ermeni – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Wed, 20 Dec 2017 11:27:05 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Garo Paylan: “Avrupa’daki Alevilere, Ermenilere, gazetecilere suikast yapılacak” https://meydan1.org/2017/12/20/garo-paylan-avrupadaki-alevilere-ermenilere-gazetecilere-suikast-yapilacak/ https://meydan1.org/2017/12/20/garo-paylan-avrupadaki-alevilere-ermenilere-gazetecilere-suikast-yapilacak/#respond Wed, 20 Dec 2017 11:20:23 +0000 https://seninmedyan.org/?p=24101 HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan Avrupa’da yaşayan Alevi ve Ermeni toplumları temsilcileri ile devlet baskısından gitmek zorunda kalan gazeteciler, yazarlar, akademisyenlere yönelik bir saldırı olacağına ilişkin istihbarat aldıklarını açıkladı. Saldırıları Planlayan Yapı Türkiye’den İleri Haber’den Tuğba Özer’ın haberine göre; “Geçtiğimiz hafta sonu çeşitli kaynaklardan doğrulanan bir istihbarat aldım” diyen Paylan “Başta Almanya olmak üzere Avrupa’da yaşayan […]

The post Garo Paylan: “Avrupa’daki Alevilere, Ermenilere, gazetecilere suikast yapılacak” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan Avrupa’da yaşayan Alevi ve Ermeni toplumları temsilcileri ile devlet baskısından gitmek zorunda kalan gazeteciler, yazarlar, akademisyenlere yönelik bir saldırı olacağına ilişkin istihbarat aldıklarını açıkladı.

Saldırıları Planlayan Yapı Türkiye’den

İleri Haber’den Tuğba Özer’ın haberine göre; “Geçtiğimiz hafta sonu çeşitli kaynaklardan doğrulanan bir istihbarat aldım” diyen Paylan “Başta Almanya olmak üzere Avrupa’da yaşayan Türkiyeli Alevi ve Ermeni toplumları temsilcileri ve  devlet baskısından gitmek zorunda kalan gazeteciler, yazarlar, akademisyenlere yönelik eylem hazırlığı içinde olan grupların, ses getirecek bir eylem için harekete geçtiği bilgisi tarafıma ulaştı” dedi.

Paylan istihbaratın vahim tarafının saldırıları planlayan yapının Türkiye kaynaklı olduğu yönündeki bilgi olduğunu da sözlerine ekledi.

Suikastler Yapacak Cinayet Birimlerinden Bahsediyoruz

“Türkiye’den karanlık ellerin organize ettiği silahlı suikastler yapacak cinayet birimlerinden bahsediyoruz” diyen Paylan şunları söyledi:
“Özellikle sansasyon yaratacak isimlere yönelmiş açık bir tehdit ile karşı karşıya olduğumuzu gösteren duyumlar aldım. Avrupa’daki emniyet birimleri, bu istihbari bilgiler sonucunda ciddi tedbirleri devreye soktular. Bu ciddi tehlike ile ilgili olarak, Avrupa’daki vatandaşlarımızın güvenliğinin sağlanması için hükümeti ve ilgili kurumları, gerekli tedbirleri almaları ve Avrupalı mevkidaşlarıyla ilişkiye geçmeleri konusunda uyardım.

Türkiye’den karanlık ellerin organize ettiği silahlı suikastler yapacak cinayet birimlerinden bahsediyoruz. Geçmişte yaşanan bu tür cinayetlere bir yenisini daha eklememek, kalabalık bir cenazeyi daha bu ülkenin sırtına yüklememek için hükümet üzerine düşeni yapmalıdır.

Derin Güçler mi Harekete Geçti? 

Kendi ülkesinde özgürce yazamayan, konuşamayan aydınlarımıza, gazetecilerimize ‘Siz nerede olursanız olun, size susturmayı biliriz’ mi denmek isteniyor? Yoksa yine bu iklimden faydalanmak isteyen derin güçler mi harekete geçti?

