gönüllü – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Fri, 16 Feb 2018 10:09:26 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 İsyancının Emeği: Ekmeğin Fethi Fırını https://meydan1.org/2018/02/16/isyancinin-emegi-ekmegin-fethi-firini/ https://meydan1.org/2018/02/16/isyancinin-emegi-ekmegin-fethi-firini/#respond Fri, 16 Feb 2018 10:09:26 +0000 https://test.meydan.org/2018/02/16/isyancinin-emegi-ekmegin-fethi-firini/   2010 yılının Ağustos ayında Fransa’nın Montreuil şehrinde kurulan Ekmeğin Fethi Fırını (La Conquete du Pain Boulangerie), ismini anarşist Pyotr Kropotkin’in yazdığı “Ekmeğin Fethi” kitabından alıyor. Fırın, ismini aldığı kitabın ilkelerinden hareketle patronsuz, sömürüsüz bir kolektif fırın deneyimini yaşatma fikriyle ortaya çıkmış. Daha önce başka bir fırında çalışan Anarşist Federasyon üyesi Pierre Pavin ve anti-faşist […]

The post İsyancının Emeği: Ekmeğin Fethi Fırını appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 

2010 yılının Ağustos ayında Fransa’nın Montreuil şehrinde kurulan Ekmeğin Fethi Fırını (La Conquete du Pain Boulangerie), ismini anarşist Pyotr Kropotkin’in yazdığı “Ekmeğin Fethi” kitabından alıyor. Fırın, ismini aldığı kitabın ilkelerinden hareketle patronsuz, sömürüsüz bir kolektif fırın deneyimini yaşatma fikriyle ortaya çıkmış.

Daha önce başka bir fırında çalışan Anarşist Federasyon üyesi Pierre Pavin ve anti-faşist “Réseau No Pasaran” (Geçit Yok Ağı) üyesi Thomas Arnestoy’un kurduğu kolektifte altı çalışan üç de çırak bulunuyor. İki haftada bir gönüllülerin ortak katılımıyla gerçekleşen karar alma toplantılarıyla fırının işleyişine ve gönüllülerin ihtiyaçlarına dair kararlar alınıyor.

Tanıtım metninde “Özyönetim modeli pek çok özgürlükçü teorisyen tarafından dillendirilmiştir. Ancak pratikte uygulanması çok kısıtlı sayıda olmuştur.” diyen gönüllüler, devletsiz bir modelle işletilen mekanlara ilişkin bir ihtiyacı özellikle vurguluyor. Kolektif gönüllüleri, kendi karar alma mekanizmalarını işleterek toplumsal dönüşüm için insanlara somut bir alternatif göstermek istiyorlar.

İlk kurulduğu günlerde, her gün gelen ekmek siparişlerini yetiştirebilmek için günde 20 saat çalıştıklarını söyleyen Thomas, yaz aylarında 40 dereceyi bulabilen bir şehirde ekmek pişirmenin, bütün gün bilgisayar başında bir patronun altında çalışmaktan çok daha iyi olduğunu söylüyor.

Ekmeğin Fethi Fırını gönüllüleri, fırıncılık deneyimlerine göre “usta” ve “çırak” olarak faaliyet gösterseler de, aralarında meritokratik* bir ilişki biçimi bulunmuyor. Hatta kendilerini militan fırıncı olarak adlandırıyorlar.

“Komünizm, çünkü paylaşmak istiyoruz. Özgürlük, çünkü bireye uygulanan bütün otoriteyi reddediyoruz ve özgürlüğün olmadığı bir eşitlik anlayışına karşıyız.”


Bir dönem ekonomik sıkıntı içine giren fırın, gerçekleştirdiği dayanışma etkinlikleriyle, kısa sürede bunun da üstesinden gelebilmiş. Fırın aynı zamanda bölgedeki işçi sendikalarıyla da dayanışma ilişkisi içerisinde. Şehirde bulunan çeşitli işgal evlerine ve eylemlere dayanışma için ekmek, kek gibi yiyecekler yolluyorlar. Paylaşma ve dayanışma geleneğinin en eski örneklerinden biri olan “askıda ekmek” modelinin yanı sıra, 2. Dünya Savaşı’nda İtalya’da ortaya çıkan “askıda kahve” modelini de fırın içerisinde işletiyorlar.

Ekmeğin Fethi Fırını, sadece bir fırın olmanın ötesinde, içinde bulunan devrimci yayınları, ücretsiz zapatista kahvenizi yudumlayarak okumanıza imkan tanıyan bir bölüme de sahip. Le Monde Libertaire Gazetesi, Alternative Libertaire, l’Humanite, Lese Beton gibi periyodik yayınlar ve tabi ki Ekmeğin Fethi kitabı gibi devrimci yayınları bulup okuyabileceğiniz fırında aynı zamanda, çeşitli devrimcilerin isimlerinin verildiği sandviçlerden yemek de mümkün.

