Ekolojik yıkım – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Fri, 19 Oct 2018 05:35:39 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Küresel İklim Değişikliği Tuna Nehri’ni de Vurdu https://meydan1.org/2018/10/19/kuresel-iklim-degisikligi-tuna-nehrini-de-vurdu/ https://meydan1.org/2018/10/19/kuresel-iklim-degisikligi-tuna-nehrini-de-vurdu/#respond Fri, 19 Oct 2018 06:00:52 +0000 https://seninmedyan.org/?p=44386 Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de Tuna Nehri su seviyesi son 71 yılın en düşük seviyesine ulaştı. Macaristan’da ağustos ayından bu yana süren kuraklık nedeniyle nehrin su derinliğinin 43 santimetreye kadar indiği, bundan dolayı yük gemilerinin geçişinin yasaklandığı belirtildi. Kuraklık dolayısıyla ilerleyen günlerde su seviyesinin daha da düşeceği öngörülüyor. Nehrin geçtiği Adony, Dunaujvaros, Paks ve Dumbori kentlerinde de […]

The post Küresel İklim Değişikliği Tuna Nehri’ni de Vurdu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de Tuna Nehri su seviyesi son 71 yılın en düşük seviyesine ulaştı. Macaristan’da ağustos ayından bu yana süren kuraklık nedeniyle nehrin su derinliğinin 43 santimetreye kadar indiği, bundan dolayı yük gemilerinin geçişinin yasaklandığı belirtildi.

Kuraklık dolayısıyla ilerleyen günlerde su seviyesinin daha da düşeceği öngörülüyor. Nehrin geçtiği Adony, Dunaujvaros, Paks ve Dumbori kentlerinde de nehrin su seviyesinin rekor seviyede düşük olduğu ifade edildi.

Su gibi doğal varlıkları kaynak görme anlayışı nedeniyle yaşanan küresel iklim değişikliği, dünyanın farklı yerlerinde benzer durumlara yol açıyor. İklim değişikliğinin yol açacağı sorunlar günden güne iyice belirirken, kapitalizm ve insan merkezcil bakış açısı nedeniyle ortaya çıkan ekolojik yıkımlar tüm canlıları etkilemeye devam ediyor.

The post Küresel İklim Değişikliği Tuna Nehri’ni de Vurdu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/10/19/kuresel-iklim-degisikligi-tuna-nehrini-de-vurdu/feed/ 0
Patika Ekoloji Kolektifi Ekolojik Yıkımların Karşısında https://meydan1.org/2018/10/14/patika-ekoloji-kolektifi-ekolojik-yikimlarin-karsisinda/ https://meydan1.org/2018/10/14/patika-ekoloji-kolektifi-ekolojik-yikimlarin-karsisinda/#respond Sun, 14 Oct 2018 11:50:42 +0000 https://test.meydan.org/2018/10/14/patika-ekoloji-kolektifi-ekolojik-yikimlarin-karsisinda/ Meydan Gazetesi: İsim, büyük ölçüde içerik hakkında bilgiler verir. Bu sebeple “Neden Patika?” sorusuyla başlayalım.. Patika Ekoloji Kolektifi: Ekoloji mücadelesi bizim için, yaşamı savunurken ve yeni bir yaşamı yaratırken izlediğimiz bir yol ve bu yol bir patika aslında. Çünkü patikalar tüm canlılar içindir, patikalarda ayrık otlarına da rastlarsınız böceklere de… Keçilerin de ayak izleri vardır […]

The post Patika Ekoloji Kolektifi Ekolojik Yıkımların Karşısında appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Kapitalizmin ve devletlerin siyasi ve ekonomik çıkarlar uğruna yaşama yönelik durmak bilmez saldırılarıyla ortaya çıkan küresel iklim değişiklikleri; yaşadığımız coğrafyadaki iktidarın ekolojik yıkım pahasına arzuladığı nükleer santraller ve çılgın projeler… Böylesi bir süreçte, yaşamı savunan bir gazete olarak biz de ekoloji mücadelesinde yaratıcı ve etkili eylemlerde bulunan Patika Ekoloji Kolektifi ile gerçekleştirdiğimiz röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Meydan Gazetesi: İsim, büyük ölçüde içerik hakkında bilgiler verir. Bu sebeple “Neden Patika?” sorusuyla başlayalım..