Bütün bu gelişmeler sonrası Avrupa’da yaşayan Türkiyelileri hassas ve dikkatli olmaya, hükümeti ve ilgili kurumları sorumluluk almaya davet ediyorum.”

The post Garo Paylan: “Avrupa’daki Alevilere, Ermenilere, gazetecilere suikast yapılacak” appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/12/20/garo-paylan-avrupadaki-alevilere-ermenilere-gazetecilere-suikast-yapilacak/feed/ 0
Ermeni Soykırımı’nı Anlatan ‘The Promise’ Vizyona Girdi https://meydan1.org/2017/04/26/ermeni-soykirimini-anlatan-the-promise-vizyona-girdi/ https://meydan1.org/2017/04/26/ermeni-soykirimini-anlatan-the-promise-vizyona-girdi/#respond Wed, 26 Apr 2017 15:15:48 +0000 https://seninmedyan.org/?p=3431 1915 Ermeni Soykırımı’nı anlatan Hollywood yapımı The Promise filmi, ABD’de vizyona girdi. Başrollerinde Christian Bale, Oscar Isaac ve Charlotte Le Bon gibi oyuncuların olduğu filmi, Hotel Rwanda’nın da yönetmenliğini yapmış olan Terry George yönetti. Türkiye’de çekilme olanağı bulunmadığı için Malta, İspanya ve Portekiz’de kurulan setlerde çekilen filmin, Ermeni Soykırımı’nı anlatan şimdiye kadarki en yüksek bütçeli yapım […]

The post Ermeni Soykırımı’nı Anlatan ‘The Promise’ Vizyona Girdi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

1915 Ermeni Soykırımı’nı anlatan Hollywood yapımı The Promise filmi, ABD’de vizyona girdi. Başrollerinde Christian Bale, Oscar Isaac ve Charlotte Le Bon gibi oyuncuların olduğu filmi, Hotel Rwanda’nın da yönetmenliğini yapmış olan Terry George yönetti.

Türkiye’de çekilme olanağı bulunmadığı için Malta, İspanya ve Portekiz’de kurulan setlerde çekilen filmin, Ermeni Soykırımı’nı anlatan şimdiye kadarki en yüksek bütçeli yapım olduğu belirtiliyor.

The Promise’in Türkiye’de vizyona girmesi beklenmiyor. Film derecelendirme sitesi IMDB’de, sosyal medyada örgütlenen Türkiye’den kullanıcılar, filme düşük not vererek alt sıralarda kalmasına çalışıyorlar.

The post Ermeni Soykırımı’nı Anlatan ‘The Promise’ Vizyona Girdi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/04/26/ermeni-soykirimini-anlatan-the-promise-vizyona-girdi/feed/ 0
Osmanlı’da Anarşizm(2) – Osmanlı Döneminde Bulgar Ve Ermeni Hareketlerinde Anarşizm Etkisi https://meydan1.org/2015/02/17/osmanlida-anarsizm2-osmanli-doneminde-bulgar-ve-ermeni-hareketlerinde-anarsizm-etkisi/ https://meydan1.org/2015/02/17/osmanlida-anarsizm2-osmanli-doneminde-bulgar-ve-ermeni-hareketlerinde-anarsizm-etkisi/#respond Tue, 17 Feb 2015 19:00:31 +0000 https://test.meydan.org/2015/02/17/osmanlida-anarsizm2-osmanli-doneminde-bulgar-ve-ermeni-hareketlerinde-anarsizm-etkisi/ Balkan halklarının, devletlerin (imparatorlukların) katliamlarına ve sömürü aygıtlarına karşı kendi koşullarında geliştirdiği mücadele yöntemlerini değerlendirirken yine aynı dönemde etkileşimde olduğu diğer coğrafyalardaki hareketlilikleri de göz önünde bulundurmak gerekir. Özellikle Bakunin’in halkların özgürlük mücadelesi fikirlerinin ve Slavlara Çağrı metninin Bulgarcaya çevrilmesi ile Slav halklarında, yönetimi altında bulundukları imparatorluklara karşı bir hareketlenme başlamıştır. Bu hareketlenmenin en büyük […]

