internet – Meydan Gazetesi https://meydan1.org Anarşist Gazete Sun, 29 Mar 2020 10:27:51 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.3.13 WhatsApp’tan Videolara 15 Saniye Sınırı https://meydan1.org/2020/03/29/whatsapptan-videolara-15-saniye-siniri/ https://meydan1.org/2020/03/29/whatsapptan-videolara-15-saniye-siniri/#respond Sun, 29 Mar 2020 10:27:50 +0000 https://meydan.org/?p=56552 Daha önce sunucu kapasitelerini iki katına çıkaran WhatsApp, şimdi de WhatsApp durumlarındaki video süresi sınırını 30 saniyeden 15 saniyeye düşürdü. Şimdilik Hindistan’daki bazı kullanıcılar için geçerli olan bu kısıtlamayla, WhatsApp durumlarına en fazla 15 saniyelik videolar yüklenebiliyor. İlerleyen günlerde Hindistan’daki tüm kullanıcılar için geçerli olması beklenen bu kısıtlama, global olarak WhatsApp’ın hizmet verdiği 180’den fazla ülkede de kendisini gösterebilir.

The post WhatsApp’tan Videolara 15 Saniye Sınırı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Daha önce sunucu kapasitelerini iki katına çıkaran WhatsApp, şimdi de WhatsApp durumlarındaki video süresi sınırını 30 saniyeden 15 saniyeye düşürdü.

Şimdilik Hindistan’daki bazı kullanıcılar için geçerli olan bu kısıtlamayla, WhatsApp durumlarına en fazla 15 saniyelik videolar yüklenebiliyor.

İlerleyen günlerde Hindistan’daki tüm kullanıcılar için geçerli olması beklenen bu kısıtlama, global olarak WhatsApp’ın hizmet verdiği 180’den fazla ülkede de kendisini gösterebilir.

The post WhatsApp’tan Videolara 15 Saniye Sınırı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/03/29/whatsapptan-videolara-15-saniye-siniri/feed/ 0
İdlib Saldırısı Sonrası Sosyal Medya Engelleniyor https://meydan1.org/2020/02/28/idlib-saldirisi-sonrasi-sosyal-medya-engelleniyor/ https://meydan1.org/2020/02/28/idlib-saldirisi-sonrasi-sosyal-medya-engelleniyor/#respond Fri, 28 Feb 2020 08:55:26 +0000 https://meydan.org/?p=55269 İdlib’de bulunan TSK askerlerine hava saldırısının olduğu saatlerden şu ana dek, sosyal medya üzerinde bir engelleme ve yavaşlatma söz konusu. Ana akım medyanın tek bir yerden haber servis etmesi yetmiyormuşcasına sosyal medyanın da sesini kısmaya yönelik bu engelleme tepki çekiyor. Kullanıcıların farklı alternatifleri denemesi ve vpn kullanması ile üstesinden büyük oranda gelinen bu engelleme nedeniyle […]

The post İdlib Saldırısı Sonrası Sosyal Medya Engelleniyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
İdlib’de bulunan TSK askerlerine hava saldırısının olduğu saatlerden şu ana dek, sosyal medya üzerinde bir engelleme ve yavaşlatma söz konusu. Ana akım medyanın tek bir yerden haber servis etmesi yetmiyormuşcasına sosyal medyanın da sesini kısmaya yönelik bu engelleme tepki çekiyor.

Kullanıcıların farklı alternatifleri denemesi ve vpn kullanması ile üstesinden büyük oranda gelinen bu engelleme nedeniyle diğer internet sayfalarının erişimi de yavaşlıyor.

Bu engellemenin tesadüfi olmadığını hatta bizzat iktidar tarafından planlandığını belirten Sosyal medya uzmanı Dr. Yaman Akdeniz “Bu engelleme masa başından olan bir engellemedir. Herhangi bir hukuki dayanağı yoktur. Siyasi bir engelleme ve yönlendirmedir” dedi.

The post İdlib Saldırısı Sonrası Sosyal Medya Engelleniyor appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2020/02/28/idlib-saldirisi-sonrasi-sosyal-medya-engelleniyor/feed/ 0
RTÜK, İnternet Televizyonlarına da El Attı https://meydan1.org/2019/08/01/rtuk-internet-televizyonlarina-da-el-atti/ https://meydan1.org/2019/08/01/rtuk-internet-televizyonlarina-da-el-atti/#respond Thu, 01 Aug 2019 10:21:11 +0000 https://seninmedyan.org/?p=47439 İnternet üzerinden yayın yapan kuruluşlar, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) denetimine alındı. Yeni düzenlemeyle Netflix, BluTV ve Puhutv gibi internet televizyonları “denetim altına” alındı. “Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik”le yapılan düzenlemeler bugün itibariyle Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmeliğe göre yayınlarını internet üzerinde sunmak isteyen medya hizmet sağlayıcılarının RTÜK’ten […]

The post RTÜK, İnternet Televizyonlarına da El Attı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

İnternet üzerinden yayın yapan kuruluşlar, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) denetimine alındı. Yeni düzenlemeyle Netflix, BluTV ve Puhutv gibi internet televizyonları “denetim altına” alındı.

“Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik”le yapılan düzenlemeler bugün itibariyle Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmeliğe göre yayınlarını internet üzerinde sunmak isteyen medya hizmet sağlayıcılarının RTÜK’ten yayın lisansı alması gerekiyor. Yönetmelikle, internet üzerinden yayın yapan yurtiçi ve yurtdışı televizyonların yanı sıra internetten yayın yapan haber paylaşım sitelerinin, Türkiye’de şirket kurmaları ile vergi vermeleri de zorunlu kılındı.

Ocak ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden (TBMM) geçen yasa tasarısıyla RTÜK’e internet yayınlarına denetim yetkisi verilmişti.

The post RTÜK, İnternet Televizyonlarına da El Attı appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/08/01/rtuk-internet-televizyonlarina-da-el-atti/feed/ 0
Dijiseksüel – Evrim Demirci https://meydan1.org/2019/03/05/dijiseksuel-evrim-demirci/ https://meydan1.org/2019/03/05/dijiseksuel-evrim-demirci/#respond Tue, 05 Mar 2019 09:53:45 +0000 https://test.meydan.org/2019/03/05/dijiseksuel-evrim-demirci/   Yeni Bir Cinsel Yönelim mi Yoksa Aldatmaca mı? Son günlerde internette dolaşan haberler, gün aşırı yayınlanan bilimsel makaleler, yayınlanan filmlerle yaklaştığı söylenen bir gerçekliğin hayatımızda yaratacağı değişiklikler üzerine konuşuluyor. Yapay zekalardan bahsediyorum. Elon Musk ve Mark Zuckerberg gibi popüler karakterlerin konuyla ilgili bahsettikleri belli başlı bazı başlıklar (pek çoğu on yıllar önce çeşitli bilim […]

The post Dijiseksüel – Evrim Demirci appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
 

Yeni Bir Cinsel Yönelim mi Yoksa Aldatmaca mı?