Patika Ekoloji Kolektifi: Ekoloji mücadelesi bizim için, yaşamı savunurken ve yeni bir yaşamı yaratırken izlediğimiz bir yol ve bu yol bir patika aslında. Çünkü patikalar tüm canlılar içindir, patikalarda ayrık otlarına da rastlarsınız böceklere de… Keçilerin de ayak izleri vardır patikalarda, kaplumbağaların da… Patikaların kenarlarında ezilerek katledilen hayvanlarla karşılaşmazsınız örneğin. Her birimizin ayak izi art arda gelir. Patikalar yürümekten vazgeçmeyenler oldukça şekillenir ve var olur.

Bize göre yol iki nokta arasında bir çizgi değildir. Bu yolda yürürken hepimizin kafasında, başladığımız noktadan daha özgür daha adaletli bir yere varmak olsa da yol bir gitme biçimidir aynı zamanda. Biz ekoloji mücadelesinde araç ve amaçların paralel olması gerektiğine inanıyoruz, böylece mücadele pratiğimizle varacağımız noktayı yaratacağımızı düşünüyoruz. Bu yüzden bu yola “patika” dedik.

Patika Ekoloji Kolektifi nasıl bir örgütlenmedir? Örgütlenme biçimi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Patika Ekoloji Kolektifi yatay bir örgütlenmedir. Kolektifin işleyişinde alınan kararlar, herkesin katılımıyla gerçekleşir. Karara katılan her bir birey sonsuz söz hakkı ile işleyişte yer alır. Bireyler arasında herhangi bir hiyerarşi yoktur. Patikada herkes elini taşın altına sokması gerektiğini hisseder. Bunu da keyifle ve özenle yaparız.

Bununla birlikte kolektif içerisindeki her birey aslında farklı mücadele alanlarında deneyimleri olan yaşamlarını savunma ve dönüştürme çabasında olan bireyler. Bugün ekolojik yıkımların da faili olan devletlerin ve kapitalizmin her alanda gerçekleştirdiği saldırıların karşısında Patika, bütünlüklü bir mücadele hattını savunur. Yani Patika, bir HES şantiyesinin doğaya, doğadaki canlı-cansız varlıklara olan tahribatı dışında, o şantiyede çalışan ve patronu tarafından sömürülen işçiler içinde mücadele eder. Yaşamın dönüşümü derken çok fazla tüketmeyi değil evlerimizde konserve yapmayı, turşu kurmayı, üretici dayanışma ağları ile yemeyi-içmeyi, ikinci elcilerden giyinmeyi tercih ederiz. Her tercihimiz bu dönüşümün birer propagandasıdır. Kola içmeyiz ya da taşlanmış kot giymeyiz mesela. Çünkü biri içme suyumuzun biri hayatlarımızın sonunu hazırlıyor, biliyoruz. Kapitalist bir yaşamın çatlaklarından filizlenen bir betondelendir Patika. Bu yüzden her yerden hep çoğalacağız, hiç bitmeyeceğiz.

Patika kendisine bir ekoloji örgütü diyor ve bildiğimiz kadarıyla çevreciliğe karşı…

Çevrecilik insan merkezli bir düşüncedir, yani kastedilen; insan ve çevresidir. Ağaçların kesilmesini, hayvanlarının soyunun tükenmesini “önemser” çünkü insanların “konfor alanlarının” sürdürülmesini hedefler. “Sürdürülebilir” enerji kaynaklarını savunur, üretilen enerjinin insanların değil, endüstrinin ihtiyacı olduğunu görmezden gelir. Yine çevrecilik “geri dönüşümü” bir çözüm olarak gösterir, geri dönüşümün aslında bir manipülasyon olduğundan hiç bahsetmez, tüketim kültürünü sorgula(t)maz. Gündelik alışkanlıklarımızı değiştirmeden, sistemi sorgulamadan, “suya sabuna dokunmadan” “doğa dostu” imajını pekiştirmenin yollarını arar. Bu anlayış elbette kapitalizmin de zararsız gördüğü ve desteklediği bir anlayıştır. Biz bu bakış açısını çok sıkıntılı görüyoruz, kesinlikle çevreci değiliz.

Patika yaşam savunuculuğu yapan bir ekoloji örgütü. Hayvanın özgürlüğünden suyun, toprağın, havanın özgürlüğüne, tüketim mabetlerine yetmeyecek enerji üretim santrallerinin talanından kentsel dönüşümün rant talanına, bu sömürü sisteminin iktidar merkezli anlayışından mülkiyetçi anlayışına, yani kapitalizme karşı topyekûn oluşturulacak bütünlüklü mücadele ile yaşamı bugünden yaratma çabasıyla düşlüyor ve eyliyoruz. Çevrecilerse sadece birer truva atı.

