak, İnan Ulusan, İnci Asena, İnci İşbulur, İnci Tuğsavul, İpek Teker Demircioğlu, İrem Afşin , İrem Yapıcı, İrfan Bulut, İrfan Demirtaş, İrfan Keskin, İshak Karakaş, İsmail Akyol, İsmail Çiftçi, İsmail Demir, İsmail Hakkı Sabay, İsmail Karademirci, İsmail Ünsal, İsmet Hüsrevoğlu, İsmet Yılmaz, İzzet Pembeci, Jaklin Çelik, Jale Özgentürk, Jale Sarıdoğan, Jülide Kural, K. Armağan Aydın, Kader Ayyıldız, Kadir Akın , Kadir Çoskun, Kadriye Göbüt, Kamber Ağcaoğlu, Kasım Kaplan, Kazım Bayraktar, Kazım Sarıkaya, Kazım Şaroğlu, Kazım Yazırlı, Kazım Yılmaz, Kebire Yücesan Friebel, Kemal Aytaç, Kemal Bülbül , Kemal Işıktaş, Kemal İsaoğlu, Kemal Karataş, Kemal Peköz, Kemal Tuncaelli, Kemal Ulaş, Kemalettin Yıldız, Kenan Işık, Kerem Karapazar, Kerem Öktem, Kerim Aslan, Kıvılcım Türkay, Kızılca Yürür, Kiymet Coşkun, Kocer Karatepe, Koray Doğan Urbarlı, Koray Düzgören , Kuban Altınel, Kudret Ünal, Kurtuluş Kaya, Kutluhan Özdemir, Kübra Altunel , Kürşad Tosun, Lale Tayla, Lara Fresko, Latif Şimşek, Latife Akyüz, Latife Tekin, Leif Niord, Levent Akcasu, Levent Aymaz , Levent Babacan, Levent Gültekin, Levent Hacıoğlu, Levent Özütemiz, Levent Sert , Levent Tüzel , Ludmilla Büyüm, Ludmilla Denisenko, Lütfiye Bozdağ , M. Ali Coşkun, M. Celadet Gaydalı, M. Deniz Güman, M. Fatih Çam, M. Necati Besler, M. Şemsettin Dikmen, Macide Oytay, Mahfuz Güleryüz, Mahir Adım, Mahir Senemoğlu, Mahmut Balpetek, Mahmut Boynudelik, Mahmut Çavlı, Mahmut Güney, Mahmut Koyuncu, Mahmut Laçiner, Mahmut Memduh Uyan , Mahmut Nuri Atay, Mamo Polat, Maral Müdok, Masuk Erdem, Maya Arıkanlı Özdemir , Mebuse Tekay, Mediha Özdemir, Mefaret Seyhan, Mehdi Erdoğmuş , Mehmet A. Oturan, Mehmet Aktürk, Mehmet Arman Üge, Mehmet Celal Gümüş, Mehmet Deniz, Mehmet Doğan, Mehmet Güç, Mehmet Harman, Mehmet Kara, Mehmet Kipmen, Mehmet Necati Besler, Mehmet Onur Yılmaz, Mehmet Özkan, Mehmet Rasgelener, Mehmet Rüştü Tiryaki, Mehmet Saim Akdöl, Mehmet Şahin, Mehmet Tekin, Mehmet Ülker, Mehtap Erol, Mehtap Köroğlu, Mehveş Evin, Mehveş Güney, Melda Akbaş, Melda Aras Ertekin, Melda Omay, Melda Onur , Melek Diker Yücel, Melek Göregenli, Melek Güzeloğlu, Melek Layık, Melek Özman, Melek Taylan, Melike Ceyda Yeşilay , Melis Gedikoğlu , Meltem Ergene, Meltem Işık, Mensur ışık, Meral Bekar , Meral Camcı, Meral Danış Beştaş , Meral Yalnızca, Meral Yılmaz, Merih Güldür, Merin Sever, Meryem Gülbudak, Meryem Koray, Meryem Turan, Mesut Karaoğlan, Mesut Şener, Metin Bakkalcı, Mevlüt Ülgen, Meyzi Barın, Mihail Vasilliadis, Mikail Balaban, Mine Eder, Mine Kılıç, Mithat Sancar , Mualla Erdem, Muammer Çelik, Muammer Sağır, Muhammet Kantekin, Muhan Başak, Muhsin Dalfidan, Murat Akagündüz, Murat Alpaslan, Murat Belge, Murat Can Güvem , Murat Cemal Yalçıntan, Murat Çepni, Murat Deha Boduroğlu, Murat Gümrükçüoğlu, Murat Sarısaç, Murat Sütçüoğlu, Murat Uyurkulak, Murathan Mungan, Musa Akyol, Musa Farisoğulları , Musa İbrahim Övgün, Musa Pir , Mustafa Atalay, Mustafa Cinkılıç, Mustafa Demirkanlı, Mustafa Devecioğlu, Mustafa Dok, Mustafa Elveren , Mustafa Emre Yılmaz, Mustafa Kaya, Mustafa Kemal Gönen, Mustafa Olaş, Mustafa Paçal, Mustafa Peköz, Mustafa Sarman, Mustafa Seçme, Mustafa Sezer, Mustafa Sönmez, Mustafa Şahser Şahin, Mustafa Şener, Mustafa Yazıcıoğlu, Muzaffer Doyum, Muzaffer Yazıcı, Müfit Özdeş, Müge Boztepe, Müjdat Hoşköseoğlu, Müjgan Uygur, Münevver Yılmaz, Münir Korkmaz, Müslüm Şimşek, Müyesser Yazaroğlu, Naci Adıgüzel , Naci Sönmez, Naciye Çidam, Nadi Altay, Nadir Kalfazade  , Nadir Polat, Nadir Soydan, Nadire Mater , Nafi Altınoz, Nafiz Güleç, Nahide Ilgın, Nahide Tarhan, Nahit Tatar, Nalan Çelik, Nalan Dikeç, Nalan Gürsoy, Namık Koçak, Natan Nayır, Nazan Gökay, Nazar Büyüm , Nazike Bilge, Nazmi Gür, Nebahat Dinler, Nebahat Sarp , Necati Çankaya, Necati Neşe, Necdet İpekyüz, Necdet Okcan, Necdet Önoğlu, Necdet Özevin, Necdet Saraç, Necdet Taşdemir, Necip Eraslan, Necmi Aksoy, Necmi Demir, Necmiye Alpay, Nefise Bazoğlu, Nejdet Göğüsdere, Nejla Okyay, Nejla Ünver, Nergiz Savran, Nermin Atılkan, Nermin Benardete, Nermin Bıçak, Nermin Savcı, Nermin Sungur, Nesim Ovadya İzrail, Nesli Öztürk, Neslihan Enöktem, Nesrin Nas, Nesrin Sungur, Nesrin Şenol, Nesteren Davutoğlu, Neş’e Seren, Neşe Erdilek, Neşe Özgen, Neşe Özgen, Neşe Perihan Kulak, Neşe Yaşın, Nevin Aytekin, Nevin Güney, Nevzat Dinçer, Nevzat Erdal, Nevzat Onaran, Nihal Başıbüyük , Nihal Yücel, Nihat Falay , Nihat Gençosman, Nil Mutluer, Nilgün Açıkgöz , Nilgün Doğançay, Nilgün Günalp, Nilgün Nak, Nilgün Niord, Nilgün Yurdalan, Nimet Tanrıkulu, Nimet Yardımcı, Nimetullah Erdoğmuş , Niyazi Zorlu , Nizamettin Aktaş, Nizamettin Altepe Aydın, Nizamettin Sevim, Nur Atayakul, Nur Bekata Mardin, Nur Çakmak, Nur Dilara Yılmaz, Nur Öymen, Nur Tezel, Nuran İmir , Nuran Terzioğlu, Nuran Uslu, Nuray Buzkan, Nuray Sancar , Nurcan Baysal, Nurcan Özkaplan, Nurdan Arca, Nurdan Şahin, Nurettin Akbaş , Nurettin Bayram, Nurgül Arıkan, Nurgün Özdeş, Nurhizer Çağlar , Nuri Günay , Nuri Vardar, Nuriye Yıldız, Nurşen Bilgen Kadayıfçıoğlu, Nurtaç Yüksel , Nurten Baltacı Hisar, Nurten Ertuğrul, Nurten Mutlucan, Ogün Sarıçayır, Ohannes Keskin  , Okan Cinemre, Okşan Bayülgen, Olcay Şimşek, Onur Fidangül, Onur Hamzaoğlu, Orhan Akbıyık, Orhan Alkaya , Orhan Altan, Orhan Altunışık, Orhan Aral, Orhan Doğançay, Orhan Esen, Orhan Sarıbal, Orhan Silier, Orhan Uzuner, Osman Yılmaz, Oya Akkuş, Oya Baydar, Oya Ersoy , Oya