Son günlerde internette dolaşan haberler, gün aşırı yayınlanan bilimsel makaleler, yayınlanan filmlerle yaklaştığı söylenen bir gerçekliğin hayatımızda yaratacağı değişiklikler üzerine konuşuluyor. Yapay zekalardan bahsediyorum. Elon Musk ve Mark Zuckerberg gibi popüler karakterlerin konuyla ilgili bahsettikleri belli başlı bazı başlıklar (pek çoğu on yıllar önce çeşitli bilim kurgu filmlerinde çok defa söylenmiş olan) bir yana, meselenin felsefi/politik bir kısmını işgal eden ve bu şekilde gündemimize giren farklı tartışmalar da söz konusu.

Dijiseksüel/Roboseksüel

Kelimenin ortaya çıkışı Manitoba Üniversitesi’nden Neil McArthur ve Wisconsin Üniversitesi’nden Markie Twist’in bir makalesine dayanıyor. Zaman içerisinde yapay zekaların ve farklı robotların hayatımıza girmesiyle yeni bir cinsel yönelimin ortaya çıkabileceğinden bahsediliyor. Gerçek insanlardan uzaklaşan ve yalnızca robotlarla ve yapay zekalarla ilişki kuran insanların yeni bir cinsel yönelim üretebileceklerine değiniliyor. 2017 yılında MIT Press’ten çıkan “Robot Seks; Etik ve Sosyal Öneriler” adlı kitabında ise Neil McArthur, meseleyi genişletiyor ve “Artık sanal seks döneminin başladığını kendimizden emin bir şekilde söyleyebiliriz” diyor.

Konu hakkında yazılıp çizilenler, yoğunluklu olarak iki ana başlıkta toplanarak değerlendiriliyor. Birinci dalga dijiseksüelllikte cinsel ihtiyaçların Tinder, Skype, Snapchat vb. dijital ortam aracılığıyla giderilmesine ilişkin tartışmalar yapılırken ikinci dalga; sanal gerçeklik, geri bildirime dayalı farklı sosyal etmenleri de içinde barındıran bir süreci öngörüyor. Sanal ortamların bir araç olarak ya da tatmin sürecinin kendisi olarak değerlendirildiği birinci dalga dijiseksüelliğe dair yazılar yayınlamış ABD’li gazeteci Emily Witt, araştırmasında yaygın bir eğilim keşfetmiş. Witt’e göre bu tür platformların kullanılması yoğunluklu olarak kişinin cinsel ihtiyaçlarını karşılayacak kişiyle karşılaşması ve süreci hızlandırması esasına dayalı. Sanal platformların bu şansı artırmasıyla ya da halihazırda kurulan ilişkiyi hızlandırmasıyla doğru orantılı olarak gün geçtikçe kullanımının da yaygınlaştığından bahsediyor. Witt, sanal ya da gerçek bunun etik bir sıkıntı yaratmadığı konusunda ikinci nesil dijiseksüellerle hemfikir.

İkinci nesil dijiseksüelliğe ilişkin konuşulanlar ise pek çok soru işaretini beraberinde getiriyor. Öncelikle söylemek gerekir ki henüz bu sürecin tamamlanması bütünsel bir gerçeklik taşımıyor. Zira cinselliğin sağlanacağı yapay zekalı robotlar üretilebilmiş değil. “Real Doll Company” gibi birkaç şirket gerçekçi robotları üretmeye çabalıyor ancak pek bir ilerleme kaydettikleri söylenemez. Bir robotu standart bir insan gibi yürümesi, hareket edebilmesi için tasarlamak robot teknolojisinin karşısındaki en büyük sorun olmayı sürdürüyor.

Gerçek Zekaların Çözemediği Sorunlara Çare Yapay Zeka Mı?

Peki ya henüz gerçekliği dahi yokken yapay zekaya sahip seks robotlarının insan cinselliğini değiştireceği yorumları ve yeni cinsel yönelim tespitleri yapmak ne anlama geliyor? Bir reklam kampanyası mı yoksa erkek egemen toplumla ilgili sorunlara ilişkin çözüm umudu mu? Belki de her ikisi birden, ancak biliyoruz ki içerdiği anlamlar itibariyle daha fazlası…

Olasılıklar üzerinden yapılan konuşmalar irade tartışmalarını gündeme getiriyor. “Robotların iradesinin tanınıp tanınamayacağı” konu hakkında akla gelen ilk tartışmalardan biri. Kanadalı astronom David Levy 2007 yılında yayınladığı “Robotlarla Aşk ve Seks” isimli kitabında, 2050 yılında robotlarla ilk evliliğin yapılabileceğini iddia ediyordu. Ama o kadar uzaklara gitmeden de buna benzer girişimlere rastlamamız mümkün. 2012 yılında Seattle’da, Angela Marie Vogel ile bir heykel arasında gerçekleşen evlilik çok gündem olmuştu. Çağrılan papazın herhangi iki insan arasındaymış gibi kıydığı nikahın ardından, üst makamların araya girmesiyle evlilik iptal edilmişti. Sonrasında Vogel’in tepkileri pek yankı uyandırmasa da “cansız bir varlıkla” evlenilebileceği hatta bunun belki toplumsal bir meşruluk kazanabileceği bile gösterilmiş oldu. Geriye irade meselesi kalıyordu, konuşamayan ve “iradesi”ni belli edemeyen bir varlıkla ilişki kuramıyoruz tamam, peki ya sözkonusu “evet” diyebilen bir varlıksa?

Bütün bunların yanında dijiseksüel kavramı terkedilmiş, depresif kişilere ya da partner bulmakta zorlananlara da başarılı bir alternatif olarak sunuluyor. Bu robotlar endüstrinin bir parçası haline gelip seri üretime geçtiğinde öncelikli tüketicilerini oluşturacak olan bu insan grubuna yapay zeka robotlar, yalnızlıklarına çare olarak sunuluyor.

Peki robotlar başka ne için kullanılabilir? Acaba insanların “kontrol edilemez” olduğu iddia edilen cinsel isteklerine, karanlık arzularına tatmin sağlayacak araçlar olabilir mi? Şiddetin cinselliğin bir parçası olarak görüldüğü, aynı şekilde deneyimlendiği ve aktarıldığı sürece bu tip soruların soruluyor olmasına da şaşmamak gerek. Kadınların erkek iktidarlar tarafından her gün katledildiği, taciz/tecavüze uğradığı bir gerçeklik içerisinde, bu eğilimleri ortadan kaldırmak yerine alternatiflerini yaratmaya çalışmak tam da erkek egemenliğinin sürdürücüsü olmak anlamına geliyor.