Patika ne türlü mücadeleler verdi bu zamana kadar?

Yerel halkla birlikte bugüne dek başta Karadeniz olmak üzere coğrafyamızda yapılmak istenen hidroelektrik santrallerinden(HES) nükleer santrallere, termik santrallerden taş ocaklarına kadar yaşamı yok eden enerji şirketlerine karşı mücadeleler verdik. Suyun ticarileştirilmesine karşı çeşitli eylemler ve kampanyalar örgütledik. Yine Patika ismini taşıyan dergimizle rüzgar, jeotermal ya da güneş gibi enerji santrallerinin doğamız için yaratacağı yıkımları ele alan yazılar yayınladık, yeni çıkarılması düşünülen kaya gazını gündemimize alarak bu coğrafyada ilk kez tartışılmasını sağladık, sürdürülebilir enerji ya da geri dönüşüm gibi kavramların asıl yüzlerini teşhir eden incelemelere sayfalarımızda genişçe yer verdik.

Ekoloji alanındaki düşüncelerimizi yaygınlaştırabilmek için çeşitli platformlarda, oluşumlarda, etkinlik ve festivallerde yer aldık. Ayrıca çeşitli üniversitelerde gerçekleşen panellere katılarak ekoloji başlıklı aktarımlar gerçekleştirdik.

Son dönemde ise ekoloji mücadelesi veren farklı örgütlerin, ekolojik üretim yapan komün ve kolektiflerin de katılımıyla oluşturulan Kır-Kent Ağı buluşmalarına katıldık ve kır-kent ağının kurulmasında yer aldık.

Kır-Kent Ağı buluşmalarından biraz daha bahseder misin? Kır-Kent Ağı ile ne hedefleniyor?

Kır-kent buluşmalarının ilki Temmuz ayında Bergama’da gerçekleşti. Bu buluşmaya ekoloji mücadelesi veren örgüt ve topluluklardan, kolektif bir şekilde ekolojik ilkelerle kendi üretimlerini yapan komün ve topluluklara, şehirlerde tüketim ağları kuran gıda toplulukları ve derneklere kadar birçok farklı bileşen katıldı. Bir tanışma ve tartışma toplantısı olarak gerçekleşen ilk buluşmanın ardından ikinci buluşmamızı Eylül ayında İstanbul’da gerçekleştirdik. Bu buluşmada, yaşamlarımızın ortaklaştırılması, dayanışma ağlarının genişletilmesi ve güçlendirilmesi gibi başlıklara yoğunlaştık. İlk buluşmaya da katılım gösteren Fethiye’den Refikler Komünü ve Bayramiç’ten Zeytinli Ekolojik Yaşam Topluluğu’nun ortak deneyimleri bu dayanışma ağının nasıl geliştirilebileceğine dair pratik bir örnek olarak tartışıldı. Kır-kent ağının ne hedeflediği ve nasıl işleyeceğine dair yürütülen tartışmalarda üretim süreçlerini, tüketim ağlarını ve bütçelerini ortaklaştırmak, yerellerde dayanışma ilişkileri geliştirmek, bütünlüklü bir mücadele hattı kurmak ve yaşamlarımızı dönüştürmek tartışmaların ana hattını oluşturdu. Aslında hedeflenen alternatif üretim-tüketim ilişkilerinin oluşturulması, yaşamla iç içe oluşturulacak yaşamsal bir kültür aracılığıyla kapitalist ve devletli ilişkilerin yıkıcılığından kurtulmak.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Ekolojik uyumla yeni bir yaşamı oluşturmaya bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bunun için paylaşma ve dayanışma ilişkilerimizi çoğaltmalı ve örgütlenmeliyiz.

Röportaj için teşekkür ederiz. Meydan Gazetesi olarak mücadelenizi selamlıyoruz.

 

Bu röportaj Meydan Gazetesi’nin 46. sayısında yayınlanmıştır.

