faşizme geçit yok – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Tue, 02 Jun 2015 16:48:39 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Faşizme Geçit Yok https://meydan1.org/2015/06/02/fasizme-gecit-yok/ https://meydan1.org/2015/06/02/fasizme-gecit-yok/#respond Tue, 02 Jun 2015 16:48:39 +0000 https://test.meydan.org/2015/06/02/fasizme-gecit-yok/ 18 Mayıs günü Adana ve Mersin’de HDP binalarına yönelik gerçekleştirilen bombalı saldırılara karşı her yerde eylemler gerçekleşti. İstanbul’da ise Tünel’den Galatasaray Meydanı’na bir yürüyüş yapıldı. HDP-HDK bileşenlerinin gerçekleştirdiği yürüyüşe Devrimci Anarşist Faaliyet de ”Faşizme Geçit Yok” yazılı döviz ile katıldı. Eylem Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilen basın açıklamasının ardından sonlandırıldı. Bu haber Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.

The post Faşizme Geçit Yok appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- Faşizme Geçit Yok

18 Mayıs günü Adana ve Mersin’de HDP binalarına yönelik gerçekleştirilen bombalı saldırılara karşı her yerde eylemler gerçekleşti. İstanbul’da ise Tünel’den Galatasaray Meydanı’na bir yürüyüş yapıldı. HDP-HDK bileşenlerinin gerçekleştirdiği yürüyüşe Devrimci Anarşist Faaliyet de ”Faşizme Geçit Yok” yazılı döviz ile katıldı. Eylem Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilen basın açıklamasının ardından sonlandırıldı.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.

The post Faşizme Geçit Yok appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/06/02/fasizme-gecit-yok/feed/ 0
“Casa Pound Üçüncü Milenyum Faşizmi mi?” – Giacomo S. https://meydan1.org/2015/02/12/casa-pound-ucuncu-milenyum-fasizmi-mi-giacomo-s/ https://meydan1.org/2015/02/12/casa-pound-ucuncu-milenyum-fasizmi-mi-giacomo-s/#respond Thu, 12 Feb 2015 17:00:02 +0000 https://test.meydan.org/2015/02/12/casa-pound-ucuncu-milenyum-fasizmi-mi-giacomo-s/ 19 Ocak akşamının geç saatlerinde, İtalya’nın kuzeyindeki Cremona şehrinde “Casa Pound” isimli faşist grup, yoldaşların işgal evi olan “CSA DORDONI” sosyal merkezine saldırdı. Bu faşist saldırıyı gerçekleştiren 60 kişinin çoğu, Kuzey İtalya’nın başka şehirlerinden gelmişti. Bu da saldırının faşistlerce uzun zamandır tasarlandığını gösteriyordu. Saldırı sırasında bazı yoldaşlar içerideydi ve mekanı başarıyla savundular. İçeriye hiç bir […]

The post “Casa Pound Üçüncü Milenyum Faşizmi mi?” – Giacomo S. appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
19 Ocak akşamının geç saatlerinde, İtalya’nın kuzeyindeki Cremona şehrinde “Casa Pound” isimli faşist grup, yoldaşların işgal evi olan “CSA DORDONI” sosyal merkezine saldırdı. Bu faşist saldırıyı gerçekleştiren 60 kişinin çoğu, Kuzey İtalya’nın başka şehirlerinden gelmişti. Bu da saldırının faşistlerce uzun zamandır tasarlandığını gösteriyordu. Saldırı sırasında bazı yoldaşlar içerideydi ve mekanı başarıyla savundular. İçeriye hiç bir faşist giremedi ama bir yoldaş baygın halde yere düştüğünde, onu metal sopalarla darp ettiler. Faşistler saldırı yerinden kaçarken polis geldi ve onların kolayca kaçmasına izin verdi. Polis hemen sonra, sosyal merkezi savunurken baygın düşen yoldaşa yardıma gelenlere saldırdı.