Hatta farklı bir pazar olarak “normal” insanlar için de bir tercih olabilmesi amacıyla robotlar; “asla sahip olunamayacak deneyimlere” ulaşmada bir araç olarak sunulmaya başladı bile. Çekilişi amacıyla böyle yorumlar yapmanın fazla olacağını kabul etmekle beraber, “Her” ya da “ExMachina” gibi filmlerle, her gün yayınlanan sansasyonel haberlerle, “bilimselliğine” vurgu yapılan çalışmalarla anlatılmak istenen nedir?

Dillendirilmeyen gerçeklik erkek egemenliğinin alt edilemeyeceğine (ya da edilmemesi gerekliliğine) ilişkin bir önkabulden başka bir şey değildir. Çünkü eğer taciz/tecavüz ve şiddet tamamen ortadan kalkarsa, bunu siyasi iradesini korumanın bir parçası olarak yapan devletin “kirli işlerini” yaptıracağı kimse kalmaz.

Yapay zekaların kurtaracağı ilişkilere, vaadettiği “farklı” deneyimlere karşı ise hayatın gerçekliğini savunmak, mücadele etme sorumluluğuyla bizi bir kez daha düşünmeye davet ediyor. Yapay zekalarla görünmez kılmaya çalışmak yerine taciz/tecavüzün kendisiyle hesaplaşmalı; onu insanlar arası ilişki biçimlerini dönüştürerek yıkmalıyız. Bu tip yeni nesil söylemleri kadın mücadelesinin temel savlarından biri olan “taciz,tecavüz ve şiddetin erkek egemenliğiyle ilişkili olduğu” savına yönelmiş bir tehdit olarak görmek gerekiyor. Kendi yaşamına, kendi ilişkilerine yabancılaşmış insana verilebilecek tek gerçekçi çözüm önerisi hayatının üzerine tekrar düşünmesi ve mücadele etmesinden geçiyor.

 

 

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 48. Sayısında yayınlanmıştır.

The post Dijiseksüel – Evrim Demirci appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2019/03/05/dijiseksuel-evrim-demirci/feed/ 0
TC’nin İnternet ve Sansür Politikası 5651 https://meydan1.org/2014/02/22/tcnin-internet-ve-sansur-politikasi-5651/ https://meydan1.org/2014/02/22/tcnin-internet-ve-sansur-politikasi-5651/#respond Sat, 22 Feb 2014 16:23:15 +0000 https://test.meydan.org/2014/02/22/tcnin-internet-ve-sansur-politikasi-5651/ Bu yazı 16.01.2014 tarihinde yazılmış “Yeni 5651 ve Sansürün İşleyişi“[1], 01.02.2014 tarihli “Sansürde Son Gelişmeler”[2] ve 06.02.2014 tarihli “Türkiye’nin İnternetteki Yeni Yeri” [3] adlı üç yazının birleştirilmesi ile oluşturulmuştur. Yeni 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun sözde yumuşatılarak meclisten geçti. Bizleri ilerleyen süreçte neler […]

The post TC’nin İnternet ve Sansür Politikası 5651 appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
Bu yazı 16.01.2014 tarihinde yazılmış “Yeni 5651 ve Sansürün İşleyişi“[1], 01.02.2014 tarihli “Sansürde Son Gelişmeler”[2] ve 06.02.2014 tarihli “Türkiye’nin İnternetteki Yeni Yeri” [3] adlı üç yazının birleştirilmesi ile oluşturulmuştur.

Yeni 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun sözde yumuşatılarak meclisten geçti. Bizleri ilerleyen süreçte neler bekliyor, Türkiye’nin sansür konusunda dünyadaki yeri nedir, 5651 sayılı kanun sonrası ne olur, dünyada sansürlenen içeriklerin dağılımı ve bizdeki yansımaları ne olur tüm bunları merak etmekteyiz. İlk olarak, Türkiye’nin dünya internet sansürü haritasında nerede yer aldığına bir bakalım.

Yukarıda gördüğünüz harita (kaynak: wikipedia [4]) 2013 yılı dünya sansür haritasıdır. Ek olarak, diğer haritalar yerine renkleri için bu haritayı seçtim. Renklerin ifade ettiklerine gelirsek; radikal, oldukça, seçici, gözetim altında, düşük (ya da yok) ve veri yok şeklindedir. Haritaya Türkiye’de seçici bir sansür olduğu işlenmiştir. Bununla ilgili de hatırlarsanız çeşitli kelimelerin (haydar, mini etek, liseli vs.) filtrelendiği ve bunun üzerinden de sitelere erişimin yasaklandığını, TİB’in ise 2014 yılı itibariyle (muhtemelen bahsettikleri sistemin otomatik olarak engellediği siteler) 35702 siteyi, Türkiye’de ise toplamda 40124 sitenin engellediğini biliyoruz. Fakat 5651 sayılı kanun ile muhtemelen 2014 yılında Türkiye’de sansür oldukça veya radikal olarak renklendirilebilir bir hale gelebilir.

sansürlenen içerikler

İkinci olarak, bizleri ilgilendiren diğer bir nokta dünyada sansürlenen içeriklerin ne olduğudur. Bu konundaki yüzdesel dağılım (kaynak: opennet initiative) [5] yukarıda görüldüğü gibidir [6].

Yoğunluğun bloglar ve siyasi partilerde olması -bence- çok önemli bir noktadır. Özellikle 5651 sayılı kanun ile Türkiye açısından değerlendirdiğimizde, ilerleyen süreçte muhalefet partilerine ve bloglara, ardından bağımsız basına doğru çok ciddi bir sansür dalgasının yayılabileceğini (bu kısmı benim öngörüm olarak alırsanız memnun olurum) söyleyebiliriz.

İnternette Sansürün İşleyişi
Yeni 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun‘un [7] içeriğini yukarıdaki sansür işleyişi şeması üzerinden anlatalım. Devlet, yasal düzenlemelerin yanında İSS’larını direkt olarak kontrol edebilmek için tüzüğünü kendi onayladığı Erişim Sağlayıcıları Birliği adında bir birliğe üye olmaya zorlamaktadır. Bununla birlikte, bu birliğe üye olmayan servis sağlayıcıların faaliyette bulunamayacaklarını da ayrıca belirtmektedir. Böylece, erişim engelleri ve veri takibi (phorm [8], dpi [9] vs.) taleplerinin bu birliğe yapılacağı, bunun bir sonucu olarak da taleplerin İSS’lere de yapılmış varsayılacağı söylenmektedir. Kısaca devlet, Erişim Sağlayıcıları Birliği ile İSS’leri direkt olarak kontrol edebileceği bir yapıya kavuşturmaktadır.