 

 

 

The post Patika Ekoloji Kolektifi Ekolojik Yıkımların Karşısında appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/10/14/patika-ekoloji-kolektifi-ekolojik-yikimlarin-karsisinda/feed/ 0
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün Yazılımına Göre Dünyanın Sonu 2040 https://meydan1.org/2018/08/14/massachusetts-teknoloji-enstitusunun-yazilimina-gore-dunyanin-sonu-2040/ https://meydan1.org/2018/08/14/massachusetts-teknoloji-enstitusunun-yazilimina-gore-dunyanin-sonu-2040/#respond Tue, 14 Aug 2018 16:20:41 +0000 https://seninmedyan.org/?p=41997 Nostradamus, Baba Vaga, Mayalar ve binlerce kutsal metnin on binlerce kez tekrar yorumu. Bunların “gerçekliği” tartışmasını bir kenara bırakalım. Massachussets Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırmacılarının geliştirdiği bir bilgisayar yazılımı, dünyanın sonu kehanetlerine bir yenisini daha ekledi. Aslında o kadar yeni de sayılmayan “kehanet” 1973 yılında bir grup MIT’li bilimcinin, o dönemin en büyük bilgisayarlarından biriyle yapılan […]

The post Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün Yazılımına Göre Dünyanın Sonu 2040 appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Nostradamus, Baba Vaga, Mayalar ve binlerce kutsal metnin on binlerce kez tekrar yorumu. Bunların “gerçekliği” tartışmasını bir kenara bırakalım. Massachussets Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırmacılarının geliştirdiği bir bilgisayar yazılımı, dünyanın sonu kehanetlerine bir yenisini daha ekledi.

Aslında o kadar yeni de sayılmayan “kehanet” 1973 yılında bir grup MIT’li bilimcinin, o dönemin en büyük bilgisayarlarından biriyle yapılan bir hesaplamaya dayanıyor. Asıl amacı küresel sürdürülebilirlik hesaplaması yapmak olan “World One” uygulaması, bu sürdürülebilirliğin 2040 yılında biteceğini ön görmüş. Yani başka bir açıdan ele aldığımızda 2040 yılında dünyada sürdürülebilir yaşam döngüsü kalmayacak. Yine bir başka açıdan, daha basit olarak ele aldığımızda ise: Kıyamet!

Yazılım, öngörülerini kirlilik seviyeleri, nüfus artışı, doğal kaynaklar ve dünyadaki yaşam kalitesini baz alarak oluşturmuş.

Çıkan sonuçlar, dünyadaki koşulların özellikle 2020’den itibaren gözle görülür bir şekilde kötüleşeceğini de öngörmüş.

2020’ye 2 kala,neredeyse her gün aldığımız yangın haberleri, maskesiz gezilemeyen şehirler, bir türlü gelmek ya da gitmek bilmeyen dengesiz yağmurlar ve daha niceleri… Bütün bunların bize söylemeye çalıştığı bir şeyler var, evet. Söylenenlere karşı bizim de yapmamız gerekenler…

Kapitalizmin, nükleeriyle, HES’iyle, RES’iyle, GES’iyle, ekolojik katliamlara bizzat sebebiyet veren açlığına karşı mücadele etmek ve yaşamlarımızı kapitalizmin elinden çekip almak.

Patika Ekoloji Kolektifi

 

 

 

The post Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün Yazılımına Göre Dünyanın Sonu 2040 appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/08/14/massachusetts-teknoloji-enstitusunun-yazilimina-gore-dunyanin-sonu-2040/feed/ 0
DSİ Projesi, Havaçor Deresini Kuruttu https://meydan1.org/2018/04/09/dsi-projesi-havacor-deresini-kuruttu/ https://meydan1.org/2018/04/09/dsi-projesi-havacor-deresini-kuruttu/#respond Mon, 09 Apr 2018 13:41:25 +0000 https://seninmedyan.org/?p=34828 Dersim’de, Devlet Su İşleri tarafından başlatılan “dere ıslahı ve sulama kanalı” projesi nedeniyle Havaçor deresi kurudu. Dersim-Ovacık’ta bölge halkının ilk günden itibaren tepki göstermesine karşı sürdürülen proje kapsamında, su akışının kesilmesi nedeniyle birçok canlı türü yok oluyor. Yapımına 2016’da başlanan proje nedeniyle %70’i tamamlanan kanal, köyün susuz kalmasına ve tarım yapamamasına da neden oluyor. Ekosisteme […]

The post DSİ Projesi, Havaçor Deresini Kuruttu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Dersim’de, Devlet Su İşleri tarafından başlatılan “dere ıslahı ve sulama kanalı” projesi nedeniyle Havaçor deresi kurudu.

