Furkan Çelik – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Wed, 12 Feb 2020 16:17:32 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 Gazetemizin Yazarlarından Furkan Çelik Halkı Askerlikten Soğutma Suçlamasından Beraat Etti https://meydan1.org/2020/02/12/halki-askerlikten-sogutma-suclamasina-beraat/ https://meydan1.org/2020/02/12/halki-askerlikten-sogutma-suclamasina-beraat/#respond Wed, 12 Feb 2020 15:55:38 +0000 https://meydan.org/?p=54597 Vicdani Ret Derneği sitesinde yer alan habere göre vicdani retçi Furkan Çelik hakkında “halkı askerlikten soğutma” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşmasında karar çıktı ve Furkan Çelik beraat etti. Vicdani Ret Derneği’nin sitesinde yapılan haberlerin derneğe ait sosyal medya hesabında paylaşılması nedeniyle açılan davada paylaşımlardan dolayı dernek adına hesabı yıllar önce açan Furkan Çelik sorumlu tutulmuştu. […]

The post Gazetemizin Yazarlarından Furkan Çelik Halkı Askerlikten Soğutma Suçlamasından Beraat Etti appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Vicdani Ret Derneği sitesinde yer alan habere göre vicdani retçi Furkan Çelik hakkında “halkı askerlikten soğutma” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşmasında karar çıktı ve Furkan Çelik beraat etti.

Vicdani Ret Derneği’nin sitesinde yapılan haberlerin derneğe ait sosyal medya hesabında paylaşılması nedeniyle açılan davada paylaşımlardan dolayı dernek adına hesabı yıllar önce açan Furkan Çelik sorumlu tutulmuştu.

6 Şubat 2020 tarihinde İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya vicdani retçi Furkan Çelik ve Vicdani Ret Derneği Eşbaşkanı Av. Gökhan Soysal katıldı. Halkı askerlikten soğutma suçunun kendisinin anayasaya aykırı olduğunu belirten ve bu yönde itirazlarını yazılı olarak sunan Soysal açılan soruşturmanın kendisinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini belirtti. Barışı değil savaşı savunmanın suç olduğunu belirten Soysal beraat talep etti. Vicdani retçi Furkan Çelik de vicdani retçi olduğunu ve halkı askerlikten soğutmanın suç sayılamayacağını belirterek herhangi bir suç işlemediğini belirtti.

Kararını ilk duruşmada açıklayan mahkeme, söz konusu suçun kanunda yazılı unsurlarının oluşmadığını belirterek beraat kararı verdi.

The post Gazetemizin Yazarlarından Furkan Çelik Halkı Askerlikten Soğutma Suçlamasından Beraat Etti appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/02/12/halki-askerlikten-sogutma-suclamasina-beraat/feed/ 0
Vicdani Retçi Furkan Çelik’e “Halkı Askerlikten Soğutma” Davası Açıldı https://meydan1.org/2019/11/04/vicdani-retci-furkan-celike-halki-askerlikten-sogutma-davasi-acildi/ https://meydan1.org/2019/11/04/vicdani-retci-furkan-celike-halki-askerlikten-sogutma-davasi-acildi/#respond Mon, 04 Nov 2019 09:41:26 +0000 https://test.meydan.org/2019/11/04/vicdani-retci-furkan-celike-halki-askerlikten-sogutma-davasi-acildi/ Vicdani Ret Derneği’nin internet sitesinde yer alan habere göre Vicdani retçi Furkan Çelik’e “halkı askerlikten soğutma” suçlamasıyla dava açıldı. Vicdani Ret Derneği’nin sitesinde yapılan haberlerin sosyal medya uygulamasında paylaşılması nedeniyle açılan davada paylaşımlardan dolayı dernek adına hesabı yıllar önce açan Furkan Çelik sorumlu tutuldu. İstanbul Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede 3 habere yer verilerek “askerlik vazifesinin yerine […]

The post Vicdani Retçi Furkan Çelik’e “Halkı Askerlikten Soğutma” Davası Açıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Vicdani Ret Derneği’nin internet sitesinde yer alan habere göre Vicdani retçi Furkan Çelik’e “halkı askerlikten soğutma” suçlamasıyla dava açıldı.

Vicdani Ret Derneği’nin sitesinde yapılan haberlerin sosyal medya uygulamasında paylaşılması nedeniyle açılan davada paylaşımlardan dolayı dernek adına hesabı yıllar önce açan Furkan Çelik sorumlu tutuldu.