Ayrıca, yapılan erişim engelleri ve veri takibi için yasal bir koruma kalkanı da mevcuttur [10]. Bu koruma kalkanına göre; “TİB Başkanlığı personelinin, yaptıkları görevin niteliğinden doğan veya görevin yerine getirilmesi sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı haklarında ceza soruşturması açılmasına TİB Başkanı için ilgili Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı, diğer personel için ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı’nın izni aranacak.” Bunu yukarıdaki veri takibi araçları ile ilişkilendirirsek sonucun ne kadar vahim bir boyutta olduğu çok net görebiliriz. Yani devlet, veri takibi için İSS’leri kontrol altında tuttuğu bir yapı içinde olmaya ve bu takipler sonucu doğabilecek suçların soruşturulması için de kendinden izin almaya zorluyor. Kısaca, beni bana şikayet edin demektedir.

Bir diğer nokta, yer sağlayıcıların (hosting firmaları) yasal düzenleme ile trafik kayıtlarını saklama süresi en az 6 ay en fazla 2 yıl olacak şekildedir. 5651 sayılı kanun TİB (MİT kökenli Ahmet Çelik) başkanına sansür için doğrudan yetki vererek -sözde- kanuna aykırı (örneğin, kişilik hakları bahanesi ile) fakat herhangi bir içeriğe erişim 4 saat içinde engellenebilecek (24 saat içinde mahkeme karar verecek) ve yer sağlayıcı kendisine bildirilen içeriği derhal çıkartmak zorunda kalacaktır. Gayri hukuki talepler ise tam bu noktada devreye girmektedir. Kendisiyle ilgili yapılan eleştiriden memnun olmayan bir “bakan” içerik hukuka uygun olsa bile (örneğin, özel hayatı bahane ederek) erişimi engelleyebilme yolu açılmış olacaktır [11]. Burada sadece bakanla sınırlamamak gerekir. İktidar, kendisini eleştiren tüm içeriklere ve bu içeriklerin birçoğu hukuka uygun olsa bile (örneğin, özel hayatı tekrar bahane ederek), erişime engelleyebilecektir. Diğer yandan, kayıt bilgilerinin nerede tutulduğu bu noktada çok önemli değildir. Kayıtların uzun süre tutulması ve istendiği takdirde (hukuka uygun olsa bile) devlete verilecek olması asıl problemdir. Fakat Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan, “kayıtlar devlette tutulmayacak” diyerek [12] insanları yanlış yönlendirmektedir. Kendisine tabi yaptığı sağlayıcılar, istendiği takdirde tüm kayıtları vermek mecburiyetindedir.

Devlet, içerik kaldırma ve kullanıcıya ait veri taleplerini içerik sağlayıcılarından istemekteydi. Fakat bununla ilgili olarak her zaman istediği sonucu alamamakta bazen de reddedilmekteydi [13]. Artık, içerik kaldırma ya da veri talebi ile uğraşmak yerine IP ve URL bazlı engelleme getirerek, kuracağı birlik üzerinden İSS’lerin hizmetlere erişimi engellemesini sağlayacaktır. Bu şu demek oluyor; örneğin, Twitter’ın (https://twitter.com) tamamen erişime engellenmesi yerine Twitter kullanıcılarından herhangi birinin (https://twitter.com/songuncelleme) içeriğinin erişime engellenmesi veya tamamen erişime engellenen bir sitenin DNS (VPN veya proxy hariç) değiştirilse bile erişilememesidir. Böylece, devlet yapmış olduğu erişim engeli ya da veri isteği taleplerinde reddedilse bile içeriğe ya da tamamen yer sağlayıcıya erişimi engelleyebilecektir.

Yukarıda anlattıklarımı en basit şekliyle bir kolunu şemaya uygun olarak kısaca tekrar anlatayım. Devlet, yasal bir düzenleme ile İSS’leri oluşturacağı birliğe üye yapmaya mecbur ederek İSS’lerin direkt kontrolünü sağlar. Böylece veri takibi ve erişim engelini de kendine yani tekele yükler. Bu da içeriğin kaldırılmasından engellenmesine, veri takibinden kullanıcının internetteki hareketlerinin izlenmesine kadar çok geniş çaplı bir alanı kapsar. Tüm bunları toparlayacak olursam, devlet kendi denetiminde ve üyeliği zorunlu tuttuğu bir birlik kurarak internette veri takibi ve erişim engelinin gayri hukuki yolunu açmış, ayrıca bunu yasal bir düzenleme ile yapmıştır. Bununla birlikte, Türkiye’de zaten radikal bir sansür mevcuttur. Bu konuda bir örnek (çoğaltılabilir elbette) göstermem gerekirse, hiç düşünmeden Guillaume Apollinaire Davası diyebilirim [14]. 5651 sayılı kanun ile oluşturulacak yeni birlik ve işleyiş de internette “seçici” olan sansürü “radikal” sansüre çevirecektir.

sansür işleyişi

Son Sansür Uygulamaları

Yeni 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayın Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” tasarısı torba yasa içine konularak mecliste görüşmelerine başlandı. Fakat gelen tepkilerden sonra oturum 4 Şubat 2014 tarihine ertelendi. Tasarının TİB’e sağladığı koruma kalkanı ve MİT kökenli başkanların atanması [15] ile yerli NSA yapısına dönüşeceği defalarca belirtildi, yazıldı ve çizildi. Bununla birlikte, torba yasayla 5651 sayılı kanun henüz geçmemesine rağmen TİB hukuka aykırı olarak erişim engelleme ve içerik kaldırma taleplerinde bulunmaya başladı bile. Sırayla erişime engellenen siteleri ve gerekçelerine bir bakalım:

Vimeo
Vimeo [16], 8 Ocak 2014 tarihli karar [17] ile “müstehcenlik” gerekçesi ile erişme engellendi. Erişime engellenme asıl nedeni Başbakan’ın kardeşi Mustafa Erdoğan’a ait bir videonun sitede yer almasıydı. Video, özel hayatın gizliliğini ihlal etmektedir. Fakat bunun için Vimeo ile iletişime geçmek yerine siteye erişimin tamamen engellenmesi tercih edildi. İçerik silindikten ve Vimeo bir süre erişime engellendikten sonra karar kaldırıldı.

Soundcloud
Soundcloud [18], 16 Ocak 2014 tarihli karar [19] ile Sümeyye Erdoğan’ın telefon görüşmelerine ait ses kaydının yayımlanmasından sonra erişime engellendi. Bununla birlikte, yayımlanan ses kayıtlarında sadece Sümeyye Erdoğan yoktu. Ayrıca, Başbakan’a ait ses kayıtlarını da içermekteydi. Aynı Vimeo’da olduğu gibi içeriğin kaldırılması talebi yerine site tamamen erişime engellendi.