Özgüven, Ozge Alkan , Öget Tanör, Ömer Faruk Altuntaş, Ömer Faruk Kırnıç, Ömer Faruk Köstel, Ömer Faruk Tulgar, Ömer Güven, Ömer Laçiner, Ömer Madra, Önder Algedik, Önder Özdemir, Özcan Arca, Özdem  Petek, Özden Dönmez, Özden Özdemir, Özen Çerençe, Özer Ülgen, Özge Açıkkol, Özge Aygen, Özge Çelik, Özge Ersoy, Özge Ersoy, Özge Ertem, Özgün Öztürk, Özgür Altın, Özgür Karagedik, Özgür Köksal, Özgür Mutlu Ulus , Özgür Yaşa, Özlem Atay, Özlem Özkan, Özlem Soysal, Özlem Türkmen, Özlem Yılmaz, Pakrat Estukyan , Pelin Uran, Perihan Koca, Perihan Sarı, Pero Dündar , Pervin Buldan , Pınar İzar, Pınar Kılıçer, Pınar Önen, Pınar Yiğitoğulları, Ragıp Zarakolu, Rahmi Öğdül, Rahmi Yıldırım, Rakel Dink, Rakel Sezer, Ramazan Dikici, Ramazan Kurt, Ramazan Yiğit Özatalay, Rasim Erer, Raşit Tükel, Rauf Uluç, Recai Akgöz, Recep Varol, Reha Eskidir, Renan Akman, Reşo Son, Reyan Tuvi, Rezzan Tuncay, Rıdvan Akar, Rıdvan Turan , Rıfat Şen, Rıza Türmen, Rober Koptaş, Roni Margulies, Ruziye Bayram, Rüksan Tuna, Sabahattin Derya Pekşen, Sadık Kaya, Sadiye Kızılöz, Saffet Uygur, Safiye Genli, Said Dede, Saime Tuğrul , Sait Çetinoğlu, Salih Erturan, Salih Zeki Tombak, Salim Kaplan, Sami Evren, Sarper Yıldız, Saruhan Oluç, Sebahattin Selim Erhan, Seçil Ege Değerli, Sedat Atalay, Sedat Kaya, Sedat Usta, Selahattin Aslan, Selahattin Karavul, Selahattin Okçuoğlu , Selahattin Okumuş, Selçuk Odabaşı, Selçuk Savcı , Selçuk Ülkü, Selda Asal, Selda Onurlu, Selim Çiçek, Selim Dalgıç , Selma Esen, Selma Gürkan , Selma Özkan, Selman Akın, Selman Büyükaşık, Sema Alpan Atamer, Sema Altan , Sema Bulutsuz, Sema Kaygusuz, Sema Öztürk, Sema Saydi, Sema Yiğit, Semi Alp, Semih Bilgen, Semiha Yüksel, Semra Dindar, Semra Güzel, Semra Somersan, Sencer Başat, Serdar Arat, Serdar Çamurlu, Serdar Gözelekli , Serdar Topal, Serhat Baysan, Serhat Ertuğral, Serkan Atayurt, Serkan Tanyıldızı, Serpil Arısoy , Serpil Kemalbay , Serpil Ünal , Serra Kadıgil, Sertaç Helvacıoğlu, Servet Aybey, Servet Dağürküden, Servet Tunç, Sevan Değirmenciyan, Sevda Karagedik, Sevgi Çekiç, Sevgi Mutlu, Sevil Atauz, Sevilay Özkurt, Sevim Cengizkan, Sevim Korkmaz Dinç, Sevin Okyay, Sevin Şeker, Sevinç Altan , Sevinç Derbent, Sevtap Akdağ, Seyfi Öngider, Seyit Nusret Öztürk, Seyla Benhabib, Seza Beytaş, Sezai Mertadam, Sezai Temelli, Sezgin Kartal, Sezgin Tüzün, Sezi Toprakçı, Sıdık Taş, Sırma Evcan, Sırrı Süreyya Önder, Sibel Akbaş, Sibel Çetingöz, Sibel Çimen, Sibel İplikçioğlu, Sibel Özbudun, Silva Özyerli, Simten Coşar, Sina Hıdır, Sinan Dalgıç , Sinan Tutal, Sinan Yücel, Siren İdemen , Suat Süslü, Sultan Bozyurt, Sumru Özsoy, Suna Tavlaşoğlu, Suphi Han, Süleyman Eryılmaz, Süleyman Karan, Süleyman Karataş, Süleyman Şadi Gür, Süreyya Kemal Çakıroğlu, Şadi Erten, Şahide Çömez, Şahika Yüksel, Şamil Bulut, Şanar Yurdatapan, Şebnem Bitik, Şebnem İşigüzel, Şebnem Korur Fincancı, Şehbal Şenyurt Arınlı, Şemsa Özar, Şemse Kutsal, Şenay Göncü, Şener Büyükbeştaş, Şengül Tarhan Buztaş, Şengün Kılıç, Şenol Akyol, Şenol Karakaş, Şeref Yıldız , Şerif Dursun, Şerif Kaynar, Şerife Zeynep Targu, Şermin Külahoğlu, Şevin Coşkun, Şeyda Ataş, Şeyda Kütük, Şeyma Arsel, Şirin Avcı, Şule Aytaç, Şükran Bekar, Şükran Çoşkun, Şükran Şakir, Şükrü Munoğlu, Taciser Belge, Tahir Sargın, Tahsin Topçu, Tahsin Yeşildere , Talat Alaşalvaroğlu, Talat Canpolat, Taner Bilgiç, Tansel Korkmaz, Tarık Günersel , Tarık Ziya Ekinci, Tayfun Mater , Taylan Turan, Tayyip Temel, Tekin Kural, Temel Demirer, Tennur Koyuncuoğlu, Tijen Tunali, Timur Ertekin, Tolga Temüge, Tolga Tören , Tuba Torun, Tuğba Yeşilay, Tuğçe Tuğ, Tuğrul Eryılmaz, Tuma Çelik , Tuna Altınel, Tunca Subaşı, Tuncer Karakaya, Tunç Çelebi    , Turan Cemal Eke, Turap Günay, Turgay Kadiroğlu, Tuygan Yıldırım, Tülay Taşyar, Tülin Dursun, Tümay Hatimoğulları , Türkan Gündede, Türkan Kentel, Türkan Uzun, Türkan Yıldız, Türkan Yılmaz, Tüten Ateş Cinol, Ufuk Saka, Ufuk Uras, Uğur Tunçol, Uğur Yetimoğlu, Ulus Atayurt, Umut Subaşı , Ülkü Sağır, Ümide Aysu, Ümit Erdem, Ümit Koç, Ümmühan Bahar, Ümmüşen Gürsoy, Ümran Serhan, Ünal Çakır, Ünal Karasu , Ünal Kuzgun   , Ünsal Dinçer, Ünsal Günal, Üstün Güvener, Üzeyir Karayürek, Vadia Yeşim Bayanoğlu, Vecdi Sayar, Vedat Şentöregil, Vehbi Aykota, Veysel Duman, Viktorya Çiprut, Vilson Akbaş, Volkan Cidam, Volkan Lengerli, Volkan Taş  , Yahya Karagöl, Yahya Murat Alpaslan, Yakın Ertürk, Yakup Avcı, Yakup Kangırtay, Yalçın Alaca, Yalçın Ergündoğan , Yaman Öğüt, Yaprak Karataş, Yaprak Zihnioğlu, Yasemin Ahi , Yasemin Aloğlu, Yasemin Bektaş, Yasemin Seyben, Yaşar Balcı, Yaşar Kambur, Yaşın Keskin, Yavuz Okçuoğlu, Yazgülü Aldoğan, Yeliz Örer , Yeşim Akbulut, Yeşim Aslan, Yeter Keskin, Yıldırım Şahin, Yıldırım Şahin, Yıldız Hazer, Yıldız Önem, Yılmaz Şahin, Yiğit Acar, Yiğit Bener, Yunus Keysan, Yurdagül Erkoca, Yusuf Ataş, Yusuf Çakır, Yusuf Kara, Yücel Çağlar, Yücel Demirer, Yücel Göktürk , Yücel Tunca, Yüksel Akgün, Yüksel Kilim, Yüksel Okumuş, Zale Karademir , Zehra Aksu Yılmazer, Zehra Arat, Zehra Çağıl  , Zehra Şenoğuz, Zeki Murat Güneş, Zeki Sarı, Zeki Yalçındere, Zerrin İren Boynudelik, Zerrin Kurtoğlu, Zeycan Alkış, Zeynel Özen, Zeynep Aliye, Zeynep Altıok, Zeynep Göğüş, Zeynep Günsür, Zeynep Oral, Zeynep Pekiner , Zeynep Tanbay, Zeynep Taymas, Zeynep Tül Akbal Süalp, Zeyno Üstün, Zişan Kürüm, Ziya Halis, Ziya Kaya, Ziya Taner Koçak, Ziya Uncu, Zuhal Macit, Züleyha Gülüm, Züleyha Önal, Zülfü Livaneli.