The post Osmanlı’da Anarşizm(2) – Osmanlı Döneminde Bulgar Ve Ermeni Hareketlerinde Anarşizm Etkisi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Yazı dizimizin ikinci bölümünde, Osmanlı Devletin’in doğusunda ve batısındaki isyan hareketlerinde anarşizmin etkisini gözlemlemeye çalışıyoruz. Bulgar ve Ermeni anarşistlerinin bu isyan hareketlerindeki rolünün tartışıldığı yazıların ilkinde, on dokuzuncu yüzyılın son dönemlerinde oldukça olgun bir anarşizmle karşılaşıyoruz.

Aynı imparatorluğun farklı coğrafyalarındaki bu iki hareketin birbiriyle nasıl ilişkide olduğunu, dönemin ses getiren olayları Yıldız Suikastı, Osmanlı Bankası’nın Bombalanması, Selanik Bombalamaları gibi olayların çok da bilinmeyen yanlarını farklı bir açıdan ele almaya çalışıyoruz. Özellikle ilk yazıda yararlandığımız kaynakların başında yakın zamanda Tarih Vakfı Yayınları’ndan çıkmış İlkay Yılmaz’ın Serseri, Anarşist ve Fesadın Peşinde kitabı geliyor. Kitap, dönemi ve olayları oldukça devletçi bir üslupla ele alıyor olmasına rağmen, kitabın kaynakça kısmından ulaşabildiğimiz metinler, öte yandan kitap içerisinde yer verilen kişiler, mekanlar ve olaylar daha detaylı bir araştırma yapmak adına bir kılavuz niteliği taşıyor.

Bu bölümde yer verdiğimiz ikinci yazı, Bulgaristan Anarşist Federasyonu’ndan Zlatko F.’nin yazısı. Yaşadığımız coğrafyada köklerini aramaya giriştiğimiz anarşizmin enternasyonel karakterini anlamak adına önem taşıyan bu yazı, hareketin bütüncüllüğünü anlamak adına önem taşıyor. Osmanlıcılık-yeni osmanlıcılık tartışmaların gündemde giderek daha fazla yer ettiği, mevcut iktidarın imparatorluk mazisiyle taktis etmeye çalıştığı şu günlerde yazı dizimizin giderek daha anlamlı hale geldiğini düşünerek sizlerle paylaşıyoruz.

28 Nisan 1903'te Selanik Limanı'ndaki gemiler Selanik Olayları'nda katledilen Bulgar halkıyla dayanışmak için patlatıldı. 28 Nisan 1903’te Selanik Limanı’ndaki gemiler Selanik Olayları’nda katledilen Bulgar halkıyla dayanışmak için patlatıldı.

Balkan halklarının, devletlerin (imparatorlukların) katliamlarına ve sömürü aygıtlarına karşı kendi koşullarında geliştirdiği mücadele yöntemlerini değerlendirirken yine aynı dönemde etkileşimde olduğu diğer coğrafyalardaki hareketlilikleri de göz önünde bulundurmak gerekir. Özellikle Bakunin’in halkların özgürlük mücadelesi fikirlerinin ve Slavlara Çağrı metninin Bulgarcaya çevrilmesi ile Slav halklarında, yönetimi altında bulundukları imparatorluklara karşı bir hareketlenme başlamıştır. Bu hareketlenmenin en büyük yansımalarından biri olan İç Makedonya Devrimci Örgütü (IMRO) 1893’te bağımsız bir Makedonya Federasyonu oluşturma amacıyla kurulmuş ve Bulgaristan, Sırbistan ve Trakya’dan da devrimcilerin içinde yer aldığı Cenevre grubu ile de çok yakın ilişki kurmuştur.