Vagus.tv
Vagus.tv [20], 16 Ocak 2014 tarihli [21] “koruma tedbiri” kararı ile habersizce erişime engellendi. Habersizceden kasıt, Vagus.tv’ye herhangi bir bildirimde bulunulmadan direkt olarak engellenmesidir. Ayrıca Vagus.tv sahibi Serdar Akinan, engelleme ile ilgili bilgi almak için TİB’e giden avukatlarının hiçbir yetkiliye ulaşamadıklarını ve Cumhuriyet Başsavcısı’nında böyle bir kararının olmadığını belirtti [22]. Karar olmadığı halde TİB’in hukuka aykırı bu engeli bir yana, henüz kanun tasarısı kabul edilmeden yapmış olduğu engel için cevap vermeye tenezzül bile etmemesi ilerleyen süreçte özgür basına yapılacakların bir habercisidir.

T24 ve soL Haber Portalı
T24 [23] ve soL Haber Portalı [24], 1 Şubat 2014 tarihinde BTK ve TİB tarafından yayımlamış oldukları “CHP’li Oran’dan Erdoğan’a: Sabah ve ATV için satın alma talimatı verdiniz mi?” [25], “Sabah-ATV havuzunu Erdoğan mı doldurdu?” [26] ve “2. dalgada adı geçen kişiler hakkındaki yakalama kararı kaldırıldı!” [27] haberlerinin yayından kaldırılması için tebligatta bulunuldu. Bu tebligata göre; “04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun“‘a dayanarak konu içeriğin çıkarılması istenmektedir. İçeriklerin hukuka aykırı bir şey içermemelerine rağmen böyle bir istekte bulunulmuş, ayrıca kaldırılmadığı takdirde Türkiye’den erişime engelleneceği de bildirilmiştir. Burada sadece özgür basına uygulanan sansür bir yana bir siyasi partiyle ilgili habere ve içeriğe de dolaylı bir sansür söz konusudur.

Yukarıda bahsedilen erişim engelleri ve içerik kaldırma talepleri TİB’in internet üzerinde hüküm verebilen ve hükümetin sansür isteklerini yerine getiren bir kurum olduğunun tıpkı bugüne kadar yaşanan süreçte olduğu gibi açık bir delilidir. Diğer yandan, TİB’in MİT kökenli bir yönetime kavuşması, yeni 5651 sayılı kanun tasarısı ile de yasal bir koruma kalkanına sahip olması radikal sansürün en büyük habercisidir demiş ve özgür basından siyasi partilere doğru bir sansür dalgasının başlayacağını öngörmüştüm [28]. Bugün yaşananlara baktığımızda sansür işleyişinin bu ifademe tamamen uyduğunu gördüm.

Ek olarak, belirtmeden edemeyeceğim birkaç nokta var. “Daha yeni 5651 sayılı kanun çıkmadan böyle oluyor” dediğiniz anda kanun çıktıktan sonra yapılacak sansürleri bir ister istemez kabul ettiğiniz veya kanunda yazıyor yapacak bir şey yok dediğiniz anlamına da geliyor. Elbette böyle bir şeyi kimse istemez fakat bunu da görebilmek önemlidir. Ayrıca, yeni tasarı insan haklarına aykırıdır. Aykırı bir kanunun kararları da doğal olarak hukuka aykırı olacaktır. Türkiye’nin de altına imza attığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bir kanun ile yapılacaklara “hukuka uygundur” demek abesle iştigaldir.

Bir diğer nokta da, TİB hukuka aykırı hareket ederek 5651 sayılı kanun tasarını meşrulaştırmaya çalışmakta, yaptıkları ile kanun da desteğini alarak yeni bir yasal zemin hazırlamaktadır.

Maalesef, bizleri radikal, fişlemeye dayanan, toptan gözetimci ve insan haklarına aykırı sansürlerlerin olacağı daha da kötü bir dönem beklemektedir. Yeni 5651 sayılı kanun daha çıkmadan TİB hukuka aykırı yaptırımlarda bulunarak MİT kökenli yeni yapısı ile yerli NSA olma yolunda hızlı adımlarla ilerlemekte, internetin hükümet süzgeci olmaktadır. İnternet güçle kutsanmış iktidarın mülkü, iktidarın bizlere dayattığı sansürcü anlayış da hukuk değildir.

sansüre karşı boş koltuklar

Türkiye’nin İnternetteki Yeni Yeri
Yeni 5651 sayılı kanun tasarısı 5 Şubat 2014 tarihi itibariyle mecliste oylanarak kabul edildi [29]. Bununla ilgili olarak meclisin bu yasanın görüşüldüğü andaki bir ekran görüntüsünü paylaşayım:

Sizlerle paylaştığım bu ekran görüntüsü ile duygu sömürüsü falan yapmıyorum. Dikkat ettiyseniz kanun tasarı anlaşılmasın diyerek televizyonlara “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK’da Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı” adı altında yansıtıldı. Diğer yandan, gördüğünüz boş koltuklar internete, gizliliğinize, düşünce özgürlüğünüze, ifade özgürlüğünüze, inanç özgürlüğünüze, açık bilgi akışına, gelişime ve internetten para kazananların ekmeğine (ve sayamadığım daha birçok hak ve özgürlüklere) yani iktidar destekçisi olun veya olmayın sizlere ve geleceğinize vurulmuş en büyük darbedir.

Şimdi kısaca birkaç şeyi son bir kez daha netleştirelim. Sansür; her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin hükûmetçe önceden denetlenmesi işi, sıkı denetim demektir. Bu, TDK‘nin [30] verdiği tanımdır. Tabi ki ilerleyen süreçte bu da değiştirilmezse [31]. Devamlı ifade edilen bir diğer şey de TİB’in başına MİT geçmişi olan Ahmet Çelik’in gelmesidir [32]. Sizlere MİT’in sitesinden bir alıntı yapayım:

“İstihbaratta gaye, doğru haber almak ve devleti bir sürprizle karşı karşıya bırakmamaktır.”

Bir de istihbaratın kelime anlamına bakalım. Herhangi bir Türkçe sözlüğü açıp baktığınızda kelimenin Arapça kökenli ve çoğul bir kelime olduğunu göreceksiniz. Anlamı ise “haberler” ve “haber alma” şeklinde yazmaktadır. Teknik olarak istihbarat ise imkanları ve araçları kullanarak bilgi temin etmek, bu bilgiyi işlemek, yorumlamak ve bundan bir sonuç çıkarma sürecini ifade eder. TİB yeni kanun ile bizlere ait bilgiyi (veriyi) temin etme, bu veriyi işleme, yorumlama ve bundan bir sonuç çıkarma (fişleme) sürecine yasal olarak sahip olmuştur. Ayrıca, bu gelenekten gelen bir ismi de kendine başkan yapmıştır.