The post 1376 Kişiden “Ben de Oradaydım, Gezi’deydim” Açıklaması appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/02/16/1376-kisiden-ben-de-oradaydim-gezideydim-aciklamasi/feed/ 0
Güneysu Direnişi Devam Ediyor https://meydan1.org/2020/01/29/guneysu-direnisi-devam-ediyor/ https://meydan1.org/2020/01/29/guneysu-direnisi-devam-ediyor/#respond Wed, 29 Jan 2020 17:54:16 +0000 https://meydan.org/?p=54004 Rize’nin Güneysu ilçesi Gürgen Köyü’nde başlayan direnişin sonucunda durdurulan HES çalışmalarının tekrar başlatılması ihtimaline karşı nöbet tutulmaya devam ediliyor. Gazete Rize’nin haberine göre konuyla ilgili bir açıklama yapan Handüzü Yaylası Kültür Çevre ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Ceyhun KALENDER, “Güneysu Gürgen Köyünde Alicik HES projesinin talanına karşı verilen mücadele toplumun her kesiminin, her siyasi […]

The post Güneysu Direnişi Devam Ediyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Rize’nin Güneysu ilçesi Gürgen Köyü’nde başlayan direnişin sonucunda durdurulan HES çalışmalarının tekrar başlatılması ihtimaline karşı nöbet tutulmaya devam ediliyor.

Gazete Rize’nin haberine göre konuyla ilgili bir açıklama yapan Handüzü Yaylası Kültür Çevre ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Ceyhun KALENDER, “Güneysu Gürgen Köyünde Alicik HES projesinin talanına karşı verilen mücadele toplumun her kesiminin, her siyasi görüşe sahip insanının ortak çığlığına dönüşmüş durumdadır. Çünkü küçücük bir derenin onlarca iş makinesiyle altının üstüne getirilmesine hiçbir insan rıza gösteremezdi. Bunun, için bize emanet edilen bu cennet vatan köşesini korumak için nöbetimiz kesin sonuç alınana kadar devam edecektir.” dedi.

Gürgen Köy halkına “yol yapıldığı” söylenerek Bora Enerji tarafından yürütülen çalışma sonrasında, perde betonlar arkasına HES boruları döşenmeye başlamasıyla çalışmaların yol değil HES Projesi inşaatı olduğu ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine Alicik HES projesinin şantiye alanına baskın düzenleyen köylüler, firmaya ait makineleri çalışma sahasından çıkartmıştı.

HES çalışmalarını protesto eden köylüler, ayrıca Rize idare Mahkemesine başvurmuş, HES projesi çalışmalarını yürüten Bora enerji firmasının faaliyetinin durdurulmasını talep etmişlerdi. Hukuki süreci takip eden avukatı da baskı altına almak için söz konusu şirket avukat hakkında da suç duyurusunda bulunulduğu açıklandı.

The post Güneysu Direnişi Devam Ediyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/01/29/guneysu-direnisi-devam-ediyor/feed/ 0
Cargill İşçileri Direnişin 500. Gününde Dayanışmaya Çağırıyor https://meydan1.org/2019/08/30/cargill-iscileri-direnisin-500-gununde-dayanismaya-cagiriyor/ https://meydan1.org/2019/08/30/cargill-iscileri-direnisin-500-gununde-dayanismaya-cagiriyor/#respond Fri, 30 Aug 2019 06:42:17 +0000 https://seninmedyan.org/?p=47630 Bursa Orhangazi’de bulunan Cargill fabrikasında Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlü oldukları için 17 Nisan 2018’de işten çıkarılan Cargill işçilerin direnişi bugün 500. gününde. Fabrika önündeki direnişin yanısıra açtıkları işe iade davasını da kazanmalarına rağmen işe geri alınmayan Cargill işçileri, direnişlerini 10 gün önce ise İstanbul Ataşehir’de bulunan Palladium Tower’daki Cargill Genel Merkezi önüne taşımıştı. Cargill işçileri herkesi […]

The post Cargill İşçileri Direnişin 500. Gününde Dayanışmaya Çağırıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Bursa Orhangazi’de bulunan Cargill fabrikasında Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlü oldukları için 17 Nisan 2018’de işten çıkarılan Cargill işçilerin direnişi bugün 500. gününde. Fabrika önündeki direnişin yanısıra açtıkları işe iade davasını da kazanmalarına rağmen işe geri alınmayan Cargill işçileri, direnişlerini 10 gün önce ise İstanbul Ataşehir’de bulunan Palladium Tower’daki Cargill Genel Merkezi önüne taşımıştı.

Cargill işçileri herkesi direnişe omuz vermeye, bugün (30 Ağustos Cuma) saat 14.00’te Ataşehir Palladium Tower önünde gerçekleştirecekleri basın açıklamasına çağırıyor.

The post Cargill İşçileri Direnişin 500. Gününde Dayanışmaya Çağırıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/08/30/cargill-iscileri-direnisin-500-gununde-dayanismaya-cagiriyor/feed/ 0
Direniş Geleneğinin Belleği: Müzik – İrem Gülser https://meydan1.org/2019/06/19/direnis-geleneginin-bellegi-muzik-irem-gulser/ https://meydan1.org/2019/06/19/direnis-geleneginin-bellegi-muzik-irem-gulser/#respond Wed, 19 Jun 2019 20:20:26 +0000 https://test.meydan.org/2019/06/19/direnis-geleneginin-bellegi-muzik-irem-gulser/ Deneyimlerimiz bizi belleğimize götürür. Yaşadığımız her olayı ister istemez geçmişimizle ilintilendiririz. Çoğunlukla bilinçli yaptığımız bu durum bireysellikten çıkıp toplumsallaştığımız andan itibaren daha çok netlik kazanır. Karşılıklı paylaşımlar başlangıçta bir grup olarak adlandırabileceğimiz en küçük insan topluluklarını dahi, kolektif bir reflekse götürür. Hatırlamak eylem özelinde bireysel görünse de deneyimlerimizin çoğunu düşündüğümüzde aklımıza onları birlikte oluşturduğumuz insanlar […]

The post Direniş Geleneğinin Belleği: Müzik – İrem Gülser appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Deneyimlerimiz bizi belleğimize götürür. Yaşadığımız her olayı ister istemez geçmişimizle ilintilendiririz. Çoğunlukla bilinçli yaptığımız bu durum bireysellikten çıkıp toplumsallaştığımız andan itibaren daha çok netlik kazanır. Karşılıklı paylaşımlar başlangıçta bir grup olarak adlandırabileceğimiz en küçük insan topluluklarını dahi, kolektif bir reflekse götürür.

Hatırlamak eylem özelinde bireysel görünse de deneyimlerimizin çoğunu düşündüğümüzde aklımıza onları birlikte oluşturduğumuz insanlar da gelir. Hatırladığımız geçmişi kavrayarak inşa ettiğimiz toplumsal ve kültürel bağlam geleneğimizi oluşturur.

İnşa ettiğimiz her şey kültüreldir. Varoluşundan bu yana insan, inşa ettiği kültürel varlıkları sonraki kuşaklara aktarma ihtiyacı hisseder. Somut ve sosyal bir olgu olarak bellek sosyalliğimizle öne çıkar, bir kolektif eylem içinde yeşerir.

Hatırlananın Politikliği Üzerine

Bellek her daim canlıdır. Hatırlayarak yeniden çağırdığımız şey “iyi” bir anıysa beynimizdeki güncelleme olumludur, “kötü” bir anıysa hesaplaşma yahut yüzleşme süreçleri başlar.

Gerek birey gerekse toplum halinde hatırladığımız olaylar bizi tek bir hedefle hesaplaşmaya götürür, iktidarla/devletle. Devlet tarihin her döneminde toplumun hafızasını şekillendirmeye yönelik politikalar izler, baskı yapar. Kültürel bellek her ne kadar bir hatırlama modeliyse, iktidar da bir o kadar bu belleğin mühendisliğine girişir. En basit ve öncelikli örnekle, okullarda verilen kitaplarda gördüğümüz simgelerin devlet eliyle yaratılmak istenen imajlara işaret ettiğini söyleyebiliriz. Devlet bunu elinde tuttuğu çeşitli kanallar yoluyla yapar. Bu kanalların en etkililerinden biri müziktir.