İstanbul Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede 3 habere yer verilerek “askerlik vazifesinin yerine getirilmemesi yönünde provakatif unsurlar içeren paylasımlar” yapıldığı kaydedildi.

Savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edilmesiyle dava açıldı.

Davanın ilk duruşması 6 Şubat 2020 tarihinde görülecek.

Kaynak: Vicdani Ret Derneği

The post Vicdani Retçi Furkan Çelik’e “Halkı Askerlikten Soğutma” Davası Açıldı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/11/04/vicdani-retci-furkan-celike-halki-askerlikten-sogutma-davasi-acildi/feed/ 0
“Passo Sömürü Passo Fişlme” – Furkan Çelik https://meydan1.org/2014/12/22/passo-somuru-passo-fislme-furkan-celik/ https://meydan1.org/2014/12/22/passo-somuru-passo-fislme-furkan-celik/#respond Mon, 22 Dec 2014 19:50:53 +0000 https://test.meydan.org/2014/12/22/passo-somuru-passo-fislme-furkan-celik/ Öncelikle Passolig’in temelleri nasıl atıldı ona bir bakalım: 2011 yılında TBMM’de 6222 sayılı “Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair” adıyla çıkan kanun ile birlikte TFF, kulüplerin yasaya göre uygulamaları kendi başına yapmasına karşı merkezi bir e-bilet uygulaması planladı. Bunun için açtığı ihaleyi, Çalık grubuna ait olan Aktifbank 70 milyon dolar ile kazandı. Taraftar Zorunlu Olarak […]

The post “Passo Sömürü Passo Fişlme” – Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Öncelikle Passolig’in temelleri nasıl atıldı ona bir bakalım: 2011 yılında TBMM’de 6222 sayılı “Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair” adıyla çıkan kanun ile birlikte TFF, kulüplerin yasaya göre uygulamaları kendi başına yapmasına karşı merkezi bir e-bilet uygulaması planladı. Bunun için açtığı ihaleyi, Çalık grubuna ait olan Aktifbank 70 milyon dolar ile kazandı.

Taraftar Zorunlu Olarak Banka Müşterisi

Mayıs ayında başlayan e-bilet uygulaması, yeni sezonun açılmasıyla zorunlu hale getirildi. Artık eskisi gibi kağıt bileti alanlar statlara giremiyor; ilk önce fotoğraflarının, kimlik numaralarının ve adlarının yazılı olduğu “PASSOLİG Kart”larını almaları gerekiyor. Biletleri de Passolig online sisteminden alarak, kartlarına yükletmesi gerekiyor. Aldığımız Passolig kartı ile 3 seçenek sunuluyor gibi gözükse de, her durumda Aktifbank müşterisi oluyoruz. Hiç müşterisi bulunmayan Aktifbank da, binlerce taraftarı böylece bankasının müşterisi haline getiriyor.

Passolig Fişlemedir

Passolig’in devlet tarafından savunulmasındaki en belirgin sebep tribünlerdeki kavga vb. olayların bitirilmesi olsa da, asıl amaç; tribünleri dönüştürüp devlet politikalarına karşı daha uysal ve kapitalizm için daha tüketici hale getirmektir. Futbolu sadece izlemekle yetinmeyen, iki takımın maçında kendisini de oyunda üçünü özne olarak gören, oyunu tribünde oynayan taraftar; kapitalizm için çok iyi bir model değildir. Transfer borsalarıyla, sponsorlarla, reklamlarla, bilet fiyatlarıyla zaten endüstriyelleştirilen futbolda, şimdi yine bir dönüşüm gerçekleştirilmek isteniyor. Sıvası dökülmüş statların yepyeni olması, stat büfelerinin markalaşması, stat içerisine kafeler, restoranların açılması, kar yağarken bile sıcak koltuklarda maç izlenmesi; taraftarı iyice müşterileştirip daha fazla tüketime yönlendirilmesi anlamına geliyor. Aynı zamanda güvenlik kameralarının sözde güvenlik için her noktaya konmasıyla, e-biletle stada giren herkesin bilgilerinin alınıp fişlenmesiyle devlet; kendisi için uysallaşan bir tribün yaratmaya çalışıyor. Uysallaşmayanı da fişliyor, cezalandırıyor, yasaklıyor.