Dersim-Ovacık’ta bölge halkının ilk günden itibaren tepki göstermesine karşı sürdürülen proje kapsamında, su akışının kesilmesi nedeniyle birçok canlı türü yok oluyor. Yapımına 2016’da başlanan proje nedeniyle %70’i tamamlanan kanal, köyün susuz kalmasına ve tarım yapamamasına da neden oluyor.

Ekosisteme yönelik açık bir saldırı olan projeyle, gerçekte hedeflenen doğal varlıkların kapitalizmin kullanıma açılması olduğu bölge halkı tarafından sıklıkla dile getirilenler arasında.

Dersim’de ekolojik talan her geçen gün daha büyük boyutlara ulaşıyor. Yaşama yönelik saldırılar, coğrafyanın dört yanında sürüyor.

The post DSİ Projesi, Havaçor Deresini Kuruttu appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/04/09/dsi-projesi-havacor-deresini-kuruttu/feed/ 0
Çin Denizi’nde 1 Milyon Varil Petrol Yanıyor https://meydan1.org/2018/01/09/cin-denizinde-1-milyon-varil-petrol-yaniyor/ https://meydan1.org/2018/01/09/cin-denizinde-1-milyon-varil-petrol-yaniyor/#respond Tue, 09 Jan 2018 09:07:13 +0000 https://seninmedyan.org/?p=25908 Çin’in doğu kıyılarında iki gemi cumartesi günü sabaha karşı çarpıştı. Kaza, bölgede şu anda yaşanmakta olan ekolojik bir felakete yol açtı. Kaza yapan gemilerden biri olan, petrol tankerinden denize 136 bin ton petrol yayıldı. Yangının sürdüğü tankerde olası bir  patlamanın gerçekleşmesi durumunda, yaşanan felaketin boyutlarının büyüyebileceği belirtiliyor. İran’dan Güney Kore’ye giden 274 metre uzunluğundaki Panama bandıralı […]

The post Çin Denizi’nde 1 Milyon Varil Petrol Yanıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Çin’in doğu kıyılarında iki gemi cumartesi günü sabaha karşı çarpıştı. Kaza, bölgede şu anda yaşanmakta olan ekolojik bir felakete yol açtı. Kaza yapan gemilerden biri olan, petrol tankerinden denize 136 bin ton petrol yayıldı. Yangının sürdüğü tankerde olası bir  patlamanın gerçekleşmesi durumunda, yaşanan felaketin boyutlarının büyüyebileceği belirtiliyor.

İran’dan Güney Kore’ye giden 274 metre uzunluğundaki Panama bandıralı “Sanchi” adlı tanker,  Hong Kong bandıralı “SF Crystal” yük gemisiyle, Doğu Çin Denizi’ nde çarpıştı.

Çarpışma sonrasında kargo gemisi ve beraberindeki 21 mürettebat zarar görmeden kurtarıldı. Tankerde bulunan 32 mürettebattan birinin cansız bedenine ulaşıldı. Kalan mürettebattan haber alınamıyor. Arama kurtarma çalışmaları, kazadan beri süren yangın ve sert rüzgarlar sebebiyle sekteye uğruyor. Ekipler kaza bölgesine 5 km’den fazla yaklaşamamakta.

Ekolojik Sonuçları Yıkıcı

Çarpışma sonucu, denize 136 bin ton, ham petrolden daha zararlı olarak değerlendirilen “kondens” petrol yayıldı. Geminin taşıdığı petrolün cinsi nedeniyle bölgenin ciddi bir ekolojik tehditle karşı karşıya olunduğu belirtiliyor.

Kondens petrol,ham petrolle kıyaslandığında  buharlaşıp havaya karışması ve patlamaya yol açma olasılığı daha yüksek.Korkulan, yangının kontrol altına alınamayıp devasa bir patlamaya yol açması.Petrolün, kokusuz ve renksiz olması yayılmasının önüne geçmede büyük engel teşkil ediyor.

Çarpışmaya dair bilgi toplamak amacıyla “SF Crystal” üzerinde inceleme yapılıyor ve geminin mürettebatıyla konuşuluyor. Ancak henüz çarpışmaya neyin sebep olduğuna dair somut bir bulgu yok.

