ensar vakfı – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Tue, 03 May 2016 20:57:47 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 “Kilisenin EnsArsızları” – Gürşat Özdamar https://meydan1.org/2016/05/03/kilisenin-ensarsizlari-gursat-ozdamar/ https://meydan1.org/2016/05/03/kilisenin-ensarsizlari-gursat-ozdamar/#respond Tue, 03 May 2016 20:57:47 +0000 https://test.meydan.org/2016/05/03/kilisenin-ensarsizlari-gursat-ozdamar/ Tecavüzcü Din Görevlileri ve İktidarlardan Hesap Soran Gazeteciler Geçtiğimiz haftalarda Karaman’da Ensar Vakfı’na ait evlerde 45 öğrenciye tecavüz edildiğinin ortaya çıkması ile birlikte başlayan tartışmalar sürerken, benzer bir olayı konu alan bir filmden söz etmek istiyoruz: Spotlight. “Bu film, iktidarlardan hesap soran gazeteciler için!” Katolik kilisesindeki çocuklara taciz ve tecavüz olaylarını açığa kavuşturmaya çalışan bir […]

The post “Kilisenin EnsArsızları” – Gürşat Özdamar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Meydan Gtazetesi- Kilisenin Ensarsızları Gürşat Özdamar

Tecavüzcü Din Görevlileri ve İktidarlardan Hesap Soran Gazeteciler

Geçtiğimiz haftalarda Karaman’da Ensar Vakfı’na ait evlerde 45 öğrenciye tecavüz edildiğinin ortaya çıkması ile birlikte başlayan tartışmalar sürerken, benzer bir olayı konu alan bir filmden söz etmek istiyoruz: Spotlight.

“Bu film, iktidarlardan hesap soran gazeteciler için!”

Katolik kilisesindeki çocuklara taciz ve tecavüz olaylarını açığa kavuşturmaya çalışan bir gazeteci ekibinin gerçek öyküsünden senaryosu yazılmış Spotlight filmi, geçtiğimiz ay en iyi film dalında Oscar ödülünü almıştı. Başta Batman rolüyle tanıdığımız Michael Keaton olmak üzere oyuncuların iyi performansları ve doğallığı filme bir belgesel havasını katmasının yanı sıra, hikayeyi kolay takip etmemizi ve bu hassas konuda karakterlerle empati yapmamızı kolaylaştırıyor.

2001 yılında Boston Globe gazetesi editörü Walfer ve muhabirler Sacha Pfeifer, Rezendes ve Mat Carrol’dan oluşan Spotlight ekibi, eski gazete kupürlerinden başlayarak rahipleri ve kiliseyi karşılarına alan bir mücadeleye girişirler. Olay çok vahimdir, kiliselerde pedofili yaygındır, rahipler çocuklara tecavüz etmektedirler ve kilise de kurum olarak bunu örtbas etmektedir.

Gazetecilerin yoğun çabaları, soruşturmaların ısrarla sürdürülmesi ve kimi itiraflar ve tanıklıklar sonunda, söz konusu tecavüz olayından ötürü bazı rahipler yargılansa da, kilisenin ağırlığı kendisini burada da gösterir. Kilise, nispet yapar gibi, tacizlere göz yumduğu ispat edildiği için istifa etmek zorunda kalan Boston Kardinali’ni en büyük Katolik kiliselerinden biri olan, Roma’daki Basilica Di Santa Maria Maggiore Kilisesi’ne atar.

“Bütün bir köy bir çocuğu yetiştirdiği gibi, bütün bir köy ona tecavüz de edebilir”

Filmde kiliselerdeki tecavüz, rahipler tarafından o kadar yaygın ve olağan karşılanmaktadır ki, “bütün bir köy bir çocuğu yetiştirdiği gibi, bütün bir köy ona tecavüz de edebilir” gibi bir görüşü ifade edebilmektedirler. Spotlight ekibinden Sacha’nın, Peder Paquin ile görüşmesi korkunçtur: Sacha’nın “Sizin o çocukları taciz ettiğiniz doğru mu?” sorusunu “Evet, ama dediğim gibi onlardan hiç zevk almadım” diye cevaplar.

Aslında bu durumdan yalnızca rahipler haberdar değildir. Kimi zaman avukatlar, kimi zaman gazeteciler bu durumu görmezden gelmekte, gerçeği gizleyerek kilisenin otoritesini pekiştirmektedirler. Çevresinden duyacağı tepkiler yüzünden sessiz kalan aileler de bu durumu kuvvetlendirmektedir. Film, bu “herkesin bildiği ama bir şey yapmadığı” mesajını da bir sahnede bir ışık oyunuyla gösteriyor (film, adını Spotlight ekibinden aldığı kadar buradaki ışık oyunundan da alıyor denebilir) ve izleyiciyi de bu “suç”a ortak ediyor. Ve asıl sorgulamayı izleyicinin yapması bekleniyor.