Bu Passolig’ten önce futbolun endüstriyel olmadığı anlamına gelmez. Ancak kapitalizmin açık bıraktığı kanattan sokabilirdi yaşama dair şeyleri taraftar. Hasankeyf’te katledilen yaşamı, Soma’da ya da Gezi Direnişi’nde katledilenleri unutmazdı, haykırırdı tribünlerde. Ama şimdi devletin daha rahat kontrol edebileceği bir hal aldırılmaya çalışılıyor tribünler.

Passolig’e Karşı Boykot

TFF’nin ve devletin e-bilet pohpohlaması, bir yanılsama yaratırken; her hafta oynanan maçlarda tribünlerin bomboş oluşu, gerçekleri gözler önüne seriyor. Passolig boykotu ilk olarak, geçen sene Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında oynanan maçta, çağrı ile derbi maçında gerçekleşmişti. 80 bin kişilik Olimpiyat stadında, 8 bin 123 bilet satılmıştı. Bu sezonla beraber, Süper Lig’de taraftar ortalaması düşerken, asıl tepki 1. ligdeki şehir takımlarından geldi. Sene başından itibaren kombine kart almayarak Passolig’i boykot eden taraftarlar, 1. ligdeki maçların taraftar sayısını %70 oranında düşürdü.

Passolig’e karşı tavır bu kadar net olup tribünleri bomboş bırakınca, hemen karşı atak geldi. Passolig yanlısı açıklamalar, yalan yanlış haberler kamuoyuna sunulmaya başlandı. Antalya’da birçok okulda öğrencilere ücretsiz Passolig dağıtıldığı duyuldu önce, birçok şirketin işçilerine dağıttığı Passolig kartlarıyla, satışlarına yoğun ilgi varmış havası estirilmeye çalışıldı. Bazı taraftar gruplarının amigoları, endüstriyel futbolun yarattığı “fanatizm” duyguları ile “Passolig kart alın, takımımızı yalnız bırakmayın!” çağrıları yaptı. Kulüp yöneticileri Passolig’in takımlarına ne kadar gelir kattığı nidaları attı. Bakanlar, tribünlerde kavgaların ve olayların azaldığı palavralarından attılar. Passolig satışları patladı denilse de, her hafta tribünlerdeki manzara, en azından şuan için Passolig’in kabul görmediğinin göstergesi.

Futbola yönelik devletçi ve kapitalist hamlelere karşı; toprak sahalardan bir kontra gelecektir. Her geçen gün sayısı artan taraftarların kendilerinin oluşturduğu ligler, futbolun seyreden-izleyen ikiliğini ortadan kaldırırken, iktidarların kirletmeye çalıştığı futbola kolektif ruhunu geri kazandıracaktır.

Furkan Çelik
[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 23. sayısında yayımlanmıştır.

The post “Passo Sömürü Passo Fişlme” – Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/12/22/passo-somuru-passo-fislme-furkan-celik/feed/ 0
“Devletsiz Halklar Dünya Kupasında” – Furkan Çelik https://meydan1.org/2014/06/20/devletsiz-halklar-dunya-kupasinda-furkan-celik/ https://meydan1.org/2014/06/20/devletsiz-halklar-dunya-kupasinda-furkan-celik/#respond Fri, 20 Jun 2014 14:39:59 +0000 https://test.meydan.org/2014/06/20/devletsiz-halklar-dunya-kupasinda-furkan-celik/ CONIFA(Bağımsız Futbol Dernekleri Konfederasyonu)’nın düzenlediği Dünya Kupası, bu sene İsveç’in Östersund kentinde gerçekleşti. Turnuvaya, devletsiz ve özgürlük mücadelesi veren halkları temsil eden futbol takımları katıldı. Turnuvada Güney Fransa’dan gelen Nice takımı şampiyon olurken, geçen yılın şampiyonu Suriye, Irak, İran ve Türkiye Kürtleri’ni temsil eden Kürdistan takımı 6. oldu. FIFA’nın düzenlemiş olduğu Dünya Kupası; reklamlarıyla, hareketli […]

The post “Devletsiz Halklar Dünya Kupasında” – Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

CONIFA(Bağımsız Futbol Dernekleri Konfederasyonu)’nın düzenlediği Dünya Kupası, bu sene İsveç’in Östersund kentinde gerçekleşti. Turnuvaya, devletsiz ve özgürlük mücadelesi veren halkları temsil eden futbol takımları katıldı. Turnuvada Güney Fransa’dan gelen Nice takımı şampiyon olurken, geçen yılın şampiyonu Suriye, Irak, İran ve Türkiye Kürtleri’ni temsil eden Kürdistan takımı 6. oldu.