Artık yeni kanun ile birlikte bunu şöyle yorumlayabiliriz: “17 Aralık 2013 tarihinde başlayan ve devletleşen AKP, AKP’leşen devlet bir yolsuzluk operasyonu sürpriziyle karşı karşıya kalmış, buna benzer bir durumla tekrar karşılaşmamak, engellemek ve bundan korunmak için TİB, MİT geçmişi olan Ahmet Çelik başkanlığı ve yeni kanun ile internette her türlü veriyi önceden denetleyecek, temin edecek, işleyecek, yorumlayacak, bundan sonuç çıkartacak ve sıkı denetim yapacak, insan haklarına aykırı bir yapıya yasal olarak kavuşmuştur.” Ayrıca, ülke tarihinin en büyük toptan gözetimci fişlemesi ile karşı karşıyayız. Bu yapı yüzünden sadece biz karşı çıkanlar kaybetmeyeceğiz. Herkes kaybedecek. Bunun ötesi berisi yoktur.

Sonucu bu sefer uzun uzun yazmayacağım. Okuyanlar artık az çok ileride neler olacağını, neler yaşayacağımızı biliyor. Bununla birlikte, yeni 5651 sayılı kanun tasarısı için yazılar yazdım ve sansürü elimden geldiğince burada anlattım. Bu yazılar kimilerine ulaştı, kimileri okuduğu halde görmezlikten gelmeye devam etti. Sansüre karşı empati yapın dedim fakat çok da ciddiye alınmadım. Hala da aynı konuda ısrar ediyorum, empati yapın. Empati yapmayı öğrenin. Bu toptan gözetimci, fişlemeci sansür yasası, -tekrar tekrar vurguluyorum- ilgili ilgisiz herkese zarar verecektir. Bunun seni, beni, onları olmaz. Lütfen bunu görün. Son olarak, ümitsizliğe kapılmayın. Sansüre karşı verilen bu mücadele hiçbir zaman bitmeyecektir.

Türkiye’nin internetteki yeni yeri magmadır. Yerin dibinin dibidir. Buradan çıkartacak ve bizleri bu utançtan kurtaracak olan da ne muhalefet ne de iktidardır. Sadece bizleriz.

E-posta: [email protected]

Dipnotlar:
[1] https://network23.org/kame/2014/01/16/yeni-5651-ve-sansurun-isleyisi/
[2] https://network23.org/kame/2014/02/01/sansurde-ve-son-gelismeler/
[3] https://network23.org/kame/2014/02/06/turkiyenin-internetteki-yeni-yeri/
[4] https://commons.wikimedia.org/wiki/File_talk:Internet_Censorship_World_Map.svg
[5] https://opennet.net/
[6] http://archive.evanyou.me/censorship/
[7] http://www2.tbmm.gov.tr/d24/2/2-1928.pdf
[8] http://enphormasyon.org/
[9] http://www.enphormasyon.org/detay.html
[10] https://t24.com.tr/haber/internet-yayinciligina-agir-denetim-ve-yaptirimlar-geliyor/247549
[11] http://www.bianet.org/bianet/bilisim/152663-bakana-internet-sitesi-engelleme-yetkisi
[12] https://t24.com.tr/haber/ulastirma-bakani-internet-duzenlemesiyle-uygun-gorulmeyen-sayfalar-engellenecek/248493
[13] http://www.bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/148894-twitter-turkiye-ye-hic-olumlu-yanit-vermedi
[14] http://www.bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/151660-guillaume-apollinaire-davasi-ifade-ozgurlugune-aykiri
[15] http://t24.com.tr/haber/dinlemenin-merkezi-tibde-tum-daire-baskanlari-gorevden-alindi/248620
[16] http://vimeo.com/
[17] http://engelliweb.com/url/vimeo-com
[18] http://soundcloud.com/
[19] http://engelliweb.com/url/soundcloud-com
[20] http://vagus.tv/
[21] http://engelliweb.com/url/vagus-tv
[22] http://www.cnnturk.com/haber/bilim-teknoloji/internet/vagus-tv-icin-erisim-engelleme-karari-yok
[23] http://t24.com.tr/haber/btk-ve-tibden-t24e-chpnin-soru-onergesi-icin-yayini-durdur-yazisi/249930
[24] http://haber.sol.org.tr/medya/tib-ve-btkdan-sola-bu-haberi-kaldir-mesaji-haberi-86979
[25] http://t24.com.tr/haber/chpli-orandan-erdogana-sabah-ve-atv-icin-satin-alma-talimati-verdiniz-mi/247740
[26] http://haber.sol.org.tr/medya/sabah-atv-havuzunu-erdogan-mi-doldurdu-haberi-86756
[27] http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/2-dalgada-adi-gecen-kisiler-hakkindaki-yakalama-karari-kaldirildi-haberi-86059
[28] https://network23.org/kame/2014/01/16/yeni-5651-ve-sansurun-isleyisi/
[29] http://yesilgazete.org/blog/2014/02/06/internet-yasagi-meclisten-gene-kurulunda-kabul-edildi/
[30] http://tdk.gov.tr/
[31] http://www.radikal.com.tr/turkiye/tdk_capulcu_tanimini_degistirdi_mi-1136483
[32] http://t24.com.tr/haber/emniyet-ve-yargitaydaki-gorevden-almalarin-merkez-ussu-tib/248562

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 16. sayısında yayımlanmıştır.

The post TC’nin İnternet ve Sansür Politikası 5651 appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/02/22/tcnin-internet-ve-sansur-politikasi-5651/feed/ 0
İnternette Sansür İNADINA İsyan https://meydan1.org/2014/02/22/internette-sansur-inadina-isyan/ https://meydan1.org/2014/02/22/internette-sansur-inadina-isyan/#respond Sat, 22 Feb 2014 16:02:01 +0000 https://test.meydan.org/2014/02/22/internette-sansur-inadina-isyan/ İnternet kullanımında Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na olağanüstü yetkiler getiren yeni internet yasa teklifi, üç muhalefet partisinin hayır demesine karşın tek başına AKP milletvekillerinin oylarıyla meclisten geçti. Akabinde gelişen tepkiyle, halk sansüre ve yasağa karşı meydanlara çıktı. Peki, tasarı ne gibi kısıtlamalar getirilmesini öngörüyor? İnternette özel hayatının ihlal edildiğini düşünen kişi mahkeme yerine doğrudan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na […]

The post İnternette Sansür İNADINA İsyan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
İnternet kullanımında Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na olağanüstü yetkiler getiren yeni internet yasa teklifi, üç muhalefet partisinin hayır demesine karşın tek başına AKP milletvekillerinin oylarıyla meclisten geçti. Akabinde gelişen tepkiyle, halk sansüre ve yasağa karşı meydanlara çıktı.