Ertesi gün, bütün İtalya’da çeşitli gruplardan yoldaşlar CSA DORDONI’yle dayanışma eylemleri ve gösteriler düzenlerken, saldırıya uğrayan yoldaş hastanede komada yatıyordu. Cremona’da olanlardan sonra polisin tutumu apaçıktı. Polis faşistlerce saldırıya uğrayanları ve işgal evini savunanları suçladı. Bu saldırıya, anti-faşistlerin cevabı güçlü oldu. Bir hafta sonra, Cremona’da şehrin merkezinde ofisi bulunan “Casa Pound”un kapatılması için, bütün İtalya’ya eylem çağrıları yapıldı. 24 Ocak Cumartesi günü, Cremona şehri, İtalya’nın her yerinden gelen anti-faşistlerle doldu. Tüm İtalya’da polis karakolları, eylemi durdurmak amacıyla firmaların anti-faşistlere otobüs kiralamasını engellese de, onlarca otobüs ve bulunan başka yollar aracılığıyla binlerce insan, her türlü faşizme ve polis baskısına “Hayır!” demek için şehre gelmişti. Faşistlerin ofisine yaklaşıldığında, polis aniden gaz bombalarıyla saldırdı. Bir kez daha polis ve faşistlerin güvenliğini sağlayan kurumlar iş birliği yapmış ve her türlü toplumsal muhalefete karşı savaşmıştı.

Casa Pound, aslında yirmi yıllık bir gruptur; devletin, ezilenlerin her türlü sınıf mücadelesini bastırmak adına güçlü bir sağ harekete duyduğu ihtiyaç sonucu doğmuştur. Tarihi boyunca bu grup ve resmi kurumlar arasındaki iş birliği hep var olmuştur. Grup, ekonomik nedenlerle ev bulamayan sadece İtalyan olan ailelere bir çözüm getirme iddiasıyla, Roma’nın merkezinde bütün bir binayı işgal ederek doğdu. İtalya’da faşist geçmişi olan bir grup, ilk defa işgal merkezi oluşturmuştu. Bu durumda, merkez sağ koalisyonuna dayanan Roma belediyesi bu işgale sessizce izin verirken; iktidar partisi, İtalya’nın çeşitli yerlerinde antifaşist örgütlere karşı baskıcı uygulamalar gerçekleştiriyordu. Yıllar geçtikçe Casa Pound kendini büyüttü, İtalya’nın farklı bölgelerinde yeni işgal merkezleri açtı. Yeni üçüncü milenyum faşist örgütü olduğu iddiasıyla; eski başbakan Silvio Berlusconi ile koalisyon yapmış olan faşist parti “Fiamma Tricolore” içinde 2006’da bir siyasi harekete dönüştü. Bu seçim deneyiminden sonra, bazı sağ partilerin finansal desteği sayesinde Casa Pound, Fiamma Tricolore’den ayrılıp “bağımsız” bir siyasi parti oldu ve bazı seçimlere girdi.

Casa Pound’u ulusal burjuvazinin çıkarlarının korunması olarak gören yerel ve ulusal kurumların işbirliğiyle Florence’da göçmenlere yönelik şiddet ve yoldaşlara saldırılar, geçtiğimiz yıllarda katlanarak arttı. Bir göçmen, bir Casa Pound üyesi tarafından öldürüldü. Casa Pound aslında, toplumsal görüşü İtalyan faşist hareketin başlangıcından gelen ve kendisini bugünün sağ ve sol anlayışından çok uzakta tanımlayan bir partidir. Faşist rejimin temel idealleri olan İtalyan birliği, ulusal bağımsızlığa öncelik ve şirket yanlılığı bu partinin kökenini oluşturur. Parti bu özellikleri, büyük kültürel ve toplumsal olaylarla karıştırarak farklı dernekler kurmakta, farklı siyasal görüşteki insanları davet etmekte ve çirkin faşist eylemlerini örtbas etmek için toplumun farklı kesimlerinde propaganda yapmaktadır.

Propagandaları, devlet uygulamalarına karşı öfke duyan toplumun alt kesiminin bu öfkesini, aslında aynı politikalar yüzünden en sefil durumda yaşayan göçmenlere yöneltmeye dayanan bir popülizme odaklanmaktadır. Diğer bir yandan, tarihteki tüm faşistler gibi, ulusal çıkar adına önemlerini savunan ve güvenliklerini sağlayan sahipleri vardır. İtalya’da anti-faşist hareket, bu grubun tüm girişimleriyle mücadele ederek toplum içerisinde güçlenmeye çalışmaktadır. Bu yüzden tüm İtalya’daki yoldaşların, devlete karşı, kapitalizm ve tarihsel yaratımı faşizmin karşısındaki her şeye dişlerini geçirmeye çalışan devlet köpeklerine karşı durmaları gerekmektedir.

Faşizme geçit yok!

Giacomo S.

Livorno Anarşist Kollektifi

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.