İlerleyen yıllarda Bakunin’in “eylemle propaganda” fikri ile ilgili metinlerin Bulgarcaya çevrildiği ve Balkan halklarının mücadelesinde oluşan yaratıcı yöntemlerin gelişmesinde anarşizmin önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz. Bu dönemde Paraskev Stoyanov isimli bir cerrahın, öğrencilik yıllarında anarşizme ilgi duymasıyla birlikte Pyotr Kropotkin ve Errico Malatesta gibi anarşistlerle tanışarak birçok metni ve bildiriyi Bulgarcaya çevirdiği, Balkanlarda ve IMRO’da aktif mücadele ettiği bilinmektedir. 1895 yılında gerçekleşen IMRO’nun örgütlediği Melnik Ayaklanması’nda Osmanlı Devletinin ayaklanmayı önceden öğrenip hazırlık yapması nedeniyle ayaklanma başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bu gelişmelerin ardından örgüt isim değiştirerek Makedonya-Edirne Devrimci İç Örgütü adını alır. IMRO anarşist bir örgütlenme olan Selanikli Gemiciler ile toplantılar yaptığı ve birlikte gerçekleştirecekleri birçok eylemin kararı alır. Devletin yoğunlaşan saldırılarına karşı Selanik’te Gemiciler’le birlikte eylemler organize edilir. Nitekim 6 Mayıs 1904’de devlet tarafından ortaya atılan, Bulgarların camileri havaya uçurduğu söylentileri ile Bulgarlara yönelik bir kıyım başlar. Kıyıma karşı, Makedonya-Edirne Devrimci İç Örgütü 2 Ağustos 1903’te İlinden İsyanı’nı başlatır. Bu ayaklanma, Manastır’dan, Edirne ve Selanik’in bazı köylerine sıçrar ve Osmanlı devletinin isyanı bastırmasıyla 2.000 kişinin katledildiği bir başka kıyıma dönüşür. Ayrıca Osmanlı, ayaklanmayı bastırmak için çeşitli bölgelerden birlikler getirir ve özel yetkili mahkemeler oluşturur.