Bölgedeki en ucuz fırınlardan biri olan fırında akşam 8’de, elde kalan ve bozulmamış ürünleri ihtiyacı olanlara dağıtılıyor. Bu yönüyle kolektifin gönüllüleri, mahallelerinde yarattıkları dayanışma ağının da bir parçası haline geliyor. Uluslararası devrimci dayanışmaya da değer veren fırın, geçtiğimiz yıllarda “Rojava ile Dayanışma Anarşist Kolektifi”nin çalışmalarının da aktif örgütleyicilerinden biri olmuştu.

Gönüllülerinin büyük bölümünü göçmenlerin oluşturduğu fırının kapıları, mesleği öğrenmek isteyen ya da sadece sohbet edip anarşizme dair bir şeyler okumak isteyen herkese açık.

*Meritokrasi: Yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani liyakata dayandığı yönetim biçimidir.

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 43. sayısında yayınlanmıştır.

The post İsyancının Emeği: Ekmeğin Fethi Fırını appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2018/02/16/isyancinin-emegi-ekmegin-fethi-firini/feed/ 0
1886’nın Geleneği 47 Senedir Boston’da Sürüyor; LUCY PARSONS KOLEKTİFİ https://meydan1.org/2017/01/01/1886nin-gelenegi-47-senedir-bostonda-suruyor-lucy-parsons-kolektifi/ https://meydan1.org/2017/01/01/1886nin-gelenegi-47-senedir-bostonda-suruyor-lucy-parsons-kolektifi/#respond Sun, 01 Jan 2017 15:10:03 +0000 https://test.meydan.org/2017/01/01/1886nin-gelenegi-47-senedir-bostonda-suruyor-lucy-parsons-kolektifi/   1969 yılında The Red Book Store (Kırmızı Kitabevi) adıyla kurulan kolektif, faaliyetlerine ilk başladığı yıllarda ABD’nin Cambridge kentinde bir bodrum katında, tek odalı bir kitapçıydı. 60’lı yıllarda, bağımsız kreşler, mahalle sağlık ocakları, aşevi kooperatifleri, “yeraltı” gazeteleri ve kitapçılar gibi “alternatif kurumlar” oluşturan toplumsal hareketin bir projesi olarak kurulan kolektif, tamamen gönüllü, kar amacı gütmeyen, […]

The post 1886’nın Geleneği 47 Senedir Boston’da Sürüyor; LUCY PARSONS KOLEKTİFİ appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

 

800px-lucy_parsons_center

1969 yılında The Red Book Store (Kırmızı Kitabevi) adıyla kurulan kolektif, faaliyetlerine ilk başladığı yıllarda ABD’nin Cambridge kentinde bir bodrum katında, tek odalı bir kitapçıydı. 60’lı yıllarda, bağımsız kreşler, mahalle sağlık ocakları, aşevi kooperatifleri, “yeraltı” gazeteleri ve kitapçılar gibi “alternatif kurumlar” oluşturan toplumsal hareketin bir projesi olarak kurulan kolektif, tamamen gönüllü, kar amacı gütmeyen, kolektif olarak işletilen, radikal, bağımsız bir kitabeviydi.

Radikal işçi örgütlenme gelenekleri, toplantılar, film gösterimleri ve paneller düzenlediği ya da sadece vakit geçirdiği birçok kitabevi ve sosyal merkez kurmuştur. İşçilerin de vakit geçirdiği bu merkezler, 19. yüzyıl Amerikasında işçi mücadelesinin kalbinin attığı yerlerdi. Örneğin 1886’da Chicago’da 8-saat iş günü mücadelesi için kurulan Charles H. Kerr yayınevi, günümüzde hala faaliyetine devam etmektedir. Lucy Parsons Kolektifi, IWW sendikasının Bound Together, Philadelphia’daki Tahta Pabuç, Detroit’teki Fifth Estate vb.leriyle birlikte bu geleneğin sürdürücüsü olmaya devam ediyor.