Peki, tasarı ne gibi kısıtlamalar getirilmesini öngörüyor?
İnternette özel hayatının ihlal edildiğini düşünen kişi mahkeme yerine doğrudan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na başvuracak. TİB, yayının engellenmesine karar verirse, kararı Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne (ESB) bildirecek. ESB durdurma kararını en geç 4 saat içinde uygulayacak. Bu talep 24 saat içinde sulh ceza hakimine götürülecek. Yer sağlayıcılar, internet kullanıcılarının kullanım trafiklerini iki yıla kadar saklamak zorunda olacak. Ayrıca TİB mahkemenin erişimin engellenmesine karar verdiği sitelere alternatif erişim yollarını da engellemekle görevli olacak. DNS ve IP tabanlı engellemenin yanı sıra, daha çok URL tabanlı engelleme yöntemleri genişletilecek.

URL tabanlı engelleme ne getiriyor?
Kullanmakta olduğumuz sistemde erişim engellense bile, yasaklar bir şekilde aşılıyor. Ancak yasakla beraber gelen URL bazlı engellemeyle bu ortadan kalkacak. En önemlisi kullanıcı ulaşmak istediği içeriğin engellendiğini dahi bilmeyecek. Haberden hiçbir şekilde “haberdar” olamayacak. Kullanıcı bir linke tıkladığı zaman, o içerik URL bazlı engellendiyse, ya sayfa hiç açılmayacak, ya başka bir sayfaya yönlendirilecek ya da yanlış bir bilgiye ulaşacak. URL bazı engellemede, siteye girmeye çalışan kişiler, linke tıklayanlar takip edilebilecek. Şimdiki yasayla içerik engellenmesi için hukuki bir yol izlemek gerekiyordu, ancak bu değişiklikle yetkili kişinin istemediği içeriğe kimse ulaşamayacak.

Yasa’nın meclisten geçmesiyle birlikte internet kullanıcıları bu “yasakçı” ve “sansürcü” uygulamayı protesto etmek için Sayfalar Ortak Platformu adıyla Taksim’de bir açıklama yapmak üzere toplandı. Ancak polisler toplananlara TOMA ve plastik mermilerle saldırdı. Polis ve eylemciler arasındaki çatışmalar uzun süre İstiklal Caddesi’nin ara sokaklarında sürdü.

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 16. sayısında yayımlanmıştır.

The post İnternette Sansür İNADINA İsyan appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2014/02/22/internette-sansur-inadina-isyan/feed/ 0
Teknik Takibe, Sansüre ve Faturalara Çözüm MESHNET https://meydan1.org/2013/12/05/teknik-takibe-sansure-ve-faturalara-cozum-meshnet/ https://meydan1.org/2013/12/05/teknik-takibe-sansure-ve-faturalara-cozum-meshnet/#respond Thu, 05 Dec 2013 21:05:34 +0000 https://test.meydan.org/2013/12/05/teknik-takibe-sansure-ve-faturalara-cozum-meshnet/ Gün içinde saatlerimizi geçirdiğimiz internet için milyonlarca lira para ödüyor, kota sınırını aşmamak için uğraşıyoruz. Devletler ve şirketlerse tüm maillerimizi, Facebook ve Twitter üzerinden yaptığımız tüm paylaşımları ve girdiğimiz tüm internet sitelerini takip ediyor. Birçok internet sitesi çeşitli sebeplerle sansürlenip yasaklanırken, bu sitelere girme yolları, yapılan paylaşımların takip edilmemesi için kullanılacak yöntemler ve “takip edilemeyen […]

The post Teknik Takibe, Sansüre ve Faturalara Çözüm MESHNET appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>

Gün içinde saatlerimizi geçirdiğimiz internet için milyonlarca lira para ödüyor, kota sınırını aşmamak için uğraşıyoruz. Devletler ve şirketlerse tüm maillerimizi, Facebook ve Twitter üzerinden yaptığımız tüm paylaşımları ve girdiğimiz tüm internet sitelerini takip ediyor. Birçok internet sitesi çeşitli sebeplerle sansürlenip yasaklanırken, bu sitelere girme yolları, yapılan paylaşımların takip edilmemesi için kullanılacak yöntemler ve “takip edilemeyen internet kullanımı” konusunda da tartışmalar sürüyor. Son zamanlarda adını duymaya başladığımız “Meshnet” uygulaması da işte bu noktada devreye giriyor.

Bilgisayar adresinizi gizleyerek takip edilme riskinizi ortadan kaldıran, maillerinizin üçüncü kişiler tarafından okunmasını engelleyen, herkesin ücretsiz bir şekilde kullanabileceği bir uygulama olan Meshnet’i, Bilişim Teknolojileri Uzmanı ve Korsan Parti üyesi Kozan Demircan ile konuştuk. Meshnet nedir, nasıl işler ve neden kullanılmalıdır?

Meydan: Merhaba. Özellikle internet üzerinden takip edildiğimiz, çok da gizli olmayan bir bilgi. Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) gibi istihbarat birimlerinin ve bu amaçla kurulmuş özel şirketlerin, kişisel bilgilere ulaştığı örneklerini son dönemde her yerde görüyoruz. Bunun bir nedeni de internet hizmetini sağlayanların, bu kurumlar ve şirketlerle ilişkili mekanizmalar olmasından kaynaklandığını söylemek mümkün mü?

Kozan Demircan: Tabi ki, zaten Meshnet’in kurulma nedenlerinden biri bu. Devletler telekom sektörünü tekeline aldığı zaman, baskı yaparak onların sunucularını takip etmeye gerek duymaz. Tüm yollar Roma’ya çıkıyorsa, devletin burada yaptığı, Roma’yı takip etmek. Dolayısıyla evet, dediğiniz doğru.

Kuruluş itibarıyla düşünüldüğünde, bu internetin mantığına uymayan bir şey değil mi?

Çıkış itibarıyla düşünüldüğünde, aslında internetin mantığı bu. İnternet, Soğuk Savaş yıllarında, nükleer silahlanma sürecinde planlandı, silah laboratuvarlarını ve karargahları birbirine bağlamak için kullanıldı. Fakat bu hat merkeziydi. Şimdilerde konuştuğumuz Meshnet ise bunun alternatifi; yani gayrı merkezi; dağınık değil dağıtık bir yapı.

Meshnet’in Türkçesi “örme ağ” demek. Bunun farkı nedir? İnternet merkezidir. Ancak Meshnet ağının unsurları kurumsal veri merkezleri değil, insanlardır. Meshnet’e kişilerarası internet diyebiliriz, kişiler modem ağıyla birbirlerine bağlanırlar. Bir “Peer to Peer network” yani eşler arası ağ mantığıyla çalışır. Bu yüzden takip edilme problemi de yoktur.

Peki, Meshnet nasıl işler, nasıl kullanılır?

Bir kişi uydu internet şirketine para ödeyerek uydudan internete çıkar ve daha sonra geniş bant internet erişimini mahalleye ücretsiz dağıtır. Siz de karşı komşunuzun modemi ile internete girmiş olursunuz. Bunun için başkaca internet şirketlerine mecbur kalmazsınız.