Osmanlı Bankası bombacıların peşinde

Balkanlardaki devrim hareketleri bu coğrafyadaki tek örnek değildi. Osmanlı devletinin ağır vergileri, baskı ve katliam politikaları Balkanlarda olduğu gibi coğrafyanın dört bir yanında da isyanlar ve ayaklanmalarla cevap bulmaktaydı. Balkanlarda bunlar yaşanırken Anadolu ve Kafkaslarda ise Ermeni halkı devlet zulmüne karşı örgütlenerek mücadele ettiğini görüyoruz. Bu dönemde maruz kaldıkları ağır sömürü politikaları sonucu Ermeniler, dönemin en ucuz iş güçlerinden biri haline dönüştüğünü ve yaşam alanlarını bırakıp İstanbul, Batum, Avrupa hatta Amerika gibi uzak coğrafyalara işçi olarak göç etmek zorunda kaldığını söyleyebiliriz. Anarşizmin Avrupa’da büyük bir etkiye sahip olduğunu görebildiğimiz bu dönemde “eylemle propaganda”nın Ermeni hareketini ve örgütlerini de etkilediği düşünülmektedir. Anadolu’da anarşizmden ilk etkilenen ve kendilerini anarşist olarak adlandıran ilk örgütlenmenin ise Pavlusçular (Bağvikyanlar) olduğu söylenmektedir. Anadolu ve Kafkaslardaki anarşist mücadelelerden bahsederken, yaşamı boyunca verdiği aktif anarşist mücadele ve anarşizmin Ermeniler arasında yayılmasında büyük etki sahibi olduğu söylenen Alexander Atabekyan’dan bahsetmeden geçemeyiz. A. Atabekyan, anarşizm ile tıp eğitimi için taşındığı Cenevre’de tanıştığı bilinmektedir. Pyotr Kropotkinin 1885 yılında, Reclus tarafından derlenen ‘’bir asinin sözleri’’ adlı yayını 1890 yılında Atabekyan’ın eline geçmiş ve onun düşünsel dünyasını derinden etkilediği ve ilk tanıştığı anarşistler olan Errico Malatesta, Merlino, Galeani ve Ettore Molinar gibi isimler ile kurduğu ilişkilerin aktif bir mücadeleyi benimsemesini sağladığı söylenebilir. Aynı tarihte (1890) büyük Paris 1 Mayısı’ndan sonra Cenevre’de birçok anarşistle ilişkilenmiştir. Ayrıca uzun süre Kropotkin ile mektuplaştığından bu yolla P. Kropotkin’in, A. Atabekyan’ın anarşist kimliğinin gelişmesinde önemli isimlerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Aynı dönemde Max Netlau ve P.Stoyanov gibi isimlerle ile mektuplaştığı da söylenmektedir. 1891 yıllarında anarşist yayınları Ermeniceye çevirerek, Ermeniler arasında yayınlamaya başlamış, yine aynı yıl Kropotkin ile ilk kez Londra’da buluşmuştur. Bu buluşmadan sonra ise Güney Rusya’da varlık göstermeye başlayan anarşist hareketlere gönderilecek Rusça bildirilerin basım ve ulaştırma faaliyetlerini de üstlendiği bilinmektedir. Bu yıllarda Ermenilere yönelik yaptığı çalışmaları da hızlanmıştır. Ermeni göçmenler arasında broşür ve bildiriler dağıtması, Anadolu halklarında ve Ermeni Devrimci Federasyonu içinde anarşizm konusunda büyük etki uyandırdığını düşündürmektedir. Bu dönemde Paris’ten sınır dışı edilen P. Stayanov’un Bulgaristan’a taşınmasıyla, gerek Atabekyan’ın çevirdiği yayınları Anadolu’ya ulaşması, gerek Bulgaristan’a gelen genç anarşistlerle çalışmalar yapması hasebiyle Ermeni anarşizminde dayanışma alanında pay sahibi bir isim olduğunu söylenmektedir.

Özellikle Ermeni hareketleri arasında ön plana çıkan Ermeni Devrimci Federasyonu içinde anarşistler ve liberterlerin yer almasında yaptığı çeviriler ve dağıtımını üstlendiği bildirilerle etkili olan önemli isimlerden biri olarak karşımıza çıkan Atabekyansa, bir diğer isim ise federasyonun kurucularından olan Krisdopar Mikaelyan’dır. Kendini Bakunin yanlısı olarak nitelendiren, eylemle propaganda ve öz yönetim kavramlarını savunduğu açıkça anlaşılan Mikaelyan, 1905 yılında Yıldız Suikastı öncesinde, test edilirken patlayan bir bomba yüzünden hayatını kaybetmiştir ve bu kaza nedeniyle de ertesi gün gerçekleştirilen eylem başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Alexander_Atabekian Alexander Atabekian

Atabekyan, 1895 yılında çevirilerini yaptığı ve dağıttığı Rusça makalelerini yaymak için Hamanykh (komün) adlı yayını basmaya başladı. Dergide Rusçadan çevirdiği bildirilerin, Avrupa’daki anarşistlerin makalelerinin yanı sıra Osmanlı Devleti’nin Ermenilere yönelik uyguladığı katliam politikaları, Anadolu ve Kafkasya’daki Ermenilerin yaşadığı sorunlar ve Ermeni devrimci hareketleri hakkında yazıların olması nedeniyle Ermeni halkı arasında ciddi bir okuyucu kitlesine sahip olmuştur.