FIFA’nın düzenlemiş olduğu Dünya Kupası; reklamlarıyla, hareketli müzikleriyle, renkli maskotlarıyla, her dört yılda bir farklı bir ülkenin talanına kapı açıyor. 2000 senesinden beri düzenli olarak yapılan halkların dünya kupası ise, FİFA’nın politikalarına bir karşı duruş olarak ortaya çıkmış durumda.

FIFA Talan, Endüstriyel Futbol Yalan

FIFA’nın düzenlemiş olduğu Dünya Kupası organizasyonu, düzenlendiği ülkelerde şirketlerin ve devletin, talanı meşrulaştırmasında büyük önem taşıyor. Öyle ki; Dünya Kupası’nın düzenlendiği her ülke, büyük bir kentsel dönüşümden geçiriliyor. Yapılan devasa statlar, konaklama için lüks oteller, daha fazla tüketim şirketlerin iştahını kabartırken; yoksullar için mahallelerinin yıkımı, talan, sömürü anlamına geliyor.

Dünya Kupası’nın tüketimi bittiğinde bir daha asla dolmayacak devasa kapasiteli statlar, futbolun da dönüşümünde etkili oluyor. Devasa statlar futbol takımlarını da pahalı futbolcular transfer etmeye, sponsorlarla anlaşmaya, bilet fiyatlarını arttırmaya itiyor. Hem endüstriyel futbolun bir atlama noktası olması, hem de şehirlerin talan ve yıkımlarının meşrulaştırılması sebebiyle patronlar her Dünya Kupası’nda kazanan oluyor.

Brezilya’nın Dünya Kupası organizasyonuna ev sahipliği yapacağının kesinleşmesiyle birlikte gecekondularda başlayan yıkımlar ve buna karşı direnen halka kolluk kuvvetlerinin saldırıları da, bu organizasyonların amacını açıkça gün yüzüne çıkarmakta.

Brezilya’da düzenlenen FIFA’nın talanına karşı direnen halkalara devlet-polis saldırısı sürerken, CONIFA’nın düzenlediği, 12 takımın katıldığı ve “Nice”nin şampiyon olduğu turnuvanın katılımcılarına bir göz atalım:

Dağlık Karabağ Takımı; Güney Kafkasya’da Azerbaycan sınırları içerisinde bulunan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni temsil etmektedir. Karabağ bölgesi için Azerbaycan ile Ermenistan devleti arasında 1990’lı yıllarda savaş başlamıştır. Karabağ bölgesinin kendi bağımsızlığını ilan etmesine, karşı hiçbir devlet bölgenin bağımsızlığını tanımamıştır. Turnuvaya katılmaları siyasi kimliklerini belirginleştirdiği için, Azerbaycan Devleti, takımın turnuvadan çıkarılması için organizasyona baskı yapmıştır.

Asuri Süryani Takımı; devletleri bulunmayan fakat Türkiye, Lübnan, Suriye, İran ve Irak’ta yaşayan Asuri Süryani halkını temsil etmektedirler.

Kürdistan Takımı; Türkiye, Irak, İran, Suriye ve Ermenistan’daki Kürt halkını temsil etmektedir. FIFA tarafından tanınmasına rağmen, CONIFA organizasyonuna katılmışlardır.

Güney Osetya Takımları; Gürcistan devletinin ÜÇ kez savaş ilan ederek, ele geçirmek istediği Osetya bölgesindeki halkları temsil etmektedir.

Abhazya Takımı; 1994 yılında bağımsızlığını ilan etse de, birkaç devlet dışında bağımsızlıkları tanınmayan Abhazya’nın takımıdır. Takım, Abhazya bölgesindeki halkları temsil etmektedirler.

Oksitanya Takımı; Güney Fransa, Andorra, İtalya ve İspanya’da tarihi ve etnik bölgede, 1290 yılından itibaren Papalığa karşı sürekli direniş göstermiş bir halkın takımıdır. Oksitanya, birçok farklı dini ve mezhebin birlikteliğinin coğrafyasıdır. Asimile olmamak için mücadele eden bölge halkı, 2010 yılında Fransa’nın Beziers kentinde 20 binden fazlaya ulaşan sayılarıyla, Oksitanya dilinin resmileşmesi için yürüyüş düzenlemişti.