Evinizdeki modemden şirket hattına değil, kablosuz olarak komşunuzun internetine bağlanırsınız. İnterneti dağıtan kişiye modeminizle doğrudan bağlanmazsınız. Bunun yerine bu kişiye yakın evde oturan bir kişinin modemiyle bağlanırsınız. Dolayısıyla internete belki de 15-20 kişi üzerinden girersiniz. Bu da sabit bir Internet Protocol (IP- bilgisayarın internette tespit edilmesini sağlayan adres) adresiniz olmasını engeller, yani internette takip edilmenizi engeller.

Meshnet’te sunucuya bağlanan kişileri takip edecek bir sistem, yazılım bulunmuyor. Sunucuların çoğu günlük denen, IP kayıtlarını (log) da tutmuyor. Binaya yetkililer gitse ve bilgi talebinde bulunsalar bile sizin internete giriş bilgilerinizi bulamazlar. Siz internetini paylaşan kişiye her bağlandığınız zaman ayrı bir kimlik numarası ile bağlanıyorsunuz.

Meshnet’in kullanımının ABD’den Yunanistan’a daha farklı birçok ülkeye yaygın olduğundan bahsetmiştin yazında, biraz açar mısın? Nerelerde kullanılıyor Meshnet, sadece hackerların kullandığı bir sistem mi?

Meshnet’i sadece hackerlar kullanmıyor. Bugün İspanya’nın Katalonya eyaletinde Meshnet kullanılıyor. Katalonya’da kar amaçlı olmayan bir organizasyon oluşturup, kendi fiber optik hatlarını döşediler ve telekomla internete girmek istemedikleri içim Meshnet’i kullanmaya başladılar. Bugün Katalonya’daki pek çok belediye ve hastane kendi şebekeleriyle internete giriyor. Böylelikle yerel yönetimler özgürleşiyor.

Ayrıca bu sistemler Amerika ve Avrupa’daki birçok üniversitenin kampüsünde kullanılıyor. Afrika’nın yoksul ülkelerinden olan Gana’dan, iflas eden Yunanistan’daki Atina’ya kadar birçok farklı yerde Meshnet kullanılıyor.

Türkiye’de şu an kullanılan Meshnet hizmeti veren bir şirketin varlığından söz etmiştin yazında. Ve bir başka röportajda da internetin bu şekilde yani ücretsiz bir şekilde başkalarıyla paylaşımını engelleyen bir madde yok diye belirtmiştin. Yani hukuki açıdan bir sıkıntı yok?

Hukuki durum şu, Türkiye’de internetinizi paylaşmanız suç değildir. Şayet olsaydı internet şirketleri ve telefon operatörleri olmazdı. Başkasının kendi telefonuyla sizin evinizde, sizin internetinize bağlanması suç sayılırdı. Bu suç değil, ancak kanunda şu var: Uydudan interneti paylaşmanız için önce uyduya çıkmanız lazım. Devlet işte bu noktada diyor ki; benden habersiz internete giremezsin o yüzden ruhsat alacaksın, uyduya öyle çıkacaksın, gizli kurumsal internet parası ödeyeceksin, ayda kaç bin dolarsa… Ama pratikte kimin internetin paylaştığını nasıl anlayacaklar? Bugün Türkiye’de üç milyon kişi internetini uydudan paylaşsa, üç milyon kişiyi tek tek takip mi edecekler?

Ancak telekom şirketleri rekabet avantajını korumak için sözleşmelerinde benim internetimi hane dışında başkalarıyla paylaşamazsın diyor. Hane içinde diyemez. Ama bu yasakların yasada bir geçerliliği olmadığı için, bu sözleşmelerin yasal geçerliliği de tartışmalı. Biri çıkıp Telekom şirketlerini mahkemeye verse, davayı kazanabilir bile. Keşke böyle bir hata yapsalar, bir dava açılsa da bir emsal teşkil etse.

Yazında Meshnet kullanımının dünyanın yoksul bölgeleri için önemli olduğundan bahsetmişsin neden?

Meshnet Türkiye’nin yoksul bölgelerini şehirlerle birleştiren bağımsız bir iletişim ağı olmaya aday ve Meshnet’in potansiyeli çok büyük. Örneğin İspanya’da kullanılan Meshnet ağı yakında hastaneleri ve belediye binalarını İspanya telekom şebekesinden tümüyle bağımsız olarak döşenen özel fiber optik hatlarla birbirine bağlayacak.

Meshnet şirketlerin kabusu. Bugün Amerika’da bir şirket Federal İletişim Komisyonu’na dava açtı. Diyor ki, ben bir cep telefonu operatörü olarak hangi siteyi yayınlayacağıma ben karar veririm. Siyasi fikirleri bana tersse yayınlamam. Bir kişinin interneti hızlı açılacak, sayfaları hızlı yüklenecekse bana hızlı internet için ek para ödesin diyor. Yani insanlardan sadece internet parası almak istemiyorlar; kişilerden içerik promosyon parası almak istiyorlar, o zaman da internetten sadece zenginlerin sesleri duyuluyor.

Bunu delmenin tek yönü var; sen madem anayasadaki iletişim özgürlüğüne rağmen interneti parayla satıyorsun ve vatandaşın verdiği vergilerle kurulan bir telekom şirketi vatandaşa sormadan başkalarına lisanslanıyor ve sonra da o internet vatandaşı takip ediyor, reklam saldırısına maruz bırakıyor. Bu noktada ben de senin interneti kullanıyorum demek önemli. Burada verilebilecek en iyi cevap, Meshnet kullanmaktır.

Belediyeler için kullanışlı bir sistem olarak Meshnet’in “demokrasi” ile olan ilişkisi nedir? “Doğrudan internet demokrasi” diye belirttiğin kavramı biraz açar mısın? Bununla ilişkili bir Katalonya örneği var sanırım. Meshnet’in özellikle yerel yönetim ve devlet ilişkisindeki rolünün ne olduğundan bahseder misin?

Doğrudan internet demokrasisi burayla ilgili. Şirketler hem yavaş interneti satarak paralar kazanıyor, hem de interneti takip ediyor, hem de internet kullanıcılarını fişliyor. Şirketler kullandığınız interneti takip ettikçe, kişisel bilgilerinize-özelliklerinize ulaşırlar ve böylelikle size reklamları da pazarlarlar. Yani hem değerli kişisel bilgilerinizi alırlar hem de bu bilgileri veri simsarları, data brokerlerı aracılığıyla size parayla geri satarlar. Ama Meshnet insanları özgürleştirir. Özgür iletişimin olmadığı bir yerde, demokrasiden bahsedilemez.

Bu röportaj Meydan Gazetesi’nin 14. sayısında yayımlanmıştır.

The post Teknik Takibe, Sansüre ve Faturalara Çözüm MESHNET appeared first on Meydan Gazetesi.

]]>
https://meydan1.org/2013/12/05/teknik-takibe-sansure-ve-faturalara-cozum-meshnet/feed/ 0