 

The post “Casa Pound Üçüncü Milenyum Faşizmi mi?” – Giacomo S. appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/02/12/casa-pound-ucuncu-milenyum-fasizmi-mi-giacomo-s/feed/ 0
Faşizme Geçit Yok https://meydan1.org/2015/02/04/fasizme-gecit-yok-2/ https://meydan1.org/2015/02/04/fasizme-gecit-yok-2/#respond Wed, 04 Feb 2015 19:33:17 +0000 https://test.meydan.org/2015/02/04/fasizme-gecit-yok-2/ 5 Kasım 1936, Solidaridad Obrera’daki Durruti Konuşmasından bir bölüm 4 Kasım 1936’da, faşistler Madrid girişinde bulunan Leganes, Alcorcon ve Getafe’yi almışlardı. Buraya kadar antifaşist milisler geri çekilmişti. Almanya ve İtalya destekli Franco’nun faşist orduları, ilerleyebildiklerini görünce Madrid’i kolayca alabileceklerini düşünmüşlerdi. Faşistler Madrid’i ele geçirmeden, kimleri kurşuna dizeceklerinin listesini bile çıkarmışlardı. Madrid’e kadar çekilen antifaşist milisler durdu. […]

The post Faşizme Geçit Yok appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
5 Kasım 1936, Solidaridad Obrera’daki Durruti Konuşmasından bir bölüm

Kasım 1936’da, faşistler Madrid girişinde bulunan Leganes, Alcorcon ve Getafe’yi almışlardı. Buraya kadar antifaşist milisler geri çekilmişti. Almanya ve İtalya destekli Franco’nun faşist orduları, ilerleyebildiklerini görünce Madrid’i kolayca alabileceklerini düşünmüşlerdi. Faşistler Madrid’i ele geçirmeden, kimleri kurşuna dizeceklerinin listesini bile çıkarmışlardı. Madrid’e kadar çekilen antifaşist milisler durdu. Madrid’de çocuk yaşlı demeden herkes, faşistlerin ilerlemesini durdurmak, Madrid’i savunmak için barikatlar kurmaya başlamışlardı. Direnmek, tek çözüm buydu.

Madrid hükümeti’nin başındaki Caballero, Valencia’ya çekilmeyi tavsiye ettiğinde, CNT’liler yanıt verdi; herkes Madrid’de kalmalı, barikatlarda savaşmalıdır. Hükümet üyelerinin bir kısmı Valencia’ya “özel görev” nedeniyle kaçıyorlardı. Ortada görev falan yoktu aslında.

Her geçen gün baskısını arttıran faşistler, 7’si gecesinde Madrid halkının görkemli direnişiyle karşılaştı. Hoparlörlerden CNT’nin sesi yankılanıyordu; Madrid faşizme mezar olacak. Madrid, korkak bakanlardan ve hükümet yetkilerinden temizlenmiştir. Madrid’i halk savunacaktır. Madrid faşizme mezar olacak. Yaşasın hükümetsiz Madrid, yaşasın toplumsal devrim!

Halk, Madrid’i savunuyordu. Gittikçe yoğunlaşan bombardımana ve silahların sınırlılığna rağmen… Sınırsız olan halkın cesaretiydi. Faşistler şehri yoketmek için uğraşıyordu. Antifaşist milislerin yoğunluktan bitap düştüğü 14 Kasım’da, Vallecas’ta bulunan ilk barikattan bir haber geldi, Durruti Birliği Madrid’deydi. İberya’daki devrim sürecinin bu efsane ismi, cesarete cesaret, güce güç katıyordu. 19 Kasım’da faşistler tarafından katledilene kadar, Madrid’de direnenlerle beraber, Madrid Direnişi’ni faşistlerin aklına mıh gibi kazıdı.

İktidarların kendisini güçlü ve daimi bir şekilde beslediği faşizm, hüküm sürdüğü tüm topraklarda ölümün, katliamın, soykırımın ve tüm bunların karşısında öfkenin adı oldu yıllar boyu. Var olduğu her coğrafyada, milliyetçilikten, etnik-dini-kültürel birlikten yararlanan iktidarların, kendinden olmayan her şeyi-herkesi ötelediği, yok saydığı, kimi zaman katlettiği bir düzenin adı oldu. İnandığından vazgeçmeyen, kimliğini savunup var olma mücadelesi veren, iktidarların karşısında pes etmeyip, söylediğinden vazgeçmeyen herkese bir tehdit oldu faşizm yıllar boyu. Tehdide boyun eğmeyenlerinse dillerindeki tek slogan: “Faşizme geçit yok!”