The post Çin Denizi’nde 1 Milyon Varil Petrol Yanıyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/01/09/cin-denizinde-1-milyon-varil-petrol-yaniyor/feed/ 0
“Çaldağı’nda KATLiAM” -Özgür Erdoğan https://meydan1.org/2014/12/17/caldaginda-katliam-ozgur-erdogan/ https://meydan1.org/2014/12/17/caldaginda-katliam-ozgur-erdogan/#respond Wed, 17 Dec 2014 19:29:58 +0000 https://test.meydan.org/2014/12/17/caldaginda-katliam-ozgur-erdogan/ Yaşadığımız topraklar, özellikle son 10-15 yıldan beri, eşi görülmemiş bir saldırıyla karşı karşıya. “İlerleme”nin, “büyüme”nin, “ekonomik kalkınmanın”, daha fazla kapitalistleşmenin kuyruğuna takılıp son sürat koşmakta olan T.C devletinin ve küresel kapitalistlerin, daha fazla para – daha fazla enerji için giriştiği; aslında daha fazla kölelik – daha fazla yoksulluk – daha fazla ölüm anlamına gelen “talan […]

The post “Çaldağı’nda KATLiAM” -Özgür Erdoğan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Yaşadığımız topraklar, özellikle son 10-15 yıldan beri, eşi görülmemiş bir saldırıyla karşı karşıya. “İlerleme”nin, “büyüme”nin, “ekonomik kalkınmanın”, daha fazla kapitalistleşmenin kuyruğuna takılıp son sürat koşmakta olan T.C devletinin ve küresel kapitalistlerin, daha fazla para – daha fazla enerji için giriştiği; aslında daha fazla kölelik – daha fazla yoksulluk – daha fazla ölüm anlamına gelen “talan projeleri”, kanserli hücre gibi bu toprakların her yanına dağılıyor. Gün geçmiyor ki yeni bir HES inşaatı duyulmasın, nükleer santral projeleri kaşla göz arasında kabul edilmesin, zaten bir geçerliliği olmayan ÇED raporu kaldırılmasın, kentlerdeki nefes alabilen son alanlar olan parklardaki ağaçlar gece baskınlarıyla kesilmesin ve televizyonu açarken bugün nerede maden çöktü, kaç işçi öldü haberleriyle karşılaşmaktan yüreğimiz ağzımıza gelmesin.

İşte böyle bir iklimde, Yırca köylüsünün zeytinlikleri yağmalandıktan hemen sonra internet sitelerine ve televizyonlarına bir haber düştü: “Turgutlu’nun Çaldağı bölgesine yapılmak istenen Nikel madeni için 2 milyon ağaç kesilecek.” Her ne kadar bölge insanı 2000’li yılların başından beri meseleden haberdar olup, bu konu hakkında çalışmalar yürüttüyse de; yaptıkları, muhalif ve yerel basın dışında çok karşılık bulamamıştı. Son olaylardan sonra meselenin bilinirliliğinin artmasıyla, ana akım medya, meseleyi daha fazla duymazlıktan gelemedi. Fakat ne yazık ki, 2 milyon ağacın kesilmesi gibi ciddi bir ekolojik yıkım, buz dağının yalnızca görünen yüzü. Buz dağından aşağıya doğru indiğimizde ise, belki de Çernobil faciasıyla kıyaslanabilecek boyutta başka bir ekolojik yıkımla karşı karşıya kalıyoruz.

2 Milyon Ağacın Gölgesinde Kalanlar

Çaldağı’nda yapılmak istenen şey, 750 bin metrekarelik ormanlık bir araziye, açık maden işletmesi olarak bir nikel madeni kurmak. Bu bile başlı başına bir felaketken, nikelin çıkartılmasında uygulanacak yöntem için felaket demek emin olun “iyimserlik”e denk düşüyor. Sülfürik asit liç yöntemi, dünyada henüz denenmemiş -daha doğrusu, uygulanmak istenen yerellerde halkların büyük direnişleri ile karşılaştıktan sonra denenememiş- bir yöntem.

Bu yöntemin bölgedeki canlı yaşamını, ekonomik ve sosyal yaşantıyı nasıl etkileyeceğini anlamak için, bu alanda çalışma yürüten yerellerin ortaya koyduğu verilere bakmak yeterli olacaktır: Bu açık maden işletmesinde, 15 yıl boyunca günde 8.000 ton nikel cevheri toprak delinerek, kazılarak ve patlatılarak çıkarılacak. Bu süre zarfında her gün, 24 saat boyunca ve her 3 dakikada bir, 15 tonluk bir kamyon dolusu cevher madenden tesise gönderilecek ve yaklaşık 100 milyon ton cevher 1600 dönümlük sahaya depo edilecek. Burada kullanılacak sülfürik asit liç usulu için, bölgeye yılda 1 milyon ton asit üretecek bir tesis açılacak.