Laponlar Takımı; Norveç ve İsveç’in Kuzey Kutup Dairesi içinde kalan bölgelerinde çok eski tarihlerden bu yana yaşamakta olan bir Sami ve Laponlar halkını temsil etmektedirler.

Birleşik Darfur Takımı; mülteci siyahilerden oluşmakta ve Sudan’ın batı bölgesindeki halkı temsil etmektedir.

Tamil İlam Takımı; Sri Lanka’nın Kuzey ve Doğu bölgelerindeki halkı temsil etmektedir. İsimlerini de Sri Lanka devletine karşı bağımsızlık mücadelesi veren “Tamil Kaplanları”ndan almışlardır. Futbol takımının sembolü de gerilla mücadelesi veren Tamil Kaplanları’yla aynıdır.

Padania Takımı; Kuzey İtalya bölgesindeki halkları temsil etmektedir. Mario Balotellli’nin kardeşi Enoch da bu takımda forma giymektedir.

Nice Takımı; Güney Fransa’da Nice bölgesindeki halkları temsil etmektedir.

Ellan Vannin Takımı; Man Adası’ndaki halkı temsil etmektedir.

Furkan Çelik

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 19. sayısında yayımlanmıştır.

 

The post “Devletsiz Halklar Dünya Kupasında” – Furkan Çelik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/06/20/devletsiz-halklar-dunya-kupasinda-furkan-celik/feed/ 0
Tükürdük, Fişlendik https://meydan1.org/2013/11/10/tukurduk-fislendik/ https://meydan1.org/2013/11/10/tukurduk-fislendik/#respond Sun, 10 Nov 2013 15:33:13 +0000 https://test.meydan.org/2013/11/10/tukurduk-fislendik/ “Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma, hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma…” diye başlar Hipokrat Yemini. Bu yemini etmeyen hiçbir doktor adayı Hipokratlık yapamaz. Ancak bazı doktorlar var ki ettikleri bu yemini çabucak unuturlar; önce kendilerine, sonra da halka ve tüm insanlığa ihanet ederler. İşte bu doktorlardan bazıları, Haseki Eğitim ve […]

The post Tükürdük, Fişlendik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
“Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma, hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma…” diye başlar Hipokrat Yemini. Bu yemini etmeyen hiçbir doktor adayı Hipokratlık yapamaz. Ancak bazı doktorlar var ki ettikleri bu yemini çabucak unuturlar; önce kendilerine, sonra da halka ve tüm insanlığa ihanet ederler. İşte bu doktorlardan bazıları, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan doktorlar.

Yasaklara karşı mücadele eden öğrenciler, haklarını arayan işçiler, devrimciler, adaleti savundukları için gözaltına alınan avukatlar, gerçekleri halka yansıtmak için uğraşan gazeteciler… Gözaltına alındıktan sonra Vatan Caddesi üzerinde bulunan İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen herkes, “muayene için” sıklıkla Terörle Mücadele Şubesi’nin kullandığı Haseki Hastanesi’ne gönderilir. Ve gözaltına alındıktan sonra bu hastaneye götürülen hemen herkes, ters kelepçeli bir şekilde, üstüne çıkarak kafasına vuran 4-5 kişiye direnirken, ağızlarından tükürük örneği almaya zorlanır.

Haseki’de İnsanlık Suçu İşleniyor

Gözaltına aldığı herkesi fişlemeyi amaç edinmiş Terörle Mücadele Şubesi, çıkarttırdığı mahkeme kararı ile gözaltında DNA testini zorunlu hale getiriyor. Uygulama mahkeme kararı ile zorunlu hale getirilse de, bu karar aynı zamanda doktorların bu zorunlu işkenceye ortak olması demektir. Bu uygulamayla birlikte kişinin susma hakkı ve kendisi için aleyhte delil vermeme hakkı da zorla ortadan kaldırılmış oluyor.

Çağlayan Adli Tıp’taki doktorların “Hasta örnek vermek istemiyorsa, müdahale edemeyiz” demesi üzerine TMŞ’nin gözaltına aldığı kişileri sadece Haseki Hastanesi’ne götürmesi ve buradaki doktorların kelepçeli şekilde yerlerde yatırılan kişilerin ağızlarına çubuk sokarak tükürük örneği alması bizlere gösteriyor ki, Haseki Hastanesi ile Terörle Mücadele Şubesi arasında gizli bir işkence protokolü imzalanmış. DNA’lar ise Terörle Mücadele Şubesi soruşturmada delil olarak kullanmak bir yana, aksine gayri resmi DNA bankalarının oluşturulmasına yarıyor.