Lucy Parsons Kolektifi sadece kitap satan bir yer değil; tartışmaların yürütüldüğü, okuma saatleri ve film günlerinin organize edildiği bir sosyal merkez gibi işliyor. Kolektife dair her konuda karar alma süreci kolektif olarak yapılıyor. İşlerin yürütülmesine katılan, kolektifin misyonunu kabul eden ve karar alma sürecine katılarak kolektifin parçası olmak isteyen herkes kolektif gönüllüsü olabiliyor. Sadece kolektif gönüllülerinin katılabildiği karar alma sürecinde kararlar konsensusla alınıyor. Ayda iki kez yapılan ve gündemin belirlendiği İdari Komite toplantısına ise isteyen herkes katılabiliyor. Her toplantıda farklı bir gönüllü kolaylaştırıcı rolünü üstleniyor.

Yerel örgütlenmelerin de kendi toplantılarını almasına imkan sağlayan kolektifte, her çarşamba dünyanın dört bir yanından direnişlerle ilgili filmlerin, belgesellerin gösterimi yapılıyor. Organize edilen bütün etkinlikler gönüllülerin ve destekçilerin kolektif çabasının bir ürünü olarak hayata geçiyor.

Yıllar içinde sürekli tartışılarak ve sözlü bir gelenek üretilerek kolektifin işleyişine dair genel bir çerçeve belirlenmiştir. Kolektif, hiçbir bireyin ya da grubun iradesini dayatmasına izin vermez. Bütün işler kolektif bir karar alma süreciyle belirlenir. Kolektife yeni biri dahil olmak istediğinde ise 4 haftalık bir tanıma süreci işletiliyor.

Lucy Parsons Kolektifi’nin ekonomik işleyişi tamamen kitap, dergi ve diğer materyallerin satışına bağlıdır. Bunun yanında bağışlar ve çeşitli etkinliklerle gösterilen dayanışmalar kolektifin varoluşunu sağlayan ekonomik etmenlerdendir.

Bir çok kez yer değiştirdikten sonra sosyal merkez işlevi de kazanarak Boston’daki yerine gelen Lucy Parsons Kolektifi, hafta içi 12.00, 18.00; hafta sonu ise 15.00, 18.00 saatleri arasında açık. Geride bırakılan onca yıl boyunca kolektifin dostları ve gönüllüleri çoğalmış, her daim özgürlükçü düşüncelere sahip insanların uğrak noktalarından biri olmuştur.

Lucy Parsons Kolektifi, toplumsal yeniden örgütlenmenin tartışıldığı ve deneyimlendiği bir mekan, düşünceleri yaygınlaştırmak ve alternatifleri keşfetmek için kültürel bir merkez olarak, gittikçe daha fazla endüstriyelleşip şirketlerin dayatmalarına boyun eğen kültürel alanda kendi deyimleriyle bir “diken” olmayı sürdürüyor. Var olduğu sürece de daha özgür ve yeni bir dünyaya açılan bir pencere olmaya devam edecek.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 35. sayısında yayınlanmıştır.

The post 1886’nın Geleneği 47 Senedir Boston’da Sürüyor; LUCY PARSONS KOLEKTİFİ appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2017/01/01/1886nin-gelenegi-47-senedir-bostonda-suruyor-lucy-parsons-kolektifi/feed/ 0
Kadıköy 26A’da Fanzin Sergisi Sürüyor https://meydan1.org/2015/09/19/kadikoy-26ada-fanzin-sergisi-suruyor/ https://meydan1.org/2015/09/19/kadikoy-26ada-fanzin-sergisi-suruyor/#respond Fri, 18 Sep 2015 21:58:56 +0000 https://test.meydan.org/2015/09/19/kadikoy-26ada-fanzin-sergisi-suruyor/ Kolektif 26A gönüllüleri tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Fanzin Sergisi’nin açılışı, “Kolaj fanzinin sokağıdır” sloganıyla, 26 Ağustos Salı günü yapıldı. 90’lı yıllardan bugüne altmışın üzerinde fanzinin yer aldığı sergiye yurtdışından da kolajlar gönderildi. Gönüllüler tarafından “fanzinin en güzel sayfası” diye nitelendirilen kolaj sayfalarının kendisine yer bulduğu sergide, yerli/yabancı, eski/yeni bir çok fanzinden kolaj 26A duvarlarına […]

The post Kadıköy 26A’da Fanzin Sergisi Sürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
fanzin1
Kolektif 26A gönüllüleri tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Fanzin Sergisi’nin açılışı, “Kolaj fanzinin sokağıdır” sloganıyla, 26 Ağustos Salı günü yapıldı. 90’lı yıllardan bugüne altmışın üzerinde fanzinin yer aldığı sergiye yurtdışından da kolajlar gönderildi. Gönüllüler tarafından “fanzinin en güzel sayfası” diye nitelendirilen kolaj sayfalarının kendisine yer bulduğu sergide, yerli/yabancı, eski/yeni bir çok fanzinden kolaj 26A duvarlarına taşınıyor. Sergiyi ziyaret edenlerin, önceden yaptıkları kolajlarla ya da sergideki kolaj masasında yeni kolajlar yaparak katılabildikleri sergi, 16 Eylül’e kadar sürecek. 26A gönüllüleri “herkesi fanzininin en güzel kolajını çıkış alıp getirmeye, bugüne kadar hiç kolaj yapmamış olanları da bir kolaj yapmaya, sergimize çağırıyoruz.” diyerek bütün meraklılarını sergiye bekliyor.