Madenin Yol Açacağı Hasarlar

Peki bütün bunlar neye yol açacak? Kanserojen etkisi olan nikel tozları, bütün bir Gediz Ovası’na yayılacak. Sülfürik asit liç yönteminden kaynaklanan asit buharlaşmasından dolayı, çok geniş bir alanda asit yağmurları yağacak. Dünyanın her yerinde sadece çöllere kurulmasına izin verilen asit fabrikalarının belki de en büyüğü, Gediz Ovası’nın göbeğine kurulacak. Yapılan madencilik faaliyetinden ötürü, yeraltı ve yerüstü suları talan edilecek, geri kalanıysa kullanılamayacak derecede kirletilecek. Başta 300 bin ağaç olmak üzere, 15 yıl boyunca 2 milyon ağaç kesilecek. Açık maden olduğu için uzaydan bile seçilebilecek olan dev bir çukur açılacak. İki adet zehirli atık dağı oluşturulacak. 10 milyon ton Kükürtdioksit doğaya yayılacak… Bu liste, emin olun, daha da uzatılabilir.

Paravan Şirketler Yığını ve “Büyük Patron”a Giden Yol

Şu anda madende faaliyet yürütecek olan şirketin ismi VTG Holding. ODTÜ mezunu üç genç tarafından kurulduğu söylenen şirket, 2011 yılında, aslında madende çalışma yapma yetkisini elinde bulunduran Sardes Madencilik A.Ş’yi nasıl olduysa “madencilik sektörü” için oldukça cüzi bir miktara satın almış. Fakat işin ilginç yanı, Sardes Madencilik A.Ş’nin, bir süre önce bu topraklarda Bosphorus Nikel A.Ş olarak faaliyet yürüten İngiltere kökenli European Nickel PLC (ENK PLC) şirketi tarafından satın alınmış olması. Bahsi geçen firmaya yakından bakmak, bizi götüreceği “Büyük Patron”a ulaşmak açısından önemli. Balkanlar’da 1999 yılında, sülfürik liç yöntemiyle maden çıkarmak amacıyla kurulmuş. ENK PLC, Türkiye’de Bosphorus Nickel Madencilik, Arnavutluk’ta Adriatic Nickel Resources, Bosna Hersek’te Dinara Nickel, Kosova’da Morovo Nickel isimleri ile faaliyet yürütmektedir. Şirketin yönetici kadrosunda yer alan Sir David Logan, tanıdık bir isim. Kendisi 1997 – 2001 yılları arasında İngiltere’nin T.C Büyükelçiliği yapmış bir zat. Bu zattın, uygulanmak istendiği her yerde büyük direnişlerle karşılaşan ve uygulanamayan Sülfürik liç yönteminin bu topraklarda uygulanabilmesi için, devletle aracılık yaptığı biliniyor. Ne büyük bir tesadüftür ki, yine aynı zattın Karadeniz’deki HES katliamlarından sorumlu olan Anadolu Efes grubunun sahibi olduğu Efes Breweries International şirketinin yönetiminde -genel müdürlük de dahil olmak üzere- çeşitli pozisyonlarda yer aldığı görülüyor. ENK PLC’nin yönetim kurulundaki dikkat çekici bir diğer isim ise Paul Lush. Lush, dünyadaki en büyük maden şirketi olan ve yaptığı ekolojik yıkımlarla girdiği her yerde adından çokça söz ettiren, dünya üzerinde farklı isimlerle beraber 462 yan kuruluşu olan BHP BİLLİTON firmasının önemli şahsiyetlerinden biri.