Çürüyen Bir Şey Var Musikide

Platon, Devlet adlı kitabında bedenin dans ve jimnastikle; ruhun ise müzikle eğitilebileceğini söyler. Müzik eğitiminin temel amacı düzeni ve yasaları kişinin doğal özelliği haline getirmektir. Platon’a göre hiçbir şey insanın içine müzikteki ritim ve uyum kadar işlemez. Müzik düzenin teminatıdır. Yasaya saygısızlık müzikle başlayıp her yere sızar.

İşte bu sebeple müzik iktidarlar için aynı zamanda hayati bir korku unsurudur. Keza yazının olmadığı en eski zamanlarda dahi gelenekler müzik ile oluşturulur. Bir toplumun belleği müziğiyle belirir. Öfkenin, isyanın sesi bir ezgiye dönüştüğünde kalıcılaşır, gelenekleşir.

İktidarlarsa her dönemde müziği kendi varlıklarını benimsetmek amacıyla kullanırlar. Müzik bunu tek başına sağlayamasa dahi devletler için baskılarının somutlaşmasında önemli bir araçtır.

Cumhuriyetin ilk dönemlerinden bu yana müzik daima dönüştürücü bir güç olarak kullanılmaya çalışılır. Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de devletçilik ile asimilasyon süreci başlar, bu da ilk etapta marşlarla sağlanır. Savaştan sonra yeni toparlanmakta olan devletin tutunacak dal olarak zafer ve kurtuluş ezgilerine ihtiyacı vardır.

Bir İhtimal Daha Var

Cumhuriyetle birlikte devlet tarafından topluma benimsetilmek istenen yeni kimlik, yaşadığımız coğrafyadaki birçok halk için hayati birçok zulmün yanında kültürel soykırım haline de gelir. Çok kültürlülüğün yarattığı toplumsal bellek iktidar tarafından her dönemde kıyıma uğrar. Bilhassa Kürt ve Ermeni halk ezgileri Osmanlı’dan başlayarak günümüze kadar TRT, Kültür Bakanlığı vb. aracılığıyla devlet eliyle yok edilir.

Türk Halk Müziği diye tabir ettiğimiz müzik türü, cumhuriyetin kurulmasından sonra bir grup ‘aydın’ insanın Kürdistan’a ve coğrafyanın çeşitli yerlerine düzenlediği geziler sonucu topladıkları tüm türküleri ve halk şarkılarını kayıt altına alıp asimile etmeleriyle meydana gelmiştir. Birkaç defa sıklıkla yapılan bu ayıklama gezileriyle eş zamanlı olarak türküler hızla değiştirilir. ‘Yurttan Sesler’ diye hatırladığımız ve bir ordu nizamında dizilmiş koro, bu asimile türkülerin icra edilmesi için kurulmuştur. Asimilasyon ezgiler, dönemin belli popüler radyo sanatçılarının repertuarlarına bir bir girer ve yaygınlaşır. Bilhassa Kürt sanatçılara da söyletilen dönüştürülmüş ezgiler halka tek dil dayatmasını empoze eder. 70’li yıllara kadar geçen elli küsür yıl, bu talan gezilerinin tekrar tekrar yaptığı ayıklamalarla sürer. “Türkmen Gelini’’ aslen “Kürdün Gelini’’, “Kınayı Getir Anne’’ aslen “Hinê bînin li teştê kin’’, “Ağlama Yar’’ ise aslen “Seyran Mengî’’dir. Bunlar yüzlerce örnekten sadece birkaçı. Halkların yıllar boyunca birlikte deneyimlediklerinin, kültürlerinin yani kolektif belleğe ait neredeyse tüm unsurlarının yok olmuş olması devletin arzu ettiği bir durumdur.

Müziğin bir başka kullanımı da darbe ve seçim dönemlerinde olmuştur. Bilindiği üzere 80 darbesinden sonraki günlerde her sabah radyolarda ve sokaklarda kahramanlık türküleri çalınmış, sanki hiç yaşamını yitirmiş ya da tutuklanmış insanlar olmamış gibi unutturulmaya çalışılmış, önemli olanın kahraman Türk milleti/Türk ordusu olduğu algısı yaratılmıştır. Yine 15 Temmuz sonrası da iktidar, her sabah tramvay duraklarından, vapur iskelelerinden milliyetçilik referanslı müzikler çaldırtmış ve bu müzikleri yine önemli olanın vatanın bütünlüğü ve birliği olduğu algısını yaratıp kendi iktidarını da meşrulaştırmak amaçlı kullanmıştır.

Sayılmayız Parmak ile Tükenmeyiz Kırmak ile

Müzik, toplumu harekete geçiren bir güçtür. Öyle ki yüzyıllar öncesinden devlet iktidarına karşı koymuş, isyan etmiş şairlerin, ozanların, aşıkların şiirlerini, türkülerini hâlâ dinliyor olmamız bundan değil midir? Yaşadığı dönemlerdeki iktidarların adaletsizliklerini, ezilen halkların isyanını canları pahasına da olsa yazmaktan çekinmeyen Pir Sultan Abdalları, Nesimileri hâlâ daha dinliyor olmamız bundan değil midir? Ve günümüzde iktidarlar kendisine karşı olarak gördükleri müzikleri ve grupları yasaklıyor, sürgün ediyor hatta tutsak etmiyor mu? Tarih boyu kolektif yaşanan zulümler de kazanımlar da türkülere aktarılır. İsyan ezgi ile katmerlenir, zalimden hesap ezgi ile sorulur. İnsanların ihtiyaç duyduğu hatırlatma, müzik ile can bulur. Kolektif belleğin ürünü olan, gelenekleşen müzik, direnişi ve umudu doğurur.

İrem Gülser

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 50. sayısında yayınlanmıştır.

 

The post Direniş Geleneğinin Belleği: Müzik – İrem Gülser appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/06/19/direnis-geleneginin-bellegi-muzik-irem-gulser/feed/ 0
Röportaj: İzmir Aliağa Belediyesi İşçileri Direnişte https://meydan1.org/2019/06/14/roportaj-izmir-aliaga-belediyesi-iscileri-direniste/ https://meydan1.org/2019/06/14/roportaj-izmir-aliaga-belediyesi-iscileri-direniste/#respond Fri, 14 Jun 2019 09:22:38 +0000 https://test.meydan.org/2019/06/14/roportaj-izmir-aliaga-belediyesi-iscileri-direniste/ 31 Mart yerel seçimlerini kazanan Aliağa Belediyesi’nin MHP’li Başkanı, geçen seçimde olduğu gibi bu seçimde de ilk iş olarak belediyede çalışan -çoğunluğu Kürt ve Alevi olan- toplamda 22 işçiyi tazminatsız olarak işten çıkardı. İşten çıkarılmalarına karşın 20 gündür Demokrasi Meydanı’nda direnişte olan işçilerden Ali Kemal Akdağ ile Meydan Gazetesi olarak bir röportaj gerçekleştirdik. Merhaba, Aliağa […]

The post Röportaj: İzmir Aliağa Belediyesi İşçileri Direnişte appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

31 Mart yerel seçimlerini kazanan Aliağa Belediyesi’nin MHP’li Başkanı, geçen seçimde olduğu gibi bu seçimde de ilk iş olarak belediyede çalışan -çoğunluğu Kürt ve Alevi olan- toplamda 22 işçiyi tazminatsız olarak işten çıkardı. İşten çıkarılmalarına karşın 20 gündür Demokrasi Meydanı’nda direnişte olan işçilerden Ali Kemal Akdağ ile Meydan Gazetesi olarak bir röportaj gerçekleştirdik.

Merhaba, Aliağa Belediyesi işçisi olarak –tam da 31 Mart seçimlerinin hemen sonrasında- işten çıkartılan 22 işçi arasındasınız. Bu keyfi işten çıkarmalara karşı Demokrasi Meydanı’nda direnişe başladınız. Kendinizi de tanıtarak süreci bize anlatır mısın?

Ali Kemal Akdağ: Ben Ali Kemal Akdağ. 37 yaşındayım. 3 yıldan beri Aliağa Belediyesi’nde çalışıyorum. 10 gün önce muhasebeden bir telefon aldık, işimize son verildiğine dair. Bize şirketten çıkışlarınızı alabilirsiniz dediler. Onun dışında herhangi bir yetkili personel hiçbir şekilde bizimle iletişime geçmedi. Neden işten çıkarıldığımızı da bilmiyoruz. Bize verilen evrakta yazan sadece teknolojik gelişmelerden dolayı tasarrufa gidileceği yönünde. Biz herhangi bir teknolojik gelişme de göremedik. Çalışma şartlarını, koşulları biliyoruz. Teknolojik şartları da biliyoruz ama hiçbir şey göremedik. Aynı sistem devam ediyor.