İsyanlar büyüdükçe Osmanlı Devleti de Ermeni hareketlerine ve anarşistlere karşı olan baskısını arttırdığı ve coğrafyanın sert bir hal aldığı bilinmektedir. Osmanlı isyanlara hem karşı güç kullanmış hem de Roma Konferansı’nın da etkisiyle Ermeni devrimci hareketlerine ve özellikle Ermeni anarşistlere karşı anti propaganda yapmıştır. Burjuva ve koltuk sahibi Ermenilerden oluşan bir Ermeni cemiyeti kurulup bu yolla Ermenilerin refah içinde ve isyandan uzak yaşadıkları yönünde propaganda yapıldığı bilinmektedir. Devrimci örgütlenmeler için ise İç Makedonya Devrimci Örgütü’ne yaptığı gibi fişleme çalışmaları yürütülmüştür. Bunların yanında anarşizm, şiddet ve düzensizlik ile özdeşleştirilip karalama devam etmiştir.

selanik'teki osmanlı Bankası Bombalamadan sonra Osmanlı Bankası (1903)

Bir yandan ise saldırılar devam etmiş ve 1893-1895 yılları arasında Ermenilere karşı Sason, Samsun, Zeytun gibi bölgelerde büyük katliamlar gerçekleştirmiş yani Osmanlı Devleti’nin Ermenilere karşı tutunduğu katliam geleneği sürekli hale gelmiştir. Ermeni devrimci hareketlerinin ise bu zulme karşı büyük isyanlar ve eylemler organize ettiği ve hızlı bir dönem başlattığı bilinmektedir. İlk olarak Taşnaksutyun’un 1895‘te Sason’da katliama karşı silahlı direniş başlattığını, ilerleyen yıllarda ise katliamlara karşı direniş ve isyanların devam ettiğini söyleyebiliriz. Bir sene sonra da Van ayaklanmasını başlatması ile eylemlerin giderek büyüdüğü görülmektedir. Bu dönemde Osmanlı Devleti’nin halk isyanlarını bastırmak için yaptığı kanlı saldırılar Ermeni devrimcileri yıldıramamış, Rusya ve Osmanlı Devletine karşı isyan hareketleri giderek büyütmüştür. 1896’da ise 26 Ermeni eylemcinin İstanbul’da Osmanlı Merkez Bankası binasına gelerek güvenlikle çatışması sonucu bankayı işgal etmesi, sağ kalan 17 eylemcinin önce banka müdürünün yatıyla denize açılması ve daha sonra bir Fransız vapuru ile Marsilya’ya kaçması yönünde bilgiler bulunmaktadır. Taşnak gerillalarının 1893 yıllarından 1914’lü yıllara dek hız kesmeden devlet zulmüne karşı direndiği ve 1912 Van’ın Ermeni asıllı belediye başkanına yaptığı suikastı gibi birçok silahlı eylem daha gerçekleştirdiği, öte yandan Hınçakların ise Kumkapı İsyanı ve Bab-ı Ali İsyanı gibi isyanların örgütlenmelerinde rol aldığı bilinmektedir.

İç Makedonya Devrimci Örgütü (IMRO) İç Makedonya Devrimci Örgütü (IMRO)

Ermeni devrimci hareketleri coğrafyanın dört bir yanında olduğu gibi devletin imha ve sömürü politikalarına karşı büyük bir direniş göstermiştir. Dünyanın her yerinde olduğu gibi yaşadığımız coğrafyada da devletin katliam ve sömürü geleneği sürekli var olmuştur. Her zaman olduğu gibi Balkanlardan Anadolu’ya bu topraklarda yaşayan halklar zulme karşı boyun eğmemiş ve tarih boyunca her zaman örgütlenmiş ve mücadele etmiştir. Bitmeyen halkın bitmeyen özgürlük mücadelesi, temel dayanak noktası “Halkların Özgürlük Mücadelesi” ve “Eylemle Propaganda” olan, anarşizmin doğrudan etkisiyle kendi coğrafyasında ve kendi özgül koşullarında tüm yaratıcılığıyla kendi geleneğini de bünyesinde barındırarak, örgütlü, devrimci ve iktidarın bütün yeni biçimlerine karşı kalıcı faaliyetlerde ve söylemlerde bulunarak anarşizmin en önemli özelliğini yansıtmıştır.