Şirketin bugüne kadar neler yaptığına geçmeden önce, Bu şirketin ENK PLC ile ortak yanlarının olmasının ötesinde, ENK PLC’nin bu dev şirketin apaçık taşeronu olduğunu göstermek gerekiyor. BHP BİLLİTON, bir çok madeni çıkarmak için en ucuz yöntem olan sülfürik asit liç yöntemini bulan ve bunun patentini alan dünya devidir. Şirket bu yöntemi, sahibi olduğu, ortağı olduğu olduğu ya da teşvik verdiği bir çok şirketle uygulatmaya çalışmıştır. Bu şirketler, Kolombiya’da Cerro Matoso S.A., Balkanlar, Filipinler ve Finlandiya’da Talvivaara, Balkanlar ve Türkiye’de European Nickel PLC’dir. Adı geçen hiçbir ülkede bu yöntem uygulanamamış, bu topraklarda ise devletin onay vermesi ile şirket çalışmalarına başlamıştır. Ayrıca, BHP BİLLİTON’un ENK PLC ile yaptığı anlaşmada, şirkete 3.33 Milyon sterlin ödeyerek üretilecek ürünün yarısını almak ve diğer yarısı için de ilk alıcı olmak konusunda mutabakata varmışlardır. Yani bugün VTG holding adıyla bilinen şirketin asıl patronunun, bir sürü paravanın ardına saklanmış olan BHP BİLLİTON olduğunu söyleyebiliriz.

Yaşam Düşmanı Şirket: BHP BİLLİTON

BHP BİLLİTON, Avustralya kökenli bir şirket. Özellikle kömür, nikel, uranyum ve alüminyum gibi madenlerle, ayrıca petrol ve doğalgazla da ilgileniyor. Bazen bizzat kendisi, bazen de taşeronları aracılığıyla, bu rezervlerin olduğu her yere eli uzanıyor. Yaşama karşı saldırıları da şirketin büyüklüğüyle paralel olarak inanılmaz boyutlarda. Burada bir kaç örnek vermek, bu konuyu daha anlaşılır hale getirecektir. 1984 yılında Papua Yeni Gine’de, Ok Tedi Bakır Madenleri’ni işletmeye başlayan şirket, maden atıklarının toplanması için yapılması gereken barajı çeşitli bahanelerle yapmayarak, tüm atıklarını, (bugüne kadar 500 milyon tona yakın) Ok Tedi nehrine boşaltmıştır. Bu kirlilik, 50.000 insan ve 120 yerleşim yerini etkilemiş; bölge halklarının geçimini sağladığı balıkçılık ve tarımı ise adeta felce uğratmıştır. Kolombiya’da La Guajira yarımadası üzerine kurulu olan ve dünyanın neredeyse en büyük açık madeni olan Cerrejon kömür madenleri, yarımadadaki canlı yaşamını adeta silip süpürmüştür. La Guajira’daki Tabaco köyünden tüm halkı kaba kuvvetle kovan şirket, çevrede bulunan 5 ayrı köydeki insanları da, etrafa yaydığı kirlilik yüzünden göç etmeye zorlamıştır. Şirketin uranyum üretimi yaptığı bölgelerde ise, birçok radyoaktif sızıntı olduğu söylenmektedir. Şirketin iş yürüttüğü bir çok alanda, bu ve buna benzer -yazının kapsamını çok çok aşan- daha birçok vaka yaşanmıştır. (Bkz. bhpbillitonwatch.net)

Bütün bunlarla beraber, bu katil şirketlerin ellerinin uzandığı her yerde, ciddi direnişlerle karşılaştıklarını da belirtmek gerekir. European Nickel’in özellikle Sırbistan ve Arnavutluk’ta işletmek istediği fakat işletemediği madenlerin akıbetini belirleyen şey, devletlerin onlara izin vermemesi değil; bölge halklarının geri adım atmadan, kararlı direnişlerini sürdürmeleri oldu. Turgutlu’da da devlet, yapılmak istenen talana ortak olup tüm yasal izinleri bölgedeki canlı yaşamını hiçe sayarak çıkarmış, katil şirketin çalışması için uygun koşulları hazırlamıştır. Buna karşılık, burada bölge halkına ve yaşam savunucularına düşen sorumluluk; devletten ya da şirketten bir şey beklemeksizin, şirket kovulana, maden kapatılana kadar direnişlerini sürdürmek olmalı!

 

Kaynakça:
http://www.sourcewatch.org/index.php/BHP_Billiton
http://powerbase.info/index.php/BHP_Billiton
http://bhpbillitonwatch.files.wordpress.com/2012/06/carnival-of-freaks-bhp.jpg
http://www.metalurji.org.tr/dergi/dergi142/d142_3338.pdf
http://www.caldagi.com/?Bid=488876
http://www.caldagi.com/?Syf=15&cat_id=28&baslik_name=TmFzxLFsIGJpciDDp2V2cmUgZmVsYWtldGkgYmVrbGl5b3I/

The post “Çaldağı’nda KATLiAM” -Özgür Erdoğan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/12/17/caldaginda-katliam-ozgur-erdogan/feed/ 0