Size göre işten çıkarmaların sebebi nedir?

Biz belediyeden bazı duyumlar alıyoruz, işten çıkarmaların sadece siyasi olduğuna ilişkin. Biz de öyle düşünüyoruz. Siyasi çıkarmalar bunlar. Bundan 5 yıl önceki süreçte de seçimden sonra aynı şeyler olmuştu. O zaman da 104 işçinin işine son verilmişti. Şu anda sayımız 22. Ama her gün yeni işten çıkarmaların olacağına dair yeni haberler geliyor.

Biz farklı birimlerde çalışan işçiler olarak çıkarıldık, ancak nedense aynı coğrafyanın insanları çıkarılıyor. Şu anda çıkan 22 kişinin ağırlığı bu şekilde. Gelen bilgiler de bu şekilde. Bundan önceki seçimde aynı şey olmuştu. Duyumlar alıyorduk seçimden önce. “Geldiğimizde hiç Erzurumlu bırakmayacağız.” gibisinden söylemlerle karşılaşıyorduk.

Bu süreçte size karşı Aliağa Belediyesi’nin herhangi bir baskısı oldu mu? Önceden arkadaşınız olan işçilerin tepkileri nasıldı?

Bize telefonlar geliyor şu anda çalışan arkadaşlardan. “Kusura bakmayın, baskılardan dolayı size gelemiyoruz, iletişime geçemiyoruz.” şeklinde. Yani içeride baskılar var, içerdeki arkadaşlar şu an daha zor durumdalar. Belediyeden doğru böyle bir baskı var.

Çevreden şu ana kadar olumsuz bir tepkiyle karşılaşmadık. İçerideki arkadaşlara bayağı baskı var, arkadaşlar buradan geçerken selam bile veremiyorlar. Dönüp bu tarafa bakamıyorlar bile. Mümkün olduğunca çevre yollardan dolanarak buradan geçiyorlar. Bunlar içerideki baskılardan kaynaklanıyor.

Şimdiye kadar Aliağa Belediyesi’nden veyahut belediyeye bağlı çalışan şirket yönetiminden herhangi bir geri dönüş oldu mu?

Hiçbir şekilde hiç kimseden bir ses çıkmadı. Şu ana kadar hiçbir iletişime geçilmedi bizimle. Bildiğim kadarıyla sendikanın randevu taleplerine de karşılık verilmiyor. DİSK Genel-İş’e bağlıyız. Oradan arkadaşlarımız bu durumla ilgileniyor.

Direnişi sürdüreceğinizi söylüyorsunuz. Bunu nasıl gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz, neler yapmayı planlıyorsunuz? Daha önce de kalabalık bir basın açıklaması gerçekleştirmiştiniz…

Direnişimiz devam edecek. Haklı taleplerimiz karşılanana kadar direnişimiz devam edecek. Sendikayla, sendikanın aldığı kararlarla birlikte biz de o yolda ilerliyoruz. Sendikamızın alacağı kararlara uyacağız, onlarla beraber devam edecek bu süreç.

Önceki basın açıklamamıza da katılım beklediğimiz gibi oldu. Ama Aliağa’dayız, Aliağa’da yaşıyoruz. Burası emeğin kenti. Burada birçok ilden, ilçeden bir sürü insan var. Hepsi emeğiyle yaşayan insanlar. Genel olarak direnişle dayanışmanın yeterli olmadığını düşünüyoruz, Aliağa için beklentimiz daha yüksek. Partiler desteğe geliyor, sendikalar desteğe geliyorlar. Umarım emeğe sahip çıkılır. Ramazan ayının etkisi olduğunu düşünüyoruz bu durumda. Bu haftadan sonra biraz da hareketleneceğini umuyoruz.

Peki işten çıkartılırken başta tazminatlar olmak üzere alacaklarınız ödendi mi?

Yasal haklarımızı kullandık. Şu anda iş avukatlarda, avukatlarımıza verdik. Avukatlar bu süreçle ilgilenip bizi bilgilendirecekler. Şu ana kadar herhangi bir ödeme yok. 5 yıl önce çıkarılan işçilerden dahi ödemesi yapılmayanlar varmış, öyle bilgiler var.

Direnişin boyunca seninle dayanışmaya gelenler oldu. Bu dayanışma sana ne hissettirdi?

Genelde iyi tepkiler alıyoruz. Ben yaklaşık 32 yıldır Aliağa’da yaşıyorum; burada aşağı yukarı herkes birbirini tanır, birbirini bilir. Biz burada emeğiyle yaşayan insanlarız, insanlar biliyorlar. Bize “Çalışmadı!” diyemezler. Biz çalışarak alın terimizle, emeğimizle işimizi yürüttük. Ama farklı sebepler farklı nedenler, işte dediğim gibi kendi kadrosunu oluşturmak gibi durumlar nedeniyle işten çıkarıldık.

Röportaj için teşekkür ederiz. Meydan Gazetesi olarak direnişinizi dayanışmayla selamlıyoruz.

Bu röportaj Meydan Gazetesi’nin 50. sayısında yayınlanmıştır.

The post Röportaj: İzmir Aliağa Belediyesi İşçileri Direnişte appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/06/14/roportaj-izmir-aliaga-belediyesi-iscileri-direniste/feed/ 0
Yılmazköylülerin Engellediği JES Şirketinin Lisans İptali Kesinleşti https://meydan1.org/2019/05/24/yilmazkoylulerin-engelledigi-jes-sirketinin-lisans-iptali-kesinlesti/ https://meydan1.org/2019/05/24/yilmazkoylulerin-engelledigi-jes-sirketinin-lisans-iptali-kesinlesti/#respond Fri, 24 May 2019 14:00:00 +0000 https://seninmedyan.org/?p=47218 Aydın Efeler’e bağlı Yılmazköy’e yapılmak istenen JES’e karşı köylülerin direnişinin ardından  şirketin üretim lisansının iptali kesinleşti. Daha önce yerel mahkemeler ve Danıştay tarafından üretim lisansı iptal edilen proje için EPDK’nin ve şirketin yaptığı karar düzeltme başvurusu da reddedildi. Yılmazköy yakınlarında JES yapmak isteyen Ken Kipaş A.Ş şirketine Enerji Piyasası Düzenleme kurulu (EPDK) tarafından verilen üretim […]

The post Yılmazköylülerin Engellediği JES Şirketinin Lisans İptali Kesinleşti appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Aydın Efeler’e bağlı Yılmazköy’e yapılmak istenen JES’e karşı köylülerin direnişinin ardından  şirketin üretim lisansının iptali kesinleşti. Daha önce yerel mahkemeler ve Danıştay tarafından üretim lisansı iptal edilen proje için EPDK’nin ve şirketin yaptığı karar düzeltme başvurusu da reddedildi.

Yılmazköy yakınlarında JES yapmak isteyen Ken Kipaş A.Ş şirketine Enerji Piyasası Düzenleme kurulu (EPDK) tarafından verilen üretim lisansına karşı yöre halkının açtığı davada Ankara 15. İdare Mahkemesi, proje sahasının sulu tarım arazileri ve zeytinliklerle kaplı olduğu, projenin kimyasal ve termal kirlilik ile su kalitesine olumsuz etkileri gibi gerekçelerin yanında projenin ÇED raporu olmadığını belirterek lisansı iptal etmişti. Mahkeme kararında Anayasanın 56. Maddesindeki sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı hükmüne de vurgu yapmıştı. Mahkeme, Aydın 2. İdare Mahkemesinin projenin ÇED Gerekli değildir kararını iptal etmesine dayanak yapılan bilirkişi raporuna da atıfta bulunurken, bu kararın temyizi başvurusunun da Danıştay 14. Dairesi tarafından reddedildiği dil getirildi.

Son bir haftadır, ÇED raporu ve üretim lisansı olmadığı halde bölgede JES boruları döşemek için girişimlerde bulunan şirketin karşısına Yılmazköylüler çıkmış, şirketin su kuyularına boru döşemesine engel olmuşlardı.