Kaynakça için www.meydan1.org’a bakınız.

Miraç Bilge & Okan Özduman

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.

 

The post Osmanlı’da Anarşizm(2) – Osmanlı Döneminde Bulgar Ve Ermeni Hareketlerinde Anarşizm Etkisi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/02/17/osmanlida-anarsizm2-osmanli-doneminde-bulgar-ve-ermeni-hareketlerinde-anarsizm-etkisi/feed/ 0
Rojava Devrimi’ne Duvar Tecridi https://meydan1.org/2013/11/07/rojava-devrimine-duvar-tecridi/ https://meydan1.org/2013/11/07/rojava-devrimine-duvar-tecridi/#respond Thu, 07 Nov 2013 08:13:07 +0000 https://test.meydan.org/2013/11/07/rojava-devrimine-duvar-tecridi/ Rojava Devrimi, 19 Temmuz 2012’den bu yana, tam 16 aydır devam ediyor. Tam 16 aydır süren yaşamın yeniden inşası, özyönetim temelinde gerçekleşiyor. Rojava Halk Meclisleri’yle; Kürt, Arap, Ermeni, Asuri, Ezidi, Keldani halklarının özgürlük mücadelesiyle, yaşam devletsiz alanlarda yaratılıyor. Hem de bütün bunlar, devletlerin savaş alanına dönüşmüş, şirketlerin rekabetinin acımzsızlaştığı bir coğrafyda Ortadoğu’da gerçekleşiyor. Rojava halkı neyle […]

The post Rojava Devrimi’ne Duvar Tecridi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Rojava Devrimi, 19 Temmuz 2012’den bu yana, tam 16 aydır devam ediyor. Tam 16 aydır süren yaşamın yeniden inşası, özyönetim temelinde gerçekleşiyor. Rojava Halk Meclisleri’yle; Kürt, Arap, Ermeni, Asuri, Ezidi, Keldani halklarının özgürlük mücadelesiyle, yaşam devletsiz alanlarda yaratılıyor. Hem de bütün bunlar, devletlerin savaş alanına dönüşmüş, şirketlerin rekabetinin acımzsızlaştığı bir coğrafyda Ortadoğu’da gerçekleşiyor. Rojava halkı neyle mücadele ediyor? Sedece yaşamın yeniden yapılandırılmasıyla değil, halkları savaşın eşiğine getiren devletlerle, El-Kaide ile bağlantılı çetelerle ve şimdi de,kapitalizmle ve bölgedeki devletlerle ilişki halinde bulunan bölgesel yönetimlerle…

Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Rojava’ya yönelik tutarsız, hatta kimi zaman düşmanca politikaları, gün geçtikçe daha da belirginleşiyor. Aylarca devrimi ve devrime yönelik saldırıları, cihatçı çetelerin halka yönelik imha girişimlerini görmezden gelen Barzani’nin KDP’si; geçtiğimiz günlerde PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’in Güney Kürdistan’a geçişini engelledi. Müslim, Güney’de Hewler’den, YPG ile çeteler arasındaki çatışmada kaybettiği oğlu Şervan’ın taziyelerini kabul etmek için Rojava’ya gitmişti. Dönüşte engellenerek birkaç gün sınırda bekletildi. Bunun yanı sıra; Güney Kürdistan Asayiş Birimleri, aileleriyle birlikte iş bulmak ve yaşamak için Güney Kürdistan’a göç eden gençleri, mülteci kamplarına ya da Rojava’ya geri dönmeye zorluyor. İşverenleri de bu gençlere iş vermemeye zorlayan birimler, kamplardan çıkmaya izin vermemeleri konusunda KDP’nin sıkı tembihlerini yerine getiriyor.