“Sorgulanmayan bir hürmet, otoriteye itaat ve gizlilik, tacize uygun bir ortam yaratıyor”

Spotlight ekibinden Michael Rezendes, kendisine Ensar Vakfı’ndaki tecavüz olaylarıyla ilgili düşüncesini soran bir gazeteciye “bu işte başka öğretmenlerin de olup olmadığı muhakkak ortaya çıkarılmalı” diyor ve ekliyor: “Sorgulanmayan bir hürmet, otoriteye itaat ve gizlilik, tacize uygun bir ortam yaratıyor. Buralardaki dinamik tamamen itaat eden ve otoriteyi hiç sorgulamayan kişiler üzerine kurulu. Dolayısıyla da bu kişiler meselenin örtbas edilmesine çok uygun bir ortam yaratmış oluyor. Herkes ağız birliği etmişçesine, otoriteyi sorgulamaktan kaçınırsa, biz hiçbir zaman gerçeğe ulaşamayız.”

Böyle olmak zorunda değil!

Filmin sonunda bu tecavüz olayına karışanların bir bir isimleri geçiyor. Rahiplerin %6’sında pedofili gözlemleniyormuş. Bu elbette tespit edilebilenler. Bu oranın çok daha yüksek olduğuna kuşku yok. Yine Spotlight ekibinin yargıya taşıdığı olay sonrası hapis cezası alan rahiplerden John Geoghan’ın, sonradan, başka bir nedenle müebbete mahkum Joseph Druce tarafından boğularak öldürülmüş olduğunu öğreniyoruz. Rahibin son sözü “böyle olmak zorunda değildi” olmuş. Böyle olmak zorunda değildi!

Bugün bir örneği de Ensar Vakfı’nda ortaya çıkan tecavüz olayının tek sorumlusu elbette o öğretmen değil. Özgecan Aslan’ın katilinin yalnızca Suphi Altındöken olmaması gibi. Güç ve iktidar hırslarını doyurmada sınır tanımayan erkek algıyla beslenen herkes ve buna zemin oluşturan her kurum, bunu görüp de söylemeyen herkes sorumlu. Ama bugün paralel ya da yandaş gibi söylemlerin yarattığı kavram karmaşası arasında töre ya da namus katliamlarının ardı arkası kesilmediği gibi, kendilerince kutsal sayılan bilgilerin aktarıldığı yurt ya da vakıflarda taciz ve tecavüz olaylarının giderek çoğalması, bu işin çivisinin iyice çıktığını gösteriyor. Ama gerçekleri konuşması gereken gazeteciler suskun.

Filmin yönetmeni Thomas McCarthy’nin Oscar ödülünü aldığında yaptığı konuşmadaki sözleri oldukça anlamlı: “Bu filmi iktidarlardan hesap soran gazeteciler için yaptık”

Evet, bu filmden çıkarılacak ders; nerede ve hangi kılığa girmiş olursa olsun otoriteyi, iktidarları sorgulamak, onlarla hesaplaşmak olsa gerek. Gerçek gazetecilerin ısrarla yapması gereken de bu olmalı. Spotlight bunun için önemli. Bunun için izlenmeli.


Gürşat Özdamar

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 33. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Kilisenin EnsArsızları” – Gürşat Özdamar appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/05/03/kilisenin-ensarsizlari-gursat-ozdamar/feed/ 0
“En (s) arsızlar” – Pelin Derici https://meydan1.org/2016/04/27/en-s-arsizlar-pelin-derici/ https://meydan1.org/2016/04/27/en-s-arsizlar-pelin-derici/#respond Wed, 27 Apr 2016 08:08:36 +0000 https://test.meydan.org/2016/04/27/en-s-arsizlar-pelin-derici/ Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, 45 çocuğa tecavüz olayıyla gündeme gelen Ensar Vakfı’nı, “bir kereden bir şey olmaz” diyerek savunmuş olsa da adı geçen vakfın geçmişi pek temiz değil. Vakfın Çorum Şube Başkanı Zekai İşler, iki kız çocuğa tecavüzden hapis cezası almış; Rize Şube Başkanı Mehmet Nuri Gezmiş ise, iki erkek çocuğa cinsel […]

The post “En (s) arsızlar” – Pelin Derici appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- Ensarsızlar

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, 45 çocuğa tecavüz olayıyla gündeme gelen Ensar Vakfı’nı, “bir kereden bir şey olmaz” diyerek savunmuş olsa da adı geçen vakfın geçmişi pek temiz değil. Vakfın Çorum Şube Başkanı Zekai İşler, iki kız çocuğa tecavüzden hapis cezası almış; Rize Şube Başkanı Mehmet Nuri Gezmiş ise, iki erkek çocuğa cinsel istismardan tutuklanmıştı. Vakfın Karaman Şubesi’ne ait evlerde de 8 çocuğa tecavüz edilmiş olduğu ortaya çıkmıştı. FBI’ın ihbar ederek yakalattığı, bilgisayarında çocuk pornosu bulunan ilahiyatçının da Ensar Vakfı ile bağlantısı olduğu açığa çıkmıştı.