The post Yılmazköylülerin Engellediği JES Şirketinin Lisans İptali Kesinleşti appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/05/24/yilmazkoylulerin-engelledigi-jes-sirketinin-lisans-iptali-kesinlesti/feed/ 0
Tarihten Günümüze 1 Mayıs’lar – Zeynel Çuhadar https://meydan1.org/2019/04/21/tarihten-gunumuze-1-mayislar-zeynel-cuhadar/ https://meydan1.org/2019/04/21/tarihten-gunumuze-1-mayislar-zeynel-cuhadar/#respond Sun, 21 Apr 2019 19:15:02 +0000 https://test.meydan.org/2019/04/21/tarihten-gunumuze-1-mayislar-zeynel-cuhadar/ “Bir işçi günde sekiz saat ya da on saat çalışsa dahi yine de köledir.” Samuel Fielden 1800’lü yıllarda “Günde 8 saat” mücadelesiyle örgütlenen eylemler ve grevlerle dünyanın dört bir yanında patronları korkutan bir gün haline gelen 1 Mayıs, bütün devrimcilerin kapitalizme karşı direnişi büyütmesi, işçilerin iş yerlerinden çıkıp sokakları doldurmasıyla adaletsizliklere karşı isyanın günü olarak […]

The post Tarihten Günümüze 1 Mayıs’lar – Zeynel Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

“Bir işçi günde sekiz saat ya da on saat çalışsa dahi yine de köledir.”

Samuel Fielden

1800’lü yıllarda “Günde 8 saat” mücadelesiyle örgütlenen eylemler ve grevlerle dünyanın dört bir yanında patronları korkutan bir gün haline gelen 1 Mayıs, bütün devrimcilerin kapitalizme karşı direnişi büyütmesi, işçilerin iş yerlerinden çıkıp sokakları doldurmasıyla adaletsizliklere karşı isyanın günü olarak tarihe geçmiştir. Sürecin yükselen sloganı olan sekiz saatlik iş günü meselesi, uzaktan bakınca bir talep siyaseti gibi görünse de işçilerin özörgütlenmesi, fabrikaların patronlardan ve kapitalizmden özgürleşmesi yani anarşizm için örgütlenen işçilerin bir stratejisi olarak önem taşıyordu. Keza Haymarket grevinden bir yıl önce, Samuel Fielden’in The Alarm sayfalarından yazdığı gibi 8 ya da 10 saatlik iş günü hakkının kazanılması, mücadelenin bittiği anlamına gelmiyordu.

Bugün toplumsal muhalefet içerisinde mücadele eden bir çoğumuzun bildiği gibi 3 Mayıs 1886’da Chicago’nun Haymarket Meydanı’nda sendikalı işçileri işten atan, yetmezmiş gibi Pinkerton adı verilen işçi katili güvenlik şirketine daha önce greve giden işçileri öldürten McCormick Harvester Şirketi’nin fabrikasının yanında bir miting örgütlendi. 8 saatlik iş günü mücadelesinin etkisi patronların tahmin ettiğinden daha büyük olmuştu. Sadece Chicago’da 40.000 işçi grevdeydi. Yerel bir gazete şöyle yazıyordu: “fabrika ve imalathanelerin uzun bacalarından hiçbir duman yükselmiyordu ve her şey Sebt günü (Musevilerin çalışmadıkları Cumartesi günü) benzeri bir görünümdeydi”.

Mitingde polise yönelen bir bomba, uzun yıllar anarşistlere karşı sürdürülecek operasyonların ve katliamların bahanesi sayıldı. O gün mitingdeki bombadan, eylemi örgütleyen Arbeiter-Zeitung gazetesi yazarı anarşistler sorumlu tutuldu. Albert R. Parsons, August Spies, Samuel J. Fielden, Michael Schwab, Adolph Fischer, George Engel ve Louis Lingg suç işledikleri kanıtlanmadan idam cezasına çarptırıldı. Oscar Neebe ise 15 yıl tutsaklığa mahkum edildi.

Dünyanın farklı yerlerinden işçi örgütleri, idam cezasına karşı mücadele eden devrimciler uluslararası kamuoyunda idamlara karşı mücadele yürüttü. Samuel J. Fielden ve Michael Schwab’ın ölüm cezası bu eylemlerin etkisiyle ömür boyu hapis cezasına çevrildi. Ancak devlet, Haymarket’in intikamını almakta kararlıydı. Katliam gerçekleştirilmeden önce Louis Lingg tutsak edildiği hücrede kendi yaşamına kendisi son verdi, yoldaşları ise bütün tepkilere rağmen idam edildi.

1 Mayıs’ın Antik Kökenleri

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesiyle sembolleşmeden önce de özellikle Avrupa kültüründe topraktaki işlere ara verilen, çalışmanın durduğu şenliklerle kutlanan bir gün olarak tarihe geçmişti. Bahar aylarının ilk günü olarak, toprağa ekilen ilk mahsulün kutlandığı Pagan kültürünün bir parçasıydı. Eski Keltler ve Saksonlar “ateş günü” anlamına gelen “Beltane” olarak geçiriyorlardı 1 Mayıs’ları. Ellerinde meşaleleriyle köylüler patika yolları, tepeleri, dağların eteklerini tepesine kadar sarıyor ve daha sonra aşağıdaki tarlalara doğru kaydıracakları ahşap tekerlekleri ateşe veriyordu. Köylülerin ellerindeki meşaleler zaman içerisinde işçilerin ve köylülerin taşıdıkları bayraklara, pankartlara dönüştü.

Bugün 1 Mayıs’ların devlet tarafından yasaklandığı gibi o günlerde de dini otorite, 1 Mayıs yasaklarıyla halkı baskı altında tutmaya çalışıyordu. Katolik Kilisesi tarafından yasaklanan Beltane’ler ya da Baharı karşılayan günler, 1700’lerin sonlarına kadar hala köylüler tarafından özgürce organize edilmeye devam ediyordu. Halk, papalık otoritesinden korunmak için hayvan maskeleri ve çeşitli kostümler giymek gibi yöntemler geliştirmişti. Walpurgisnacht veya cadılar gecesi olarak bilinen bu günün ortaya çıkışında da yasaklanan 1 Mayıs kutlamaları bulunuyordu.

1886’da Mayıs kutlamaları, Beltane’ler ve May Fayre’ler yerini 1 Mayıs etkinliklerine bıraktı.

İşçi Patron Kavgasında 1 Mayıs’lar; Katliamlar, Direnişler, Eylemler

1 Mayıs, tarih boyunca ne yalnızca Haymarket Mitingi’yle başlayan ve sonra olaylarla devam eden tarihsel sürecin bir parçası ne de gelenekselleşmiş bir günden ibaretti. 1 Mayıs tarih boyunca işçilerin mücadelesini sokaklara fabrikalara, atölyelere, meydanlara taşıdığı bir kavga günüydü. Gün geldi bir grevin başladığı gün olarak seçildi, gün geldi bu grevde katledilen işçilere karşı öfkenin sokağa döküldüğü gün. Bazen yasaklanan meydanlar için bir direniş günüydü 1 Mayıs, bazen de işçilerin iş bıraktığı ve meydanları doldurduğu bir miting günü. Ama nasıl örgütlenirse örgütlensin her zaman kavganın, mücadelenin sloganlarının kara bayraklarla sokaklara taştığı bir gün oldu 1 Mayıs.

Haymarket’ten Sonra İlk 1 Mayıs: Mücadele Günü Mü Bayram Mı?

Haymarket’te katledilen anarşistler bütün dünyada işçi mücadelesi veren sendikalar ve farklı eğilimlerden devrimciler arasında büyük bir yankı uyandırmıştı. Farklı tutsak örgütleri tarafından ABD hukuk tarihinin en kanlı cinayetlerinden biri olarak görülen idamlara karşı tepkiler özellikle anarşistler arasında hızla büyüyordu.

Haymarket’ten sonraki ilk 1 Mayıs eylemi, 1890 yılında Arjantin’de örgütlendi. Çeşitli anarşist ve sosyalist örgütlerle sendikaların çağrısıyla Buenos Aires’te bir araya gelen işçiler, sonrasında bu günün emek günü olarak kabul edilmesi noktasındaki ilk somut adımı atmış olacaklardı.

Arjantin’de gerçekleştirilen eylemler bir tartışmayı da beraberinde getiriyordu. 1 Mayıs’lar, Haymarket’te ve dünyanın farklı yerlerinde 8 saatlik iş günü mücadelesini yükselten ve bu yüzden devletin şiddetiyle karşılaşan devrimcilerin anısını yaşatma ve onların kavgasını sürdürme günü mü olacaktı yoksa işçi bayramı mı?

İkinci Enternasyonal’le birlikte mücadeleci özünden uzaklaştırılmaya çalışılan ve devletin ilan ettiği bir bayram haline gelen 1 Mayıs eylemlerinin ideolojik hattıyla ilgili tartışmalar bugün de işçi mücadelesinde tazeliğini koruyor. Öyle ki 1918’de Rusya’da Bolşevikler iktidarı ele geçirdikten sonraki ilk 1 Mayıs, bu tartışmaların bir yansıması olarak anarşistler, menşevikler ve sol sosyalist devrimciler tarafından boykot ediliyor.