Bu haber Meydan Gazetesi’nin 28. sayısında yayımlanmıştır.

The post Kadıköy 26A’da Fanzin Sergisi Sürüyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/09/19/kadikoy-26ada-fanzin-sergisi-suruyor/feed/ 0
Otonom Kültür Sosyal Merkez AKSC https://meydan1.org/2015/05/03/otonom-kultur-sosyal-merkez-aksc/ https://meydan1.org/2015/05/03/otonom-kultur-sosyal-merkez-aksc/#respond Sun, 03 May 2015 16:45:23 +0000 https://test.meydan.org/2015/05/03/otonom-kultur-sosyal-merkez-aksc/ Şirketlerin kar hırsından uzak, otorite ve hiyerarşinin olmadığı bir toplumun temellerini atabilmek adına mütevazi bir çaba AKSC. Üsküp’te karşılıklı yardımlaşmayı ilke edinip, kapitalist sistemin değerlerine karşı paylaşma ve dayanışma gibi değerleri toplumsallaştırmaya çalışan kolektif bir çaba. Otonom Kültür ve Sosyal Merkez-AKSC, 2013’ten bu yana öz örgütlülüğe dayalı yöntemiyle Makedonya’daki toplumsal muhalefetin de mekanı… Meydan: İçinde […]

The post Otonom Kültür Sosyal Merkez AKSC appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Meydan Gazetesi- OTonom Kültür

Şirketlerin kar hırsından uzak, otorite ve hiyerarşinin olmadığı bir toplumun temellerini atabilmek adına mütevazi bir çaba AKSC. Üsküp’te karşılıklı yardımlaşmayı ilke edinip, kapitalist sistemin değerlerine karşı paylaşma ve dayanışma gibi değerleri toplumsallaştırmaya çalışan kolektif bir çaba. Otonom Kültür ve Sosyal Merkez-AKSC, 2013’ten bu yana öz örgütlülüğe dayalı yöntemiyle Makedonya’daki toplumsal muhalefetin de mekanı…

Meydan: İçinde yaşadığımız sistem sadece ekonomik ve siyasi yaşama değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal yaşama da saldırıyor. AKSC varlığını tam da bu saldırıya karşı konumlandırıyor. AKSC ne kadar süredir devam ediyor ve neyi amaçlıyor?

AKSC: Aslında Makedonya’daki siyasi durum Türkiye’dekine benzer. Sanırım şunu söylemek yanlış olmaz; burada da devletin başındakiler Yeni Başlayanlar İçin Neo-Liberalizm dersi alıyorlar. Sağ kanat partiler yıllardan beri siyasi iktidarı elinde tutuyor. Sert neo-liberal politikalarla, toplumsal kesimlerin tümünde, kontrol yavaş ancak sağlam bir şekilde kazanılmaya çalışılıyor. Hal böyle olunca insanlar bir şeylerin değişebileceğini düşünmüyor, giderek umutlarını kaybediyor. Son on yılda nüfusun %10’u başka coğrafyalara göç etti.

AKSC, otonom, kültürel ve sosyal merkez kelimelerinin kısaltması. Burada mütevazi bir şekilde yapmaya çalıştığımız, bu değişim umudunu yeşertebilmek. AKSC, bir grup aktivist tarafından kolektif bir şekilde işletiliyor. Bu kolektif için insanlar bir araya geliyor ve farklı alanlarda ne yapılacaksa bunlar organize ediliyor. Bu planlama aşamasında birçok inisiyatif beliriyor.

Basitçe ifade etmek gerekirse, burada yapmaya çalıştığımız mevcut sisteme muhtaç olmadığımızı hissettirebilecek bir işleyiş ve sistemin değerlerinin yerine kendi değerlerimizi oluşturabilmek. Eleştirel düşünce, tartışma ve eylem… AKSC’nin felsefesinin özünde yatan kavramlar bunlar. Bu mekanda eşitlik, doğrudan demokrasi, dayanışma ve karşılıklı yardımlaşma gibi kavramlar etrafında bir işleyiş oturtmaya ve bunu yaymaya çalışıyoruz.