Henüz 12’sinde bir polisin mermisiyle, 16’sında askerin namlusunun ucunda katledilmek oldu faşizm. Sokakta, “nereden geldiği tespit edilemeyen bir merminin” kafatasına saplanması oldu, gizlenen otopsi raporları, aklanan katiller oldu dikildi karşımıza faşizm. 14 yaşındayken Kürdistan’da sokak ortasında, 8 yaşındayken Qamişlo sınırında savaştan kaçarken dikildi faşizm karşımıza, ölüm oldu.

Patronun daha fazla kar hırsı uğruna ölüme sürüklediği her bir işçi için, ölümün adı oldu faşizm. Yerin metrelerce üstünde bir gökdelenin çatısında, yerin metrelerce altında bir madenin karanlığında, bir filikanın ağırlığında, bir atölyede, fabrikada, bitmek bilmeyen bir sömürü oldu. Güvencesizlik, taşeron, “kaza” adı altında işlenen her bir cinayet giderek normalleştirilirken; faşizm, bu “normalleşme”nin kendisi oldu.

Yalnızca ten rengi farklı olduğu için, bir polis tarafından, sokak ortasında kimi zaman kurşunlanarak, kimi zaman boğazı sıkılarak katledilmek oldu faşizm. Yıllar boyu köleleştirilmenin, işkence görmenin, katledilmenin sesi bugünlere taşındı; faşizm 19. yüzyıldan bugüne soykırımın kendisi oldu. Daha iyi bir yaşam hayaliyle terk edilen topraklardan göç edilen her yeni coğrafyada kölelik, sömürü, zulüm oldu. “Avrupalılaşmaya” çalışan her bir göçmen için, inkar, tehdit, sınır dışı edilmek oldu.

Devletlerin yağdırdığı her bir bombayla, IŞİD gibi her bir çete ile gerçekleştirdiği katliamlarının adı oldu. Ortadoğu coğrafyasında yıllardır bitmeyen zulmün sürdürücüsü özgürlükleri için direnenlere durmaksızın saldırsa da, “faşizme geçit yok” diyenlerin çığlıkları bertaraf etti her bir saldırıyı, soykırımı, katliamı. Bu kez yeni bir yaşam dirildi faşizmin karşısında, umut oldu coğrafyanın dört bir yanına.

Erkek egemenliğinin hüküm sürdüğü her coğrafyada, kadın için ölümün adı oldu faşizm. Kimi zaman maruz kaldığı tacizin, yalnızca kadın olduğu için karşı karşıya bırakıldığı yok sayılmanın, kimliksizleştirmenin, kişiliksizleştirmenin adı oldu. “Erk”eğin iktidarına karşı pes etmeyen her bir kadına yönelik bir tehditte; baskıyla, şiddetle, işkenceyle çıktı kadının karşısına. “Ahlak” tanımına uymayanı, hissettiği gibi var olan herkesi yok saydı, “hasta/çürük” ilan etti. Yaşam alanlarını gasp ettiği her bir eşcinsel için, trans için, “intihar” denilen toplumsal soykırımların, nefret cinayetlerinin, ölümlerin adı oldu. Ezilenin ezilene iktidarı oldu çıktı karşımıza faşizm; şehir ortasında taşlanan-avlanan domuzun “kader”i oldu.

Faşizm, saldırsa da yaşamın dirildiği her yerde, 1936’dan bu yana durmuyor “Geçit Yok” diyenler. Sokaklara çıkıp hesap sorarak, “buradayız” diyerek, direnmeye devam ediyorlar faşizmin karşısında. Yasaklanan her greve inat patronlardan hesap sormayı sürdürüyor, katledilen her bir kardeşinin hesabını sordukça özgürleşiyor…

1936’nın İberyası’dan (İspanya-Portekiz-Fransa’nın güneyi) Kobane’nin özgürleşen topraklarına, İstanbul’un meydanlarına yankılanıyor bugün aynı slogan: “Faşizme Geçit Yok!” Yaşamları çalanlara, bizleri köleleştirenlere, yok sayanlara, katledenlere karşı öfkemiz büyüyor ve yaşam buluyor anarşizme olan inançla çarpan yüreklerimizde.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 24. sayısında yayımlanmıştır.

The post Faşizme Geçit Yok appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/02/04/fasizme-gecit-yok-2/feed/ 0