1 Mayıs 1891 Emma Goldman’ın Sosyalistlere Karşı Kavgası

Haymarket idamlarından 3 yıl sonra Paris’te toplanan Uluslararası Sosyalist Kongre, 1 Mayıs tarihinin bütün dünyada emek günü olarak kabul edilmesi çağrısını yaptı. Başta anarşistler olmak üzere işçi mücadelesi içerisindeki bütün devrimciler arasında yankısını bulan bu çağrı, zaman içerisinde 1 Mayıs’ların devletlerin resmi tatil günleri arasına dahi girmesine zemin hazırlayan mücadelenin ilk adımıydı.

1891 yılı ise bu kararın hakkaniyetli olarak ilk kez örgütleneceği tarihi işaret ediyordu. Emma Goldman bu günü “Emekçiler işlerini bırakacak, makinelerini durduracak, fabrikaları ve maden ocaklarını terk edecekti. Devrimci marşlar ve şarkılar eşliğinde bayraklarıyla yürüyecek, gösteriler örgütleyeceklerdi. Her yerde toplantılar yapılacak, emekçilerin talepleri dillendirilecekti.” şeklinde anlatıyor.

Özellikle Akdeniz ülkelerindeki etkinlikler anarşistler tarafından örgütleniyordu. Anarşist yayınlar, bu günün örgütlenmesine dair bildirileri ve bilgilendirici metinleri okuyucularıyla paylaşıyordu. Amerika’da da bir araya gelen çeşitli örgütlenmelerden devrimciler, 1 Mayıs’ı kendi topraklarında görkemli bir şekilde gerçekleştirme kararı aldılar. Emma Goldman, sendikaların katılımını örgütlüyordu. Devletin “radikal unsurların temizlenmesi gerektiği” uyarısı, pek çok ana akım sendikanın süreçten çekilmesine yol açacaktı. Ancak Alman, Yahudi ve Rus işçilerin örgütlediği devrimci sendikalar, 1 Mayıs’a katılmakta kararlıydı. New York’taki Union Square’da toplanan eylemin örgütlenmesini sosyalistler gerçekleştiriyordu. Anarşistlerin kendi konuşmalarını yapmaları için bir kürsü verilecekti ancak 1 Mayıs gelip çattığında sosyalistler sözlerini tutmadı.

Bunun üzerine 1 Mayıs’ta katledilen yoldaşlarının mücadelesini anlatmakta kararlı olan yoldaşlar, sosyalistlerin alana getirdiği kürsüyü işgal etti. Bir arabanın tepesine kurulan kürsüye çıkan Emma Goldman burada konuşmasını yapmaya başladı. Arabayı hareket ettiren sosyalistler Goldman’ın konuşmasını engelleyemediler. Arabanın tepesinde konuşmasını yapan Emma’yla beraber işçiler de kürsüye doğru ilerleyerek konuşmayı dinliyorlardı.

Ertesi gün sosyalistlerin bu işgüzarlığı gazetelerde kapitalistlerin kara propagandasına dönüştü. Mitingi küçük göstermeye çalışan kapitalistlere göre “konuşma yapan kadının tiz sesi yüzünden” arabayı çeken atlar ürkmüş ve hareket etmeye başlamıştı…

1894 Bituminous Taşkömürü Madencileri Grevi

Günde 8 saatlik iş günü mücadelesinin taşıyıcıları, 1894’te maden işçileri olmuştu. 1893-97 yılları arasında ABD’nin içine girdiği ekonomik kriz, en çok maden işçilerini vuruyordu. Açlığa, yoksulluğa ve kötü koşullara karşı ayaklanan işçiler Haymarket ruhuyla madenleri işgal etti. Nisan 1894’te başlayan grevler süreci, kısa sürede Colorado, Illinois, Ohio, Pennsylvania ve Batı Virginia’yı sardı. 180.000 işçi grevdeydi. Yalnızca Illinois’te 25.200 grevci vardı.

Fiziksel kavgalar ve sabotaj eylemleriyle büyüyen eylemlilikler, birçok ilham verici olaya da sahne oldu. Illinois, Duqoin’de 700 madenci bir yük trenini yakaladı ve grevde oldukları madene doğru gitmesini sağladı. Tren içindeki değerli malzemelere el kondu; devlet, kolluk kuvvetleri aracılığıyla işçilere saldırmaya başladı. Madene gelen polis, 88 kişiyi gözaltına aldı.

Takip eden süreçte farklı farklı trenler benzer yöntemlerle durduruldu ve işçiler tarafından sabote edildi. Maden işçilerinin bu eylemleri sadece 8 saat talebindeki ısrar için önemli değildi. Ayrıca bu eylemler grevi bastırmak için bir nevi grev kırıcılığı amacıyla kullanılan diğer madenlerden çıkan fazla kömürün, istenilen yerlere ulaşımının kesilmesi amacıyla yapıldığından dolayı önemliydi.

Coğrafyamızda İlk 1 Mayıs’lar

1909 yılı, Osmanlı Devleti yönetimi altında yaşayan coğrafyadaki işçiler için bir ilki simgeliyordu. Eylem için Üsküp’ü seçen işçiler, Yunan, Yahudi, Türk, Bulgar, Makedon ve pek çok Balkan ülkesinden anarşist ve sosyalistler 1 Mayıs’ı örgütlemek için toplanıyordu. Halkın özgürlük mücadelesinin, özgür federasyonlar aracılığıyla örgütlenmesi için verilen mücadelenin yükselen sloganları arasında tüm dünyada olduğu gibi 8 saatlik iş gününün kabulüne dair de talepler yer alıyordu.

Bu ilk 1 Mayıs’tan sonra gittikçe güç kazanan işçi hareketleri çok zaman geçmeden devlet şiddetiyle karşılaştı. 1909 yılındaki eylemleri, 1910’da Selanik, Veles ve farklı Rumeli şehirlerindeki 1 Mayıs’lar, 1911’de Üsküp, Selanik, İstanbul, Kumanova, Veles, Edirne’deki 1 Mayıs’lar, 1912’de Selanik ve İstanbul’daki 1 Mayıs eylemleri izleyecekti.

Özellikle 1911 yılında 12.000 işçiyi etkisine alan grev dalgası, Osmanlı’da da iktidarın dikkatini ayıramayacağı bir gerçeklik haline gelmişti. Eylemlerden sonra gerçekleştirilen operasyonla sendikacılar gözaltına alınıyor, Sultan’ın hayatının tehlikede olduğu gerekçe gösterilerek devrimci yayınlar kapatılıyordu.

25 Mart 1911 Triangle Shirwaist Katliamı

ABD’deki 8 saatlik iş günü mücadelesi Haymarket’ten sonra da işçilerin gündemini meşgul eden bir konu olarak konuşulmaya devam ediyordu. Devletin yoğunlaşmış baskı ve şiddetinden güç alan patronlar, kar hırsıyla işçilerin yaşamlarını tehlikeye atmakta çekince yaşamıyordu.

New York’taki Triangle Shirtwaist şirketinde çalışan 146 işçi, işyerlerinde çıkan yangında yanarak yaşamını yitirdi. Çoğunluğu iyi İngilizce konuşamayan göçmen genç kadın işçilerden oluşan işçilerin kurtarılması için devlet güçleri bir çaba sarf etmemiş, yasanın yaptırım gücü ise her zamanki gibi patrona karşı işe yaramamıştı.

Ancak Triangle Shirtwaist Şirketi’nin yöneticileri Max Blanck ve Isaac Harris’in fabrikası, daha önce de bu tip “kazalarla” dolu kirli bir tarihe sahipti. İkilinin daha önce yangın sigortası yaptırılması için patronları teşvik etmek amacıyla bilinçli bir şekilde ateşe verdikleri fabrikaları olmuştu.

1902 yılında The Triangle fabrikası iki kez yanmış, Diamond Waist fabrikası da biri 1907’de bir diğeri ise 1910’da olmak üzere iki kere yakılmıştı. 25 Mart 1911 yangını bu istekle çıkarılmamış gibi lanse edilse de barındırdığı tehlikeler ve yarattığı sonuç göz önünde bulundurulduğunda işçilerin vahşice katledildiği bir katliama sahne olmuştu.