Peki bunca tecavüz olayına karşın vakfın ayakta durması ve hem vakıf yöneticilerinin hem de hükümetin bakanlarının yaptıkları açıklamalarla vakfa tepki gösterenlere neredeyse kafa tutmasının nedeni ne? Adını, Mekke’den Medine’ye göç edenlere yardım edenler için kullanılan “ensar”dan alan vakıf, bugün neye-kime yardım ediyor?

Bu soruların yanıtını 14 yıldır iktidarda olan kadrolarda aramak gerek. Erdoğan’ın “Bu ülkenin geleceğinde sizler olacaksınız” sözü de, bu ilişkiyi açık ediyor. Bilal Erdoğan’ın eşinden sonra en çok görüştüğü kişiyi Ensar Vakfı Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu olarak dillendirmesi, bu ilişkinin boyutlarını gözler önüne seriyor.

Ensar Vakfı, birçokları gibi göstermelik bir sivil toplum kuruluşu değil; cemaatle AKP’nin yaşadığı ayrışma sonucu boşta kalan öğrenci yurtlarını kendi üzerine devralan ve AKP kadrolaşmasını buradan sürdürmeyi amaçlayan ana yapılanmalardan birisidir.

Vakfa ait evlerde 45 öğrenciye tecavüz edilmesinin açığa çıkmasından sonra Ensar Vakfı’nın, Erdoğan’a uygulanan “yedirmeyeceğiz” taktiğiyle savunulması, aslında vakfın hükümet demek, iktidar demek olduğunu gösteriyor. Yani Ensar giderse, Türgev gider, İHH gider, AKP gider, Erdoğan gider!

Öyleyse gündem değişmeli, hedef Ensar olmaktan çıkmalıdır; ama ne yapılacaktır? Hemen her gün gazeteciler köşelerinde bunun bir komplo olduğunu yazarlar ama bu yeterli gelmemiştir. Çünkü sosyal medya hala etkili bir alandır ve orada Ensar’ın pislikleri dökülmeye devam etmektedir. Üstelik tüm dünya, #stopchildrapeinturkey kampanyasıyla, yaşanan bu tecavüz vakasından haberdar olmuştur.

İşte tam da böylesi bir ortamda Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sema Ramazanoğlu için sar fettiği “önüne yatmak” deyimi, beklenen fırsatı sunmuş oldu. Bu sözün “bir kadın bakana sarf edilen kötü bir söz olduğunun” hükümet tarafından propagandası yapılınca ve buna yandaş medya da çanak tutunca; Ensar Vakfı’nda tecavüze uğrayan 45 çocuk unutulmaya yüz tuttu. Üstelik Kılıçdaroğlu’nun da çocukları unutup, söylediği sözün anlamını açıklamaya çalışması da işin cabası oldu. Ardından sarf ettiği ve bir öncekinden daha istekli bir biçimde telaffuz ettiği “altına yatmak” deyimiyle de asıl amacının çocuklar olmadığı, belki de kendine “Erdoğan gibi bitirim” birini rol modeli olarak seçtiği söylenebilir.

Yalanlardan beslenen politikalarla ayakta durmaya çalışan ve bugüne dek türlü yolsuzluklara bulaşmış olan politikacılar; Ensar’da ortaya çıkan tecavüzün ardından, birbirlerini “sapıklık”la suçlama yarışına girdiler. Ensar’dan önce yaşanan sayısız tecavüz vakasında da her daim tecavüzcüyü kollayan, tecavüze uğrayanı suçlayanlar; şimdi olduğu gibi daha önce de defalarca, politikalarını “sapıklık”la beslemişti. Yaşanan tecavüzün ardından tecavüzcüler bir linç kampanyasına tutulup, yaşananların “hesabı sorulmuş” gibi sunulmak istense de; Ensar’da tecavüze uğramış 45 çocuğun travmasını bir kenara bırakıp, söylemleriyle-polemikleriyle, kendi sapıklıkları üzerinden politika işletenleri görmek, tecavüzden bile kendilerine çıkar sağlayan (en) arsızları tanımak gerekir.

Pelin Derici

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 33. sayısında yayımlanmıştır.

 

The post “En (s) arsızlar” – Pelin Derici appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2016/04/27/en-s-arsizlar-pelin-derici/feed/ 0