Mekanın ekonomik yeterliliğini kendimiz sağlamaya çalışıyoruz. Yani bizim etkinliklerimize katılanların dayanışmaları sayesinde işlerliğini devam ettiriyoruz.

AKSC’nin etkinliklerinden ve işleyişinden biraz bahseder misiniz?

AKSC, herkese açık bir mekan. Herhangi biri bize bir etkinlik yapma isteğiyle başvurabilir. Bu noktada neye izin vereceğimizde hemfikir olmasak da, neye izin vermeyeceğimiz de hem fikiriz: parti, dinsel ya da milliyetçi propagandanın yapılacağı etkinlikler. Bunun dışında neyi nasıl yapacağımızı belirlediğimiz haftalık karar alma süreçleri işletiyoruz. Karar alma süreçlerinde dikkat ettiğimiz ilke konsensüs.

Haftalık programımızda, tartışmalar, paneller, söyleşiler, film gösterimleri, şiir dinletileri, atölyeler, sergiler, kitap tanıtımları, ücretsiz dil atölyeleri gibi farklı etkinlikler var. AKSC, Makedonya’daki ilk üretim-tüketim kooperatifine ev sahipliği yapıyor. Bu projemiz daha başlangıç aşamasında olsa da, bu meseleye oldukça heyecanla yaklaşan insanlarla kooperatif projemizi büyütmeyi hedefliyoruz.

Aylık çıkardığımız fanzinle ay içerisinde yaptıklarımızdan ve sonraki aylarda yapmayı planladıklarımızdan bahsediyoruz. Fanzini de kolektif bir şekilde AKSC inisiyatifi olarak çıkartıyoruz.

Bir de ekoloji alanında yapmaya çalıştıklarımız var. Vodno Ormanını Koruma İnisiyatifi olarak ekolojik alanda da faaliyet gösteriyoruz. Sadece toplumsal bir duyarlılık yaratmayı istemiyoruz. Bu alanda ciddi olarak bir hareketlenme yaratmayı düşünüyoruz.

Peki ya inisiyatifler? AKSC’de kaç gönüllü bütün bu işler için koşuşturuyor?

2013 Kasım’ında açıldığı ilk günden bu yana, AKSC farklı inisiyatiflerin ana merkezi konumunda. Makedonya’daki toplumsal eylemlerin büyük bir çoğunluğu burada organize edildi. Kolektifin kendisi, burayı sürekli kullanan 15 gönüllüden oluşuyor. Ancak burayı kullanan ve burada inisiyatif alan diğer insanlarla beraber düşündüğümüzde ortalama 100 kişiden bahsedebiliriz.

Bu tarz kolektif alanlarda dayanışma ilişkisinin önemli olduğunu biliyoruz. AKSC’nin dayanışma içerisinde bulunduğu buna benzer mekanlar var mı? Bu dayanışma ilişkisini siz nasıl anlamlandırıyorsunuz?

Yakın coğrafyalarla güçlü bir dayanışma bağımız var. Örneğin, Sofya’daki Adelante sosyal merkezinden yoldaşlar, Selanik’teki Yfanet kolektifi ve Belgrad’daki Inex Film merkezinden arkadaşlarla güçlü bir dayanışma ilişkisi geliştirdik. Bunun yanında, geçtiğimiz sene, Avrupa’nın dört bir yanından yoldaşlar ziyarette bulundular. Bu bizi daha fazla dayanışma ilişkisi kurma noktasında cesaretlendirdi. Mücadele küreselleşiyor, dolayısıyla biz de küresel bir mücadeleyi yükseltmeliyiz. Mücadelelerimizin birleşmesi bu açıdan önemli.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Geçtiğimiz günlerde, aramızdan birkaçımız geçen aylarda işgal edilen üniversitelerden birinde otonom alanda öğrencilerin düzenlediği derslerden birine katıldık. Miligram’ın itaat üzerine deneyi ile ilgili şu bilgi dikkatimizi çekti. Kendi yorumumla aktaracak olursam, İnsanların %65’i başka bir insanın canını acıtmak için otoriteye boyun eğer. %35’de olmaktan mutluyuz. Güçlü kalın ve direnişi yaşatın. İletişime geçmek isteyenler Facebook/AKSC2’dan bize ulaşabilir.

Meydan Gazetesi gönüllülerine de bu röportaj ve dayanışma için teşekkür ederiz.  

Bu söyleşi Meydan Gazetesi’nin 26. sayısında yayımlanmıştır.

The post Otonom Kültür Sosyal Merkez AKSC appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2015/05/03/otonom-kultur-sosyal-merkez-aksc/feed/ 0