25 Mart günü, bir cumartesi öğleden sonrası, sekizinci kattaki çöp kutusu yanmaya başladığında fabrikada 600 işçi vardı. Yangının üzerine yangın hortumu çevrildi, ancak hortum çürümüştü ve valfi de paslanmıştı. Asansör yalnızca dört seferden sonra yıkıldı ve kadın işçiler canlarını kurtarmak için pencerelerden atlamaya başladı. Yanlış merdivenlerden kaçanlar içeride kaldılar ve diri diri yandılar. Sekizinci katta sıkışıp kalmış diğer işçiler bulundukları yerde mahsur kalmıştı. Ayrıca, itfaiyecilerin merdivenleri yalnızca yedinci kata kadar yükseliyordu ve güvenlik ağları bir kerede üçer kişi atlayan işçileri tutmak için yeterince güçlü değildi.

Blanck ve Harris, yangın çıktığında bazı imtiyazlı işçilerle birlikte binanın en üst katındaydı. Çatıya tırmanıp bitişikteki binaya atlayarak kaçmayı başardılar. Katliam büyük bir öfkeyle karşılandı. Bölgede mücadele eden yoldaşlar kayıplarının ardından onbinlerle sokaklara çıktı. Triangle Shirtwaist kavgası, 1 Mayıs’ta 80.000 işçiyi sokaklara dökmüştü.

1977 Taksim Kanlı 1 Mayıs

1976 yılında 50 yıllık yasakların ardından ilk kez toplumsal bir şekilde örgütlenen 1 Mayıs, patronları tedirgin etmeye yetmişti. O yıl Saraçhane, Beşiktaş, Kabataş ve Şişli’de bir araya gelen işçiler Taksim Meydanı’nda toplandı. Yaklaşık 400.000 işçinin 1 Mayıs etkinliklerine katıldığı söyleniyordu.

Takip eden yıl da örgütlenen ve gücünü artıran işçi örgütlenmeleri, 500.000 kişiyle 1 Mayıs alanındaydı. Yüzbinlerce işçinin doldurduğu alanda konuşmalar devam ederken kalabalığın üzerine faşist çeteler tarafından rastgele ateş açıldı. Tam o sırada polisin panzerler ve ses bombalarıyla başlayan saldırısı sonucu 36 kişi vurularak, sıkıştırmayla ezilerek ya da panzerin altında kalarak yaşamını yitirdi.

Devletin yükselen işçi hareketini bastırmak için kullandığı şiddetin öfkesiyle ilerleyen yıllarda işçiler sokakları 1977 1 Mayısı’nın hesabını sormak için doldurdu. Devletin adaletsizliğinin yıllar içerisinde faillerini bir türlü “bulamadığı” katliamı kimlerin gerçekleştirdiği hala bilinmemektedir.

1998 Londra Eylemciler Sokakları Geri Alıyor

1998’de çoğu anarşist Class War Federation (Sınıf Savaşı Federasyonu) ve örgütlenmenin yayınladığı gazeteden devrimciler uzun yıllardır yasaklı olan 1 Mayıs’larda sokakları geri almak için örgütlendi. Farklı örgütlerin bir araya gelmesini sağlayan ve bu amaçla bir toplantı örgütleyen Class War Federation’dan anarşistler, eylem alanı olarak Bradford’u seçmişti.

Burada temeli atılan platform, sonrasında farklı eylem süreçlerini örgütlemek amacıyla bir araya gelişin de ilk adımıydı. Bradford’daki 1 Mayıs, basında “kara bayraklardan oluşan bir deniz” olarak yer aldı. Gerçekleştirilen yürüyüşün ardından konuşmalar ve Haymarket’te katledilen anarşistlerin anısını yaşatan müziklerin çalındığı bir konser gerçekleştirildi.

Yasaklara karşı gerçekleşen 1 Mayıs eylemleri devletin tehdidiyle karşı karşıya kalsa da pek çok anarşist örgütlenme ve sendikanın ısrarcı çabası sonucu 1998’den beri 1 Mayıs eylemleri İngiltere genelinde örgütlenmeye devam ediyor.

Tarihten Günümüze 1 Mayıs’ta İşçilerin Özgürlüğü İçin Mücadeleye!

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir asırdan fazla bir süredir mücadeleyle kazandığımız kavganın günü olan 1 Mayıs yaklaşırken ezilenler, alanlarda bir araya gelmeye, birleşmeye hazırlanıyorlar. Patronların sömürüsüne karşı öfkenin sembolü haline gelmiş olan 1 Mayıs gününde, dünyanın her yerinde yürüyüşler ve mitingler hazırlanıyor. “Günde 8 Saat” için meydanları dolduranların mücadelesi, 2019’da da tüm hızıyla her yerde devam ediyor.

Her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs’ta sokaklara, meydanlara!

Zeynel Çuhadar

[email protected]

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 49. sayısında yayınlanmıştır.

The post Tarihten Günümüze 1 Mayıs’lar – Zeynel Çuhadar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/04/21/tarihten-gunumuze-1-mayislar-zeynel-cuhadar/feed/ 0
Mephisto İşçileri İşten Çıkarmalara Karşı Eylem Gerçekleştirdi https://meydan1.org/2019/02/03/mephisto-iscileri-isten-cikarmalara-karsi-eylem-gerceklestirdi/ https://meydan1.org/2019/02/03/mephisto-iscileri-isten-cikarmalara-karsi-eylem-gerceklestirdi/#respond Sun, 03 Feb 2019 17:16:34 +0000 https://seninmedyan.org/?p=46399 Mephisto Kitabevi’nin Beşiktaş mağazasında çalışan işçiler keyfi işten çıkarmalara, mobbing ve kötü çalışma koşullarına karşı direnişe geçti. İşçiler dün mağaza önünde bir basın açıklaması yaptı. Yapılan basın açıklamasında Ahmet Batur Mephisto’da yaşadıklarını anlattı: “Bizim için Mephisto, günlük 9 lira 60 kuruşa karın doyurmaya çalışmaktır. İnsan haklarına saygıdan bahsedeceksiniz, 3 yıldır yemek ücretine tek bir kuruş […]

The post Mephisto İşçileri İşten Çıkarmalara Karşı Eylem Gerçekleştirdi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Mephisto Kitabevi’nin Beşiktaş mağazasında çalışan işçiler keyfi işten çıkarmalara, mobbing ve kötü çalışma koşullarına karşı direnişe geçti. İşçiler dün mağaza önünde bir basın açıklaması yaptı.

Yapılan basın açıklamasında Ahmet Batur Mephisto’da yaşadıklarını anlattı:

“Bizim için Mephisto, günlük 9 lira 60 kuruşa karın doyurmaya çalışmaktır. İnsan haklarına saygıdan bahsedeceksiniz, 3 yıldır yemek ücretine tek bir kuruş zam yapmayıp işçilerinize yetersiz beslenmeyi hak göreceksiniz. Bu olur mu?”

“Bizim için Mephisto, 9 saat ayakta çalışıp oturacak bir sandalye bulamamaktır. Dinlenme hakkımız ‘müşterilerin karşısında yayılarak oturulduğu’ gerekçesiyle elimizden alındı. Alternatif olarak gösterilen yer bodrum katta, ışık almayan, tuvaletin duvarına bitişik, deponun kenarında bir masa ve sandalye. İnsan hakları diyeceksiniz, işçiye bunu hak göreceksiniz. Bu olur mu?”

“Bizim için Mephisto, güvenlik kameralarıyla 7/24 izlenmektir. Güvenlik kamerası görüntüleri Mephisto yöneticileri tarafından çalışanlar üzerinde baskı yaratmak amacıyla aktif olarak kullanılmaktadır. Bu apaçık mobbingdir.”

“Bizim için Mephisto, her an işsiz kalma tehdidiyle yaşamaktır. Bir işe emek vereceksiniz, saatlerinizi, günlerinizi, aylarınızı vereceksiniz, sonra bir gün çalışma koşullarına itiraz ettiğiniz için işten atılacaksınız. İnsan haklarından bahsedenler buna ne söyleyecek? Böyle iş olur mu!”

İnsani koşullarda çalışmak istediklerini, bunun en doğal haklarını olduğunu belirten işçiler taleplerini şöyle sıraladılar:

– Haksız yere işten atılan arkadaşlarımız işe geri alınmalıdır.

– İnsanlık dışı yemek ücreti uygulaması son bulmalıdır. Yemek ücretleri aylık en az 500 lira olmalıdır.

– Çalışanlara insani koşullarda bir dinlenme mekanı sağlanmalıdır.

– Güvenlik kamerası tacizi ve mobbing son bulmalıdır.”

The post Mephisto İşçileri İşten Çıkarmalara Karşı Eylem Gerçekleştirdi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/02/03/mephisto-iscileri-isten-cikarmalara-karsi-eylem-gerceklestirdi/feed/ 0