Yaz sürecinde Samelka Sınır Kapısı’nı Rojava’nın yüzüne kapatan Barzani’nin KDP’si, Rojava halklarının PYD’siyle arasındaki mesafeyi açmaya devam ederken, İran istihbarat şefi Kasım Süleymani “Suriye’deki özerk yönetimi” tanıyacakları mesajını gönderiyor. İran, Rojava’ya da diplomatik temsilcilik açacaklarını iletiyor; Şam’dan gelecek izinlerden sonra 2014’ün ilk yarısında temsilcilik açılacağı mesajını veriyor. Beşar Esad, PYD’ye “Biz dostuz!” mesajı göndererek ittifak teklif ediyor. PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, Esad’sız çözümün ancak iki yıl önce mümkün olduğunu; Alevilerin Esad’ın yanında olduğunu, onsuz çözümün 2 milyon Alevinin katli anlamına geleceğinden ötürü mümkün olmadığını söylüyor. İşbirliği yapacaklarını iddia edenlerin ise, 2004 Serhildanı’ndan bu yana rejimle çatıştıklarını görmezden gelerek, bu mücadelede kaybettikleri kardeşlerine saygısızlık yaptığını vurguluyor; yani denize düşseler de yılana sarılmayacaklarını…

Düşülen deniz, TC başta olmak üzere devletler tarafından beslenen El Nusra ve Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) çetelerinin ablukası oluyor. Suriye Devrimci ve Muhalif Güçler Koalisyonu’nun dağılmasının ardından koalisyondaki 70 grubun da eklemlenmesiyle semiren IŞİD, El Nusra çetelerinin gerisinde kalmayarak saldırılarını sürdürüyor. Böyle bir anda, YPG’ye dönüyor yüzlerimiz; aylardır dört değil sekiz yandan saldırı altında olan Rojava’ya bir kapı açılıyor. YPG 27 Ekim’de Irak sınırındaki Til Koçer kapısını kazanıyor. IŞİD’in lojistik kaynağı olan bu kapının kazanılmasıyla, havanın Rojava’dan yana dönmekte olduğuna inancımız yükseliyor.

Mevsimlerden kış, Rojava’yla yüreklerimize bahar gelirken; TC çeteleri sözde kınamak özde beslemek dışında ne mi yapıyor? Bölgeye yönelik saldırgan politikalarını ABD paralelinde rölantiye alıyor. Ancak demokratikleşme paketi adı altında, süreci de rölantiye alıyor; zaman kazanmaya çalışıyor. Ve beklendiği üzere başımıza yeni bir çorap; “güvenlik gerekçesiyle” bir duvar örmeye kalkıyor. Beyinlere nakşedilen hayali sınırlar, dikenli teller, mayınlar, silahlar “özgürlük korkusu”nu bastıramadığı için; Nusaybin-Qamişlo arasına yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde bir “utanç duvarı” örüyor. Devrimin yaşandığı topraklarla halklar arasına perde çekme amacı güdüyor.

Bütün bunlara rağmen; Rojava Devrimi, 19 Temmuz 2012’den bu yana, bu topraklardaki halkların mayası olan isyanla, tam 16 aydır devam ediyor. Esad’a, çetelere, Barzani’ye, TC’ye, ABD’ye, Azadi’ye, El Parti’ye; devletlerin ve kapitalizmin bütün saldırılarına karşı devam ediyor. Duvara karşı devam ediyor. Özgürlük için, yaşam için devam ediyor. Devrimle aramıza Çin Seddi örmeye de kalksa “özgürlük tutkumuz”u bastıramayacağını idrak edemeyen devlet, aslında ne örüyorsa kendi başına örüyor. Çünkü devrimler duvarlarla çevrilemez.

Mercan Doğan

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 14. sayısında yayımlanmıştır.

The post Rojava Devrimi’ne Duvar Tecridi appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/11/07/rojava-devrimine-duvar-tecridi/feed/ 0