Fişlemenin Osmanlı’daki Tarihi

Tarihte ilk fotoğraf, 1826 yılında Joseph Nicephore Niepce tarafından evinin balkonundan çekilen manzara fotoğrafıdır. Fotoğraf makinaları daha sonra ise belgesel ve tarihsel kaynak yaratma amacıyla sıkça kullanılmıştır. Avrupa’da fotoğraf makinası kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, kullanım amacı da değişmeye başlar.

Devletler “suçlu” olarak gördüğü kişileri tarifin yanı sıra fotoğraflarıyla da kayıt altına alınmaya başlarlar. Avrupa’da bulunan fotoğraf makinalarından birinin satışa çıktığı Osmanlı gazetelerinde haber olunca, zamanın kolluk kuvveti Zaptiye Müşiriyeti hemen fotoğraf makinasını satın alır, bir memurunu da işi öğrenmesi için eğitir.

Makinanın öğrenilmesiyle kolluk kuvvetleri “suçlu” olarak gördüğü herkesin fotoğrafını çekerek, “suçlu” albümüne ekler. Bu albümlerdeki her detay hakkında tüm bilgiler de toplanarak dosyalara işlenir.

Federal Soruşturma Bürosu’nda Parmak İzi Uygulaması

“Otoritemize itaatsizlik var. Halkı dizginlemeli kontrol altına almalıyız” diyordu ajan J. Edgar Hoover. ABD’de adaletsizlikler had safhaya ulaşmışken kanunlar da hep işçilerin, ezilenlerin aleyhine işliyordu. Ekonomi büyüyordu ama sadece zenginler için. Açlık, yoksulluk ve sürekli çalışmak ezilenlerin kaderi olmuştu. İşte böyle bir çürümüş düzen içerisinde ise toplumdaki başkaldırıları kontrol edecek bir mekanizmanın eksikliği hissediliyordu. Devlet otoritesine ve patronların adalet düzenine karşı saldırıların artması ABD içerisinde bazı çevreleri harekete geçirdi. Her yerde olduğu gibi devletin bekası için kanunlar değiştirildi, özel yetkiler verildi.

1924 yılında FBI başkanlığına getirilen J. Edgar, ABD’yi ve sözde vatandaşları korumak için bir dizi yasayı kabul ettirdi; göçmen işçilerin sürgün edilmesi, politik kimliği olan birçok kişinin tutuklanması gibi.

Adaletsiz düzeni koruma görevi başarı ile sürdürülürken, adaletsizliklere karşı çıkanlar ise fişlenmeye başlanmıştı. Bugün bilinen dünyanın en büyük parmak izi ve veri arşivi, o zamanlar oluşturdu. Tüm göçmenlerin, sendikacıların, konuşma yapıp toplantılara katılan işçilerin bilgileri ve resimleri dosyalanarak bu kişiler fişlendi. Bazı devlet başkanlarının dahi engellemek istediği J.Edgar’in FBI içerisindeki konumu ise ölene kadar değişmedi. Görev yaptığı süre boyunca sekiz ABD başkanı değişti ve tam üç savaş dönemi yaşandı.

Şu an, tam rakamlara ulaşılamasa da, FBI’ın arşivinde 55 milyon kişinin parmak izinin bulunduğu; FBI tarafından gözaltına alınan herkesin DNA ve parmak izlerinin alınmaya devam edildiği bilinmektedir.

Hicivci komedyen Bill Hicks’in bir sözü var “İşte böyle Amerika. Özgürsünüz, söylediğimiz gibi davranmakta özgürsünüz.”

Özgürlük kavramıyla çok yan yana gelen devletlerin de özgürlükten anladıkları, kendilerinin belirlediği alanlarda belirlenen şekillere uyarak yaşama halimizdir. Bugün tüm dünyada görülen fişleme, gözetleme, dinleme uygulamaları da bu “özgürlük al anı”nda insanların sessiz sedasız yaşamaları ve başkaldırmamaları içindir.

 

Furkan Çelik

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 14. sayısında yayımlanmıştır.

The post Tükürdük, Fişlendik appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/11/10/tukurduk-fislendik/feed/ 0